Temiz Ellerin Temizlemek İstediği İnsanlar

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25659
    Anonim
    Pasif

    tanri sevgidir
    Temiz Ellerin Temizlemek İstediği İnsanlar!

    Rabbimiz yaratmış olduğu bu dünyayı Adem’e teslim etti. Adem de, bir meyvanın tadına baksın diye temiz olan dünyayı pasaklı, pis, iğrenç, bataklık bekçisi İblis’e teslim etti. Bu kirli bataklık bekçisi, bütün dünyayı kirletti. Temiz bir yer yok, göremezsiniz. Rabbi tanımayanlar şöyle diyorlar: ‚Amaaan, ohhh ne güzel serbest bir hayat, yaşadıkça insana tat veriyor. Dünya benim için biçilmiş bir kaftan, giymişim bu güzel kaftanı, onu asla çıkarmam, başka bir kaftan istemem!’

    Evet sevgililer, dünya çok mükemmel bir dünya. Ne yazık ki Adem, onu temizliği bilmeyen kirli Şeytan’a teslim etti. İyiliği ve temizliği bilmeyen kirli Şeytan’a teslim etti. En güzel binalara bir bakın, sırası gelince başlıyor yıkılmaya, dökülmeye ve tamir edilmesi için hemen inşaat ustalarına koşuluyor. Bu güzelim dünya kurulduğundan beri, bir gün tamir edilmedi. Söyleyin, öyle değil mi? Ne yazık ki insanlar bu güzel dünyanın kirlenmesinin farkına varmak istemiyorlar, pisliklerini görmezlikten geliyorlar. Bu helak edilmiş dünyada gönülleri rahat bir şekilde yaşıyorlar. Bütün pisliklere ve iğrenç bataklıklara göz yumuyorlar, daha doğrusu göz yummak zorunda kalıyorlar.

    Şunu bilin ki, dünyanın bu büyük gururunu alçaltmak için Rabbimiz gazapla geliyor. Bu dünyaya öyle korkunç gazaplar gelecek ki, insanlar dağlara, kayalara yalvaracaklar ‘üzerimize düşün de, Tanrı’nın gazabından bizi gizleyin’ diye..

    Fakat, Temiz Ellerin Temizlediği itaatli evlatlarına Rabbimiz gizli Hazine’yi teslim etmek için geliyor. Her kim sevgi olan Rab Tanrı’yı kalbinde taşırsa, O’na iman ederse Tanrı’dan doğmuştur. Tanrı’dan doğanlar Tanrı’nın ev halkıdır. Baba’nın bütün mirasının sahibi kendi ev halkıdır. Dışarıdan gelen hiç bir kimse bu mirasa sahip olamaz. Ancak dışarıdan gelip de, Göksel Baba’nın temiz elleriyle kirinden, günahından yıkananlar Baba’nın ev halkına dahil olur. Şimdi sizlere bir örnek vereceğim:

    Tanrı’nın gözünde dürüst ve itaatli bir kral olan Hizkiya’nın oğlu Manasse’den söz edeceğim. Manasse, babası Hizkiya öldükten sonra çok iğrenç bir yaşam sürdü ve pisliklerin içinde yaşadı. Kral olduğu için halka her istediğini yaptırıyordu. Fakat bu kirli ve iğrenç insanın yaptıkları Rab’bin sabrını taşırdı. Rab, bu kralı, Aşur kralının eliyle çifte zincirlerle demirlere vurdu. O’nu tutuklayıp Babil’e götürdüler ve zindana attılar. Kral Manasse çektiği sıkıntılar içeriside zindanda Rab Tanrı’ya yalvardı, yakardı, bütün günahlarından tövbe etmek ve yıkanmak istedi. Rabbimiz çok çok inayetlidir ve onun yalvarışlarını işitti. Manasse’yi Babil zindanından çıkarıp tekrar İsrail’deki krallığına geri döndürdü. Bu kral tövbe edip günahlarından temizlendikten sonra bütün İsrail’de Rab’bin yüceliğini ilan etti.

    Burada, Babil zindanlarında çektiği acılar ve sıkıntıların kral Manasse’ye Tanrı’nın varlığını, gücünü gösterdiğini görüyoruz. Ne yazık ki Manasse’nin babası Hizkiya, oğluna Tanrı’nın gücünü ve varlığını öğretemedi. Bazı insanlar büyük sıkıntılara düşmedikçe, Tanrı’nın varlığının ve O’nun gücünün farkına varamazlar. Kutsal İncil’deki zengin Zakkay’a bir bakalım:

    ‘İsa Eriha`ya girdi. Kentin içinden geçiyordu.
    Orada vergi görevlilerinin* başı olan, Zakkay adında zengin bir adam vardı.
    İsa`nın kim olduğunu görmek istiyor, ama boyu kısa olduğu için kalabalıktan ötürü göremiyordu.
    İsa`yı görebilmek için önden koşup bir yabanıl incir ağacına tırmandı. Çünkü İsa oradan geçecekti.
    İsa oraya varınca yukarı bakıp, “Zakkay, çabuk aşağı in!” dedi. “Bugün senin evinde kalmam gerekiyor.”
    Zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsa`yı evine buyur etti.
    Bunu görenlerin hepsi söylenmeye başladı: “Gidip günahkâr birine konuk oldu!” dediler.
    Zakkay ayağa kalkıp Rab`be şöyle dedi: “Ya Rab, işte malımın yarısını yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim.”
    İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da İbrahim`in oğludur.
    Nitekim İnsanoğlu*, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi.”( Luka 19:1-10).

    Zakkay, İsa Mesih’in kim olduğunu görmeye çalışıyordu. Kalabalıktan göremiyordu, çünkü boyu kısaydı. Rab’bi görmek için önden koşarak bir yabani incir ağacına çıktı, çünkü İsa Mesih o yoldan geçecekti. İsa Mesih o yere gelince yukarı bakıp ona dedi: ‚Zakkay, acele et, aşağı in! Bugün senin evinde kalmam gerekiyor’. Zakkay aceleyle aşağıya indi ve Rab’bi sevinçle evine aldı. Bunu görenler kendi kendilerine İsa için: ‚Nasıl bu günahkar adamın evine konuk oluyor?’ diye kendi kendilerine mırıldandılar. İsa Mesih’te kusur bulmak için sürekli mırıldanırlardı, bunu yapanlar da hep din adamlarıydı.

    Zakkay sevinç içerisinde Rab’be: ‚İşte Rab, malımın yarısını fakirlere veriyorum; eğer kimseden tehditle, haksızlıkla birşey aldımsa, bunu dört katıyla geri veriyorum!’ İsa Mesih ona dedi: ‚Bugün bu eve kurtuluş geldi, çünkü bu da bir İbrahim oğludur’ dedi. İsa Mesih’in Zakkay’a yeni bir yaşam sunmasıyla Zakkay büyük bir sevinçle sevindi ve dünya malını gözü görmedi. Fakat Zakkay çok zengindi. Bu zenginliğini nasıl elde ettiğini bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var, bu adam vergi görevlilerinin başıydı ve çok zengindi. Zakkay’ın İsa Mesih’e söylediği şu sözlerden birşeyler ortaya çıkıyor: ‚Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim!’.

    Rabbimiz, Zakkay’a malından, mülkünden, servetinden hiç söz etmedi. Bu konuda hiçbir şey söylemedi. Zakkay kendi kendine, varlığının yarısını fakirlere dağıtma kararını aldı. Zakkay’ın yüreği Rab’bin ışığıyla, nuruyla dolmuştu. Rab’bin ışığı, Zakkay’ın kendi günahlarını görmesini sağlamıştı. Zakkay, mal varlığının kirli yaşamının kazancı olduğunu anladı, bundan tiksindi, mal varlığının yarısını, ve haksızlıkla elde ettikerinin de dört katını verme kararı aldı ve bunu uyguladı. Mesih’ın ışığına gelen kişi aydınlanır, karanlık işleri ortaya çıkar ve bundan kurtulmak ister.

    Zakkay, İsa Mesih’le karşılaşıncaya kadar karanlıktaydı. Karanlıkta olduğu için de, kirli işlerini, pisliklerini, günahlarını göremiyordu. İsa Mesih’le karşılaşması, O’nun ışığına gelmesi tüm yaşamını her yönüyle gözleri önüne serdi, şaşırttı Zakkay’ı. Ruh gözleri açıldı, artık tek çaresi bu pisliklerden temizlenmekti. HAMDOLSUN Zakkay temizlendi, kurtuldu ve Rab’bi izlemeye başladı. Zakkay’ın yüreğindeki İsa Mesih’i görme özlemi, onun kirlerinden, pisliklerinden, günahlarından temizlenmesine neden oldu.

    Evet sevgililer, Rab türlü türlü yollarla evlatlarını uyarıyor ki, hırsız olan iblis gelip hazinelerini çalmasın. Rab’bi Mesih olanın eksiği olmaz, HALLELUYA!! İtaatsiz kral Manasse eğer Babil zindanlarında çürümeğe bırakılmasaydı, asla Tanrı’yı aramayacaktı. Zindana düşmek, yaşadığı çetin zorluklar onun Rab’bi aramasına ve O’na bağlanmasına neden oldu.

    Rab’le güreşilmez. Ateşle oynanmaz. Rab hiçbir zaman yüceliğini düşmana vermez. Merhameti bol olan Rab, Manasse’yi bağışladı, yeniledi ve Kutsal Ruh’u ile doldurdu ki, Manasse’nin yüreğinde şerrin kirli işlerine yer kalmasın. Onu temizleyip tekrar kral yaptı, ve Manasse İsrail’de krallığına devam etti.

    Burada iki kişi görüyoruz. Birisi özlemle koşarak gelip Rab’bi görmek istiyor, görüyor ve temizlenip kurtuluyor. Diğeri de itaatsizliği ve Rab’bi ciddiye almaması nedeniyle zindana çürümeye bırakılıyor, korkunç sıkıntılar içinde Rab’be sesleniyor, O’na yalvarıyor ve kurtuluyor. Manasse kendi çıkarı yüzünden, O’nun kurtarışına muhtaç olduğu için Rab’bi aradı. Rab, sonsuz merhametinden dolayı ona cevap verdi ve kurtardı. Rabbimiz’e derin sevgi ve saygıyla itaat edelim. Sevgimiz alev alev yansın, hiç bir zaman sönmesin, çünkü O, bizlere karşı çok şefkatli davrandı. Rabbimiz övülmeye layıktır. Rab’bi Zakkay gibi özlemle arayalım, günahlarımızdan, pisliklerimizden temizlenerek kurtuluşa erelim. Çıkarımız için değil, ama O’nu özlemle, sevinçle, itaat ederek arayalım ve huzuruna yaklaşalım. Övgüler sunarak gece gündüz O’nu yüceltelim, ve O’na tapınalım. AMİN ve HALLELUYA!

    Şeririn düzenlerini hepimiz biliyoruz. Yaşamımız, canımız ve ruhumuz bir buğday demeti gibi Tanrımız’a bağlı kalsın. Eğer öyle olursa bizde sadece iyilik işleyecektir. Her birimiz sulanmış, gübrelenmiş ve ürün vermiş birer tarla gibi olacağız. Rabbimiz İsa Mesih bizimle olduğu için de, tüm fırtınalara, rüzgarlara, ve kızgın, yakıcı güneşe rağmen solmayacağız. İşte o zaman ŞER, karşımızda mum gibi eriyecektir. HALLELUYA! Rab evlatlarına diyor: ‚Çabuk geleceğim; kimse senin tacını almasın diye sende olanı sıkı tut’.

    Sevgililer, Rab’bin ‘sıkı tut’ dediği, bende ve sende olan, diri Tanrı’nın diri Sözleri’dir. Bir insan gök ordusuna dahil ise Rab’bin sözleri onda köklenmiştir, onu hiç bir güç sarsamaz. HALLELUYA ve AMİN!.

    Rab’bin bütün bereketleri sizinle beraber olsun , rahmetleri sizi hep ıslatsın. AMİN!

    Rab’de kardeşiniz
    Vaiz Yaşar Ölmez

    #31103
    Anonim
    Pasif

    Yaşar kardeş, Rab seni bereketlesin. Gerçekten güçlü bir vaaz.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.