Türkiye’deki MOR GABRIEL Manastirinin arazisi konusunda uzlaşmazlik

  • Bu konu 1 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26134
    Armagan
    Anahtar yönetici

    NEUE ZÜRCHER ZEITUNG:
    TÜRKİYE’DEKİ MOR GABRİEL MANASTIRININ ARAZİSİ KONUSUNDA UZLAŞMAZLIK

    deyrulumur_manastiri.jpg

    Tirajı günde 143.800 olan Neue Zürcher Zeitung’un 20 Aralık 2008 tarihli sayısında, Amalia van Gent imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan İstanbul çıkışlı haber-yorumun çevirisi şöyledir:
    –Belirsiz Mülkiyet İlişkileri Kürtler ve Süryaniler Arasındaki Uzlaşmazlıkların Nedeni–
    Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan 1600 yıllık bir manastır yok olmaktan korkuyor. Üç Kürt köy muhtarı, manastırı, ibadet alanı için gerekli olandan daha fazla alana sahip olmakla suçluyor. Manastıra karşı dava açıldı.
    Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan Midyat’ta, bir mahkemede Cuma günü Süryani-Ortodoks Mor Gabriel manastırına karşı bir dava süreci başladı. Dava gözlemcisi Janet Abraham telefon konuşmasında, mahkeme salonundaki atmosferin oldukça gergin olduğunu ve dava tarafları arasında bir diyalogun gerçekleşmediğini ifade etti. Hakim, iddianameyi okudu ve davayı 11 Şubat 2009 tarihine erteledi. Süryani dinsel azınlığı, ruhani merkezleri Mor Gabriel’e karşı açılan davanın durdurulmamasını kötü bir işaret olarak algılıyor.
    Hukuksal uzlaşmazlık, Kürt köyleri Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı muhtarlarının manastıra karşı şikâyette bulunmasıyla Eylül ayında başladı. Muhtarlar, manastırın, köylerin sınırlarına girdiğini ve köy sakinlerinin 3.500 kuzu ve 1.000 inek beslediği 100 hektar meşe ormanını kendi malı olarak sahiplendiği suçlamasında bulundu. Manastırın, ibadet için gerekli alandan daha fazlasına sahip olduğu ifade edildi.
    Mor Gabriel Kilisesi, yukarı Mezopotamya’da kendisini Süryani olarak adlandıran Suriyeli-Ortodoks Hristiyanlarının kültürlerinin yükseldiği dönemde 397 yılında kuruldu. Mor Gabriel Manastırı, bu yüksek kültürün az sayıdaki tanığından biri. Manastır aynı zamanda, Mezapotamya’nın Suriyeli-Ortodoks Hristiyanlarının ve diasporanın ruhani merkezi.
    Süryaniler, bu hukuksal uzlaşmazlıkla kötü anılarını hatırladılar. 1. Dünya Savaşı’nda Süryaniler, Ermenilerle birlikte vahşice sürgün edildi. Sayıları oldukça azaldı. 70’li yıllarda, ekonomik nedenlerden ötürü ve Lübnan’daki Filistinlilerin kaderi için intikam almak isteyen yarı Arap Kürtlerin Türkiye’deki Hristiyan köylerine baskın yapmaları nedeniyle batı Avrupa’ya göç başladı. Hristiyan köylerinin nüfusu Kürdistan İşçi Partisi’nin savaşçıları ve Türk ordusu arasındaki son yirmi yıldaki çatışmalardan büyük oranda etkilendi ve sayıları azaldı. Süryanilerin ruhani merkezine yönelik dava son kalanları da sürgün edecek mi?
    Son yıllardaki demokratikleşme süreci ve AB üyeliği perspektifi Tur Abdin’de de olumlu atmosfer yarattı. 2000’lerin başında İsviçre ve Almanya’da yaşayan Süryaniler geri döndüler ve Kafro’yu geri dönenler için model bir köy olarak inşa ettiler. Diaspora’nın para desteğiyle Mor Gabriel Manastırı da, bugün tartışılan duvarı; tarımsal arazisini ve ormanlarını korumak amacıyla inşa etti. Göçmenler, uzun süre önce terkettikleri evlerini onardılar ve arazilerini hukuksal yolla geri talep ettiler. Ancak aşılamaz zorluklarla karşılaştılar, çünkü Kürt çiftçiler ve devlet tarafından silahlandırılan korucular, kaçan Süryanilerin köylerine ve arazilerine el koydu. Süryanilerin sözcüsü Kuryakos Ergün, Radikal gazetesine, Süryanilerin tarihinde ilk defa Avrupa’dan Türkiye’ye geri göçün gerçekleştiğini ifade etti. Ancak bu davanın birçok kişiyi açıkça huzursuz ettiğini vurguladı.
    Türkiye’nin bazı bölgelerinde tapu sicili bulunmadığı için belirsiz mülkiyet ilişkileri söz konusu ve Tur Abdin’deki onlarca ev ve yüzlerce hektar orman Süryani azınlık ve Kürt çoğunluk arasında uzlaşmazlık konusu. Geçmişin gösterdiği ise Süryanilerin her zaman kaybettiği.

    #32753
    Armagan
    Anahtar yönetici

    “Mor Gabriel” Avrupa gündeminde
    Mardin, Midyat’ta bulunan Mor Gabriel Manastırı’nın arazilerini kaybetme riski, Avrupa gündemine taşındı. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi bir grup parlamenter, manastırın arazileri korumak için harekete geçti.

    STRASBOURG – 17 Subat, 09- Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan ve dünyanın en eski ve en faal Hıristiyan ibadet merkezlerinden biri olan Mor Gabriel Manastırı’nın arazilerini kaybetme riski, Avrupa gündemine taşındı. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi bir grup parlamenter, manastırın arazilerinin korunması için Avrupa Konseyi’nin karar organı olan Bakanlar Komitesi’nden araya girmesini istedi.

    Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Pieter Omtzigt öncülüğündeki parlamenter grubu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne ilettiği yazılı soru önergesinde, Mor Gabriel Manastırı ile Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köyleri arasında başlayan anlaşmazlık çerçevesinde, manastırın arazilerine el konulma riskinin doğduğunu iddia ediyor.Böyle bir durumun, “dünya kültürel mirası açısından potansiyel olarak tamir edilemez sonuçları” olacağını belirten Avrupalı parlamenterler, 1600 yılı aşkın bir geçmişe sahip manastırın “dini, kültürel ve tarihgi açııdan olağanüstü öneme sahip bir sit alanı” olarak muhafaza edilmesini istiyorlar.

    Konu, Türkiye’deki Süryani Ortodoks kilisesi ve mensuplarının kültürel haklarını da Avrupa gündemine taşımış durumda. Avrupalı parlamenterlerin soru önergesinde, Türkiye’nin, Yahudi, Ermeni ve Rum cemaatlerine, Lozan Antlaşması temelinde tanıdığı hakları Süryani Ortodoks cemaatine tanımadığı, Süryani Ortodoksların kendi dillerini Türkiye’de öğrenmelerinin mümkün olmadığı, bunun için Oxford üniversitesine gitmek zorunda kaldıkları not ediliyor.

    Mor Gabriel Manastırı’nın çevre köylerle arazi anlaşmazlığı Midyat Asliye Hukuk ve Sulh Ceza mahkemelerine de taşınmış durumda. Konu hakkında 11 Şubat’ta Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan üçüncü duruşmada, davanın 4 Mart’a, Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ise 6 Mayıs’a ertelenmesine karar verildi. Avrupalı parlamenterler, manastırın Türk mahkemeleri önünde adil yargılanıp yargılanmadığının yerinde görülmesi için Avrupa Konseyi’nin duruşmalara heyet göndermesini de talep ediyorlar.



    YORUMLAR:

    usertext.gif

    Mine N. Kürekçi – Ankara

    18 Şubat 2009, Çarşamba 14:09

    Müslüman bir Türk olarak, Süryani kardeşlerimizi destekliyorum. Artık bu yağmala durdurulmalı. Oradaki aşiret reisleri zaten yeteri kadar zengin, bir de Süryanilerin mülklerine mi göz diktiler?

    Quote:
    Abgar Delismen – İstanbul

    17 Şubat 2009, Salı 11:49

    Sayın Cem Yılmaz, 1611 senedir orada bulunan bir manastır ve toprakları neden birilerini bu kadar rahatsız ediyor? Koskoca Midyat”ta başka bir yer kalmadı da mı o topraklara göz dikiliyor? Hem manastırın çevresindeki topraklar o bölgenin en bakımlı ve ağaçlıklı yeri. Duvarların sadece güvenlik amacı ile yapıldığını sizlerde gayet iyi biliyorsunuz ama birilerinin oyununa geliyorsunuz.

    #32754
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı

    8 Şubat 2009Gülden AYDIN7306660.jpg.hurriyet2008-

    Geçen ağustos ayından beri, bütün Avrupa’nın gözü Midyat’ta. Buradaki Mor Gabriel Manastırı ile komşusu iki köy ve Hazine arasında bir arazi davası sürüyor. Ama olay, arazi anlaşmazlığının çok ötesinde. Çünkü bir yanda Süryaniler var, bir yanda da Müslümanlar. Köylüler, manastırın topraklarının bir bölümünde hak iddia ediyor; savcılığa yazdıkları dilekçede araziden çok, Manastır’a yönelik “irticai faaliyet içindeler, Hıristiyanlık eğitimi veriyorlar, yurtdışından paralar geliyor” gibi iddialar var.

    Süryaniler ise, “1915 tehcirinden sonra şimdi de bir toprak katliamı yapılıyor” iddiasında. Onlara göre, asıl amaç Midyat’ta kalan 2500 Süryani’yi de korkutup kaçırmak. Dava, Avrupa’daki Süryani diasporasında büyük yankı yarattı, soykırım tartışmalarını alevlendirdi, gösteriler düzenlendi. 126 kiliseden oluşan Avrupa Kiliseleri Konferansı, “Manastırın devamlılığına yönelik tehdit” konusunda endişe duyduğunu bildirdi. Davanın her duruşmasına Avrupa’dan heyetler gelmeye başladı. Önümüzdeki çarşamba günkü duruşmaya AB Parlamentosu’ndan temsilcilerin de katılması bekleniyor.

    Burası herhangi bir arazi değil. 1612 yıllık Mor Gabriel Manastırı, en eski Doğu Hıristiyan kiliselerinden birine mensup Süryaniler’in dini merkezi. “İkinci Kudüs” diyorlar buraya. Metropolit Samuel Aktaş, 75 rahip ve rahibeyle manastırda yaşıyor.

    Mor Gabriel Manastırı, Güngören Köyü’ne bağlı ve bu köyün içinde bir mezra statüsünde. Yaklaşık 2200 dönüm arazisinde, meşe ormanı, mera, tarla, bağ var. Cumhuriyet dönemindeki ilk resmi sınırları 1938’de çizildi. İl Özel İdaresi, manastırın doğu, batı, kuzey ve güney hudutlarını tespit etti, mevki adları yazıldı. Midyat Kaymakamlığı da krokilerin çizilip komşu köylerin onaylamasını istedi. Eğlence, Yayvantepe, Güngören, Çandarlı ve Tolgalı köyleri bu krokileri onayladı. Dönemin memurlarının çizdiği kroki, Midyat Tapu Sicil Müdürlüğü’ndeki kütükte yer alıyor.

    1950’de devlet bu kez uçaktan fotoğraflayıp harita çizdirdiğinde 1938’de çizilen krokiyle örtüştüğü ortaya çıktı. Manastır, bu sınırlar içinde kalan gayrimenkulleri için 70 yıldır vergi ödüyor.

    KÖYLÜLER: MANASTIR TOPRAĞINI GENİŞLETTİ

    Manastır arazisinin sınırları, geçen yıla kadar bir sorun yaratmadı. Ta ki 2008 Ağustos’unda, manastıra komşu Çandarlı, Eğlence ve Yayvantepe köylerine kadastrocular gelene kadar. Önceden sınırlar tespit edilmişti ama kadastro çalışması ilk kez yapılıyordu.

    Üç köy topraklarının varolandan daha geniş olduğunu ileri sürdü. Mesela Eğlence Köyü’nün iddiasına göre, köyün sınırları manastırın dış duvarına dayanıyordu. Köylüler, manastırın yıllardır genişleye genişleye kendi topraklarını işgal ettiğini, hayvanlarını otlatacak arazi bulamadıklarını söylüyordu.

    Kadastro ekibi, bir orta yol buldu: Manastır, ihtilaflı bölümünün yüzde 33’ünü Eğlence Köyü’ne verecek, gerisi kendisine kalacaktı. Buna karşılık, Yayvantepe Köyü’ne onlarla ihtilaflı olan arazinin yüzde 70’ini verecek, geri kalan yüzde 30 ile yetinecekti. Çandarlı Köyü ise manastırla ayrı anlaşma yaptı, Mor Gabriel’den bir arazi aldı.

    MANASTIR: 1938’DEN BERİ RESMEN BİZE AİT7306663.jpg

    Kadastronun yaptığı paylaşıma göre manastır, iki köye toplam 1100 dönüm toprak verecekti. Bu da sahip olduğu arazinin yarısıydı. Manastır’ın itirazıyla olay Kadastro Mahkemesi’ne geldi, mahkeme Kadastro Müdürlüğü’nün çizdiği sınırları aynen onayladı. Bunun üzerine Mor Gabriel Manastırı Vakfı, sınırlarının yeniden tespiti için Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Vakfa göre Kadastro’nun kararı haksızdı, köylülere verilen ihtilaflı toprakların, 1938 ve 1950’de yapılan tespitler sırasında kendilerine ait olduğu onaylanmıştı, bu da devletin resmi kayıtlarında mevcuttu.

    Bundan sonra ortalık karıştı. Yurtdışındaki Süryaniler, her duruşmada heyet halinde Midyat’a geldiler. Örneğin 19 Aralık’ta davaya İsveç Sosyal Demokrat Partisi’nin Süryani Milletvekili Yılmaz Kerimo, İsveç Asuri Süryani Federasyonu Dayanışma Komitesi Temsilcisi Sabri Yıldız, Almanya Anhil Grubu üyesi İskender Sado da katıldı.

    Önümüzdeki hafta bir duruşma daha var. Yine bütün gözler Midyat’a çevrilecek.

    12 BİN RAHİBİN MEZARI VAR

    Mor Gabriel Manastırı, Midyat’ta M.S. 397’de Batı ve Doğu Roma imparatorlarının bağışlarıyla inşa edildi. Diğer adı Deyrulumur veya Süryanice “Rahiplerin Meskeni” anlamına gelen Dayrı d’Umro. Yedinci yüzyılda azizlik mertebesine yükselen Turabdin Metropoliti Gabriel’in adını almış. Yüzyıllarca Roma, Haçlı, Moğol orduları buraları istila etti. Ama Mor Gabriel, dini merkez olarak varlığını sürdürdü. Sürekli onarıldı. 20. yüzyıldaki ilk restorasyonu, 1920’de bitti. Manastırda 12 bin rahibin mezarı var.

    BİR DEĞİL ÜÇ DAVA BİRDEN

    11 Şubat’ta Midyat’ta, Mor Gabriel Manastırı ile ilgili üç dava birden görülecek:

    Manastırın açtığı idari sınırın tespiti davası,

    Hazine’nin manastıra karşı açtığı dava,

    Manastır’ın “uluslararası sözleşmeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları ve Lozan Antlaşması’nın azınlıklara verdiği haklar doğrultusunda” Kadastro’nun aldığı toprakların geri verilmesi için açtığı dava.

    HAZİNE DE MANASTIR’LA DAVALIK

    Kadastro yeni sınırları belirledikten sonra, Hazine de Manastır’dan davacı oldu. Manastır topraklarının bir bölümünün tarıma uygun olmadığını, bu nedenle devlet tasarrufuna geçmesi gerektiğini bildirerek 29 Ocak’ta buralara ihtiyati tedbir konulmasını istedi.

    KÖYLÜLER: BU BİR ARAZİ MESELESİ SÜRYANİLER: HAYIR AZINLIK MESELESİ

    Bütün Midyat davayla çalkalanıyor. Müslümanlar, her fırsatta “Süryani komşularımızı seviyoruz, kardeşiz” diyorlar. Ama söz araziye gelince, iş değişiyor. Manastırın mahkemelik olduğu iki köy, Çelebi Aşireti’ne bağlı korucu köyleri. Aşiretin ağası ise eski ANAP, şimdi AKP Mardin Milletvekili Süleyman Çelebi. Ama Eğlence Köyü’nün Muhtarı Süleyman Düz, “Hiçbir siyasi desteğimiz yok, bu bir azınlık meselesi değil” diyor. Muhtar, 1960’ta da bir arazi anlaşmazlığının ortaya çıktığını hatırlıyor: “O zaman, dünyanın her tarafından Hıristiyanlar gelmişti buraya. Ağamız Süleyman Çelebi’nin babası, o zamanki ağamız Hüseyin Çelebi arabuluculuk yaptı, sınırlarımızı belli etti.”

    Muhtar, Manastır’ı suçluyor: “Kilise arazisi bu kadar olur mu? Fırsatını bulsa İsrail gibi yapacak… Metropolit, Hıristiyan kardeşlerimizle aramıza nifak sokuyor.”

    Süryaniler ise Çelebi aşiretini suçluyor. Fakat onlar için konu, bir aşiret-manastır çekişmesinin çok ötesinde. Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün, “Mantık, bunlar Hıristiyandır, ne koparırsak kárdır, mantığı. Toprak bahane” diyor. “Köylüler kendi kafalarıyla hareket etmiyor, arkalarında bir güç var. Amaçları bizi korkutup kaçırmak.”

    ÇOBANIN YAZDIĞI FATİH SULTAN MEHMED’Lİ DİLEKÇE

    Eğlence Köyü Muhtarı Süleyman Düz’ün yeğeni çoban Mahmut Düz’ün 27 Ağustos’ta Midyat Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçe, toprak anlaşmazlığının çok ötesine taşıyor işi. Dilekçe şöyle başlıyor:

    “Deyrulumur Manastırı’nı işgal eden papaz ve rahipler, ormanı da işgal ve talan etmektedirler. Hiçbir hakları yokken kendilerine mülkiyet yapmak üzere izinsiz duvarlar yapmaktadırlar. Tüm yetkililere sesleniyoruz. Bu işgal ve talana son vermelisiniz. Sizler ’ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını keserim’ diyen Fatih Sultan’ın torunlarısınız. Bu piskopos papazın kafasını kesmek değil de işgal ve talanına engel olmalısınız…”

    Bu cümlelerle başlayan dilekçede, araziyle ilgili şikayetlerden çok, dinle ilgili şikayetler öne çıkıyor: Manastırda yaşları 10-12 arasında değişen “nereden geldiği belli olmayan” çocuklara misyonerlik yapıldığı, manastırın tevhid-i tedrisat (eğitimin birliği) kuralını çiğnediği, “irticai” faaliyetlerde bulunduğu gibi.

    Çoban Mahmut Düz dilekçesine şöyle devam ediyor: “Burada yaşayan rahipler, papaz ve metropolitler ve diğer meçhul kişiler nereden gelmişlerdir? Ne maksatla ve neyin eğitimini almaktadırlar, belli değildir…”

    Dilekçede, manastırın dini faaliyetine son verip bir müzeye çevrilmesini talep eden Mahmut Düz, ayrıca Mor Gabriel’in hesaplarının Maliye Bakanlığı Mali Suçlar Araştırma Başkanlığı MASAK tarafından incelenmesini de istiyor…

    AVUKATLAR NE DİYOR

    MANASTIRIN AVUKATI RUDİ SÜMER Davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülmeden, Türkiye’nin kendi iç hukuk sisteminde çözüme kavuşmasını umuyoruz.

    İKİ KÖYÜN AVUKATI METİN KILIÇ Köylüler bu toprakların değerinden çok daha fazla para harcayacak. Taraflar Valilik’e gidip anlaşabilir. Sonuçta herkes yıllardır yanyana yaşıyor.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.