Sözleri Allah’tan işitmeğe çağrılıyoruz!

  • Bu konu 3 izleyen ve 9 yanıt içeriyor.
10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26234
    Anonim
    Pasif

    Bugün içime doğan İsa Mesih’in şu sözü bana umut vermiştir:”Size söylediğim söz ile siz zaten temizsiniz.” (Yuhanna 15:3).
    Kurtarıcı İsa Mesih’in İNCİL sahifesine geçmiş olan bu sözünün amacını düşünürken, içimde şöyle bir sezgi doğdu: İsa Mesih yaşıyor ve çağrılarımızı işitiyor; bize de, sözler söyler! Böylece İNCİL’de okuduğumuz yazılı sözlerini O’nun ağzından veya Kutsal Ruh’tan biz de, işitmek için fırsatlarla dolu saatler yaşıyoruz! Umarım ki, bana sitem eden genç kardeşim, bana gücenmişlikten sıyrılmış olarak bu paylaşım yazımı benimle paylaşır.
    Sevgili Kemal Başaran kardeşimin yazılarını ilgi ile izliyorum ve destekliyorum. Ama o beni şahsen görmediği gibi, ben de, onu tanımıyorum; çünkü yüz yüze gelmemiz gerekir. Kemal kardeşimin kutsal hareketlerini görmediğim için bir şey diyemiyorum; ama yazılarını benimsiyorum ve severek okuyorum. Bu sitede yayınlanan o yazımın üslubu sert olmuş ve bazılarını yaralamış! Acaba Kemal kardeşim de, yaralanmış mı? Benim cahilliğime sayınız. Bu sitede bulunan herkese sevgi borçlu olduğumu biliyorum. Ama Doğuhan kardeşimin içindeki yaraların nasıl şeyler olduğunu bildiğim için onun yanında olduğumu, aynı yaraları gençliğimden beri taşıdığımı bilerek, o yazı ile ona destek vermek istedim.Doğuhan kardeşimi sevdiğim gibi, Kemal kardeşimi ve hatta bana sitem eden genç imanlıyı da seviyorum. Burada isim vermek önemli değildir; çünkü bizi tüm günahlarımızdan kurtarabilecek güce ve yetiye sahip olan tek bir isimden söz etmek istiyorum: Rab ve Kurtarıcı İsa Mesih!
    Doğuhan kardeşim gibi, benim de, kutsal olma isteklerimiz mutlaka vardır. Kutsal olmak, bir çabanın sonucu değil, İsa Mesih’e uzanan o umuda ve imana eklenen başka bir lütuftur. Bu ve benzeri şeyler, onlarla mukaddes olalım diye, “Kutsal Ruh’un izharı” şeklinde tanımlanıyor (1.Korint.12:4-11). Bunlar bize verilmeden, sadece İNCİL okuyarak kendi çabalarımızla kutsallığa erişemiyoruz. Ama birbirimizin günahlarını görüp eleştirmemizle yine günahlarımızı göremeyiz. Başkalarının bizi tövbeye zorlamaları da, inayet yolu değildir. Günahkâr olduğumuzu, kutsallığa sahip kişiler dahi gösteremiyorlar!
    1984 yılında Gümüşhane’de yaşadığım olağanüstü bir olayı burada ayrıntıları ile anlatmağa girişirsem, ne zaman yeter, ne de yer. Ama o odada İNCİL okuyordum. İNCİL okurken bulunduğum odayı Kutsal Ruh’un varlığı doldurdu! Orada bana iki şey yaptı: İsa Mesih’in Allah olduğunu söyleyen sesini, işittim! Kutsal Ruh’un söylediği o sözdeki sonsuz güç ile imanla doldum ve İsa Mesih’e o anda imanla şu yanıtı verdim: “Evet ya Rab İsa Mesih, sen, gerçekten Allah’sın!” Bu tanıklığımın peşi sıra, Kutsal Ruh, harika bir şey daha yaptı: “Peki ama, Fuat, bu nedir?” der gibi, İslâm kimliğimi görmemi sağladı! Kutsal Ruh’un yaptığı bu iki şeyle cesaretlenip imanla yürüdüm ve İslâm kimliğimi iade edip HRİSTİYAN kimliği aldım.
    HRİSTİYAN kimliğime rağmen, bütün çabalarıma rağmen aradığım o kutsal hareketler bende yine görünmedi! İNCİL’e aykırı davranış biçimleri bende göründükçe yaralar aldım. Bu yaralar, hareketlerimi kolayca yargılayanların açtıkları yaralardan çok farklı şeyler! İçimdeki yarayı hangi kutsal kişiler bilirler ki. Doğuhan kardeşimin acısın görür gibi oldum sanki! Yazdığı o yazılarla kendini bizim önümüzde değil, fakat Rab İsa Mesih’in önünde alçaltmış oldu. O sevgili kardeşimizi anlayan kardeşler, yazıları ile de, onu desteklediler! Keşke ben de, hep böyle, Rab İsa Mesih’in önünde alçalsam. Yaralar almış bizim gibilere,
    “tövbe etmelisin” diyen kimseler, kuvvet de, vermelidirler. Ama, tutsakları kendisine tutsak eden tek bir isimden bahsetmiştim bir paylaşımımda. Kötü şeylere tutkusu olanlar bilirler ki, bu sitede yazılar okuyorlar, yazılar yazıyorlar, hatta eleştirilere kapılıveriyoruz! Ama bunların hiçbiri ne çeşit tutkularımız olduğunu Kutsal Ruh gibi, bize gösteremez! Kutsal Ruh, İsa Mesih’in adını taşıyan ve sözlerini bize en iyi öğretip onları canlı şekilde hatırımıza getiren Öğretmenimizdir!
    Sevgili kardeşim ve kızkardeşim, hiçbirimiz Kutsal Ruh kadar, birbirimize karşı engin yürekli değiliz! Kalbimdeki yaralardan dolayı aldığım Kutsal Ruh tesellileri ile sonuma doğru ağır ağır yürüyorum ve hâlâ da, öğrenciyim. Kitabı Mukaddes’i ve İNCİL’i okurken, bazen öyle oluyor ki, nerede bulunduğumu, durumumu bana nazikçe gösteren sözlere takılıp onları zevkle düşünürken, günahımı görüp orada, Rab İsa Mesih’in önünde dize geliyorum. Bu yol, beni suçlarcasına “tövbe et” diyenlerden daha şefkatli ve sevgi dolu yoldur! O ışığın nazikliği karşısında ezilmemek ve ağlamamak mümkün mü? Eğer hâlâ ona direniyorsam,çok kaba, sert ve acınacak haldeyim! “Eğer günahlarımızı ikrar edersek, günahlarımızı bize bağışlamak, ve bizi her haksızlıktan temizlemek için o sadık ve âdildir.” ( 1.Yuhanna 1:9).
    “Zira eğer düşman iken, Oğlu’nun ölümü vasıtası ile Allah ile barıştıksa, barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız.” (Rom.4:25). İsa Mesih’in günahlarımız uğrunda ölümü, Allah ile barışmamızı sağlamış! Ama İsa Mesih’in ölümden dirilmesi, daha büyük olayların sevincini yaşamamız için olmuş: Günahlarımızdan aklanacağız! Daha önceki bir paylaşımımda, kendi gayretimizi aşan ordular Rab’binin gayretinden umutla bahsetmiştim. İNCİL’de, ” eğer bedene göre yaşarsanız öleceksiniz; fakat eğer bedenin işlerini Ruh ile öldürürseniz, yaşıyacaksınız.” diye bir umut sözü yazılıdır (Rom.8:13). Hiç kimse, Kutsal Ruh olmadan kendi çabaları ile kutsal olamaz ve kendi çabaları ile kötü tutkularından kurtulamaz. Rab, kötü tutkuları olanlara şu sözü söylemiş: “Habeş, kendi derisini, yahut kaplan kendi beneklerini değiştirebilir mi? O zaman kötülük etmeğe alışmış olan sizler de iyilik edebilirsiniz. Bundan ötürü onları çöl yeli ile götürülen saman ufağı gibi dağıtacağım. Sana düşen kura, benim sana ölçtüğüm pay budur, Rab diyor; çünkü beni unuttun, ve yalana güvendin. Bundan ötürü ben de senin yüzüne eteklerini kaldıracağım, ve ayıbın görünecek.” (Yeremya 13:23-26). Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’le iletişime girmemiz gerekiyor! Çünkü bizi çok sevdiği için günahlarımız uğrunda ölmüş, ama ölümü alt ederek yaşadığı sonsuz yaşamı, bizim için Allah’a yaşıyor!(Rom.6:10). Ve bize vaadı şudur: “Mademki ben yaşıyorum, siz de yaşıyacaksınız.” (Yuhanna 14:19).
    Sevgili kardeşim ve kızkardeşim; Kurtarıcımız İsa Mesih, ölümden dirildikten sonra, kendisinin tanıkları olacağımızın yolunu şu sözü ile başlatmıştır: “Ancak Kutsal Ruh üzerinize gelince, kudret alacaksınız; Yeruşalim’de, bütün Yahudiye’de, Samiriye’de ve dünyanın en uzak yerine kadar şahitlerim olacaksınız.” (Res.İşl. 1:8). Mesih isa’nın öğrencileri bile, O’nun kim olduğunu yeterli bilmiyorlardı. Onun yaptığı mucizelere tanık olmuşlardı ama, İsa Mesih’in kimliğini tanımaları, ancak Kutsal Ruh’la mümkün olmuştur. Bizim için de,öyledir!
    Çağımızın büyük tehlikelerinden biri de, sözleri ve hareketleri kusursuz gibi görünen insanlara odaklanmamız ve onları örnek almamızdır! Onlara bakarak Kurtarıcımıza bakmaktan vazgeçersek, büyük bir tehlikenin içine düşebiliriz. Geçmişime bu ışıkta baktığım zaman yanılgılarımın ve düşüşlerimin sebeplerini artık düşünebiliyorum.Çünkü gençliğimde, örnek aldığım kardeşleri ve kızkardeşleri taklit ediyordum. Onlardan güven almağa çalıştıkça, İsa Mesih’e bakışlarım yeterli olmadı ve uzun yıllar boyunca insan yapısı bir iman ile karşılaştığım sorunlarımı yenemedim ve hep hatalar işledim. Düşüşlerimde ve aldığım yaralarda, Kurtarıcım Rab İsa Mesih’le olan o karşılaşmalardan dolayı kuvvet bulup düştüğüm yerlerden kalktım. Şimdi de, İsa Mesih’le diyaloğun önemine değiniyorum. “Bu mümkün mü?” şeklindeki düşünceye kapılmadan, İsa Mesih’in adını çağıran her insan, İsa Mesih’le karşılaşacaktır.
    İNCİL okumak, bizi İsa Mesih’in tanıkları yapmaz. Başkalarının tanıklıkları dahi, hatta, yazdığım şu yazılar da, okuyanları tanık konumuna getirmez. Kutsal Ruh, insanları İsa Mesih’in tanıkları yapar.
    Her birimiz, birbirimize bakmakla, İsa Mesih’e bakmaktan caymış, ya da, caydırılmış olmuyor muyuz? İsa Mesih, bir kardeşin veya kızkardeşin üzerinde, o kutsallık ve tanrısal içtenlikle görünebilir. Kutsal Ruh, O’nun bu fizik ötesi varlığını bize göstererek onaylayabilir.Gerçek dindarlığın, ya da, tanrısal yolun insan üzerinde görünme yolu budur. Hiçbir insan, kendi çabaları ile Allah yolunda kusursuz yolculuk yapamaz; bunu düşüşler izler. Ama İsa Mesih, benim gibi kaybolmuşları dünyadan topladı ve halen de, topluyor! Çünkü O, yaşıyor!
    Burada paylaşım yazımı İsa Mesih’in şu vaat sözü ile sonlandırmak istiyorum: “Ve bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var ki, onları da getirmeliyim, benim sesimi işitecekler; ve tek sürü, tek çoban olacak.”(Yuhanna 10:16). Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim; Allah’ımız, Sevgi ve sonsuz yaşam veren Rab İsa Mesih’tir; bize sesini ve sözlerini yine işittirir! Bu sitedeki konuşmaları ve yazıları ile teşvik edici kardeşler ve kızkardeşlerden teşvik alıyorum. Rab İsa Mesih’in ismi yücedir. Amin.

    #33032
    Anonim
    Pasif

    Sevgili imif-1940 ya da Fuat amca,
    Size gücenmemiştim, gücenmişlikle de yazmamıştım. Yalnızca sevdiğim ve tanıdığım birini savundum, bunu yaparken belki de üslubum gerçek hissimi yansıtmamış olabilir. Sizle aynı fikirdeyiz. Günahın savunulacak bir yönü yoktur. Günahlarımızdan kendi çabalarımızla kurtulamayız. Rab’bin gücüyle kurtuluşa erişiriz. Ama bizde ki istek de çok önemlidir. İstek olmadıktan sonra nasıl mücadeleye kalkışabiliriz. Başladığımız savaş galibiyetle sonuçlanır mı? Kendimizi kandırmış oluruz. Öncelikle içinde bulunduğumuz, farkında olduğumuz o günah neyse ondan kurtulmayı istemeliyiz. Çünkü Rab’bi seven kişi bu günahı barındırmak istemez. Rab’be layık olmayı arzular ve bu, günaha karşı direnme ve onu yok etme isteğini doğurur. Rab’den dua ile yardım isteriz. Rab’bin verdiği güçle, O’nun yardımıyla ,belki hemen değil ama sonunda, kesin bir şekilde günahtan kurtuluruz. Rab sizi bereketlesin ve esenliği sizi bırakmasın.

    Sevgiler

    #33042
    Anonim
    Pasif

    “Sözleri Allah’tan işitmeğe çağrılıyoruz” paylaşım yazımı okuduğun zaman, orada “tutkular” ve “tutsakları kendine tutsak eden”den söz ettiğimi bulursunuz. Bu konuya sizin gibi genç imanlı kardeşlerimin dikkatini ve ilgisini çeker diye üzerinde önemle durarak paylaşmıştım. Tutkulardan ve tutsaklıklardan söz ederken beden arzuları olduğunu sezebileceğinizi düşünerek yazdım. Bir şeyi arzu ettiğiniz zaman onu ele geçirme arzunuzu nasıl engelleyebilirsiniz? İstediğiniz şeylerin hayalini kurarken, kendi iradenizi kullanırsınız. İNCİL’de sorunlarımız, arzularımızla başlıyor ve bizde tutku oluyor.Bunun için Kurtarıcımız İsa Mersih, bize başka bir tutkuyu müjdeledi. Beden isteklerimiz ardınca sürüklenişimizi(tutsaklığı), başka ve daha güçlü birinin isteğine(tutsaklığa) bizi teslim ederek kurtarışını icra ediyor! Böylece, beden arzularımızın köleleri iken, Allah’ın iyi, makbul ve kusursuz arzusunun tutsakları ediyor bizi! Pavlus’un Roma’daki Mesih imanlılarına yazdığı mektubun 12. bölümünde, Allah’ın isteğinin üç güçlü özelliğine işaret edişi, dikkat çekicidir! Allah’ın iradesi içimize doğduğu zaman, dünyanın çekiciliğine iştahımızı(isteğimizi, tutkumuzu) yitiririz ve bu kutsal tutku ile dünyanın çekiciliğinden korunuruz. 12. bölüm, kötülüğün iyiliğe yenilgisi ile sonlanıyor. Yani arzularımız olmuyor ve yenilgiye uğruyor! 12. bölümde Allah’ın iradesinin içimize doğuşu, İNCİL’den edindiğimiz düşüncenin(harfî düşüncenin), kutsal Ruh’tan ruh alması ile, yani yenilenmesi ile devinim kazanması ile oluyor. Kutsal Ruh esinleri ile düşünürken, Allah’ın iradesine uymuş oluyoruz! Pavlus, tam bu noktada, “Allah’ın iradesini farketmeniz için düşüncenizin yenilenmesi ile değişilmiş olun” demekle bizi değiştiren Mesih Ruhu’na ve iradesine dikkatimizi çekmiş!(Rom.12:2). Galatya’daki Mesih İsa topluluğunda da, beden arzuları ile yönetilenlerin, Allah’ın iradesine karşı sorunlarını görünce, onlara şu çözümü tek kurtuluş kapısı olarak önermiş:”Kutsal Ruh ile yürüyün, ve bedenin arzusunu kesinlikle uygulamazsınız. Çünkü beden Ruh’a karşı, ve Ruh bedene karşı arzu eder; çünkü istediğiniz şeyleri yapmıyasınız diye, bunlar birbirine zıttırlar.”(Galatya 5:16,17). Beden arzumuz olduğu yerde duruyor, ama orada Kutsal Ruh da, olunca isteğimiz artık olmuyor! İNCİL okduğunuz bir saatte Kutsal Ruh esini aldığınız hiç oldu mu? Eğer Ruh’un düşüncesi ile o anda düşünmekle meşgul iseniz, beden arzunuzun aradan çekildiğini farklettiniz mi? Pavlus, tam bu noktada, “Allah’ın iradesini farkediniz” demiş!(Rom.12:2). Kötülüğü iyilikle yenmemizin bu yoluna, İNCİL dilinde “inayet yolu” denir. Kötü arzuyu, ancak iyi arzu ile yenmenin yolu bize açılmıştır!(Rom.12:2,21 ve Galatya 5:16,17). Eğer Allah’ın isteğinden, yani Allah’ın iyiliğinden boşanırsak, bizde kötü olan şey kalır ve kendi arzularımızı asla zaptedemeyiz! Kendi irademizle iyilikler yapıp kötülüğü yenebileceğimiz hakkındaki düşünce ve öğretişler, yanlış yönlendirmelerdir! Arzularımızı kendi kontrolumuz altında baskılayıp iyi davranışlar sergilemek için bütün çabalamalarımız, sonunda taassuba ve fanatizme dönüşecektir. Buna şeriat yolu denir. İşte bu sebeple Ferisiler ve Yazıcıların doğruluğu, İsa Mesih’in doğruluğu karşısında yetersizliğe düşünce, onda hatalar aramağa başladılar; suçlayıcı bir şey bulma seferberliği ilân ettiler; bulamayınca da, asabîleştiler ve onu yok etme plânları hazırlamağa koyuldular! İsa Mesih’de görünen Allah’ın doğruluğu, kusurlu doğruluğa sahip olanlar tarafından haça gerilip onlar tarafından alaya alınınca, manzarayı o haçtan seyreden İsa’nın Baba’ya yakarışı şöyle olmuş: “baba, onlara bağışla; çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar”(Luka 23:34).
    Kendi isteğim ve çabalarımla edindiğim doğruluğumla hep kusurlarımı gördüm. Ve İsa’mın o haçtaki “Baba, onlara bağışla” yakarışını, O’nun doğruluğunun bana da, bağışlanması bağlamında bir dilenci oldum! Kardeşlerimle hep bu düşüncelerimi ve özlemlerimi paylaşıyorum. Ama kilise topluluklarında hâlâ Ferisi gibi düşünenler var; kendi iradeleri ve çabaları ile o doğruluğa erişmeği umanlar var! Nasıl, Mesih fikrinin içimize Ruh’tan doğmasına ihtiyacımız varsa, arzumuzun etkinliğini durduracak Allah’ın arzusuna ve doğruluğuna da, ihtiyacımız var! Pavlus, Ferisi çabalarına bakarak, onların Allah’ın doğruluğundan yoksun kalışlarını şu sözlerle açıklamış:”Çünkü onlara şehadet ederim ki, Allah için gayretleri vardır, fakat bilgiye göre değil. Çünkü Allah salâhını bilmeyip kendilerininkini sabit kılmağa çalışarak Allah salâhına tâbi olmadılar. Çünkü her iman edene şeriatin sonu Mesih’tir.(Rom.10:2-4).
    İsa Mesih’in şu sözü de bize ışıktır: “Hayat veren Ruh’tur; beden hiç işe yaramaz; size söylemiş olduğum sözler ruhtur, ve hayattır(Yuhanna 6:63). Üzerimizde İsa Mesih’in doğruluğu görünsün diye Kutsal Ruh’la dolmağa ihtiyacımız var. Bedensel düşüncelerle doğru olma çabalarının Allah’ı hoşnut etmediğini öğreniyoruz. “Bedende olanlar Allah’ı hoşnut edemezler”(Rom.8:8). Çünkü beden arzuları vardır! “Lâkin eğer Allah’ın Ruhu sizde duruyorsa, siz bedende değil, fakat Ruh’tasınız.”(Rom.8:9). Kutsal Ruh’un hakimiyeti altına girmemiz, isteğinin de hakimiyeti altına girmemizdemektir. Bundan itibaren Allah’ın arzusunu ve gayretini görebiliriz! Kutsal Ruh düşünceleri ile düşünme başlar ve Allah’ın insandaki işleyişi görünür.
    Galatya’daki Mesih imanlılarına Mesih Ruhu karşıtı bir düşünce ekilince o düşünce ile büyülenmişler! Pavlus, bu düşüncenin, Mesih düşüncesi olmadığını farkederek, “sizi kim büyüledi?” diye sormuş!(Galatya 3:1). “Mesih’in fikri bizdedir” diyen Pavlus’da İsa Mesih yaşamış ve Allah’ın doğruluğu görünmüş!(1.Korint.2:16; 2.Korint. 1:12).
    Evet kıymetli kardeşim, daha önceki paylaşım yazılarını okduysanız, Allah’ın isteğinin kendi isteğimiz üzerine hakimiyet kurmasına ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu kabul edersiniz. Rab sizi bereketlesin.

    #33046
    Anonim
    Pasif

    Kendi iyiligimizle, ya da kendi çabamizla kutsal oluruz görüsünü savunmadim. Ama iradenin ne kadar önemli olduguna degindim. Denenmelerde yalniz oluruz. Kutsal Ruh dogruyu söyler, kötü olan da kötüyü, seçimi biz yapariz. Irade burada devreye girer. Gerçegi bilmek isteyen yürek dogruyu bulmak ve ögrenmek ister. Ve Rab’bin kelamina yönelir. Kelami okudugunda Rab’bin ruhu, gerçegi bilmek isteyen bu yürege gerçegi gösterir.

    #33065
    Anonim
    Pasif

    Size yazarak paylaştığım o yazımda, insan isteği karşısında Allah’ın isteğinin içimize doğmasına ihtiyacımız olduğunu ayrıntıları ile açıklamıştım. Pavlus’un Roma’daki topluluğa yazdığı mektubun 12. bölümü sizin de, dikkatinizi çekmemiş mi? O yazımda, Allah’ın isteğinin üç özelliğine işaret ediliyor:
    1- İyidir.
    2- Makbuldur, yani kendini kabul ettirecek sonsuz güce ve yetiye sahiptir. İnsanın isteği ise, kötüdür! Kendi arzuları ile dünya âlemine uyum gösteren bütün insanlar, Allah’ın arzusunun içlerine doğmasına muhtaçtırlar.
    3- Allah’ın isteği mükemmeldir, yani doğduğu insana asla kusur işletmez!
    İçimize Allah’ın isteği doğduğu zaman, kötülüğe, yani kendi arzumuza yenilmeyiz. Romalılara yazılmış mektubun 12. Bölümü, Allah’ın isteğinin (arzusunun, yani iradesinin) bedenlerimizi Kendisine diri, kutsal ve makbul kurban yapabilme gücünü hiç düşündünüz mü? Ve yine Allah’ın arzusunun(yani iyiliğinin, benimserliğinin ve kusursuzluğunun) bize kötülüğü yenilgiye uğrattığını son âyette irdelemiştim.
    Kendi arzunuzla mı İsa Mesih’e geldiğinizi düşünüyorsunuz? Eğer kendi arzunuzla İsa Mesih’in peşine takıldığınızı düşünüyosanız, ama aynı arzunuzla dünya şeylerine eğilimleriniz oluyorsa, böyle bir isteğin doğasını farkederseniz ürkersiniz değil mi? Eğer Mesih Ruhu’ndan bir düşünce içinize doğmuşsa, o düşünce ile düşünürken hayran olursunuz. Böylece Allah’ın isteği içimizde, Mesih düşüncesinin doğuşu ile düşünceye dalarak Allah’ın iradesine uymağa başlarız! Pavlus, işte tam bu noktada, “Allah’ın iradesini, yani Allah’ın isteğini fark ediniz” diyerek bu dikkatıimizi çekmiş! Allah’ın isteği ile bizim insan düşüncemiz arasında ayrılık vardır! Bunu o yazıda ayrıntılı olarak irdelemiştim.
    Burada daha da, ayrıntıya girip kafanızı karıştırmak istemiyorum. Ancak kendi isteğinizle Rab İsa Mesih’i izliyorsanız, o istekle Rab’bi izlemeğe devam edin. Çünkü, sizdeki isteğin Allah’tan mı doğduğunu, yoksa kendi isteğiniz mi olduğunu ben bilemiyorum; Rab, bunu size keşfedecektir. Çünkü herbirimiz, Rab’la kişisel ilişkiye çağrılıyoruz.
    Allah’ın isteğinin önemi ve yüceliği hiçbir kitapta İNCİL’de açıklandığı gibi açıklanmamıştır. İNCİL’den şu alıntı ile paylaşımıma son veriyorum:”Fakat diyorum: Ruh ile yürüyün, ve bedenin arzusunu kesinlikle uygulamazsınız. Çünkü beden Ruh’a karşı, ve Ruh bedene karşı arzu eder; çünkü istediğiniz şeyleri yapmıyasınız diye, bunlar birbirine zıttırlar.” (Galatya 5:16,17) Bu İNCİL mesajında adı geçen “Ruh”, Kutsal Ruh’tur, yani yine Allah’tır. Rab’bin arzusu içimizde artsın.
    Rab İsa Mesih sizi bereketlesin. Amin.

    #33066
    Anonim
    Pasif

    Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız,
    bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!
    15Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı,
    kulakları ağır işitir oldu.
    Gözlerini de kapadılar.
    Öyle ki, gözleri görmesin,
    kulakları işitmesin, yürekleri anlamasın,
    ve bana dönmesinler.
    Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’

    İrdemizle, kendi isteğimizle Rab’bi kabul etmek önemlidir. Rab imanlıyla arasında ki ilişkiyi evliliğe benzetiyor. Evlenen kişilerin kendi iradeleriyle birbirlerini istemeleri ve kabul etmeleri esastır. Zorla evlilikten bahsedilmiyor. Biz Rab’be evet deriz. O da bize Kutsal Ruhunu verir. O’nu daha çok tanır isteklerini biliriz. Bu arada sevgimi artar ve Rab’bin her isteğini yapma isteğimiz olur. Öncelikle Rab’bin sevgisi etkili olur. Bu sevgiye değer vermeye başlarız, Rab’bin kendisi, evet bize sevgisini gösterdikçe içimizde onun isteğini gerçeklerştirme isteğini Rab’bin kendisi sağlar. Ama istekte kalmayıp eyleme geçiren biziz. İsteği veren, o eylemi gerçekleştirmemizi isteyen ve teşvik eden evet Rab’dir. Gücü de verir. Ama biz kabul eder ve eylemde ve ruhta Rab’be sevgimizi gösteririz. Adem ve Havva Rab’bi gördükleri halde, ilk başta bütün bereketi gördükleri halde düştüler. İradeleriyle kötü olanı seçtiler. Rab kimseyi zorla doğruyu yapmamamızı sağlamaz. Bizim kendi isteğimizi görmek ister. Bu şekilde sevgimizin ne kadar büyük ve gerçek olduğunu anlar. Siz sevdiğiniz insanın zorla, isteği dışında, sahte bir şekilde sevgi gösterisinde bulunmasını mı istersiniz, yoksa gerçekten, kendi rızasıyla, isteğiyle sevgisini göstermesini, sevmesini mi istersiniz. Samimi olanı tabi ki. Rab de ilişkimizde bunu ister. Dıştan yapılan şeylerin gözünde ne kadar değersiz olduğunu kaç defa söyledi.

    #33069
    klaus
    Anahtar yönetici

    Sevgili kardeşim Tuba ve İmif , yazılarınızı dikkatle okudum. Bende nacizane fikrimi söylemek isterim. Mezhepsel farklılıklarınızdan dolayı farklı görüşleriniz var anladığım kadarıyla , ama gene de yanlış anlamışsam özür dilerim. Benim ve kilisemin öğretişine göre ; her ikinizin düşüncesine katılıyorum. Yani hem seçilmişlik hem özgür irade.

    Kendi iman yolculuğumdan örnek vermek istedim, bu yüzden haddim olmayarak sohbetinize katılmak istedim. Ben İsa Mesihi görerek şifa bulan bir bayanım. O güne dek İsa Mesihi aramamıştım. O beni buldu ansızın ! Bana şifa verdi ve ben iyileştim. Tam 3 yıl boyunca herkese, bana şifa veren İsa peygamberi ! anlattım. Ve bana neden şifa vermiş olabileceğini düşündüm. Ve hiç elime incil alıp okumadım. Hatta 3 yıl içinde İsa Mesihi unuttum !

    Sevgili İmif demiş ;

    ” Kendi arzunuzla mı İsa Mesih’e geldiğinizi düşünüyorsunuz? ”
    ”Böylece Allah’ın isteği içimizde, Mesih düşüncesinin doğuşu ile düşünceye dalarak Allah’ın iradesine uymağa başlarız ? ”

    Sevgili İmif, beni Baba, oğlu İsa Mesihe çekti ama ben anlamadım ! Ama İsa ne yaptı ? kendisine verilen koyunları kaybetmemek için sabırla bekledi ! yani sabırla beni bekledi ! Biliyordu ki bir gün kendi irademle artık Ona geleceğimi !

    Sevgili Tuba demiş ;

    ” Rab’bin kendisi, evet bize sevgisini gösterdikçe içimizde onun isteğini gerçeklerştirme isteğini Rab’bin kendisi sağlar. Ama istekte kalmayıp eyleme geçiren biziz. İsteği veren, o eylemi gerçekleştirmemizi isteyen ve teşvik eden evet Rab’dir. Gücü de verir.”

    Sevgili Tuba, haklısın, tam 3 yıl sonra içime Rab, eyleme geçme isteğini koydu ! Yurt dışında imanlı olan eniştem ve ablamın yanına gidebilme imkanı bulduğum hatta gitme şartlarını Rabbin bizzat kendisi sağladığı bir dönemde, ablam ve eniştemden ruhsal destek isteyerek ve oradaki kiliseleri tek tek istekle dolaşarak, Rabbe geldim ! Halleluya !

    Benim hayatımda hem özgür irade hem seçilmişlik oldu sanırım.
    Bunu paylaşmak istedim sizinle.

    Sevgi ve esenlikle kalınız kardeşler.

    #33070
    Anonim
    Pasif

    Evet Kayram,
    Hem seçilmişlik, hem özgür irade. İkisi de çok etkili ve önemlidir. Birbirinden ayrılamaz. Yalnız biri kurtuluş yolu değildir. İç İçedir. Ben demiyorum ki kurtuluş yalnız bizim çabamızla olur. Bunu düşünen kesinlikle yanılıyor demektir. Kimse kendi iyiliğiyle kurtulamayacak.

    Bu şuna benziyor. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan. Benzetme biraz hafif kaçmış olabilir ama böyledir. Her ikisi de doğrudur. Seçildik. Rab’bin sesini duyduk, kabul ettik ve O’nu takip ettik. Rab şöyle diyor. Benim koyunlarım beni tanır, sesimi işitir ve beni takip eder. İradeyi burada yine belirtmiştir Rab. Onları zorla sürmekten hiç bahsetmiyor. Arada zorlama değil, büyük bir sevgi oluyor, sevgiyi veren Rab’dir. Büyüten hem Rab’dir, hem biz. Sevgi karşılıklı yanıt buluduğunda ve etkileşim içinde olduğunda büyür. Tek taraflı çaba büyütemez. Rab bize sevgisini verdi, biz kabul ettik. Şükranla ettik. Merhametini gördükçe daha da sevdik. Tanıdıkça (Rab kendisini bize her geçen gün biraz daha tanıttıkça) sevgi arttı. Kopmaz, sarsılmaz bir sevgi bağı, her zorluğu aşabilir. Aşması gereken taraf biziz. Bu sevgi bizi güçlendirir, cesaretlendirir, teşvik eder. İsteyerek, seve seve Rab’bin isteklerini yaparız. Galatyalılarda Pavlusun dediği “önemli olan sevgiyle etkin olan imandır” Ne kadar doğru. Ne kadar güzel. Zorla değil, sevgiyle, sevgiden dolayı itaat etmek, imana sahip olmak.

    #33071
    Anonim
    Pasif

    Kurtuluşunuzu Etkin Kılın

    12 Öyleyse sevgili kardeşlerim, her zaman söz dinlediğiniz gibi, yalnız ben aranızdayken değil, ama özellikle aranızda olmadığım şu anda da kurtuluşunuzu saygı ve korkuyla etkin kılın. Filipililer

    Sevgili imif verdiği ayetin bir üstünde ki ayeti de düşünelim. Bakı Pavlus ne diyor. Bize etkin kılın diyor. Kendi irademize bunu isteyin diyor.

    Romalılar 11

    17-18 Ama zeytin ağacının bazı dalları kesildiyse ve sen yabanıl bir zeytin filiziyken onların yerine aşılanıp ağacın semiz köküne ortak oldunsa, o dallara karşı övünme. Eğer övünüyorsan, unutma ki, sen kökü taşımıyorsun, kök seni taşıyor.
    19 O zaman, “Ben aşılanayım diye dallar kesildi” diyeceksin.

    20 Doğru, onlar imansızlık yüzünden kesildiler. Sense imanla yerinde duruyorsun. Böbürlenme, kork!

    21 Çünkü Tanrı asıl dalları esirgemediyse, seni de esirgemeyecektir.

    22 Onun için Tanrı`nın iyiliğini de sertliğini de gör. O, düşenlere karşı serttir; ama O`nun iyiliğine bağlı kalırsan, sana iyi davranır. Yoksa sen de kesilip atılırsın!

    23 İmansızlıkta direnmezlerse, İsrailliler de öz ağaca aşılanacaklar. Çünkü Tanrı`nın onları eski yerlerine aşılamaya gücü vardır.

    Altı çizili sözler iradenin ne kadar önemli olduğunu yineliyor. Ama şunu da belirtiyor. Kök bizi taşıyor, böbürlenmeyelim. Evet Rab bizi lütfuyla bu dallara aşıladı (Mesih’e). Bunun için şükredelim. Ama itaatkar olup, bu merhamete ve sevgiye layık olmak için istekle çabalayalım. Unutmayalım Rab’bin merhemetini, lütfunu, kotkuyla ve saygıya kurtuluşu etkin kılalım. Rab bize gücü ve isteği verecek.

    #33072
    Anonim
    Pasif

    Senin için çok sevindim Kayram. Rab seninle olsun kardeşim.

10 yazı görüntüleniyor - 1 ile 10 arası (toplam 10)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.