İncil’de Yazılı olanların ziyadesi!

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26153
    Anonim
    Pasif

    Bugün, İNCİL’de yazılı şu sözü Mesih imanlıları ile paylaşmak için içime arzu doğdu:

    ‘Yazılmış olandan ziyade düşünmemeği bizde öğrenesiniz, ve kimse biri için diğerine karşı kabarmasın’ (2.Korint.4:6).

    Sabahleyin uyandığım zaman, zihnime saldıran düşüncelerin farkında olarak, Mesih Ruhu’ndan içime düşünceler doğmasını diledim. Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, hangi düşüncelerle düşünmemiz gerektiği konusunda seçici olamayacağımızı bilerek, Allah’ın egemenliği altında bizi tutan kendi gücü ile bize gündelik ekmeğimizi kendi seçimi ve iradesi ile veriyor! O’nun halim ve alçak gönüllü varlığından gelen esinlerle bizi düşündürerek, İNCİL’de yazılı düşüncelerini verdiği yeterlilikle derinlere götürüp O’nun ilahi varlığının tadına ve lezzetine bizi tanıklar yapabiliyor! Mesih imanlıları, düşünme alanlarında doğan Mesih Ruhu düşünceleri ile düşünürlerken, Mesih İsa’nın kişiliğini başkalarından öğrenmeğe ihtiyaçları olmuyor! Çünkü Baba, Oğlunu insan yüreğinde açıklayabilecek güce ve yeterliliğe sahiptir! Bu muhteşem ve kudreli olayla, İNCİL dilinde ‘Allah’ın tanıklığı’, ‘Allah’ın bildirisi’ gibi ifadeler yer almıştır (Res.İşl. 1:8; 1.Korint. 2.Bölüm; Galatya 1:15,16; 1.Yuhanna 2:27; 5:9,10).

    Mesih imanlısı olduğundan emin olan insan, gerçekten Allah’a inanıyorsa, sağlam bilgiyi Allah’tan alacağını bilir ve insanlardan öğrenme yoluna gitmez.Eğer Allah, Oğlunu o insanın içinde keşfettiyse, insanlardan öğrenme ihtiyacında değildir. Allah’ın öğretişi sağlam ve güvenilirdir! Ama Allah’tan değil de, bilgiyi başka yerlerden öğrenmeğe ısrar edenlerde gelişen bilgi, Allah’tan olmadığı için, gururlu bilgi olup kendini yüksek görür. Böyle bilgilere sahip olanlar için önlerinde bir fırsat daha var: Bilgileri üzerine Allah’tan bilgi dilesinler. Dünyadan ve insanlardan edindiğimiz bilgiler üzerine, Allah’tan da, bilgi dilemek, bilgimize rağman Allah’ın önünde kendimizi alçaltmamız demektir! Ferisilerin, Yazıcıların ve Sadukilerin İsa Mesih’in önünde alçalmak istemeyişlerindeki nedenler onlardaki insan bilgileri, insan öğretileri, gelenekler değil miydi? Mesih Ruhu’ndan öğrenmeyenlerde görülen en bariz şey, bilmişliğin getirdiği gurur ve kibir değilse, nedir?

    İNCİL’de yazılı bir yargıyı anımsadım: i

    “Ve bilgilerinde Allah’ın olmasını münasip görmediklerinden, Allah onları uygun olmayan şeyler yapmak üzere merdut fikre teslim etti; bütün haksızlık, kötülük, tamah, şerirlik ile dolmuş olarak; haset, katil, niza, hile, huysuzluk ile dolu; kötülük söyleyenler, zemmamlar, Allah’ın menfurları, küstah, kibirli, övünücü, kötü şeyler mucidi, ana babaya itaatsiz, anlayışsız, sözünde durmaz, tabii sevgiden yoksun merhametsizdirler” (Rom. 1:28-31).

    Allah’ın önünde alçalıp bize öğretmesini dilemezsek, kendi bilgilerimiz, bizi Allah’ın önünde kabul olunur yapmayacaktır. Pavlus’un şu itirafını İNCİL’den buraya aktarmakta yarar gördüm:

    “Evet, kendisi uğruna her şeyi zayettiğim Rab’bim İsa Mesih bilgisinin yüksekliğinden ötürü, gerçekten her şeyi zarar sayıyorum, ve süprüntü sayıyorum, ta ki Mesih’i kazanayım; ve şeriattan olan kendi salahım değil, fakat Mesih imanı ile Allah’tan iman yolu ile salahım olarak kendisinde bulunayım;” (Filipi, 3:8,9).

    Allah’tan almadığımız bilgilerle kendimizi doğru yapmağa ne kadar çabalasak da, Alla’ın bilgisine ve Allah’ın doğruluğuna asla uymaz! Mesih Ruhu’ndan alacağımız esinlerle düşünmeğe başladığımız zaman, İçimize Mesih İsa imanı ve umudu doğar ki, Allah’ın doğruluğu İsa Mesih bizde görünecektir. Evet, bugünün paylaşılan yazılı İNCİL sözünü, gücümüzü aşan biçimde düşünmemeğe çağrılıyoruz (1.Korint 4:6).

    Kitabı Mukaddes’de yazılı Allah’ın sözlerini anlamağa çalışmağa çalışmayalım; çünkü yazılı şeyleri Kutsal Ruh’tan öğreneceğimize ilişkini vaat altındayız! Ve bu vaat sözü İNCİL’de şöyle yazılıdır:”Yanınızda dururken size bu şeyleri söyledim. Fakat benim ismimle Baba’nın göndereceği Tesellici, Ruhülkudüs, o size her şeyi öğretecek, ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir” (Yuhanna 14:25,26).

    İNCİL’de okuduğumuz sözleri, Kutsal Ruh tarafından bize açıklanmaları gereken Allah’ın derin şeyleridir! Bu şeyleri kendiliğimizden okuyup anlamağa çalıştıkça İNCİL’de yazılı şu sözü de, düşünmeğe ihtiyacımız var:”Fakat bugüne kadar Musa okundukça, peçe onların yüreği üzerinde kalıyor. Fakat ne zaman Rab’be dönerse, peçe kaldırılır” (2.Korint. 3:15,16).

    Bugün de, öyle olmuyor mu? Kitabı Mukaddes’i ve özellikle de, İNCİL’i okuyor ve kendi anlayışımıza güvenerek yorumlar yapmağa girişiyorsak, fakat yazılı bu düşüncelerin ruhunun Kutsal Ruh’tan içimize doğmasını beklemiyorsak, o anlayışsızlık peçesi yüreğimizin üzerinde kalacaktır.Kutsal Ruh’tan esinler dileyelim. Çünkü Kutsal Ruh esinleri, yüreğimizin üzerini örten ve hakikati görüşümüzü engelleyen o peçeyi oradan kaldıracak güçtedir! Kutsal Ruh esinleri, Allah’la iletişimde olduğumuzun güven verici göstergeleridirler! Kitabı Mukaddes’den okuduğumuz sözlerin Kutsal Ruh tarafından hatırımıza getirilmeleri ile onlarla düşünürken bizde hakikati görme ve bilme mucizesi oluyor! Pavlus’un şu tanıklığı aydınlanmamız için yazılmıştır: “Çünkü Rab’bin fikrini kim bildi ki, ona öğretsin? Fakat Mesih’in fikri bizdedir.” (1.Korint 2:16).

    Kutsal Ruh esinleri ile düşünürken, Kitabı Mukaddes’de okuduğumuz yazılı düşüncelerin ruhu içimize doğar ve Allah’ın bize sağladığı bu yeterlilikle derin düşünceye dalıp orada Allah’ın yüceliğine hayran oluruz.

    “Bir şeyi kendimizden gibi düşünmeğe biz kendimiz yeterli değiliz, fakat yeterliliğimiz Allah’tandır; ve o bizi yeni ahdin, harfin değil, ancak Ruh’un hizmetçileri olmağa yeterli kıldı; çünkü harf öldürür, fakat Ruh diriltir” (2.Korint 3:5,6).

    Kitabı Mukaddes’de ve özellikle İNCİL’de yazılı sözleri okuyup düşünürken, onları Kutsal Ruh’un bize açıklamasını beklememiz gerekiyor! “Fakat Allah onları bize Ruh ile keşfetti; çünkü Ruh bütün şeyleri,Allah’ın derin şeylerini bile araştırır” (1.Korint.2:10).

    Şimdi İNCİL’i hangi amaçla okuyoruz acaba? Harflere hizmet etmeğe mi kendimizi zorluyoruz? Yoksa, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in İNCİL’de yazılı egemen sözlerinin nasıl cereyan ettiklerini görmek için umutlu bir bekleyişe mi sevkediliyoruz? Matta İNCİL’inin son bölümünün son iki ayetinde, sözlerinin gerçekleşeceğine ilişkin bize bir vaat vermiş! Mesih İsa’nın resulü ve öğrencisi Yuhanna da, vaatlerinin gerçekleştiğini ve hep gerçekleşeceğini bize yazmış (Yuhanna 13:19; 14:29), İNCİL’den okuduğumuz Mesih İsa sözlerini Allah’tan işitmek ve görmek için vaat altındayız. Allah’ımızın şu sözleri hepimiz için ne kadar umut verici:”Çünkü yağmur ve kar nasıl göklerden iner ve oraya dönmezlerse, fakat yeri sular ve onu doğurtup ekini yerden bitirir, ve ekinciye tohum ve yiyiciye ekmek verirse; ağzımdan çıkan sözüm de öyle olacaktır; bana boş dönmeyecektir, fakat murat ettiğim şeyi yapacak, ve yapsın diye onu gönderdiğim işi başaracak. Çünkü sevinçle çıkacaksınız ve selametle götürüleceksiniz; dağlar ve tepeler önünüzde terennüme koyulacaklar; ve kırın bütün ağaçları el çırpacaklar. Çalı yerine çam bitecek; Ve ısırgan yerine mersin ağacı bitecek; ve bu şey, RABBE bir nam olsun, kesilip atılmaz ebedi alamet olsun diye olacaktır” (İşaya 55:10-13).

    Allah’ın Kitabı Mukaddes’de yazılı sözlerini şimdi nasıl bir ümitle okuyoruz acaba? Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Allah’ın Diri Olan Kelam’ı olarak, hiçkimsenin bilmediği esrarengiz bir yemekten söz etmiş ve şöyle demiş: “Benim yemeğim beni gönderenin iradesini yapmak, ve O’nun işini başarmaktır” (Yuhanna 4:34).

    İsa Mesih, Baba’nın iradesini yeryüzünde ve evrende icra etmek için çıkmış, günahlarımızı o haç üzerinde kendi bedeninde temizledikten sonra “tamam oldu” diyerek ölüler diyarına da, girerek zindandaki ruhlara İNCİL’i vaaz etmiş ve Baba’ya geri dönmüş! Baba-Oğul-Kutsal Ruh adı ile vaftiz olunan herkes, o iradede takdis olunuyor! “İsa Mesih’in bedeninin bir kerede takdim olunması ile o iradede takdis olunduk” (İbraniler 10:10).

    İsa Mesih’e inancım şöyledir: İsa Mesih’e ilgi ile yaklaşanlar, o ışık yolun iradesine kapılıp Baba’ya götürüleceklerdir! O’nun, ‘yol ve hakikat ve hayat benim; ben vasıta olmadıkça, Baba’ya kimse gelmez’ sözünü bir vaat olarak düşünüyorum; bu düşünce ile düşünen herkesde Kutsal Ruh esinleri ile yenilenme olacaktır.

    “ta ki, Rab’bimiz İsa Mesih’in Allah’ı, izzet Babası, size O’nu bilmekte bilgelik ve esin ruhunu versin” (Efes 1:17).

    Kitabı Mukaddes’de ve özellikle İNCİL’de yazılı sözleri düşünürken, İsa Mesih’in Rab ve Kurtarıcı olduğunu Kutsal Ruh esinleri ile bilmeğe kavuşuyoruz! Rab bilgisi gelinceye kadar, okuduğumuz Kutsal yazıları yorumlamanın bize yararı olmadığı gibi, başkalarına da yararlı olmuyor!Kutsal Ruh esinleri, Allah’ın yazılı sözlerini Allah bilgisi ile bilmemizi Allah’ın sağlayışıdır! Allah’ın, sözlerini kalbimize Kutsal Ruh’la işleyişi ne harikadır! Yazılı olandan ziyade düşünmemiz, Kutsal Ruh esinleri ile oluyor! Kutsal Ruh’u bekleyelim; ancak o bize öğretebilir! (Yuhanna 14:26; 1.Yuhanna 2.27).

    “Kulağı olan işitsin, Ruh kiliselere ne diyor” (Vahiy 2:7,11, 17, 29; 3:6, 13, 22). Bugun Kitabı Mukaddes’i okuyanlar, İsa Mesih’in vaat sözleri üzerine, Allah’ın sesini işitecekler ve Mesih imanı ile dolacaklar diye vaat altındayız. Amin. Pavlus, önceleri bir şeriatçı idi; fakat ölümü altetmiş olan Rab İsa Mesih’i görmüş ve O’nun gürleyen Rab sesini işitmeğe nail olup vaftiz olmuş, Rab İsa Mesih’in adını çağırarak günahlarından temizlenmiş! Ne mutludurlar Rab İsa Mesih’e nail olanlar! İsa Mesih’e ilişkin Kutsal Yazılar’ı okuyanlar, İsa Mesih’le buluşacaklar; aradıkları sonsuz yaşama kavuşacaklar. Pavlus, Rab İsa ile ilk karşılaşmasında, “Ya Rab, sen kimsin?” dedi ve Rab’bi tanıma lütfuna kavuştu (Res.İşl. 9:5; 22:8; 26:15).

    Rab’le karşılaşıp Rab’bi dinleyenler, insanlardan sorup bilgi almağa muhtaç değildirler.Kutsal yazılar, Rab’bin Ruh’undan öğrenilir. İNCİL’de yazılı sağlam öğretiş, Kutsal Ruh’un öğretişidir.
    “Size nasıl görünür?” (Matta 18:12).

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in İNCİL’de yazılı bu sözü, ilgimi ve dikkatimi çekti! Bugün İNCİL’i okurken, sanki bana, “sana nasıl görünüyor?” der gibi oluyor. Rab İsa’nın İNCİL’de yazılı “hem gördüğün şeyler, hem sana görüneceğim şeyler” sözleri, yazılı olan şeylerin canlısı ve gerçeğidir. Petrus’la Yuhanna, “gördüğümüz ve işittiğimiz şeyleri söylememek elimizde değildir” diyerek gerçeğe, yani Rab İsa Mesih’e tanıklık etmişler!(Res.İşl.4:20).

    Bu şeyleri İNCİL’den okuduğum zaman, ben de, Rab ve Kurtarıcı İsa Mesih’in hizmetçisi ve tanığı olmağa teşvik alıyorum!Çünkü yazılı olan şeyleri okuduktan sonra, Rab İsa Mesih’le karşılaşmağa ve O’nu tanımağa da, ihtiyacımız var. Okuduklarımızın ziyadesi, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’dir! O’nu çağıralım.

    Amin.

    #32811
    Anonim
    Pasif
    Quote:
    ‘Yazılmış olandan ziyade düşünmemeği bizde öğrenesiniz, ve kimse biri için diğerine karşı kabarmasın’ (2.Korint.4:6).

    Allt tarafı, açmış olduğunuz diğer başlıkta ‘Kendini alçaltmak’ ile alâkalı yazdıklarınızdan hareketle, basit ve samimi bir soru sormuştum.

    Quote:
    Mesih imanlısı olduğundan emin olan insan, gerçekten Allah’a inanıyorsa, sağlam bilgiyi Allah’tan alacağını bilir ve insanlardan öğrenme yoluna gitmez.Eğer Allah, Oğlunu o insanın içinde keşfettiyse, insanlardan öğrenme ihtiyacında değildir. Allah’ın öğretişi sağlam ve güvenilirdir! Ama Allah’tan değil de, bilgiyi başka yerlerden öğrenmeğe ısrar edenlerde gelişen bilgi, Allah’tan olmadığı için, gururlu bilgi olup kendini yüksek görür. Böyle bilgilere sahip olanlar için önlerinde bir fırsat daha var: Bilgileri üzerine Allah’tan bilgi dilesinler

    Bu arada satır arasından benim imanımı da bir sorgulama içerisine girmişsiniz. Beni bulan, günâhım ve kirliliğimden dolayı beni bırakacak olursa o zaman imanım tehlikeye girer. Bir başkasının zan ve vehimlerine aldırış etmem.

    Quote:
    Dünyadan ve insanlardan edindiğimiz bilgiler üzerine, Allah’tan da, bilgi dilemek, bilgimize rağman Allah’ın önünde kendimizi alçaltmamız demektir! Ferisilerin, Yazıcıların ve Sadukilerin İsa Mesih’in önünde alçalmak istemeyişlerindeki nedenler onlardaki insan bilgileri, insan öğretileri, gelenekler değil miydi? Mesih Ruhu’ndan öğrenmeyenlerde görülen en bariz şey, bilmişliğin getirdiği gurur ve kibir değilse, nedir?

    Bakınız tekrar arz edeyim.

    Bir zâni’nin, ‘Ben zina ettim’ demesi, bir hırsız’ın ‘Ben hırsızım’ demesi, kedisini alçaltmak değil, içinde bulunduğu gerçeği itirâf etmesi demektir.

    Biz ne kadar bilgiye sahip olursak olalım, Yaradan karşısındaki durumumuzu açıklamaya (0) kavramı bile yetmez. Bunu söylemek kendini alçaltmak değil eski tâbir ile ‘Mâlûmun ilânı’ dır. Bir kişinin kendini alçaltması için, önce o alçaltmaya baz alacağı bir benilk/Varlık duygusu içinde olması gerekir.

    Önceki mesajımda arz ettim. Bu ‘Baz’ almanın inasanlar arası ilşkiler de sahip olunan sosyal/ekonomik statü gereği, belki mântıksal bir izâhı olabilir. Ancak Yüce Tanrı karşısında hangi hâlini/varlığını ölçü alıp da daha aşağı bir durumu düşünüyorsunuz?

    İnsan Tanrıya yaklaştıkça yücelir. Çünki O’nun istediği gibi birisi olunmaktadır. Bu yücelik makam/mevki gibi göreceli yücelik değil, Tanrıyı hoşnud edecek bir çaba/gayretin içinde olmaktan kaynaklanan yüceliktir. Bunu da Yaradan’dan başka ölçebilecek hiç bir güç yoktur. Cennette ulaştığın ve içinde daim kalacağın hayatın bile, Tanrı’yı bir an hoşnud etmenin yanında hiç bir özelliği olamaz.

    İnsan ne için yaratılmıştır ?

    İnsanın alçalması ise, Tanrıdan uzaklaşarak gerçekleşir. Bunun ilk adımı da ‘Gerçeği bilme ağacı’nın meyvevesini yeyip, Yaradana isyan ederek başlamıştır.

    Tanrıya yalvarmak; O’nun karşısında bir hiç olduğumuzun farkında olmak, kendini alçaltmak değil; malûmun ilânıdır.

    Saygılar.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.