Morel Çöküşü.Yaşadınız mı:?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27416
    Anonim
    Pasif

    “Morelim çok bozuk”
    Sanıyorum,bu cümleyi bir çoğumuz kullanıyoruz.Şimdi bana şunu da diyebilirsiniz.!
    “Bizler inanlılar olarak morel çöküntüsü içinde olamayız.”

    Evet bu bir derece,doğrudur.bir yerlerde Tanrı’yla olan ilişkimizde ters olan bir şeylerin varlığı yada işareti de olabilir.

    Veya kiminiz şunu da söyleyebilir,
    “Kişinin yaşamında günah varsa bu onun bir işareti olarak morel bozukluğu şeklinde ortaya çıkabilir.”

    Sizce.. İnanlılar morel çöküntüsü içinde olabilirler mi?

    Kutsal Kıtap’ımıza baktığımızda:

    “Ey canım neden çökmüşsün.”Mezmur 42:5
    İlyas’ın haykırışı dikkatinizi çektimi bilmiyorum,orda diyor ki:

    “Yeter ya Rab,şimdi canımı al”
    1 Krallar 19:4

    Ya.. Yunus Peyganberin söylediği:
    “Benim için ölmek,yaşamaktan daha iyidir.”
    Yunus 4:3

    Tüm bu örneklere baktığımızda ,biz inanlıların da, morel çöküntüsü içine girebileceğimiz görüşünün doğruluğu konusunun, geçerli olduğuna ikna olabiliriz.

    Günah konusuna dönersek,günah insanı morel çöküntüsüne götürür,fakat şunu da unutmamalıyız..her morel çöküntüsünün kaynağı günah değildir.bunun kaynağı diplerde çok derinlerde,bir yerlerde gizli olabilir.ve büyürken bu diplerdeki birikimler yetişkin birey’liğimize kadar
    taşınabilinir,çocukluktan kalan acılar,ve bunun ruhlarımızda bıraktığı tortular bizi zaman zaman yaralar.canımızı yakar,bizi içten bitirir.

    Konuya, daha farklı bir bakış acısı ile bakacak olursak,buna neden olabilecek başka, faktörlerde görebiliriz.
    Neler mi..?

    Kişilik yapımız,fiziksel yapımız,duygusallığımız,hassas ruhsal durumumuz,vücut kimyamızın çalışma şekli.

    İnanlıla olarak yeniden doğuş temel yapımızı değiştirmez.biz gene aynı biziz, fakat değişkenliğe uğrayan mizacımız,görüşümüz,bakış acımızdır.Değişkenliğe uyrayan,daha önce bilmediğimiz Mesih’e ait olan görüş ve Mesih’in bizden istediği mizac’tır.

    Her birimiz farklı kişilik yapılarına sahipiz.Kişiliğimiz,olayları farklı biçimde algılar,değerlendirir görüp ,hisseder.Farklı şekillerde yorumlar ve tepki gösteririz.
    Problem Tanrı’sal sevginin olmayışın da da değil,Tanrı sevgisini her zaman bize hissettirir.burda problem bizde arıza yapan fiziksel ve duygusal dengelerimizdir.
    Burda konu ,Kutsal ruh’un daha rahat hareket edebileceği ortamı hazırlamayışımızdır.dengeyi bozma,Kutsal Ruh tarafından idare edilmeye izin vermeyişimizdir.

    Acaba..?
    Bizleri başka ne gibi durumlar, Morel bozukluğuna götürebilir.?
    Kararsızlığımız olabilirmi.?
    Yada öfke.?
    Veya haksızlığa uğradığımızda bunun bünyemizde yaratığı,canımızı yakan duygularımız.
    Kapana kısılmayı hissetmek, insanı darmadağan eder.

    Karalarımızı hep ertelemek,kararlarımızı ertelerken de ,enerjimizi boşu boşuna,kendimize eziyet ederek,sonraya bırakmak.
    Bunu yaparken, kendimize olan kızgınlığımızın üstesinden gelemiyerek öfkelenmek,(Çünkü bi yerde kendimizi aciz yaratıklar olarak görmeye başlaya biliriz.ki bu da Şeytan için iyi bir yem dir.olta hazır yem uçunda
    kapana kısılmamız Şeytan için artık çocuk oyuncağı.)

    Konturol edebilme güçümüz,almış başını gitmiş.Denge zaten kayıp,Öfke yıkım için hazır asker durumunda…sonuç mu.?
    Morel çöküşü,bozulan kimyamız,ve ruhsal durumumuzun yerlerde sürünüşü.
    Ne mi yapmalıyız,bu kabustan kurtuluş için..?

    Öncelikle Tanrı ile olan bağımızı hiç koparmamalıyız.
    Bu konuyu gerçekçi bir biçimde ele almalı,ve bunu kabul etmeliyiz.
    Çok güçlü ve dirayetli olan Pavlus, bile, Korint’e gittiğinde şunları söylemiş:
    “Ben size zayıflık ve korku içinde geldim,nasılda titriyordum.”
    1 Korintliler 2:3

    Kutsal Kıtap’ı okuduğumuzda, Pavlus’un Timeteus’a yazdığı mektup’ta
    onun, morel çöküntüsüne düşmemesi için destek olduğunu ve bunu mektubunda belirttiğine gene tanık oluyoruz.
    Tüm bu örnekler ,bunları bizlerinde yaşayabileceğine örnek verilmiş, ayet’lerdir.

    Demiştim ki Tanrı’dan uzak kalmamak, ve Dua ile onunla olan iletişimimizi korumak dışında:

    –Yanlız kalmamaya çalışmak.
    Çünkü morel bozukluğu yaşayan insanlar hep kendi kabuğuna çekilir.yanlız kalmak ister,arpacık kumrusu gibi kös kös düşünürler.Kendinizi insanlarla birlikte olmaya zorlarsanız,kendi kendinizi yiyip bitiren düşüncelerinizin,kendinizi dinlemenin de önüne geçmiş olursunuz.

    —Diğer insanlardan yardım istemek.
    Morel çöküşü olduğunda olayları hep farklı yorumlar ve algılarız.
    Küçüçük bir durum,gözümüzde büyüyerek bir dev’e ulaşır,gerçek dost,yada arkadaşınızdan yardım istemeniz,onlardaki bakışı size yansıtacak onların tesellisi size güç verecektir.Gerçek dostlarınızın sizi teselli etmesi sizin ne kadar sanslı olduğunuzu anlamanız size, ruhsal rahatlık verecektir.(Kilis’enizde ,Çoban’ınızda olabilir)

    –Şarkı söyleyin ,dansedin ,sevdiğiniz karamsar olmayan müzikler ile ilahiler dinleyin.Kutsal kıtapta Kral Seul’un morelinin bu şekilde düzeldiği yazılıdır1Samuel 16:14

    —Tanrı’yı överek O’na teşekkür edin.
    “Her durumda şükredin”1 Selanıklıler 5:18

    Tanrı’nın sözlerine, tüm inancınızla bağlanın.Tanrı size yardım etmek için muakkak bir şeyleri kullanacak ve bunu size ulaştıracaktır.

    —İçinizde yaşayan kutsal Ruh’u dinleyin

    İsa Mesih, Öğrencilerinden ayrılmadan önce, onlardaki morel çöküşünü görmüş ve onları teselli etmişti.

    “Sizi öksüz bırakmayacağım,size geri döneceğim” demişti.
    Yuhanna 14:16

    “Elem çekeceksiniz,ama eleminiz sevinçe dönecek”Yuhanna 16:19.20

    Esenlik ve sevgiyle.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.