Rahim Ağa

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24239
    Anonim
    Pasif

    Rahim Ağa

    Eski zaman içinde çok zengin, iyi yürekli ve sözüne sadık bir ağa varmış. Bir gün o, oturduğu köşkünün önüne şöyle bir ilan asmış:

    “Borçlu olan herkesin dikkatine! Lütfen yarın borç senetlerinizle birlikte gelin. Bana borç senedini getirenin borcunu bağışlayacağım. Yalnız bu öneri, öğle vaktine dek geçerlidir.”

    Köşkün önünden gelip geçen herkes bu duyuruyu okur, haber kısa zamanda bütün kasabaya yayılır. Ertesi sabah köşkün önüne üşüşen halkın çoğu ise ilandan kuşkulanırlar.

    “Yahu bu adam kim oluyormuş da bizim borçlarımızı bağışlayacakmış?”

    “Yok, efendi, yooook! Ağa kendisine borçlu olduğumuzu hatırlatmak için bu ilanı koymuş. Bizi sülük gibi emecek sonra! Tabii benim de ağaya borcum var, ama ben ancak çalışıp gayret ederek ödeyeceğim. Ağa karşılıksız benim borcumu öder mi hiç?”… gibi sözler duyulur.

    Bu tartışmalar sürerken kalabalığın arasından fakir ve acınacak bir adam köşke doğru yürümeye başlar. Halk bunu görünce onunla alay eder, ne olacak diye merakla bakarlar. Kapıyı çalan köylü içeri alınır. Ağanın karşısına çıkarılır. Köylü sözü açar: “Ağam, ilanınız bana büyük umut verdi. Çünkü borcum kolay ödenecek kadar az değil. Bakınız, büyük borçlarımın listesini yazdım getirdim. Ufak borçlarıma gelince, ben kendim öderim.”

    Ağa buna karşılık: “Bana tam olarak güveniyor musun?” “Tabii ağam.” “O halde en ufak gözüken borçlarını dahi listene ekle! Mademki bana güvenerek geldin, senin huzurunu bozan büyük – küçuk tüm borçlarını bağışlayacağım.” Ondan sonra ağa elindeki kalemle listedeki borçları tek tek çizer. Köylü gözlerine inanamaz bir türlü. Ağasına bin teşekkürler edip sevinç içinde evine gider.

    Öğleden az önce ağanın emriyle uşaklar bir daha köşkün önüne çıkıp milllete: “Borcunuzun bağışlanması için bu son fırsattır” diye çağrıda bulunurlar. Ama halk hâlâ kuşku içinde. Köşke gelen başka biri olmaz. Saat 12’yi vurunca ilan indirilir, yerine de herkesin söylentisini ve gülüşünü kesen başka bir duyuru asılır:

    “Benim zenginliğime ve iyiliğime güvenmeyip ilanımı ciddiye almayanların borçlarını artık bağışlamayacağım. Tüm borçluların vereceklerini derhal ödemelerini buyururum. Ödemeyeni cezalandıracağım.”

    Değerli okuyucum, bir ağanın, ona vereceği onlanların tüm borçlarını bağışlaması ne görülmüş, ne de kolayca inanılacak bir şeydir. Ama sizin büyük borca girdiğinizi varsayalım. O zaman size böyle bir teklif yapılsa elbette o halk kadar dikkafalı olmayıp size sunulan böyle sınırsız iyiliği reddetmezsiniz, değil mi?

    Ama ne yazık ki Tanrı’nın insanlara sunduğu bağışa gelince bunu çoğu kişi kabullenmez. – Peki, bizim Tanrı’ya ne borcumuz var ki Onun bağışına muhtaç olalım? diye sorulabilir. Bu soruya yanıt bulmadan önce “borcun” ne anlam taşıdığına bir göz atalım.

    Bankadan veya özel kişilerden ödünç alınan para ve mallara borç denir. Bunun dışında insan, manevi bir borç altına da girebilir. Devletin ya da bir kurumun yasalarına uymayan kimse suç işler ve ceza hakkeder. İşlenen suça göre hükümlü kimi vakit hapse sokulur, kimi ülkelerde ise ölüme mahkûm olunur. Gerek hapis, gerek idam olsun, suçlu cezasını ödemeye borçludur.

    İşte Tanrı’ya karşı olan borcumuz, Onun kutsal yasalarını ayak altında çiğnediğimizden gelir. Bu borca günah denir. Kuşkusuz dünyada günahsız tek bir insan yoktur. Nitekim yüce Allah, Kutsal Kitabında şöyle buyurur:

    “Hepsi günah işlediler ve Tanrı’nın insan için öngördüğü yüceliğe erişemediler” (İncil’den Romalılar 3:23)

    Evet, her insan yüce Tanrı önünde suçludur. Ama günahın cezası nasıl ödenir? Kimi insanlar kaynanadan, komşulardan gördükleri sıkıntıların, bir hastalığın, bir belanın, günahlarının cezasını ödediğini kabul ederler. Bu düşünce yanlıştır. Bazı kişiler de öldükten sonra cehennem gibi bir yerde yanıp günahlarının cezasını bir süre çektikten sonra cennete geçeceklerini sanırlar. Oysa böyle düşünenler de yanılırlar. Tanrı, Kutsal Kitap’ta şöyle buyurur:

    “Günahın karşılığı ölümdür” (İncil’den Romalılar 6:23)

    Burada sözkonusu ölüm sadece bedenin ölmesi değildir. Hayır, bu kesin ve sonsuz ölümdür. Bu ölüm, yaşam kaynağı olan Tanrı’nın huzurundan sonsuzluğa dek ayrı kalmak, Onun sevgisinden yoksun olmak demektir.

    Ama Tanrı adil olduğu kadar seven bir Tanrı’dır. Onun yasalarını çiğneyen insana ölüm yargısı yaraşıyorsa da, Tanrı onu suçtan, günahtan arıtmak, ona sonsuz yaşam vermek ister. Bu yüzden öyküdeki zengin ağanınkinden katlarca üstün bir bağışta bulundu bize. Tanrı günahımızın cezasını kendimiz ödeyemeyeceğimizi bilir. Ona olan borcumuz ne iyilik, ne de dindarlık göstermekle silinebilir. Günah borcumuzu ancak Tanrı’nın kendisi ödeyip bize bağışlayabilir.

    İşte Tanrı bu bağışı İsa Mesih aracılığıyla yaptı. Tek suçsuz insan olan İsa Mesih çarmıh üzerine çakılarak öldü. İsa Mesih’in bu ölümü, bütün insanların günah cezasını ödemeye yeterlidir.

    İsa Mesih’in günahlarımız için kurban olduğuna iman eden kimsenin suçunu Tanrı bağışlar, borcunu büsbütün siler. Size de bu müjde iletiliyor. Kabul ederseniz günah yükünüzden sıyrılıp huzur, sevinç, anlam dolu yepyeni bir yaşam bulacaksınız!



    (Bir bröşürden alıntı)

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.