Ruhsal varliklarin beden alişi : –

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27187
    Anonim
    Pasif

    RUHSAL VARLIKLARIN BEDEN ALIŞLARI : –

    Müslüman dostlarımızın Yaşayan Tanrı’ya iman etmelerinin önündeki en büyük engellerden bir tanesi de, ruhsal varlıkların beden alma konusuna inanmalarındaki güçlüktür. Halbuki, bu olaylar, Tevrat, Zebur ve İncil’de tekrarlanan ve gayet normal karşılanan olaylardır. Onlara yardımcı olabilme ümidiyle aşağıdaki bilgileri paylaşma ihtiyacını duydum.

    • “Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen Rab Tanrı’nın sesini duydular.” (Yaratılış 3:8)

    • “Rab Tanrı, Adem’le karısı için deriden giysiler yaptı ve onları giydirdi.” (Yaratılış 3:21)

    • “Rab, Nuh’un ardından geminin kapısını kapadı” (Yaratılış 7:16)

    • Yaratılış’ın 16. Bölümünde, İbrahim’in evinden kaçan Hacer’e bir melek görünür ve onunla konuşur. Hacer bunun bir melek olduğunu bilmemektedir. Onun normal bir insan olduğunu zanneder, ta ki “Senin soyunu çoğaltacağım…. İşte hamilesin, bir oğlun olacak. Adını İsmail koyacaksın….” diyene kadar. (Yaratılış 16:11-15)

    • Yaratılış’ın 18. Bölümünde, insan kıyafetinde 3 konuk vardır. Bunlardan bir tanesi Rab’dır. İbrahim peygamber onlara sofra hazırladı ve onlar da yedi ve sonrasında da Rab şöyle dedi: “Gelecek yıl bu zamanda kesinlikle yanına döneceğim ve o zaman karın Sara’nın bir oğlu olacak”. (Yaratılış 18:10)

    • Tanrı Sodom ve Gomora’yı imha etmeyi kararlaştırır. Çünkü onlar kendilerini her türlü ahlâksızlık ve homoseksüalliğe vermişler ve tövbeyi reddetmişlerdir. Tanrı oraya, Lut’u kurtarmak için 2 melek gönderir. Meleklerin görünüşü aynen insan gibidir ve kent halkı onlarla zorla cinsel ilişkiye girmeye çalışırlar. “Kentin erkekleri – Sodom’un her mahallesinden genç, yaşlı bütün erkekler – evi sardı. Lut’a seslenerek, ‘Bu gece sana gelen adamlar nerede?’ diye sordular. ‘Getir onları da yatalım’ dediler.” (Yaratılış 19:4)

    • Vaad edilen topraklarda, İsrail ordusu, Eriha kentine karşı savaşa hazırlanırlarken, Liderleri Yeşu, birden kılıcını çekmiş duran bir adam görüp şaşırır. “Sen bizden misin, karşı taraftan mı?” diye sorar. Aldığı cevapla, yüzüstü yere kapanır. Çünkü, “Ben Göksel Ordularının Komutanıyım. Çarığını çıkar, çünkü bastığın yer kutsaldır” diye bir cevap almıştır. Bu Rab’bin ta kendisidir. (Yeşu 5:14-15)

    • Hakimler’in 2. Bölümünde, Tanrı’nın bir meleği, insan görünüşünde gidip, İsrailliler’e konuştu ve İsrail’i Rab’bin buyruklarını yerine getirmediklerinden dolayı, onları azarladı. “Rab’bin meleği sözlerini bitirince, bütün İsrail halkı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı” (Hakimler 2:4)

    • Hakimler’in 6. Bölümünde, Rab’bin bir meleği, yine insan kıyafetinde, bir ağacın altında oturuyor, sonra kalkıp Gidyon’a sesleniyor. Gidyon onun kim olduğunu bilmiyor. Melek kendisini Rab olarak tanıtınca da, Gidyon şüpheye düşüyor ve ona inanmak için, ondan birkaç kez mucizevi belirtiler göstermesini istiyor. Rab da bu mucizeleri ona gösteriyor. “Gidyon, gördüğü kişinin Rab’bin meleği olduğunu anlayınca, ‘Eyvah! Egemen Rab! Meleğinin yüzünü gördüm’ dedi. (Hakimler 6:22)

    • Hakimler’in 13. Bölümünde, Şimşon’un babası Manoah’tan ve onun kısır olan karısından bahseder. “Rab’bin meleği kadına görünerek, ‘Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde, gebe kalıp bir oğul doğuracaksın’ dedi”. O da kocasına gidip bunları aktardı ve “Yanıma bir Tanrı adamı geldi. Tanrı’nın meleğine benzer görmekli bir görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım” dedi. Manoah, bu meleğin bir kez daha gelmesi ve ona da görünmesi için Rab’be yalvardı. Melek bir kez daha geldi. Maloah ona, “Karımla konuşan adam sen misin?” diye sordu. O da, “Evet, benim” dedi. Manoah, ateş yakıp Rab’be bir oğlakla, tahıl sunusu sunarken, “Her ikisinin de gözü önünde şaşılacak şeyler oldu. Rab’bin meleği, sunaktan yükselen alevlerle birlikte göğe yükseldi” (Hakimler 13:19-20)

    • Yuhanna’nın 20. Bölümünde, İsa’nın mezarının boş olduğunu gören Meryem ağlıyordu. Mezarın içine baktığında orda iki melek gördü ama onların, “Kadın! Niye ağlıyorsun?” demelerine rağmen, melek olduklarını anlayamadı. Meryem, “Rab’bimi almışlar. Nereye koyduklarını bilmiyorum” dedi. Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsa’nın orada ayakta olduğunu gördü. Ama onun İsa olduğunu anlamadı. Meryem O’nu bahçıvan sanmıştı. İsa ona ‘Meryem’ diye adıyla çağırınca, bir anda gözleri açıldı ve O’nu tanıdı ve “Rabbuni, Öğretmenim” dedi. (Yuhanna 20:11-16)

    Daha kimlerden bahsedelim. Yeşaya mı, Yeremya mı, Hezekiel, Daniel, Zekeriya mı, Vahiy Kitabı mı? Kutsal Kelâm, baştan sona bu tercübelerlen doludur. Bazen Rab, bazen melekler insanlara görünüyor, onlarla oturuyor, onlarla yemek yiyor, onlarla konuşuyor, onlarla yürüyor ve onlarla vakit harcıyorlar. Kutsal Kitapta, bunlara benzer daha yüzlerce öykü vardır. Ruhlar, beden alıyorlar ve aramızda dolaşıyorlar. Hatta bu yüzden, İbraniler Kitabı’nda uyarılıyoruz: “Konuksever olmaktan geri kalmayınız. Çünkü bu sayede, bazıları bilmeden, melekleri konuk ettiler” (İbraniler 13:2)

    Evet, melekler beden alır ve aramızda dolaşır. Rab beden alır ve aramızda dolaşır. Yaratılışta, Adem ve Havva ile bahçede yürüyen Rab idi. Onlarla konuşan, onlara deriden elbise giydiren Rab idi. İbrahim’e konuşan, onunla yemek yiyen Rab idi. Yeşu’nun önünde, kılıcı çekik duran savaşçı Rab idi. Beden alıp, İsa adında dünyaya doğan Rab idi. Bu yüzden, “İbrahim’den önce Ben varım” dedi. Daha başka nasıl söylesin? Onun adı İmanuel idi. Yani ‘Rab Aramızda’, ‘Rab Bizimle’ demektir.

    Bunları bilmemek, görmemek, anlamamak, sadece ruhsal bilgisizlikten kaynaklanır. Ne de bunları yapabilen sadece Tanrı’nın Kutsal Melekleri’dir. Cinler (düşmüş, günah işlemiş melekler, yani Şeytan’ın yaverleri) de bunları yapabilmektedirler. Ve işte bu yüzden, bu cinlere tapan putperestler, tarih boyunca, beden alan bu cinleri ilahlar zannetmişlerdir. Listra’daki Yunanlılar, mucize gerçekleştiren Havari Pavlus’a ve Barnaba’ya işte bu yüzden tapmaya, onlar için kurbanlar kesmeye çalışmışlardır. “Tanrı’lar insan kılığına girip, yanımıza inmiş diye haykırdılar. Barnaba’ya Zeus; Pavlus’a ise Hermes adını taktılar (Elçilerin İşleri 14:8-16). Meleklerin ve cinlerin bu özelliğinden dolayı, bu bitmez tükenmez mitolojiler, bu hikaye ve masallar, tarih başladı başlayalı vardır. Bu yüzden de, Mısır’da, Babil’de, Yunanistan’da ve daha birçok uluslarda, liderler, ‘İlâh’ olarak görülmüş ve onların heykelleri dikilip, onlara tapmışlardır. Ve yine bu yüzden, gerek Yunan mitolojisinde ve gerekse de Mısır mitolojilerindeki bu gibi öyküler, ruhların beden aldığını ve alabildiğini güçlendiren ve söylediklerimizin doğruluğunu daha fazla ortaya koyan delillerdir. Bu mitolojilerin varlığı, söylediklerimizin aleyhine değil; leyhinedir. Ruhsal varlıklar ve ilâhların, tarih boyunca insanların hayatlarını etkiledikleri bir gerçektir.

    Ve işte yine bu yüzden, Nuh Tufanı’nda şunları okuruz: “İlâhî varlıklar (cinler), insan kızlarının güzelliğini görünce, beğendikleriyle evlendiler…. İlâhî varlıkların, insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller (düşmüş, dev varlıklar) vardı.” (Yaratılış 6:2,4)

    Dünyanın sonunda gelecek olan Anti-Christ (İsa karşıtı veya sahte Mesih, bazılarına göre ise Mehdi) da işte böyle doğacak. Şeytan’dan ve kadından doğacak ve birçoklarını aldatacak. Tanrı’nın beden alıp, Kurtarıcımız olarak dünyaya geldiğine inanmıyanlar; hiç de alçak gönüllü olmayan bu ‘Beden almış Şeytan’a inanacaklar. Ama o zaman, herşey, çok çoook geç olacak. Çünkü Tanrı Oğlu Mesih, seni kurtarmaya geldi; ama binlerce yıldır vaad edildiği halde, her peygamber tarafından bildirildiği halde, sen inanmadın. “BAŞKA KİMSEDE KURTULUŞ YOKTUR” diyor Kutsal Kitap. Rab’bi arayan yürek, O’nu mutlaka bulacaktır.

    #35892
    Anonim
    Pasif

    Kemal abi bu konuyu açmışken tüm burdaki kardeşlere şöyle Doğuş bayramı hediyesi niyetine bizzat tanık olmuş olduğum bir olayı anlatayım…

    Günün birinde Cebrailiye ana adındaki doksan yaşlarının civarında, tüm nasihatı tam teslimiyet olan bir rahibeyi ziyarete gitmiştik, sohbet olsun, bereketlenelim diye… Kendisi çok tenha, şehirden uzak bir bölgedeki, manastır mülkü ufak bir evde ikamet ediyordu. Gözleri de görmüyordu artık. ‘Sorun değil, benim refakatçılarım meleklerdir’ derdi sık sık, ‘onlar beni nereye götürürse oraya giderim’…

    Oturduk konuştuk, kendisine sorular soruldu… meleklerden bahsedildi… kendileriyle irtibatın nasıl bir şey olduğundan dem vuruldu. ‘Kendileriyle irtibat çok açık seçik bir şey ama bunun sırrı başkalarına sözle iletilebilecek bir şey değildir… Rab’bın kendisi insanı bu sırra erdirmeli ki insanın öyle bir şeye imkanı olabilsin’ diyordu yaşlı, tecrübeli Rab dostumuz…

    Sonra kiliseye gittik, illahiler, dualar okundu… vakit geçti, karanlık bastı… Bizler altı veya yedi kişiydik… etraf dağ başı, nasıl evlerimize varacağımızı bilmiyorduk ama sohbet, muhabbet o kadar güzeldi ki umurumuzda bile olmadı… Dışarıya çıktık… her taraf karanlık, beklemeye başladık, bir araba falan geçer de bizi bırakıverir merkezi bir yere kadar diye… Ama orda kim alacak ki tüm bizleri…

    Bir ara, o eski, yetmişli yılların kocaman oturakları olan, içleri geniş mi geniş otomobillerin türünden bir taksi beliriyor… Hepimiz, biraz sıkışarak da olsa, içersine sığıyoruz, yola koyuluyoruz… Şöför de tatlı mı tatlı sözlü, efendi bir genç… Bir güzel geçiyor takside vakit, istediğimiz yere varıyoruz. Çıkarken, ben ön koltukta olduğumdan, ücreti ödüyorum, öbürleri taksiden çıkmış… Adama iyi akşamlar dilerken, dışarıdan biri kendisine sesleniyor ‘Mikail nerdesin bunca zaman, kaybolmuşsun ortalıktan’ diye… Adam da cevap veriyor ‘buralardayım be Cebrail, nerde olayım’… (bu isimler alışılmış Rum isimleri, olayın vuku bulduğu Yunanistan’da normal olarak rastlanan isimler)… Ben taksiden çıkar çıkmaz farkına varıyorum isimlerin… Geriye bakmaya gidiyorum… taksi çoktan gitmiş…

    Yorum sizin… : – )

    Dileyelim bu seneki ‘Doğuş’ bayramında Rab’bın selameti daha bir derinden kalplerimize kök salsın… daha bir esaslısından hayatlarımızı anlamlandırsın… insan olma özelliğini şereflendirmeye daha bir imkanlı kılsın hepimizi… Sevgiler…

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.