Sağlıksız Varlık

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27696
    Anonim
    Pasif

    sagliksizvarlik.jpg

    Keşke her yapı sapasağlam olsaydı. Depremlerde çöken konutlar, sele kasırgaya dayanamayan binalar, emekçilerin canını yutan ocaklar. Ve en önemlisi, yaşam yolculuğu bozukluğa, kötülüğe her an açık olan insan. Onun yaratılışına ve sonrasına ilişkin şunlar yazılmıştır: “Tanrı insanı kendi benzeyişinde yarattı. Onu Tanrı’nın benzeyişinde yarattı; onları erkek ve dişi yarattı” (Yaratılış 1:27). “Tanrı insanı doğru yarattı; ama onlar pek çok düzen aradılar” (Vaiz 7:29). Budur üzücü gelişim.

    Kutsal-kusursuz Yaratan elbette bozuk insanı yaratamazdı. O’nun Yaratıcı’lığına inanan, her yapıtı kusursuz yaptığını kabul eder. O şu bilgiyi verir Kutsal Sözü’nde: “Yüceliğim için yarattğım, ona biçim verdiğim, evet kendisini oluşturduğum, adımla çağrılan her insanı ‘getir’ diyeceğim” (Yeşaya 43:7). Yazıklar olsun! Yaşam düzeniyle Yaratanı’nı yüceltmeye yaratılan insan tam tersine, yapıcısına yüz karası olmuş: “Tanrı’nın adı uluslar arasında sizin yüzünüzden kötülenmektedir” diye yazılıdır din bağlılarına (Romalılar 2:24). Ne denli acıklı bir görünüm, değil mi?

    İnsan tarihin hangi döneminde bozuldu? Atalarımızın Tanrı istemini bir yana itip iblisin istemini uyguladıkları an! Atalarımız iblise uyruk olmayı seçti, kutsal kusursuz yaşamdan günahlı yaşama geçti. Bunu kişisel karar ve istekleriyle yaptılar. Ve tüm insanlık ailesinin başı, kökeni, pınarı niteliğinde bu güzelim soyun her kuşağını, her canını boyunlarına aldılar. Kutsal Söz buna ‘Özgün ve Kalıtımlı Günah’ demiş. Yapımız çürüktür. Irk, ulus, dil, din, siyasi tutum, eğitim ve daha her ne varsa, temelde hepimiz günah yargısı giymiş sağlıksız Adem çocuklarıyız. Birinin Adem’e dayanmadığını savlaması, elmanın elma ağacında yetişmediğini savunması gibidir. Ama hiç kimse salt Adem’in günahlılığı sonucunda yargılanmaz. Herkes özgür isteğiyle günah işler, ardından da din şartlarına, törelerine sarılarak günahını sildirmeye çabalar. Çürük elmanın çürüklüğünü gidermeye çabalamak gibidir bu.

    Ademoğlu Yaratan’ın başlangıçta verdiği ruhsal dinçliği, doğruluğu, kutsallığı, sevgiyi hakkı, adaleti yitirdi. Günah yaşamın her yanına dal budak saldı. Bu sonuç aklı, isteği, eylemleri olumsuz biçimde etkiledi, güzeli çirkinleştirdi. Ruhsal kavram yitirilmiş bulunuyor.. Bozuk akıl bozuk istekler enikler: Bencil, kapkaççı, çalımcı, çıkarcı, inatçı, karalayıcı, büyüklenici, göz dikici, hak çiğneyici, sömürücü, terör yöntemleri bulucu, baskıcı, işkenceci, kinci, sövücü, gözdağı verici, öç alıcı, kendi kendini mahvedici. Göstergelerin tümü çürük yapılı insana yönelik..
    Sağlıklı, erdemli tutum hepimizin gözü önünde. Bunları uygulamaya çağrı açık açık belirtiliyor. Ne etmeli ki, ademoğlu bir sürü sağlıksız isteğe bağlı. Günaha tutsak kişi onlardan kaçacağı şeylere seğirtir, sığınacağı değerlerden uzaklaşır. İğreneceği şeyleri özler, özeneceği şeyleri teper. Yereceği şeyleri över, öveceği şeyleri yerer. Bu tutum, çürük yapının varlığa egemen kesilmesinden kaynaklanmakta. Yaratan’ın böyle dengesiz bir varlık yaratmadığı kanıt mı ister? Günahlı insanın içinden dışarıya fokur fokur irin birikintisi çıkmakta: Günah çıkartısı.

    Hak adalet sözleri hep duyulur, öte yandan da çiğnenir. Yargı kuruluşları yasaları işlerliğe koymaya çalışır. Ne yazık; birçok alanda bunu kesinleştiremez. Tanrı’nın On Buyruk’u adalet gereğini duyurur. On Buyruk’un her biri çiğnenmiş. Tanrı adaletin uygulanışından vazgeçemez. Yasayla, şeriatla, sevapla düzeltilemeyen adalet ağlamakta. Bu savsaklığa karşı Tanrı sağlayışı sunulmakta: İnsanın günahını günahsız İsa Mesih yüklendi. Zedelenen adaletin dileğini Mesih ödedi. Adaleti sarsan insanın sağlığı yitiktir. Adaleti zorlayan insan bunu kavrayıp imanla Rab İsa Mesih’e sığınınca, hem adaletsizliği kaldırılır, hem de İsa Mesih’in doğruluğuyla donatılır o.

    Tanrı kayrasıyla kurtuluşa eren şu içtenlikli ikrarı yükseltir: “Bedenin ve düşük aklın istekleri neyse onu uyguladık. Bütün ötekiler gibi, biz de doğal yapımız gereği tanrısal öfkenin çocuklarıydık” (Efesoslular 2:3). Günahlı insan kurtarıcı İsa Mesih’in bağışlamalığıyla arıtılıp affedilince bağış gönencinde yaşayana doğrultulan Tanrı buyruğu şu olur: “Bir zamanlar böyle yaşarken, siz de vaktinizi bunlarla geçiriyordunuz. Ama şimdi bunların tümünü üzerinizden atın; Kızgınlığı, öfkeyi, kötülüğü, sövücülüğü, ağzınızdan çıkabilecek kirli sözleri. Madem ki eski insanı yaptıklarıyla birlikte kesip attınız, öyleyse birbirinize yalan söylemeyin. Bunun yerine bilgide yenilenen, kendisini yaratana benzeyen yeni insanı giyindiniz” (Koloseliler 3:7-10).

    Ademoğlu niçin içtenlikli sevgiyle sevemiyor? Niçin candan affedemiyor? Niçin kincilik besliyor? Niçin barışı geliştiremiyor? Niçin adalet kapsamında yönetilemiyor, hem de bu düzeyde yönetemiyor? Niçin yıkıcı duyguları bastıramıyor? Haksızlığa katlanacak yerde niçin haksızlığı haksızlıkla karşılıyor? Çünkü bu tür erdemli davranışlar sadece sağlam ve kutsal bir yürekten kaynaklanabilir. Öte yandan hasta yüreğin ürünü, kaynağına özgü bozukluk çıkartısıdır. Kaynağın neyse sen de osun!

    Atamız Adem’le başlayan günah kişisel sorundur. Sonra da toplumsal ve evrensel sorun. Günah bozukluğuyla etkilenmeyen yön yoktur. İşte Kutsal Söz’ün yargısı: “Bir tek insan yüzünden günah nasıl dünyaya girdiyse günah yüzünden de ölüm dünyaya girdi. Böylece bütün insanları ölüm sardı. Çünkü tümü günah işledi” (Romalılar 5:12). Bir inancın denektaşı, günah sorununa nasıl yaklaştığı, günahtan arıtılma gereğini nasıl ele aldığıdır. İncil’in her günahlıya müjdesi şudur: “Ama Tanrı kayrasının ve armağanının bir tek insanın —İsa Mesih’in— kayrasında bunca kişi yararına bollukla dağıtılması daha kesindir” (Romalılar 5:15). Buna senden ne yanıt gerekir?

    Yazan: Thomas Cosmades

    http://www.hristiyanblog.com/sagliksiz-varlik/

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.