Kurtuluş Güvencesi

  • Bu konu 3 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24918
    Anonim
    Pasif

    KURTULUŞ GÜVENCESİ

    Benim tanıdığım çok tatlı bir bayan var. Belki hepiniz onu tanıyorsunuz adı Glorya. Geçtiğimiz hafta Onun yaptığı bir şey beni çok etkiledi ve onu sizinle paylaşmak istedim. Glorya geçen pazar kiliseye geldiğinde benimle selamlaştıktan sonra hemen çantasından bir resim çıkardı ve büyük bir sevinçle bana göstermeye ve resmi anlatmaya başladı. Resim geçen sene ölen kocası Leri için yaptırdığı mezarı anlatan bir resimdi. Belki siz de o resmi gördünüz. Glorya bunu bana anlatırken o kadar sevinçliydi ki anlatamam. Gerçekten çok etkilendim ama beni etkileyen o resim değildi Glorya’daki İMAN‘dı. Leri’nin kurtulduğuna ve Tanrı’nın yanında olduğuna o kadar çok inanıyordu ki anlatamam. Bu sevinç bana İsa’nın ölümünden sonra yas tutup kederli olan öğrencilerin O’nun dirilişiyle yaşadıkları sevinci anımsattı.

    Aynı şekilde Leri içinde Glorya aynı sevinci yaşıyor. Çünkü o diri ve Rabbin yanında. Bunu bilmek ve bundan emin olmak Glorya’ya büyük bir sevinç ve teselli veriyordu.

    Peki ama bunu Glorya nasıl biliyordu? Leri’yi kurtaran neydi? Leri çok kiliseye geldiği için miydi? Ya da Leri yoksullara çok sadaka verip, onlara yardim ettiği için miydi? Ya da iyi birisi olduğu için miydi? Cevap; hiçbiri. Gerçek cevap şu; çünkü Leri İSA MESİH’E İMAN EDİYORDU. Glorya da bunu bildiği için Rabbin sözüne güvenerek Leri’nin kurtulduğuna iman ediyordu. Çünkü Rabbin sözü diyor ki : Yuhanna 11:25

    Geçen sene Leri’nin ölüm haberini aldığım zaman çok üzülüp Rabbe biraz isyan etmiştim. Ama James yanıma gelip şunu dedi: “Ramazan, bence Leri şu an çok mutlu. Çünkü Tanrı ile birlikte. O üzülmüyor, sen neden üzülüyorsun?” demişti. O zaman bunu düşündüğümde ben de teselli bulmuş ve onun için sevinmiştim.

    Daha önce başka cenaze törenlerine de katılmıştım ama insanlar hep feryat edip ağıtlar yakıyorlardı, ağlayıp dövünüyorlardı. Fakat Leri’nin cenaze töreni neredeyse bir düğün gibi idi. Zaten Düden’de düğün salonunda olmuştu. İlahiler söylendi. Leri’nin yaşamından paylaşıldı. Bazen gözler doldu ama çoğu zaman gülümsemeler vardı ve oradaki Mesih imanlısı olan herkes Leri’nin Rabbin yanında olduğuna inanıyor ve onun tanıklığında bulunuyorlardı.

    Buraya her gün insanlar gelerek İncil ve İsa hakkında sorular soruyorlar ve ben onlara hıristiyanlığı anlattığımda İsa’nın bizi kesinlikle cennete götüreceğini söylediğim zaman onlar şaşırıyor ve inanmıyorlar, yaaa diyorlar bunu nasıl bilebilirsiniz? İşte o zaman onlara Tanrı sözünden ayetler paylaşıyorum.

    Hamdolsun Tanrı hayatımızdaki bu önemli soruyu cevapsız bırakmamıştır. Daha bu dünyada yaşarken günahlarımızın bağışlanıp yerimizin cennet olacağına ve sonsuz yasama sahip olduğumuza emin olabiliyoruz. Çünkü 1.Yuhanna 5:13‘te böyle söylüyor. Evet Tanrı’nın sözü bunu söylüyor yani bunu söyleyen Tanrı’dır. Ve bildiğimiz gibi Tanrı da yalan söylemez. Sayılar 23:19 işte bu yüzden büyük bir cesarete sahip olabiliriz, kendi duygularımız bizi yanıltabilir. Diğer insanlar itiraz edip güvenimizi yıkmaya çalışabilirler. Fakat Tanrı’nın kurtuluş vaadi bize sarsılmaz bir güvencedir. Emin olabiliriz kurtulduğumuza ama kendimize güvendiğimiz için değil. Tanrı’ya güvendiğimiz için emin olabiliriz.

    Evet sevgili kardeşim sen bu konuda Tanrı’ya güveniyor musun? Bir Mesih İnanlısı olarak İsa’ya iman ederek kurtulduğuna ve cennete kesinlikle gideceğine emin misin? Eğer hala emin değilsen kurtuluşundan o zaman İsa’nın kurtarıcılığını henüz kavrayamamış demeksindir.

    Thomas Amca’nın bir sözü vardı. Kurtuluş konusunda İsa’da kader, kısmet, tecelli, inşallah, belki, umarım gibi kavramlar yoktur. İsa’ya iman ediyorsan EVET etmiyorsan HAYIR gibi kesinlik belirten sözler vardır.

    Kurtulduğumuz zaman kurtulduğumuzu bilmeliyiz. Başka türlü nasıl İsa’nın tanıkları olabiliriz? Bizler MESİH’in tanıklarıyız. 1.Yuhanna 5:10-12 gördüğümüz gibi kutsal kitap bu konuda kekelemiyor kesin konuşuyor. Onu okuduğumuz zaman kuşkularımız dağılıyor. Martin Luther bir keresinde şöyle demişti: “Kutsal Ruh şüpheci değişdir. Yazdıklarında şüpheye yer yoktur. Tanrı’nın vaatleri Evet ve Amindir. Hayır ve belki değildir. Müjdenin borazanı kekeme ve bozuk notalar çıkarmaz.”

    Filipideki hapishanede deprem olduğunda gardiyan korktu ve Pavlus’a kurtulmak için ne yapmalıyım diye sorduğunda Pavlus ona; şey, bilmem ki, ne yapmalı, sen ne düşünüyorsun diye sormadı; kesin ifade ile konuştu: “RAB İSA ya iman et sende ev halkında kurtulursunuz” dedi. İncil Tanrı bildirisidir. Hıristiyanların görüşü değil. Ya da kilise önderlerinin görüşlerini ön plana çıkaran bir öneriler paketi de değildir.

    Ben bu konuda alçak gönüllü olamam kurtuluşumun bir varsayım olduğunu düşünemem çünkü ben kesin verilere ve kanıtlara dayanirimve kurtuluşumu da asla yitirmem çünkü RAB bin gücüne güvenirim. 2.Timoteus 1:12 İsa diyor insanoğlu kaybolanı arayıp kurtarmaya geldi. Kurtuluş kesin ve tamdır. İsa bizleri buldu ve kabul etti…

    Şeytanin kanıtları yetersiz. Romalılar 3:24 Tanrının lütfuyla karşılıksız olarak aklandığımızı söylüyor. Harika bir şey bu yasaları çiğnemiş biri için mahkemede böyle bir şey olamazdı. Kendinizi biran için mahkeme salonunda düşünün. Mahkemede jüri memurlar, polisler, hakim ve yargıç yerini almış bekliyor ve jüri kararı açıklıyor. Sanık suçlu bulundu SANIK kararı duydu cezasını kesin çekecek suçsuz olduğunu söylese bir şey değişmeyecek.

    Şimdi sahneyi değiştirelim, günahlı bir insan evrenin Yargıcı önünde duruyor. Suçlayıcı yani şeytan da oradadır. Meleklerden oluşan bir ordu salonu doldurmuş duruyor. Günahlı suçunu biliyor, yeryüzünün egemen Yargıcı doğru kararı vermek zorundadır Derken günahlının avukatı yani İSA öne çıkıyor ve suçlayıcıya meydan okuyor “Kanıtın nerede?” diye soruyor.

    Salondaki kalabalık bir anda şaşırıyor. Suçlayıcı zor durumda, hiçbir kanıt belge, hiçbir delil, aleyhte hiçbir kanıt gösteremiyor. Geçerli tek bir kanıt yok. Olacak şey değil, günahlı diye mahkemeye çıkarılan adamın aleyhinde tekbir kanıt bulunamıyor. Bu nasıl oluyor?

    Söyleyeyim size, günahlılığımıza ilişkin kanıt imha edildi. İsa o kanıtları alıp çarmıha öyle gitti. O kanıtları yüreği ve avuçlarında taşıyarak sonsuz ateşin içine atıp onları yok etti. İsa’nın azap saatlerinden sonra bu kanıtların izi bile kalmadı. Koleseliler 2:13-14 İsa avukat olarak savunmasını yaptıktan sonra “Bu adamın suçlu olduğunu gösteren hiçbir kanıt yok” diyor.

    Böylelikle yargı kürsüsü lütuf kürsüsüne dönüşüveriyor. Suçlayıcı şeytan öfkeyle salonu terk ediyor. Yargıç sanığı çağırıyor ve ona yeni antlaşma yazılı bir belge veriyor. Sanık belgeyi açarken İsa’nın kanıyla olan kirmizi müdürü görüyor ve mahkeme kararını okuyor. Karar: ‘Suçlu olduğunu gösteren kanıt yoktur. Dava düşmüştür” “Mesih İsa’da olanlara karşı hiçbir mahkumiyet yoktur. Altında YÜCE Yargıcın imzası. İbraniler 10:17Onların günahlarını ve suçlarını artik anmayacağım’ Sanık serbesttir, lütufla aklandı. Salondakiler kararı ayakta alkışlıyorlar. Tövbe eden her günahkar için gökte büyük bir sevinç oluyor. Luka 15:17

    Evet kardeşler, lütufla aklandığınızı herkes görür. Yargıç olan Tanrı sizin şüphe içinde bırakmaz. Kurtulup kurtulmadıklarını öğrenmek için büyük yargı gününü bekleyenler kurtuluşun anlamını bilmeyenlerdir. İsa’nın ‘iman eden yargılanmayacaktır’ diyen Yuhanna 5:24‘teki vaadi kurtuluşun bir parçasıdır. Kurtulduğumuz zaman yargılanma korkusu biter.

    1.Yuhanna 5:13 “Ben bunları Tanrı Oğlunun adına iman eden sizlere sonsuz yaşama sahip olduğunuzu bilesiniz diye yazdım.” Dikkat edin bu güven verici sözler sonsuz yaşama sahip olacaksınız demiyor, sonsuz yaşama sahipsiniz diyor. Bu sözler kurtuluş güvencesine ilişkin tüm anahtar sözcükleri içeriyor. İman edin, bilin, sahip olun, sonsuz yaşam, Tanrı Oğlu. Bu anahtar sözcükleri bize Tanrı verdi ve yazıldığı gibi anlamalıyız. İncil’e göre her şey iki veya üç kişinin tanıklığına dayanmalıdır. Kurtuluş güvencemiz iki tanığa sahiptir. Tanrı Sözü ve Tanrı Ruhu.

    TANRI SÖZÜ: Kurtuluşumuz temelini Tanrı’nın ebedi sözünde bulur. İsa dedi ki : Matta 24:35 Gök ve yer ortadan kalkacak ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır’. Şeytan bizi ne zaman şüphe bombardımanına tutsa sığınacağımız yer bu kayanın zirvesidir. Kurtuldum diyorum çünkü Tanrı’nın sözü öyle diyor. Hislerin ne durumda olursa olsun inancım sarsılmaz İlk Hıristiyanlar kurtuluşlarından emindiler. Bizde emin olmalıyız. Çünkü bununla mühürlendiğimizi söylüyor. Efesliler 1:13-14 Bu ayetler içimizi kemiren şüphelere karşı huzur veren bir esenlik sağlıyor. 1.Korintliler 2:12‘de dediği gibi Tanrı’nın bize lütfettiklerini bilelim diye bu dünyanın ruhunu değil Tanrı’dan gelen ruhu aldık.

    Canınızın kurtuluşu konusunda sizi şüphe içerisinde bırakan herhangi bir öğreti kesinlikle İncil dışıdır. Bıraktığınız anda elinizden kayıp gidecekmiş gibi onu tutmak zorunda değilsiniz, kurtuluşunuzu kurtarmak zorunda değilsiniz. Çünkü canınızı koruyan Rab’dir eğer daha fazla kanıt istiyorsanız Yuhanna’nın mektuplarını okuyun.

    Basit bir örnek vereyim, istesem de istemesem de ben Ramazan Arkan’ım. Uykudayken bunu düşünmem çünkü ben hala Ramazan’ım. Hafızamı yitirsem bile kimliğim aynı kalır. Doğum belgem kim olduğumu belirtiyor. Bu da tereddütleri yok ediyor. TANRI SÖZÜ ile ilgili durumda aynıdır. İsa’yı şahsen kurtarıcınız olarak kabul etmişseniz yeniden doğmuş biri gibi Tanrı’nın ailesine katılmış sayılırsınız. Kutsal kitap yeniden doğuşun bir garantisidir belgesidir. Buna inanmazsanız kim olduğunuzu da bilmeyeceksiniz. Bu kadar basit.

    İsa şöyle der; Yuhanna 5:24 Bu çok güçlü bir ifadedir. Halleluya, bugün cennetin kapılarının açılacağından Tanrı’nın bugün sizden yana olup size gülümsediğinden emin olmak istiyorsanız şu sözlere kulak verin.

    İlk olarak İncil İsa’nın günahlarımızı bağışlatmak için öldüğünü söyler. Ardından tövbe edip iman ettiğimizde onun ölümüyle tüm bereketlerini yüreğimize doldurur. Sonra olağan üstü bir şekilde TANRI SÖZÜ ÖLÜ RUHUMUZU DİRİLTİR ve TANRI için yaşamaya başlarız. İsa’nın bizim için yaptığını KUTSAL RUH yaşamımıza aktarır. Örneğin; evlerde kullandığımız elektrik sayesinde ışık ve güç elde ederiz. Bu elektriği dağıtım istasyonları sayesinde alırız. Eve geldiğimizde ne ışık ne de ısı vardır ama ne yapacağınızı bilirsiniz, bir düğmeye basarsınız ışıklar yanar, ısıtıcınız çalışmaya başlar.

    İsa’nın bizim yaşamımız için öldüğüne inanmak elektrik düğmesine basmak gibidir. Her şey hazırdır müjdenin sözleri sizi üretim merkezine yani çarmıha bağlayan iletken gibidir. Enerji hazırdır. İman ettiğimizde ruhsal düğmeye basmış oluruz. Böylece Tanrı’nın kutsal gücü bize akmaya, ışık vermeye başlar. Bu da kurtulduğumuzu gösterir. Kimileri çarmıh hakkında her şeyi bildiklerini sanırlar. Boyunlarında birer haç taşırlar. Bunun onlara hiçbir yararı yoktur. Bir enerji istasyonu ile ilgili her şeyi bilmeniz sizi soğuktan ve karanlıktan korumaz. İstasyonun duvarlarına dayanacak kadar yakın olabilirsiniz ama bu soğuktan tir tir titremenizi engellemez. Ancak İsa’ya inandığınızda fişi prize sokmuş olursunuz ve Tanrı’nın lütfu, gücü size akmaya başlar. Ondan beslendikçe de kurtulduğunuzu anlarsınız.

    Kutsal kitap şeytanın yalanın babası olduğunu söyler. O size yalanlar söyleyerek sizi bunalıma düşürmeye çalışır. Kurtuluş sevincinizi sizden almaya çalışır. Onun oyunlarını bilmez değilsiniz diyor İncil. Şeytanın yalanlarına inanmıyorsanız, Onun size yalan duygular aşılamasına izin vermeyin.

    Peki buna nasıl izin vermeyeceğiz? Ne yapabiliriz? Savaşmalıyız. İki ağızlı keskin bir kılıca sahibiz. O zaman bunu kullanmalıyız. Silahlar ne içindir? Savaşmak için. Bizim düşmanımız kim? Şeytan. Silahımız? Tanrı’nın Sözü. O halde, şeytan düşüncelerimize saldırdığı zaman Tanrı’nın Sözüne sığınmalıyız. Yuhanna 5:24 gibi ayetleri defalarca okumalıyız. Unutmayın Tanrı Sözü sizin doğum belgenizdir.

    Bir kilisenin pazar ayininde bir çocuk İsa’yı Rab ve Kurtarıcı olarak kabul eder. Yuhanna 5:24 onu çok etkilemiştir ve o ayetin altını çizer. Daha sonra çocuk eve gittiği zaman İncil’ini okur ve dua edip yatağına uzanır ışıklarını kapattığı zaman Şeytan gelir ve ona sen kurtulmadın, sen asla kurtulamazsın gibi şüpheleri onun aklına sokmaya başlar. Çocuk hemen kalkar ve ışığı yakar ve Yuhanna 5:24‘ü okur, İncil değişmediği için çok mutludur. Aynı ayet hala sonsuz yaşama sahip olduğunu ve kurtulduğunu söylemektedir. Ve çocuk sevinçle ışığı söndürüp yattığı zaman şeytan tekrar ona gelir ve sen kurtulmadın, kurtulamazsın diye tekrar söyler. Çocuğun ifadesine göre bu sefer sanki şeytan ona yatağın altından konuşuyormuş gibi gelir. Çocuk bir daha ışığı yakar Yuhanna 5:24 açar İncil’i yatağın altına doğru tutarak “Şeytan bak inanmıyorsan kendin oku, ben ölümden yaşama geçtim. Ben Tanrı’nın çocuğuyum, kurtuldum.” der.

    Tanrı’nın Sözü suçlayıcı şeytanı susturuyor ve şüphelerimizi dağıtıyor, sevincimizi tekrar tekrar tazeliyor. Tanrı’nın Sözü fırtına zamanlarında bizi kıyıya güvenle bağlayan Tanrı’nın demiridir. Bizi yaşamda da ölümde de koruyacaktır. Öyleyse Kutsal Kitabın vaatlerine iman edin. Çünkü İbraniler 11:6 diyor ki.

    Kurtuluşumuza dair tanığımız sadece Tanrı Sözü değil aynı zamanda Tanrı Ruhu dur. Kutsal Kitaba baktığımızda Kutsal Ruh‘un kurtuluşumuzun güvencesi olduğunuza görüyoruz. Efesliler 1:13-14 Okuduğum bir kitapta Kutsal Ruh için üçlü birliğin sekreteri dediğini okudum. Düşündüğümde bu doğruydu. Bir sekreterin görevi yöneticilerin kararını gerekli kişilere iletmektir. Eğer siz İsa’yı Kurtarıcınız olarak kabul ederseniz. Kutsal Ruh hemen araya girer, size bir mektup getirir.

    Sevgili…

    Baba ve oğul suçlarının bağışlandığını ve tamamen silindiğini sana iletmemi istediler. Adını gökteki kuzunun yaşam kitabına yazıldığını sana bildirmemi ayrıca istediler. Ölüm pahasına sadık kalmaya seni teşvik ediyorum. Çünkü gökte seni çürümez bir taç ve sonsuz bir miras bekliyor. Son olarak Rabde ve O’nun üstün gücüyle güçlen. Her zaman yanında olan sadık dostun Üçlü birlik adına. Kutsal Ruh

    Bu benzetme Romalılar 8:14-17 özetliyor. Her Mesih İmanlısı için geçerli harika bir şey Kurtuluş Kutsal Ruh‘un en büyük işidir. Ve bunun sonuçları olağan üstüdür. Hayatımızı düzenler bizi içten dışa değiştirir.

    Son bir sözüm var. 2.Timoteus 2:18-19 Dikkatli olalım kardeşler. Başkalarının uydurma kurtuluş öykücüleri bizi aldatmasın. Böyle kişileri meyvesinden tanıyacağız. Bu insanlar sahte Hıristiyan ve taklitçilerdir. Gizli tehlikelere karşı uyanık olalım. İnsanlar taklitçi olabileler. Bir Hıristiyan gibi yaşayabilirler ama kurtulmamış olabilirler.

    Benim eskiden çapkın adında bir muhabbet kuşum vardı ama öldü. Çok güzel kapı zili taklit ederdi. Bazen kapı çalıyor diye gider kapıyı açardık. Ama sonra onun ses çıkardığını anlardık.

    Taklitçi bir sürü insan Hıristiyan gibi yaşıyor. Bütün sözleri papağan gibi tekrarlıyorlar ama müziği değil. Gökte yankılanan ve kurtuluşu anlatan o görkemli ve heyecan verici ilahileri asla yürekten söylemezler.

    Bizim amacımız Rabbe içtenlikle hizmet edip Ruh‘ta yaşamak olursa. 2.Timoteus 1:12

    Ramazan Arkan
    Antalya İncil Kilisesi Pastörü

    #30628
    Anonim
    Pasif

    Ne yazık ki birçok kilisede olduğu gibi bu Forumda da “imandan düşme” konusu yanlış anlaşılmakta.
    “Tanrı’yı kabul etse bile düşebilir.”

    Bu cümle, Tanrı egemenliğiyle o kadar ters düşüyor ki!
    Hem sen egemen olacaksın, hem de planların, amaçlarında bir değişim olacak. Üstelik bu değişim bir insan tarafından olacak.
    Sen kişiyi “mühür”le, iman ettiği sürece onu akla, oğulluğa al, yeniden doğmasını sağla, Kutsal Ruh’un o kişide çalışsın, kutsallaşma yolunda onu donat ama kişi tüm bunları red etti diye o kişiyle ilgili planların, amaçların değişsin.

    Eğer Tanrı’yı mutlak egemen olarak Kabul ediyorsak, O’nun izni olmadan hiç bir şeyin gerçekleşmeyeceğini kabul etmemiz gerekir. Sık sık verilen örnek gibi “Tanrı istemezse yaprak bile kıpırdamaz”.
    Kutsal Kitapta anlatılan Tanrısal Egemenliğin içerdiği egemenlik kavramı her şeyi kapsar ve mutlak egemenliktir. Tanrı yarattığı herşey üzerinde egemendir.

    Yarattığı insan üzerinde egemense; Tanrı sevdiği, seçtiği, kurtardığı, çağırdığı ve kutsadığı evladının yüreğine, düşüncelerine egemen olduğu gibi kişinin imanında da egemendir. Kişiyi kendine mühürlemişse bu mühürün bozulması Tanrı’nın o kişi üzerinde egemen olmadığını gösterir ki bu genel anlamdaki egemenliğe uymaz. Bu durumda insan egemenliğinden söz edilmesi gerekir. Yani kişi Tanrı’nın müdahelesine gereksinme duymadan kendi egemenliğini ilan etmiş olur.
    Bizlerin imanı “Kurtaran İman” olarak adlandırılabilir. Ve bu kurtaran iman sayesinde Tanrı’nın kutsalları sona kadar dayanır (1.Yuhanna 5:13)ve Kutsal Ruh’un koruması altındadır. Kişi ciddi günah işlese de bu korumanın altındadır.
    İmandan düşme ve yenilenen vaftiz Kotolik inancında vardır. Sanırım bu yanlış öğretide oradan gelmiştir.

    Kişi ikiyüzlülüğünden ya da başka nedenlerle imanlı gibi gözükebilir. Hatta Kutsal Kitabı iyi de bilebilir, kilisede işçi olarak ta çalışabilir. Ama o kişinin imanı gerçek değildir. Işık olan Tanrımız bu kişiyi halkının arasından çıkartır. Bu durum bir düşme olarak adlandırılamaz. Zaten bu kişi hiç bir zaman gerçeğe gelmemişir ki düşsün!
    .
    Bu nedenle kardeşler! Bizler Tanrı’nın öz halkıyız, kahinleriyiz. Bu günahkar halimizle bile Tanrı sevgisinin sarmalı içindeyiz. Hepimizin iman hayatında inişli çıkışlı zamanlar olabilir. Bir baba oğlunu hiç bir zaman bırakmayacağı gibi; bizim Göksel Babamızda da bizi bırakmaz. Yeşua Mesih “dünyanın sonuna kadar ben sizinle birlikteyim” dememiş miydi?

    Sendelesek de, yere düşsek de O bizi kaldıracaktır. Bizler güvence altındayız. Bunun bilinciyle; cesaretle, sevinçle Tanrımızdan zevk alalım ve O’nu yüceltmeye devam edelim….

    #30629
    Anonim
    Pasif

    Sayin Ankaralinin degerli paylasimina yurekten katiliyorum, Rab`bin kelamida bu konuda zaten acik ve net bir sekilde soylemektedir.

    Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı’nın bunu, Mesih İsa’nın gününe dek bitireceğine güvenim vardır (Filipeliler 1:6).

    Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez (Yuhanna 10:27-29).

    Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babasına övgüler olsun. Çünkü O, kendi büyük merhametiyle yeniden doğmamızı sağladı. İsa Mesih’i ölümden diriltmekle bizi yaşayan bir ümide, çürümez, lekesiz ve solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras sizin için göklerde saklıdır. Zaman sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Tanrı’nın gücüyle korunuyorsunuz (1 Petrus 1:3-5).

    Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir (İbraniler 10:14).

    Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı’dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı’nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih’in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi:Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz,kasaplık koyunlar sayılmışız. Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka herhangi bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir (Romalılar 8:33-39).

    #30630
    Anonim
    Pasif
    ankarali;9342 wrote:
    Kişi ikiyüzlülüğünden ya da başka nedenlerle imanlı gibi gözükebilir. Hatta Kutsal Kitabı iyi de bilebilir, kilisede işçi olarak ta çalışabilir. Ama o kişinin imanı gerçek değildir. Işık olan Tanrımız bu kişiyi halkının arasından çıkartır. Bu durum bir düşme olarak adlandırılamaz. Zaten bu kişi hiç bir zaman gerçeğe gelmemişir ki düşsün!

    “Bunlar aramızdan çıktılar, ama bizden değildiler. Bizden olsalardı, bizimle kalırlardı. Ayrılmaları, hiçbirinin bizden olmadığını ortaya çıkardı” (1 Yuhanna 2:19).

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.