Korkma seninleyim!

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #27630
    Anonim
    Pasif

    Korkma Seninleyim!

    Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın defalarca ‘Korkma!’ demesi ne kadar cesaret verici bir şey değil mi? Tanrı ‘korkma’ derken bizlere ne demek istiyor? Korkma yanındayım, yalnız değilsin, kaygılanma, çözüm bende, seni kayırıyorum, seni koruyorum, sana yardım edeceğim, sana yol göstereceğim! demek istiyor Rab.

    Kutsal Kitap’ta Tanrı Hagay 2:5′te, ‘Mısır’dan çıktığınızda, size bu konuda söz verdim. Ruhum aranızdadır. Korkmayın!’ diyor.

    Tanrı, Halkını Firavun’un zulmünden kurtarmak için Mısır’dan çıkardığı zaman onlara bu sözlerle, ‘Ruhum aranızdadır. Sizinleyim, aranızda, yanınızda olacağım,sizi koruyacağım’ demek istemiştir. Tanrı’nın bu sözü İsrailliler’e ne denli iyi gelmistir, onları ne denli güçlendirmiştir kimbilir. Ama ne yazık ki çölde zorluklar yaşamaya başladıkları zaman korkmaya, kaygılanmaya başladılar, söylendiler, isyan ettiler ve vaadedilen o güzel ülkeye sadece birkaç kişi girebildi.

    Tanrı’nın ağzından bir söz çıkarsa onu gerçekleştirir çünkü O yalan söylemez, sadıktır, güvenilirdir. Bu yüzden hayatımızda ne zorluklar, ne sorunlar olursa olsun, üzerimize kabus gibi çöken, yüreğimizi korkuyla dolduran ne varsa yaşantımızda onları dua ederek Rab’be götürmeliyiz. Rab’bin bu sorunların üstesinden gelmemize yardım edeceğinden emin olabiliriz. Kitap’ta yaşayan diri Tanrı, Yeşeya 43:1-3’te şöyle diyor:

    ‘Korkma, çünkü seni kurtardım, seni adınla çağırdım, sen benimsin. Suların içinden geçerken seninle olacağım, ırmakların içinden geçerken de su boyunu aşmayacak. Ateşin içinde yürürken yanmayacaksın, alevler seni yakmayacak, çünkü İsrail’in Kutsalı, seni kurtaran Rab benim’ (Yeşeya 43:1-3).

    Kutsal Kitap’ta Daniel’in üç arkadaşının kızgın fırına atılışları olayını görüyoruz. Kral Nebukatnetzar halkına kendi diktirmiş olduğu altından heykelin önünde eğilip tapınmaları için emir verince Danielin üç arkadaşı Şadrak, Meşak ve Abad-Nego şöyle dediler:

    ‘Kızgın fırına atılsak bile, ey kral, kendisine kulluk ettiğimiz Tanrı bizi kızgın fırından kurtarabilir; senin elinden de bizi kurtaracaktır. Ama bizi kurtarmasa bile bil ki ey kral, ilahlarına kulluk etmeyiz, diktiğin altın heykele tapınmayız’ (Daniel 3:17-18).

    Burada Daniel’in arkadaşlarının Tanrı’ya olan bağlılıkları ve güvenleri tam. Tanrı, ülke yöneticilerimize itaat etmemizi ve onlar icin dua etmemizi istese de bizlerin, Tanrı söz konusu olduğunda ilk sırayı Tanrı’ya vermemiz gerekmektedir. Şadrak, Meşak ve Abad-Nego’da doğru olanı yaptılar ve Tanrı’dan başka hiçbir kimsenin önünde eğilmeyeceklerini ve tapınmayacaklarını korkusuzca dile getirdiler. Tabii ki bu Nebukatnetzar’ı çok fena öfkelendirdi. Onların fırına atılmaları için fırının her zamankinden yedi kat daha fazla kızdırılmasını emretti. Onları kızgın fırına atmak için görevlendirilen görevliler fırının kapısına ulaşmadan yanarak canlarını verdiler. Daniel’in üç arkadaşı kaftanları, sarıkları ve şalvarları üzerlerinde giysileriyle kızgın fırına atıldılar. Daniel 3:24-27’de şöyle diyor Kutsal Kitap:

    ‘O zaman Kral Nebukadnessar şaşkınlık içinde birden ayağa kalktı. Danışmanlarına, ‘Biz ateşin içine bağlı üç kişi atmadık mı? diye sordu. Danışmanlar, ‘Kuşkusuz, ey kral!’ diye karşılık verdiler. Kral, ‘Ben dört kişi görüyorum’ dedi, ‘Ateşin içinde yürüyorlar, bağlarından çözülmüş, hiçbir zarara uğramamışlar. Dördüncünün görünümü de bir ilahi varlığa benziyor.’ Sonra kızgın fırının kapısına yaklaşarak, “Ey Yüce Tanrı`nın kulları Şadrak, Meşak, Abed-Nego, dışarı çıkıp buraya gelin!’ diye seslendi. Bunun üzerine Şadrak, Meşak, Abed-Nego ateşin içinden çıktılar. Satraplar, kaymakamlar, valiler, kralın danışmanları onların çevresinde toplandılar. Adamların bedenlerinde ateşin hiçbir etkisi olmadığını gördüler. Başlarındaki tek saç yanmamış, giysileri değişmemiş, ateşin kokusu üzerlerine sinmemişti’.

    İsrail halkını Kızıl denizi yararak kurtaran Rab, sulardan geçerken sular sizi aşmayacak dediği sözü tuttu. Ateşin içinde yürürseniz ateş sizi yakmayacak diyen aynı Rab, Şedrak, Meşak ve Abed-Nego’yu ateşin içerisinde yürütmüş, saçlarından bir tek tel yanmamış, giysilerine en ufak bir is lekesi değmemiş ve ateşin kokusu sinmemişti. Rab kendisine sadık kalan çocuklarını ödüllendirir. Rab’bize korkma diyorsa ve bizler hala ne olacak kaygısı içindeysek demek ki Rab’be güvenmiyoruz. Korkularımızla, kaygılarımızla Rab’bin elini bağlamış oluruz ve korktuğumuz şey başımıza gelir. Şeytan sürekli İsa Mesih’e olan güvenimizi sarsmak için çalışır durur. Sürekli umutlarımızı söndürmek için düşüncelerimize olumsuz sözler fısıldayarak imansızlık tohumları eker ve bizleri buna inandırmaya çalışır; çoğu kez de bunu başarır. Amacı bizleri Rab’den alacağımız bereketlerden yoksun bırakmak, kaygılandırmak ve korkutmaktır. Şeytan düşüncelerimize olumsuz sözler fısıldadığında bunu kabul edip etmemek bizim elimizdedir. İsa Mesih adında bu düşünceleri reddederek karşı gelebiliriz, ya da İblis’in yalanlarına inanıp ona yaşamımızda gerçekleştirmesi için kapı açabiliriz. O sahtekar, yalancı İblis’in oyunlarına gelmeyelim sevgili kardeşlerim.

    Ateşten geçer gibi zorluklardan geçsek de, suların içinde dibe çöktüğümüzü, boğulacağımızı sandığımız sıkıntıların içinde boğulur gibi olsak da, Şadrak, Meşak ve Abad-Nego gibi canlı canlı korkunç ateşin içine atılsak da, onlar gibi Rab’be sadık kalalım ve sonuç ne olursa olsun O’na güvenelim. Onları zafere ulaştıran aynı Rab ile bizler de zafer kazanacağız ve kaybeden Şeytan olacaktır.

    Sevgilerimle

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.