Ukrayna'dan Hristiyan Turkler

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24291
    Anonim
    Pasif

    1780’li yıllarda, II. Katerina döneminde Kırım’dan çıkarılarak önce Ukrayna’nın orta ve kuzey taraflarına yerleştirilen ve daha sonra da kendi irade ve istekleriyle Azak Denizi kıyılarına gelip yerleşen Hıristiyan topluluklar vardır. Ukrayna’nın Azak Denizi kıyılarında, adlarına Greko-Tatar[1] denilen bu insanlar kendi aralarında ikiye ayrılmaktadırlar: Urumlar ve Rumeyler.

    Greko-Tatarların nüfusu yaklaşık olarak 120 ile 130 bin civarındadır. Bunların % 60-65’i Urum geriye kalanları ise Rumeydir. Bu hesaptan Urum nüfusu yaklaşık olarak 70-80 bin arasındadır. 1780 yılında Kırım’dan çıktıklarında sadece Urum nüfusu 9.600, bir ifadeye göre 13.000 civarındadır.

    Urumların arasına, kendi ifadelerine göre 1821-1825 yılları arasında, Anadolu’nun Trabzon, Giresun, Erzurum ve Kars vilâyetlerinden Gürcistan’ın Tselka bölgesine göçen ve oradan da 1981-1986 yıllarında Kırım, Donetsk ve Dniyepropetrovsk’a yerleşen 2-3 bin kadar Urum da gelip katılmıştır. Bunlardan biri de Kırım Muhtar Cumhuriyeti Meclisi, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Malhazi Arudov’dur. Ruslan Kalacı ve Paşa Kostanov’un söylediğine göre Anadolu’daki yerleşim yerlerinden bazıları şunlar: Beştaş, Beşköy, Tekkilise, Yedikilise, Evreni, Kümbet, Tersun, Santa, İmira, Cinis, Ölenk, Hadit, Karakum, Parmaksız…

    Sonradan, Anadolu çıkışlı Urumların diyalektleri Kars, Erzurum diyalektindedir. Kırım çıkışlı Urumların diyalektleri ise Kırım Tatar Türkçesindedir. Bir farkla ki, Kırım Tatar Türkçesi’nde ilk hece ‘k’ sesi ‘t’ye dönüşmediği hâlde Urum Türkçesinde ilk hece ‘k’ sesi ‘t’ sesine dönüşmektedir. Bazı Kırım Tatar bilim adamları veya aydınları da Urumların Hristiyan Tatarlar olduğu hususunda görüş beyan etmektedirler.

    Greko-Tatarlar her sene bahar aylarında çeşitli şenlikler düzenlemektedir. Bunlardan birisi de güreş şenliğidir. Güreş şenliği sadece Kırım dışı Azak kıyılarındaki yerleşim alanlarında değil, Kırım’da da yapılmaktadır.

    Urumlar üzerine pek çok kişi çalışmıştır. İlminskiy, Garkavets, Ponamerova, Murzakeviç, Kandaraki, Nemeth, Eckman, Çarnışeva, Blau bunlar arasında sayılabilir. Bunların içerisinden Aleksandır Garkavets ve İrina Ponamerova’nın çalışmalarını yakından takip etme imkanımız olmuştur. Her iki araştırmacıya göre de Greko-Tatarları oluşturan topluluklar farklı milletlere mensuptur. Rumeyler Helen ya da Roma bakiyeleri olduğu halde Urumlar Türk soylu halktır.

    Aleksandır Garkavets tarafından Urumlar üzerine yapılan ve otuz yıl geriye doğru giden derleme faaliyetleri halen makara kasetlerdedir. Garkavets’in Urumlar hakkında yayımlanmış iki kitabı vardır. Bunların birisi sözlük çalışmasıdır ve Urumca-Ukraince sözlüktür.[2] İkinci çalışması ise Urumların tarih ve folklorlarıyla ilgili çalışmadır. Her ikisi de Almaata’da bastırılmıştır. Garkavets’in Urumi Nadazovya adlı eserinden edindiğimiz bilgiye göre Urum Türkçesiyle 18-19. asırlara ait yazılı belgeler de var2. Daha öncesine ait belge ve bilgilerin varlığından rivayet olarak işitip görme imkanına kavuşamadığımız da olmuştur. 1861 yıllı bir dini metinden alınan ve Yunan alfabeli Urumca metin de Alman General Otto Blau ve V. J Grigoroviç tarafından yayınlanmıştır.

    Greko-Tatar toplulukları, Mariupol şehrinde bir federasyon kurmuşlar. Federasyon başkanı Eski Kırım’daki okul müdiresi Aleksandra İvanovna Protsenko Piçadji’dır. Aleksandra Hanım’ın kendi okulunda Yeni Yunanca dersleri veriliyor. Ayrıca Urum ve Rumey ayırt etmeksizin her kasaba veya şehir okuluna Yunanca öğreten öğretmenlerin görevlendirilmesi de bu federasyon tarafından sağlanıyor. Federasyon öğretmen ihtiyacını Yunanistan’dan gelen öğretmenler veya Yunanistan’a eğitilmeye gönderilen öğrenciler tarafından karşılıyor. Pek çok fikir ve düşünce kulübü de bu çalışmaya destek veriyor.

    Kırım’dan ayrılarak Azak kıyılarına yerleşen halk, Kırım’ı hiç unutmamış, bunların bazıları ölüm pahasına da olsa (bkz. Karadeniz Büngür Büngür Büngürder türküsü) Kırım’ı terk etmemiştir. Terk edenler de eski köylerinin adını yeni yerleştikleri yerlere vererek en azından hatıralarını yaşatmışlardır. Aşağıda isimleri verilen yerleşim merkezlerinin tamamını Kırım sınırlarında da bulabilmekteyiz.

    Donetsk, Japaroje ve Dniyepropetrovsk eyaletleri ve bu eyaletlere bağlı başta Mariupol şehri olmak üzere Beşev (Starobeşeva), Manguş, Kermençik, Bagatır, Ulaklı, Karan (Granitne), Laspi, Kamar, Gürdji, Karakuba, Eski Kırım, Andriyivka ve Telmanova da araştırma inceleme, tespit gezileri yapılmıştır. Eski Kırım'da Viktor ve Yelena Akritov ailesi, Polinary Nalça (Çocuk Pola), Arakelon İnna Tarasavna ve daha pek çok kişiye konuk olunmuş ve Urum folkloruna ait malzemeler derlenmiştir. Eski Beşev, Kamar, Bagatır, Granit, Anadol gibi yerleşim yerlerinde derlemeler yapılmış, isimler tesbit edilmiş ve kayda alınmıştır. Yapmış olduğumuz derleme, toplama ve araştırma faaliyetleri neticesinde elde ettiğimiz ürünleri arşivimizde bulundurmaktayız.

    Şair ve akademisyen Valery Kör’ün Urum Türkçesiyle yazdığı şiirleri Latin alfabesine çevirdik. Valery ile birlikte Viktor Borata cemaatin ileri gelenleri arasında sayılıyor ve Viktor Borata akademisyenliğinin yanı sıra eski bir milli güreşçidir.

    Şehirler içinde en yoğun nüfus Mariupol’de olup bu şehrin belediye başkanı da Urumdur. Ancak federasyon ile sıkı ilişki içerisinde gözükmektedir. Yunanca ve Urumca yayımlanmış kitaplara çok dikkat edilmeli, çünkü; bunlar ilmî gerçeklere de aykırı kitaplardır. Bu tür kitaplar çok hızlı bir biçimde de yayılabiliyor. Bu kitapların merkezi Donetsk şehridir.

    Kamar’da Viktor Perikop, Maşa Ölmezova’dan türküler (91 yaşında) ve 71 yaşındaki Anya Ölmezova’dan da Aşık Garip ve Arzu ile Kamber hikayesinden bölümler derledik.

    Urumlara Yunanistan veya Türkiye’den kendileri hakkında araştırma yapmaya gelen insanların olup olmadığı yolundaki sorularımıza aldığımız cevap ilginçtir. Yunanistan’dan gelenleri anlayamadıkları, çünkü onların dilini bilmedikleri, Türkiye’den gelenlerle de Yunanistan’dan gelenler gibi tercüman aracılığı ile konuştukları ancak Türkiye’den gelenlerin bazı cümle ve kelimelerini anlayabildikleri söylendi. Ayrıca Yunanistan’dan çok sık araştırmacıların geldiği de kaynak kişilerce ifade edilmiştir.

    1780 yıllarında Kırım’dan çıkarılan Urum ve Rumey nüfus oranları ve yerleşim alanları aşağıda verilmiştir.

    Urumların kurmuş oldukları yedi folklor grubuyla kendi dillerinde türküleri seslendirmekte ve oyunlarını sergilemektir. Folklor ürünlerine baktığımızda etnografik malzemelerinin tamamının Türkçe olduğu ‘balta, tokaç, sandık, bardak, sofra, dügeç, kürek, yüzbezi, fırın, güzgü vb’ ve masallarıyla halk hikayelerinin Anadolu’daki gibi olduğu, (Arzu ile Kamber, Köroğlu, Tahir ile Zühre, Aşık Garip, Hurşit ile Mahmihri), oyun ve türkülerinde karşılaşılan motif ve söz kalıplarının Anadolu ile paralellik gösterdiği görülecektir.

    URUM FOLKLOR ÜRÜNLERİNDEN ÖRNEKLER

    Gürjüden Beşeve Atlar Yetişti

    Gürjüden Beşeve atlar yetişti
    O anemin yurtuna bir ateş tüştü

    Beş hızın erasına injesi edim
    Anemin babemin eglenjesi edim
    Taçankalar üstüne tezip yürdüm men
    Kör timnernen yep içtim kör time tüştüm
    Oynadım anem oynadım oynap toymadım
    Ajel teldi başıma yendim duymadım
    Gürjüden Beşeve atlar yetişti
    O anemin yurtuna bir ateş tüştü
    (Yelena Akritov, 46, Eski Kırım)

    Urumlar Kırım’dan çıkarılırken bir kız bir oğlan iki kardeş vatanlarından çıkmak istemezler. Ölürsek de burada öleceğiz diye kendilerini bindirildikleri gemiden denize bırakırlar. Cesetleri bulunamaz. Halk bunun üzerine aşağıdaki türküyü veya ağıtı yakar.

    Hara Deniz Büngür Büngür

    Hara Deniz büngür büngür büngürder
    Dalğasıylen dalğasıynen demileri yürütür
    Hara Deniz büngür de büngür de büngürdür
    Büngürdeyip esti de derdim yeniler
    Hara Deniz yahın olaydın yanıma
    Dalaydım da yar seni deyi bulaydım
    Balıhçılar aldılar benim sesimi
    Bağırdım da şitmedin mi sesimi
    Betim hutarırdım o benim ğarip janımı
    Betim çare bulurdu harap janıma
    Dalaydım da hızhardaşım bulaydım
    (Kosta Koca, 84, Eski Kırım, Babasının arkadaşlarından)

    Urğun Urğun Dost Bağına Vardığım

    Urğun urğun dost bağına vardığım
    El uzatıp ğonje gülünü sardığım
    Yaremilen zevhüsefa sürdüğüm
    O da varsın onulen eş olsun
    Kündüz eyan beyan yeje düş olsun
    Ağley ağley gözler dizden yaş olsun
    Yarem oynar satrançilen merdini
    Çeken bilir ağrıların derdini
    Ben çekmişim üçün dördün beşini
    O da vardın çeksin benim derdimi
    O da varsın onulen eş olsun
    Kündüz eyan beyan yeje düş olsun
    Ağley ağley gözler dizden yaş olsun
    İdit odur çıhıp yoldan dönmeyen
    Aşıh olup sevdalığı bilmeyen
    Üç beş mal hazanıp delmeyen
    O da varsın onulen eş olsun
    Kündüz eyan beyan yeje düş olsun
    Ağley ağley gözler dizden yaş olsun

    Osman Paşa

    Ahsaray da Bahçısaray
    Dül açılır meydanına
    Tör olaydı Osman Paşa
    Jıhtı aster baştan başa
    İle olur mu bile olur mu
    Evlad babiye halır mı
    Duna teyler ahmam dedi
    Çadırımdan çıhmam dedi
    Yüz bin aster hırılanjaz
    Çadırımdan bahmam dedi
    Pendjereden har delir o
    Ben sanettim yar delir o
    Açtım pendjereyi bahtım
    Osman Paşa jan veriy o
    Osman Paşa
    Hara deniz ahmam deyor
    Tenarımı yıhmam deyor
    Esmer Güzel Muhtar Paşa
    Edirneden teçmem deyor
    Hara deniz ahar dider
    Tenarını yıhar diter
    Tör olaydı Osman Paşa
    Edirneyi teçer diter
    Penjereden har deliyor o
    Ben sanettim yar deliyor o
    Açtım penjereyi bahtım
    Osman Paşa jan veriyor
    Osman Paşa

    Kara Deniz akmam diy
    Ah denize bahmam diy
    Kırh bin aster kırmayınjes
    Çadırımdan çıhmam diy

    Kara deniz ahar diter
    Ah denizde bahar diter
    Kırh bin aster kırar diter
    Çadırından çıhar diter
    Öle olur mu bele olur mu
    Evlad Babayı urur mu
    Padişağın zulumları
    Bu dünya bize halır mı

    Ben Yaltadan Taş Yükledim

    Ben Yaltadan taş yükledim yemime almaya
    Ben Yefeden bir yar sevdim yendime almaya
    Del del del del alaydım seni
    Ender mintan olur ise saraydım seni
    Ben Yaltadan bir yüzük aldım elmazdır taşı
    Ben Yefeden bir yar sardım on beştir yaşı
    Del del del del alaydım seni
    Ender mintan olur ise saraydım seni

    Alem

    Borlu suyun üstünden ağeler atımı atlattım
    On beş yanşa Garavil çufutun ötünü patlattım
    Şaroş edim duyamadım pıçak oynattım
    Bir Tatarı soymajes anem yolumu da açtım
    Beş yüz atlı horalap aldılar yene hutuldum
    Ederimi arhama urdum obaya jıvırdım
    Alebin oğlu tutuldu deyen anesi ağledi
    Ğarip babem bağrına taşler bağladi

    Duşenkalar

    Sarağaç boyanır mı da
    Varsam yar uyanır mı
    Gelsek garşı garşıya
    Ona can dayanır mı
    Çal atımı da bineyim de
    Bulutlara sineyim
    Ölsem onda öleyim de
    Yar yüzünü göreyim
    Ev ardına gül direk de
    Yaprağı ne tökerek
    Garip gönlüme göre de
    Allah vermiş şen yürek
    Hara haş olmayaydı da
    Ben seni sarmayaydım da
    Ben seni sarmayaydım da
    Gömüp de yanmayaydım

    Yavaş yavaş tohta gel
    Tahtalar oynamasın
    Gündüz gelme gece gel de
    Düşmanlarım duymasın
    (Kosta Koca, 84, Eski Kırım, Babasının arkadaşlarından)

    ÇINLAR (MANİLER)

    Aylan aylan jeltermem
    Jel turanda ey a hız
    Timi sarıp seveyim
    Sen tuğranda ey a hız
    Altın da taptı yaşım
    Kümüş te taptı yaşım
    Donbastan on altıdan beri
    Hayıtmadı menim yaşım
    A hız senin közlerin da
    Vermem de dünye malına
    Senin dibik vah yarem de
    Bulamam dünyalara
    Köpür tüpü beş tahta
    Beşsi de yarım tahta
    Beni bırahıp onu alsa
    Yaşasın yarım afta
    Tarilkaya beş alma
    Yavluh ilen alınız
    Ben saldat ditejegim
    Savluh ilen halınız
    Çete yılan sızğırıy
    Sesi de deliy oh dibik
    Bırahıp ditti beni de yarem
    Duynalara yoh dibik
    A hız saçın örmezler
    Seni bana bermezler
    Tel alayım haçayım
    Harangılıh körmezler
    A hız saçın setiz hat
    Tes birisin bizge sat
    Anan baban hayl osa
    Tel bögeje bizge yat

    HALK HİKAYELERİ

    Huşlubek

    Bir vahıtta bir dene padşah var eten, evladı yoh eten. Günnerden bir gün diy harıya:
    – Hur maa bir torva pismet, titeyim evladlıh –birini mirini alajah oğul olajah. Alıy tayağın, torbasın çıhay titiy. Titkende çıhay bir hart ögne:
    – Anda titiysin? Diy
    – Titiyim bele bele, evlad hırlamağa. Alajam özüme bir evladlıh.
    – Sen –diy- hayt. Vereyim men saa bir alma. Temizle almayı, hoy başınızın dübüne. Saba harınnan hahlar yersiniz almayı, yejeginiz. Habuhların da temizlersin verirsin atına
    Alıy almayı hayıtıy . Harısı diy
    – Sora nasın? Taptın olan?
    – Tapmadım- diy. – Bir hart bele bele dedi: ‘A bu almayı temizleniz. Habuhlarını atınıza versiniz, yer. Özün de başınız dübüne hoyarsınız, saba hahlar yersiniz.- olur evladınız’ – dedi.
    Temizliy, hart degeni dibik , hoyay başın dübüne almayı. Yaraylar etisi de yiy harı-hoja. Habuhların da veriy biye. Biyeden oluy bir tay. Harının oluy bir oğlu….

    Hurşutbeginen Mahmerem
    Hurşutbegi:
    Uçurdum yaremi elimden, erarım – bulmam ey
    Emdat ele sen Allağım del hıyma beni

    Eglen turnam eglen aber sorayım
    Mahmerem ne yana titti sana sorayım
    Eglen çoban eglen aber sorayım
    Mahmerem ne yana titti sana sorayım
    Çoban:
    Mahmerem dedigin deldi de deçti oy
    Ben otsuz ocahsız yahtı da titti oy
    Bir möktüp yazı yazdı da bırahtı da titti ey
    Delse yarem bıraya haldırsın bu daşı
    Em ohutsun hem ahıtsın haneylen gözünün yaşını ey
    Delse betim bulur beni yüzbaşı handa ey
    Deldi çöktü boran dibik hış dibik
    Kündüz eyal beyal ağaler deje düş dibik ey
    Alçahlardan yüksek yatan nelerdir ey
    Dezdiğim yerlerde çöllerde buldu dert beni ey
    (A. Garkavets Derlemesi, 1970)

    Dayrınen Zore:
    (nazım kısmı)
    Dayır atın ederliy
    Dayır atın ederliy
    Biliyim ditersin Merdime
    Alha manet vermeye
    Dittigin yollar tüz olsun
    Yejeler sana gündüz olsun
    Benden gayrı yar sever isen
    Eti gözün tör olsun
    Köç ta ben tervan da ben
    Merdime varan da ben
    On sıra yazı yazsan versen
    Dayıra veren de ben
    ……
    Telin misin hız mısın
    Anadan doğan hız mısın
    …..
    A tatarlar tatarlar
    Köke hamçi atarlar
    Hasaplara et bitenmiş
    Dayırı soyup satarlar
    (Pola Nalça, 68, Eski Kırım)

    Arzı Blen Ğamber
    Arzu:
    Haşın gözün çatmışsın
    Ne hayğıya batmışsın
    Yohsam anen döğdü mü
    Yohsam baben söğdü mü
    Beni anem döğmedi

    Beni babam sögmedi
    Ögümdeki pılavum
    Anem sütün hapmışsın
    Ay ilen aydaş olmaz
    Gün ilen gündeş olmaz
    Bir anadan doğmayan
    Süt ilen hardaş olmaz
    Çeşme daşa varmışsı
    Elin yüzün yumuşsu
    Çeşme daşın üstünden
    Bilezigim bulmuşsu
    Çeşme daşa varmışım
    Elim yüzüm yumuşum
    Çeşme daşnıng üstünden
    Bilezigin bulmadım
    Hoban dağlar dağleri
    Bahçisaray evleri
    Şu saraylar içine
    Arzu yarem sarayıdır
    Sıya sıya hoyları
    Biyaz biyaz hozular
    Bilezigim üstüne
    Arzu Ğamber yazular
    Yitersen oğrun olsun
    Yinjistan yolun olsun
    Benden iyi yar sarsan
    Eti gözün tör olsun
    Yiterim oğrum olsun
    Yinjistan yolum olsun
    Senden iyi yar sarsam
    Eti gözüm tör olsun
    (Anya Ölmezova, 71, Kamar)

    Töroğlu
    Ben bir Töroğlu’yum aman
    İnten yezerim inten yezerim
    Temir tohmah ilen başın ezerim
    Horhma ustam horhma aman
    Şahem eterim ey
    Ben bögün içmişim aman
    Tefim almışım tefim almışım
    Tefim bashınmıştı
    Sazım hırmıştım
    Usta başı ben olayım
    Çalt yap sazımı ey
    Töroğlu’nun atı aman
    Deli yürektir
    Yıbrışım haytenden
    Yalı terektir
    Gümüş altın demirden
    Nalı terektir
    Arangılıh yeçesine
    Yarıh vermey ey
    Çıhtım Arap çölüne aman
    Bir sireylendim
    Onda oturmuşlar
    Murzur hurmuşlar
    Timi Anadolu aman
    Urum elliler ey
    Bir harış yerdanın aman
    Çifit te benleri
    Bir adamın halpağından
    İridir elleri ey
    U da bana bir iş dögül
    Dedi Töroğlu ey
    Horlattım kiratım aman
    Vardım üstüne
    Alla-alla diyen
    Durdu bazdıryan
    Bir beşyüz altını
    Saydı bazdıryan
    U da bana bir iş dögül
    Dedi Töroğlu ey
    Binbeşyüz altını aman
    U da mal olmaz
    Testirsem Kıratıma
    Bir çift nal olmaz
    U da bana bir iş dögül
    Dedi Töroğlu ey
    Değirmenin hapusüne
    Bağledim atım bağledim atım
    Uçurdum elimden
    Devrüş kıratım
    Ya ben unu görmedim
    Tafir suratın ey
    Dögüşe dögüşe aman
    Düştüm enişe
    Hılıçımın çeti
    Diydi gümüşe
    Nedir derim kiçik hardeşime
    Dursub dögüşe ey
    Etişin Evaz etiş aman
    Tetti hamımız tetti hamımız
    Dağıstan çölüne
    Çıhar janımız
    Ermeninin elinden
    Ahar hanımız
    U da bana bir iş dögül
    Dedi Töroğlu ey

    Aşıh Ğarip
    Dele dele yolum sana dayandı
    İzrail ateşine yüregim yandı
    Ah jiderim al hannara boyandı ey
    Eğlen Era su Era su yol ver deçeyim
    Era suyum sana joğap eleyim
    Bir günnük yolum haldı didemaz mıydım
    Yedi yılasretligi çekamaz mıydım
    Eğlen Era su Era su yol ver deçeyim
    Ben bir Aşıh Ğarip dağler açmışım
    Terdedip yurdumu köçüp titmişim
    Eğlen Era su Era su yol ver deçeyim
    Ah Allağım senin teremin çohtur
    Baharım üstüne Era su deçiti yohtur
    …..
    Şahsene:
    Sen didersin ben sulara aharım
    Çıhıp çıhıp yar yoluna baharım
    Em esretlik em ğurbetlik çekerim
    Közlerimden hanı yaşler tökerim
    (Anya Ölmezova, 71, Kamar)

    Körpeç Hızı (Kerem İle Aslı)
    Sahınmaz da benden ey nazlı bajadan
    Hareleri ben tiyeyim al da sizin olsun
    Tenarlardan ben titeyim yol da sizin olsun
    Titennerden ben dezeyim dül de sizin olsun
    Ben bögün yardan ayrıldım yaslıyım yaslı
    Benim de yürecigim – jiderim paslı
    Beni de yardan ayıran sevdili dostum
    Hareleri ben tiyeyim al da sizin olsun
    Tenarlardan ben dezeyim yol da sizin olsun
    Ağuları ben içeyim bal sizin olsun
    Titennerden ben dezeyim dül sizin olsun
    Aslı da bunun Ermeni zatı da Ermeni
    Reyin ateşine yahtın da yandırdın beni
    Yidi yidinin hızı yahtı da yandırdın beni
    Yerin de çiçegi kökün de yıldızı
    Sen anandan dogmadın mı Körpeçin kızı
    Teşiş de Müsürman yahtın da yandırdın bizi
    El vermez de bize burada durmah
    Ah ne kadar müşkül şeydir yardan ayrılmah
    Hareleri ben tiyeyim al sizin olsun
    Tenarlardan ben dezeyim yol sizin olsun

    Deyim Ve Atasözleri
    Avzundan çıhsa hoyunna tirsin
    Avuzna bahla ıslanmay
    Avzu var tili yoh
    Ayahların slatmasan balıh tutulmay
    Ağa hardaşın ölyenin de stemey onğanın da stemey
    Alma piş avuzma tüş
    Al-hatır sormağan sufraa oturma
    Anansa hözetip hızın alma terek
    Har yavğan izler örtülyen
    İşten artmay dişten artay
    Karğa karğaan közün çıharmay
    Sana şaha mana herçek
    Sarımsah aşamağan avuzu sasımay
    Tirpi balası tirpiye yımşah görünüy

    Yit yite ayıtıy yit ta huryuğuna ayıtıy
    Zaman sana uymasa sen zamana uy
    Zendinin gönülü çıhkancas ğaribin janı çığay

    Tekerleme
    Zaman zaman etende
    Baba da yoh etende
    Oğlu bir zaman etende
    Çavka çavuş etende
    Harğa sotnik etende
    Haplı huplu bahalar
    Denizdeti balıhlar
    Tira tuthan köçmeye
    O zamanı zor edi
    Amaları töre di
    Hızları pıçahçı edi
    Ökmek versen yer edi

    Daa da var mı der edi
    Aledoz-valedoz
    Baban tiitten bir post
    İçinde deler
    Teliy teçiy
    Bal tarahtan
    Kül kürekten
    Ökçesi kökrekten
    Varıy obasına
    Uf diy oturiy
    Husay bir oba altın

    Neni (Ninni)
    Dağa vardım nenem
    Dağlar büyür nenem
    Dağ içine huşlar büyür nenem
    Çöle vardım nenem
    Çöller büyür nenem
    Çöl içine çiçekler büyür nenem
    Eve deldim nenem
    Evler büyür nenem
    Ev içine balalar büyür nenem
    Ayda ayda aydası
    Ne vahtı deger faydası
    Ne zaman ata minejek
    O vahtı deger faydası
    Ayda neni nenisi
    Nenilerden büyüsün
    Nenilernen o büyüsün
    Tatiy etip yürüsün
    Ayda ayda aydalar ay neni

    Danğır donğır tavalar ay neni
    Janğır jonğır ereze ay neni
    Yeser olsun tezeler ay neni
    Ala alva parçası ay neni
    Teze tezek parçası ay neni

    BİLMECELER (Tapmaja)
    Irahtan körem appaçıh
    Yanına vardım şapkaçıh
    (Manter: mantar)

    Biz biz biz edik
    Otuz eti hız edik
    Biz tahta sen sıyıldıh
    Sabaderek joyulduh
    (Tişler : dişler)

    Kiçineçik odaçıh
    Otuz eti hudaçıh
    (Abuz , Tişler)

    Deve yünden töşek
    Onu bilmeyen eşek
    (post-tiyiz)



    1 A. Garkavets, Urumskiy Slovnik, Alma-Ata 2000.

    2 A. Garkavets, Urumi Nadazovya, Alma-Ata 1999, 23.

    #29392
    Anonim
    Pasif

    The local washerwoman replied wow gold that it was perhaps a very wow goldgood plan of Miss or Mrs. Fawley’s (as they called her indifferently) to have wow power leveling him with her–“to kip ‘ee company in your loneliness, fetch wow power leveling water, shet the winder-shet-ters o’ nights, and help in the wow power leveling bit o’ baking.”

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.