Şimdi İman Nedir ?

  • Bu konu 8 izleyen ve 30 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 31)
  • Yazar
    Yazılar
  • #31453
    Anonim
    Pasif

    peki bunlar neyideğiştirir?

    #31467
    Anonim
    Pasif
    baslangic;10736 wrote:
    peki bunlar neyideğiştirir?

    Pardon arkadasim tüm bunlardan sonra sordugunuz bu sorunun mantigini anlayamadim.

    Foruma hosgeldiniz.Eger gercekten gercegi ariyorsaniz ve hayatinizin gidisati hakkinda bilgi ariyorsaniz bu forumda ve Kutsal Kitap’ta bulacaksiniz.O zaman sordugunuz bu sorunun cevabini da almis olacaksiniz.Neyse umarim tavsiyeme uyarsiniz da hersey icin cok gec kalmassiniz.

    Rab’bin merhameti,lütfu ve esenligi sizinle olsun.
    TANRISEVGIDIR.png

    #31476
    Anonim
    Pasif

    sorumun mantığı var yada yok, ben fırat beye sordum. Eminim müsait olduğunda o gereken açılımı mutlaka yapacaktır.

    #31477
    Anonim
    Pasif

    Acaba iman, tanrısal bir dogmamı? tanrının dikte ettiği bir kavramlar manzumesimi? tanrının diktatörlüğünde yaşamanın adımı? Nedir İman?

    #31478
    Anonim
    Pasif

    Sayın başlangıç, sorunuza ya da sorularınıza yanıt vermekten kaçındığım için değil; zamanım olmadığı için yanıt veremedim.Sayın burç kardeşim, bunun nedenini bilir ( Çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle ! ). Sayın kores’in de yazısını okuduğum da; ereğinin sizi kırmak olmadığını anlıyorum.

    Gelelim sorularınızın genel bir yanıtına: Sorduklarınız kişinin yaşamsal bakış açısına bağlıdır. Yani dünyasal bakış açısıyla değerlendirirseniz; farklı açılımlar ortaya çıkar. Son yazımın son tümcesi şöyle bitiyor:“… Tanrı sözü öyle dediği için inanırım. ” Kutsal Kitap’ta; Tanrı, kendini ispatlamaya çalışmıyor. Sadece tanıtıyor. O’na iman edip etmemek kişinin kendine kalmış bir şey ! Lütuf ise; insanın dünyasal olarak yapacaklarıyla elde edebileceği bir şey değil; O’nun bize bahşettiği bir olgu ! Zaten Tanrı’nın egemenliğinde, demokrasi yoktur. Sadece O’na itaat vardır. Siz, bunu, monarşi, diktatörlük, sosyal faşim, revizyonist yönetim vb. şekilde; dünyasal bakış açısıyla değerlendirebilirsiniz.

    Yazılımıma daha sonra devam edeceğim. Sorularınız olursa onlara da yanıt vermeye çalışacağım ki; dediğiniz gibi açılımlarını yaparak. Kardeşlerimin yapacağı yorumlara de biraz hoşgörülü yaklaşabirsek; Rab’de sevinirim. Şimdilik hoşca kalınız . Zira bir toplantım var.

    hisusa Dünyayı kazansan neye yarar ?
    İnsan, canına karşılık ne verebilir ? :papatya: :papatya: :papatya:

    #31481
    Anonim
    Pasif

    inanan bir insanın bakış açısıyla bakıldığında, tanrı öyle dediği için inanmak, gayet doğal. Dünyasal bakış? İmanın anlamı dünyasal değilmi? Eğer değilse, dünyasal olmayanı, tamamen dünyasal iklime bağlı olanların idrak etmesi ne mümkün? Dikta vs, bunlar insanların anlayabileceği cümleler ve eminimki tanrı, anşılmazlık üzerine kelimelerini kurmamıştır. İman edince ne olacak? Karşılığında tanrının lutfu, ya iman etmezsen, tanrının gazabı. Bunun bir nevi tehditten ne farkı var? Şöyle olsa idi eğer, İman edene tanrısal lutuf, etmeyene hiçlik. Evet bu açılım daha masumane olurdu, içerisinde tehdit bulunmayan bir açılım olurdu. Tanrının önümüze koyduğu yol ve seçenekler, aba altından sopa göstermekten ne şekilde farklı olabilirki? Bu arada en başta söylemem gerekeni en sona bıraktım, rahatsızlığınız için üzüldüm, eğer tanrıyla konuşabiliyor olsaydım, sizin için şifa talep ederdim, ama yinede sizin için üzüldüğümü bilmenizi isterim, enkısa sürede sağlığınıza kavuşmanız temennisiyle. Çok teşekkürler…

    #31482
    Anonim
    Pasif

    Peki sevgili baslangic beklentiniz nedir?

    Yaratan adil olmasın mı? İnanlıyada, inanlı olmayanda, yalancıyada, dürüsttede, hırsızada, namusluyada aynı ölçüde mi yaklaşsın?

    Eğer bunu yapsaydı dünya kaostan başka ne kazanabilirdi ki?

    Kullandığınız “Aba altından sopa göstermek” deyimini çok yersiz buldum. Rab hiç bir zaman aba altından sopa göstermedi. En başından beri açık seçik olarak bir şey söyledi. Bu söyleneni dinleyenler cennete gidecek, bu söyleneni dinlemeyenler ise de cehenneme gidecektir dedi.

    Ayrca Hristiyanlıkta bir tehtit, baskı, ağır hükümler yada yaptırımlar yoktur. Herşeyden önce Tanrı bizim günahlı bir doğaya sahip olduğumuzu bilir. Günahlı bir doğaya sahip olduğumuzdan dolayıda işleyeceğimiz günahlar bizim kurtulup kurtulmayacağımızı belirlemez. Rab bizim önümüze ağır hükümler içeren yasalar koyup bunlara uymamızı beklemiyor. Rabbin istediği sadece tek bir şey var, oda iman. “Bana inanacaksın” diyor. Zaten siz imanlı bir kişi oldukta sonra Rabinizin öğütlerinide dinlersiniz ve çok kötü bir insan olmazsınız. Günahlı doğanız gereği günahlar işleyip hata yapabilirsiniz ama yapacağınız hatalar ve günahlar sizin kurtulup kurtulamayacağınızı belirlemez. Şimdi sormak istiyorum, Sizce bir diktatör böyle mi davranır? Sizce bir diktatör insanlara bu kadar esnek yaklaşıp onları olduğu gibi (günahlı) kabullenebilir mi? Bu örnekler uzar gider (bizi çok sevmesi, oğulun bizim için ölmesi vs….) Yani sizin dünyasal manada kullandığınız diktatörlükle Rabbin uzaktan yakından hiç bir alakası yoktur.

    En azından ben böyle düşünüyorum.

    #31485
    Anonim
    Pasif

    Sayın başlangıç, yazılımınız için teşekkür ederim. Bu, bir inanç sorunu. Birincisi ( Saat gecenin 02.15’i.Yorgunluktan dolayı uykudan yeni kalktım.Rahatsızlık ya da hastalık bana ait değil; bunun için de teşekkür ederim.) iman, dünyasal iklime bağlı değildir. İkincisi; iman korkularak gelinecek bir olgu değildir. Üçüncüsü; 1970 yıllarda bana bu soruları sorsaydınız ya da bu yazılımı yapsaydınız ki, yanıtım farklı olurdu. Ama o da yalnış anlaşılırdı. Neden? derseniz. Dünyasal değerlendirmeler farklıdır. Şimdi bir tartışma açmak istemiyorum. Örnek: 1970’li yıllarda ben SSCB’ni sosyalist olarak hiç bir anlamda değerlendirmedim. Onları hep revizyonist olarak gördüm. Duvar yıkıldı dendiği zamanda sevinmedim. Zira orası bana göre 1953 yılında yok olmuştu.Bana göre ( Bu forum yeri olmayabilir ama bir şeyi anlatmak için yazmak zorundayım ) dünyasal olanları anlatmak isteyenler bazı şeyleri bile kendilerine göre değerlendiriyorlar. Stalin’in ” Leninzim sorunları” adlı kitabı bile iyi değerlendiremediklerini gördüm. Zira paranın olduğu hatta az da olsa karın olduğu yerde bile yıkım olacağı idi.Para, dünyasaldır. Esasında her şey Tanrı’nındır. Parayı bile ona göre kullanmamız gerekir. Dünyasal düşünerek sadece şeytana hizmet ederiz. Yaşamsal boyutta düşünmemiz Tanrı’ya hizmettir.

    Tanrı’nın sözleri, bir tehdit değildir ( Sevgili burç’da ifade etmiş.). Ahlaka (etike ) aykırı şeylerin yasak olması sizin için de geçerli olduğunu sanıyorum. Neden dünyasal olarak değil de yaşamsal olarak düşünmüyorsunuz? Burada ( dünyada ) kalıcı değiliz. Daha önce de burada değildik ve de ya yok olacağız ya da sonsuz yaşayacağız. Benim bir teyze kızım var; ileri-geri zekalı( Bu, benim deyimimdir. Esasında çok zeki,düyasal olarak ). Onun dediği gibi; tamamen yok olacağımızı mı düşünüyorsunuz? Peki evren nasıl oluştu ? İnsanlar sadece korktuğu ,için mi iman etti ? Sadece kendilerine göre bir ilah mı yarattı? Yoksa sadece Tanrı’nın yok edeceğini ifade ettiği şeytanla dans etmeyi ön plana mı aldı insanlar? vb. sorularım ve de sorgulamalarım çok olabilir. Lütfen bir daha bir kez daha düşünelim.

    Dediğim gibi sevgili başlangıç; ben soruları yanıtlamaktan ve de yazmaktan sıkılmam, zamanım oldukça ! Ama seviyeli olsun isterim her şey. Sizin de bunu istediğinize inanıyorum. Zira, sizi bir insan olarak seviyorum Rab’de ! Rab, yüreğinize dokunsun.Sizin alçakgönüllü bir kişi olduğunuza Rab’de kanıksıyorum. Siz, alçakgönüllü ve hoşgörülü bir kişisiniz ve de ona göre yanıt vereceksiniz sanırım.

    hac5 Dünyayı kazansan neye yarar ?

    #31486
    Anonim
    Pasif

    tşk, sözlerim iyi anlaşılmamış. eğer tanrı, inanana lutufta bulunsaydı ve inanmayana yokluk verseydi tehditkar olmazdı dedim, yoksa inanmayanada lutufta bulunsun demedim. Sonra dünyada kötü bir yaşam sürenlere zaten kanunlar cezasını veriyor, oda bir şekilde cezasını çekmiş oluyor. İman bu yaşama ait değilse, insanda bundan sorumlu tutulamaz. Sorguladığım tanrının varlığı değil, metodu ve benim buna hakkım yoksa, ben, tanrının yazdığı bir senaryodaki dublörden farklı değilim. Bundanda sorumlu tutulmak hangi adalet kavramına sığar? Evet, benimde kötü olduğuna inandığım şeyler var, bu genel insaların kötü kabul ettiği şeyler, o zaman, bunlar tanrısal değil evrensel iyi ve kötülerdir. Yazınızı dikkatle okumaya çalıştım, umarım sizde dikkatli okursunuz, Tanrının krallığına müsade edinde MONARŞİ diyebileyim, bunu tanrı söyletiyor…

    #31484
    Anonim
    Pasif
    baslangic;10787 wrote:
    tşk, sözlerim iyi anlaşılmamış. eğer tanrı, inanana lutufta bulunsaydı ve inanmayana yokluk verseydi tehditkar olmazdı dedim, yoksa inanmayanada lutufta bulunsun demedim. Sonra dünyada kötü bir yaşam sürenlere zaten kanunlar cezasını veriyor, oda bir şekilde cezasını çekmiş oluyor. İman bu yaşama ait değilse, insanda bundan sorumlu tutulamaz. Sorguladığım tanrının varlığı değil, metodu ve benim buna hakkım yoksa, ben, tanrının yazdığı bir senaryodaki dublörden farklı değilim. Bundanda sorumlu tutulmak hangi adalet kavramına sığar? Evet, benimde kötü olduğuna inandığım şeyler var, bu genel insaların kötü kabul ettiği şeyler, o zaman, bunlar tanrısal değil evrensel iyi ve kötülerdir. Yazınızı dikkatle okumaya çalıştım, umarım sizde dikkatli okursunuz, Tanrının krallığına müsade edinde MONARŞİ diyebileyim, bunu tanrı söyletiyor…

    Sevgili başlangıç,
    Anlatacağımız olguları iman etmeyen birisine anlatmak cok zor. Lütfen yanlış anlamayın bunun sizin zekanızla inanın bir alakası yok. Çnkü iman etmek hisle ilgili. Bunu kalbinizde hissediyorsunuz. Ben
    eski bir ateistim. Sanırım bunu niçin vurguladağımı anladınız. Evet Tanrımız aba altından sopa göstermiyor. Sizce kötü olan neyi istiyor bizlerden?

    * Birbirinizi sevin demek kötü bir istek mi?
    * Düşmanınızı affedin demek kötü bir istek mi?
    * Yalan söylemeyin demek kötü bir istek mi?
    * İnsanlara yardım edin demek kötü bir istek mi?

    Şimdi bana diyebilirsiniz ki: ‘Bunu her iyi insan yapmalıdır!’ Tabii ki yapmalıdır,ama inanç devrede olmuyorsa yapamıyorsunuz. Kendinizi bir düşünün, ya da ben kendimden anlatayım:

    ‘Ben iman etmeden önce de kötü bir insan değildim,
    ama yalan söylüyordum’. ‘Aman ne olacak
    canım bu beyaz yalan sayılır, ya da bir dahakine de söylemem’ diyerek.

    Şu an ise söyliyemiyorum. Rab’bimin benim yanımda olduğunu bilmenin getirdiği bir inanç ve ona karşı mahcup olma korkusu var. Bu beni cehenneme atma korkusu değil, onu utandırma korkusu benim için.

    *Önceden düşmanlarımı belki affediyordum ama bir yıkım yapmadan değil. Kavga gürültü patırtı kırgınlıklar vs vs. Şimdi affediyorum onları Tanrı’ma emanet ediyorum. Bakın “havale etmiyorum’, emanet ediyorum. Umarım kalpleri doğruyu bulur hepsinin :).

    Bunun gibi bir cok örnek verebilirim. Ve ben bunları imanımla yapıyorum. Çok şey istemiyor benden Rab’bim iyi bir insan olmamdan başka. Ve biliyor musunuz en zoru iyi bir insan olmak :). Umarım ifade edebilmişimdir.

    Rab’bimden dileğim sizin de kapınızı çalması ve çaldığında sizin o sesi duymanız. Sizin için dua edeceğim.

    Ne mutlu O’nun adını yüceltenlere….

    #31489
    Anonim
    Pasif

    Ben, hiçbir zaman bir ateist olmadığım halde, bir konuda sizinle hem fikiriz. O’da bu bahsedilen şeyleri anlayamamamın, benim zeka düzeyimle alakalı olmaması. Çünkü sizlerde birer imanlı olarak, benim söylediklerimi, tam olarak anlayamıyorsunuz. Benim düşündüğüm gibi düşünemezsiniz, bunu yapamazsınız, imanınız buna engeldir. Ama ben bunları hür bir şekilde düşünüyorum, “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” gerçekler bazen insanları özgürleştirmek yerine maalesef, köleleştirir. Bahsettiğimiz gerçekler acaba imanlı arkadaşlarımı özgürleştirdi mi? Yoksa hürriyetlerini kısıtladımı?

    “Birbirinizi sevmek, düşmanını affetmek, yalan söylememek, yardımsever olmak, bunların olduğu inanç sistemleri, eğer doğru inanç anlamına geliyorsa, Budizm gibi mistik dinler, Hristiyanlık tan daha önce, eski antlaşmada:

    Lanet olsun RAB’bin işini savsaklayana! Kılıcını kan dökmekten alıkoyana lanet olsun! yeremya 48/10
    Yeremya 50,27 Genç boğalarını öldürün, Kesime gitsinler! Vay başlarına! Çünkü onların günü, Cezalandırılma zamanı geldi.

    Hezekiel 9/6 ‹‹Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.›› Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar.7 Onlara, ‹‹Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!›› dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar. 8 Onlar halkı öldürürken ben tek başıma kaldım. Yüzüstü yere kapanıp, ‹‹Ah, ey Egemen RAB! Öfkeni Yeruşalim üzerine boşaltırken, geri kalan bütün İsrailliler’i de mi yok edeceksin?›› diye haykırdım. 9 ‹‹İsrail ve Yahuda halkının günahı pek büyük›› diye karşılık verdi, ‹‹Ülke kan, kent haksızlık dolu. Onlar, ‹RAB ülkeyi bıraktı, RAB görmüyor› diyorlar. 10 Ben de onlara acımayacak, onları esirgemeyeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.››
    (bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama, bu kadar yeterli)

    Dendiği zamanlarda, Budizm gibi mistik dinler, bağlılarına çevreye, doğaya, hayvanlara ve tabi insanlara saygılı olmalarını telkin etmişlerdi.
    İnanan insanların mütevazi, bağışlayıcı, yardım sever olmaları güzel bir şey. Benim gibi kötü niyetli insanlar olduğu gibi, anlattığınız gibi inanan insanların olması da çok güzel. Takdir-i Şayan, Şayan-ı Şükran bir durum.

    Aslında ben, böyle uzun uzadıya, tartışma edalı yazılar yazmayı, sevmeyen birisiyim, ama yanlış anlamalara meydan vermemek için, yazmak zorunda kaldım ve yazdıkça görüyorum ki, konu dağılıyor. Benim ilk yazı yazdığım nokta Fırat Çölgeçen beye hitaben “Peki bunlar neyi değiştirir” di. Müsadenizle ben yine bu soru üzerine yazılmasını istiyorum. Bu sorunun sorulduğu yazı, imanın kendi içerisindeki kademeleri ni ortaya koyuyordu. Ben buraya, imansızlıkla ilgili yazı yazmadım, var olan bir konuya açılım yapmaktı, amacım.

    Umarım bu yazım forumda yayınlanmaya layık görülür ve iptal edilmez. Selam olsun Tanrı adamlarına…

    #31496
    Anonim
    Pasif

    Size bir soru sayın baslangıc. Doğuştan bir köre kırmızıyı nasıl anlatacagız? Bayrak rengi, kan rengi, gül rengi. vs. dediğimizde anlayacak mı ? Bu konudaki durumda budur. Kalp gözünüz açılmadan bizler ne anlatsak olmayacak. Rab’den kalp gözünüzün bir an evvel açmasını istemekten, dua etmekten başka çare göremiyorum. Degerli arkadaslarım eksiksiz herşeyi anlatmışlar size daha ne yazılabilir ki…….?

    #31497
    Anonim
    Pasif
    baslangic;10799 wrote:
    Ben, hiçbir zaman bir ateist olmadığım halde, bir konuda sizinle hem fikiriz. O’da bu bahsedilen şeyleri anlayamamamın, benim zeka düzeyimle alakalı olmaması. Çünkü sizlerde birer imanlı olarak, benim söylediklerimi, tam olarak anlayamıyorsunuz. Benim düşündüğüm gibi düşünemezsiniz, bunu yapamazsınız, imanınız buna engeldir. Ama ben bunları hür bir şekilde düşünüyorum, “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” gerçekler bazen insanları özgürleştirmek yerine maalesef, köleleştirir. Bahsettiğimiz gerçekler acaba imanlı arkadaşlarımı özgürleştirdi mi? Yoksa hürriyetlerini kısıtladımı?

    “Birbirinizi sevmek, düşmanını affetmek, yalan söylememek, yardımsever olmak, bunların olduğu inanç sistemleri, eğer doğru inanç anlamına geliyorsa, Budizm gibi mistik dinler, Hristiyanlık tan daha önce, eski antlaşmada:

    Lanet olsun RAB’bin işini savsaklayana! Kılıcını kan dökmekten alıkoyana lanet olsun! yeremya 48/10
    Yeremya 50,27 Genç boğalarını öldürün, Kesime gitsinler! Vay başlarına! Çünkü onların günü, Cezalandırılma zamanı geldi.

    Hezekiel 9/6 ‹‹Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.›› Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar.7 Onlara, ‹‹Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!›› dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar. 8 Onlar halkı öldürürken ben tek başıma kaldım. Yüzüstü yere kapanıp, ‹‹Ah, ey Egemen RAB! Öfkeni Yeruşalim üzerine boşaltırken, geri kalan bütün İsrailliler’i de mi yok edeceksin?›› diye haykırdım. 9 ‹‹İsrail ve Yahuda halkının günahı pek büyük›› diye karşılık verdi, ‹‹Ülke kan, kent haksızlık dolu. Onlar, ‹RAB ülkeyi bıraktı, RAB görmüyor› diyorlar. 10 Ben de onlara acımayacak, onları esirgemeyeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.››
    (bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama, bu kadar yeterli)

    Dendiği zamanlarda, Budizm gibi mistik dinler, bağlılarına çevreye, doğaya, hayvanlara ve tabi insanlara saygılı olmalarını telkin etmişlerdi.
    İnanan insanların mütevazi, bağışlayıcı, yardım sever olmaları güzel bir şey. Benim gibi kötü niyetli insanlar olduğu gibi, anlattığınız gibi inanan insanların olması da çok güzel. Takdir-i Şayan, Şayan-ı Şükran bir durum.

    Aslında ben, böyle uzun uzadıya, tartışma edalı yazılar yazmayı, sevmeyen birisiyim, ama yanlış anlamalara meydan vermemek için, yazmak zorunda kaldım ve yazdıkça görüyorum ki, konu dağılıyor. Benim ilk yazı yazdığım nokta Fırat Çölgeçen beye hitaben “Peki bunlar neyi değiştirir” di. Müsadenizle ben yine bu soru üzerine yazılmasını istiyorum. Bu sorunun sorulduğu yazı, imanın kendi içerisindeki kademeleri ni ortaya koyuyordu. Ben buraya, imansızlıkla ilgili yazı yazmadım, var olan bir konuya açılım yapmaktı, amacım.

    Umarım bu yazım forumda yayınlanmaya layık görülür ve iptal edilmez. Selam olsun Tanrı adamlarına…

    Sayin baslangic

    Sizin “peki bu neyi degistirir” cümlenizle neyi ögrenmek istediginizi anlasaydim mutlaka cevap vermek isterdim.Yazilarinizi dikkatle okuyorum ve sizi anlamaya calisiyorum. Ama hala tam olarak neyi ögrenmek istediginizi anlayamadim. Ancak bazi cümlelerinizi alintilayarak ben de düsüncelerimi ortaya koymak isterim.

    Yukaridaki yazinizin basinda “Benim gibi düsünemezsiniz,benim gibi yapamazsiniz,imaniniz buna engeldir.”demissiniz.Haklisiniz. Bir Mesih Inanlisiyla bir dogal insanin düsünceleri,yaptiklari ve hedefleri birbiriyle uyusmaz.
    Örnegin Incil bize düsmaninizi sevin, size eziyet edenler icin dua edin emrini verir.Inanan kisi bunu hayatinda uygular.Ama inanmayan kisi icin bunu uygulamak veya böyle düsünmek mantiksizliktir.Tanri’nin gercekleriyle dogal insanin gercekleri farklidir. Onun icin “Gercegi bileceksiniz ve gercek sizi özgür kilacak”Biz iman edenler Tanri’nin gerekleriyle hareket etmek istiyoruz.Siz belki bunu kölelik olarak yorumluyorsunuz.Evet belki de haklisiniz.Cünkü bunu yaptigimiz icin Mesih’in köleleri oluyoruz.Söyle ki: Cünkü Rab’bin cagrisini aldigi zaman köle olan kimse,simdi Rab’bin özgürüdür.Özgürken cagrilan kisi de Mesih’in kölesidir.Bir bedel karsiligi satin alindiniz,insanlara köle olmayin.2.Korintliler 7,22-23

    Gercekler (Tanri’nin) biz inananlari özgür kiliyor.Bunu yapmak bazi özgürlüklerden vazgecmemizi öngörüyor.Bunlar bizim yararimiza olan seylerdir.Inananlar dünyadaki herseyden alabildigince yararlanarak Tanri’nin yasamina yabancilasmamalidir. Özgür insanlar olarak yasayin,ancak özgürlügünüzü kötülük yapmak icin bahane etmeyin. 1.Petrus 2,16

    Ey vefasizlar,dünyayla dostlugun Tanri’ya düsmanlik oldugunu bilmiyor musunuz?Dünyayla dost olamak isteyen kendini Tanri’ya düsman eder. Yakup 4,4

    “Dünya sizden nefret ederse,sizden önce benden nefret etmis oldugunu bilin.Dünyadan olsaydiniz,dünya kendisine ait olani severdi.Ne var ki,dünyanin degilsiniz;ben sizi dünyadan sectim.Bunun icin dünya sizden nefret ediyor.”Yuhanna 15,18-19

    Sevgili arkadasim Kutsal Kitap’tan iki ayeti alintilamissiniz.Bunu cogu ateistler ve Kutsal Kitab’i ciddiye almayan,Tanri’nin iyiligini ve sertligini göremeyen insanlar zaman zaman kullaniyor.Ben size daha da insan aklinin kabul edemeyecegi(ilk bakista) daha baska ayetler de gösterebilirim. Ama ayni sekilde Tanri’nin sinirsiz sevgisini,merhametini ve lütfunun oldugu daha cok ayetler de verebilirim. Onun icin Tanri’nin iyiligini de sertligini de gör.O,düsenlere karsi serttir; ama O’nun iyiligine bagli kalirsan,sana iyi davranir. Romalilar 11,22 Tanri’yi anlamak ve sevmek istiyorsaniz,O’nunla barismak istiyorsaniz Kutsal Kitap’i iyice okumaniz gerekmektedir.Cünkü Insan günah islemekle Tanri’yla iliskisini kopardi.Ama Tanri yine de insani seviyor ve yardim etmek istiyor.Bir kimse Mesih’teyse,yeni yaratiktir; eski seyler gecmis,hersey yeni olmustur.Bunlarin hepsi Tanri’dandir.Tanri,Mesih araciligla bizi kendisiyle baristirdi ve bize baristirma görevini verdi.Söyle kiTanri, insanlarin suclarini saymayarak dünyayi Mesih’te kendisiyle baristirdi ve baristirma sözünü bize emanet etti.Böylece,Tanri araciligla cagrida bulunuyormus gibi Mesih’in adina elcilik ediyor,O’nun adina yalvariyoruz;TANRI’YLA BARISIN .Tanri, günahi bilmeyen Mesih’i bizim icin günah sunusu yapti.Öyle ki Mesih sayesinde Tanri’nin dogrulugu olalim. 2.korintliler 5,17-21

    Sayin baslangic bir yazinizda iman nedir? demistiniz.Iman, umut edilenlere güvenmek,görünmeyen seylerin varligindan emin olmaktir.Ibraniler Mektubu.
    Iman konusunu iyi anlamak istiyorsaniz Ibraniler Mektubunun 11.bölümünü komple okumaniz yararli olacaktir.
    Simdilik yazacaklarim bunlar.Daha cok seyler var söyleyecegim.Ama sizin cevabiniza göre hareket edecegim.

    Rab’bin esenligi,lütfu ve merhameti sizinle olsun.

    #31494
    Anonim
    Pasif

    son yazımda son sözlerimi söyledim, iki ayetten çok daha fazlası olduğunu sizde biliyorsunuz, ben iyi niyetimi göstermek için 3 ayeti koydum. sizlerden gelecek tüm tepkilere rağmen düşüncelerimi ifade ettim. Uslubunuzu dahada sertleştirebilirsiniz, inanın bir önemi yok. Bu konu hakkında artık yeni yazı yazmayacağımıda söylemiştim, konu dağılıyor, ama sizler istediğiniz şekilde yazabilirsiniz…

    #31498
    Anonim
    Pasif
    baslangic;10811 wrote:
    son yazımda son sözlerimi söyledim, iki ayetten çok daha fazlası olduğunu sizde biliyorsunuz, ben iyi niyetimi göstermek için 3 ayeti koydum. sizlerden gelecek tüm tepkilere rağmen düşüncelerimi ifade ettim. Uslubunuzu dahada sertleştirebilirsiniz, inanın bir önemi yok. Bu konu hakkında artık yeni yazı yazmayacağımıda söylemiştim, konu dağılıyor, ama sizler istediğiniz şekilde yazabilirsiniz…

    – Hala ne anlatmak istediginizi anlamadim.
    – Önce bu neyi degistirir demistiniz.Simdide 3 ayet yazdiginizi(konuyla alakasini göremedigim) ve düsüncelerinizi ifade ettiginizi yazmissiniz.
    – Kimsenin uslubunu sertlestirdigi yok.Sadece sizi anlamaya ve size yardimci olmaya calisiyoruz.
    – Konu dagiliyor demissiniz ama konunun ne oldugunu bir bilsek?!?!
    – Bizler istedigimiz gibi degil Kutsal Kitap bizlere nasil ögretiyorsa o sekilde yazmaya calisiyoruz.Siz bunu anlayamayabilirsiniz.Cünkü Kutsal Kitap söyle der:Dogal kisi,, Tanri’nin Ruh’uyla ilgili gercekleri kabul etmez.Cünkü bunlar ona sacma gelir,ruhca degerlendirildikleri icin bunlari anlayamaz.Ruhsal kisi her konuda yargi yürütebilir,ama kimse onun hakkinda yargi yürütemez.1.Korint.2,14-15
    – Kutsal Kitap’ta aklimiza,mantigimiza uymayan cok ayetler olabilir ilk görünüste.Bunlari hemen elestirmek yerine anlamaya calismak ve Tanri’nin bize ne anlatmaya calistigini düsünmemiz gerekmektedir.Insanin hatali ve günahkar oldugunu Tanri’nin ise kusursuz ve herseye egemen,herseye gücü yeten oldugu cogu kez unutuluyor.
    – Bizlerin size birseyler kanitlamaya veya sizi ikna etmeye lüksü yoktur.Ikna olmak ve Tanri’nin düsüncesini bilmek iman etmek istiyorsaniz, Tanri’nin diri sözleri olan Kutsal Kitap’i okumaniz ve anlamaniz gerekmekterdir.Dua ederek okumaya baslamaya ne dersiniz?

    Rab’bin esenligi,lütfu ve merhameti sizinle olsun.

15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 31)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.