İNCİL Hz.MUHAMMET’in GELECEGINDEN SÖZ EDER Mİ?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27227
    Armagan
    Anahtar yönetici

    İNCİL Hz.MUHAMMET’in GELECEGINDEN SÖZ EDER Mİ?

    kuranisa.jpg

    Hristiyanlar’ın ve Yahudiler’in Kutsal Kitab’ında Muhammed’in geleceği konusunda peygamberlikler yok mu?

    Yuhanna 14:16, Yasa’nın Tekrarı 32:2 ve Yuhanna 1:21 Muhammed’den Bahsetmiyor mu?

    Cevaplayan: Fikret Böcek

    İncil’in değiştirilmiş olduğunu söyleyen birisinin böyle bir soru sorması çok ilginç.

    Müslümanlar Kutsal Kitap’ta Muhammed’in gelişiyle ilgili yüzlerce peygamberlik olduğunu fakat Muhammed geldikten sonra Yahudiler’in ve Hristiyanlar’ın bu peygamberliklerin hemen hemen hepsini Kutsal Kitap’tan çıkardıklarını iddia etmektedirler. Bugün elimizde bulunan bütün Kutsal Kitap çevirileri Muhammed doğmadan bir kaç yüzyıl önceki metinlere dayandırılmaktadır. Kuran yazılmadan önce elimizde bulunan bu orijinal Kutsal Kitap metinleri bugün de elimizde mevcuttur. Bu nedenle, Kutsal Yazılar’da (Tevrat, Zebur, İncil) Muhammed’le ilgili peygamberliklerin Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından çıkarılmış olduğu iddiası asılsızdır. Sağlıklı bir şekilde akıl yürüten her Müslüman bu sonuca varacaktır. Birçok Müslüman ilahiyatçısı bu iddianın asılsız olduğunu sessizce kabul edip bir daha bu konuyu açmamışlardır. Fakat, bugün bu iddialarına devam eden bazı Müslümanlar Kutsal Kitap’ta Muhammed’le ilgili bir kaç tane daha peygamberlik olduğu konusunu ısrarla savunmaya devam etmektedirler.

    Bazı Müslümanlar’ın Kutsal Kitap’tan çıkarılmamış olduğunu iddia ettikleri peygamberlikler nelerdir?

    Kuran’ın Saff Suresi 61:6’da şöyle der: “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti.”(Türkçe Kur’an-ı Kerim Diyanet Meali).

    Kutsal Kitab’ın hiçbir yerinde Ahmed adında bir kişiden söz edilmediğini söylediğimizde, Müslümanlar Yuhanna 14:16’ya bakmanızı söylüyorlar. Yuhanna 14:16 şöyle diyor: “Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek.” Yardımcı olarak çevrilmiş olan Grekçe kelime Paraklitos kelimesidir. Paraklitos kelimesi yardımcı olarak tercüme edilebileceği gibi savunan, avukat, öğütçü, yanında duran olarak da çevrilebilir. Müslümanlar bu iddialarını sürdürebilmek için Yuhanna’nın aslında Paraklitos değil de Periklitos kelimesini yazmış olduğunu fakat İncil’i değiştirenlerin Muhammed geldikten sonra bu kelimeyi de değiştirmiş olduklarını iddia etmektedirler. Bu iddiayı üretenler metinsel bir kanıt sunmadan kendi hayallerinde türetmiş oldukları bir kelimeyle ortaya çıkmaktadırlar. Hiçbir kanıt sunma ihtiyacı hissetmeyen bu iddia sahipleri ortaya attıkları bu yeni Periklitos kelimesine kendilerince bir anlam vererek “Hamd Edilen, Övülen” olarak çevirirler.

    Bu iddiaya göre İncil’deki değişiklik Kuran yazıldıktan sonra gerçekleşmiştir. Elimizdeki İncil’in orijinal metinleri Kuran yazılmadan yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Bu gerçeği bilen aklı selim birçok Müslüman ilahiyatçısı Periklitos iddiasını rafa kaldırmıştır. Elimizde bulunan orijinal metinlerin hiçbirisinde (Yuhanna 14:16 veya 14:26) iddia sahiplerinin ileri sürmekte olduğu periklitos kelimesi bulunmamaktadır. Bütün metinler Paraklitos kelimesine yer vermektedir.

    Acaba bu iddiayı ilk olarak ortaya atan kişi tezini sağlam temellere dayandırarak savunabilir mi? Ne yazık ki, bir kişinin yalanını milyonlarca kişi körü körüne savunuyor. Birçok roman insanların hayal gücünün sanatsal bir biçimde kurgulanıp yazıya dökülmesinden ibarettir. Kurgu insanları bir süre gerçeklerden uzaklaştırır ama akıl yürüten kişi neyin kurgu, neyin gerçek olduğunu anlar.

    Yuhanna 14’te kullanılan Paraklitos kelimesi Üçlübirlik’teki Kutsal Ruh için kullanılmaktadır. İncil’de Paraklitos’un sonsuza dek İsa’nın havarileriyle birlikte olacak olan Kutsal Ruh olduğu açıklanıyor. Yuhanna 14:17’de Paraklitos kelimesi Gerçeğin Ruhu (το πνευμα της αληθειας) olan Kutsal Ruh olarak açıklanıyor.

    Yuhanna 14:16-17 “Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.”

    Yuhanna 14:26 “Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.”

    Gerçeğin Ruhu olan Paraklitos sonsuza dek bizimle birlikte olacak. Dünya O’nu kabul edemez, çünkü O’nu ne görür ne de tanır. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır. Burada bahsedilen kişi Muhammed olamaz. Muhammed aramızda yaşamıyor veya içimizde değil.

    Bu iddiada bulunan kişiler kendi peygamberleri olan Muhammed’e de bu iddialarıyla hakaret etmiş oluyorlar. Kutsal Ruh’u gören veya tanıyan yok. Kutsal Ruh’u sadece yaşamını Mesih’e adamış olanlar tanır. Kutsal Ruh aramızda yaşıyor ve sonsuza dek içimizde olmaya devam edecek. Bu şekilde Kutsal Ruh herşeyi bize öğretecek ve İsa’nın bütün sözlerini bizlere hatırlatacak.

    Yasanın Tekrarı 33:2 “RAB Sina Dağı’ndan geldi, Halkına Seir’den doğdu Ve Paran Dağı’ndan parladı. On binlerce kutsalıyla birlikte geldi, Sağ elinde halkı için alev alev yanan ateş vardı.”

    Habakkuk 3:3 “Tanrı Teman’dan, Kutsal Tanrı Paran Dağı’ndan geldi.”

    Bazı Müslümanlar Musa’nın Sina Dağı’ndan, İsa’nın Seir Dağı’ndan ve Muhammed’in de Paran Dağı’ndan geldiğini ve On binlerce kişinin ise Muhammed’in savaşlarından birisinde yanındaki onbin askerden bahsetmekte olduğunu iddia ederler!

    Burada bahsedilen kişi Tanrı’nın ta kendisidir. Bu iddiada bulunanlar Tanrı’ya, Musa’ya, İsa’ya ve Muhammed’e hakaret etmiş olurlar.

    Bu iddianın temellerine baktığımızda XIX. Yüzyılda yaşamış bir coğrafya uzmanının yapmış olduğu araştırmalar sonucunda Paran Dağı’nın Mekke’de Teman Dağı’nın da Medine’de olduğunu ileri sürmüştür.

    Paran Dağı Mekke’de değildir. Paran Dağı Mekke’den 1000 km kadar uzaktadır. İsrailliler’in çöldeki hareketleri sırasında Paran Dağı’ndan çok söz edilir.

    Yasanın Tekrarı 1:1 “Şeria Irmağı’nın doğu yakasındaki çölde, Suf’un karşısında Arava’da, Paran ile Tofel, Lavan, Haserot, Di-Zahav arasında Musa İsrailliler’e şunları anlattı.”
    Çölde Sayım 10:12 İsrailliler de Sina Çölü’nden göç etmeye başladılar. Bulut Paran Çölü’nde durdu.
    Çölde Sayım 12:16 “Bundan sonra halk Haserot’tan ayrılıp Paran Çölü’nde konakladı.”
    Çölde Sayım 13:3, 26 “Musa RAB’bin buyruğu uyarınca Paran Çölü’nden adamları gönderdi. Hepsi İsrail halkının önderlerindendi…. Paran Çölü’ndeki Kadeş’e, Musa’yla Harun’un ve İsrail topluluğunun yanına geldiler. Onlara ve bütün topluluğa gördüklerini anlatıp ülkenin ürünlerini gösterdiler.”

    Eğer Paran Mekke’de olsaydı Musa’nın Paran’dan (ayet 3) Kenan’a yolladığı on iki casus (ayet 21-22) nasıl olur da 40 gün gibi kısa bir sürede Kenan diyarının dört bir köşesine gidip üzüm toplayıp(ayet 23) sonra bu üzümleri taze bir şekilde (ayet 27) Musa’ya getirebilirlerdi? 1000 km gidiş, 1000 km de dönüş olduğunu hesaplarsanız üzümlerin tazeliklerini korumaları imkansızlaşırdı. Bu nedenle Paran Dağı’nın Mekke’de olmadığını söyleyebiliriz.

    Yahudiler Vaftizci Yahya’ya ‘Sen beklediğimiz peygamber misin?’ diye sorunca Vaftizci Yahya ‘Hayır’ cevabını verdi. (Yuhanna 1:21).

    Müslümanlar Yuhanna kitabının Mesih’in Tanrılığı konusundaki tanıklığını reddettikleri halde aynı bölümün bir kaç ayet sonrasında anlatılan Vaftizci Yahya’nın sözlerinde Muhammed’den bahsedildiğini iddia etmekteler. Yuhanna 1:1, 2, 14, 18, 34, 49 açık bir şekilde İsa Mesih’in Tanrı olduğunu söyler. Fakat Müslümanlar burada beklenen peygamberin Muhammed olduğunu iddia etmektedirler.

    Bu Peygamber’in kökeni aslında Yasa’nın Tekrarı 18:15’e dayanmaktadır: “Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onu dinleyin.” Bu peygamberlikte bahsedilen kişinin kimliği Elçilerin İşleri 3:11-26’da açıklanmaktadır: “Adam, Petrus’la Yuhanna’ya tutunuyordu. Bütün halk hayret içinde Süleyman’ın Eyvanı denilen yerde onlara doğru koşuştu. Bunu gören Petrus halka şöyle seslendi: “Ey İsrailliler, buna neden şaştınız? Neden gözlerinizi dikmiş bize bakıyorsunuz? Kendi gücümüz ya da dindarlığımızla bu adamın yürümesini sağlamışız gibi…! İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı, atalarımızın Tanrısı, Kulu İsa’yı yüceltti. Siz O’nu ele verdiniz. Pilatus O’nu serbest bırakmaya karar verdiği halde, siz O’nu Pilatus’un önünde reddettiniz. Kutsal ve adil Olan’ı reddedip bir katilin salıverilmesini istediniz. Siz Yaşam Önderi’ni öldürdünüz, ama Tanrı O’nu ölümden diriltti. Biz bunun tanıklarıyız. Gördüğünüz ve tanıdığınız bu adam, İsa’nın adı sayesinde, O’nun adına olan imanla sapasağlam oldu. Hepinizin gözü önünde onu tam sağlığa kavuşturan, İsa’nın aracılığıyla etkin olan imandır. “Şimdi ey kardeşler, yöneticileriniz gibi sizin de bilgisizlikten ötürü böyle davrandığınızı biliyorum. Ama bütün peygamberlerin ağzından Mesihi’nin acı çekeceğini önceden bildiren Tanrı, sözünü bu şekilde yerine getirmiştir. Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı’ya dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden belirlenen Mesih’i, yani İsa’yı göndersin. Tanrı’nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa’nın gökte kalması gerekiyor. Musa şöyle demişti: ‘Tanrınız Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O’nun size söyleyeceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı’nın halkından koparılıp yok edilecektir.’ “Samuel ve ondan sonra konuşan peygamberlerin hepsi bu günleri duyurdu. Sizler peygamberlerin mirasçıları, Tanrı’nın atalarınızla yaptığı antlaşmanın mirasçılarısınız. Nitekim Tanrı İbrahim’e şöyle demişti: ‘Senin soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün halklar kutsanacak.’ Tanrı, sizleri kötü yollarınızdan döndürüp kutsamak için Kulu’nu ortaya çıkarıp önce size gönderdi.”

    Musa ile Muhammed arasındaki en büyük farklardan birisi Musa’nın İbrani halkına, Muhammed’in de Arap halkına mensup olmasıydı. Tevrat’taki bu peygamberlikte “Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak” diyor. Musa ‘Size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber’ diyor.

    Muhammed Yahudi değildi. Bu ayetlerin Muhammed’le ilgili olduğunu söylemek Muhammed’in Yahudi olduğunu söylemektir. Bu konuda Muhammed’in Musa’ya hiçbir benzerliği ya da yakınlığı bulunmamaktadır. İsa Mesih ise Yahudi olarak doğmuştur ve Musa ile aynı soydan gelmektedir. Birçok yönden de Musa’ya benzemektedir. Her ikisi de yoksul ortamlarda doğmuş ve yetkililer her ikisini de bebekken öldürmeye çalışmışlardır (Mısırdan Çıkış 1:15-16, 22, Matta 2:13) ama her ikisi de ölümden kurtarılmıştır (Mısırdan Çıkış 2:2-10, Matta 2:13). Musa 40 yıl denenmiş, hazırlanmıştır. İsa da 40 gün denenmiş, hazırlanmıştır (Mısırdan Çıkış 7:7, Matt 4:1); Her ikisi de halkını kölelikten kurtarmıştır ((Mısırdan Çıkış Kitabının Tümü, Yuhanna 8:32-36); Deniz onlara itaat etmişti (Kızıl Deniz, Mısırdan Çıkış 14:21 Galile Denizi, Matta 8:26); Her ikisi de Tanrı’yla yüzyüze görüştü (Mısırdan Çıkış 33:11 Matta 17:3); Her ikisinin de yüzü parlıyordu (Mısırdan Çıkış 34:29 Matta 17:2); Her ikisi de günahtan dolayı öldüler (Çölde Sayım 20:12, Yeşaya 53, Yuhanna 1:29, 10:15).

    Şimdi size İncil’de açıklanan bir sırrı açıklayacağım.

    Romalılar 3:21-26 “Ama şimdi Yasa’dan bağımsız olarak Tanrı’nın insanı nasıl aklayacağı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık ediyor. Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı. İnsanlar İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı.”

    Orijinal Metin:
    ΠΡΟΣ ΡΩΜΑΙΟΥΣ 3:21-26
    νυνι δε χωρις νομου δικαιοσυνη θεου πεφανερωται μαρτυρουμενη ὑπο του νομου και των προφητων, δικαιοσυνη δε θεου δια πιστεως ιησου χριστου εις παντας τους πιστευοντας. ου γαρ εστιν διαστολη, παντες γαρ ἡμαρτον και ὑστερουνται της δοξης του θεου, δικαιουμενοι δωρεαν τη αυτου χαριτι δια της απολυτρωσεως της εν χριστω ιησου, ὁν προεθετο ὁ θεος ἱλαστηριον δια της πιστεως εν τω αυτου αἱματι, εις ενδειξιν της δικαιοσυνης αυτου δια την παρεσιν των προγεγονοτων ἁμαρτηματων εν τη ανοχη του θεου, προς ενδειξιν της δικαιοσυνης αυτου εν τω νυν καιρω, εις το ειναι αυτον δικαιον και δικαιουντα τον εκ πιστεως ιησου.”

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.