Re: herkes günah işledi

#28629
Anonim
Pasif
Kelebek;14927 wrote:
anadan doğan çocuk tertemiz ve günahsız olarak doğar.

Akıl ve irade verilmeyen insanlara günah yoktur.

Tövbe Haşa, çocuk anne karnında mı Günah işledi ?

o zaman ana karnında ölenlerin cehenneme gitmesi lazımdır :D

Bu durumda da en büyük Rahmet ve merhamet sahibi yüce Allah (c.c.) adaletsiz olmuyor mu ?

Halbuki hüküm verenin de adaletin de merhametin de en büyük sahibi Akllah (c.c.) dır.

Öyle ki ananın oğluna duyduğu merhamet onunkinin yanında okyanusta damladır

Evet insanlar doğar doğmaz günah işlemezler. Günah için de belli bir akıl olgunluğuna erişmesi gerekir. Ama hiç şüphesiz o yeni doğmuş bebek ileride günah işleyecek. Müslümanlar nedense biz hristiyanlar herkes günahkardır dediğimizde hemen bebekleri söylüyorlar. Bir bebek nasıl günahkar olur. Ama bebekken zaten günah nedir bilmez. Aklı başında değildir. Ne zaman kendi benliğinin farkına varır, kararlarını bilerek vermeye başlar o zaman günah işlemeye de başlar. Bu tüm insanlar için geçerlidir. Herkes günah işliyor. Kök günah deriz biz buna. Günahlı, hastalıklı bir ruhla doğarız. Bu ruha, bu karaktere o bebek de sahip, ve bu nedenle günah işleyecek. İnsan kusurludur. Adem ve Havva’nın günahından sonra İnsan iyiyle kötüyü bildiğinden beri, günah işliyor. Ama atalarımızın bu ilk günahından önce günahsızdılar.Tanrı’nın ilk yaratışında ki günahsızlıkla yaşıyorlardı. Ne zaman isyan ettiler, ne zaman yasak meyveyi yiyip gözleri açıldı, günah da o zaman insanlığa kalıcı bir hastalık gibi geçti. Kimse günahsız olduğunu veya hiçbir zaman günah işlemediğini söyleyemez. Neden? Bir kişi bile (Rab İsa Mesih hariç) günahsız olduğunu, Tanrı’nın yüzüne bakıp da cesaretle söyleyemez. Durum böyleyken neden insan günahkar olarak doğar ve günahkardır dediğimizde bunun böyle olmadığı söyleniyor. Günah da kalıtsal hastalık gibi İlk Atalarımız olan Adem ve Havva dan biz geçti. Bu nedenle onlar Aden bahçesinden kovulduklarında, biz de kovulduk. Kimse Aden bahçesini görmedi değil mi? Göreniniz var mı? Ne de Yaşam Ağacından yemeye devam eden Adem ve Havva çocukları, var mı? Demek ki insanoğlu atalarının yaptıklarından etkileniyor. Nasıl ki annem ve babam, her ikisi de kalıtsal hastalığa sahipken ben de aynı hastalığa çaresizce sahip oluyorsam, tüm insanlar da bu ilk insanların yaptığı her iyi ve kötü şeye ortaktır. Dolayısıyla iyiyi ve kötüyü bildikleri için biz çocukları da iyiyi ve kötüyü biliyoruz. Bu nedenle, bu sebepten dolayı Tanrı nasıl onları cezalandırıp, Aden de kalmalarına izin vermediyse, artık O’nun (Tanrı’nın) sesini, yüzünü göremediyse, ruhsal bağları nasıl koptuysa,artık yaşam ağacının meyvesini yiyemeyip ölümsüz ellerinen alınmışsa, her doğan bebek de aynı durumdadır. Tıpkı ataları gibi.

Biz insanların ruhu, benliği günah işlemeye meyillidir demek az kaçıyor, aslında mutlaka günah işler. Bebekken değil ama 14 yaşında işler. Öyle ya da böyle işler. Biz bu kök günaha sahibiz. Günahkar bir öze sahibiz. Hiç günah işlemeyen insanın olmayışı bunun en açık göstergesidir.Bu nedenle insanlar günahkar halleriyle kesinlikle Rab’bi göremezler. Bilemezler. Ama Rab bunu istemiyor. Bizi kendi huzuruna çıkarabilecek kudrette ve güçte olduğunu Mesih’i bizim uğrumuza feda ederek gösterdi. Bu insanoğluyla Tanrı arasında, Tanrı’nın gerçekleştirdiği bir BARIŞ ANTLAŞMASI için bir ön ve değiştirelemez maddesidir. Rab insanoğlunun günahlarını bağışlıyor ve insanlara kutsal ve içinde günah kesinlikle barındırmayan, pak, tertemiz, esenlik kaynağı olan Kendi Ruhunu içimize yerleştirmeyi vaad ediyor ve nitekim Barış Antlaşmasının değiştirilemez ve ön koşul olna maddesini kabul edenlere ve imzalayanlara vereceğini söylüyor. Bu antlaşmayı imzalayanlar bu vaadin gerçekliğine şahitlik eder. Biz buna şahitlik ederiz. Ön ve değiştirilmaz koşul Rab’bin kendisi olan ve bizi kurtarmak için kendini feda eden bedende görünümü olan İsa Mesihi günahlarımızı bağışlatan kurban olduğunu ve bizim yerimize günahlarımızın bedelini ödediğini kabul ettiğimizi ve dolayısıyla tek kurtarıcımız ve Kralımız olduğunu kabul ettiğimizi açıklamaktır. Ve diğer madde ise günahkar olduğumuzu, kendi gücümüzle değil ama Rab’bin istemiyle kusursuz olabileceğimizi kabul edip, tüm işlediğimiz günahlardan tövbe etmektir.Böylece tekrar Aden bahçesinde olduğu gibi Rab’bin sesini duyabilecek, O’nun sözlerini işitebileceğiz. Ama günahkar olmadığını kabul etmeyen hiçbir yürek, ya da kendi gücüne ve kutsallığına güvenen yürekler Rabbin lütfuna erişemeyecektir. Kurtuluş alçakgönüllüleredir. Gerçekten günahkar olduğunu kabul edenleredir.