İNCİL, harf eskiliği değil; Ruh yeniliğidir!

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26512
    Anonim
    Pasif

    Kutsal Ruh esinleri ile düşüncemiz yenilendikçe, okuduğumuz yazılı İNCİL, Allah tarafından iç varlığımızda böyle onaylanıyor! Yazılı İNCİL’den yaptığımız her alıntıya Kutsal Ruh’tan ruh verilerek kutsal ateşli MÜJDE oluyor içimizde! Böylece İNCİL’in doğruluğunun başkaları tarafından tartışılmasına katılmıyoruz! Çünkü, İNCİL’de yazılı Allah’ın her sözü, Allah’ın vahiyleri (esinleri) ile bize emin olunuyor! (Rom. 3:2).

    Allah’ın vahiyleri, İNCİL’de okuduğumuz Mesih’in sözlerini içimizde emin kılar! Allah’tan kaynaklanmamış öğretişlerle zihinleri büyülenmiş olanlar, o büyünün etkisi altında iken doğru yanıtı Allah’tan almağa bırakılmıyorlar. Bu nedenle Mesih imanlıları, aynı tutsaklığa sürüklenmeğe şeytanî çabalarla zorlanıyorlar! Kendilerini nurlu yolda görme büyüsü altında kalmış bu insanları kim uyandırabilir? Mesih Ruhu ile yürüyenlerin aracılığı, aldatıcı ruhların ve cinlerin büyüsü altında kalmış bu insanlara ayıkmalar ve uyanışlara neden olmaktadır! Ama onları hangi sözle ayıktıracağımızı önce kendimizin bilmeğe ihtiyacımız var! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, kendisine gelen o yaşlı din öğretmenine,

    “bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz” sözü ile Allah bilgisinin yüceliğine işaret etmiş! (Yuhanna 3:11).

    Bugün İNCİL’i bu umutla okumamız gereklidir! Çünkü İNCİL’den okuduklarımızı Allah’tan öğrenmeğe Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in vaadı altındayız! İsa Mersih’in bize vaadı şudur:

    “Benim ismimle Baba’nın göndereceği Tesellici, Kutsal Ruh, o size her şeyi öğretecek, ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir” (Yuhanna 14:26).

    İNCİL okuduğumuz halde, insanlar hatta kardeşler tarafından aşağılanmalarımızda sıkıntılar çekiyorken aldığımız Kutsal Ruh esinleriyle düştüğümüz yerlerden kalkıp toparlanıyoruz ve göksel İNCİL’e kavuşuyoruz! Peki ama, neden kardeşlerin incilleri ile yaralanıyoruz ve umutlarımız ellerimizden alınıyor! Onların bize vazettikleri incil, başka bir incil midir acaba? Halbuki Kutsal Ruh yenilemeleri, içimizi sevinçle ve umutla dolduruyor! O halde asıl İNCİL, Kutsal Ruh esinleridir! İNCİL’den alıntılar yaparak, sanki birbirimizi suçlarcasına sözler söylememiz, başka bir incil midir acaba? Bu yazdıklarım da, böyle midir acaba? Yüreğimizi Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in önünde açmağa davetliyiz!

    Çünkü, “yaşamım hakkı için, her diz önümde çökecek, ve her dil Allah’a ikrar edecektir” diyen Rab’bın önündeyiz! (İşaya 45:23; Rom. 14:11).

    Bu noktada düşünürken Pavlus’un şöyle dediği hatırıma geldi:

    “Çünkü, ey klardeşler, size bildiriyorum ki, benim tarafımdan vazolunan İNCİL insana göre değildir. Çünkü ben onu insandan almadım, ve öğretilmedim; fakat İsa Mesih’in esiniyle aldım” (Galatya 1:11,12).

    İNCİL’de yazılı bir sözü Kutsal Ruh bize açarsa, canımız o sözü tutar! Davud’un dediği gibi, “senin bildirilerin şaşılacak şeydir; bunun için canım onları tutuyor “(Mezmur 119:129).

    İNCİL’de okuduğumuz her sözü, Kutsal Ruh’un bildirdiği gibi, hiçbir Mesih imanlısı insanlara aynı kuvvette bildirmeğe muktedir değildir. Bu iktidarsızlığımızda vazettiğimiz İNCİL sözleri, insana göre, yani insan irademiz ve kendi seçimimize göre yaptığımız kitapsal alıntılardan öteye gidemiyor. Bu nedenle sanrılara kapılarak Kutsal Ruh’unkinden farklı incil vazederek insanları ikna edemediğimiz gibi, birbirimizin öfke duygularını kışkırtıcı sözler sarfediyoruz! Kardeşlerimizi kendi sözlerimizle gerdiğimiz gibi, farkında olmadan kendimiz de geriliyoruz! Bütün bunlara rağmen Mesih’in kucağında taşındığımızı farkedemiyoruz! Ben de, bu sitede bazı kardeşlerle girdiğim akılsızca tartışmamda nasibimi aldım ve kabaran öfke duyguma yenilerek bir süre forumdan ayrıldım. Ama Mesih İsa’daki o sevginin kucağında avutularak istitahat ettim! İşte İNCİL, budur! Harf eskiliğinde değil; Ruh yeniliğinde yürümek! Ve sevgili kardeşim Evangelist’ten gelen teşviki, Rab’den kabul ederek o kardeşlerimle barışmağa döndüm! Bu sitede birbirimiz aracılığı ile halim ve alçak gönüllü Öğretmenimiz Kutsal Ruh’tan öğreneceğimiz çok şeyler olmalı! Kutsal Ruh’tan almadan kendi sözlerimizi birbirimize kullanarak kırıcı ve yaralayıcı olurken, kendimiz de yaralanıyoruz ve rahatsızlık çekiyoruz! Kendi denenmelerimde farkettim ki, başkalarını yaraladığım zaman, kendim de yaralanmışım! Yani başkalarını yargıladığım gibi yargılanmışım! Bunun sebebi, ben merkezciliktir! O benliğimiz o tahttan artık inmeli; halim ve alçak gönüllü Kralımız olan İsa Mesih oraya oturmalıdır! Pohpohlanmaktan ve yüceltilmekten daima hoşlanan baş belâmız o benlik, o tahttan artık inmelidir; çünkü oraya layık değildir. Halim ve alçak gönüllü Kurtarıcımız İsa Mesih’in kalbimiz tahtında oturması, yegâne ihtiyacımızdır! Gururlu ve sert benliğimiz, halimlik ve alçak gönüllülük karşısında daima dize gelecektir. Çünkü halim ve alçak gönüllü tabiatın gücü, sert tabiatımızı önünde diz çöktürür. Yeter ki, İsa Mesih içimizde olsun; o tabiat bizde mutlaka görünecektir. halim ve alçak gönüğllü görünmeğe boşuna çabalamıyalım; onun bizde görünmesini umutla bekleyelim. İnanıyorum ki, bu umutlu bekleyişimiz, göklerin Egemeninin, yani Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in bizde görünmesini zorluyor. Çünkü İNCİL’de yazılı vaadi şöyledir:

    “Hem gördüğün şeylerin, hem sana görüneceğim şeylerin hizmetçisi ve tanığı olacaksın” (Res.İşl. 26:16).

    O’nun Kutsal Ruh tarafından bedenimizde her keşfolunuşunda İNCİL’in daima yenileyici yeniliğine tanık oluyoruz!

    “Fakat şimdi tutulmuş olduğumuz şeye ölmüş olarak şeriatten azat olduk; ta ki, biz harf eskiliğinde değil, ruh yeniliğinde kulluk edelim” (Rom.7:6).

    Kutsal Ruh’tan aldığımız esinlerle düşünürken İNCİL’de yazılı gerçeği farkediyoruz. Kutsal Ruh’tan esin alınca İNCİL içimizde açıklanıyor! Aldığımız bu İNCİL, insana göre değildir! Resul Petrus da, bunu söylemiş zaten; yani birbirimize Kutsal Ruh esinleri ile söyleyelim! İNCİL, Kutsal Ruh ile söylenirse, insana göre değil; Allah’a göre olur! İNCİL’den alıntılar yaparak insanlara söylememiz de, insana göre olduğu için farklı incil olmuyor mu? İNCİL’den okuduğumuz Mesih sözlerini, ancak Kutsal Ruh’tan alırsak, gerçek alma olur! Çünkü İNCİL’de,

    “Insan kendine gökten verilmedikçe, hiçbir şey alamaz” yazılı olduğu gibi, sözleri Kutsal Ruh’tan almağa teşvik ediliyoruz. Ruhsal savaşta kazanılan zaferin gizemli yolu budur! Pavlus, “Allah’ın sözünü alınız” derken Kutsal Ruh’tan almamıza işaret etmiş! İNCİL satırlarından veya insanlardan alıntılar, Allah indinde çalıntılardır! Allah’ın, ” birbirlerinden sözlerimi çalıyorlar “demesi, bana bu gerçeği düşündürüyor! (Yeremya 23:30).

    Allah’ın ağzından alacağımız her söz, asla çalıntı olamaz! İNCİL’den okuyarak edindiğimiz sözlerden emin olamıyorsak, bu emniyetsizlik, bizi Allah’la temasa zorlamıyor mu? İNCİL’deki sözleri okumakla içlerinde hâlâ şüphe duyup rahatsızlık çekenler, yüreklerini İsa Mesih’e açsınlar. Çünkü O, halim ve engin yüreklidir! O, esin kaynağımızdır! İsa Mesih yaşıyor ve daha soruyu zihnimizde biçimlendirirken ne düşündüğümüzü bilir. Ona sorduğumuz sorunun O’ndan gelen yanıtı, bizi tatmin edici güçtedir. O, anlayışsızların anlayışı olacak güçte bir Öğretmendir! Dünyasal öğretmenlerimiz, bildiklerini bize bildirmeğe ter dökerken asla anlayışımız olamadılar! Ama Kurtarıcımız İsa Mesih, dünyasal öğretmenlerimizden çok çok üstündür ve anlayışsızlığımızda anlama gücümüzdür! Kendilerini âlim sayarak başkalarını küçümseyenler, bu halim ve alçak gönüllü Öğretmen’den öğrenmeğe yanaşamıyorlar! Bu nedenle bilgilerimize rağmen, İsa Mesih’in önünde küçük çocuklar gibiyiz! Hakikati bilmeğe çaba sarfetmemize gerek yok; çünkü bilgisizliğimizde hakikatin bilinme gücü sonsuzdur! Hakikat, kendisini bize bidirmekte çabalarımıza muhtaç değildir! O, kendini bize bildirme işini kendisi yapar! Ama hakikati kendi çabaları ile bilmeğe kendilerini zorlayanlar için Hakikat Ruhu’nun İNCİL’de yazılı şu yanıtı hatırıma geldi:

    “Daima öğrenen ve asla hakikat bilgisine erişemiyen” (II.Korint.3:7).

    Bilgilerine rağmen kendilerini küçük çocuklar gibi Allah’ın huzurunda alçaltıp O’nun bilgisine yüreklerini açanlar için İNCİL’de şu müjde haberini anımsadım:

    Fakat Allah onları bize Ruh ile açıkladı;” (I. Korint.2:10).

    “Öğüt, ve sağlam bilgi benimdir; Ben anlayışım; kudrtet benimdir” demiş Kurtarıcımız Rab İsa Mesih! (Sül. Mesl. 8:14).

    Musa’ya göründüğü zaman, “Ben, Ben olan ım” demiş! (Çıkış 3:14).

    Dünyamıza insan benzerliğinde girip bizimle beraberliği için şu vaatte bulunmuş:

    “Vaki olduğu zaman, ben o idiğime iman edesiniz diye, vaki olmadan önce size şimdiden söylüyorum ” (Yuhanna 13:19).

    İsa Mesih’in söylediği gibi olan şeyleri gördüğümüz zaman ” BEN OLAN…IM ” varlığı, bilinç alanımda sanki canlanıyor! İNCİL’den O’nun insanı aşan Allah varlığını düşünürken, daha da çok, ” Ya Rab İsa Mesih! Sen kimsin? ” diyesim geliyor! Kutsal Ruh açıklamaları geldikçe, “gerçek İNCİL, işte budur” diyebiliyorum artık. Kutsal Ruh yenilemeleri, okuduğumuz İNCİL’in değerini içimizde daha da, arttırıyor!

    Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim, okuduğumuz İNCİL, yazılı sözlerden ibaret gibi görünüyorsa da, yazılarla tarif edilen olayları yaşamamız, gerçek İNCİL’dir! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, olan şeylere, ” hem gördüğün şeyler, hem sana görüneceğim şeyler” demiş! (Res.İşl. 26:16).

    Bunu yaşadığım ve tanığı olduğum bir örnekle anlatmak istiyorum: Gecenin birinde rüyamda Mezmur okurken harika bir söz dikkatimi ve ilgimi çekti! O sözle düşünürken eşsiz ve ebedî bir hazine bulmuş gibi sevinçliydim! Sabahleyin uyandığım zaman bir rüya oldunu farkettim! Rüya o kadar gerçek idi ki..! Rüya olduğunu anladığım halde, uyanıklığımda da, tesiri hâlâ devam ediyordu! Hâlâ da, etkisi devam ediyor; aradan yıllar geçmesine rağmen! Fakat rüyamda hangi mezmuru okuduğumu hatırlamağa kendimi zorladıysam da, asla hatırlayamadım. O sabahleyin Tarsus’dan Mersin’e geldim. Çalışma odama geçip İNCİL okumağa başladım. Okurken zihnimde yorgunluk hissederek okumayı bırakıp somyeme uzandım ve düşünmeğe daldım. Düşünürken geçmişte işlediğim günahlar hatırıma geldi; üzülmeğe, sıkılmağa, cesaretten düşmeğe başladım. Suçluluk hislerimle Rab’be içimde şu soruyu sordum:

    “Ya Rab İsa Mesih! İşlediğim o günahlara rağman beni terkettin mi?” Sonra, Davud’un ilşlediği günahlardan dolayı Rab’bin önünde kırılışı ve ezik yüğrekle yakardığı 51. Mezmuru hatırıma geldi!

    Özellikle, “işte, ben fesat içinde doğdum “ deyişi hatırıma gelerek daha da, dikkatimi ve ilgimi çekti! Bu düşünce, belleğimde yoğunlaştı! Bunun ne demek olduğunu Rab’den anlamak istercesine bilmeceli bir surette düşünmeğe koyuldum! Acaba Davud, bu sözü kendisi için mi söylemişti; yoksa Davud’un içinde başka biri mi söylemişti? Bunun yanıtını Rab’den ararcasına bilmeceli surette düşünürken, İNCİL’de yazılı şu söz hatırıma geldi:

    “Işık, karanlıkta parlar” (Yuhanna 1:5).

    Hatırıma gelen bu sözle düşünürken ruhsal sezgim ve anlayışım oluverdi! Beni korkulara, suçluluğa, cesaretten düşürmeğe, umudumu elimden almağa zorlayan o düşüncelerin meşgul ettiği zihnime “işte, ben fesat içinde doğdum” diye yazılı söz, beni aydınlatan o ilâhi ışık olarak doğdu! Mesih Ruhu’ndan aldığım bu esin ile düşünürken yalana karşı gerçeğin içime doğuşu oldu ve ben, düşüncemin Ruh’tan gelen esinle yenilenmesiyle yeniden doğdum! Bu doğuşum, fesat içinde iken oldu! Kutsal Ruh esini, karanlık düşüncelerin işgal ettiği zihnimdede, “işte, ben fesat içinde doğdum” dercesine doğdu! Geceki rüyamda beni sevindirip yalanın egemenliğinden özgür eden Mezmur sözünün bundan başkası olmadığını düşünerek Kurtarıcım Rab İsa Mesih’in ismine şükrettim! Böylece, Kitabı Mıkaddes’de yaşanmış yazılı bir söz, Kutsal Ruh esini ile içimde sevinçli haber(Müjde, İNCİL oldu bana!). Bunu yaşadığıma bir tanıklık ve teşvik olması umudu ile kardeşlerime ve kızkardeşlerime yazıyorum. Okuduğumuz İNCİL’in yaşanılanı ve etkili olanı budur! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, ” olduğu zaman,” demiş! (Yuhanna 13:19; 14:29).

    Olan bu şeyler, Musa’ ya “BEN OLAN…IM ” diyen Rab İsa Mesih’i çağrıştırıyor! Nitekim O’nu haça germek üzere gelenlere, ” kimi arıyorsunuz?” dediği zaman, “Nasıralı İsa’yı ” yanıtını verdiklerinde, onlara “Benim” deyince varlığından çıkan bir güçle o topluluk, gerileyip yere düşmüş! (Yuhanna 18:4-6).

    Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim; Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, insan benzerliğinde daha dünyamıza girmeden binlerce yıl önce Musa’ya görünüp “BEN OLAN…IM ” diyen O, aynı Rab’dır! İNCİL’i okurken bize görünmeyen şeylere bakmağa teşvik ediliyoruz! (Matta 28:20; II.Korint. 4:17).

    Rab İsa Mesih, Tarsuslu Saul’a “sana görüneceğim şeyler” dedikten sonra, fizik boyutlarrı aşan İsa’nın eylemsel varlığının hem hizmetçisi ve kem de tanığı olmuş. Şimdi de, sıra bizde! İsa Mesih’e, Pavlus gibi, “Ya Rab, sen kimsin?” soracak kadar alçalalım! Birbirimize bilgiçlik taslamakla bu lütuftan düşmeyelim!
    Rab’den bilgi aldıkça bu İNCİL’i birbirimizle paylaşalım. Çünkü Rab’bın bize açıklamaları, okuduğumuz İNCİL’i onaylıyor!

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in ismi yücelsin. Amin.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.