Pavlus`un Teolojisi ders 2

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24830
    Anonim
    Pasif

    Pavlus ve Galatyalılar :papatya:

    Konuya bir örnekle başlayalım. Genç yaşında evlenen bir kız zamanla evin ve aile olmanın sorumlulukluğunu taşıyamamanın yorgunluğu içinde birden bire eşine haber vermeden anne evine kaçar ve hatta kendi odasına ve kendi eşyalarının arasına kendisini kitler. Daha sonra hayretler içinde kalan eşi onu esas yuvası olan yeni evine döndürebilmek için bir çok dil dökmek zorunda kalır. Ve sonunda kız evine dönmeye razı olur.

    Aslında Galatya’daki imanlıların tavrı biraz bu genç kızın tavrı gibidir. Büyük bir heyecanla Mesih İsa’da kurtuluşu gönenmişler, Mesih’le birlikte yepyeni bir hayata başlamışlardır ama ne yazık ki, belli bir süre sonra henüz olgun olmadıkları için çevreden, eski öğrendiklerinden, eski yaşamlarından etkilenerek geriye, eskiye dönmeye kalkmışlardır. Aslında Mesih İsa ile olan emniyetlerini kaybetmişler bu nedenle kaçıp gitmişlerdir.

    Pavlus ve Galatyalılar
    Pavlus’un Galatyalılara yazdığı mektubu incelemek için yine üç noktada hareket edeceğiz. Bunlardan ilki bu mektubun arka planını öğreneceğiz. İkincisi mektubun içeriğinin ne olduğuna bakacağız ve doğal olarak bu mektupta özellikle değindiği problemleri ele alacağız.

    1.Mektubun arka planı: Pavlus imanının özellikle milletlere duyurma sorumluluğunun üzerinde olduğunun bilincinde sürekli olarak Mesih İsa’daki kurtuluş Müjdesini anlatarak dağ taş durmaksızın geziyordu. Elçilerin İşleri 13-14. bölüme baktığımızda bir önceki derste de değindiğimiz gibi Pavlus’un ilk hizmet yolculuğunu görüyoruz. Pavlus bu ilk hizmet yolculuğunda Barnabas ile birlikte Antakya’dan Kıbrıs adasına geçmekle başlıyor. Yani Salamis’e oradan da Pafos’a gidiyor. Sonra Perge’ye, Psidya Antakyasına geçiyor. Bütün bu gittiği yerlerde özellikle önce sinagoglara gidiyor. Ama özelikle Psidya Antakyasında olduğu gibi bir çok yerde Yahudilerden de birçok kişilerin Mesih’in müjdesini kabul etmesine karşın daha çok uluslardan olan kişiler Mesih İsa’nın müjdesini kabul ediyorlar. Tabi bu arada karşı gelmelerde başlıyor. Buradan İkonya’ya gidiyorlar. Büyük bir karşı çıkma ile karşılaşıyorlar ve hatta İkonya’daki bazı tutucu Yahudiler Pavlus ve Barnabası ortadan kaldırmak için arkalarına takılıyorlar. Buradan Listraya geçen Pavlus ve Barnabas mucize de gösterince bu kez buradaki halkın kendilerine kendi putperest inançlarına göre kurban kesmeye kalktıklarını okuyoruz. Pavlus ve Barnabas bunun yanlışlığını esas Tanrı Müjdesine ve Tanrı’ya iman etmeleri gerektiğini söylüyorlar ve kendilerini yakalamak için uğraşıp duran İkonyalı yahudilerin gelmesi ile oradan Derbeye gidiyorlar ve orada da hem Yahudilerden hem de uluslardan insanların iman etmesi ile orada kiliseye ihtiyarlar atıyorlar. Bu birinci hizmet gezisine baktığımız zaman aslında Tanrısal Müjdenin bütün sorunlara ve karşı koymalara karşın hem Yahudiler hem de uluslar arasında yayılıp durduğunu görüyoruz. Bu insanların hepsi Mesih İsa’nın kurtarışını anlama konusunda ve bu kurtarışı yaşayıp gönenme konusunda çok yeni olan insanlardı. Zaten bu nedenle Pavlus ve Barnabas’ın onları Rab’bin sözünde pekiştirmek için aynı yerlere birer kez daha uğrayarak geri döndüklerini okuyoruz. Psidya Antakyasına kadar geçtikleri yerlere bir kez daha uğrayarak gelen Rabbin elçileri Pavlus ve Barnabas buradan Attalia üzerinde bugünkü Antakya’ya göre döndüklerini görüyoruz. Bu ilk hizmet yolculuğu boyunca Rabbin ne denli etkin bir biçimde kendisine ait olanları bir araya getirdiğini görmek mümkündür. İşte Pavlus’un özellikle yöreği, halkı, yeni imanlıları ve yeni oluşan Tanrı halkını, kilisesini yakından bilmesi o imanlıların iman sorunları ve sorumluluklarına ilişkin aydınlanmaları, yanlış yapmamaları, hataya düşmemeleri ve imanlarını sadık bir biçimde koruyabilmeleri için böyle bir mektubu Ruh’un esininde yazma durumunda kalmıştır.

    Mektubun kaleme alınış tarihi:Mektubun içeriğine bakara Galatyalılar mektubunun İ.S 46-47 yılları arasında bu yolculuğun yapıldığını net olarak öğrenebiliyoruz. Ayrıca Yeruşalim’de uluslardan gelenlerin sünnet olup olmamaları üzerine yapılan konsül toplantısının da İ.S 48 yılında olduğunu ve bu mektupta bundan bahsedilmediğini görüyoruz. Ama konunun Galatya’daki gezi ile de yakından ilgili olduğunu bildiğimiz için de bu mektubun tarihinin İ.S 48 yılında olduğu üzerine kesin bir veri elde etmiş olabiliyoruz.
    Problemler: Mektuptan özellikle bu gezi sırasında Pavlus’un bölgedeki imanlıların problemleri ile yakından yüzleştiğini ve bu sorunlara yönelik olarak bu yazıların yazıldığını öğreniyoruz. Şimdi burada bu duruma bakalım. Ruhsal anlamda imanlıların yüzleştiği iki ana problem olduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi uluslardan gelen imanlıların kendi kültürleriyle Mesih İsa imanına gelmeleri ikincisi ise doğru öğretişler vermeyen öğretmenlerin ortalarda yanlış öğretişler vermesi.

    İlk hizmet gezisinde Yahudilerden daha çok uluslardan insanların Mesih İsa’yı kurtarıcı ve Rableri olarak kabul ettiklerini görmüştük. Pavlus zaten bu nedenle hekim Luka’nın da yazdığı gibi (Elçilerin İşleri 13:46-47) kendisinin özellikle uluslara müjdeci olarak gönderildiğini söylüyordu. Elçilerin İşlerin 14:1’de de gördüğümüz gibi Sinagog’a gidip vaaz etmeleri ardından bir çok uluslardan kişilerin Mesih İsa’ya iman ettilerini görüyoruz. Daha önce Mesih İsa’ya iman edip bu imanlarını yaşamaya çalışan bir çok Yahudi Mesih İnanlısı vardı. Şimdi tam bu yeni imana alışma evresinde yaşamlarını sürdürürken bu imanlı yahudiler birden bire uluslardan imanlılarla bir arada olma yaşama gibi bir durumla karşılaşmışlardı. Elçilerin İşleri 14:27’de denildiği gibi uluslardan bir çok kişinin iman ettiğine şahit oluyorlar. Bundan mutluluk duyuyorlardı;

    Oraya vardıklarında inanlılar topluluğunu bir araya getirip Tanrı’nın kendileri aracılığıyla neler yaptığını, öteki uluslara iman kapısını nasıl açtağını anlattılar.

    Tabi böyle bir durumda yasa ve Yahudi geleneklerinden habersiz olan uluslardan kişilerle hala geleneklerini ve yasayı uygulamaya gayret eden Yahudi Mesih İnanlıları arasında bir takım çekişmeler, yanlış anlamalar ve beklentiler ortaya çıkıyordu. Kısacası bu konu yüzünden aynı inanca sahip farklı milletlerden kişiler ve yahudiler arasında problemler ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunların en büyüğü sünnet konusu üzerinde oldu.
    Özellikle Yahudi gelenek ve göreneklerinde olan ve bir de üstüne üstlük doğru bir biçimde Tanrı öğretişini ve kurtarışını anlamayıp yasacılık yaparak yanlış öğretiler vermeye başlayan bir takım öğretmenlerin ortaya çıkması işleri iyiden karıştırdı. Uluslardan Mesih İsa’yı kurtarıcı ve Rab’leri olarak kabul eden yeni imanlıların muhakkak sünnet olmaları vaaz edilmeye başlamış hatta önce yasayı ve gelenekleri harfiyen uygulamaları ondan sonra Mesih’in kurtarışını gönenebilecek olduklarını söylemeye başlamışlardı.
    Yanlış öğreti veren öğretmenler: Bu öğretmenler Mesih’in kurtarışını yetersiz olarak öğretmekteydiler. Bununla birlikte bedene güvenerek kurtuluşa ulaşmayı vaaz ediyorlardı ve dolayısıyla kilisede bölünmelere neden oluyorlardı.

    1.Mesih’in kurtarışını yetersiz kılıyorlardı: Pavlus’un öğretisinin merkezinde Mesih’in iman aracılığıyla kişiyi tam olarak kurtarmaya yeterli olduğu öğretisi bulunmaktadır. Oysa yanlış öğretiler veren öğretmenler ise bunun yeterli olmadığını Mesih İsa’da kurtuluşun gerçekleşmesi için önce bedende yapılması gerekenlerin örneğin sünnet olayının gerçekleşmesinin olması gerektiğini öğretiyorlardı. Pavlus bu nedenle Galatyalılar 5:2’de şöyle demektedir:

    ‘Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz’.

    2.Kurtuluşun ancak bedende yapılan işler sonucunda tamamlanacağını öğretiyorlardı: Yasa’nın gerekleri olan bir çok uygulama ile birlikte özellikle yasa altındakilerinin sünnetli olmasının gerekliliği uluslardan gelen bir çok Mesih’e iman etmiş kişilere kurtuluşları için bir ön şart olarak dayattırılmaya başlanmıştı. Yanlış öğretiler verenler bunu yapıyorlardı. Oysa Pavlus Mesih İsa’nın gelişi, ölümü ve dirilişi ile yasanın tamamlandığı gerçeği ile artık bedende elle yapılan sünnetin değil yürekteki sünnetliliğin kurtuluş için yeterli olduğunu ilan ediyordu.

    Bu kadar akılsız mısınız? Ruh’la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz (Galatyalılar 3:3)

    Kısacası Pavlus Tanrı’nın Kutsal Ruh aracılığı ile insana verdiği iman yoluyla insanına kurtulş verdiğini haykırıyordu. Yanlış öğretiş verenler ise ancak insanın kendi ellerinin işlerinin, kendi insansal gayretlerinin insanı kurtaracağını öğretiyorlardı.

    3.Kilisede yanlış öğretiler vererek kiliseyi bölüyorlardı:
    Pavlus özellikle Mesih İsa’da kurtuluşa kavuşan Yahudilerle uluslardan olan imanlıların birliğini vaaz ediyordu. Mesih İsa’da tamamlanmış yasa’nın yeni kurtuluş öğretisini her iki tarafında kolaylıkla anlaması için elden geleni yapıyordu. Oysa yanlış öğretiler verenler uluslardan gelenler ve Yahudiler şeklinde Mesih İsa’da aynı bedende kurtuluşu tatmış olanları ikiye ayırıyor ve üstüne üstlük ulusların önce gelenek ve yasaya tabi olmaları şartı ile yahudi gibi olmalarını istiyorlardı.

    Sünnetli olup olmamanın önemi yoktur, önemli olan yeni yaratılıştır. Bu kurala uyan herkese ve Tanrı’nın İsraili’ne esenlik ve merhamet olsun (Galatyalılar 6:15-16).

    Pavlus yanlış öğretiler veren bu insanların önünde sessiz kalmamayı seçti.

    2.Galatyalılar mektubunun içeriği:Bu mektubun içeriğini altı ana başlık altında ele alabiliriz. 1.Mektup önsözü (1:1-5) 2.Sorunların sunumu (1:6-10) 3.Tarihsel kayıtlar (1:11-2:21). 4.Teolojik kanıtlar (3:1-4:31) 5.Uygulanabilirlik (5:1-6:10) 6.Son Sözler (6:11-18). 1.Mektup önsözü (1:1-5): Burada daha çok bu mektubu kimin yazdığını okuyoruz.

    2.Sorunların sunumu (1:6-10): Burada iki önemli sorunun sunumunun yapıldığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi Yanlış öğretişler veren öğretmenler sorunu ki bu sorunun getireceği çok tehlikeli sonuçlar konusunda Pavlus sürekli uyarılarda bulunuyor. İkinci önemli sorun ise Yanlış bir Müjde vaaz ediliyor. Zaten yanlış olarak vaaz edilenin adının Müjde olması bu konunun da yine ne denli tehlikeli ve insanları helaka götürebilecek bir şey olduğunu göstermeye yetiyor.

    İster biz ister gökten bir melek size bildirdiğimize ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona! (Galatyalılar 1:8).

    3.Tarihsel kayıtlar (1:11-2:21): Bu bölümde Pavlus bütün bu yanlış öğretiler veren kişilerin savlarına karşı öncelikle kendisinin ne denli yetkin bir Tanrı elçisi olduğunu ifade ediyor ve bu yetkinlikle söylediği sözlerin ne denli geçerli olduğunu irdeliyor. Bu yetkinliğini üç ana başlıkta belirtiyor.

    a.Çağrısı ve eğitimi(1:11-17).
    b.Elçiler ve önderlerle bir araya gelmesi (2:1-10).
    c.Petrus’la yaşadığı sorun (2:11-21).

    a.Çağrısı ve eğitimi: Bu başlık altında Pavlus öncelikle İsrail’e ve geleneklerine olan bağlılığından bahsetmektedir. Pavlus gerçekten tam bir Yahudidir. Ve hatta bu bağlılığını oldukça tutucu bir biçimde yaşayan bir Yahudidir ve Mesih İsa’da imana ve kurtuluşa davet edildiğinde aslında böylesi bir durumda davet edilmiştir:

    ‘Yahudi dinine bağlı olduğum zaman nasıl bir yaşam sürdüğümü duydunuz. Tanrı’nın kilisesine alabildiğine zulmediyor, onu kırıp geçiriyordum. Yahudi dininde yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim, atalarımın geleneklerini savunmakta daha gayretliydim’ (Galatyalılar 1:13-14).

    Bu denli tutucu ve sabit bir biçimde ve sadık bir biçimde Yahudi inancını yaşayan gereklerini yerine getiren Pavlus kendi ifadesiyle değişimi şöyle anlatmaktadır:

    Ama beni daha annemin rahmindeyken seçip lütfuyla çağıran Tanrı, uluslara müjdelemem için Oğlu’nu bana göstermeye razı olunca hemen insanlara danışmadım; Yeruşalım’e, benden önce elçi olanların yanına da gitmedim; Arabistan’a gittim, sonra yine Şam’a döndüm. Bundan üç yıl sonra Kefas’la tanışmak üzere Yeruşalim’e gittim, on beş gün onun yanında kaldım (Galatyalılar 1:15-18).

    Kendi sözleriyle de belirttiği gibi Pavlus’da aynı diğer havarilerin üç yıl Mesih İsa ile başbaşa vakit geçirip ondan öğrenebilmeleri gibi üç yıl boyunca arabistan’da Mesih İsa’nın özel vahyi ile eğitilmiş ve ondan Tanrısal Krallığı ve Tanrısal Müjdeyi ve Tanrısal kurtuluş planını öğrenmişti.

    Kısacası o tam bir eski antlaşma izleyicisi iken Mesih’i beklediği halde aşırı dindarlığından Mesih’in geldiğini bir türlü anlayamamış ve hatta İsa’yı izleyenlere zulm bile etmeye başlamıştı. Fakat ne olursa olsun onu kendisi için ayıran Rab, kendisini ona açıklayarak iman etmesini sağlamış aynı zamanda kendisini ona göstererek, vahyi ile, yönlendirişi ile onu kendisine elçi kılmıştı. Bu elçiliğini de özellikle uluslara yapması için ona sorumluluk vermişti.

    b.Elçiler ve önderlerle bir araya gelmesi: Petrus’u görmesinden yaklaşık 14 yıl sonra tekrardan Yeruşalim’e gelmişti.

    On dört yıl aradan sonra Titus’u da yanıma alıp Barnaba’yla birlikte yine Yeruşalim’e gittim. Vahiy uyarınca gittim. Boş yere koşmayayım ya da koşmuş olmayayım diye, öteki uluslar arasında yaydığım Müjde’yi özel olarak ileri gelenlere sundum….Topluluğun direkleri sayılan Yakup, Kefas ve Yuhanna bana bağışlanan lütfu sezince paydaşlığımızın işareti olarak bana ve Barnaba’ya sağ ellerini uzattılar’ (Galatyalar 2:1-9).

    Yani Yeruşalim’deki havarilerle her şeyi aynı şekilde öğrettiği konusunda ve onlarla birlik içinde olduğu konusunda yetkinliğini burada dile getiriyor.

    c.Petrus’la yaşadığı sorun: Ayrıca önceleri Petrus’un da uluslardan iman edenlerin sünnet olmaması ve geleneklere illa uyma zorunluluğu bulunmaması konusunda kendisi ile aynı fikirde olduğunu ama daha sonra baskılardan ötürü bu görüşünü özellikle Yahudilikten olan Mesih’e iman etmiş kişiler arasında değiştirdiğini söylemektedir. Bundan ötürü de kendi aralarında bir sorun yaşadıklarını söylemektedir.

    ‘Doğuştan Yahdi olan bizler öteki uluslardan olan “günahlılar” değiliz. Yine de insanın Kutsal Yasa’nın gereklerini yaparak değil, İsa Mesih’e iman ederek aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de Yasa’nın gereklerini yaparak değil, Mesih’e iman ederek aklanalım diye Mesih İsa’ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa’nın gereklerini yaparak aklanmaz’ (Galatyalılar 2:15-16).

    Aslında bu konuyu dile getirmesi de yine yanlış öğretiler veren öğretmenler için oldukça sert bir cevaptı.

    4.Teolojik kanıtları (3:1-4:31)
    Bu mektupta özellikle öne sürdüğü sorunların cevaplarına teolojik kanıtlar verdiğini de görüyoruz. Bu kanıtları da yine kendi arasında düzene koyabiliriz:

    a.İlk deneyimler 3:1-5
    b.İbrahim’in imanı (3:6-4:11)
    c.Bu mektubun yazıldığı dönemdeki deneyimler (4:12-31)
    d.İbrahimin eş ve çocukları (4:21-31).

    a.İlk deneyimler: Elçi Pavlus özellikle ilk hizmet yolculuğunda bir çok kereler yaşadığı gibi yalnız Müjde’nin Kutsal Ruh’un gücünde vaazı ile bir çoklarının imana geldiğini görmüştü. Bunun ışığında bu insanların kurtuluşa ulaşmaları, bunu gönenmeleri ne sünnetliliklerine ne de sünnetsizliklerine bağlıydı. Ne de bu konu Yahudi olup olmadıklarına bağlıydı.

    Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh’u, Yasa’nın gereklerini yaparak mı, yoksa duyduklarınıza iman eder mi aldınız? Bu kadar akılsız mısınız? Ruh’la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz? (Galatyalılar 3:1-5).

    İlk imana gelişleri ve o ilk dönemlerdeki iman aşklarını, dualarını, zaferli yaşamlarını hep Kutsal Ruh’ta edinmişlerdi ne yasanın gereklerini yapmakla ne de geleneklere uymakla ne de bedende bir takım gerekli görülen yasasal işlemleri yapmakla. Bunu deneyip görmüşlerdi. Biliyorlardı.
    b.İbrahim’in imanı: Bu noktada ise zaten söylenebilecek hiç bir söz yoktu. Özellikle Yaratılış bölümünde de belirtildiği gibi İbrahim ancak imanla aklanmıştı. Yasa ile değil. Yasa sadece günahı bilme ve ayırt edebilme konusunda öncü olmuştu. Yani Aklanma yalnız imanla gerçekleşmiş bir gerçekti. Onu ve ailesini bereketleyen iman kavramının etkin işleyişi olmuştu.

    Örneğin; İbrahim Tanrı’ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı. Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim’n gerçek oğulları iman edenlerdir (Yaratılış 3:6-7).

    Bu “imanla aklanma” kavramı zaten Yaratılış kitabı 15:6’da geçmektedir. Ayrıca uluslardan insanların Rabbin kurtuluşuna ereceği konusu da yine önceden vaat edilmiş bir gerçekti.

    Kutsal Yazı, Tanrı’nın öteki ulusları imanlarına göre aklayacağını önceden görerek İbrahim’e, “Bütün uluslar senin aracalığınla kutsanacak”müjdesini önceden verdi. Böylece iman edenler, iman etmiş olan İbrahim’le birlikte kutsanır (Galatyalılar 3:8-9).

    Bu vaat de yine çok önceye yani Yaratılış 12:3’e dayanan bir vaattir. Bütün bu olanlar, Pavlus’un hizmeti ve Mesih’te imanla sağlanan Tanrısal kurtuluş görüldüğü gibi aslında hiç yeni bir kavram değildir. İbrahim aracılığı ile bütün milletlerin bereketlenmesi tabi bu kavrama ve İbrahim’in yolundan ve soyundan gelen gerçeğe iman etmeleri ile söz konusu olacaktı. Ve öylede oldu zaten.

    Onun soyundan gelen aracılığı ile Kutsal Yazılarda insanlar üstüne gelen lanet kaldırılacaktı. Ve buradaki vaatte kullanılan (soy) sözcüğününü tekil olması da İsa için yine önemli bir işaret olmaktadır. Yani Mesih İsa, İbrahim’in soyundan gelen Mesih aracılığı ile insanlar üstündeki bu lanet iman vasıtası ile kaldırılmış oluyordu.


    ‘İbrahim’e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh’u imanla alalım diye, Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa’nın lanetinden kurtardı. Çünkü, “Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir” diye yazılmıştır’ (Galatyalılar 3:13-14).

    Galatyalıların lütfu tam olarak anlamaları gerekiyordu.

    Musa’nın yasası özellikle günahın günah olarak bilinmesi için verilmişti.
    ,
    Şunu demek istiyorum: Dörtyüz otuz yıl sonra gelen Yasa, Tanrı’nın önceden onayladığı antlaşmayı geçersiz kılmaz, vaadi ortadan kaldırmaz. Çünkü miras Yasa’ya bağlıysa, artık vaade bağlı değildir. Ama Tanrı mirası İbrahim’e vaatle bağışlamıştır. Öyleyse Yasa’nın amacı neydi? Yasa suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi. Vaadi alan ve İbrahim’in soyundan olan Kişi gelene dek yürürlükte kalacaktı. Melekler yoluyla, bir aracı eliyle düzenlendi (Galatyalılar 3:17-19).

    İbrahim’in soyu konusu burada yeniden büyük bir önem taşımaktadır. Özel bir kişi İsa adıyla Oğul ünvanı almış bir kişi bu laneti kaldıracak olandı.

    Vaatler İbrahim’e ve soyundan olana verildi. Tanrı bir çok kişiden söz ediyormuş gibi “ve soyundan olanlara “ demiyor; “soyundan olana” demekle tek birkişiden, yani Mesih’ten söz ediyor-Yaratılış 12:7- Eğer Mesih’e aitseniz, İbrahim’in soyundansınız, vaade göre de mirasçısınız(Galatyalılar 3:16,29).

    Elçi Pavlus bütün vaatlerin Mesih İsa’da sonuçlandığını biliyordu. Aklanma İbrahim’in imanının Oğul’a olmasıyla söz konusu olduğunu bütün vaazlarında ifade ediyordu.

    c.Bu mektubun yazıldığı dönemdeki deneyimler: Şimdi o sevincinize ne oldu? Sizin için tanıklık ederim ki, elinizden gelse gözlerinizi oyar bana verirdiniz. Peki, size gerçeği söylediğim için düşmanınız mı oldum?(Galatyalılar 4:15-16).

    Bu mektubun yazıldığı anda Galatyalıların kafalarının karışık olduğunu ve özellikle Kutsal Ruh’taki sevinçlerini yitirmiş olduklarını görüyoruz. Bunun da en büyük nedeni daha önce olduğu gibi Yahudi imanlıların uluslara önce Yahudi olmalarını dayatmaları ve bu nedenle sünnet olmalarının gerekliliğini dayatmaları diğer bir nedeni de yanlış öğretiler ve öğretmenlerin bu öğretileri sürekli dile getirerek ayrılık ruhu ortaya atmalarıydı. Pavlus, bu nedenle burada ilk iman sevinçlerinin bütün bunların üstünde esas Kutsal Ruh’tan geldiğini hatırlatıp durmaktadır.

    d.İbrahim’in eşleri ve çocukları: Bunuda dile getirmesinin sebebi özellikle Sera’nın kısırlığı ve İbrahim’in Tanrı vaadine kulak asmaksızın cariyesi Hacer’den olan oğlu İsmail’in değil esas vaat doğrultusunda daha sonra mucizevi doğan İshak’ın soyunun esas vaadin çocuğu olduğu gerçeğinin
    duyurulmasıdır. Yani İshak soyu Ruh’tan olan oysa İsmail soyu insanın kendi gayret, bedenin arzusundan olan bir soydu. Bu nedenle esas kurtuluş ruhtan olan soydan gelecekti. Vaat buydu. Tanrı daha önceki vaatlerini yerine getirdiği gibi bu vaadini de yerine getirecekti ve getirdi de.

    Bunun gibi, biz de ruhsal yönden çcukken, dünyanın temel ilkelerine bağlı yaşayan kölelerdik (Galatyalılar 4:3).

    5.Uygulanabilirlik (5:1-6:10) :
    Bütün bu yanlış öğretişler ve sorunlar karşısında kelamın ne denli uygulanabilir olduğuna ve daha doğrusu nasıl uygulanabileceğine ilişkin Pavlus belli hatırlatmalarda bulunmaktadır. Bunların başında a. Mesih İsa’daki özgürlüğümüzü (5:1-15) ortaya koymakta, b. Kutsal Ruh’un gücünü (5:16-26) hatırlatmakta ve c.İlahi yargıyı (6:1-10) dile getirmektedir.

    a. Mesih İsa’daki özgürlüğümüz: Bu özgürlük kavramında hem yüklerden hem de legalizm’den arı olma bulunmaktadır.

    Mesih bizi özgür olalım diye özgür kıldı. Bunun için dayanın. Bir daha kölelik boyunduruğuna girmeyin. Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz. Sünnet edilen her adamı bir daha uyarıyorum: Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmek zorundadır(5:1-3).

    Yasa’nın gereklerini yerine getirmemek bir taraftan tamamen günah doğurmaktadır. Diğer taraftanda doğruluğu legalizmle yani kuralcılıkla elde etme gibi bir yaklaşıma kişiyi itmektedir. Tanrı’nın Mesih İsa’da imanla sağladığı özgürlükse yine diğer taraftan sağladığı etik yaşam kurallarıyla çerçeveli biz özgürlük anlayışıdır. Yani imanda özgürlük tabi bu Tanrı’nın etik kurallarına uymakla çerçevelenmiş kişiyi Mesih İsa’da doğruluğa ulaştırır.

    b. Kutsal Ruh’un gücünde imanı yaşamak: Legalizm insan gücüdür. Yasa günahı doğurup durmaktadır. Mesih İsa’da imanda gerçek Tanrısal doğruluk ise ancak tek bir yolladır.

    ‘Mesih İsa’da ne sünnetliliğin ne de sünnetsizliğin yararı vardır; yararlı olan, sevgiyle etkisini gösteren imandır…. Ruh sayesinde yaşıyorsak, Ruh’un izinde yürüyelim’(5:6,25)..

    Pavlus’un görüşü tamamen Kutsal Ruh’a bağımlı olan bir kurtaran imanda doğru sayılmaktır. Yalnız Kutsal Ruh’un yönlendirişi Kutsal Yazılarda gayet açıktır. Yazıların anlattığı Ruh’un işlevleri dışında Ruh’a işlevler vermek tamamen Tanrı öğretişi dışına çıkmak anlamına da gelmektedir. Bu konuda dikkat edilmesi gerektiğini de özellikle vurgulamakta fayda vardır. Özellikle yeni antlaşma Tanrı’nın vaatlerinin yerine geldiğinin en güzel göstergesidir.

    c. İlahi yargı: Bizim gerçekten iman hayatımızda göz ardı edemeyceğimiz bir konudur. Bu nedenle Mesih İsa’dan ve Müjde’den bahsetmek kişiyi kurtaracak olan değildir. Gerçek iman ve imanın yaşanması kişiyi Rabbin önünde doğru kılandır. Mesih İsa’yı gönenmek doğru kılandır.

    Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer. Kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh’a eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir. İyilik yapmaktan usanmayalım. Gevşemezsek mevsiminde biçeriz (Galatyalılar 6:7-9).

    3.Teolojik bakış açısı:
    Pavlus’un bu mektuptaki teolojisi yine aslında kendi teolojik temelidir. Yani Tanrı’nın Mesih İsa’da sağladığı kurtuluş ilahiyatını temel almaktadır. Ve Kurtuluşun Mesih İsa’ya imanla sağlanacağını. Aklanma’nın ancak iman yoluyla olacağını vurgulayıp durmaktadır.

    Bu noktada sünnet yanlılarının yanlışlarını ve yanlış öğretişler verenlerin yanlışlarını sürekli olarak Tanrısal öğretiş ve Tanrı’dan olan yetkinliği ile düzeltmeye çalışıp durmaktadır. Bunu yaparkende Mesih İsa’nın gelişi ile başlayan ve ikinci gelişinde tamamlanacak olan eskatolojisi ilahiyatının esas temelini oluşturmaktadır. Oysa yanlış öğretiler verenler için Mesih İsa’nın ilk gelişi ile şu an bütün olacak olayların esas temelidir. Yani Mesih’in ikinci gelişinden sonra tamamlanacak olan ve şu andan o ana uzanan bir Tanrısal krallık görüşleri yoktur. Eskatolojik anlayışları yanlıştır. Bütün öğretileri hep şu andır. Yahudilikten gelen öğretişlerle Mesih’in gelişi ile bereketlerin hepsi Yasaya uymak ve Mesih İsa’ya tabi olmak kaydıyla şu andır. Ve bunun için yeterli olan Mesih’in kurtarışı değil yasa artı Mesih ve bu çağdaki bereket ve lanetlerdir.

    O zaman bu teolojik açıyı belli başlıklarla inceleyebiliriz: a. Mesih İsa b.Müjde c.Yasa d.Mesih İsa ile birliktelik e.Kutsal Ruh f.Yeni Yaratılış .

    a. Mesih İsa: Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten sizlere lütuf ve esenlik olsun. Mesih, Babamız Tanrı’nın isteğine uyarak bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmak için günahlarımıza karşılık feda etti (Galatyalılar 1:3-4).

    Buradaki sözlerden Mesih İsa’nın geliş amacı önemle belirtilmektedir. Bu gelişteki amaç bizi şimdiki kötü çağdan kurtarmaktır. Yani şu anda kurtuluş başlamıştır. Bizi bu çağdan kurtarıp esas herşeyin tamamlanacağı ikinci geliş sonrasına taşımak için Mesih İsa gelmişti. Pavlus buna inanıyor ve bu Mesih ilahıyatını da doğru bir biçimde inanmaları için onlara aktarmaya çalışıyordu.

    b.Müjde: Sizi Mesih’in lütfuyla çağıranı bırakıp değişik bir müjdeye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum Gerçekte başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştırıp Mesih’in Müjdesini çarpıtmak isteyenler vardır (Galatyalılar 1:6.

    7).Demek ki müjde adı altında başka müjdeler yayılmaya çalışılıyordu. Yeşaya’da (evangeliom) yani Müjde kelimesinin tam karşılığı “iyi haber” olarak kullanılmaktadır (52:7).
    Burada bu iyi haberi yani yalnız Mesih İsa’nın kurtarıcı ve Rabliğine imanla aklanmanın gerçekleşeçeği müjdesini sünnet olup önce yahudi olmak ve ardından da beklenen Mesih’in İsa olduğuna inanmak kaydı ile aklanmanın olacağı halinde takdim edildiği uyarısı çok nettir.

    Oysa Tanrı krallığı Mesih İsa’nın gelişi ile başlamış ve ikinci gelişi sonrasına bizi taşıyıp durmaktadır. Bu krallık bu çağda başlamış ve yalnız Mesih İsa’ya iman ve O’nu gönenmekle sağlanan bir Tanrı kurtuluşu artık bütün inananlara kurtuluş müjdesi olmuştur.

    c.Yasa: Pavlus’un eskatolojisi bu çağdan gelecek çağa uzanan Mesih’teki kurtuluş anlayışı elbette yanlış öğretiş verenlerde yoktu. Ayrıca Yahudi ve uluslardan olan kişilerin bereketleri şimdiden almaya ve gelecekte de tam olarak alacaklarına ilişkin öğretişte onların öğretişlerinde yer almıyordu. Bütün bunlar Pavlus’un geçen derste de gördüğümüz eskatolojisinde yer alıyordu.

    Öyleyse Yasa’nın amacı neydi? Yasa suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi. Vaadi alan ve İbrahim’in soyundan olan Kişi gelene dek yürürlükte kalacakı. Melekler yoluyla, bir aracı eliyle düzenlendi (Galatyalılar 3:17).

    yasa altında Mesih gelene dek lanet altında olduklarının farkında olan imanlılar Mesih’in gelişi ile yasa’nın lanetinden azad olduklarını tam olarak kurtulduklarını ve bunu Tanrı’nın lütfu sayesinde iman ederek elde ettiklerini bildiler.
    d.Mesih’le birliktelik: Sünnet ve yasaya uymak aslında kişinin tek başına bedene güvenerek yapabildiği bir kurtuluş çabası olarak karşımıza çıkmaktadır. Pavlus’ta bize bunu bu şekilde izah etmektedir. Oysa aklanma yani Tanrı önünde O’nun istediği gibi doğru sayılma yalnız ve yalnız O’nun sağladığı lütuf aracılığı ile mümkündür. Bu lütufta başından beri bildirildiği gibi Mesih İsa’da açıklanmıştır.

    Çünkü Mesih İsa’ya iman ettiğiniz için hepiniz Tanı’nın oğullarısınız. Vaftizde Mesih’le birleşenlerinizin hepsi Mesih’i giyindi. Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa’da birsiniz. Eğer Mesih’e aitseniz, İbrahim’in soyundansınız, vaade göre de mirasçısınız(Galatyalılar 3:26-29). Pavlus’un kısacası demek istediği her ferdin Yahudileşmesi sonrası kurtulmaya başlaması gibi bir öğretinin olmadığıdır. Aksine her Mesih İsa’yı yüreğine alıp O’nunla bütünleşen ruhsal anlamda artık İbrahim’in o gerçek ruhsal soyudur.
    e.Kutsal Ruh: Bu konuda Pavlus Müjde’yi kabul eden kişilerin zaten Kutsal Ruh olmaksızın bunu gerçekleştiremeyeceğini öğretmektedir. Mesih İsa’yı kurtarıcısı ve Rabbi olarak kabul eden kişilerinde zaten Ruh’un meyveleri ile donatılacak olduğunu vurgulamaktadır. Yani Tanrı’nın ruhsal bereketleri daha bu dünyada o kişinin üzerindedir. Oysa yanlış öğretiler verenler için herşey bedenin gücüyle elde edilmeye çalışılmaktadır. Yasanın bütün gereklerini yerine getirmeye kalkmakla ve sünnetle ve elle yapılan her tür dindarlık işleriyle..

    Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği’ni miras alamayacaklar (Galatyalılar 5:19-21)

    Ruh’un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur (Galatyalılar 5:22-23)

    Ayrıca Pavlus Yoel kitabının 2:28’ ayetinde yer alan peygamberliği de dile getirerek Pentekost günü olanların yine Tanrı vaadi sonucu olduğunu dile getirmiş ve Kutsal Ruh’la dolu olma olayının ve Mesih İsa’da kurtuluş olayının birlikte birbirine bağlı olduğunu dile getirmiştir.

    Daha önce yasa altında olan bütün imanlılardan Tanrı’ya sadık olanlar kurtuluşu ediniyorlardı. Yani Kutsal Ruh etkinliğini önceden de sürdürüyordu. Oldukça sınırlı sayıda kişiler ise bu doluluğu daha fazla hissedip peygamberliklerde bulundular. Mesih İsa’nın gelmesi ile yine belli sayıda kişiler özellikle ruhla dolarak harikalar gerçekleştirdiler. Mesih İsa’ya iman ve aklanmayla ise daha sonra bütün imanlılar tam olarak Kutsal Ruh’la dolu dolu bir yaşama kavuştular.
    f.Yeni yaşam: İşte bu muhteşem aklanma, doğru sayılma, ruhla doluluk daha bu çağda Mesih’le şeytanı yenme, üstesinden gelme gücü vererek bize yepyeni herkesin algılayıp yaşadığından daha farklı bir yaşam sunmaktadır. Yine kutsal yazıların vaatleri ışığında ise gelecekte çok daha inanılmaz, hayal edilmez bir yaşama bizleri taşıyacaktır. Şu anda sadece bu bereketlerin yansımaları ile ön görümleri ile, gölgeleri ile yetiniyoruz. Gelecekte ise tam olarak hepimiz göreceğiz. Mesih İsa’nın ikinci gelişi ile tam olarak Tanrı’nın İsrail’i olarak bütün bunlara tanık olacağız. Tanrı’ya ait olanlar olarak…

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.