İnancımızın Temelleri- Basic Christian Beliefs

  • Bu konu 1 izleyen ve 32 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 33)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24125
    Anonim
    Pasif

    Kutsal Kitap

    I. Kutsal Yazılar: Kurtuluşla ilgili bilgiyi, imanı ve itaati
    yeterli, kesin ve hatasız olarak açıklayan tek kaynaktır. Doğanın
    ışığı, yaratılışın işleri ve Tanrı'nın İlahi Takdiri,
    insanları özürsüz bırakacak derecede Tanrı'nın iyiliğini,
    bilgeliğini ve gücünü gözler önüne sermiş olmasına rağmen
    bunlar, kurtuluş için gerekli olan Tanrı ve O'nun isteğine
    ilişkin bilgiyi sunmada yetersiz kalır. Bu nedenle Rab birçok kez
    ve çeşitli yollardan kendisini göstermekten ve isteğini
    Kilisesi'ne açıklamaktan; ardından da bu gerçeğin daha iyi bir
    şekilde korunması, duyurulması ve ayrıca kilisenin, benliğin
    düşkünlüğüne, Şeytan'ın ve dünyanın kötülüğüne karşı
    daha sağlam durması ve teselli bulması için Kutsal Söz'ün
    tamamının yazıya geçirilmesinden hoşnut olmuştur. Tanrı,
    halkına isteğini açıklamak için eskiden çeşitli yollar
    kullanmıştır. Daha önce kullanılan bu açıklama biçimleri artık
    sona erdiğinden Kutsal Yazılar'ın varlığı son derece gerekli
    olmuştur.

    II. Kutsal Yazılar'a ya da diğer adıyla Tanrı'nın yazılı
    Sözü'ne, Eski ve Yeni Antlaşma'nın tüm kitapları dahildir.
    ESKİ ANTLAŞMA'DA YER ALAN KİTAPLAR:
    1. Yaratılış
    2. Mısır'dan Çıkış
    3. Levililer
    4. Çölde Sayım
    5. Yasa'nın Tekrarı
    6. Yeşu
    7. Hakimler
    8. Rut
    9. 1. Samuel
    10. 2. Samuel
    11. 1. Krallar
    12. 2. Krallar
    13. 1. Tarihler
    14. 2. Tarihler
    15. Ezra
    16. Nehemya
    17. Ester
    18. Eyüp
    19. Mezmurlar
    20. Süleyman'ın Özdeyişleri
    21. Vaiz
    22. Ezgiler Ezgisi
    23. Yeşaya
    24. Yeremya
    25. Ağıtlar
    26. Hezekiel
    27. Daniel
    28. Hoşea
    29. Yoel
    30. Amos
    31. Ovadya
    32. Yunus
    33. Mika
    34. Nahum
    35. Habakkuk
    36. Sefanya
    37. Haggay
    38. Zekeriya
    39. Malaki

    #28044
    Anonim
    Pasif

    YENİ ANTLAŞMA'DA YER ALAN KİTAPLAR:
    1. Matta
    2. Markos
    3. Luka
    4. Yuhanna
    5. Elçilerin İşleri
    6. Romalılara Mektup
    7. Korintlilere Birinci Mektup
    8. Korintlilere İkinci Mektup
    9. Galatyalılara Mektup
    10. Efeslilere Mektup
    11. Filipililere Mektup
    12. Koloselilere Mektup
    13. Selaniklilere Birinci Mektup
    14. Selaniklilere İkinci Mektup
    15. Timoteyus'a Birinci Mektup
    16. Timoteyus'a İkinci Mektup
    17. Titus'a Mektup
    18. Filimun'a Mektup
    19. İbranilere Mektup
    20. Yakup'un Mektubu
    21. Petrus'un Birinci Mektubu
    22. Petrus'un İkinci Mektubu
    23. Yuhanna'nın Birinci Mektubu
    24. Yuhanna'nın İkinci Mektubu
    25. Yuhanna'nın Üçüncü Mektubu
    26. Yahuda'nın Mektubu
    27. Vahiy
    Bunların hepsi, imana ve yaşama hükmetmek için Tanrı tarafından
    esinlenmiştir.

    #28045
    Anonim
    Pasif

    III. Apokrif adı verilen ve ilahi esinden kaynaklanmayan kitaplar
    Kutsal Yazılar'ın bir parçası değildir. Bu nedenle,
    Tanrı'nın kilisesinde hiçbir yetkisi yoktur; diğer insan
    yazıtları gibi görülmeli ve değerlendirilmelidir.

    IV. İnanılması ve itaat edilmesi gereken Kutsal Yazılar'ın
    yetkisi, herhangi bir kişinin tanıklığına ya da kiliseye değil,
    tümüyle gerçeğin yazarı olan Tanrı'nın (-ki, Tanrı gerçeğin
    kendisidir-) tanıklığına dayanmaktadır: Bu nedenle, Kutsal
    Yazılar kabul edilmelidir, çünkü Kutsal Yazılar Tanrı'nın
    Sözüdür.

    V. Kilisenin tanıklığı bizleri Kutsal Yazılar'a daha fazla
    saygı ve daha çok değer vermeye yönlendirir. Kutsal Yazılar'ın
    içeriğindeki göksellik, öğretisindeki yeterlilik, anlatımındaki
    yücelik, bölümlerindeki uyumluluk, bütününün amacındaki
    tutarlılık (tümüyle Tanrı'yı yüceltmek), insanın tek
    kurtuluş yolunu açıklama biçimi ve diğer eşsiz mükemmellikleri
    bunun Tanrı Sözü olduğunu fazlasıyla kanıtlar: Bununla beraber
    hatasız gerçekliği ve ilahi yetkisinden tümüyle emin olmamızın
    nedeni, Kutsal Ruh'un Söz aracılığıyla ve O'nunla birlikte
    yüreklerimizde içsel olarak tanıklık etmesidir.

    VI. Tanrı'nın yüceliği, insanın kurtuluşu, iman ve yaşama
    ilişkin Tanrı'nın tüm isteği, Kutsal Yazılar'da ya açık bir
    dille belirtilmiştir ya da gerekli ve iyi sonuçlar
    çıkartılabilecek bir şekilde yazılmıştır. Ruh'un sözde yeni
    vahiyleri ya da insanların gelenekleri aracılığıyla Kutsal Yazıya
    hiçbir zaman hiçbir şey eklenemez. Bununla birlikte, Tanrı'nın
    Sözü'nde açıklanan gerçeklerin kurtuluşa götürür şekilde
    anlaşılabilmesi için Tanrı'nın Ruh'unun içsel aydınlatma
    işlevinin gerekli olduğunu kabul ediyoruz: Tanrı'ya tapınış ve
    kilise yönetimi gibi insan etkinliklerine ve topluluklarına ilişkin
    bazı konular ve durumlar, Tanrı Sözü'nde yer alan ve uyulması
    gerekli olan genel kurallar çerçevesinde her zaman, doğanın
    ışığı ve Hıristiyan sağduyusu gözetilerek düzenlenmelidir.

    VII. Kutsal Yazılar'daki her şey kendi içerisinde sade değildir
    ya da herkes için eşit derecede açık olarak algılanmayabilir.
    Ancak kurtuluş için bilinmesi, iman edilmesi ve gözetilmesi gereken
    konular öylesine açık bir dille gözler önüne serilmiş ve
    birbirini destekleyen ayetlerle sergilenmiştir ki, yalnızca okumuş
    (aydın) insanlar değil, eğitimsiz olan kişiler tarafından da
    doğal yolların doğru bir şekilde kullanılmasıyla anlaşılabilir.

    VIII. Eski Antlaşma İbranice dilinde (eski zamanlardaki Tanrı
    halkının ana dilinde), Yeni Antlaşma ise Grekçe dilinde
    (yazıldığı gün ulusların genelinde kullanılan dilde) doğrudan
    Tanrı tarafından esinlenmiştir ve sadece Tanrı'nın koruyucu
    gözetimi altında tüm çağlar boyunca saf olarak kalmıştır ve bu
    yüzden gerçektir. İnanç konularındaki tüm tartışmalarda
    kilisenin başvurması gereken en büyük yetki bu Kutsal Yazılardır.
    Ancak kullanılan bu özgün diller, Kutsal Yazılar'ı Tanrı
    korkusuyla öğrenme, okuma ve araştırma hakkına sahip ve
    kendilerine bunları yapmaları buyrulan Tanrı'nın tüm halkı
    tarafından bilinmediğinden, her ulusun diline çevrilebilmelidir.
    Böylece Tanrı Sözü herkeste yaşayacak, herkes uygun bir şekilde
    Tanrı'ya tapınacak ve herkes Kutsal Yazılar'daki sabır ve
    teselli aracılığıyla umut bulacaktır.

    IX. Kutsal Yazının yorumlanmasında değişmeyen kural, Kutsal
    Yazıların yorumlanmasında yine Kutsal Yazıların
    kullanılmasıdır. Dolayısıyla herhangi bir ayetin tam ve gerçek
    anlamı sorgulandığında -ki birçok değil, tek bir tanedir- bu
    anlam daha açık bir dille ifade olunan diğer ayetlere
    bakılmalıdır.
    X. Tüm inanç biçimlerinin, tüm toplumların hükümlerinin, tüm
    eski yazarların düşüncelerinin, tüm insan öğretilerinin, tüm
    ruhların belirlenmesi ve sınanmasında gereken, tümüyle güvenilir
    olan en yüce yargıç, Kutsal Yazılar'da konuşan Kutsal Ruh'tan
    başkası değildir, imanımızın kesinliğini açıklayan Kutsal
    Yazılar Kutsal Ruh'un yardımıyla, Tanrı'nın hakim gücüyle
    insan yazarlar kullanılarak yazılmıştır.

    #28046
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM II
    Tanrı ve Kutsal Üçlü Birlik

    I. Diri ve gerçek olan, varlıkta ve yetkinlikte sınırsız ve
    tümüyle pak olan Ruh, gözle görülemeyen; bedeni ya da farklı
    kısımları olmayan, doğasında tutkularına göre farklılıklar
    göstermeyen; sınırsız, değişmeyen, ebedi, kavranılamayan,
    her şeye gücü yeten; en bilge, en kutsal, en özgür, en
    mutlak olan; her şeyi en doğru ve değişmez olan isteğine göre
    kendi yüceliği için yönlendiren; en sevecen, en lütufkar, en
    merhametli, en sabırlı olan, iyilikte ve gerçekte bol olan,
    günahları, suçları ve kötülükleri bağışlayan; kendisini
    itinayla arayanları ödüllendiren; hükümlerinde en adil ve en
    korkunç olan, her türlü günahtan nefret eden ve suçluyu asla
    haklı çıkarmayan yalnızca tek bir Tanrı vardır.

    II. Tanrı, tüm yaşamı, yüceliği, iyiliği ve bereketi kendi
    içerisinde bulundurur. Tanrı tümüyle kendine yeterlidir;
    yarattığı hiçbir şeye gereksinimi olmadığı gibi, onlardan
    hiçbir yücelik de almaz; fakat sadece kendi yüceliğini onlarda,
    onların aracılığıyla, onlara ve onların üzerinde gösterir.
    Tanrı, her şeyin Kendisinden, Kendisi aracılığıyla ve Kendisi
    için yaratıldığı tüm varoluşun tek kaynağıdır; onlar
    aracılığıyla, onlar için ya da onlar üzerinde yapmaktan hoşnut
    olduğu her şeyi gerçekleştirecek en kudretli hükme sahiptir.
    O'nun gözünde her şey apaçık ve ortadadır; bilgisi
    sınırsız, yanlışsız ve yaratıklardan bağımsızdır, öyle ki
    Tanrı hiçbir olaya bağımlı değildir ne de O'nun için herhangi
    bir şey belirsizdir; tüm isteğinde, işlerinde ve buyruklarında en
    kutsaldır. Meleklerden, insanlardan ve tüm diğer yaratıklardan
    istemekten hoşnut olduğu her türlü tapınma, hizmet ve itaat
    Kendisine verilmelidir.
    III. Tanrısal özyapının birliğinde; aynı özü, gücü ve
    sonsuzluğu paylaşan üç kişi bulunmaktadır: Baba Tanrı, Oğul
    Tanrı ve Kutsal Ruh Tanrı: Oğul, Baba'dandır; Kutsal Ruh ise
    Baba ve Oğul'dan çıkar. Baba ne doğmuştur, ne de bir göndereni
    vardır, Oğul Baba'nın isteğinden doğmuştur, Kutsal Ruh ise hem
    Baba'dan hem de Oğul'dan gelmektedir. Baba, Oğul ve Kutsal
    Ruh'un ne başlangıcı ne de sonu vardır. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh
    tek Tanrıdır.

    #28047
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM III
    Tanrı'nın Sonsuz Hükmü

    I. Tanrı, tüm sonsuzluktan beri kendi isteğinin en bilge ve kutsal
    doğrultusunda, tüm olayların akışını değişmez bir şekilde
    önceden belirlemiş olmasına rağmen, ne günahın yazarıdır,
    ne şiddet (davranışları) yaratıkların istemine zorlanır, ne de
    ikincil sonuçların doğallığı ve bağımlılığı ortadan
    kaldırılır fakat tersine o şekilde olmaları kesinleştirilir.

    II. Tanrı, verilen belirli şartlarda gerçekleşebilecek olan her
    şeyi bilmesine karşın, bu şeylerin gelecekte gerçekleşeceğini
    önceden gördüğü için ya da düzenleyeceği belirli koşulların
    sonucunda bu sonuçların gerçekleşebileceğini bildiği için
    bunların olmalarını buyurmamıştır.

    III. Tanrı'nın hükmü doğrultusunda, O'nun yüceliğinin
    görülmesi için bazı insanlar ve melekler sonsuz yaşama kavuşmak
    üzere önceden belirlenmiştir; diğerlerinin ise sonsuz ölüme
    bırakılmaları hükmolunmuştur.

    IV. Bu melekler ve insanlar, önceden belirlenerek seçildiklerinden ve
    özel olarak ve değişmez bir şekilde tasarlandıklarından, Çölde
    Sayımı da belirli ve kesindir. Çölde Sayımı artırılamaz ve
    azaltılamaz.

    V. Tanrı, dünyanın temelleri atılmadan önce sonsuz ve değişmez
    amacı ve isteğinin gizemli bilgeliği ve iyi arzusu uyarınca,
    karşılıksız lütfu ve sevgisinden ötürü, insanların
    içlerindeki her hangi bir imana, iyi işlerine, ya da içinde
    bulundukları koşullara, onları iman etmeye yönlendiren sebeplere ve
    dayanma güçlerine ilişkin her hangi bir öngörü olmaksızın
    yaşama kavuşturmak üzere önceden belirlediği kişileri, sonsuz
    yüceliğe eriştirmek üzere yüce lütfunun övülmesi için
    Mesih'te seçti.

    VI. Tanrı, seçilmiş olanları yüceliğe kavuşturmak üzere
    önceden belirlediği gibi, isteğinin sonsuz ve özgür amacı
    doğrultusunda bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olan her şeyi
    de önceden belirledi. Öyle ki, Adem'de günaha düşen
    seçilmişler Mesih'te kurtarılırlar; O'nun Ruh'u
    aracılığıyla belirlenen zamanda Mesih'e iman etmeye etkin bir
    şekilde çağrılırlar, aklanırlar, oğulluğa alınırlar, kutsal
    kılınırlar ve iman aracılığıyla kurtuluşa erişmek üzere
    O'nun gücüyle korunurlar. Seçilmiş olanlar dışındaki hiç
    kimse Mesih tarafından kurtarılmaz, çağrılmaz, aklanmaz,
    oğulluğa alınmaz, kutsal kılınmaz ve kurtuluşa eriştirilmez.

    VII. Kavranması mümkün olmayan isteğinin bilgeliği uyarınca
    Tanrı, yarattıkları üzerindeki kadir gücünün görkeminin
    görülmesi için, arzuladığı şekilde merhametini sunmak ya da
    saklı tutmak yoluyla insanlığın geri kalanını göz ardı ederek,
    görkemli adaletinin övülmesi için bu kişilerin utanca ve
    günahlarının sebep olduğu gazaba maruz kalmak üzere
    bırakılmalarını hükmetmiştir.
    VIII. Önemli derecede gizemli olan bu önceden belirlenmişlik
    öğretisine özel bir ihtiyatlılıkla yaklaşılmalıdır, öyle ki
    Tanrı'nın, Sözünde açıklanan isteğine kulak veren ve O'nun
    sözüne itaat eden insanlar, etkin çağrılarının kesinliğine
    dayanarak sonsuz seçilmişliklerinden emin olmalıdırlar. Bu
    öğreti Tanrı'nın tümüyle övülmesini, saygı duyulmasını ve
    yüceltilmesini sağlamalı, müjdeye içtenlikle uyan insanları ise
    alçakgönüllülüğe, itinalı olmaya ve bol teselliye
    kavuşturmalıdır.

    #28048
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM IV
    Yaratılış

    I. Sonsuz gücünün yüceliğini, bilgeliğini ve iyiliğini
    göstermek için Baba Tanrı, Oğul ve Kutsal Ruh, dünyayı ve
    içindeki gözle görülen ya da görülmeyen her şeyi altı günde,
    hiç yoktan ve çok iyi olarak yaratmaktan hoşnut oldu.

    II. Tanrı tüm diğer yaratıkları yarattıktan sonra, erkek ve
    kadın olarak insanı yarattı. Onları kendi benzeyişi
    doğrultusunda bilgi, doğruluk ve gerçek kutsallık ile donatıp,
    Tanrı'nın yasasını yüreklerine yazmış ve bunu yerine
    getirebilecek gücü vermiş bir şekilde, düşünen ve ölümsüz
    ruhlar olarak, ancak değişebilen iradelerinin özgürlüğüne
    bırakıldıkları taktirde yasayı ihlal etme olasılığı altında
    olarak yarattı. Yüreklerine yazılan yasanın yanı sıra insan,
    iyiyi ve kötüyü bilme ağacından yememelerini söyleyen bir buyruk
    aldılar. Bu buyruğa uydukları sürece Tanrı'yla ilişkilerinde
    mutluydular ve diğer yaratıklar üzerinde egemendiler.

    #28049
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM V
    İlahi Takdir

    I. Her şeyin yüce Yaratıcısı olan Tanrı, kendi bilge ve kutsal
    ilahi takdiri aracılığıyla bütün yaratıkları, eylemleri ve
    şeyleri en küçüğünden en büyüğüne kadar devam ettirir,
    yönetir, düzenler ve yönlendirir. Bunları en bilge ve ilahi takdiri
    ile kendi yanlışsız ön bilgisine, özgür ve değişmez
    isteğinin amacına (emeline) göre, bilgeliğinin, gücünün,
    adaletinin, iyiliğinin ve merhametinin övülmesi için yapar.


    II.
    Tanrı'nın önbilgisi ve hükmüne – birinci Sebep budur –
    göre her şey değişmez ve hatasız bir şekilde gerçekleşir.
    Ancak Tanrı aynı sağlayışla, ikincil nedenlerin doğasına göre,
    bunlardan bazılarının ister gerekli, isterse özgür ya da
    bağımlı olarak gerçekleşmemesine karar verir.

    III. Tanrı, kendi olağan ilahi takdiri içerisinde çeşitli
    araçları kullanır. Ancak kendi isteği doğrultusunda bunlar
    olmaksızın, bunların üzerinde ve bunlara karşı dilediği gibi
    çalışabilir.

    IV. Tanrı'nın sonsuz gücü, araştırılamayan bilgeliği ve
    sınırsız iyiliği, O'nun ilahi takdirinde öylesine
    sergilenmiştir ki, bu bilgelik ve iyilik ilk düşüşe ve bundan
    sonraki tüm diğer insanların ve meleklerin günahlarına kadar
    uzanmıştır. Tanrı bunları yalnızca izin verme yoluyla değil,
    fakat bunları en bilge ve en güçlü bağla desteklemiş, yahut
    tersine bunları kendi kutsal amaçları doğrultusunda çok yönlü
    bir şekilde hükmetmiş ve düzenlemiştir. Ancak bunu öyle bir
    şekilde yapmıştır ki bu süreç içerisinde işlenen günahlar en
    kutsal ve doğru olan, günahın ne yazarı olan ne de günahı
    onaylayan Tanrı tarafından değil, yaratık tarafından
    işlenmektedir.


    V.
    En bilge, en doğru ve en lütufkar olan Tanrı, çocuklarını
    önceden işledikleri günahlar için disiplin etmek ya da alçaltmak
    ve onları desteklemek, kendisine daha yakın ve daimi bir güven
    seviyesine çıkarmak, gelecekteki olası günahlar için daha uyanık
    olmalarını sağlamak ve diğer farklı, adil ve kutsal amaçları
    için onları sık sık, belirli bir süre için çeşitli ayartılara
    ve yüreklerinin düşkünlüğüne bırakır.

    VI. Kötü ve tanrısallıktan uzak olan insanları ise Tanrı, doğru
    bir yargıç olarak önceki günahlarından ötürü körleştirir ve
    katılaştırır. Onlardan yalnızca anlayışlarını
    aydınlatabilecek ve yüreklerini değiştirebilecek olan lütfunu
    esirgemekle kalmaz, sahip oldukları armağanları da geriye çekerek
    onları, bozulmuş doğalarının günah işlemek için kullandığı
    şeylere bırakır ve böylece yüreklerinin kötü tutkularına,
    dünyanın ayartılarına ve Şeytan'ın gücüne terk eder; öyle
    ki bu insanlar kendilerini katılaştırırken, Tanrı aynı araçları
    diğerlerini yumuşatmak için kullanır.
    VII.Tanrı'nın ilahi takdiri, genel anlamda tüm yaradılışı
    kapsar. Ancak çok özel olarak, Tanrı kilisesine bakar ve her şeyde
    onun iyiliği için etkindir.

    #28050
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM VI
    İnsanın Günaha Düşmesi ve Bunun Cezası

    I. İlk ana ve babamız, Şeytan'ın kurnazlığı ve ayartısıyla
    aldanıp, yasak meyveden yiyerek günah işlediler. Tanrı, kendi
    bilge ve kutsal emeli doğrultusunda, bunu kendi yüceliği için
    düzenlemiş olarak bu günaha izin vermekten hoşnut oldu.

    II. Bu günah yüzünden insan, ilk doğruluğundan ve Tanrı'yla
    olan beraberliğinden düştü, ve böylece günahları içinde
    öldü; ruhun ve bedenin bütün üyeleri ve bunların yeterlilikleri
    tamamen kirlendi.

    III. Adem ve Havva tüm insanlığın kökü olduklarından bu
    günahın getirdiği suçluluk yasal olarak tüm insanlığa ait
    sayılmış (onların içlerine konmuş); bu aynı günah içinde
    ölmüş ve bozulmuş insan doğası sıradan doğma yoluyla onlardan
    sonraki nesillere aktarılmıştır.

    IV. Bizi iyilik yapamaz durumda, iyilik yapmaya tümüyle isteksiz ve
    iyiliğe tamamen karşıt ve kötülüğün her türüne eğilimli
    hale getiren bu ilk bozulma, bütün gerçek günahların kaynağını
    oluşturmaktadır.

    V. Bozulmuş olan bu insan doğası, yeniden doğan insanlarda yaşam
    boyunca varlığını sürdürür. Bu bozulmuş doğa, Mesih
    aracılığıyla bağışlanmış ve öldürülmüş olduğu halde; hem
    kendisi hem de tüm yaptıkları gerçek anlamda günahtır.
    VI. İster ilk günah, isterse sonraki günahlar olsun her günah,
    Tanrı'nın doğru olan yasasına karşıdır ve bu yasanın
    çiğnenmesidir. Bu nedenle doğası gereği yasa, günah işleyen her
    kişiyi suçlu kılar, böylece Tanrı'nın gazabına ve yasanın
    laneti altına sokar. Bunun sonucu olarak her türlü ruhsal,
    geçici, ve sonsuz kayboluşla ölüme mahkum eder.

    #28051
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM VII
    Tanrı'nın İnsanla Antlaşması

    I. Tanrı ve insan arasındaki ayrım o denli büyüktür ki, O'na
    itaat etme zorunluluğuna sahip olan ve bu zorunluluğu düşünebilen
    insanlar, eğer Tanrı onlara yaklaşmazsa O'ndan hiçbir şekilde
    bereket ya da ödül alamazlar. Tanrı ise bunu onlarla antlaşma yapma
    yoluyla gerçekleştirmekten hoşnut olmuştur.

    II. İnsanla yapılan ilk antlaşma, mükemmel ve kişisel bir itaat
    koşuluyla Adem'e ve onun soyuna vaat edilen yaşamı içeren
    işlere(eylemlere) dayalı bir antlaşmaydı.

    III. Günaha düşmüş olan insan, bu antlaşma yoluyla
    yaşayamadığından Rab, ikinci bir antlaşma yapmaktan hoşnut oldu.
    Bu antlaşmanın adı Lütuf Antlaşmasıdır. Rab böylece
    günahlılara İsa Mesih aracılığıyla karşılıksız olarak yaşam
    ve kurtuluş sundu. Kurtulmaları için onlardan Kendisine iman
    etmeleri şartını koştu. Onları inanmaya istekli kılmak ve bunu
    yapabilmelerini sağlamak için sonsuz yaşama kavuşturulmak üzere
    belirlenenlerin tümüne Kutsal Ruh'unu vermeyi vaat etti.

    IV. Kutsal Yazı, bu Lütuf Antlaşmasını İsa Mesih'in ölümüne
    ve sonsuz mirasa bağlamaktadır.

    V. Bu antlaşma, yasanın ve müjdenin altında farklı biçimlerde
    yürürlüğe konmuştu. Yasanın altındayken vaatler,
    peygamberlikler, kurbanlar, sünnet, fısıh kuzusu ve diğer
    kurallarla Yahudiler'e ulaşmıştır. Bunların hepsi Mesih'e
    işaret etmektedir. O zaman bu biçimler, Kutsal Ruh'un işlevi
    aracılığıyla günahların tümüyle bağışlandığı ve sonsuz
    kurtuluşun sağlandığı Mesih vaadinde seçilmişleri eğitmek ve
    bina etmek için yeterliydiler. Ve buna da, Eski Antlaşma adı
    verilir.
    VI. Müjde altında ise, Tanrısal doluluğun beden almış hali Mesih
    göründüğü zaman bu antlaşmanın kuralları, Söz'ün
    duyurulması, vaftiz ve Rab'bin Sofrası sakramentleri halini
    almıştır. Bunlar sayıca az; daha yalın, daha az bir dışsal
    yüceliğe sahip olsalar da özünde daha büyük bir doluluk, kanıt
    ve ruhsal yeterlilikle hem Yahudiler'e hem de Yahudi olmayan bütün
    uluslara sunulmuştur. Ve buna da Yeni Antlaşma adı verilir.
    Dolayısıyla bunlar özde ayrı olan iki lütuf antlaşması
    değildir; çeşitlilik gösteren tek ve aynı antlaşmadır.

    #28052
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM VIII
    Aracı Olan Mesih

    I. Tanrı, sonsuz amacı uyarınca, biricik Oğlu Rab İsa'yı,
    Tanrı ve insan arasında Aracı, Peygamber, Kahin, Kral,
    Kilisesinin Başı ve Kurtarıcısı, her şeyin Mirasçısı ve
    dünyanın Yargıcı olarak seçip atamaktan hoşnut oldu, O'na tüm
    sonsuzluktan önce kendi soyu olması için ve zamanı geldiğinde
    O'nun tarafından kurtarılması, çağrılması, aklanması, kutsal
    kılınması ve yüceltilmesi için bir halk verdi.

    II. Üçlü birliğin ikinci üyesi, sonsuz Tanrı'nın kendisi,
    Baba'yla eş ve aynı özden olan Tanrı'nın Oğlu, zaman dolunca,
    bütün gerekli nitelikleriyle ve bunların zayıflıklarıyla birlikte
    ancak günahsız bir şekilde Kutsal Ruh'un gücüyle bakire
    Meryem'in rahmine düşmüş ve onun özünden olarak insan
    doğasını üzerine almıştır. Böylece kendi başlarına bir
    bütün olan iki ayrı ve mükemmel doğa, yani Tanrı ve insan,
    birbirlerinden ayrılamayacak şekilde tek bir kişide, birbirine
    dönüşmeden, birleşmeden ve karışmadan bütünleşmiştir. Öyle
    ki bu kişi Tanrı'nın kendisi ve tamamen de insandır, fakat tek
    bir Mesih ve Tanrı ile insan arasındaki tek Aracıdır.

    III. Rab İsa, bilginin ve bilgeliğin tüm hazinelerini kendisinde
    bulundurarak Tanrısal özle bütünleşen insan doğası içinde
    Kutsal Ruh tarafından ölçüsüzce kutsanmış ve meshedilmiştir;
    kutsal, suçsuz, lekesiz, lütuf ve gerçekle dolu olarak Aracı ve
    Kefil görevi görmek üzere tümüyle yeterli olması için bütün
    doluluğun O'nda bulunmasından Baba hoşnut olmuştur. Bu görevi
    kendisi üstlenmemiş ama tüm gücü ve yetkiyi O'nun eline veren ve
    bunları kullanmasını buyuran Babası tarafından buna
    çağrılmıştır.

    IV. Bu görevi Rab İsa, tam bir isteklilikle üstlendi, bu görevi
    yerine getirebilmek için yasa altında doğdu ve mükemmel bir
    şekilde tamamladı; ruhunun derinliklerinde en şiddetli işkencelere
    ve bedeninde de en şiddetli acılara maruz kalarak çarmıha gerildi
    ve öldü, gömüldü ve ölümün gücü altında kaldı, ancak bu
    süre içinde bedeni çürümedi. İçinde acı çektiği aynı
    bedenle üçüncü gün ölümden dirildi, göğe yükseldi ve orada
    Babasının sağında oturdu. Orada yakarışta bulunmaktadır,
    dünyanın sonunda insanları ve melekleri yargılamak üzere geri
    dönecektir.

    V. Rab İsa, mükemmel itaatkarlığını ve kendi kurbanlığını bir
    defa olmak üzere sonsuz Ruh aracılığıyla Tanrı'ya sunmasıyla
    Baba'sının adaletini tümüyle tatmin etmiştir; ve böylece
    Baba'nın kendisine verdiği kişilerin hepsi için sadece barışma
    değil, ama Göklerin Krallığı'nda onlar için sonsuz bir miras da
    satın almıştır.

    VI. Kurtarış işi, Mesih tarafından her ne kadar beden alışından
    önce gerçekleşmemiş olsa da, bunun erdemleri, etkileri ve
    yararları seçilmiş olanlara vaatler, semboller ve kurbanlar
    aracılığıyla dünyanın başlangıcından beri tüm çağlarda
    iletilmişti. Mesih, yılanın başını ezecek olan kadının tohumu
    ve dünyanın başlangıcında boğazlanan, dün, bugün ve sonsuzluk
    boyunca aynı kalacak olan Kuzu olarak açıklanmıştı.

    VII. Mesih, aracılık görevini yerine getirirken, her bir doğanın
    kendisi için uygun olanı yapması suretiyle iki doğaya da uygun bir
    şekilde işlev görür; ancak tek bir kişide gerçekleşen bu
    birleşme nedeniyle, bir doğaya uygun olan şey Kutsal Yazı'larda
    bazen diğer doğanın ön planda olduğu kişiye atfedilir.
    VIII. Mesih, kendileri için kurtuluş satın aldığı kişilerin
    hepsine bu aynı kurtuluşu kesin ve etkin bir şekilde uygular; onlar
    için yakarışta bulunur, Söz'de ve Söz aracılığıyla onlara
    kurtuluşun sırlarını açıklar; Ruh'u aracılığıyla etkin bir
    şekilde onları inanmaya ve itaat etmeye ikna eder, Sözü ve Ruhu
    aracılığıyla onların yüreklerine hükmeder; Kadir gücü ve
    bilgeliği aracılığıyla kendi harika ve anlaşılmaz hükmedişine
    en uygun olan tutumla ve yollarla onların tüm düşmanlarını alt
    eder.

    #28053
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM IX
    Özgür İrade

    I. Tanrı insanın iradesini doğal bir özgürlük ile donatmıştı.
    Bu özgürlük ne baskı altındadır ne de iyilik ya da kötülük
    yapmak üzere koşullanmıştır.

    II. Masumiyet konumundayken insan, iyi olan ve Tanrı'yı hoşnut
    edeni hem isteme hem de yapma gücüne ve özgürlüğüne sahipti;
    ancak bu konumdan düşmesi mümkün olacak şekilde değişkendi.

    III. Günah konumuna düşmesiyle insan, beraberinde kurtuluşu
    getirecek herhangi bir ruhsal iyiliği isteme yetisini tümüyle
    kaybetmiştir. Bu nedenle bu iyiliğe tümüyle karşıt, ve günah
    içinde ölü bir doğal insan olarak kendi gücüyle iman edecek ya
    da kendisini buna hazırlayacak yetiye sahip değildir.

    IV. Tanrı bir günahlıyı imana kavuşturduğunda ve onu lütuf
    konumuna yerleştirdiğinde, o kişiyi günaha olan doğal
    tutsaklığından özgür kılar ve yalnızca lütfu aracılığıyla
    ruhsal açıdan iyi olanı özgürce arzulama ve yapma yetisi verir;
    buna rağmen insan, içinde kalan düşmüşlük nedeniyle ne mükemmel
    bir şekilde ne de yalnızca iyi olanı arzular ama aynı zamanda
    kötü olanı da arzular.
    V. İnsanın iradesi, yalnızca yücelik konumuna geldiği zaman
    mükemmel ve değişemez bir şekilde sadece iyilik yapmak üzere
    özgür bir hale getirilecektir

    #28054
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM X
    Etkin Çağrı

    1. Tanrı, yaşama kavuşturmak üzere önceden belirlediği kişilerin
    hepsini, ve sadece bu kişileri Kendi belirlediği ve uygun gördüğü
    zamanda, doğal olarak içinde bulundukları günah ve ölüm
    konumundan, İsa Mesih'teki lütuf ve kurtuluş konumuna Sözü ve
    Ruh'u aracılığıyla etkin bir şekilde çağırmaktan hoşnut
    olmuş; Tanrı'ya ilişkin gerçekleri anlamaları için
    düşünüşlerini ruhsal ve kurtuluşa eriştirecek şekilde
    aydınlatmış, taştan yüreklerini alarak onlara etten bir yürek
    vermiş; iradelerini yenileyerek ve kendi kadir gücüyle onları iyi
    olana yönlendirerek etkin bir şekilde İsa Mesih'e çekmiştir;
    öyle ki O'nun lütfuyla bunu arzulamaları sağlanmış olarak ve
    tamamıyla özgür bir seçim sonucu Mesih'e gelmişlerdir.

    II. Bu etkin çağrı yalnızca Tanrı'nın karşılıksız ve özel
    lütfundan ileri gelir; Kutsal Ruh tarafından canlandırılıp
    yenilendiği ana kadar kendi içerisinde pasif olan insanda varlığı
    önceden görülen hiçbir şeyden kesinlikle kaynaklanmamaktadır.
    Kutsal Ruh'un bu işlevi aracılığıyla kişiye, bu çağrıya
    yanıt verme ve bununla birlikte sunulan ve verilen lütfu kucaklama
    yetisi verilir.

    III. Seçilmiş olan bebekler ölürlerse, istediği zaman, istediği
    yerde ve istediği şekilde çalışan Kutsal Ruh aracılığıyla
    ruhtan yeniden doğarak Mesih tarafından kurtarılırlar. Söz'ün
    duyurulması aracılığıyla dışsal olarak çağrılamayan tüm
    diğer seçilmişler için de aynı şey geçerlidir.
    IV. Seçilmemiş olan diğerleri, Söz'ün duyurulması
    aracılığıyla çağrılmış ve Kutsal Ruh'un bazı genel
    işleyişine tabi olmuş olsalar da, hiçbir zaman gerçek anlamıyla
    Mesih'e gelmezler ve bu nedenle de kurtulamazlar. Hıristiyan
    inancını ikrar etmeyen insanların da, kendi yaşamlarını doğanın
    ışığına ve ikrar ettikleri inancın kurallarına ne denli
    titizlikle uydurmaya çalışsalar da kurtulamayacakları bu kadar
    kesindir. Bu tür kişilerin kurtulabileceğini iddia etmek ve bunda
    ısrarcı olmak son derece zararlıdır ve bu tavırdan nefret
    edilmelidir.

    #28055
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM XI
    Kurtaran İman

    I. Seçilmişlerin, ruhlarının kurtuluşuna erişmek üzere
    aracılığıyla inanmaları sağlanan iman lütfu, Mesih'in
    Ruhu'nun bu kişilerin yüreklerindeki işleyişinin ürünüdür ve
    doğal olarak Söz'ün vaaz edilmesiyle gerçekleşir, aynı
    zamanda sakramentlerin(Rabbin Sofrası ve Vaftiz) verilmesi ve dua ile
    artırılıp güçlendirilir.

    II. İmanlı kişi, Tanrı'nın Sözü'nde açıklanan her şeyin
    gerçek olduğuna bu imanla inanır, çünkü Tanrı'nın kendi
    yetkisi konuşmaktadır; her belirli metnin içeriğine kayıtsız
    kalmaksızın buna göre hareket eder; buyruklarına boyun eğer,
    tehditleri karşısında titrer, Tanrı'nın şu anki ve gelecek
    yaşam için verdiği vaatleri kucaklar. Ancak kurtaran imanın ana
    eylemleri; aklanma, kutsanma ve sonsuz yaşam için lütuf antlaşması
    aracılığıyla yalnızca Mesih'e güvenmektir.
    III. Bu imanın farklı dereceleri vardır, zayıf ya da güçlü
    olabilir; çoğu zaman ve birçok yollarla saldırıya maruz kalabilir
    ve zayıf düşebilir, ancak sonuçta zaferlidir: İmanımızın
    başlatıcısı ve tamamlayıcısı olan Mesih aracılığıyla tam
    bir güvenceye kavuşmamızı sağlar

    #28056
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM XII
    Yaşama Götüren Tövbe

    I. Yaşama götüren tövbe, kişinin yaptığı işlere dayanmayan ve
    gerçek imana dayanan bir lütuftur. Bu öğreti, Tanrı'nın
    Sözü'nü vaaz eden her Pastör ve Mesih'e inanan her kişi
    tarafından duyurulmalıdır.

    II. Tanrı yasasının kutsal ve doğru doğasına karşıt olan
    günahlarının teşkil ettiği tehlikeyi, ve ayrıca bunların
    pisliğini ve iğrençliğini göremeyen ve hissedemeyen bir günahkar
    bu tövbe sayesinde; ve O'nun tövbekarlara gösterdiği Mesih'teki
    merhametinin bilincine vardığında, işlediği tüm günahlar için
    büyük üzüntü duyup, bu günahlardan nefret ederek, onları
    bırakıp Tanrı'ya döner ve O'nun buyruklarının gösterdiği
    yolların hepsinde O'nunla birlikte yürümeyi amaçlar ve bu konuda
    gayret gösterir.

    III. Günahı veya günahın affını sağlayan bir araç olarak,
    günah için herhangi bir şekilde tatmin sunmak için ya da
    bağışlanmanın herhangi bir şekilde sebebi olması için her ne
    kadar tövbe etmiş olmaya güvenilemez. Çünkü bağışlama
    Tanrı'nın karşılıksız lütfunun Mesih'te yapmış olduğu
    iştir. Ancak hiç kimse de tövbe olmaksızın bağışlanmayı
    bekleyemez.

    IV. En küçük günah bile lanetlenmeyi hakketmeyecek kadar küçük
    değildir; ve aynı şekilde hiçbir günah da gerçekten tövbe
    edenler üzerine lanet getirecek kadar büyük değildir.

    V. İnsanlar yalnızca genel bir tövbe ile yetinmemelidirler; belirli
    günahları için özel bir şekilde kesin olarak tövbe etmeyi
    amaçlamak her insanın sorumluluğudur.
    VI. Her insan Tanrı'ya günahlarını kişisel olarak itiraf ederek
    bunların bağışlanması için dua etmelidir; bunu yaptığında ve
    bu günahlara sırtını döndüğünde merhamet bulacaktır; öyle ki
    kardeşine ya da Mesih'in Kilisesine karşı suç işleyen kişi
    kendilerine karşı suç işlediği kimselere karşı olan tövbesini
    ve günahından duyduğu üzüntüyü kişisel olarak ya da herkesin
    önünde açıkça itiraf etmeye istekli olmalıdır. Bunların
    yapılması üzerine kendisine karşı suç işlenen kişiler onunla
    barışmalı ve onu sevgiyle kabul etmelidirler

    #28057
    Anonim
    Pasif

    BÖLÜM XIII
    Aklanma

    I. Tanrı, etkin olarak çağırdığı kişileri, aynı zamanda
    karşılıksız olarak akladı. Bunu, onların içine doğruluk
    koyarak (kendi doğalarına doğruluk doğasını karıştırarak)
    değil, ama günahlarını bağışlayarak ve doğru kişiler sayıp
    kabul ederek yaptı. Bu kabulü ne onların içinde gördüğü, ne de
    içlerine inanma eylemi olan iman ya da kendilerine doğruluk olarak
    sayılabilecek her hangi bir itaatkarlık koyarak değil, ya da onlar
    tarafından yapılan herhangi bir şeyden değil, ama yalnızca
    Mesih'in uğruna, yalnızca Mesih'in itaatini ve tatminini onların
    sayarak yaptı, bu kişiler O'nu ve O'nun doğruluğunu iman
    aracılığıyla aldılar ve iman aracılığıyla bunlara dayandılar
    (güvendiler), o iman ki kendilerinden kaynaklanmamıştır ama
    Tanrı'nın armağanıdır.

    II. Mesih'i ve O'nun doğruluğunu alıp, bunlara dayanma eylemi
    olan iman, aklanmanın gerçekleştiği tek yoldur. Ancak aklanan
    kişi de tek başına değildir ama her zaman için kurtuluştan doğan
    meyveleri beraberinde bulundurur ve bu da ölü değil, sevgiyle etkin
    olan bir imandır.

    III. Mesih, itaati ve ölümüyle, bu şekilde aklanan herkesin borcunu
    tamamıyla kapatmıştır ve onların yerine Babasının adaletini
    uygun, gerçek ve tam olarak tatmin etmiştir. Fakat her ne kadar
    Mesih, Baba tarafından günahkarlar için verilmiş, O'nun itaati
    ve tatmini onların sayılmış ve bunların her ikisi de onlardaki
    her hangi bir şeyden kaynaklanmamış olsa da, onların aklanmaları
    sadece Tanrı'nın karşılıksız lütfu nedeniyledir. Öyle ki,
    Tanrı'nın kesin adaleti ve zengin lütfu bu günahkarların
    aklanmasında yüceltilsin.

    IV. Tanrı, tüm sonsuzluğun başında, tüm seçilmişlerin
    aklanmasını hükmetti ve Mesih, zamanın doluluğunda bu kişilerin
    günahları için ölmeye ve aklanmaları için tekrar dirilmeye geldi.
    Ne var ki, bu kişiler uygun zamanda Kutsal Ruh'un Mesih'i onlara
    uyguladığı ana dek aklanmazlar.

    V. Tanrı, aklanmış olan kişilerin günahlarını bağışlamaya
    devam eder; ve her ne kadar bu kişilerin aklanma konumundan
    düşmeleri asla mümkün olmasa da, günahları nedeniyle Babaları
    olan Tanrı'nın kendilerinden hoşnutsuz olmasına ve yüzünü
    onlardan saklamasına sebep olabilirler. Kendilerini alçaltıp,
    günahlarını itiraf edip, bağışlanma dileyip, imanlarını ve
    tövbelerini yenilemedikleri sürece bu durumda kalırlar.
    VI. Eski Antlaşma altındaki günahkarların aklanmaları, bu
    yönlerden, Yeni Antlaşma altındaki günahkarların aklanmaları ile
    aynıydı.

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 33)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.