Yehova Şahitleri'nin Öğreti Değişiklikleri ve Sahte Peygamberlikleri 2

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23949
    klaus
    Anahtar yönetici

    “Daha önce yayınlanmış olan bu bağımsız kronoloji, insanın yaratılışının M. Ö. 4026 yılında olduğunu gösterir. İmana lâ yık bu Kutsal Kitap kronolojisine göre, insanın yaratılışının altı binsenesi 1975'te dolmuş olacaktır ve insanlık tarihinin yedinci bin yılı 1975'in son baharında başlayacaktır.O halde, birkaç sene içinde, bizim neslimizde Yehova Tanrı'nın, insan mevcudi- yetinin yedinci günü olarak görebileceği zamana gireceğiz.” (La Vie Eternelle dans la liberté des fils de Dieu, 1968, sf. 29).
    “En ciddi Kutsal Kitap araştırmalarna göre bu sene, insanlık ve Şeytan'ın Tanrı'ya karşı 6000 yıllık ayaklanmasının sonunu işaretleyecektir.” (Uyanın, 22 Nisan 1968, sayfa 20, Fr.).
    “İnsan mevcudiyetinin ilk 6000 yıllık senesi ve Tanrı'nın ilk 6000 yıllık dinlenme günü, o halde 1975 senesinde son bulacaktır.” (Uyanın, 8 Nisan 1969, sayfa 19, Fr.).
    “6000 yıllık, Şeytan, ölüm, hastalık, zahmet ve günah köleli- ğinden sonra, insanlık bu kadar ihtiyaç duyduğu huzuru tanıyacaktır.” (Aynı de rgi sayfa 19).
    “Acaba İblis Şeytan'ın hükmü altındaki bu altı bin yıllık ağır esaretin sonunu, bütün insan yaratıklarının yararı için bin yıllık bir sept olarak tesis etmek Yehova için uygun bir an olmayacak mıdır? Kuşkusuz! ve onun kralı İsa Mesih bu septin kralı olacaktır.” (T.K. 7 Nisan 1970, sayfa 12).
    “Elçiler 1975 yılıyla ilgili hiçbir şey bilmiyorlardı… ama buna rağmen aktiftiler.” (T.K 1969, sayfa 26).
    “Bir şey kesindir: 1970'li seneler insanlığın hiçbir zaman tanımadığı, büyük, kritik bir zamana şahit olacaktır.” (Uyanın, 8 Nisan, 1969, sf. 14, fr.).
    “Bir kaç sene zarfında kalan insanlığın özgür edilip, Mesih'in bin yıllık krallığına gireceği kesindir. ” (T.K. 1968, syf. 16, fr.).
    “Kötü şeyler sisteminin Tanrı tarafından harap edilmesinden bizleri yalnızca birkaç sene ayırıyor.” (Uyanın, 8 Nisan 1969, sayfa 13).
    Bunlara daha başka birçok beyan eklemek mümkündür ama bu beyanlardan çıkardığımız sonuç şudur ki, Cemiyete göre M. Ö. 4026'da başlamış olan 6000 yıllık Şeytanî veya insanî dönem 1975 yılında tam olarak son bulacak ve Mesih'in vaat edilen bin yıllık krallığı da işte tam bu zamanda yani 1975‘te başlamış olacaktır! Her ne kadar Cemiyet bu olayın gün ve saatinin tam olarak bilinemeyeceğini belirttiyse de, bu olayın 1975 yılında gerçekleşmesinin büyük bir gerçek, 1970'li yıllarda da kesin olduğunu iddia etmiştir! Bu nedenledir ki, YŞT, “1970'li yıllarda dünyayı kim fethedecektir?” başlığıyla büyük bir kampanya düzenlemiş ve yayınlarında özellikle “1970'li yılların insanlığa ne getireceği” konusu üzerinde durmuştur! Yine bu kanaattan dolayı, 70'li senelerin başında binlerce Y. Şahidi 1975'te gerçekleşecek Armagedon'a ve kurulacak yeryüzü cennetine hazırlık yapmaya başlamıştır. Öyle ki, zengin iş adamları, gelişmiş iş müesseselerini satmaya; işçiler, işlerini terk etmeye; aileler, evlerini satmaya; gençler evliliklerini ertelemeye; evlilerse çocuk yapmayı reddetmeye başladılar! Hatta bazı genç ve ihtiyarlar sağlıkları için gereken sıhhî bakımı ve ameliyat gereğini bile reddedecek kad a r ileri gittiler! YŞT ise, üyelerinin bu tutumundan övgüyle söz edip, bunları daha fazla teşvik etmekteydi:

    “Kardeşlerin raporlarında, bu eski sistem içinde kalan kısa zamanlarını tarla (vaaz etme) hizmetinde geçirmek için, ev ve mülklerini satmış oldukları duyuluyor. Gerçekten, bozuk dünyanın sonundan önce kalan bu kısa vakti, bu şekilde geçirmek dikkate değer bir şeydir.” (Kingdom Ministery, 1974 sayfa 85).
    Ama sonuç olarak hepimizin de şahit olduğu gibi, ne 1975 yılında, ne de 1970'li yıllarda Y. Şahitleri'nin ileri sürdüğü bu kehanetlerden hiçbiri gerçekleşmedi! Ne Armagedon Savaşı, ne de Mesih'in bin yıllık krallığının yeryüzünde kuruluşu, hiçbiri olmadı! Gerçekten de Y. Şahitleri'nin çok faal olup, en fazla üye toplamış oldukları (1972 ile 1975 senele r i içinde 750.000 kişi vaftiz olarak Cemiyete katılmıştır) bu 1975 senesi YŞT için büyük bir hayalkırıklığıyla sonuçlandı. Bunun sonucunda Cemiyet içinde yine dünya çapında büyük bir kriz patlak verdi. Binlerce kişi güvenini yitirmiş bir durumda, Cemiyete k arşı sırtını döndü. Yalnızca 1975 ile 1979 yılları arasında Y. Şahitleri'ni 551.000 kişi terk etti. YŞT'nın idarecileri bu hayalkırıklığını atlatmak için yine her zaman kullanmış oldukları taktiği kullanıp, 1975 ile ilgili iddiaların ancak bir ihtimal ola r ak ileri sürüldüğünü, ama bunun bazı aceleci ve dikkatsiz Y. Şahitleri tarafından ke-sin bir şeymiş gibi ileri sürülüp beklenildiğini öne sürdüler!

    Bu sahte peygamberlik yüzünden uzun bir süre belini doğrultamayan Y. Şahitleri, zamanla bunların unutulması veya örtülmesi yoluyla yine propaganda faaliyetlerini sürsürüyor. Oysa gerçekleşmeyen bu sahte peygamberlikler Tesniye 18:21-22 ve Yeremya 28:9'a göre açık bir şekilde YŞT'nın Tanrı tarafından değil, insan arzusu ve hevesleriyle yönlendirilen sahte bir p e ygamber ve teşkilat olduğunu bir kere daha göstermekteydi . Hatta Y. Şahitleri bile Tesniye 18:21-22'deki ayetlerin sahte peygamberleri tanımakta önemli bir ilke ve kılavuz olduğunu bildirirler. 1975 yılını öne sürdükleri ilk tarihlerde Cemiyet, bu ayetlere dayanarak 8 Nisan 1969'da Fran-sızca olarak yayınlanan bir “Uyanın” dergisinde şu açıklamada bulunmaktaydı:

    “Geçmişte bazılarının, 'dünyanın sonunu' bildirdiği ve hatta bu olay için belirli bir tarih bile tespit ettikleri doğrudur. Öyleleri vardı ki, dağlara kaçmak için insanları toplamış veya öngörülen sonu beklemek için evlerine çekilmişlerdi. Ama son gelmedi. Hiçbir şey olmadı. Bu kişiler sahte peygamberlerdi. Onların bazı şeyleri eksikti… Bu kişiler Kutsal Kitap gerçeklerini anlamıyor ve Tanrı'nın kendilerini kullanıp, yöneltiğine dair kanıtlara sahip değildi. Ama günümüzdeki durum nedir? Şimdi bizler gerekli bütün kanıtlara sahibiz ve bunlar ezici yoğunluktadır.” (8 Nisan, sf. 23).
    Gördüğümüz gibi Cemiyet bu açıklamasında, bazı kişilerin son için belirli bir tarih tespit edip, bunun gerçekleşmesini beklediklerini ama bunlardan hiçbir şeyin gerçekleşmediğini ve bu nedenle de bu kişilerin birer sahte peygamber olduğunu bildirmektedir. Oysa YŞT'nın başkalarına vurduğu bu “sahte peygamber” damgası, incelemiş olduğumuz bu tarihsel gerçek-lerin ışığında Cemiyetin kendisi için de tartışılmaz bir gerçektir. Çünkü YŞT'nın kendisi de aynı suçlamış olduğu bu kişiler gibi son için 1914, 1918, 1925 ve 1975 senelerini tesbit edip gerçekleşmesini beklemiştir. Am a bu beklenti veya peygamberlik- lerinden bir tanesi bile yerine gelmedi ve gerçekleşmedi! Bu nedenle yalnızca Tesniye 18:21-22'nin ışığı altında YŞT'nın, açık bir şekilde Tanrı tarafından kullanılmayıp, tamamen insansal kökenli sahte bir peygamber olduğu sonucuna varabiliriz. Bizzat Rutherford'un başkalarına yönelik verdiği şu yargıyı bizler de aynen YŞT'nın kendisi için verebiliriz:

    “Herkes biliyor ki, bunların ilan ettiği hiçbir şey gerçekleşmedi. Sadece bu kanıtlar ki, bunlar sahte peygamberlerdir ve Yehova'nın değil ama her zaman Şeytan'nın teşkilatının hizmetçi- leridir… Bunların amacı insanları Tanrı'dan ve gerçek tapınmadan uzaklaştırmaktır… Bunları, öğretileriyle birlikte tamamen reddetmeliyiz.” (Lumiere, 1930, Cilt 2, sf. 50).
    Evet! Kutsal Kita p'ın vurguladığı gibi:

    ' 'RABBİN söylemediği sözü nasıl bilelim? diye yüreğinden dersen; peygamber RABBİN ismiyle söylediği zaman, O ŞEY OLMAZ VE ÇIKMAZSA RABBİN söylemediği şey odur. Peygamber küstahlıkla söylemiştir ondan korkmayacaksın'' Tesniye 18:21-22
    YŞT'nın 1914 Yılı ve Nesli Hakkında Sahte Peygamberlikleri

    1975'teki hayalkırıklığı doğal olarak bazı kronolojik görüşleri yeniden gözden geçirme veya yeniden inceleme gereğini hissettirdi. Bunlardan en önemlisi, YŞT'nın temel görüşlerinden biri olan 1914 senesidir. Daha önce de incelemiş olduğumuz gibi Russell, bu tarihi Adventistler'den kopya edip Cemiyetinin temel bir öğretisi yapmıştır. Ona göre bu tarihte milletlerin zamanı tam olarak son bulacak, yani Tanrı'nın krallığı bu tarihte tam olarak yeryüz ü nde kurulacaktı. Rutherford ise Russell'in bu tarihle ilgili görüşlerini tamamen değiştirmiş ve söz konusu milletlerin zamanının 1914'te son bulmasını Mesih'in, Şeytan'ı gökten kovarak tahta geçmesi, ikinci huzurunun gerçekleşmesi, Tanrı'nın krallığının g ö kte kurulması, sıkıntı zamanlarının başlaması vs. gibi kavramlara dönüştürmüştü. Cemiyete göre, milletlerin zamanının başlangıç noktası, Yeruşalim'in Babillilerce M.Ö. 607' de harap edildiği tarihtir. Sembolik olarak 7 vakit, yani 2520 sene sürmesi gereke n bu zaman M.Ö. 607'den itibaren hesap edildiğinde 1914 yılına ulaşılır.

    Bu görüşler daha sonra YŞT' nın temel ve tartışılmaz öğretilerinden biri olmuştur. Öyle ki, onlar için bu tarihi kabul etmeyenler, Şeytan'dan yana sahte peygamberlerdir! (Vaiz Anahatl arı, sf. 24) Her bir Y. Şahidi bu tarihi ve Cemiyetin bu tarihle ilgili görüşlerini koşulsuz olarak kabul et-melidir! Oysa şimdi bu temel görüşler hakkında bizzat Cemiyet içinde birçok tartışma ve şüpheler belirmiştir! Örneğin İsveçli bir Y. Şahidi olan Carl Olaf Jonson, bu konuyu etraflıca inceledikten sonra Yeruşalim'in yıkılışı olarak benimsenen M. Ö. 607 yılının doğru bir tarih olmadığını belgeleyen bir dosya hazırlayarak merkez Cemiyete gönderir. Tabi birkaç ay sonra bu adam da, bu düşüncesinden dolayı afaroz edilir. Bundan başka, YŞT'nın yönetim kurulu, bu kurul içinde bulunup dördüncü başkan Frederic W. Franz'ın yeğeni olan Raymond Franz'ı, “Aid to Bible Understanding” adlı kılavuz içinde “kronoloji” başlıklı bir yazı yazmak için görevlendirir.

    Fakat R. Franz, önceden de sözünü ettiğimiz gibi uzun bir araştırmadan sonra şu sonuca varır ki, Cemiyetin 1914 yılı hakkındaki öğretileri sağlam bir temele dayanmıyordu ve cemi- yetin dışında hiçbir ciddi tarihçi Yeruşalim'in yıkılışını M. Ö. 607 yılına atfet m iyordu, fakat daha ziyade tarihçiler Kutsal Ki-tap verileriyle de çelişmeden, Yeruşalim'in yıkılışının 586/ 87 yıllarında gerçekleştiğini savunuyorlardı! Kuşkusuz bu tarih yanılgısı Cemiyetin 1914 yılıyla ilgili tüm düşüncelerini tamamen çürütüyordu! Daha ilginç başka bir şey de Cemiyetin üçüncü başkanı N. H. Knorr'un bu tarihle ilgili olarak, 19 Şubat 1975 yılında YŞT‘nın Yönetim Kurulu önünde söylemiş olduğu şu sözlerdir:

    “Bazı şeyler konusunda tamamen eminim: Biliyorum ki, Yehova bizim Tanrımızdır, İsa Mesih O'nun Oğlu olup, hayatını bizim için bir fidye olarak vermiştir ve bir diriliş vardır. Diğer bazı şeyler konusundaysa bu kadar emin değilim. Örneğin 1914 hakkında. Bu konuda senelerdir konuşuyoruz. Olabilir ki haklı olabiliriz. Ümit ederim ki bu böyledir.” (Der Gewissens Konflikt, R. Franz, 1988, sf 209).
    1 Ağustos 1982'de fransızca çıkan bir “Tarassut Kulesi” dergisinin 15'inci sayfasında da Cemiyet açık bir şekilde, imanlarının “1914 gibi sade bir tarih üzerine kurulmadığını” bildirir! Bundan başka 1998 yılında çıkan bazı Tarassut Kulesi dergilerinde de her ne kadar 1914 tarihine sıkı sıkıya sarılsa da, Cemiyetin kronolojiyle ilgili şimdiye dek ileri sürdüğü görüş ve yorumlarında şaşırtıcı bir yumuşama görülmektedir. Acaba bu demek midir ki, YŞT s e nelerden beri savunmuş olduğu bu temel görüşünü de yakında yine değiştirecektir? Kesin bir şey diyemeyiz, fakat bu gayet mümkündür. Ama beklemeli ve görmeliyiz.

    YŞT'nın uzun zamanlardan beri üzerinde durduğu diğer temel konulardan biri de 1914 nesliyle ilgili düşünceleridir. Y. Şahitleri, geçmişteki Adventistler'in yorum sistemini kopya edip (bkz. sayfa 41), Matta 24:34'teki, “Bütün bu şeyler oluncaya kadar bu nesil geçmeyecektir” ayetine dayanarak, “sonun vaktinin bir nesil boyu devam eden kısa bir dönem ” olduğunu (Uyann, 8 Mart, 1995, sf. 10) ve “1914'te hayatta olup, bu olayları gören ve o zaman onları anlayacak yaşta olan kişilerin yok olmasından önce sonun gerçekleşeceğini” iddia ediyordu. Zaten “Uyanın” dergisinin ilk giriş kısmı bu derginin başlıca amacının “M. S. 1914 yılındaki olayları gören nesil geçmeden, gelecek olan barış ve güvenlik dolu yeni nizamla ilgili Yaratıcı'nın vaadine güven geliştir” mek olduğunu bildirir. Y. Şahitleri, 1914 olaylarını gören neslin 1969 yılında 70 yaşın-da olduğunu iddia edip, Mezmurlar 90:10'a göre de bir neslin süresinin yaklaşık 70 veya 80 sene olduğunu belirtir (Tanrı Neden Kötülüğe Müsade Ediyor? 1974, sf. 43-44. Ebedi hayata sevk eden hakikat, sf. 95). 8 Ekim “Uyanın” ve 1 Ekim 1978 tarihli “Tarassut Kulesi” dergis inde de Cemiyet açık bir şekilde bu 1914 olaylarını anlayabilecek söz konusu yetişkin neslin 15 yaşında olabileceğini ve 1914'lerde doğmuş olan bebeklerin de bu nesle dahil olmadığını bildirir. Bu yorumdan mantıksal olarak şu sonuç çık-maktadır: Eğer 1969 ilkbaharında, 1914 olaylarını gören nesil 70 yaşında olup, çoğunluğu çoktan öldüyse 1980'li senelerin sonunda bu nesil tamamen kaybolmalı ve yerinde olarak 90'lı senelerden önce de son gelmelidir!

    Senelerden beri Cemiyet çarpık bir şekilde yorumladığı son gelmeden geçmeyecek olan bu nesil” anlayışından yararlanarak, sahte psikolojik bir korku ve ümit yaratarak, yüzbinlerce kişiyi Cemiyetlerine çekmiştir. Oysa İsa Mesih burada her şey oluncaya kadar geçmeyecek nesil derken, Yahudi halkından sözediyordu. Ger çekte “nesil” kelimesi Kutsal Kitap'ta aynı zamanda bir toplumun veya ailenin süre-gelen soyu veya ırkı anlamında da kullanılmaktadır. Bu doğrultuda Mesih bu sözlerle her türlü baskıya, sürgüne ve katliamlara rağmen Yahudi soyu veya ırkının geçmeyeceğini, yok olmayacağını ve Mesih'in söylediği her şeyin onların gözü önünde gerçekleşeceğini bildiriyordu (Lu. 21:20-24). Her ne kadar kısmî olarak bu M.S.70'te gerçekleştiyse de evrensel çapta gerçekleşmesi yine Yahudi halkı yok olup gitmeden yerine gelecektir.

    “1914 nesli geçmeden son gelecektir.” iddiasının öneminin bilincinde olan Cemiyet, herhangi bir hayalkırıklığını önlemek için bu nesille ilgili görüşlerini 1980�li yıllarda yeniden ele alıp incelemeye koyuldu. 1980 yılında YŞT'nın Yönetim Kurulu içinde bul unan Robert Schroder, Karl Klein ve Grant Sui-ter üçlüsü “bu nesil” ile ilgili yeni bir tez geliştirip, yönetim ku-ruluna takdim ettiler. Bu kişilerin tezine göre söz konusu nesil 1914 olaylarını gören nesil değil de daha ziyade bu Matta 24: 49'a göre uzay çağının başlangıcı olup, Spoutnik'in uzaya atıldığı 1957 olaylarını gören nesil olabileceğiydi! Uzun tartış-malar sonucunda bu tezler reddedildi. Ama Cemiyet bu nesille ilgili görüşlerine bazı yeni fikirler ekleyerek, neslin süresini da-ha fazla uzattı! Bu nesle ait olanlar, artık önceden kabul edildiği gibi sırf 1914 yetişkinleri değil, fakat 1914 civarında doğan bütün çocuklardı ve yalnızca 1914 olaylarını anlaya- cak yaşta olanlar değil, bu olayları anlamaksızın görenlerdi de! Bu şekilde Cemiyet senelerden beri savunduğu bu neslin kavramıyla ilgili ilk anlayışını tamamen değiştirmiş oldu!

    1995 yılında 1914 nesliyle ilgili YŞT�na gelen ışık!!

    1 Aralık 1995'te çıkan fransızca bir Tarassut Kulesi�nde YŞT, 1914 nesliyle ilgili şimdiye dek ileri sürdüğü üstteki tüm görüşlerini tamamen terk ederek, bu konuda yepyeni bir görüş empoze etmeye başlamıştır!!! Cemiyet'e göre 1914 nesli artık 1914 olaylarını gören olgun veya o zamanlarda doğmuş olup, belirli senelerle sınırlanmış belirli bir nesil süreci değil , fakat �Mesih'in 1914 huzurunun alametlerini görüp de inanmayan yeryüzündeki bütün insan veya halklardır! Söz konusu bu neslin yani halkların sonu veya “geçmesi”de iyi haberin Tanrı'nın razı olduğu tarzda yeryüzünün en uzak bölgelerine kadar vaaz edilmesiyle gerçekleşecektir!!! Tabi bu ciddi değişikliğin doğal bir sonucu olarak, senelerden beri “Uyanın” dergisinin tanıtımında der-ginin başlıca amacıyla ilgili söylenen “fakat daha önemlisi, bu dergi , Yaratıcı'nın, MS 1914 yılındaki olayları gören nesil geçmeden ye ni bir dünyayla ilgili vaadine güven geliştirir.” sözleri 1995'ten sonra çıkan ��Uyanın�� dergilerinde tamamen değiştirilerek şöyle olmuştur: “Bu dergi Yaratıcı'nın şimdiki kötü, kanunsuzlukla dolu ortamın yerini almak üzere olan barış ve güvenlik dolu yeni bir dünyayla ilgili vaadine güven geliştirir.”.

    Dikkat edin ki, bu yerden ” 1914 yılındaki olayları gören nesil geçmeden ” sözleri tamamen kaldırılmıştır! İşte Y. Şahitleri�nin güvenden uzak, sahte bir peygamber olduğunun başka canlı bir örneği daha� Sene lerden beri kesin tanrısal gerçek olarak inanıp, temellerini üzerine koydukları ve insanları Cemiyetlerine bağlamak amacıyla herkese telkin etmiş oldukları sözkonusu 1914 nesli görüşü de, bu şekilde �sadık ve basiretli köle� nin bir sözüyle bir çırpıda değişti!!!

    Yalnızca bu değil; aynı senede YŞT üyelerini ciddi bir şekilde huzursuz eden başka önemli bir değişiklik daha yapıyordu. Bu yine uzun senelerden beri kabul edilip, öğretilen ve Yehova Şahitleri�nin tarla hizmeti dedikleri vaaz propagandalarına itici bir güç teşkil etmiş olan Matta�daki �koyunların keçilerden ayrılması� meseliyle ilgiliydi. Senelerden beri YŞT yayınlarında İsa Mesih�in 1914 yılında görünmez olarak gelip tahta oturduğunu ve 1918 yılından itibaren de İsa Mesih�in hüküm işine başlayarak, Y. Şahitleri aracılığıyla yeryüzünde koyunları keçilerden ayırmaya başladığını çok kesin ifadelerle vurguluyordu. Aynı zamanda üyelerinin 1918�den bu yana başlıca amaçlarının bu ayırma işine katılıp, insanlığı mesajlarını kabul edenler (koyun misali insa n lar) ve kabul etmeyenler (keçi misali insanlar) olmak üzere ikiye ayırıp, bu ayırma işinin son bulacağı Armagedon savaşından önce daha fazla insanın Cemiyetin tarafında duruş almalarına yardım etmek olduğunu vurguluyordu. Bu görüş tarzı başlangıçtan bu ya n a Y. Şahitleri�nin vaaz faaliyetlerinin ardında itici veya tahrik edici önemli bir güç olmuştur. Fakat 15 Ekim 1995 yılında fransızca çıkan bir Tarassut Kulesi�nde YŞT, bu düşünce tarzının açıkça yanlış olup, Mesih�in Matta 25�teki koyunları keçilerden a y ırma işinin hâlâ geleceğe ait bir olay olduğunu ve bunun büyük sıkıntıdan sonra, bin yıllık egemenlikte Mesih�in insanları bir yargıç olarak kesin bir şekilde yargılayacağı zaman gerçekleşeceğini öğretmeye başlamıştır (T. K. 15 Ekim 1995 sayfa 18-28).

    Doğrusu yapılan bu denli ciddi değişiklik, sahte peygamberlik ve çarpıtmalardan sonra düşünen samimi bir kimsenin veya bir Y. Şahidinin bu Cemiyetin öğreti ve yorumlarını hâlâ ciddiye alıp, güvenmesi anlaşılamaz bir şeydir.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.