Rab’bin Sofrası İle İlgili Görüşler

  • Bu konu 4 izleyen ve 17 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 18)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24777
    Anonim
    Pasif

    Rab’bin Sofrası İsa’ya göre, Tanrı’nın krallığının tam olarak gelişini bilinçli ve kararlı bir şekilde bekleyerek kutlanmalıdır. Ne yazık ki, Sofranın çağdaş kutlanışı Rab’bin dönüşüyle kavuşacağımız yetkin beraberliğin sevinç dolu beklentisinden yoksundur.

    Roma Katolik görüşüne seçenek olarak Protestan Devrimciler, Sofra’nın kutlanışına günümüzdeki anlayışımızı biçimlendiren belirli yorum çizgileri eklemişlerdir.

    Roma Görüşü : Bu görüşe göre, ekmek ve su unsurları elçisel düzene göre atanan bir kahin tarafından onanırlarsa Mesih’in gerçek bedenine ve kanına dönüşürler. Tat ve biçimlerini korurlar, ancak madde olarak Mesih’in gerçek bedeni ve kanıdırlar. Buna teknik dilde ” özdönüşüm ” derler. Sofraya katılanların Mesih’in gerçek bedenini ve kanını aldıkları kabul edilir. Bu görüşün kökleri tanrıtanımaz bir filozof olan Aristo’ya dayanır ve Rabbimiz gibi bir Yahudi’ye tümüyle yabancı olan bir düşünce çerçevesinde işlev görür. Ayrıca tek ve son kurbanın bütün zamanlar için bir kez Çarmıh’ta sunulduğu gerçeğini bulandırır, hatta yalanlar ( İbr. 7:27; 9:12 ; 10:10 ).Üstelik bir kahinin Mesih’i sunakta sunması düşüncesi, duyarlı insanlarda küfür düzeyinde rahatsızlık yaratmaktadır. Roma uygulamasının İncil’e ters düşen başka bir yönü de ” tek tür komünyum ” denilen şeydir. Buna göre topluluğa ekmek sunulurken şarabı yalnızca kahin içer. Ancak 1960’ların başında II. Vatikan sayesinde şarap özel durumlarda topluluğa da sunulmaya başlanmıştır.

    Luteran görüş: Luther, ” özdönüşümü ” reddetmiş, bunun yerine Mesih’in bedeninin ve kanının, ekmek ve şarap unsurlarının ” içinde ” ve ” altında ” bulunduğunu öne sürmüştür. Yani unsurların özdeğinde bir değişim yoktur; ama insanlar bunu aldıkça Mesih’in her yerde bulunan varlığını da almış olurlar. Dolayısıyla Mesih’in gerçek varlığı Sofradadır, unsurlara yerleşmiş ama doğalarını değiştirmemiştir.

    Zwingli’nin görüşü: Zwingli Sofranın salt simgesel olduğunu iddia etmiştir. Sofra, katılan kişilere Mesih’in kendileri uğruna çarmıhta nelere katlandığına canlı bir şekilde anımsatır; böylece çarmıhın ışığında Tanrı’ya olan yaşam bağlılıklarını yenilerler. Mesih, Kutsal Ruh sayesinde her imanlıda nasıl bulunmaktaysa, Sofrada da aynı anlamda bulunmaktadır.

    Devrimci görüş :Calvin , kişi gerçek imanla yaklaşırsa Mesih’in Sofrada gerçekten alındığını öne sürdü. Buna göre Mesih, beden ve ruh olarak gerçekten Sofrada bulunmasına karşın, O’nunla beraberlik Kutsal Ruh aracılığıyla mümkün olmaktadır. Kilise, Ruh sayesinde Sofrada yükseltilerek yücelmiş olan başı ve Rab’bi tarafından beslenir, imanda gelişir. ( Bruce MILNE )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    #29278
    Anonim
    Pasif

    ” Toplandığınızda Rab’bin sofrasına katılmak için toplanmıyorsunuz. ” ( 1. Ko. 11:20 )

    Pavlus; Rab’bin Sofrası’nı kötüye kullananları ayıplamaktadır.Bir araya geldiklerinde, Rab’bin Sofrası’nı kutlamak için,davranışlarının kötü olması nedeniyle; Rab’bi, O’nun istediği şekilde anmaları olanaklı olmamaktadır.Korintliler; gerekeni yapıyormuş gibi gözükmesine rağmen, tavırlarının gerçekten anılmasına engel olduğunu ifade etmektedir Pavlus.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.isamesihyasiyor

    #29320
    Anonim
    Pasif

    ” Her biriniz ötekini beklemeden kendi yemeğini yiyor. Kimi aç kalıyor, kimi sarhoş oluyor. ” ( 1. Ko. 11:21 )

    İnanlılar topluluğunun ilk günlerinde imanlılar, Rab’bin Sofrası’yla birlikte ” agape ” ya da sevgi ziyafetini de kutlardı. Sevgi ziyafeti, sevgi ve birliktelik ruhu içinde paylaşılan normal bir yemekti. Sevgi ziyafetinin sonunda imanlılar sık sık ekmek ve şarapla Rab’bi anarlardı. Ancak çok geçmeden bunu kötüye kullananlar ortaya çıktı. Örneğin, bu ayette ima edildiği gibi sevgi ziyafeti anlamını kaybetti. İmanlılar birbirlerini beklememekle kalmayıp zenginler nefis yemeklerini fakir olan kardeşleriyle paylaşmayarak onları utandırdılar. Kimi sarhoşken, kimi aç gitti ! Rabbin Sofrası sevgi ziyafetinin ardından yapıldığı için , Rab’bin Sofrası’nı paylaşmak amacıyla oturulduğunda onlar hala sarhoştular. ( W. MacDonald )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.jesus…

    #29387
    Anonim
    Pasif

    ” Mesih’in hizmetkarları mıdır ? Aklımı kaçırmış gibi konuşuyorum. Ben O’nun daha üstün bir hizmetkarıyım. Ben daha çok emek verdim, hapse daha çok girdim, sayısız dayak yedim, çok kez ölümle burun buruna geldim.” ( 1. Ko. 11:23 )

    Onların ( Korintliler ) davranışlarıyla Rab’bin Sofrası’nın gerçek anlamı arasındaki zıtlığı göstermek için Rab’bin Sofrası’nın başlangıcını anlatır. Onlara, bunun normal bir yemek ya da ziyafet olmadığını, Rab’bin ciddi bir buyruğu olduğunu gösterir. Pavlus bu konuyla ilgili bilgiyi doğrudan Rab’den öğrendiği ve bu buyruğun çiğnenmesinin söz dinlemezlik olacağını göstermek için bu konudan söz eder. Bu durumda, öğrettiği olayı esinlemeyle öğrenmiştir.

    İlk olarak Rab İsa’nın ele verildiği gece eline ekmek alışından bahseder. Harfi harfine çevrilirse ” ele verilirken ” demek gerekir. Dışarıda Rab’bi ele verme tuzağı kurulurken, O yukarıdaki odada öğrencileriyle bir araya gelerek ekmeği aldı.

    Bu olayın gece olması, Rab’bin Sofrası’nın gece yapılması gerektiği anlamına gelmez. O zamanlar güneşin batışı Yahudi gününün başlangıcıydı. Oysa bizim günümüz güneşin doğuşuyla başlar. Hem de elçisel örneklerle elçisel hükümler arasında fark olduğuna işaret edilmektedir. Elçilerin yaptığı herşeyi yapmak zorunda değiliz; ama öğrettikleri herşeye uymak zorundayız. ( W. MacDonald )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.jesus…

    #29501
    Anonim
    Pasif

    ” Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın. ” ( 1. Ko. 11:24 )

    Rab, önce ekmeği aldı ve şükredip ekmeği böldü. Ekmek, O’nun bedeninin simgesi olduğundan, bu simgeyle Tanrı’ya, Kendisine dünyanın günahları için ölebileceği bir insan bedeni vermiş olduğu için şükrediyordu.

    Kurtarıcı, ” Bu benim bedenimdir ” derken, bununla ekmeğin O’nun bedeni olduğunu mu ima etmek istedi ? Katolik kilisesi Rab’bin Sofrası’nda kullanılan ekmekle şarabın gerçekten Mesih’in bedeniyle kanına dönüştüğü konusunda ısrar eder. Luther öğretisi ise Mesih’in gerçek bedeninin ve kanının, Rab’bin Sofrası’ndaki ekmekle şarapta bulunduğunu ifade eder.

    Bu görüşlere yanıt olarak, bu sırada Rab İsa’nın bedeninin ölüme teslim edilmemiş ve kanının hala dökülmemiş olduğunu anımsamak yeterli olur. Rab İsa, ” Bu benim bedenimdir ” dediğinde, anlatmak istediği şudur:” Bu benim bedenimin simgesidir” ya da ” Bu sizin uğrunuza kırılan bedenimin bir resmidir.” Ekmeği yemek, O’nun bizim yerimize öldüğünü hatırlamak değildir. Rabbimizin:” Beni anmak için ” ifadesinde kelimelere sığmayan bir şefkat vardır. ( W. M. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !hisusa

    #29505
    klaus
    Anahtar yönetici

    Rabbin sofrası ile kafama takılan sorumun cevabını sizin yazılarınızda buldum.
    ben protestan olmama rağmen ailemde katolik olanlar var. bazı pazarlar onlarla ayinlerine katılırım. sürekli bir konuda rahatsız olurum. ve onlarla da paylaşırım.
    belki bana burada da katolik arkadaşlar yardımcı olabilir.

    birincisi: katolikler komünyon alırken neden şarabı sadece rahip içiyor da insanlara veremiyor. ne münasebet? yoksa şarap dağıtmak çok mu masraflı oluyor? bu sorularımla sürekli ablamı ve eniştemi bıktırıyorum. onlarda şöyle açıklama yapıyorlar ” biz o ekmeği alıyoruz ya ( çıtır yuvarlak bir şey. kağıt helva gibi.) işte ablacım o ekmek isanın bedeni. ve kan zaten o bedenin içinde. yani damarlar ve kan zaten etin içinde mevcut. ” hııı??? şaşırıp kaldım.hiç böyle düşünmemişdim dedim.

    ikincisi: yine katolik kilisesine girince mihrapda bir ışık yanık olur. o zaman kapıdan girenler o ışığı görünce( orada İsanın bedeni ve kanı var demektir. yani o kilitli bölmede ekmek şarap var demekmiş) herkes eğilir ve selam verir, sonra içeri geçer ve oturur. yani orada İsa var demekmiş.
    haa orada ışık yoksa orada ekmek şarap yok demekmiş. o zaman orada İsa yok !! demekmiş o zaman içeriye selam vermeden geçip oturabilirsin demekmiş.
    Yani IŞIK YANIYORSA İSA O AN O KİLİSEDE. IŞIK YANMIYORSA İSA O AN O KİLİSEDE YOK. demekmiş!!
    PEKİ O IŞIĞI YAKIP SÖNDÜREN KİM? İNSAN ELİ!!
    bana bir protestan olarak bu durum hep ters gelmiştir. yani ne münasebet.
    KİLİSE BİZİZ. BİZİM BEDENİMİZ. ORADAKİ İNSANLAR TOPLULUĞU.
    her nerede 2 veya 3 kişi İsanın adıyla toplanırsa , zaten İsa oradadır demek değilmidir?
    yani orada duaya gelen insanlar orada İsa yok o gün diye bereket alamıyor mu? veya evlerine geri dönüp ”başka zaman gelelim, İsa buradayken gelelim mi diyorlar? ”
    Tabiki bunun açıklamasını katolik bir arkadaşım bana yapabilir. diyebilir ki bana ”aslında yanlış yorumluyorsun bu öyle demek değil ” diyebilir.
    saygı duyuyorum tabiki. çünkü ailemde de var katolik. ama benim yüreğime ve ruhuma hitap etmiyor o kadar. İsa zaten sürekli benim yanımda. bizim yanımızda. düşüncemizde, kalbimizde, ruhumuzda, dilimizde. her zaman her yerde. buna insan eli karar veremez ki?
    Rabbin sofrası benim için çok özel bir seremonidir. ben eğer evimde kardeşler ile yapıyorsam mayasız pide yaparım. tek bir pide ve tek bir bardak elden ele dolaşsın isterim. paydaşlık için. yani ben bir kaç dilim ekmek ve bir kaç bardak tercih etmem. tabi çok çok kalabalık kiliselerde öyle yapılmak zorunda. dev gibi bir pide ve bardak olamayacağına göre :)

    ben düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.
    bütün kardeşlere esenlik diliyorum. rabbimiz hepimizi bereketlesin ve korusun.
    Amin.

    #28496
    Anonim
    Pasif

    Sayın kayram; 6 saat sonrada yazsam ki, beni yalnış anlamayacağınızı umarım: Ferhat kim ? (Esprinizi anladım ki, dinazorluğuma verin !..)

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !jesus…tanri sevgidir

    #29514
    klaus
    Anahtar yönetici

    ben daha yeni üye olduğum için kardeşlerin isimlerini yavaş yavaş öğreniyorum. bunun için de anlayışınıza sığınıyorum.

    ama yinde imanlı bir arkadaşım var ferhat isminde. sürekli ona dua etmekden kendi kendime, dilime takılıyor. bu arkadaşım kilisemde. 50 yaşında ve gözleri doğuştan görme engelli. kız kardeşi de doğuşdan görme engelli. ama kız kardeşi ve annesi imanlı değil ferhatın. bu yüzden evde çok problemler oluyor.
    ferhatın annesi hastaneye yatmışdı. ve kız kardeşi de hasta yatıyordu evde. ferhat hem kendine hemde kızkardeşine bakmak zorunda kalmışdı 1 hafta boyunca. kız kardeşini yatakdan kaldırıp yürütüp yemek yediriyordu.
    ferhatı ilk kez görünce imanından çok çok etkilenmişdim. ve yaşama sıkı sıkı tutunmasından. hiç bir pazar kiliseyi kaçırmaz.akşamları varsa dua toplantılarına gelir. inanılmaz bir yön kabiliyeti vardır. ayaklı bilgisayardır.en son teknolojiyi kullanır. her yere korkmadan gider gelir. tanıklığını dinleyince çok etkilenmişdim. hep dua ederim onun için. derim ki ” güzel İsam. ferhatın gözlerini açarmısın.? babacım bunu onun için yaparmısın? sen ölüleri dirilten Rabsin. bunu sen yapabilirsin. benim rabbim yapar. ”
    ben bıkmadan usanmadan onun için dua etmeye devam edicem. bir gün bir mucize olacağına inanıyorum. bekliyorum.
    çünkü benim egemen Rabbim bunu yapar. Amin.
    umudumuz Rabde hiç eksilmez. Sevgi ve esenlik içinde kalın…

    #29515
    Anonim
    Pasif

    Sayın kayram; özür dilencek bir şey yok ! Olguyu bilmesem de; dinazorluğuma verin diye parantez içinde yazmıştım. Sayın ferhat için de dua edeceğim. Yalnız bir şey var: Belli organlarını kullanamayan kişiler; diğer organlarını – iyi gözüken kişileren – daha iyi kullanırlar. Zaten; benim gerçek adım da Fırat değil ! Gönlünüz , Rab’ de rahat olsun!…

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !suda rabbe hamdolsun

    #29574
    Anonim
    Pasif

    ” Size şunu söyleyeyim, Babam’ın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim. ” ( Mat. 26:29 )

    Kurtarıcı; öğrencilerine, asmanın bu ürününden onlarla birlikte yeryüzüne hüküm sürmek için geri gelinceye kadar tekrar içmeyeceğini anımsattı. O zaman şarabın yeni anlamı olacaktı; Babasının egemenliğinin kutluluğunu ve sevincini anacaktı.

    Rab’bin Sofrası için mayalı ya da mayasız ekmek mi, mayalı ya da mayasız şarap mı kullanmamız gerekir sorusu sık sık sorulur. Rab’bin mayasız ekmek ve mayalı şarap ( o günlerde bütün şaraplar mayalıydı ) kullanıldığına dair hemen hemen hiç kuşku yoktur. Mayalı ekmeğin özelliği ( maya günahın resmidir ) bozacağını savunanlar, aynı şeyin şarabın mayalanması için de geçerli olduğunu anlamalıdırlar. Simgelerle meşgul olup Rab’bin Kendisini göremememiz bir trajedidir. Pavlus, ekmeğin kendisinin değil, ruhsal anlamının önem taşıdığını vurguladı: ” Çünkü kurban kuzumuz olan Mesih kurban edilmiştir. Bunun için eski mayayla, kin ve kötülük mayası ile değil, içtenliğin ve dürüstlüğün mayasız ekmeğiyle bayram edelim ” ( 1. Ko. 5:7-8 ).Önemli olan ekmekteki maya değil, yaşamlarımızdaki mayadır.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’e sevenlere ölümsüz sevgiyle !rabbe hamdolsun

    #29578
    Anonim
    Pasif
    fırat çölgeçen;7069 wrote:
    ” Size şunu Söyleyeyim, Babam’ın Egemenliğinde Sizinle Birlikte Tazesini Içeceğim O Güne Dek, Asmanın Bu ürününden Bir Daha Içmeyeceğim. ” ( Mat. 26:29 )

    Kurtarıcı; öğrencilerine, Asmanın Bu ürününden Onlarla Birlikte Yeryüzüne Hüküm Sürmek Için Geri Gelinceye Kadar Tekrar Içmeyeceğini Anımsattı. O Zaman şarabın Yeni Anlamı Olacaktı; Babasının Egemenliğinin Kutluluğunu Ve Sevincini Anacaktı.

    Rab’bin Sofrası Için Mayalı Ya Da Mayasız Ekmek Mi, Mayalı Ya Da Mayasız şarap Mı Kullanmamız Gerekir Sorusu Sık Sık Sorulur. Rab’bin Mayasız Ekmek Ve Mayalı şarap ( O Günlerde Bütün şaraplar Mayalıydı ) Kullanıldığına Dair Hemen Hemen Hiç Kuşku Yoktur. Mayalı Ekmeğin özelliği ( Maya Günahın Resmidir ) Bozacağını Savunanlar, Aynı şeyin şarabın Mayalanması Için De Geçerli Olduğunu Anlamalıdırlar. Simgelerle Meşgul Olup Rab’bin Kendisini Göremememiz Bir Trajedidir. Pavlus, Ekmeğin Kendisinin Değil, Ruhsal Anlamının önem Taşıdığını Vurguladı: ” çünkü Kurban Kuzumuz Olan Mesih Kurban Edilmiştir. Bunun Için Eski Mayayla, Kin Ve Kötülük Mayası Ile Değil, Içtenliğin Ve Dürüstlüğün Mayasız Ekmeğiyle Bayram Edelim ” ( 1. Ko. 5:7-8 ).önemli Olan Ekmekteki Maya Değil, Yaşamlarımızdaki Mayadır.

    Rabbin Sevgisi Ve ışığı Sizinle Olsun.

    Lütuf, Isa Mesih’e Sevenlere ölümsüz Sevgiyle !rabbe Hamdolsun

    Sayin Firat Kardeşim

    Maya Konusunda Yapmiş Oldugunuz ögretici Açiklamanizdan Dolayi Teşekkür Ederim.
    Rabbin Esenligi Lutfu Ve Bereketi Sizinle Olsun
    Amin

    #29627
    Anonim
    Pasif

    ” İsa yemek sırasında eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve ‘ Alın, bu benim bedenimdir ‘ diyerek öğrencilerine verdi. Sonra bir kase alıp şükretti ve bunu öğrencilerine verdi. Hepsi bundan içti. ‘ Bu benim kanım ‘ dedi İsa, ‘ Birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır. Size doğrusunu söyleyeyim. Tanrı’nın Egemenliği’nde tazesini içeceğim o güne dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim. ‘ ” ( Markos 14:22-25 )

    Yahuda lokmayı aldıktan sonra geceleyin dışarı çıktı ( Yu. 13:30 ) İsa ; o zaman Rab’bin Sofrası olarak bildiğimiz olayı hazırladı. Bu olayın anlamı üç sözücükle güzel bir şekilde ifade edilir:

    1 – Aldı : İnsanlığı üzerine aldı.

    2 – Böldü : Çarmıhta bölünmek üzereydi.

    3 – Verdi : Kendisini bizim için verdi.

    ” Ekmek ” , verdiği bedenini; ” kase ” de dökülen ” kanını ” simgeledi. Kanıyla Yeni Antlaşma’yı onayladı. O’nun için yeryüzüne tekrar gelip ” Egemenliğini ” kuruncaya kadar bir daha bayram sevinci olmayacaktı.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    ” En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun. ” ( Luka 2:14 ) rabbe hamdolsun suda

    #29736
    Anonim
    Pasif

    ” Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. ‘ Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın ‘ Aynı şekilde, yemekten sonra kaseyi alıp şöyle dedi : ‘ Bu kase, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.’ ” ( Luka 22: 19,20 )

    Son fısıh kutlamasının hemen ardından; Rab’bin Sofrası denilen son akşam yemeği geliyordu. Rab İsa; öğrencileri Kendisinin ölümünü yüz yıllar boyu anımsasınlar diye, bu kutsal kutlamayı böylece kurumlaştırmış oluyordu. Bu sofraya oturduklarında İsa, öğrencilerine, önce yakın bir zaman sonra; onların uğrunda feda edilecek olan bedenini simgeleyen ekmeği verdi. Bundan sonra; çarmıh üzerinde kendileri uğruna akıtılacak olan değerli kanını simgeleyen , içi şarap dolu kaseyi verdi. Onlara şöyle dedi: ” Bu kase, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. ” Bu, İsa’nın önce İsrail ulusuyla yapmış olduğu yeni antlaşmanın ( Yer. 31:31) yine Kendi kanıyla yapıldığı anlamına gelmektedir. Yeni Antlaşma’nın tam olarak gerçekleşmesi; Rabbimizin yeryüzündeki Bin Yıllık egemenliği sırasında olacaksa da; imanlı olan bizler, bu antlaşmanın sağladığı bereket ve yararlardan şimdiden yararlanabilmekteyiz.

    Bu noktada; ekmek ile şarabın Mesih’in bedeni ile kanını simgelemiş olduğunu söylemek doğrudur. Çünkü bu sofra yapıldığında; Mesih’in bedeni henüz ölüme verilmemiş, kanı da akıtılmamıştı. İsa; henüz akmamış kanını içmeleri için öğrencilerine nasıl verebilirdi ? Bu nedenle; bu simgelerin mucizevi bir şekilde birden gerçeğe dönüşüverdiğini iddia etmek saçmalık olur. Kan içmek ya da kanlı bir şey yemek Yahudi halkına Musa’nın yasalarımda yasaklanmıştır. Bu nedenle öğrenciler; İsa’nın burada, gerçek anlamda kendi öz kanından söz etmediğini, bunun sadece bu kanı simgeleyen bir belirti olduğunu biliyorlardı.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere sonsuz sevgiyle !

    ” Başkasını yargılamayın, siz de yargılanırsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. ” ( Luka 6:37 ) isa su üstünde isamesihyasiyor

    #30314
    Anonim
    Pasif

    Bir kilisede; Rab’de kardeşim olan bir pastör,” Rab’bin Sofrası” ile ilgili şöyle bir yorum getirdi: “Sadece vaftiz olanlar bu sofraya katılsın deniyor. Günahlılar ya da vaftiz olmayanlar katılmasın. Peki günahlı olanlar katıldığı zaman ne olacak ? Kendi günahlarını ekleyecek. Sonsuz ateş, cehenneme gidiş. Ama bereketlenir ve İsa’yı da Rab’bi olarak kabul edebilir. ” Rab’bin Sofrası”, kurtuluşu için de bir vesile olabilir. “

    Bu konu tartışılan ve de uygulamaları kiliselerde farklı olan bir olgu. Siz ne dersiniz ?

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    Dünyayı kazansan ne yararı olur ? isasiyahbeyaz :papatya: :papatya: :papatya:

    #30330
    Anonim
    Pasif

    @fırat çölgeçen 8829 wrote:

    Bir kilisede; Rab’de kardeşim olan bir pastör,” Rab’bin Sofrası” ile ilgili şöyle bir yorum getirdi: “Sadece vaftiz olanlar bu sofraya katılsın deniyor. Günahlılar ya da vaftiz olmayanlar katılmasın. Peki günahlı olanlar katıldığı zaman ne olacak ? Kendi günahlarını ekleyecek. Sonsuz ateş, cehenneme gidiş. Ama bereketlenir ve İsa’yı da Rab’bi olarak kabul edebilir. ” Rab’bin Sofrası”, kurtuluşu için de bir vesile olabilir. “

    Bu konu tartışılan ve de uygulamaları kiliselerde farklı olan bir olgu. Siz ne dersiniz ?

    Sevgiler sunuyorum kardeşlerime,
    Fırat kardeşimin sorusu ne güzel bir soru diye düşündüm ve yanıtlama gereği gördüm.
    Rab’de kendisine teşekkür ederim.

    Kiliselerimiz de birçok konuda farklı ibadet şekilleri bulunmaktadır.
    Haklısınız.
    Ama ben derim ki siz degerli kardeşlerime.
    Önemli olan ruhta tapınmaktır.
    Bizler yasa ile yönetilmiyoruz kardeşlerim.
    Önce ayeti okuyalım ve yorumlayalım derim.

    ” Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. ‘ Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın ‘ Aynı şekilde, yemekten sonra kaseyi alıp şöyle dedi : ‘ Bu kase, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.’ ” ( Luka 22: 19,20 )

    Ayet herşeyi net bir şekilde yazmaktadır.
    Ama satır arasını okuduğumuzda, bu ayetin asıl amacını görürüz.
    ‘’ Beni anmak için ‘’ beni hatırlamak için, benimle her an birlikte olabilmek için, bensiz yaşamamak için de diye açabiliriz bu satır arasını.

    Ama rab demiyor ki; bana iman etmeyen bu sofraya katılmasın.
    Beni hatırlayan, benim kilisemde olan, benle paydaşlık yapan herkez benim soframa katılabilir de diyebiliriz.

    Tanrı Ruhtur, estiği yerde özgürlük vardır.
    Bu özgürlüğün önünde durmamalı ve engel olmamalıyız.
    Rab’bin lütfunun, nerede nasıl geleceğini bilemeyiz.
    Her birimizin Rab’be geliş macerası bir başkadır.
    İman etmemiş bir kişinin o sofraya katıldıktan sonra İMAN ETMEYECEĞİNİ nerden bilebiliriz.
    Rab’bin bereketi üzerinizde olsun. AMİN

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 18)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.