Yaşanmış Bir Hikayemiz Var: İslam'dan Hysty'ye

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24378
    Anonim
    Pasif

    Türkiye'nin laik bir ülke olduğunu hepimiz biliriz. 1927 yılında “Laiklik” ilkesinin 1924 Anayasası'na eklenmesinden bu yana, “Laiklik İlkesi” Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen bir özelliği olarak anayasalarda yerini almıştır ve bütün siyasi partiler (bazı istisnalar olabilir) bu ilkeyi her fırsatta vurgulamışlardır

    Durum böyle olunca, yani laik bir ülkede yaşayınca beklentiniz ne olur? Benim kendi beklentilerimi açıklayayım: Öncelikle, nüfus cüzdanımda mutlaka doldurmak zorunda olduğum bir din bölümünün olmasını istemem. Anne ve babalar, belki de haklı olarak, bebekleri doğduğunda din bölümüne kendi dinlerini yazdırıyorlar ki, bu genellikle İSLAM oluyor. Fakat insanlar, dinin bilinçli ve özgürce seçilmesi gerektiğini düşünmüyorlar.

    Ben ve bir arkadaşımın din değiştirme serüvenini kısaca sizlere anlatmak isterim. Her ikimiz de Müslüman bir geçmişe sahip olmamıza rağmen değişik nedenlerle bir arayış içine girdik ve gerçeği Mesih İsa'da bulduk. Her ikimiz de vaftiz olduk ve nihayet yüreklerimizde ve yaşamlarımızda meydana gelen bu değişikliği nüfus cüzdanlarımızda da göstermeye karar verdik.

    Kanunlarımıza göre; dinini değiştirmek isteyen kişinin yeni kabul ettiği dini temsil eden kuruluştan bir ihtida belgesi, (din değiştirme) alması gerekmektedir. diye belirtildiği herkes tarafından bilinmektedir. Eğer Yahudi veya Hıristiyan idiyseniz ve İslam dinine geçmek istiyorsanız, Diyanet İşleri'nden aldığınız bir belgeyle kolaylıkla yapıldığını okuyoruz. Fakat Müslüman idiyseniz ve de Hıristiyanlığa geçmek istiyorsanız, işiniz o kadar kolay değil. Memurlar ve yöneticiler arasında biraz koşturup ter atmanız gerekiyor. Aşağıda okuyacağınız rapor başvuru için gittiğimiz günden başlayarak nihayet nüfus cüzdanlarımızı aldığımız güne kadar geçen olayları abartısız bir şekilde anlatmaktadır:

    24 Ocak 2000, Pazartesi: Gerekli belgelerle birlikte işlemlerimizin yapılabilmesi için Nüfus Müdürlüğüne başvurdurk. Nüfus kaydımız farklı il'de olduğu için faks çekilerek işlemlerin yürüyeceğini belirten yetkili faksın çekilebilmesi için her birimizden 2.000.000 TL alıp, iki gün sonra gelmemizi istedi. Belirtilen günde gittiğimde ise henüz faksımızın cevabının gelmediğini öğrenip beklemeye başladık. Hergün Nüfus Müdürlüğünün yolunu aşındırmaktan bıktığım için Faksın gönderildiği Nüfus Müdürlüğünü aramaya karar verdim. Aldığım cevap aynı gün faksıma cevap verildiğiydi. Antalya Nüfus Müdürlüğünde görevli memurlara anlattığımda ise kaba bir şekilde faksımıza cevap alınmadığıydı.

    Arkadaşım kendi işlerini yürütebilmesi için birlikte ilgili bölüme gitmemizi önerdi. Henüz isteğimizi dile getirirmeden aldığımız cevapla bu işi kolaylıkla halledemeyeceğimizi anladık. Bizi vaftiz eden kiliseden aldığımız ihtida belgesinin yeterli olmayacağını, mahkeme kararı almamız gerektiğini söylediler ve bu konuda şef “A” Bey'i görmemizi istediler. ?ef diğer memurdan çok daha emin bu konuda: Evet, kesinlikle mahkeme kararı gerekli. Kendisi şef, biz ise sıradan vatandaşız, kendisinden daha mı iyi biliyoruz kanunları? Müdürü görme isteğimizi dile getirdiğimizde, onun şehir dışında olduğunu söylediler ve “o gün gidip ertesi günü tekrar gelmemizi bizden istediler.

    Fakat Rab hemen pes etmememiz gerektiğini ima edercesine birden İl Nüfus Müdürü'nün de aynı binada ve de o anda ofisinde olduğunu öğreniyoruz. Müdür Bey'in odasına girdik, oldukça samimi bir şekilde bizi dinledi ve şef “A” Bey'in ve diğer bir çok memurun aksine, kimlik kartımıza “Hıristiyan” yazdırabilmemiz için mahkeme kararına ihtiyaç olmadığını söyledi ve gerekli evrakları hazırlayıp memleketlerimize yollaması için sekretere talimat verdi. Rab'be şükürler olsun ki, Türkiye'de az da olsa Antalya İl Nüfüs Müdürü gibi yaptığı işi bilen ve vatandaşa hizmet için o yerde bulunduğunu kavramış olan gerçek beyefendiler var. Kendisine teşekkürler ediyorum. Aynı zamanda benim henüz gelmemiş faksım için de talimat verdi ve faks iki dakika sonra bir memurun elinde müdürün odasına girdi.

    Sekreter bizden birer dilekçe yazıp şef “A” Bey'e onaylatmamızı istedi. Çekinerek şefin yanına gittik, fakat imzalamayacağını söyleyip bizi yanından adeta “kovdu.” Yine Müdür Bey'in odasındayız. Hafifçe sinirli olmasına rağmen büyük bir nezaketle dilekçeleri onayladı. Nihayet sekreter hanım dosyaları hazırladı ve zarfa koymadan önce, son bir onay için şefe gitmemiz gerektiğini söyledi. Onaylamayacağından emin olarak gittik, diğer insanlarla beraber sıraya girdik, sıramız gelmesine rağmen bizi görmüyormuş gibi masasının üzerindeki kağıtlarla ilgilenmeye devam etti ve bir süre sonra kafasını kaldırıp, “Siz çıkın dosyanızı inceleyince size haber veririm” diyerek bizi dışarı yolladı.

    Dakikalar sonra çağrıldığımızda ise dosyaları onaylamayacağını söyledi. Biz üçüncü defa Müdür Bey'in adasına doğru yürümeye başladık. ?efin dosyaları onaylamak istemediğini kendisine söylediğimizde, bu defa kızgınlığına engel olamadı ve telefonu açıp şefe, “”A” Bey, eğer bir sorunun varsa gel benimle tartış, yoksa da vatandaşa doğru düzgün hizmet et.” deyip telefonu kapattı. Dosyalarla beraber tekrar şefin yanına gittiğimizde başka bir problem çıkarmadan imzasını attı.

    Bir ay sonra gelip nüfus cüzdanlarımızı değiştirebileceğimiz söylendi. Bir ay sonra Mart'ın ilk haftası: Dosyalardan haber yok. Habersizlik devam ediyor. Tekrar 2 milyon ödeyip faks çektiriyorum. Haftalar ğeçiyor yine bir ses yok. Adana'yı arıyorum. Onlar gönderdiklerinden emin. Hısrarlarım karşısında faksın cevabını buluyorlar. Farklı kuyrukta saatlerce bekleyerek nüfuz cüzdanımı aldım. Fakat bir de ne göreyim? Kolaylıkla okunabilir bir “Hıristiyan” yerine büyük harflerle”HRSTY” yazılmış. Önce İslam yazılıp daha sonra silinerek yerine “HRSTY” yazıldığı kolaylıkla anlaşılmakta. Rab'be şükürler olsun. İki aydan fazla süren mücadele sonrasında yeni kimliğimizi alabildik. Seviniyorum, çünkü O'nun krallığında böyle işler yapmak zorunda kalmayacağız ve bürokrasi ile uğraşmayacağız. Rab, yaşamlarımızda olduğu gibi kimliklerimizde de yer alan bu değişikliği kendi yüceliği için kullansın diye dua ediyorum.

    Nimet Yıldırım Neal /Antalya

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.