Tövbe ile yeni yaşama kavuşmak

  • Bu konu 1 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25787
    Anonim
    Pasif

    TÖVBE İLE YENİ YAŞAMA KAVUŞMAK

    Tövbe bizleri günahlarımızla yüzleştirir ve bizlere yeni yaşamın kapılarını aralar. Aralanmış o kapıdan girebilmekse Tanrı’nın lütfuyla olabilmektedir.
    Tanrı’nın bu eylemi bizlere verilmiş bir yaşam müjdesidir.
    Zek.12: 10 “Davut soyuyla Yeruşalim’de oturanların üzerine lütuf ve yakarış ruhunu dökeceğim. Bana, yani deştiklerine bakacaklar; biricik oğlu için yas tutan biri gibi yas tutacak, ilk oğlu için acı çeken biri gibi acı çekecekler.
    Tanrı’nın bizlere kazandırdığı Kutsal Ruh ile gözlerimiz açılacaktır.
    O’nun denetiminde tüm gerçekleri görebilecek,
    Çarmıh’ın anlamını ve ne ifade ettiğini kavrar durumuna gelebileceğiz.
    Orada yaşanılanları bizlerde oradaymışcasına yaşayabileceğiz.
    Elç.11: 18 Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Tanrı’yı yücelterek şöyle dediler: “Demek ki Tanrı, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki uluslara da vermiştir.”
    Tövbe ederek, Tanrı’nın bizlere sağladığı bu kazanımları insanlara duyurmak, bizlerin müjdeyi duyurma hizmetine sahip olmamızı sağlamıştır.
    Artık tüm uluslar Mesih’i bizler aracılığıyla duymalı ve günahlarından tövbe edebilmelidirler.
    Luk.24: 46 Günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak.
    Bu bizim görevimizdir.
    Tanrı ile olan birlikteliğimizi diğer insanlarda yaşayabilmelidirler.
    Mar.1: 15 “Zaman doldu” diyordu, “Tanrı’nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde’ye inanın!”
    Tövbe çağrısına uymak, Tanrı’nın eğemenliğine girebilmenin tek koşuludur.
    Günahıyla yüzleşemeyen insan asla bu egemenliğe giremez.
    İstediği kadar diyebilir ‘’ Tanrı beni seviyor’’
    Sevgiyi bilmek ile sevgiyi yaşamak farklı şeylerdir.
    Elbetteki Tanrı bizleri çok sevmektedir.
    Elç.20: 21 Hem Yahudiler’i hem de Grekler’i*, tövbe edip Tanrı’ya dönmeye ve Rabbimiz İsa’ya inanmaya çağırdım.
    Yapılan çağrıyı duymalı, o çağrıya kulak vermeli ve eyleme geçirmeliyizdir.
    O’nun bizlere gönderdiği Kutsal ruh ile dolmalı,
    Bu dolulugumuzu O’nun yönlendirmesiyle yaşama aktarmalı ve
    İnsanlara göksel egemenliği müjdelemeliyiz.
    İnsana bir tokat atar gibi ne kadar günahkar olduğunu anlatabilmeli,
    Onları tövbe etmeye çağırmalıyız.
    Bu ilk adımı atabilmelerinde onları Rab’bin sözleriyle güçlendirmeliyiz.
    Paylaşabilmeli,
    Bereketliyebilmeliyiz.

    Sevgiyleeeee

    #31620
    Anonim
    Pasif

    Hez.18: 30 “Bu yüzden, ey İsrail halkı, sizleri, her birinizi yolunuza göre yargılayacağım. Egemen RAB böyle diyor. Dönün! İsyanlarınızdan dönün! Günahın sizi yıkıma sürüklemesine izin vermeyin.
    Tanrı, bizlerin yüreklerimizide, yaptıklarımızıda çok iyi bilmektedir.
    Tanrı’nın istemi dışında, benliklerimizle yaptığımız her şey O’na olan güvensizliğimizi gösterir.
    O bizlerle bir olmak istemektedir. Aynı yolu katetmemizi arzulamaktadır.
    Kendi isteğimizle gittiğimiz yollar herzaman yalnış ve çıkmaz yollar olacaktır.
    Bu yollar bizi yıkıma sürükleyecektir.
    Hez.18: 31 İsyanlarınızı kendinizden uzaklaştırın. Yeni bir yürek, yeni bir ruh edinin. Neden öleceksin, ey İsrail halkı?
    Eger Rab’bin çağrısına uyarda, benliklerimizi kırar ve karar mercii olarak O’nu atarsak,
    O’nun yolunda gidiyor oluruz. O’nunla bir oluyoruz demektir.
    O bizden ayrı kalmak istememektedir.
    O’nsuz kalmak, ölmek demektir. Ruhtan yoksun kalmak demektir.
    Buna değermi acaba?
    Hez.36: 31 O zaman kötü yollarınızı, kötü işlerinizi anımsayacaksınız. Günahlarınız, iğrenç uygulamalarınız yüzünden kendinizden tiksineceksiniz.
    Geçmiş her zaman karanlıktır.
    Rab’ile olan birliktelik se aydınlık ve ışık doludur.
    Işık ta olana günahın yaklaşması mümkün değildir.
    Ruh gözü daima ayık ve uyanıktır.
    Geçmiş günahlarını bilir, kötülüklerin nereden geldiğini görür.
    Rab’deki kutsallıkla, günahı mukayese eder.
    Günahın O’nun doğasında yerinin olmadığını farkeder.
    Kendisinin O’nun kutsal özünde, ne kadar günahkar olduğunu,
    Tövbe sayesinde O’nunla bir olduğunu,
    O’nun tövbekara gösterdiği merhameti yaşar,
    Günahı bırakır ve geçmişinden dolayı acı çeker, pişmanlık duyar.
    Yşa.30: 21 Sağa ya da sola sapacağınız zaman, Arkanızdan, ‘Yol budur, bu yoldan gidin diyen sesini duyacaksınız.
    Biliriz ki Mesih bizi asla terketmeyecektir.
    Koşul ve şartlarımız her ne olursa olsun O bizimledir.
    Daima bizi uyarır, koror ve kollar.
    Seslenir sürekli yüreklerimize.
    Bizlere kendi yolunun doğruluğunu gösterir.
    Günaha düşsek bile, bizden geri dönmemizi ister.
    O’nunla, yaptıklarımızdan tövbe ederek kucaklaşmamızı ister
    Sevgi ve sabır ile bekler daima.
    Yer.31: 19 Yanlış yola saptıktan sonra pişman oldum. Aklım başıma gelince bağrımı dövdüm. Gençliğimdeki ayıplarımdan utandım, Rezil oldum.
    O’nunla olan birlikteliğimizde göreceğiz ki,
    Hiçbirşey eskisi gibi değildir.
    Tüm doğrularımız yalnış, tüm yalnışlarımız sa doğru görünecektir.
    Dünyasal yaşamdaki herşey tersine dönüşecektir.
    Geçmişimizden utanacağızdır.
    Göksel egemenliğin tadına vardıktan sonra ise,
    Günahı yanımıza yaklaştırmayacak ve günahın egemenliğine herzaman defol diyebileceğiz.
    Bu gücü bizlere Rab sağlayacaktır.
    O’ndaki doğruluk, bizlerdede olacaktır.

    Sevgiyleeee

    #31621
    Anonim
    Pasif

    Yer.31: 18 “Efrayim’in inlemelerini kuşkusuz duydum: ‘Beni eğitilmemiş dana gibi yola getirdin ve yola geldim. Beni geri getir, döneyim. Çünkü RAB Tanrım sensin.
    Rab’bin yolu doğru bir yoldur.
    Bizlerle aynı yolda yürümemizi istemektedir.
    O doğruluğa erişebilmemiz için, O’nun terbiyesine ihtiyacımız olacaktır.
    Bunu kendimiz asla başaramayız.
    O’na kulak verecek, O’nu gözlemleyecek, O’nu taklit etmeye çalışacağızdır.
    Yüreklerimizi, yaşantımızı O’nun ellerine bırakmayı ögrenecek,
    O’na güvenmeyi ve inanmayı bileceğizdir.
    Bunların sonucunda ise doğru yollarda O’nunla ve O’nun boyunduruğunda yaşayacağızdır.
    Yoe.2: 12 RAB diyor ki, “Şimdi oruç tutarak, ağlayıp yas tutarak bütün yüreğinizle bana dönün.
    O bizlerden doğru yürekler istemektedir.
    O’na doğru yürekle her gittiğimizde bizleri yanıtlayacak ve kollayacaktır.
    Yüreklerimiz Rab’be aittir.
    Oradaki her oluşum Rab tarafından bilinmektedir.
    Hatalarımızı görüp te, farkettiğimizde;
    Yürekten edeceğimiz bir tövbe,
    Rab ile olan diri ilişkiyi asla zedelemeyecektir.
    O zaten bilmektedir, neden, niçin ve nasıl sorularının yanıtlarını.
    Bizlerdense sadece tövbe beklemektedir.
    Bizlerin de yaptıklarımızın bilincinde olmamızı istemektedir.
    Yoe.2: 13 Giysilerinizi değil, Yüreklerinizi paralayın ve Tanrınız RAB’be dönün. Çünkü RAB lütfeder, acır, tez öfkelenmez, sevgisi engindir, cezalandırmaktan vazgeçer.
    Rab bizlerin yaptıklarına bakmamakta ve bununla ilgilenmemektedir.
    Yaptığımız hata ve günahlarda, görsel davranışlarla O’na gidemeyiz.
    Gitsek bile bu kabul bulmayacaktır.
    Yaptığımız eylemlerle, ağlamak sızlamakla, bağırıp çağırmakla, dövünüp durmakla birşey kazanamayız.
    O bizi duymacak ama feryadımıza yanıt vermeyecektir.
    Yaptıklarımız görseldir çünkü.
    Yürekle bütünlük içerisinde değildir.
    Şüphe içermektedir.
    Rab’be tövbe etmek ise, yürekten bağışlanacağımıza inanmak ve iman etmektir.
    Biliriz ki bağışlandık.
    Boşa çırpınışlar O’nu etkilemeyecektir.
    Doğru yüreklerimizden söylenen tek bir söz; ‘’ben günahkarını affet’’ yeterli olacaktır.
    O hazırdır bağışlamaya, affetmeye, lütfetmeye ve sevgisiyle kucaklamaya.
    Günahımızı yok sayacak ve bizimle sonsuz yaşamı paylaşacaktır.
    Mez.119: 12 Övgüler olsun sana, ya RAB, Bana kurallarını öğret.
    Mez.119: 8 Kurallarını yerine getireceğim, Bırakma beni hiçbir zaman!

    Rab’dir bizim ögretmenimiz ve önderimiz.
    Her ne ögreniyorsak, O’nun lütfu ile ögrenmekteyiz.
    Her ne yapıyorsak O’nun lutfu ile yapmaktayız.
    Doğrularımızı ve gücümüzü Rab’den almaktayız.
    İnsana değil, Rab’be bakmayı O’ndan ögrendik.
    Kendi doğrularını ve kurallarını yüreklerimize O kazıdı.
    Bizler O’nsuz hiçbirşey yapmaya kadir değiliz.
    O’nun bizde yaşadığını bilmek, bizim O’nunla yaşayabilmemizi sağlamaktadır.
    Rab’be yücelik olsun.
    2.Ko.7: 10 Tanrı’nın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan ve pişmanlık doğurmayan tövbeye götürür. Dünyanın acılarıysa ölüm getirir.
    Rab’de kalmak demek, her yapmış olduğumuz yalnış neticesinde acı çekmek demektir.
    Bu acıdır bizlerin ruhsal gözlerini açan.
    Anında hatalarımızı ve günahlarımızı arar dururuz.
    Acaba nerede yalnış yaptık ki, yüreğimiz acı içerisindedir.
    Göremiyorsak bile, Kutsal ruh aracılığıyla farketmeyi arzularız.
    Bizler O’nsuz yapamayız artık.
    Bu birlikteliği yok edecek olan herşeyin karşısına çıkarız.
    Acılarımız bizleri besler ve büyütürler.
    Rab’bin doğrularını bizlere ögretirler.
    Unutmamalıyız ki; Rab sevdiği kulunu terbiye eder.
    Bu terbiye ise bizim günahı görmemizi sağlar,
    Bizleri doğruya yönlendirir ve teşvik eder.
    Tövbe yüreği verir bizlere.
    2.Ko.7: 11 Bakın bu acılar, Tanrı’nın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız.
    Yüreğimizdeki acıdır bizlerin masumiyetlerinin kanıtı.
    Artık acının sırrını bilmekteyiz.
    Ögretici olduğunu görebilmekteyiz.
    Acılardan kurtuluşun tek yolu ise, doğru yolu Rab’le paylaşabilmektir.
    O’nun egemenliğini yaşamlarımızda ilan edebilmektir.

    Sevgiyleeee

    #31691
    Anonim
    Pasif

    Hez.36: 22 “Bu nedenle İsrail halkına de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey İsrail halkı, sizin hatırınız için değil, gittiğiniz uluslar arasında kirlettiğiniz kutsal adımın hatırı için bunları yapacağım.
    Bizler günahlı yaradılışımızla aslında hiçbir şeye layık değilken,
    Rab kendi kutsallığını bizlerde görmek için,
    Kendi adına yücelik getirmek için,
    Bizleri çağırmaktadır.
    O’ndaki kutsallığın, yaşamlarımızdada görünmesi için,
    O sese kulak verebilmeliyiz.
    Rab’bi izleyebilmeliyiz.
    Hez.36: 23 Uluslar arasında kirlenen, onlar arasında kirlettiğiniz büyük adımın kutsallığını göstereceğim. Onların gözü önünde kutsallığımı sizin aracılığınızla kanıtladığımda, uluslar benim RAB olduğumu anlayacaklar. Egemen RAB böyle diyor.
    O’nu izleyebilmek, O’nun ışığını yansıtmak demektir.
    O’na benzemek demektir.
    Bizlerin bir çaba sarfetmemiz gerekmemektedir.
    Düşüncemizin yenilenmesiyle, yeni bir yaşama kavuşacağızdır.
    Hez.36: 32 Bunu sizin hatırınız için yapmadığımı iyi bilin. Egemen RAB böyle diyor. Davranışlarınızdan utanın, yüzünüz kızarsın, ey İsrail halkı!
    Bilmeliyiz ki!
    Rab’bin bizler için yapmış olduğu planları vardır.
    Bu planları bizlerin yaşamlarında uygulamak istemektedir.
    Bunu bizim için değil,
    Kendisi için yapmakta olduğunu söylemektedir.
    Bizim O’nunla bir olmamızı ve yaşamlarımızda O’nun söz sahibi olmamızı istemektedir.
    Kendi doğruluğunu bizlerin yaşamlarındada görmek istemektedir.
    Yüceliğini bizim vesilemizle dünyaya göstermek istemektedir.
    Nedir bizden istediği peki;
    Yenilenmek.
    Yeni bir yaşama sahip olmak.
    Günahlarımızdan arınmak.
    Tövbe ile O’nunla sevgi dolu bir birliktelik kurmak.
    Tövbe ettim ve günahlarımdan kurtuldum demek doğru değildir.
    Rom.3: 24 İnsanlar İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.
    Kurtulabilmemiz ve aklanmamız için Tanrı’nın lütfuna ihtiyacımız vardır.
    Tanrı biz günahkarları, Rab İsa Mesih’e iman ettiğimizde, dogru ilan eder.
    Bu doğruluk bizim yaşamlarımızda O’na itaat etmekle gösterilir.
    Tanrı doğruluğunu, yaptığı işlerde ve söylediği sözlerde yaşamlarımıza kazır, kendisini gösterir.
    Tanrı insanı aklamakla, insanın doğru olmadığı halde, doğru olduklarını söyler.
    Günahın var olduğu yere, günahı.
    Doğruluğun olmadığı yere doğruluğu yüklemez.
    Aklanmak, bizim sanki hiç günah işlememiş gibi kabul etmektir.
    Aklanmakla sadece günahtan özgür kılınmak değildir,
    Aynı zamanda Tanrı’nın doğruluğunuda giyinmektir.
    O doğrulukla cennete yaraşır hale gelebilmektir.
    Aklanma bir armağandır. Karşılıksızdır.
    Ef.1: 7-8 Tam bir bilgelik ve anlayışla üzerimize yağdırdığı lütfunun zenginliği sayesinde Mesih’in kanı aracılığıyla Mesih’te kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk.
    Kurtulduk ve bağışlandık.. halleluyaa
    Rab İsa kurtarıcıdır. O’nunla kurtuluşu sahiplendik. Evet kurtulduk.
    O’nun kanı bu kurtuluşumuzun ücreti oldu.
    Suçlarımız bağışlandı.
    Kurtuluşumuzun bir meyvesidir suçlarımızdan bağışlanmak.
    Çarmıh’ta bu kazanca sahip olduk.
    Tanrı üzerimize lütfununun zenginliğini sürekli dökmektedir.
    Lütfu sonsuzdur, bağışlanmamızda sonsuz olacaktır.
    O bizi lütufla seçti. Kurtardı ve bağışladı.
    Yaşamımızdaki planlarını bizlerle paylaştı.
    Bilgeliğini sundu bizlere,
    O’nu anlayabilmemizi ve planlarını kavrayabilmemizi sağladı.
    Bizi sırdaşı olarak gördü ve ruhunu döktü yüreklerimize.
    Elç.17: 30-31 Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor.
    Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi’yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir.”

    Geçmişimizin ne kadar karanlık olduğunu Tanrı bilmektedir.
    Günahlı bir yaradılışa sahibiz.
    O’nsuz bir geçmişimiz bulunmaktadır. Bilgisizizdir.
    Ama şimdi ise, Tanrı2nın diri ve yaşayan sözleri aracılığıyla doğrulara erişebilmekteyiz.
    Her yerde ve her zaman tövbe edebilmeli ve düşüncelerimizin yenilenmesiyle değişme sürecine girebilmeliyiz.
    Bu çağrıya uygun bir yaşama bizler davetliyiz.
    Karşımızda tek bir gerçek vardır. İsa Mesih.
    Biz günahkarlar için Çarmıh2ta bedenini feda etmiş, kanını akıtmış ve ölmüştür.
    Ölümü yenmiş ve ölümden dirilmiştir.
    Sonsuz yaşamına bizleride çağırmaktadır.
    Yargı gününü belirlemiş ve geleceği günün yakın olduğunu açıklamıştır.
    Luk.13: 3,5 Size hayır diyorum. Ama tövbe etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız.”
    Hiç kimse tövbe etmeden bağışlanmayı bekleyemez.
    Sonsuz yaşamı elde edemez.

    Sevgiyleeeee

    #31700
    Anonim
    Pasif

    Rom.5: 12 Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi.
    Günah bizleri Tanrı’dan uzaklaştırır ve ölüme sürükler.
    Günahın büyüğü veya küçüğü olamaz.
    Tüm günah işleyenler lanet altındadır.
    En küçük günah bile laneti haketmeyecek kadar küçük sayılmaz.
    Rom.6: 23 Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı’nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa’da sonsuz yaşamdır.
    Rom.8: 1 Böylece Mesih İsa’ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur.

    Kendimize sormamız gereken soru ise; ölüm mü, sonsuz yaşam mı olmalıdır.
    Günah laneti getirir evet.
    Aynı şekilde hiçbir günah ta, gerçek tövbe edenler üzerinde laneti getirecek kadar büyük değildir.
    Tövbe günahı yok eder, paklar, temiz kılar.
    Mat.12: 36 Size şunu söyleyeyim, insanlar söyledikleri her boş söz için yargı günü hesap verecekler.
    Yürekten edilmeyen tövbeler ise tövbe özünden yoksundur. Geçersizdir.
    İnsan benliğinin işidir. Aldatıcıdır.
    Tövbe insana değil Tanrı’ya yapılandır.
    İnsanın onayı burada devre dışı bırakılmıştır.
    Yüreklerimizi sadece ve sadece Rab Tanrı’mız bilmektedir.
    İnsanı kandırabiliriz belki bir nebze ama Tanrı’yı asla kandıramayız.
    Bu tür girişimler hesapsız kalmayacaktır.
    Mez.19: 13 Bilerek işlenen günahlardan koru kulunu, İzin verme bana egemen olmalarına! O zaman büyük isyandan uzak, Kusursuz olurum.
    Günahı bilmek, günahtan uzaklaşmamıza yol açacaktır.
    Günaha düşmek veya düşmemek elimizdedir.
    Ama artısını ve eksisini düşündüğümüzde, bizleri Tanrı’sız bırakacak bir eylem olduğunu farkederiz.
    Herzaman Tanrı’dan güç ve destek arayışında olmalıyız.
    O’nsuz yapamayız, günahla başedemeyiz.
    Tanrı’yı bilmekse bizleri kusursuz kılacaktır.
    Luk.19: 8 Zakkay ayağa kalkıp Rab’be şöyle dedi: “Ya Rab, işte malımın yarısını yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim.”
    Lütfu gördüğümüz an dır, ne kadar günahkar bir insan oluşumuz.
    Aksi taktirde her dünyasal insan gibi ben günahkar değilim deme cesaretini gösterebiliriz.
    Birzamanlar demiyormuyduk sanki, günahsızlığımızla övünmüyormuyduk.
    İyi işlerimizle günahı yok ettiğimizi sanmıyormuyduk.
    Zakkay gibi günahımızı görüp, ne kadar aciz olduğumuzu farkedip, kendimizi yok saydığımız an… merhametle kucaklaşacağız.
    1.Ti.1: 13-15 Bir zamanlar O’na küfreden, zalim ve küstah biri olduğum halde bana merhamet edildi. Çünkü ne yaptıysam bilgisizlikten ve imansızlıktan yaptım.
    Ama Rabbimiz’in lütfu, imanla ve Mesih İsa’da olan sevgiyle birlikte bol bol üzerime döküldü.
    “Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi” sözü, güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. Günahkârların en kötüsü benim.

    Ben günahkarım deyip te geçiştirmemeliyiz.
    Her tür günahımızla tek tek yüzleşebilmeli ve o günahın egemenliğinden kurtulabilmeliyiz.
    Günah bizlerin zayıflıklarıdır.
    Rab’de olan bizler asla zayıf düşmemeliyiz.
    Gücümüzü O’ndan dilenmeli ve istemeliyiz.
    Bilmeliyiz ki Rab çok sabırlıdır.
    Bizler anında değişemeyiz. Zamana ihtiyaç duyarız birçok konuda.
    Bir bebek misali; önce oturur, yerde emekler, düşe kalka yürür, ve koşarız. Bu bir süreçtir bebek için.
    Bizlerde üzerimizdeki günahları önce farkedip, bebek adımlarıyla üzerimizden silkeleyip atabilmeliyiz.

    Sevgiyleeee

    #31717
    Anonim
    Pasif

    Mez.51: 4 Sana karşı, yalnız sana karşı günah işledim, Senin gözünde kötü olanı yaptım. Öyle ki, konuşurken haklı, Yargılarken adil olasın.
    Günahı bilmek, bizleri tövbeye götüren ilk adımdır.
    Her insan kendi günahlarını Tanrı’ya itiraf edebilmelidir.
    O’nun sevgi dolu lütfuyla, sınırsız merhametiyle kucaklaşabilmelidir.
    Mez.51: 5 Nitekim suç içinde doğdum ben, Günah içinde annem bana hamile kaldı.
    Dünya, Şeytan’ın egemenliğini sürdürdüğü yerdir.
    Şeytan’ın kalesidir dünyamız.
    Her bir insan bu egemenliğin içerisinde doğmuş ve günahın içerisinde varolmuştur.
    Doğuştan günahla barışmış ve günah tohumları üreten dünyada yaşamışızdır.
    Mez.51: 9 Bakma günahlarıma, Sil bütün suçlarımı.
    Hatırlamak gerekmektedir geçmiş bireysel ve yalnız yaşamımızı.
    Günahla nasıl bir bütün olduğumuzu unutmamalıyız.
    Günahlarımızın yok sayılabilmesi, Tanrı’ya itirafla ve tövbe ile mümkündür.
    Bağışlanmamızı sağlayayacak kurtarma işi ise Tanrı’ya aittir.
    Günahlarımızın silinmesi, O’nun lütfuyla olabilmektedir.
    Mez.32: 5 Günahımı açıkladım sana, Suçumu gizlemedim. “RAB’be isyanımı itiraf edeceğim” deyince, Günahımı, suçumu bağışladın.
    Bir günahkarın hemen yargılanmaması ne mükemmel bir lütuftur.
    Tanrı dünahı bağışlayandır.
    Günahımızı açıklamamız ve dilememiz gereklidir.
    Her ne durum ve şartlar altında olursak olalım, O’na sığınabilmeliyiz.
    O zaten bizleri, bizlerden iyi bilmekte tanımakta ve olduğumuz gibi benimsemektedir.
    Bilmeliyiz ki günahlarımız bağışlanacaktır.
    Sevinç ve esenlikle dolacağızdır.
    Bilmek, imanla istemek, arzulamak ve beklemek sevincimizi artıracaktır.
    1.Yu.1: 9 Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır.
    Ne büyük bir güvence, sizcede öyle değilmi?
    Bilmem hiç sordunuzmu acaba kendinize;
    Günahımı itiraf etmediğim ve tövbe etmediğim dönemlerde nasıl bir durumdaydım?
    Bu durumu aşmak için ne tür eylemler yaptım?
    Acaba itiraf etmediğim günahlarım hala varmı?
    Gerçekten de sunulmuş olan lütuf altındamıyım?
    İnsanın kendisini kandırması kadar kolay birşey yoktur.
    Ama Tanrı’yı kandırmaksa olanaksızdır.
    O bizlerden sadece doğru yüreklerle o’na gitmemizi istemektedir.
    Çok kolay ve basit bir çözüm öyle değilmi.
    Tanrı sevgi Tanrı’sıdır.
    Korkusuzca atacağımız sevgi dolu adımlarımız kesinlikle yanıt bulacak ve Tanrı ile bir bütün olabileceğizdir.

    Sevgiyleeeee

    #31731
    Anonim
    Pasif

    Yak.5: 16 Bu nedenle, şifa bulmak için günahlarınızı birbirinize itiraf edin ve birbiriniz için dua edin. Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkilidir.
    Ayeti ilk okuduğumuzda, gizli tüm günahlarımızı birbirimize anlatmamız gerektiği gibi görünmesine karşın,
    Aslında burada bu ifade kullanılmamaktadır.
    Burada birbirinize derken; birebir ilişkilerden sözedilmektedir.
    Birbirinize itifar edin, birbiriniz için dua edin.
    Kişiye karşın öfke ve kırgınlıklarımızı itifar etmemiz gereklidir. Onun için dua etmemiz önemlidir.
    Bedensel iyileştirme, ruhsal iyileştirmeyle bağlantılıdır.
    Bunun içinse; günahı bilmek, itiraf etmek, bağışlamak ve dua etmek gereklidir.
    Bu zincirleme bir oluşumdur.
    1.Se.5: 23 Esenlik kaynağı olan Tanrı’nın kendisi sizi tümüyle kutsal kılsın. Ruhunuz, canınız ve bedeniniz Rabbimiz İsa Mesih’in gelişinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun.
    İnsanın üç yapı taşı vardır.
    Ruh, can ve beden.
    Birinin etkilenmesi, tümünü etkileyecektir.
    Diri bir ruha sahip olmak, bedenlerimizin de sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
    Diğer önemli bir nokta ise; doğru kişinin yapmış olduğu duadır.
    Doğru kişi, kendisini Rab’be adayandır. İçtendir. Bilir duasının gerçekleşeceğini. İnanır. Yürekten seslenir. Şüphesiz bir çağrı yapar.
    Doğru kişinin; günaha düşen, Tanrı’dan uzaklaşan kardeşlere yapacağı dua etkin olacaktır.
    Doğru kişinin yalvarışı çok güçlü ve etkindir.
    Bu kişinin doğruluğu; yaşamsal ve yürek doğruluğudur.
    Aslında bizlerden farklı bir yaradılışa sahip değildir bu kişi.
    Bizim gibi bir insandır ve herkes gibi zayıflıkları olan biridir.
    Luk.17: 3 Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın.
    Yaşantımıza, yani yaşayışımıza dikkat etmeliyiz, örnek olabilmeli teşvik edici bir yaşam sürebilmeliyiz.
    Aksi taktirde ne günah işleyen kardeşimizi doğruya yönlendirebilir, ne azarlayabilir, nede onu tövbeye davet edebiliriz.
    Çünkü aynı yada faklı günahın içerisinde bulunmaktayızdır.
    Bir hırsız karşısındakine hırsızlık yapma nasıl diyemiyorsa, bizlerde bu hakkı kendimizde göremeyiz.
    Önce kendimize çekidüzen verebilmeli, sonra örnek teşkil edebilmeliyiz.
    Günahı gösterebilmeli, bağışlamalı ve tövbe çağrısı yapmalıyızdır.
    Yaşantılarımız bu nedenle çok önemlidir.
    Öyleki kardeşine yada Mesih’in kilisesine karşı suş işleyen kişi,
    Kendilerine karşı suç işlediği kişilere karşı olan tövbesini ve günahtan duyduğu üzüntüyü kişisel olarak açıklasın, ifade etsin, pişmanlık duysun.
    İtirafını kardeşine veya herkesin önünde itiraf etmeye istekli olsun.
    Luk.17: 4 Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.”
    İtifar sonucunda bizlere düşense sadece ve sadece bağışlamaktır.
    Barışmaktır, uzatılan bu eli sevgiyle tutmaktır.
    Geçmişi her tövbe itirafında yok saymamız gerekmektedir.
    Anımsamamamız gerekmektedir.
    Aksi taktirde gerçek bağışlanma sağlamaz.
    Karşımızdaki kardeşimizin günahtan tövbe itirafını tek tek saymamalıyızdır.
    Bu kaçıncı tövben dememeliyizdir.
    Her defasında sil baştan alıp, sıfırdan kabullenmeliyizdir.
    Her seferindede sevgiyle kucaklamalıyız.
    2.Ko.2: 8 Bunun için ona duyduğunuz sevgiyi yenilemenizi rica ederim.
    Yaniden başlamalıyız.

    Sevgiyleeeee

7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.