Tanrı'nın Eski Antlaşma'daki Görünmeleri

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23626
    Evangelist
    Anahtar yönetici

    Tanrı’nın Eski Antlaşma’daki Görünmeleri: Teofaniler

    Aşağıdaki genel görüş H.C. Hewlett’in “Rabbimizin Yücelikleri” adlı seçkin kitabın 2. bölümünden uyarlanmıştır.
    Teofani, Tanrı’nın görünmesi anlamına gelir. Eski Antlaşmanın her yerinde Tanrı’nın ölümlü insanlara görünerek, yaşamlarının yönlerini değiştirdiğini ve dizleri üstünde titreyerek tapınmalarını sağladığını okuyoruz. Örneğin, İsrail yaşlıları “İsrail’in Tanrısı’nı gördüler” (Çık.24:10). Ancak, “Hiçbir zaman hiç kimsenin Tanrı’yı görmediği” (Yu.1:18) de aynı kesinlikle belirtilmiştir. Bu iki gerçeği nasıl bağdaştırırız? H.C. Hewlett açık sözlülükle, “Tanrı’nın insana kısa bir süre için göründüğü böyle anlar genel değildir” diye yanıtlar. Bu insanların gördükleri öz varlığında Sonsuz Baba olan Tanrı değil, Tanrı’nın görüntüsü ya da biçimidir.
    Yeni Antlaşma, bu biçimde görülenin “görünmeyen Tanrı’nın görüntüsü” (Kol.1:15), “Tanrı’nın yüceliğinin parıltısı ve O’nun varlığının öz görünümü” (İbr.1:3) olarak anılan oğul Tanrı olduğunu açıklar.
    Tanrı Oğlu bu görünmelerinde, daha sonraki ‘enkarnasyon’unda yaptığı gibi beden alarak insan olmadı. Beytlehem’de gerçek et ve kana tüm sonsuzluk boyunca ortak oldu. İnsanlar arasında Tanrı, insan olarak yaşadı ve halen şimdi de varlığında hem insan hem de Tanrı doğasına sahiptir. Ancak yeni dönemdeki bu enkarnasyon mucizesinden önce yalnızca İnsanoğlu benzeyişinde görünmüştü.

    RAB’BİN MELEĞİ

    Tanrı en çok “Rab’bin Meleği” olarak bilinen görkemli bir varlık olarak göründü. Tanrı’nın pek çok meleği vardır, ancak tek bir “Rab’bin Meleği” bulunur. Bu Melek “Tanrı’nın yetkisini kullanır, Tanrı’nın adlarını taşır ve Tanrı’ya yapılan tapınmayı kabul eder.” O’nun Eski Antlaşma’daki değişik kişilere görünmelerini kaydedenler kimliğini belirtirler: Bu “Melek” Rab’dir, Yahve’nin kendisidir.

    HACER’E GÖRÜNMESİ

    Yaratılış 16:711, Rab’bin Meleği’nin (Hacer’i) bulduğunu ve onunla konuştuğunu söyler. Ama Hacer herhangi bir meleği değil, Tanrı’nın Kendisini gördüğünü bilmektedir: “‘Gerçekten beni gören Tanrı’yı gördüm mü?’ diyerek kendisiyle konuşan RAB’be ‘ElRoi’ (Gören Tanrı) adını verdi” (Yar.16:13).

    İBRAHİM’E GÖRÜNMESİ

    Yaratılış 22’de, İbrahim, oğlu İshak’ı kurban etme konusundaki sözdinlerliğini gösterdikten sonra, “Rab’bin Meleği gökten ona seslendi” ve oğlunu öldürmesine engel oldu: “Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin” (12. ayet). İkinci kez ise şöyle dedi: “Kendi adıma ant içiyorum. Bunu yaptığın, biricik oğlunu esirgemediğin için seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin” (1618. ayetler). İbrahim’e bu andı içen “Melek”, hiç kuşkusuz Tanrı’nın Kendisiydi.

    YAKUP’A GÖRÜNMESİ

    Rab’bin, Yakup’a ilk görünmesine ilişkin iki kayıt karşılaştırıldığında bu meleğin kimliği hakkında hiç kuşku kalmıyor. BeytEl’de Yakup’un ünlü rüyasında Rab, yanıbaşında durup Yakup’a, “Atan İbrahim’in, İshak’ın Tanrısı RAB benim” diyordu (28:13). Yakup uyandı ve bu olayın anısına başının altına koyduğu taşı anıt olarak dikti ve üzerine zeytinyağı dökerek “Bu, Tanrı’nın evinden başka bir yer olamaz” (28:1718) dedi. Yıllar sonra Rab, Yakup’u Kenan’a geri göndermek için başka bir rüyada ona göründüğünde Yakup bunu iki karısına şu sözlerle anlattı: Rab’bin Meleği bir rüyada benimle konuştu… “Ben BeytEl’in Tanrısı’yım. Hani orada bana anıt dikip yağla kutsamış, adak adamıştın…” (31:1113). Yakup’a görünen Tanrı’nın Meleği’nin, Tanrı’nın Kendisi olduğu kesindir.
    Bütün gece boyunca bir Adam’la güreştikten sonra Yakup: “Tanrı’yla yüzyüze görüştüm ama canım bağışlandı” (32:2430) dedi. Hoşea peygamber, Yakup’un yaşamındaki bu olayı şuna benzeterek hatırlıyor:
    … kendi gücüyle Tanrı’yla güreşti.
    Evet melekle güreşip onu yendi.
    Yakup ölümünden önce Yusuf’un iki oğlunu kutsarken yaşamı boyunca Tanrı’nın kendisi için yaptıklarına bir kez daha değindi. Yusuf’u kutsayarak şöyle dedi: “Ataların İbrahim’in, İshak’ın hizmet ettiği, bugüne dek yaşamım boyunca bana çobanlık eden Tanrı, beni bütün kötülüklerden kurtaran melek bu gençleri kutsasın” (Yar. 48:1516).
    Rab’bin Meleği’nin, İbrahim, İshak ve Yakup’un Tanrı’sı olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
    MUSA’YA GÖRÜNMESİ
    Yanan çalıdaki unutulmaz karşılaşma bu kimliğe daha da kesinlik kazandırmaktadır. Musa’ya çalıdan görünerek onunla konuşan kimdi? Rab’bin Meleği, yanan çalının ortasından bir ateş alevinde Musa’ya göründü… Tanrı, çalının ortasından ona seslenerek şöyle dedi:
    RAB’bin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü… RAB Tanrı Musa’nın yaklaştığını görünce, çalının içinden, ‘Musa, Musa!’ diye seslendi… ‘Ben babanın, İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrısı'yım…’ Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrı'ya bakmaya korkuyordu” (Çık.3:2, 4, 6).

    İSRAİL’E GÖRÜNMESİ
    Bulut direğiyle İsraillilerin önünde giden kimdi?
    “Rab, onlara yolu göstermek için gündüzleri bir bulut direğinde önlerinden gidiyordu…” (Çık.13:21).
    “İsrail ordusunun önünden yürüyen Tanrı’nın Meleği, yerini değiştirip arkalarına geçti ve bulut direği önlerindeki yerini değiştirip arkalarında durdu” (Çık.14:19).
    Yeşu’nun zamanında İsrail ile antlaşma yapan Rab, Bokim’e geldi ve onları Mısır’dan nasıl çıkardığını özetledi: “Rab’bin Meleği Gilgal’den Bokim’e çıktı ve sizi Mısır’dan çıkartarak atalarınıza söz verdiğim ülkeye getirdim. Sizinle yaptığım antlaşmamı asla bozmayacağım” dedi (Hak.2:1).

    HAKİMLERE GÖRÜNMESİ
    Hakimler dönemi sırasında Rab’bin Meleği, önce Gideon’u, sonra Şimşon’un annebabasını ziyaret etti. Melek ve Gideon arasındaki konuşma – Gideon önceden bunu farketmiş bile olsa – Meleğin kimliğini açıklamaktadır: “Rab’bin Meleği geldi ve meşe ağacının altında oturdu… Rab’bin Meleği ona görünerek şöyle dedi, ‘Ey cesur yiğit, Rab seninle beraberdir!’”
    “… Rab, ona dönerek ‘git’, … ‘seni göndermedim mi?’” dedi.
    Gideon, “Ah Rab’bim İsrail’i ben nasıl kurtarabilirim?” dedi.
    …Ve Rab ona, “Kesinlikle seninle birlikte olacağım ve Midyanileri bir adam olarak yeneceksin” dedi (Hak.6:1116).
    Gideon kendisiyle konuşanın Rab olduğundan emin olmak istiyordu. Bu nedenle O’na, orada bir sunuda bulunmak için izin istedi. Gideon, Rab’bin Meleği’nin söylediği gibi sunusunu bir kayanın üzerine koydu. Melek, elindeki değnekle ete dokundu ve ateş sunuyu yakıp bitirdi. Gideon’un dehşete düşmesi bu “Meleğin” Tanrılığının kanıtıdır. Gideon şöyle dedi: “Eyvah, ya Rab Tanrı! Çünkü Rab’bin Meleğini yüz yüze gördüm!” (Hak.6:22).
    13. bölümdeki olay buna oldukça benzemektedir. Rab’bin Meleği, Şimşon adını koyacakları özel bir oğlun doğumunu müjdelemek için Manoah’ın kısır karısına göründü. Kadın onu, “Bir Tanrı adamı… görünüşü Rab’bin Meleği’nin görünüşü gibi çok heybetli” diye tanımladı (13:6). Melek, ikinci kez göründükten sonra Manoah, O’nun Rab’bin Meleği olduğunu farketmeyerek O’na yemek (bir oğlak) sunmak istedi, ama melek bunu reddederek, “Senin yemeğini yemeyeceğim, ama yakılmalık bir adak sunmak istersen bunu Rab’be sunmalısın” dedi (13:16).
    Manoah, Meleğin adını sorduğunda aldığı yanıt şöyleydi: “Gizli (Harika), olduğumu anladığın halde adımı soruyorsun? ” (13:18). Bu, İsrail’e doğacak olan Mesih için kullanılan addı.
    “Bize bir çocuk doğdu, bize bir oğul verildi ve yönetim onun omuzları üstünde olacak ve Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Sonsuzluk Babası, Esenlik Prensi olarak çağırılacak (Yşa. 9:6).
    Sonra Melek, Manoah Rab’be adağını sunarken şaşılacak bir şey yaparak sunağın alevinin içinde yükselerek göğe çıktı. Bunun üzerine Manoah, onun Rab’bin Meleği olduğunu anladı ve Gideon gibi o da karısına, “Kesinlikle öleceğiz, çünkü Tanrı’yı gördük” dedi (13:22). Haklıydı, Tanrı’yı ‘görmüşlerdi’. Gördükleri, Tanrı’nın yalnızca meleklerinden biri olsaydı, Tanrı’ya sunulan bir tapınmayı asla kabul etmezdi.

    MELEĞİN İSRAİL’E GÖSTERDİĞİ KORUYUCU ÖZEN

    Rab’bin Meleği, İsrail halkını yönlendirmek ve korumak için sürekli araya girer:
     İsrail’i lanetlemek için gelmekte olan sahte peygamber Balam’ın karşısında “düşman olarak dikildi” (Say.22:2235).
     Yeşu’ya, savaşlarda İsrail ordularını yönetmek için “Rab’bin ordusunun reisi” olarak geldi. Yeşu’nun yere kapanarak kendisine tapınmasını kabul etti ve ona, “ayakkabılarını çıkart, çünkü üzerinde durduğun yer kutsaldır” dedi (Yşu.5:1315).
     “Kendisine saygı gösterenlerin çevresinde ordu kurar ve onları kurtarır” (Mez.34:7).
     Tanrı’nın halkına saldırarak “Tanrı’ya karşı çok öfkelendikleri için” (Yşa.37:29,36) Aşur ordusunu yok etti.
     Onlarla özdeşleşti ve sıkıntılarında onları kurtardı. “Sıkıntı çektiklerinde O da sıkıntı çekti. Huzurundan çıkan melek onları kurtardı. Sevgisi ve merhametinden ötürü onları kurtardı, geçmişte onları sürekli yüklenip taşıdı” (Yşa.63:9).

    ANTLAŞMA MELEĞİ
    Rab’bin Meleği, yolu Tanrı’nın elçisi tarafından hazırlanması gereken biri olarak sunulmuştur. Malaki 3:1’de iki elçi ya da “melek”ten söz edilir. Bunlardan birincisi, ikincisinin yolunu hazırlayacaktır.
    “İşte, elçimi gönderiyorum, o, benim önümden giderek yolumu hazırlayacaktır. Aradığınız Rab kendi tapınağına ansızın gelecektir. Özlediğiniz Antlaşma Meleği, işte geliyor.”
    Bu Antlaşma Meleği, kendi tapınağına gelecek olan Rab’dir. Yeni Antlaşma, ilk elçinin Vaftizci Yahya olduğunu açıkça bildirir. İkincisi (Antlaşma Meleği) Tanrı Oğlu, Rab İsa’dır (Mar.1:14). İlk gelişinde kurtuluş müjdesini getirdi, ancak ikinci gelişinde yargı dehşetini getirecektir. Malaki’nin sözlerini okuyalım: “Geldiği güne kim dayanabilir? Göründüğünde kim önünde durabilir? Çünkü O, maden arıtanın ateşi ve çamaşırcının sabunu gibi olacak” (Mal.3:2).

    RAB’BİN PEYGAMBERLERE GÖRÜNMESİ

    Teofanilerin bu son grubunda Rab’bin Meleği’nden söz edilmez. Bunun yerine bize Rab’bin belirli peygamberlerine verilmiş parlak görümler gösterilir.

    YEŞAYA

    Yeşaya tapınakta “Rab’bi yüce ve yüksek bir taht üzerinde otururken gördü, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu.” Seraf melekleri, “Orduların Rab’bi kutsaldır, kutsaldır, kutsaldır, tüm yeryüzü O’nun yüceliğiyle dolu” diye bağırarak O’na tapınıyorlardı (Yşa.6:23). Sunaktan alınan bir korla Yeşaya’nın fesadı, günahı temizlenir ve görevine başlar. Bu görümün ne kadar önem taşıdığı, Yuhanna’nın Müjdesi’nde, Yeşaya’nın yüceliğini görüp yazdığı kişinin Rab İsa Mesih olduğu söylendiğinde anlaşılır (Yu. 12:3641).

    HEZEKİEL
    Peygamber Hezekiel, kitabının birinci bölümünde kaydedildiği gibi, Tanrı’nın yüceliğine ilişkin olağanüstü bir görüm aldı. Geniş bir alana yayılmış görkemli varlıkların gerilmiş kanatları üzerinde “bir taht benzeyişi vardı… ve taht benzeyişinin üzerinde yukarıdan insan görünüşünün benzeyişi vardı (Hez.1:26). Bunu izleyen tanım şu güzel, avutucu sözlerle son bulur:
    “Yağmurlu bir günde buluttaki gökkuşağının görünüşü nasılsa, tüm çevresindeki parıltının görünüşü öyleydi. Bu, Tanrı yüceliğinin benzeyişinin görünüşüydü” (Hez.1:28).

    DANİEL
    Tahtının üzerindeki Tanrı, Daniel 7’deki göksel mahkeme sahnesinin merkezidir.
    Tahtlar kuruluncaya kadar izledim, ve Günleri Eski Olan oturdu; giysisi kar gibi beyazdı ve başındaki saçlar temiz yapağı gibiydi. Tahtı ateşli bir alev, tekerlekleri yanan ateşti; önünden bir ateş ırmağı çıkarak akıyordu. Binlerce binler O’na hizmet ediyorlar; onbinlerce onbinler önünde ayakta duruyorlardı (Dan.7:910).
    Bu sahne insan görünüşlü olanda yine görünür.
    “Gece görümlerinde izledim ve işte İnsanoğlu’na benzeyen biri göklerin bulutlarıyla geliyor! Günleri Eski Olan’a geldi ve kendisini O’nun önüne yaklaştırdılar. Tüm halklar, uluslar ve diller O’na hizmet etsinler diye kendisine egemenlik, yücelik ve krallık verildi. O’nun Egemenliği geçmeyecek sonsuz bir egemenliktir. Krallığı yıkılmayacak bir krallıktır” (Dan.7:1314).
    İsa Mesih, İsrail önderlerini, Göklerin Egemenliğin’deki tahtında yerini almak üzere geri döneceğini söyleyerek uyardığında, bu peygamberlik görümündeki İnsanoğlu’nun kendisi olduğunu belirtti (Mat.26:64).
    SONUÇ

    Tanrı’nın insanlara görünmesinin birikerek artan etkisi şaşırtıcıdır. Eski Antlaşma’nın ilk kitabından son kitabına kadar her yerinde, yüceliğin kutsal Tanrısı’nın, Kendisini günahkar yaratıklarına açıklamak ve değişmeyen büyük amacını bildirmek için insanlara yaklaştığı yazılıdır. Eski Antlaşma’da özellikle, C.S. Lewis’in “Büyük Mucize” olarak adlandırdığı harikaların en büyüğünün yolu hazırlanır ve önceden canlandırılır. Sonsuz oğul Tanrı, Tanrı ve insanlar arasında, günahkarları kurtarmak için günahlı insan bedeni benzerliğinde dünyaya gelerek mükemmel Aracı oldu: “Söz beden aldı ve aramızda yaşadı, Biz de O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük… Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir. O’nu Baba’nın bağrında bulunan biricik Oğul tanıttı” (Yu.1:1418).

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.