Kutsal Kıtap ve Yolsuzluk.

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27892
    Anonim
    Pasif

    KUTSAL KITAP YOLSUZLUK HAKKINDA NE DIYOR…

    Kurulu düzeni baştan başa sarsan kötülüklerin ön sırasında gelenini ‘yolsuzluk’ diye nitelemek pek de yanlış olmaz. Gitgide azıtan, ülkeleri sarsan, toplumları yozlaştıran, Tarihin her döneminde tiksinti oluşturan, değdiği yeri yakan soysuzluk, hızla yayılıyor. Keskin orağıyla niceleri biçiyor ve toplumun sağlığını berbatlaştırıyor.
    Vergi kaçakçılığıyla devlet bütçelerini çok yüksek gelir kaynaklarından büsbütün yoksun bırakıyor. hükümetlerden şirketlere bireylere spora din kuşaklarına sıçrıyor.

    “Yöneticileri asilerle hırsızların işbirlikçisi. Hepsi rüşveti seviyor; armağan ardına düşmüş.. Öksüzün hakkını vermiyorlar, dul kadının davasını görmüyorlar” (Yeşaya 1:23).

    Bu genel suçlama, ama günümüzden iki bin yedi yüz yıl öncesini, anlatıyor Peygamber. Bu arada sayısız insanın suçluluğunu sergiliyor.

    Adalet ilkesinin kurucusu Tanrı’nın zamanı çağları aşan etik ve sağlık kuralları her yanda dışlanıyor
    , yasa ardına yasa sürekli zorlanıyor, normlar çiğneniyor. Kime ne!

    Tufandan önceki kötülükler zinciri Tanrı’yı derin üzüntüye düşürdü.(bkz. Yaratılış 6:5,12).

    Etik yasalarına saygı duyan, mertçe davranışla onları savunan Yeşaya sırasından peygamberler çağlar öncesi yayınladıkları mesajla halen bağırıyor:

    “Doğruluk yapmayı bilmiyorlar. Saraylarında zorbalık ve soygunculuk yığın yığın” (Amos 3:10).

    Günümüzde daha da yoğunlaşan düzensizlik aklın ucuna gelemeyen zayıf bireyleri karanlık dehlizlerde yutuyor. Düne kadar düzgün yaşama saygısı olan niceler ayartıya direnmiyor. Böylece yolsuzluk canavarı pek çok kişiyi yutuveriyor. Yine Amos’a kulak verelim:

    “Sizler, hakkı acı pelin otuna dönüştürenler, doğruluğu yerden yere vuranlar… Hakkı zehir, doğruluk ürününü pelinotu kılanlar!” (5:17; 6:12).

    Bu zehir nereden kaynaklanıyor?

    Varlığında yolsuzluk tutarsızlık olmayan kutsal Tanrı’ nın öncesiz-sonsuz Sözü soruna bol ışık saçıyor:

    “…Tanrı insanı dosdoğru yarattı; ama insan önü alınmayan hile hurda yolları aradı” (Vaiz 7:29).

    “Yürek aşırı günahlıdır, uçtan uca düşüktür” (Yeremya 17:9).

    “Öyle ki, hepimiz imanda birliğe ve Tanrı Oğlu’nu bilme aşamasına erişelim, yetkin insanlar olalım, Mesih bütünlüğünün olgunluğuna ulaşalım… aldanış tutkularının ardı sıra koştuktan sonra çürüyüşle noktalanan, geçmiş yaşantı zinciriyle bağlı önceki insanı atın üzerinizden. Bunun yerine, kavramınız ruhsal yöntemle yeniliğe kavuşsun” (Efesoslular 4:13,22,23).

    Ademoğlu içteki çürüklüğü hiç düşünmeden görünüşünü dıştan biçimlendirmeye çalışır. Ne var ki, hiç kimse Tanrı’yı kandıramaz. Şöyle der Kutsal Söz:

    “RAB insanın gördüğü gibi görmez; çünkü insan yüze bakar, ama RAB yüreğe..” (I.Samuel 16:7).

    Davut peygamber Tanrı’ya yakardığında:

    “Bende pak yürek yarat ya Tanrı! Varlığımda doğruluk oluştur” (Mezmur 51:10).

    Eski insanı hep dürten çürüklükler zinciri neye tanıklık eder?
    Yatıştırılamayan tamah, mal-para hırsı, madde tapıcılığı, karanlık işleri yalan dolanla cilalama, hakkı adaleti çiğneme.

    Tanrı insanlığa Mesih’in getireceği Altın Çağı vaat ediyor. İnanlısının umutla güvenle gözlediği parlaklık ileride.. Yolsuzluğu yok etmeyi amaçlayan insan yasala-rıyla değil, Mesih’in her haksızlığı ezen ve bastıran egemen gücüyle gerçekleşecek adalet-doğruluk çağı.. Bunu özleyen sorunu sürüncemede bırakmadan O’na iman eder, her tür yolsuzluğa rest çeker, “Ya Rab İsa, tez gel!” duasıyla O’nu bekler.

    “Kötü insan el altından rüşvet kabul eder; Böylelikle adaletin işlerliğini köstekler” diyor Süleyman’ın Özdeyişleri 17:23).

    Bu ortamda hem o, hem de onun toplumu kargaşalıkta bocalar, çıkmaza sapmış yolda yön arar. Peygamber şaşmayan gerçeği yeniden vurgular:

    “Kasırga gelip geçince kötü kişi yok olur; Öte yandan doğru kişi sonsuzu kapsayan temeldir… Doğrunun düşünceleri hakka dayanır… RAB kötülerden ıraktır; Öte yandan doğruların duasını yanıtlar” (Sü-leyman’ın Özdeyişleri 10:25; 12:5a; 15:29).

    Zakkay Yahudi inancına bağlı bir gümrük memuruydu; boyu kısaydı. Bu arada Roma güçleriyle işbirliği yapmaktayken her yandan para sızdırıyor, gününü gün ediyordu. Herkes onun ne olduğunu biliyordu fakat, vicdan rahatsızlığı Zakkay’ı kurt gibi kemiriyor, belkide yolsuzluktan bir çıkış olanağı aratıyordu ona.

    Bu adam İsa Mesih’e ilişkin çok güzel sözler duymuştu; ama O’nu hiç görmemişti. Kendisiyle bir karşılaşabilse ne iyi olurdu! Pek çok kişiyi acıyan, kurtaran Mesih herhalde ona da yardım edebilir, yaşamını düzene sokabilirdi.
    Zakkay derininde bu tür özlemlerle boğuşuyordu.. Önemli bir ticaret merkezi olan Yeriha kentindendi o. Günlerden bir gün İsa burayı ziyaret etti; çevre halkı O’nun geçeceği caddenin iki yanında birikti. Zakkay’ın da bundan bilgisi oldu. Topluluğun arasında İsa’yı görebilmek olanaksızdı; kısa boylu adamın içine çok akıllı bir çözüm yolu doğdu. Hemen öne seğirtti, yol üstünde bir incir ağacına tırmandı.
    Tüm ilgisi İsa’ya bir göz atmaktı, salt O’nu görebilmek çalkantılı yaşamına melhem sürebilirdi. İsa yavaş yavaş ilerlerken halk çevresine üşüşüyor, O’ndan yardım diliyordu. İşte İsa incir ağacının tam önünde durdu. O anda ne Zakkay’ın ne de halkın hiç beklemediği bir gelişim oldu.

    İsa gözlerini çevresindeki topluluktan ayırıp incir ağacına doğrulttu ve Zakkay’a adıyla konuştu.
    “Tuhaf şey! Nereden tanıyor beni!” diye düğümlendi kaldı bu zeki insan. İsa,:

    “Zakkay, çabuk aşağıya in, çünkü bugün evinde konuk olacağım” dedi.

    Zakkay neredeyse sevincinden önce ne yapacağını şaşırdı belkide, kendisini çağıran İsa’ya coşkuyla yaklaştı. İsa topluluktan ayrıldı, Zakkay’la birlikte onun evine doğru yürümeye koyuldu.Sınırsız sevinçle.

    Kurtarıcı’nın günahlıyı değiştirme gücünü kavrayamayan, her an başkalarını suçlamaya can atan halk mırıldandı:

    “Nasıl oluyor da, O kusursuz kişi böylesi günahlı bir adamın davetini kabul ederek onun evinde ağırlanmaya tenezzül ediyor?”

    Bireyin kendi yolsuzluğunu başkasında görerek kolayından ötekini kötülemesi olağan huydur. Ne var ki, bu çarpıcı olayda Rab İsa günahlılara sağlamaya geldiği tanrısal kayrayı gösteriyordu.
    Birçok bakımdan suçu bol Zakkay canının kurtarıcısı önünde günahlarını ikrar etti, arıtıldı,yepyeni yaşamın yolcusu oldu. Zakkay’ın derininde Kutsal Ruh aracılığıyla bütünlenen göksel eylem hemen etkisini gösterdi. Mesih’in sağladığı eşsiz kurtuluşu öylesi içtenlikle değerlendirdi ki, Kutsal Ruh onun içinde çok önemli bir çözüm kararı oluşturdu. O kurnaz ve gururlu insan herkesin önünde ikrara koyuldu, haksızlıklarını düzene sokma doğrultusunda erdemli adımı açık açık bildirdi:

    “Ya Rab, işte varlığımın yarısını yoksullara veriyorum. Birinden haksızlıkla bir şey kaptımsa da dört katını geri veriyorum.”

    Ne mutlu bir ziyaretti bu, ne parlak bir gündü o! Değiştirilen yaşamın belirgin kanı-tıydı Zakkay’ın kararı. Adamın karısı da derin sevinçle İsa’yı ağırlıyor, duygusallı-ğını belli ediyordu. Kocasının ne çeşit haksızlıklar işlediğini biliyordu. Kadın da eşiyle birlikte gerçek anlamda günahtan dönüyor, yeniden doğuşun güvenliğine geliyordu. Kurtarıcı Mesih bu kutlu dönüşü kesin ve belirgin güvenlik bildirisiyle mühürledi:

    “Bugün bu eve kurtuluş geldi. Çünkü o da İbrahim’in bir oğludur” (Luka 19:1-9).

    Kurtarıcı Mesih’in bağışlamalığına sığınmak, O’nun sunduğu kan kurbanıyla arıtılmak, O’nun adına iman edip yeniden doğmak. Tanrı ancak bu yolla eski insanı atıp varlı-ğı yeni insanla donatır, onu bilinmedik gerçeklerin doruğuna getirir. Tanrısal sağla-yış sana da uzatılıyor. Suç ağırlığı altında çekilemeyen baskıdan tek yolla çıkılır: Kurtarıcı İsa Mesih’in bağışlamalığına sığınmak, O’nun sunduğu kan kurbanıyla arıtılmak, yeniden doğmak, Tanrı’nın eski insanı atıp canı yenilemesine kavuşmak.

    Carla Careli

    Esenlikle.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.