Tanrı Ruhsal Armağanları Kiliseyi Geliştirmek İçin Verdi

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27136
    Anonim
    Pasif

    Tanrı Ruhsal Armağanları Kiliseyi Geliştirmek İçin Verdi
    (Jack Deere)

    Pavlus tüm ruhsal armağanların amaçlarıyla ilgili söylediği sözlerde hiçbir şüpheye yer vermemektedir. Her armağan kiliseyi kurmak ve geliştirmek için verilmiştir.1.Korintliler 12:7′de Pavlus şöyle der:

    ‘Herkesin ortak yararı için herkese Ruh`u belli eden bir yetenek veriliyor’.

    Pavlus bu sözleri söylerken kafasında ne tür armağanlar vardı? Bunu izleyen dört ayette bunları şöyle sıralamaktadır:

    ‘Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh`tan bilgi iletme yeteneği, birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları, birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor.

    Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh`tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır(1.Korintliler 12:8-11).

    Pavlus, ruhsal armağanları sayarken 1.Korintliler 12:26da yer alan ifadeleriyle bir kez daha doğrulamaktadır. Pavlus’un sözünü ettiği ruhsal armağanlara bir kez daha bakalım:

    Öyleyse ne diyelim, kardeşler? Toplandığınızda her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu, bir vahyi, bilmediği dilde söyleyecek bir sözü ya da bir çevirisi vardır. Her şey topluluğun gelişmesi için olsun‘.

    Tanrı’nın, kilisenin gelişmesi için verdiği ruhsal armağanlar, (Hastaları iyileştirmek, yabancı dillerle konuşmak, peygamberliklerde bulunmak ve mucizeler yapmak gibi) sadece Elçilerle ya da kilisenin birkaç üyesiyle sınırlandırılmamıştı. Bu, geniş kapsamlı bir armağan yelpazesiydi ve bütün kiliselere dağıtılmıştı. Bununla ilgili birkaç ayete bakalım:

    Roma Kilisesinde
    ‘Tanrı`nın bize bağışladığı lütfa göre, ayrı ayrı ruhsal armağanlarımız vardır. Birinin armağanı peygamberlikse, imanı oranında peygamberlik etsin’ (Romalılar 12:6).

    Korint Kilisesinde
    ‘Herkesin ortak yararı için herkese Ruh`u belli eden bir yetenek veriliyor. Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh`tan bilgi iletme yeteneği, birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları, birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor. Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh`tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır’ (1.Korintliler 12:7-10).

    Efes Kilisesinde
    ‘Kendisi kimini elçi, kimini peygamber, kimini müjdeci, kimini önder ve öğretmen atadı. Öyle ki, kutsallar hizmet görevini yapmak ve Mesih`in bedenini geliştirmek üzere donatılsın’ (Efesliler 4:11-12).

    Selanik Kilisesinde
    ‘Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin’ (1.Selanikliler 5:20).

    Antakya Kilisesinde
    ‘Antakyadaki kilisede* peygamberler ve öğretmenler vardı: Barnaba, Niger denilen Şimon, Kireneli Lukius, bölge kralı* Hirodesle birlikte büyümüş olan Menahem ve Saul’(Elçilerin İşleri 13:1).

    Yukarıdaki ayette peygamberlik armağanının olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda Yeni Antlaşma’da sözü edilen, elçi olmayan, ancak ruhsal armağanların uygulayıcıları olan çok sayıda kişi vardır.

    Peygamber Hagavos
    ‘Bunlardan Hagavos adlı biri ortaya çıkıp bütün dünyada şiddetli bir kıtlık olacağını Ruh aracılığıyla bildirdi. Bu kıtlık, Klavdius`un imparatorluğu sırasında oldu’(Eçilerin İşleri 11:28).

    ‘Oraya varışımızdan birkaç gün sonra Yahudiye`den Hagavos adlı bir peygamber geldi.Bu adam bize yaklaşıp Pavlus`un kuşağını aldı, bununla kendi ellerini ayaklarını bağlayarak dedi ki, “Kutsal Ruh şöyle diyor: `Yahudiler, bu kuşağın sahibini Yeruşalim`de böyle bağlayıp öteki uluslara teslim edecekler’(Elçilerin İşleri 21:10-11).

    Peygamber Yahuda ve Silas
    ‘Kendileri peygamber olan Yahuda ile Silas, birçok konuşmalar yaparak kardeşleri yüreklendirip ruhça pekiştirdiler’(Elçilerin İşleri 15:32).

    Filipus’un Peygamberlik eden dört kızı
    ‘Ertesi gün ayrılıp Sezariye`ye geldik. Yediler`den biri olan müjdeci Filipus`un evine giderek onun yanında kaldık. Bu adamın peygamberlik eden, evlenmemiş dört kızı vardı’ (Elçilerin İşleri 21:8-9).

    Peygamber Hananya
    ‘Şamda Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, “Hananya!” diye seslendi. “Buradayım, ya Rab” dedi Hananya. Rab ona, “Kalk” dedi, “Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda`nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür.”

    Hananya şöyle karşılık verdi: “Ya Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim`de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır.”

    Rab ona, “Git!” dedi. “Bu adam, benim adımı öteki uluslara, krallara ve İsrailoğulları`na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır. Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gerekeceğini ona göstereceğim.”

    Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul`un üzerine koydu. “Saul kardeş” dedi, “Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh`la dolasın diye beni yolladı.” O anda Saul`un gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. Saul yeniden görmeye başladı. Kalkıp vaftiz* oldu. Sonra yemek yiyip kuvvet buldu. Saul, Şam`da ve Yeruşalim`de Saul birkaç gün Şam`daki öğrencilerin yanında kaldı’ (Elçilerin İşleri 9:10-19).

    Korint’teki Kilisede
    ‘Birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor’ (1.Korintliler 12:10).

    Galatya’daki Kilisede
    ‘Size Kutsal Ruh`u veren ve aranızda mucizeler yaratan Tanrı, bunu Yasa`nın gereklerini yaptığınız için mi, yoksa duyduklarınıza iman ettiğiniz için mi yapıyor?’ (Galatyalılar 3:5).

    Yeruşalim’de
    ‘Pentikost Günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu. Ansızın gökten, güçlü bir rüzgarın esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler.

    İmanlıların hepsi Kutsal Ruh’la doldular, Ruh’un onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar. O sırada Yeruşalim`de, dünyanın her ülkesinden gelmiş dindar Yahudiler bulunuyordu. Sesin duyulması üzerine büyük bir kalabalık toplandı. Herkes kendi dilinin konuşulduğunu duyunca şaşakaldı. Hayret ve şaşkınlık içinde, “Bakın, bu konuşanların hepsi Celileli değil mi?” diye sordular. Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor?

    Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya’da, Yahudiye ve Kapadokya’da, Pontus ve Asya İli’nde, Frikya ve Pamfilya’da, Mısır ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda. Ama her birimiz Tanrı`nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu işitiyoruz.”

    Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirlerine, “Bunun anlamı ne?” diye sordular. Başkalarıysa, “Bunlar taze şarabı fazla kaçırmış” diye alay ettiler’ (Elçilerin İşleri 2:1-13).

    Efes’te
    ‘Apollos Korint‘teyken Pavlus, iç bölgelerden geçerek Efese geldi. Orada bazı öğrencileri bularak onlara, “İman ettiğiniz zaman Kutsal Ruh`u aldınız mı?” diye sordu. “Kutsal Ruhun varlığından haberimiz yok ki!dediler. Öyleyse neye dayanarak vaftiz oldunuz? diye sordu. “Yahya`nın öğretisine dayanarak vaftiz oldukdediler.

    Pavlus, “Yahya
    nın yaptığı vaftiz, tövbeyle ilgili bir vaftizdi” dedi. “Halka, kendisinden sonra gelecek Olan`a, yani İsa`ya inanmalarını söyledi.” Onlar bunu duyunca, Rab İsa`nın adıyla vaftiz oldular.
    Pavlus ellerini onların üzerine koyunca Kutsal Ruh üzerlerine indi ve bilmedikleri dillerle konuşup peygamberlik etmeye başladılar. Aşağı yukarı on iki kişiydiler’
    (Elçilerin İşleri 19:1-7).

    Samiriye’de
    ‘Yeruşalim`deki elçiler, Samiriye halkının, Tanrı`nın sözünü benimsediğini duyunca Petrus`la Yuhanna`yı onlara gönderdiler. Petrus`la Yuhanna oraya varınca, Samiriyeli imanlıların Kutsal Ruh`u almaları için dua ettiler. Çünkü Ruh daha hiçbirinin üzerine inmemişti. Rab İsa`nın adıyla vaftiz olmuşlardı, o kadar.

    Petrus`la Yuhanna onların üzerine ellerini koyunca, onlar da Kutsal Ruh`u aldılar. Elçilerin bu el koyma hareketiyle Kutsal Ruh`un verildiğini gören Simun onlara para teklif ederek, “Bana da bu yetkiyi verin, kimin üzerine ellerimi koysam Kutsal Ruh`u alsın” dedi.

    Petrus, “Paran da yok olsun, sen de!” dedi, “Çünkü Tanrı`nın armağanını parayla elde edebileceğini sandın. Senin bu işte bir payın, bir hakkın yok. Yüreğin, Tanrı`nın gözünde doğru değildir. Bu kötülüğünden tövbe et ve Rab`be yalvar, yüreğindeki bu düşünce belki bağışlanır.

    Senin kin dolu, kötülüğe tutsak biri olduğunu görüyorum.”Simun, “Benim için Rab`be yalvarın da söylediklerinizden hiçbiri başıma gelmesin” diye karşılık verdi.

    Petrus`la Yuhanna tanıklık edip Rab`bin sözünü bildirdikten sonra, Samiriye`nin birçok köyünde de Müjde`yi duyura duyura Yeruşalim`e döndüler’ (Elçilerin İşleri 8:14-25).

    Topluluğun gelişmesi konusunda ruhsal armağanlar ne kadar değerliyse, gerçek peygamberlik armağanı da o kadar değerlidir. Pavlus bu konuda şöyle demektedir:

    ‘Hepinizin dillerle konuşmasını isterim, ama peygamberlikte bulunmanızı yeğlerim. Diller inanlılar topluluğunun gelişmesi için çevrilmedikçe peygamberlikte bulunan, dillerle konuşandan üstündür’ (1.Korintliler 14:5).

    Sonra şöyle devam eder:

    ‘Bilmediği dilde konuşan kendi kendini geliştirir; ama peygamberlikte bulunan, inanlılar topluluğunu* geliştirir’ (1.Korintliler 14:4).

    Ruhsal armağanların başlıca amacı ruhça gelişim sağlamak olduğuna göre, insanlar nasıl olur da bu armağanların toplulukların elinden alındığını düşünebilirler. İlk yüzyıl kilisesinin kurulmasını sağlayan bu armağanlar neden yirminci yüzyılda da kilisenin kurulmasına öncülük etmesinler? Ruhsal armağanların amaçları konusunda Kutsal Kitap’ta ifade edilenler bizi, armağanların Rab’bin gelişine kadar yok olmayacağı sonucuna varmaya yönlendirmektedir. Ancak Rab’bin gelişinden sonra bu tür ruhsal armağanlara gereksinim kalmayacaktır.
     

    #35729
    Anonim
    Pasif

    Kutsal Kitap’a göre Ruhsal Armağanları gayretle istemeliyiz
    (Jack Deere)

    Ruhsal armağanlar Mesih’in bedenini geliştirdiğine göre, Pavlus’un bizlere ruhsal armağanları ‘gayretle istememizi’ istemesine şaşmamak gerek.

    ‘Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi size en iyi yolu göstereyim’ (1.Korintliler 12:31).

    ‘Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin (1.Korintliler 14:1).

    Özet olarak, kardeşlerim, peygamberlikte bulunmayı gayretle isteyin (1.Korintliler 14:39).

    Pavlus burada, ruhsal armağanları kullanmamızı ya da hoş görmemizi söylememiştir. Bu armağanlar konusunda ‘gayretli’ olmamızı söylemiştir.

    Pavlus ne günümüz insanlarının, ne de Yeni Antlaşma’da sözü edilen kişilerin ruhsal armağanlar konusunda umursamaz bir tutum takınmasını istememiştir. Ruhsal armağanların kötüye kullanılmasının ciddi sorunlara yol açtığı Korint’i göz önüne aldığımızda, bunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Korint kilisesi ‘armağan delisi’ olmuştu. Pavlus’un bu anlaşmazlıklara getirdiği çözüm, armağanları uygulamaktan vazgeçmek ya da armağanların kötüye kullanımı karşısında tepkisiz kalmak değildi. Onun getirdiği çözüm, onları 12 ve 14. bölümlerde sıraladığı kurallara uygun şekilde kullanmaktı.

    Günümüzde çoğu topluluklar, bu armağanlar konusunda tepkisiz kalmaktadırlar. Ruhsal armağanların artık var olmadıklarına insanların çoğu bunun ya Yeni Antlaşma’nın tamamlandığı dönemlerde, ya da son elçinin ölümü itibariyle gerçekleştiğini iddia etmektedirler. Yeni Antlaşma’nın son kitabı, Vahiy kitabıdır. Yeni Antlaşma bilginlerinin bir kısmı bu kitabın İ.S 69 yılında tamamlandığını söylerken, bir çoğu da bu tarihin İ.S. 95 yılına denk geldiğini iddia ederler. Ölen son elçi büyük olasılıkla Yuhanna’dır ve ölümü İ.S. 95 yılından kısa bir zaman sonra gerçekleşmiştir. Pavlus, 1.Korintliler mektubunu yaklaşık olarak İ.S 55 yılında yazmıştır. Buna göre Pavlus’un ruhsal armağanlar konusunda verdiği buyruk, kilise tarihinin sadece kırk yıllık bir dönemini kapsıyordu.


    ‘Ama siz daha üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi size en iyi yolu göstereyim’(1.Korintliler 12:31).

    ‘Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin’ (1.Korintliler 14:1).

    ‘Özet olarak, kardeşlerim, peygamberlikte bulunmayı gayretle isteyin, bilinmeyen dillerle konuşulmasına engel olmayın. Ancak her şey uygun ve düzenli biçimde yapılsın’ (1.Korintliler 14:39).

    O zaman, Vahiy kitabının tamamlanması ve son elçinin ölümüyle, yukarıda verilen bu ayetler kesinlikle önemlerini yitirerek bir kenara atılmadılar.

    #35767
    Anonim
    Pasif

    Konuyla ilgili çok güzel bir açıklama olmuş.

    #35772
    Anonim
    Pasif

    Evet, Rab bereketlesin. Bu ayetleri gostermeniz iyi oldu. Güzel bir aciklama olmus..

    Ibraniler 13:8 İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.
    Kutsal kitapta yazili hersey bugün icin de gercerlidir, bunlarin icinden begendiklerimizi kabul edip anlayamadiklarimizi gözardi etme lüxüne sahip degiliz.

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.