Toplumda Yanlış Bilinen Haçlı Seferleri

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23972
    klaus
    Anahtar yönetici

    Kasım 1095'te başladı.
    O tarihte Papa II. Urbanus diğer kilise görevlileriyle Kuzey Fransa'da toplanıyordu. Dokuz gün süren toplantılar bittikten sonra Papa dışarda yapacağı konuşmaya herkesi davet etti. Konuşmasında Türkler'e karşı Ortodoks olan Hıristiyanlar'a yardım etmeleri için Fransızlar'ı harekete geçmeye çağırdı.

    Aynı zamanda Kudüs'ü ve özellikle Kudüs'te bulunan Kutsal Mezar Kilisesi'ni Müslümanlar'dan kurtarmak için halkı savaşa çağırdı. Papa konuşmasını bittirdikten sonra halk, “Tanrı böyle buyuruyor! Tanrı böyle buyuruyor!” diye bağırmaya başladı. Urbanus şaşırdı. Böyle bir tepki beklemiyordu. Urbanus halka bu düşünceyi aşıladı ve onların çoskusunu iyice arttırdı.

    Sonraki aylarda Papa ve kilise görevlileri aynı çağrıyı Fransa'nın diğer bölgelerinde ve Almanya'da yaptılar. Duyurdukları amaca birçok kişi kendini adadı. Gidenlerin bazıları soylu, bazıları yoksul, bazıları asker, bazılarıysa rahipti. Kudüs'e gitmek, 3000 kilometrelik tehlikeli bir yolculuğu gerektiriyordu. Yollarda nelerle karşılaşacaklarını bilmedikleri halde, binlercesi yola çıktı. Zenginliği, sağlığı ve hayatlarını bile gözden çıkarmaya hazırdılar.

    Niçin yola çıktılar?

    a. Dinsel nedenleri vardı:

    Tanrı'nın görkeminin bütün dünyada tanınması gerekiyordu – özellikle en kutsal sayılan Filistin ya da İsrail topraklarında. Müslümanlar 400 yıl için Hıristiyanlar'ın en kutsal yerlerini idare ediyorlardı. Kudüs, yani İsa'nın öldüğü ve dirildiği yer onların ellerindeydi. Doğu'daki Ortodoks Hıristiyan kardeşleri de Müslüman hükümdarların yönetimi altındaydılar.

    Hıristiyanlar en kutsal yerlerde ibadet etmek istiyorlardı. Haçlı seferine çıkmak bir çeşit hac gibiydi. Müslüman Araplar Kudüs'e hacca giden Hıristiyanlar'a izin verirdi. Ama 1071'den sonra, Selçuklu Türkleri Anadolu'nun birçoğunu ve Kudüs'ü fethettikten sonra hac durduruldu.

    Dinsel neden olarak her şeyin ötesinde Avrupalılar affedilmeye susuyorlardı. Haçlı seferleri başlamadan önce bir kişi Kudüs'e haca giderse günahlarından bazılarının silineceği vaat edilirdi. Ama artık Papa Kudüs'ü özgür kılan herkesin bütün günahlarının bağışlanacağını söylüyordu.

    b. İslam.
    Avrupalılar İslam'ın büyümesi ve yayılmasından korktular. Güney İspanya hâlâ Müslümanlar'ın denetimindeydi. Müslümanlar Anadolu'nun büyük bir kısmını almışlardı ve Konstantinopolis'e yaklaşıyorlardı. Müslümanlar'dan korkarak onları durdurmak için harekete geçtiler.

    Haçlı Seferleri'ne bazı itirazlar:

    Bazı Hıristiyanlar haçlı seferlerine itiraz etti. Ama bunlar azınlıktaydı.

    i. Şöyle dediler: İsa Mesih ve ölmüş azizler kan dökmediler. 1.Petrus Kitabı'nda İsa'dan şöyle söz ediliyor: “Kendisine sövüldüğü zaman sövgüyle karşılık vermedi. Acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Tanrı'ya bıraktı” (1Pe 2:23).

    ii. Hıristiyanlar hiç kimseye saldırmamalı. Sadece kendimizi savunmak doğrudur.

    iii. Müslümanlar'a saldırmak sadece onları kızdırıp Müjde'den daha çok uzaklaştırır.

    iv. Haçlı seferleri başladıktan sonra itirazda bulunanlar, “Tanrı'nın isteği buysa, haçlılar niçin bu kadar çok yenilgiye uğradılar?” diye sordular.

    Bu itirazlara verilen yanıtlar:

    i. Hıristiyanlık'ı savunmak için Müslümanlar'a saldırmalıyız. Yoksa bizi yok edecekler.

    ii. Kurtuluş konusunda, Müslümanlar'ın Müjde'yi kabul etmelerini beklemiyoruz. Belki bazılarına Müjde'yi zorla duyurursak iman edebilirler.

    iii. Gerçek Tanrı'ya daha yaygın bir şekilde tapınılmalı, zorla olsa bile.

    iv. Haçlıların Ortadoğu'da uğradıkları yenilgiler sadece gerekli sıkıntılardan geçmeleridir. İyiler sık sık zor denemelerden geçerler. Sıkıntıları yolda işledikleri günahlar ve hatalardan kaynaklanabilir.

    Genel bilgi:

    Savaşa daha çok erkekler gitti. Ama bazen kadınlar ve çocuklar da katıldı. Bazıları kendilerine macera arıyordu. Bazı şövalyeler savaşa düşkündü. Ama daha çok Tanrı için bir şeyler yapmak istiyorlardı.

    Bazıları atla gitti. Ama çoğu yayaydı. Bazıları silahlarını kuşanarak yola çıktı. Bazıları sadece eski püskü (sıradan) elbiselerle gitti.

    Kudüs'e gittiklerinde bazen aç kaldılar. Bazıları yolda öldü – üçüncü haçlı seferinde Imparator Frederich bir nehirden geçerken boğuldu. Öldürdüler ve öldürüldüler. Yüzlerce haçlı seferi Ortadoğu'ya yapıldı; bazen her yıl bir haçlı seferi başlatıldı. Ama büyük olarak kabul edilebilecek sekiz haçlı seferi yapıldı.

    Haçlılar yaklaşık 200 yıl boyunca Ortadoğu'da kaldılar (1095-1291). Sekiz büyük haçlı seferinden sadece ilki amacına ulaştı.

    Birinci haçlı seferi 1095'te başlayıp 1099'a kadar sürdü.

    Haçlılar Kudüs'e giderken Iznik'te, Antakya'da ve diğer daha küçük kentlerde zaferler kazandılar. 1099'da asıl amaçları olan Kudüs'e vardılar. Kudüs'ü almak kolay olmadı. Surları sağlam ve kalındı. Kent, uzun bir kuşatmaya dayanmak için yeterli erzaka sahipti. Ayrıca Kudüs'ün dışında haçlılar yeterli suyu zor buldular. Hava sıcaklığı 38 derece civarındaydı.

    Bununla birlikte ortalama üç ya da dört yıl süren ilk haçlı seferi sırasında birçok haçlı, yeminlerine rağmen ayırılıp Avrupa'ya geri döndü. Kıtlıklar, hastalıklar, aşırı sıcak ve soğuk, yağmurlu hava sayılarını azalttı. Bazen savaşta yenilgiye uğradılar. Kudüs'e gitme sürecinde, 400 haçlının binmiş olduğu bir gemi battı. İçindekilerin hepsi boğuldu. Birinci haçlı seferinde, 1096'da ilk kuşatılmış kent olan İznik'te, 43.000 haçlı vardı. Üç yıl sonra Kudüs'te sadece 15.000 kişi kalmıştı.

    Birinci seferde, bütün zorluklarına rağmen Kudüs'ü bir aylık kuşatmadan sonra alındı. Bir tarihçiye göre haçlılar o kadar çok Müslüman ve Yahudi'yi öldürdüler ki, sokaklar kan gölüne döndü. Kudüs sokaklarında karşılarına çıkan bütün insanları, kadın, çocuk demeden öldürdüler. Ölümden kaçabilen birkaç kişi hariç, Kudüs nüfusunun hepsi yok edildi. Katliam bittikten sonra haçlıların hepsi Kutsal Mezar Kilisesi'ne ibadet etmek için toplandılar. Büyük bir sevinçle ilahiler söyleyerek kiliseye gittiler. Evet, amaçlarına ulaşmışlar, Kudüs'ü imansızlardan kurtarmışlardı. Kudüs alındıktan bir ay sonra Müslümanlar'a yardım etmek için Mısır'dan bir ordu geldi. Haçlılar onları büyük bir bozguna uğrattılar. Müslümanlar yardım için Mısır'a acil bir mesaj göndermişlerdi. Kuşatma bitmeden önce ordu gelseydi, birinci haçlı seferi başarısızlıkla sonuçlanacaktı.

    Kudüs yaklaşık yüz yıl boyunca Hıristiyanlar'ın elinde kaldı (1187'ye kadar). Kudüs alındıktan sonra haçlı askerlerinin çoğu Avrupa'daki evlerine dönmeye başladılar. Yeminlerini yerine getirmişlerdi.

    İkinci büyük haçlı seferi ilkinden 50 yıl sonra gerçekleşti.

    1145'ten 1148'e kadar sürdü.

    Amacı, haçlıların başkenti Edessa'yı (Urfa'yı) Müslümanlar'dan geri almaktı. Müslümanlar 1144'te orayı aldı. Haçlı ordusu, aralarında çıkan anlaşmazlıklar ve yeteneksiz liderlere sahip oldukları için İzmir'de büyük bir yenilgiye uğradılar. Bu yüzden asıl planlarından vazgeçerek Şam'ı kuşatmaya karar verdiler. Ama yine de başarılı olamadılar. Fransa Kralı VII. Louis ve Alman İmparatoru III. Conrad (Konrad) bu haçlı seferine önderlik ettiler. İsa'ya yönelen büyük sevgisi için tanınmış ünlü rahip Bernard da bu haçlı seferini destekledi. İkinci haçlı seferinin başarısızlıkla sonuçlandığı öğrenildiğinde halk çok şaşırdı. Bu kadar ünlü bir rahibin desteklediği ve büyük önderlerin yönettiği bir haçlı seferinin başarısızlığını kabullenemiyorlardı.

    Üçüncü büyük haçlı seferi 1187'yle 1191 yılları arasında gerçekleşti.

    Ünlü (Kürt) Müslüman lider Selahaddin Eyyubi 1187'de Kudüs'ü geri aldı. Bu haçlı seferinin amacı Kudüs'ü Selahaddin'den geri almaktı. Ama bu gerçekleşmedi. Haçlıların liderlerinden biri, İmparator Frederich, bir nehirden geçerken boğuldu. İngiliz Kralı I. Richard Kıbrıs'ı fethederek onu Bizanslı bir prensten aldı. Filistin kıyısındaki Akkâ Kenti de alındı. İngiltere Kralı aslan yürekli Richard, Hıristiyanlar'ın Kudüs'e hacca gidebilmeleri için Müslümanlarla bir anlaşma yaptı.

    Dördüncü büyük haçlı seferi 1198-1204 yılları arasında gerçekleşti.

    Amaç, Müslümanlar'ın güç ve siyasi merkezi olan Mısır'ı fethetmekti.Bu amaçla Venedik donanması haçlılara yardım edecekti. Ama haçlılar Venedikliler'e yeterli parayı veremediler.

    Haçlı ordusunun ücretini ödeyemedikleri için bu ücreti karşılayabilmek üzere Venedikliler kendi düşmanları olan bir kente haçlıların saldırmasını teklif ettiler. Ve bu kabul edildi. Aynı zamanda Venedik'te oturan Bizans prensi IV. Aleksius, babasının tekrar tahta geçebilmesi için haçlılardan yardım istedi. Haçlılara büyük miktarda para ödeyeceğine ve Bizans Kilisesi'ni Roma (yani Katolik) Kilisesi'yle birleştireceğine söz verdi. Haçlıların çoğu bunu kabul etti. Papanın Konstantinopolis'e saldırılmamasını buyurmasına rağmen buna uyulmadı ve kent yağmalandı. Bizans Prensi Aleksius sözünü yerine getiremediğinde (para ödeyemediğinde) haçlılar Konstantinopolis'i tekrar yağmaladılar. Üç gün süren bir katliam yaşandı. Konstantinopolis'teki paha biçilmez sanat eserleri yağmalandı, eski din kitapları kayboldu.

    Bu olay Ortodoks ve Avrupalı Hıristiyanlar arasında hâlâ süregelen bir bölünmeye yol açtı. Konstantinopolis bu olaydan sonra eski haline/görkemine ve gücüne bir daha kavuşamadı. Dördüncü haçlı seferi Mısır'a (yani amacına) hiç ulaşamadı.

    Beşinci büyük haçlı seferi 1217-1221 yılları arasında gerçekleşti.

    Amacı, tekrar Müslümanlar'ın güç ve siyasi merkezi olan Mısır'ı fethetmekti. Haçlılar Nil Nehri'nin kıyısındaki önemli bir kuleyi aldılar. Ama sonra geri çekilmek zorunda kaldılar ve kazandıkları yerleri kaybettiler. Haçlı seferinin tek olumlu yanı Asisili Francesco'ydu. Francesco, haçlılar Damietta adlı bir kenti kuşattıkları sırada Müslümanlar'ın tarafına geçip padişaha Müjde'yi duyurdu. Padişah Francesco'ya zenginlik vaat etti. Ama o bunları reddetti ve haçlıların ordugâhına geri götürüldü. Beşinci ve altıncı haçlı seferi arasında fazla zaman yoktu.

    Altıncı büyük haçlı seferi 1228'den 1229'a kadar sürdü.

    Amaç, Kudüs'ü ve Filistin'i almaktı. Sonucu: Haçlı seferinin lideri II. Frederich Hıristiyanlar'ın Kudüs'e girmeleri için Müslümanlar'dan izin aldı. Bu antlaşma on yıl sürdü. Hem Müslümanlar hem de Hırisitiyanlar bu antlaşmadan hoşnut olmadılar. Frederich Kudüs'ü fethetmek yerine barış yaptığı için papa tarafından aforoz edildi.

    Yedinci büyük haçlı seferi 1248'den 1250'ye kadar sürdü.

    Amaç, tekrar Müslümanlar'ın güç ve siyasi merkezi olan Mısır'ı fethetmekti. Fransa Kralı IX. Louis bu haçlı seferine önderlik etti. Sefer için büyük miktarda para sağladı ve savaşı dikkatle planladı. 1249'da Mısır'ın Dimyat Kenti'ni aldılar. Ama Kahire'ye yaklaştıklarında Louis'in ordusu kuşatıldı ve Louis yakalanıp esir alındı. Louis'nin serbest bırakılması için haçlılar Mısır'ın Dimyat Kenti'yle birlikte büyük miktarda altını Müslümanlar'a teslim ettiler.

    Sekizinci ve son büyük haçlı seferi 1267-1272 yılları arasında gerçekleşti.

    Fransa Kralı IX. Louis orduya tekrar önderlik etti. Bu seferin amacı Müslümanlar'ın Filistin'de yeni fethettiği kaleleri geri almaktır. Ama asıl amaçlarından sapıp Kuzey Afrika'ya, Tunus'a saldırdılar. Haçlıların ordugâhında tifüs ve dizanteri salgını baş gösterdi. Fransa Kralı IX. Louis de bu hastalıklara yenik düşüp öldü. Kardeşi Müslümanlar'la bir antlaşma yaptı.

    1291'de Filistin'de Müslümanlar haçlıların son kalesini aldı ve Ortadoğu'da haçlı dönemi sona erdi.

    Haçlılar Avrupa'da

    Haçlı seferleri sadece Ortadoğu'ya düzenlenmedi.

    i. Papalar Avrupa'daki düşmanlarına karşı onları kullandılar. Bu seferlerin birkaçı Almanlar'ın bir hükümdarına karşı yapıldı.

    ii. Güney Fransa'da haçlılar sapkın Hıristiyan olan Albililer'i (Catharlar'ı) bastırdılar.

    iii. Haçlılar da Orta Avrupa'daki Ren Nehri bölgesinde oturan Yahudiler'i öldürdüler.

    Bu dönemde Hıristiyanlar'ın Yahudiler'e yönelik düşmanlıkları artış gösterdi.

    Çocukların Haçlı Seferi:

    Belki bütün haçlı seferleri arasında en hüzünlüsü budur.

    Almanya'da Nikolaus adlı bir çocuk, kutsal topraklara gitme amacıyla bir grup çocuğu topladı. Ama bu çocuklar (haçlı ordusu) Avrupa'dan bile çıkamadı ve dağıldılar. 1212'de, Fransa'da 12 yaşlarında yoksul, dağlarda çobanlık yapan Etienne (İstefanos) adlı bir çocuk yaşıyordu. Ona göre, bir gün çobanlık yaparken İsa ona görünmüş ve ondan yeni bir haçlı seferi düzenlemesini istemişti. Bu amaçla Fransa'da dolaşarak bu yeni haçlı seferine çocukları çağırmaya başladı. Etienne, büyüklerin yenilmesine rağmen çocukların Tanrı'nın yardımıyla Kudüs'ü ve Filistin'i kurtaracaklarını söyledi. Musa'nın yaşadığı dönemdeki gibi, Kızıldeniz'in onların önünde yarılacağını söyledi. Etienne bu mesajı bir buçuk ay duyurduktan sonra 30.000 çocuğu topladı. Birçoğunun yaşı 12 bile değildi. Çocuklar Fransa'nın güney kıyısına, Marsilya limanına gittiler. Oraya vardıklarında hemen denizin açılmasını beklediler. Bu gerçekleşmediğinde bazı çocuklar Etienne'ye kızıp geri döndüler. Ama çoğu bekledi. Tanrı'nın bir mucize gerçekleştireceğini düşünüyorlardı.

    Birkaç gün bekledikten sonra iki tüccar, gemileriyle çocukları Filistin'e götürmeyi teklif etti.

    Etienne büyük mutlulukla bunu kabul etti. Çocukların hepsi yedi gemiye binip denize açıldılar. On sekiz yıl boyunca onlardan hiç haber alınamadı. 1230'da Ortadoğu'dan Fransa'ya dönen bir papaz neler olduğunu açıkladı. Kendisinin de Etienne'le birlikte gemiye bindiğini söyledi ve şöyle devam etti:

    “Yedi gemiden ikisi bir adada karaya oturup battı. Gemilerdekiler boğulmuşlardı. Kalan beş gemi bir Arap deniz filosuna yakalandı ve çocukların hepsi köle olarak satılmak için oraya götürüldü.”

    Böylece Cezayir kıyısında birçok çocuk hemen satılmış. Diğerleri Mısır'a götürülmüş. Bazıları Bağdat'a götürülüp İslam'ı kabul etmeye zorlanmışlar. Papaz'a göre on sekiz çocuk İslam'ı kabul etmeyi reddedince öldürülmüş. Papaz gibi daha iyi eğitilmiş olanlar özel görevler için istenmişler. Tercümanlar, öğretmenler veya kâtipler olarak çalışmışlar. Bunlardan bazıları Mısırlı validen satın alınmışlar. Ama İslam'ı kabul etmek için zorlanmamışlar. Sonunda, on sekiz yıl sonra bu papaz Fransa'ya dönmek için validen izin almış.

    Haçlı Seferlerinin Sonuçları:

    Gördüğümüz gibi, haçlı seferleri başarılı olmadı. Aslında haçlı seferleri bittikten sonra Hıristiyanlık Ortadoğu'da daha da kötü bir duruma düştü. Bu savaşlar İslam'ın daha büyük bir güç kazanmasını sağladı. Müslümanlar, kaybettikleri bütün toprakları geri aldılar.

    Haçlı seferleri yüzünden İslam' la Hıristiyanlık arasındaki düşmanlık daha da büyüdü. Hıristiyanlar'a hoşgörüyle yaklaşılan bölgelerde durum tersine döndü. Ortadoğu'da yaşayan Hıristiyanlar'ın hayatları daha da zorlaştı. Ortodoks Hıristiyanlar, Avrupalı Hıristiyanlar'ın yaptıkları yüzünden sıkıntı yaşıyorlardı. Haçlı seferleri yüzünden Ortodoks ve Katolik inananlar arasındaki ayrılık daha da büyüdü.

    Sonuç

    İncil Ayetlerine bakarsak;

    İsa Pilatus'a “Krallığım bu dünyada olsaydı, yandaşlarım, Yahudiler'e teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir” (Yu.18:36). Samiriyeliler bir köy İsa'yı kabul etmediğinde Yakup' la Yuhanna onların üzerine gökten ateş yağdırmak istiyorlardı. Ama İsa onları azarladı. Luka 9:51-56. İsa'nın örneği. Sevgiyle, alçakgönüllülükle, çarmıha kadar kendisini alçalttı. “Kendisine sövüldüğü zaman sövgüyle karşılık vermedi. Acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Tanrı'ya bıraktı.” (1Pe 2:23)

    Ef 6:12 Savaşımız insana karşı değil. Kısaca haçlı seferi düşüncesi İncil'in ve İsa'nın öğretilerine ters düştü

    #32552
    Anonim
    Pasif

    Müslümanlara karşı savaşılmasının istenmesini normal karşılarım(katledilen müslüman ve yenen türkleri normal karşılamıyorum tabi) ama neden katolig olmayan hristiyanlar da arada giti?

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.