Size karşı kusur eden ve zarar veren bütün insanları bağışlayın!

  • Bu konu 5 izleyen ve 6 yanıt içeriyor.
7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25449
    Anonim
    Pasif

    Size karşı kusur eden ve zarar veren bütün insanları bağışlayın!
    (Derek Prince)


    Tanrı’nın bereketleriyle bizim aramıza giren engellerden birisi de ‘başkalarını bağışlayamamak’tır. İsa Mesih, Markos 11:15’te, dualarına Tanrı tarafından yanıt almak isteyen her imanlının uğraşması gereken bir soruna parmak basıyor.

    ‘Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı şikayetiniz varsa onu bağışlayın ki, göklerde olan Babanız da sizin suçlarınızı bağışlasın’.

    Aynı ilke İncil’in tümünde görülmektedir. Tanrı’nın bizi bağışlamasını istiyorsak, biz de başkalarını bağışlamaya hazır olmalıyız. Bağışlamanın duyguyla ilgisi yoktur; bu bir karardır. Küçük bir benzetmeyle örnek verelim:

    Bir kişinin size 10.000.000 YTL değerinde borcu var. Bu kişinin borç senedini elinizde tutuyorsunuz. Tanrı’nın elinde ise üzerinde sizin adınızın bulunduğu 100.000.000 YTL değerinde bir borç senedi var. Tanrı size bir teklif getiriyor:

    ‘Sen o kişinin borç senedini yırt, ben de senin borç senedini yırtacağım’. Ama sen onun senedini, elinde tutmaya devam ediyorsun, ben de seninkini elimde tutacağım’.

    Bu şekilde anlaşıldığında, başka bir kişiyi bağışlamak, dev bir özveri değildir. Neticede, kişi bunu kendi iyiliği için yapmaktadır. 100.000.000 YTL değerindeki borcunun silinmesi için 10.000.000 YTL vermeyi reddeden bir kişinin akli dengesinden kuşku duyulur. Tanrı, bağışlamamız gereken kişi ya da kişileri şimdi aklınıza getirebilir. Bu durumda, Kutsal Ruh’tan yardım isteyebilirsiniz. Kutsal Ruh, doğru kararı vermeniz için sizi yöneltecek, ama bu kararı sizin yerinize kendisi vermeyecektir. Neticede kararı vermek sizin sorumluluğunuzdur. Kutsal Ruh’un yönlendirişini hissettiğinizde O’na kesin bir karşılık verin. Sonra da kararınızı sözlere dökün. Sesli bir şekilde şöyle deyin: ‘ Rab, ………adındaki kişiyi bağışlıyorum’.

    Adını dile getirmekte en çok zorluk çektiğiniz kişiler, ‘en çok bağışlamanız gereken kişilerdir! Şöyle dua edebilirsiniz:

    ‘Bana zarar veren ya da kusur eden herkesi bağışlıyorum. Rabbim, sen de beni bağışla! Özellikle ……….. adındaki kişileri bağışlıyorum’.

    #35980
    Anonim
    Pasif

    iyide adam benim hayatımı mahvetmiş nasıl bagışlayayım.

    #35976
    Anonim
    Pasif

    Hazel kardeşim sana bir soru sorayım, bu dediğinle ilgili olarak: Bağışlamadığın takdirde kazanacağın bir şey mi var, kendini nefret kazanında kaynatmaktan başka?

    Bağışlamamanın bir kazancı olsa… buyur, hiç bağışlama diyeceğim, inan. Ama bir yararının olmadığı yanısıra zararının olduğu da var… kemirir bitirir bu tepki tutkusu hayatını, gevşemene izin vermez, iç barışıklığa, huzura imkan tanımaz. İç süküneti sağlanmamış insan ise Tanrı’nın lütfunun hayatına sızmasına imkan vermez. Tanrı’sız yaşayan da varlıksal açıdan bütünleşmemiş olarak göçer bu hayattan. Yazık olur… çünkü bu şurdaki maddi yaşamımız bunca kısa iken, fani iken, nefretin hasıl edeceği sakatlığa harcanması saçma olur, tamamen.

    Yani, sözün kısası… affetmek en önce senin kendi yararına olmuş olur.

    Biliyorum, insan öyle dediğim dedik bir karar ile içindeki nefret tutkusuna engel olamaz… ama bu tutkunun kendisini nasıl hapsetmiş olduğunun, hayatına hükmettiğinin farkına varabilir. İşte bu farkındalık tövbenin başlangıcıdır… bu farkındalık samimi olarak yerleşti mi insanın bilincine, Tanrı lütfu da o insanın içine aşılanmaya başlar, bir yaranın kapanması misali yavaşçasına ama gayetle de istikrarlı bir şekilde nefreti siler içinden, hürriyete kavuşturur kendisini.

    Sevgiyle kal…

    #35977
    Anonim
    Pasif

    vgili Hazel.
    Diyorsun ki:
    “iyide adam benim hayatımı mahvetmiş nasıl bağışlayayım”

    Yaşadığımız dünya,acılarla dolu,çevrene bir bak evlilikler de ,çocukluğumuz da,iş yaşamlarımız da okuduğumuz okul da,yada aşık olduğumuz adam da.

    Yani herşey öyle güllük gülistanlık değil.İnsanların çektiği acıları görebilseydik,aslında,çoğu insanın yüreği Hayal kırıklıkları,üzüntüler,aldatılmışlıklar,terkedilmişliklerle doludur.

    İman etmeden önce,bende senin gibi düşünürdüm.
    Bana biri acı verdiyse,O acı yüreğimde her geçen gün büyür beni,tamamen ele geçirir.ve boğardı.Öfkem acılığa dönüşür ve acılıkta duyduğum kinin,içimde büyüyerek daha fazla kökleşmesini sağlardı.

    Yıkıcı zehirliyici etkisiyle yüreğimin duyabileceği,huzuru,sevinçleri benden alıp götürür.her geçen gün iç karartıcı haliyle beni kurutup ruhsal olarak beni aciz, bir hale sokardı.

    İçindeki acı ile baş edebilmeyi,onunla savaşabilmeyi,yıllarca acılık taşıyan ve bağışlayamayan insanların içinde, hasara yol acan acılarla başedebilme yolunun ne olduğu cevabınıda.. bana İSA MESİH öğrettti.

    Bağışlamak aslında,bana göre,öfke duyduğumuz,yada nefret ettiğimiz insanı azat etmek olduğu kadar..kendimizi de azat etmedir.
    Öfke duyduğumuz kişiyi,aklımızda ve yüreğimizde özgür kıldığımız kadar,kendi aklımız ve yüreğimizi de özgür kılmadır.

    İSA MESİH’i askerler çarmıh’a gererken O:

    “Baba onları bağışla,Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar”

    Diyordu.

    Çektiğimiz acıları birde O’nun çektiği acılarla karşılaştıralım.

    Ha..biz neyapıyoruz.
    Birisi bize haksızlık yaptı.
    Yada,
    Bizi terketti,gönül yaralı,kanıyor.ihanete uğradık.
    Veya daha farklı bir neden olabilir.yürek kanatan.
    Odaklanıyoruz.
    Neye.?
    O kişinin yapmış olduğu haksızlığa.tüm güçümüzle odaklanıyoruz.
    Öfke kin nefret,öç duyguları ŞEYTAN in takviye güçü ile birlikte tüm aklımızı ve hücrelerimizi ele geçiriyor.Daha yaşarken kendimizi öldürüyoruz.

    Biz MESİH İnanlıları,haksızlığa uğradığımızda,kırıldığımızda,yüreğimizi kanatan yaralarımızın tedavisini İSA MESİH’e birakıyoruz. Ve bizi kıranları bağışlıyoruz.
    Çünkü biliyoruz ki o bizi tedavi edecek ve iyileştirecektir.

    Tanrı’ya imanla baktığımızda bize karşı suç işlemiş olanları başışlayarak, kazananın her zaman biz olacağımızı da biliyoruz.

    Esenlikle.

    #35988
    Anonim
    Pasif

    Ben de şahsıma yapılan kötülüğü,ikiyüzlülüğü ve korkunç ihanetleri affedemiyor ,bağışlayamıyorum.Daha doğrusu bunu yapmak da istemiyorum.

    Düşünsenize siz birine çok değer veriyorsunuz karşılığı iğrenç yalanlar ve davranışlar oluyor.

    Bağışlamalı mıyız ? Yaptıkları yanına da kar kalacak sanırım.

    Saygılarımla

    #35985
    Anonim
    Pasif

    Ben de şahsıma yapılan kötülüğü,ikiyüzlülüğü ve korkunç ihanetleri affedemiyor ,bağışlayamıyorum.Daha doğrusu bunu yapmak da istemiyorum.

    Düşünsenize siz birine çok değer veriyorsunuz karşılığı iğrenç yalanlar ve davranışlar oluyor.

    Bağışlamalı mıyız ? Yaptıkları yanına da kar kalacak sanırım.



    Sevgili Dilbera-Dersimi.
    Yukarda yazdıklarını üzülerek okudum.
    Sizin imanlı olup olmadığınızı bilmiyorum.
    Yada, yeni İman etmiş biri de olabilirsiniz diye düşünüyorum, belkide araştırıyor da olabilirsiniz.

    Kötülük,ihanet,ikiyüzlülük,bakın bu yazdıklarınız yaşadığımız ve nefes aldığımız sürece karşılaşacağımız,ve yaşanabilincek şeyler.

    Affetmemen sana ne kazandırabilirki.?
    Yüreğinde birikmiş ve sana sıkıntı veren tortulardan başka
    Bunun ağırlığını ve sana vereceği daralmayı bir düşün.

    Benim düşünceme göre bana kötülük yapan yada,yalan söyleyen yada beni üzen,veye ihanet diyelim.bu gibi durumlarla karşılaşırsam,o kişiyi bağışlarım.
    Bağışlarım fakat.. bana bunları yaşatan,her kimse ise onunla bir daha görüşmem ,kanımca biraraya gelmek zorunda da değilim.
    Birine değer verdim karşılığı yalanlar..
    Ya güzel kardeşim,ben niye üzüntü duyayım ki,yalan söyleyen kendini aldatır.,bir şahsa değer veriyorsam o da bunun önemini anlamıyacak kadar körse,yine kaybeden ben değil,karşımdaki kişi olacaktır.
    Bu tarz kişiler zaten başta kendini belli eder,haketmediği değeri neden alsın,yada ben haketmeyene neden değer veripte kendimi boşuna üzeyim.öyle değilmi,bu tarz insanları birakacaksın gitsin.değer vermeyi bırak,bu kişiyle ilğilenmiyeceksin.
    Çünkü:
    Bizim inancımıza göre bu tarz insanların yüreklerinde RAB değil,şeytan çalışır.
    Karanlık ile IŞIK’ın ne paydaşlığı olabilir.
    Bizimde.. paydaşlığımız olamaz.

    (Ben her zaman şuna inandım, ve şahit oldum.Hiç kimsenin
    yaptığı kötülük yanına kalmıyor.RAB’bin Adaleti her zaman işliyor.)

    Esenlikle.

    #35995
    Anonim
    Pasif

    Burda altı gayetle bariz bir şekilde çizilmesi gereken bir şey var: Affetmek kesinlikle ahmaklık, sosyal ortam, iş yeri ahengi veya aile içi düzen bozulmasın diye kullanılacak bir uzlaşma taktiği değildir. Affetmek varlığın tıkanıklığa uğramaması için tek yol olduğunun derinden farkına varmak ve ‘salıvermek’tir. Ahmaklığın tam tersidir yani… salihliğin doruk noktasıdır.

    Zaten sadece salıveren salıverilir… salıvermeyen salıvermediğinin tutsağı ve kölesidir. Salıveren yükten kurtulur, hür olur. Nefret ve intikam tutkusu insanı mahveder… uyuşturucu madde müptelalığı misali.

    Hani bazen görürüz ya… kocaman bir köpekleri tasmalarından tutup yola çıkarmış olanları… Köpekler var güçleriyle çekiştirip dururlar sahiplerini, sendeletirler, yürüyüş dengelerini zar zor muhafaza ettirirler. Sahipleri tasmayı kontrol altında bulundurmak üzere geçirmişlerdir köpeğin boğazına ama… kendileri doğru dürüst yürüme hürriyetlerini kaybetmişlerdir. Halbuki köpek olmasa… doğal yürümenin serbestisinin zevkine varırlar.

    İşte ‘affetmek’ bu tür ‘köpek gezdirip’ ‘sahiplik’ taslamalardan insanın kendisini hür kılmasıdır.

7 yazı görüntüleniyor - 1 ile 7 arası (toplam 7)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.