Tanrı’nın Yetkisi ve Gücü

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25261
    Anonim
    Pasif

    Tanrı’nın Yetkisi ve Gücü (David Pytches) _hac:
    Tanrı’nın gücü her şeye yeter
    O’nun adı El Şadday’dır ve ‘Her şeye gücü yeten Tanrı’ anlamına gelir. İnanç bildirgesinde şöyle yazılıdır: ‘ Baba’nın her şeye gücü yeter; Oğul’un her şey gücü yeter; Kutsal Ruh’un her şeye gücü yeter. Her şeye gücü yeten üç kişi yoktur. Her şeye gücü yeten tek Tanrı’dır.


    a.) Tanrı’nın yaratma gücü vardı. Bizi yaratmıştır (Yaratılış 1:27).
    b.) Tanrı’nın yok etme gücü vardır. Bizi yok edebilir (Luka 12:5).
    c.) Tanrı’nın kurtarma gücü vardır. Bizi kurtarabilir (1.Korintliler:118).

    d.) Tanrı’nın sonsuz ve seçici gücü vardır.(Daniel 4:34-35; İşaya 46:10).

    Elçi Pavlus şöyle diyor: ‘Dünyanın yaratılışından beri, Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri, yani sonsuz gücü (dunamis) ve Tanrılığı O’nun yaptıklarıyla anlaşılarak açıkça görülüyor. Bu yüzden özürleri yoktur’ (Romalılar 1:20).


    Pavlus, Tanrı’nın yetkisini (exousia) çömlekçinin kil üzerindeki yetkisine benzetiyor (Romalılar 9:21; Yeremya 18:6).


    Tanrı Yetki ve Güç vermiştir


    1.) Bütün yetki ve güç Tanrı’dan gelir (Romalılar 13:1).
    2.) İnsana
    a.)Tanrı’nın benzeyişi ve yüceliği olmak ve bu nitelikleri yansıtmak için (Yaratılış 1:26; Mezmurlar 8:3-4).
    b.) Yeryüzüne hükmetmek için (Yaratılış 1:26)
    c.) Her şeyin Tanrı’nın ayakları altına serilmesi için (Mezmurlar 8:6-8) yetki ve güç vermiştir


    Şeytan geçici bir süre için Tanrı’nın insana sunduğu bu yetkiyi ele geçirmiştir (Luka 4:6).


    1.) Adem aldandı ve bilerek söz dinlemedi. Böylece yetkinin ve gücün ayrıcalıklarını yitirdi (Yaratılış 3:23).
    2.) Bunun sonucunda Şeytan, bu dünyanın ilahı, yöneticisi ve hükümranı haline geldi (2.Korintliler 4:4).
    3.) Şeytan’ın yönetimi altındaki her şey tutsak oldu; günah, hastalık, yıkım ve ölüm her şeye egemen oldu (Yuhanna 8:34-44).
    4-) Mesih, Tanrı’nın yetkisini ve gücünü yeniden yeryüzünde oluşturmak için insan bedeni alarak geldi (ikinci Adem).
    5-) Şeytan, İsa’yı ayartıp O’nunla pazarlık yapmak istedi. İsa’ya yeryüzünün bütün egemenliklerini sundu (Luka 4:6). İsa ise bunlar üzerinde zaten belirlenmiş bir hakka sahip olduğunu bilerek bu öneriyi reddetti (Yuhanna 8:14; Yuhanna 10:14-18).



    Mesih’in gücü ve yetkisi

    1.) İsa, Babasıyla olan Oğulluk ilişkisi aracılığıyla yetki (exousıa) aldı. Oğul olarak Baba tarafından gönderildiğini, kimliğinin ve görevinin ne olduğunu biliyordu (Yuhanna 17:2; Yuhanna 3:35).
    2.) İsa yetki altındaydı (Babası’yla doğru olan bir ilişkisi vardı), dolayısıyla başkalarının da fark edebileceği bir şekilde yetkisini kullandı (Matta 8:5-9).
    3.) İsa’nın öğretişinde yetki olduğu görüldü (Matta 7:29), çünkü yalnızca Baba’dan işittiklerini söylüyordu (Yuhanna 7:17-18; Yuhanna 8:38).
    4.) İsa yüceltildiği zaman gökyüzü ve yeryüzü üzerinde tam bir yetki sahibi oldu (Matta 28:18; Filipililer 2:6-11; Efesliler 1:20-23).
    5.) İsa, en sonunda yetkisini ve gücünü yine Baba’ya verecektir (1.Korintliler 15:24-28).



    Mesih’in gücü
    1.) İsa, vaftiz olurken Kutsal Ruh’un meshedişi aracılığıyla güç aldı.
    2.) İsa, o andan başlayarak doğa, günah, hastalık, cinler ve ölüm üzerinde gücünü gösterdi – bunların hepsi O’nun buyruklarına uydu (Markos 1:22-27; Matta 9:6-8; Markos 4:39-41; Luka 7:1-17).
    3.) İsa, yaşamı, ölümü ve dirilişi aracılığıyla düşmanın ruhsal güçlerini ele geçirdi ve bunları yenerek gözler önüne serdi (Yuhanna 12:31; Koloseliler 2:15; İbraniler 2:14).


    Tanrı’nın halkının yetkisi ve gücü


    Alınan yetki ve güç
    1.) İsa elçilere ve kendisiyle birlikte olan öğrencilere ruhsal güç verdi (Luka 9:1).
    2.) İsa göğe alındıktan sonra tüm imanlılara Kutsal Ruh aracılığıyla güç alacaklarını vaat etti (Elçilerin İşleri 1:8).
    3.) A .) Bu gücü kendi konumumuzda kullanıyoruz – Oğulluğa alınarak Tanrı’nın ailesine katıldık; böylece Tanrı’nın çocuğu olmanın tüm haklarını kazandık (Yuhanna 1:12).
    b.) Bu gücü boyun eğerek kullanıyoruz – Tanrı’nın Egemenliğine boyun eğiyoruz. Yetki altındayız ve yetkimiz var (Matta 8:8-9).
    c.) Bu gücü ilişkimiz aracılığıyla kullanıyoruz – Asmanın çubuklarıyız. İsa, ‘Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bensiz birşey yapamazsınız’ dedi (Yuhanna 15:5).
    d.) Bu gücü , meshedilişimiz aracılığıyla kullanıyoruz. Kutsal Ruh geldiği zaman, bizi güçlendirmesi için kendimizi O’na açabiliriz; ya da arkamızı dönerek bizi güçlendirmesine engel oluruz. Vaat ortadadır: ‘Ama Kutsal Ruh üzerinize gelince güç alacaksınız’ (Elçilerin İşleri 1:8).

    #32678
    Anonim
    Pasif

    Selam Suna,

    Burada gerçekten anlayamadığım bir nokta var:
    Yazar diyor ki ;”Baba’nın her şeye gücü yeter; Oğul’un her şey gücü yeter; Kutsal Ruh’un her şeye gücü yeter. Her şeye gücü yeten üç kişi yoktur. Her şeye gücü yeten tek Tanrı’dır.”
    Tamam çok güzel, buradan Baba, Oğul ve Ruhul Kudüs’ün aynı kişi olduğunu anlıyorum.

    Ama bir sonraki cümle bana diyor ki “Mustafa sen yanlış anlamışsın”:
    1-İsa, Babasıyla olan Oğulluk ilişkisi aracılığıyla yetki (exousıa) aldı. Oğul olarak Baba tarafından gönderildiğini, kimliğinin ve görevinin ne olduğunu biliyordu.
    -Yukarıdaki pasajdan anladığım kadarıyla İsa, Baba ile aynı değilmiş

    2-İsa, vaftiz olurken Kutsal Ruh’un meshedişi aracılığıyla güç aldı
    -Bu pasajdan anladığım kadarıylar da İsa, Kutsal Ruh ile aynı değil.

    Peki İsa Mesih ne Kutsal Ruh ise ne de Baba ise ve aynı zamanda da Kutsal Ruh, Baba değil ise nasıl oluyor da bir tek kişilikten bahsedebiliyoruz? Bunu anlayamıyorum.

    Yani eğer ortada bir tek kişilik var ise bu kişiliğin kendi kendine dua etmesi, kendi kendine yetki vermesi biraz garip değil mi?

    Ya da eğer bunlar bir tek kişilik ise yani her biri Tanrı’nın farklı bir görüntüsü/yansıması ise; Tanrı’nın kendini oğul kılığında yeryüzüne göndermesi, daha sonra da havarilerine eğer gitmezse Kutsal Ruhun (parekletos için sizin iddanızı doğru kabul ederek Kutsal Ruh dedim) gelmeyeceğini söylemesi “ben şimdi gideceğim sonra da kılık değiştirip geri geleceğim” demesiyle aynı anlama gelmiyor mu?

    Selametle,

    Mustafa

    #32673
    Anonim
    Pasif

    itanrı’ya İman ile ilgili okuduğum temsili hikayecik çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim.

    Tanrı’ya imanda ne kadar büyük bir mutluluk ve huzur ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen şu temsili hikayeciğe bak ve dinle:

    Bir zamanlar iki adam, hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Birinci bencil ve talihsiz adam bir tarafa; diğer hak tanıyan, bahtiyar adam ise diğer tarafa gider.

    Bencil adam, hem kibirli, hem sadece kendini düşünen ve karamsar olduğundan bunun cezası olarak nazarında pek kötü bir memlekete düşer. Bakar ki: Her yerde aciz, çaresiz, mutsuz insanlar, zorba korkutucu adamların ellerinden ve tahribatlarından feryat ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle üzücü ve acı veren bir durum görür. Bütün memleket onun nazarında yas tutulan bir yer şeklini almıştır. Kendisi, şu acı veren ve dehşetli durumu hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü Herkes ona düşmandır ve ona yabancı görününmektedir ve o yapayalnızdır. Yine her yerde cenazeler ve çaresiz ağlayan yetimler görür. Vicdanı, azab içinde kalır.
    İkinci adam ise hak tanıyan, ve hak için endişelenen, güzel ahlaklı biridir ki: Nazarında pek güzel bir memlekete düşer. Bu güzel ahlaklı adam, girdiği memlekette bir şenlik görür. Her tarafta bir mutluluk hakimdir, herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir umumi bir şenlik vardır. Birinci adamın hem kendi, hem umum halkın acıları ile acılar çekmesine bedel; ikinci bahtiyar adam, hem kendi, hem umum halkın sevinci ile mutlu olur ve ferraha kavuşur. Hem de iyi bir ticaret eline geçer. Tanrı’ya teşekkür eder. Sonra dönerken, öteki adama rastgelir halini anlar. Ona şöyle der: “Yâhu sana neler olmuş. İçindeki kötü düşünceler, dışına aksetmiş olmalı ki; gülmeyi ağlamak, dostluğu düşmanlık gibi görmüşsün. Aklını başına al. Kalbini temizle ki şu karamsar perde senin nazarından kalksın ve sen de gerçekleri görebilesin. Zira, son derece adil, merhametli, yumuşak, halkını seven bir melikin memleketi, senin vehminin gösterdiği şekilde olamaz.” Sonra o adamın aklı başına gelir. “Evet, ben sarhoş ve divane olmuştum. Sana çok teşekkürler ederim çünkü bu haletten beni kurtardın.” der.

    Bil ki: Birinci adam iman etmemiş kişidir. Şu dünya, onun nazarında bir umumi mutsuzluk yeridir . Onun gözünde bütün canlılar, acı içinde ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insan ise; ölüm pençesiyle parçalanan kimsesiz başıboş varlıklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük varlıklar, ruhsuz cenazeler hükmündedirler. İkinci adam ise; imanlıdır. Tanrı’yı tanır ve ona iman eder. Onun nazarında şu dünya Tanrı’yı anma , insan ve hayvanların bir nevi vazife yeridir. Hayat vazifesini bitirenler, bu geçici hayattan mutluluk içinde yaşayacakları huzurlu diğer bir aleme giderler ki böylece yeni vazifedarlara yer açılsın, gelip çalışsınlar. Bütün yaratılmışlar Tanrı’nın birer dost memuru, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok güzel hakikatlar, imanından kaynaklanır.

    Demek ki iman, bir manevi Cennet çekirdeğini taşıyor. İmansızlık ise manevi bir Cehennem tohumunu saklıyor. Demek selamet ve emniyet, yalnız Tanrı’ya imandadır.

    #32969
    Anonim
    Pasif
    maslan;13327 wrote:
    1-İsa, Babasıyla olan Oğulluk ilişkisi aracılığıyla yetki (exousıa) aldı. Oğul olarak Baba tarafından gönderildiğini, kimliğinin ve görevinin ne olduğunu biliyordu.

    -Yukarıdaki pasajdan anladığım kadarıyla İsa, Baba ile aynı değilmiş

    Sevgili maslan,
    Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un tek Tanrı’dır, Tanrı’nın kendisidir. Burada Tanrı kendisini, BABA, OĞUL ve KUTSAL RUH olmak üzere üç kişilikte göstermektedir. Tek Tanrı’dan üç farklı biçimde sözederiz: BABA (Tanrı), OĞUL (İsa Mesih) ve KUTSAL RUH.


    İsa Mesih Yuhanna 14:28’de: ‘Baba benden üstündür’ demiştir. İsa Mesih yeryüzünde kul sureti alarak yaptığı bu hizmette, Baba’nın ondan üstün olduğu doğrudur. Bu üstünlük derecesi, O’nun tanrısal doğasını değiştirmez. Aynı bölümde İsa Mesih, Filipus’a şöyle der: ‚Beni görmüş olan Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‚Bize babayı göster‘ diyorsun?‘

    Bu ayette hem İsa’nın, hem de BABA’nın doğalarının bir olduğunu görüyoruz. Yuhanna 12:44-45’te İsa Mesih’i görmek aynı zamanda Tanrı’yı görmekle eş anlama gelmekte olduğunu anlıyoruz. Bu nedenle sevgili kardeşim, İsa’nın, Baba’nın üstünlüğüyle ilgili sözleri, yeryüzünde bulunduğu geçici nedenden dolayıdır. Yuhanna 17’deki duada İsa Mesih, Baba’nın görevlendirmiş olduğu bir hizmetçiydi. Baba’nın Oğul’dan daha üstün olması anlamlıdır. İsa Mesih, beden alıp insanların arasında yaşayarak utancın ve acının en büyüğünü yaşamakla, kendisinin aşağılanmasına göz yummuştu. Başını koyacak bir yeri bile olmayan İNSANOĞLU konumundaydı. Görkemli zenginliğini bırakarak bizim uğrumuza yoksul olmaya razı oldu.


    İSA MESİH, üzüntüler ve acılar adamı olmuştu. İsa Mesih, kendi durumunu Baba’nın göksel tapınağındaki durumuyla karşılaştırıyordu. Baba, en yüce görkem tahtında oturuyordu. Görkeminin parlaklığını engelleyecek bir şey yoktu. O’na sürekli olarak tapınmakta olan melekler vardı çevresinde. Ama Oğul İsa Mesih’in durumu tamamen farklıydı. İnsanlar tarafından aşağılanmış, yüzüne tükürülmüş, reddedilmiş ve yakında çarmıha çakılmak için en acımasız insanların eline verilmişti. Bu bağlamda da BABA, OĞUL’dan üstündür. İnsan bedeni alarak yeryüzünde olan İsa Mesih, kendisini gönderen BABA’yı yüceltiyordu.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.