Pavlus (VI. Papa)

Etiket: ,

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25041
    Anonim
    Pasif
    PAVLUS (VI. PAPA)

    (1897-1978)

    Giovanni Battista Montini, 26 eylül 1897 de, Concessio’da (Brescia) dünyaya gelmiştir. 1963 ile 1978 arasında papalık yapmıştır. Papalığının başlangıcından itibaren II. Vatikan Konsilinin devamına karar vermiş ve bütün papalığı sırasında bu konsilin kararlarının uygulanmasını teşvik etmiştir. VI. Pavlus Kiliseler arasında ve dünya ile diyalog kurulmasının yorulmak bilmez bir takipçisi olmuştur: “Ecclesiam Suam” genelgesi; Kudüs ve İstanbul’da ekümenik Patrik Athenagoras’la buluşma; Canterbery’nin Anglikan baş episkoposu ile buluşma; Cenevre’de Kiliselerin Ekümenik Konseyini ziyaret. “Layik’ler Konseyi”ni, “Adalet ve Barış Komisyonu”’nu, “Musevilik, Müslümanlık ve Hıristiyanlıktan başka dinler sekreterlikleri”ni kuran VI. Pavlus’ dur. VI. Pavlus dünyanın çeşitli yerlerine buluşmak için, ziyaretler yapmış ilk papa olmuştur: Kudüs, Hindistan, New York, Fatima, İstanbul, Bogota, Medelin, Cenevre, Orta Afrika ve Uzak Doğu gibi.

    (Pavlus [VI. Papa], Uganda İman Şehitlerinin Töreni İçin Vaaz)

    İlkel Afrika Kilise ‘sinin şanlı şehitlerine, zamanımızda, Mesih’le kardeşlerimiz olanların kahramanca ve daha az görkemli olmayan başkaca cesur öyküleri ekleniyor.

    Bu Afrikalı din şehitleri zafer kazananların dizisi olan Şehitler Sözlüğüne trajik ve muhteşem, eski Afrika’nın biz çağdaş ve imanı zayıf olan insanların artık uygun bir devamı gelemeyeceği sandığımız şanlı sayfalarına, gerçekten eklenmeye layık olan bir sayfa katıyorlar. Kim tahmin edebilirdi ki, örneğin, Scilla Şehitlerinin, Kartaca Şehitlerinin, Augustinus’ un ve Prudentius’ un anımsattıkları Utika’ da ki “Saf Küme”’nin Şehitlerinin, Altın ağızlı Yuhanna’ nın methiyesini halen koruduğumuz Mısır Şehitlerinin, Vandal zulmü Şehitlerinin duygulandırıcı öykülerine, zamanımızda, yeni ve daha az kahramanca, daha az görkemli olmayan öyküler eklenecekti? Kim tahmin edebilirdi ki, Afrika’ lı iman şahitlerine, Kiprianus’ a, Felicitas ve Perpetua’ya ve yüce Augustinus’ a günün birinde Karolus Lwanga’nın, Matiya Mulumba’nın ve yirmi arkadaşlarının sevgili adlarını da katacaktık. Anglikan Kilisesine ait olmakla birlikte, Mesih’in adı için ölümle karşılaşan diğerlerini de unutmak istemiyoruz. Bu Afrikalı Şehitler yeni bir çağı açmaktadırlar: biz dinsel baskıları ve karşıtlıkları düşünmek istemiyoruz, aklımız Hıristiyan ve uygar bir çağı düşünüyor. Yeni çağın ilkleri olan bu şehitlerin kanı ile sulandırılan Afrika özgür ve kurtarılmış olarak dinliyor (Tanrının isteği ile, şehitlikleri bu denli yüce ve değerli iken son olsunlar!). Onları yutan trajedi öylesine duyulmamış ve anlamlıdır ki, yeni bir halkın ahlaksal oluşumu ve yeni bir tinsel geleneğin kuruluşu için, yeter derecede temsili unsurlar sunmaya yeterlidir; ilkel ve çok iyi insansal değerlerden yoksun olmayan, fakat zehirlenmiş, özürlü ve neredeyse kendi kölesi olan bir uygarlıktan ruhun yüce ifadelerine ve toplumsallığın üstün şekillerine açık bir uygarlığa geçişi simgelemeye ve bunun öncülüğünü yapmaya yeterlidir.

    (Pavlus [VI. Papa], Nasıra’ daki Vaazdan)

    Olağan 13. Pazar

    İsa Mesih tarihin gizidir, geleceğimizin anahtarıdır, gökyüzü ile yeryüzü arasında aracıdır, acının ve umudun insanıdır.

    “Müjdeyi yaymazsam vay halime!” (I. Kor. 9, 16). Ben onun tarafından, Mesih tarafından bunun için gönderildim. Ben Havari*yim, ben tanığım. Hedefim ne denli uzaksa, göreyim o denli zordur. Beni iten sevgi o denli acildir. Ben onun adını itiraf etmeliyim ki İsa Mesih’tir, yaşayan Tanrının Oğludur (Mat. 16, 16). O, görünmeyen Tanrıyı açıklayandır; her yaratığın İlk doğanıdır (Kol. 1, 15). Her şeyin temelidir (Kol. 1, 12). insanlığın Öğretmenidir O, Kurtarıcıdır. O bizim için doğdu, öldü ve dirildi. O tarihin ve dünyanın merkezidir. O bizi tanıyan ve bizi sevendir. O yaşamımızın dostu ve arkadaşıdır. O acının ve umudun insanıdır. O gelecek olandır ve günün birinde bizi yargılayan ve umut ettiğimiz gibi varoluşumuzun sonsuz dolgunluğudur, mutluluğumuzdur. Ondan söz etmenin sonu yoktur. O ışıktır, gerçektir, daha doğrusu “yol, gerçek, yaşam”dır (Yuh. 14, 6). O açlığımızın ve susamamızın ekmeği, canlı su kaynağıdır, O çobandır, rehberimizdir, örneğimiz, tesellimiz, kardeşimizdir. Bizim gibi ve bizden daha çok ufak, yoksul, horlanmış, çalışkan ve acılarda sabırlı oldu. Bizler için konuştu, mucizeler yarattı, yoksulların ermiş oldukları, barışın bir arada yaşamanın yöntemi sayıldığı, yürekleri arı olanların ve gözyaşı dö*kenlerin yüceltilip teselli edildikleri, adaleti arzu edenlerin haklarına kavuştukları, günahkarların affedildikleri ve herkesin kardeş olduğu yeni bir saltanatı kurdu. İsa Mesih! Sizler Ondan söz edildiğini duydunuz, hatta sizlerin çoğu hiç kuşkusuz ona aitsiniz, Hıristiyansınız. İşte siz Hıristiyanlara ben adını tekrarlıyorum, herkese ilan ediyorum: İsa Mesih başlangıç ve sondur; alfa ve omega’ dır. Yeni dünyanın kralıdır. Tarihin gizidir. Geleceğimizin anahtarıdır. Aracıdır, yeryüzü ile gökyüzü arasında köprüdür; karşıt anlamsal olanak O, İnsanoğlu’dur, çünkü ebedidir; Tanrının Oğlu’dur; tüm kadınların arasında kutsanmış meryem’in Oğlu’dur, bedende Onun annesi meryem’dir.İsa Mesih! Anımsayın: daimi ilanımız budur, tüm dünyada ve yüzyılların yüzyıllarında yankıladığımız sestir.

    (Pavlus [VI Papa], Nasıra’ daki Yüzüm)

    Kutsal Aile Bayramı

    Nasıra’ daki ev: burada dikkat etmeye, dinlemeye, derin düşünmeye, kavramaya… izlemeye alışkanlık öğrenilir! Burada her şeyin bir sesi, her şeyin bir anlamı var.

    Nasıra’ daki ev İsa’nın yaşamının anlamaya öğrenildiği okuldur, yani İncil’in okuludur. Burada dikkat etmeyi, dinlemeyi, derin düşünmeyi, bu denli basit, alçakgönüllü ve güzel olan Tanrı Oğlu’nun bu belirlemesinin derin ve gizemli anlamını öğreniyoruz. Belki de sanki farkına varmadan, izlemeyi öğreniyoruz. Burada, Mesih’in kim olduğunu anlamamızı sağlayacak yöntemi öğreniyoruz. Burada aramızda geçirdiği günlerin çevresini incelemek gereksinimini yani yerler, zamanlar, adetler, konuşma şekli, kutsal törenler, kısacası İsa’nın kendini dünyada belirtmek için kullandığı her şeyi keşfediyoruz. Burada her şeyin bir sesi, her şeyin bir anlamı var. Burada, bu okulda İncil’in öğretisini izleyip Mesih’in öğrencileri olmayı istediğimiz taktirde, tinsel bir disipline uymamızın nedenini anlıyoruz. Ah, nasıl da çocukluğumuza dönüp Nasıra’ nın bu alçakgönüllü ve yüce okuluna katılmak isterdik! Nasıl bir heyecanla Meryem’in yanında yaşamın gerçek bilimini ve Tanrısal gerçeklerin üstün bilgeliğini yeniden öğrenmeyi arzu ederdik! Oysa ki biz geçiciyiz ve bu evde İncil’in anlayışına hiçbir zaman ulaşamayan bilgimizi sürdürme arzusundan vazgeçmek zorundayız. Yine de Nasıra’ daki evden bazı kısa önerileri sanki gizlice almadan önce bu yeri terk edecek değiliz. İlk önce bize sessizliği öğretiyor. Ah, keşke içimizde ruhun takdir edilecek ve kaçınılmaz ortamı olan sessizliğin takdiri yeniden doğabilseydi: oysa ki dönemimizin aşırı ve gürültülü yaşamında bunca patırtı, bunca gürültü ve haykıran sesler başımızı döndürüyor. Ey, Nasıra’ nın sessizliği, iyi düşüncelerimizde sağlam, iç yaşamımızda dikkatli olmayı, Tanrının gizli emellerini ve gerçek öğretmenlerin öğütlerini duymaya hazır olmayı öğret. Hazırlık çalışmalarının öğretimin, derin düşüncenin, yaşamın içliliğinin, Tanrının salt iyilik içinde gördüğü duanın ne denli önemli ve gerekli olduklarını bize öğret. Burada aile yaşamını anlıyoruz. Nasıra ailesinin ne olduğunu, sevgi birliğinin, ciddi ve basit güzelliğinin, kutsal ve bozulmaz kimliğinin ne olduğunu bize anımsatsın; aile içindeki eğitimin ne denli tatlı ve benzersiz olduğunu bize göstersin, toplumsal düzendeki doğal işlevini öğretsin. Sonunda çalışmanın dersini de alıyoruz. Ey, Nasıra konutu, Tanrı Oğlu’nun evi! Burada insan çabasının, hiç kuşkusuz sert ama kurtarıcı yasasını özellikle öğrenmek istiyoruz. Burada herkes tarafından anlaşılması için, çalışmanın saygınlığını soylulaştırmak istiyoruz; bu damın altında çalışmanın tek başına bir sonuç olmadığını, özgürlüğünü ve yüceliğini salt iktisadi değer diye adlandırılan özelliğinden değil de, onu soylu amacına yöneltenden de aldığını anımsatmak istiyoruz. Burada, sonuçta, tüm dünyanın emekçilerini selamlamak ve onlara yüce örneklerini, Tanrısal kardeşlerini, onları ilgilendiren tüm doğru davaların peygamberini, yani Rabbimiz Mesih’i göstermek istiyoruz.

    Alıntıdır..

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.