"Kötü arkadaşlıklar güzel ahlâkı bozarlar"

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26678
    Anonim
    Pasif

    Bu sözün tamamı, İNCİL’de şöyle yazılıdır:
    “Aldanmayın; fena arkadaşlıklar güzel ahlâkı bozarlar. Salâh ile ayılın, ve günah işlemeyin; çünkü bazılarında Allah bilgisi yoktur; size utanç olsun diye söylüyorum”(I.Korint. 15:33,34).

    İlk atamız Adem ve eşi (ilk anamız), Aden cennetinde Rab ile arkadaş imişler. Adem ve Havva, cennette Rab’le dolaşırlar ve onun sözlerini dinlerlerken, Allah’ın isteğine göre kusursuzlukta yürüyorlardı. Fakat onları Rab ile arkadaşlıktan ayıran bir şey olmuş orada! Kötünün öğüdünü dinlemişler ve başka bir arzu, Rabbin arzusuna zıt bir arzu bulaşmış onlara! Kötü arzu, Rabbe itirafa onları bırakmamış! Ve Rab’le arkadaşlıkları bitmiş; yozlaşma yolculuğuna düşmüşler!

    Adem’e Rabbin verdiği eşinin arkadaşlığı, saf ve temizdi. Ama kötünün öğüdünü dinledikleri andan itibaren, bu iyi yaradılış bozulmağa başlamış! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, insanların Allah’tan uzak yaşamalarına son vermek için dünyamıza girmiş ve daima bizimle beraber olmuştur. Onun, “siz kötü olduğunuz halde,…göklerde olan Baba’nızdan iyi şeyler dileyin” vaat sözü, ne kadar cesaret verici oluyor! (Matta 7:11). Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in bizi Allah ile barıştırması, Allah ile arkadaşlığın kapısını sonuna kadar açmış! Bu arkadaşlık, İNCİL’de şöyle anlatılarak başlıyor: “Zira eğer düşman iken, Oğlu’nun ölümü vasıtası ile Allah ile barıştıksa, barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız”(Rom.5:10). Bu ve benzeri sözleri İNCİL’den okuyarak ve içimize doğan umut ile cesaretlenerek kötü arkadaşlıklardan Allah’la arkadaşlığa dönüyoruz! Bunu kendi yaşamımda gördüm; çünkü ben de, kötü arkadaşlıklar yüzünden Rabbimizden yıllarca uzak yaşadım! Kötü arkadaşlıklarının farkına varanlar, Rab’den bu işareti, almışlardır! Ama, Allah’a dönmeğe güçlü bir engel vardır! İnsan arzuları ve insan işleri..! Kitabı mukaddes’de yazılı Allah’ın sözü, bu engeli şöyle işaretliyor:

    “İşleri kendi Allah’larına dönmeğe onları bırakmıyor; çünkü içlerinde zina ruhu var, ve Rabbi tanımıyorlar” (Hoşea 5:4).

    Kötünün öğütlerini dinleyenlere fikirler parlak ve çekici görünür! Parlak fikir, Allah’ın sözleri ışığında incelenmedikçe, insana kendini benimsetmekte ustadır. Börlece fikirler, hareketlere dönüşür; hareketler benimsendikçe, alışkanlığa dönüşür ve insanda tutku olur. Avlamağa ve parçalamağa alışmış kaplan, kendi benekli derisini değiştiremediği gibi, kötü tabiatının farkına varan insan, kötü alışkanlığını artık değiştiremez. Önceleri güzel ahlâklı olan insan, Allah’a dönmek istese de, alıştığı kötü hareketleri onu dönmeğe bırakmaz! Rab, peygamberi Hoşea aracılığı ile bu mesajı bize vermiş! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in inâyet çağrısı ile kötü arkadaşlıklardan döndükten çok sonraları, sanki aklım başıma geldi; kötü alışkanlıkların insanı Allah’ına döndürmeğe güçlü engeller olduğunu yeni yeni farketmeğe başladım!

    Parlak fikirleriyle övünenlerin kilise topluluklarına sızmaları, yeni olaylar değildir. Böyle kişiler, benimsedikleri fikirleri Rab İsa Mesih’e yeni dönmüş kardeşlere de aşılama çabasındadırlar. Rab İsa Mesih’in resulü olan Petrus, parlak fikir tutsaklarına şu tanımlamayı yapmış: “Çünkü yanlışlık içinde yaşayanlar arasından kaçıp henüz kurtulanları, boş ve şişkin sözler konuşarak bedenin şehvetiyle, ahlâksızlık yoluyla ayartırlar; kendileri ahlâk bozukluğunun köleleriyken, onlara özgürlük vaat ederler; çünkü bir kimse kimin tarafından yenilgiye uğradıysa, onun tarafından da kölelikte tutulmuş olur” (II.Petrus. 18,19). Böylece Pavlus’un kilise topluluklarında gördüğü kötü arkadaşlıkları, resul Petrus da, görmüş ve böyle yazmış!

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, kendisini izleyenlere şu emri vermiş:
    “İnsanlardan sakının” (Matta 10:17). İnsanlar, İNCİL’de yazılı sözleri çalıp çalıp söyleyebilirler! Ama çaldıkları, onlar için yaşam sözleri değildir! İNCİL’den beğenerek okuduğum ve ezberlediğim sözleri başkalarına söylerken kendimi nurlu yolda zannederek konuştukça konuştum; ama söylediklerimi yaşamadığımı fark ettim! Söylediğim iyi sözlerle bende Allah’ın hareketleri görünmedi! Kötü hareketlerim, İNCİL’de yazılı olanlarla hep çelişti! Bu çelişkiyi hep yaşadım. Halbuki İNCİL’de İsa Mesih’in resulü Yuhanna, farklı bir dil kullanarak “Hayat Kelâmı” ifadesini kullanmış!(I.Yuhanna 1:1). Bu ifade, ne demek oluyor? Ne kadar dikkat ve ilgi çekici bir ifade! Yuhanna ve yanındakiler, İNCİL’den okuduğumuz Mesih İsa’yı somut hali ile görmüşler, ona dokunmuşlar, onu seyretmişler ve “Hayat göründü” diyerek tanıklıklarını bize yazmışlar!(I.Yuhanna 1: 1-4). Eğer İNCİL’i okuyorsak, ama Mesih İsa’nın yaşamı hâlâ bizde görünmüyorsa, İNCİL’den çalıp çalıp söylediklerimizle hırsızlık yapıyoruz. Bu konuda Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in şu sözü beni aydınlatmıştır:

    “Hırsız, ancak çalıp öldürmek ve telef etmek için gelir. Ben onlarda hayat olsun, çok hayat olsun diye geldim” (Yuhanna10:10). Yuhanna, “Hayat Kelâmı ” derken, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’i giyineceğimizi söylemiş! Pavlus ve Petrus’un tanıklıkları da, bu birlikteliğe işaret ediyor! Pavlus, daha açık ve daha kuvvetli dille bize şu sözleri yazmış:

    “Fakat bu hazineye toprak kaplar içinde malikiz, ta ki kuvvetin aşırı büyüklüğü bizden olmayıp Allah’a ait olsun; her şeyde sıkıştırılmışız, fakat darlıkta değiliz; şaşırmışız, fakat meyus değiliz; kovalanıyoruz, fakat terk olunmuş değiliz; yere vurulmuşuz, fakat helâk olmuş değiliz; İsa’nın hayatı da bedenimizde izhar olunsun diye, İsa’nın ölümünü daima bedenimizde taşıyoruz. Çünkü bizim fani bedenimizde İsa’nın hayatı da izhar olunsun diye, biz yaşayanlar İsa için her zaman ölüme teslim olunuyoruz”(II.Korint. 4:7-11).

    Sözleri İNCİL’den çalıp çalıp söylemelerim karşılığında neden İsa’nın hayatı bende senelerdir görünmemiş acaba? Beni kötü arkadaşlıklardan koparıp buraya getiren Kurtarıcım Rab İsa Mesih’in esinleri ile şu gerçeği farkettim:

    “Buğday tanesi yere düşüp ölmezse, o yalnız kalır; fakat ölürse, çok ürün verir”(Yuhanna 12:24).

    Kötü arkadaşlıklarımda kendi hayatımı yaşıyorken yalnızlık yaşamışım meğer! Arkadaşlarım çoktu ama, yine yalnız idim. Kötü arkadaşlıklarımla yalnızlığımı gidermeğe çalışırken içimde duyduğum o başka sesi ve Rabbe yakarışını hatırlıyorum şimdi. İçimdeki yalnızlığımda Rabbe yakaran o ses ve söyleyişi şöyle idi:

    “Ya Rab! Kendi işini, canlandır”

    Aradan yıllar geçti. Günün birinde Kitabı Mukaddesi açıp okurken, içimde iradem dışı işittiğim o sesin ve söyleyişin yazılışı, dikkatimi ve ilgimi çekti! Kitapta şöyle yazılı olduğunu hayretler içinde izledim:

    “Ya Rab, yılların ortasında kendi işini canlandır” (Habakkuk 3:2).

    Sevgili kardeşim Kemal Başaran’ın bir yazısından bir alıntıyı, yeri geldiği için es geçmeyeceğim:

    “Kutsal Ruh’suz ‘Kutsal Kitap’ da, ölü beden gibidir. ‘Anladım, çok şey öğrendim’ diye düşünebilirsiniz. Ama, bir yazıyı, yazarından öğrenmek, ‘Burada ne demek istedin?’ demek, çok daha başkadır. ‘Kutsal Kitap’ın yazarı, Kutsal Ruh’tur. Bu yüzden, ‘ öğrendiğinizi, Kutsal Ruh’suz öğrendiniz’ diyorum.”

    Kemal Başaran kardeşimin bu kanısı, henüz bedenin ve duygularının denetiminden kurtulmamış olanlar için incitici olabilir; ama gerçektir! Yine de, incinen kardeşimizle beraberiz ve bizi seven Rabbimiz İsa Mesih, onu da seviyor! Çünkü hepimiz, düşüncelerimiz, beden arzularımız, bencilliğimiz, gururumuz ve kötü alışkanlıklarımızla Allah’a düşmanca sergilediğimiz yaşam biçimlerine karşın, İsa’nın gerildiği o haçtan Baba’ya bizim için seslenişi şöyle olmuş: “Baba, onlara bağışla; çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar” (Luka 23:34). Hak etmediğimiz halde, İsa Mesih, bizi hâlâ seviyor! Farklı düşüncelerle düşündüğümüzden dolayı insanlardan aldığımnız eleştirilere benliğimizden gelen tepkiler elbette olacaktır. Ama bütün beşeriyeti seven haçlanmış o İsa’nın sevgisine hâlâ ermiş değilim. Eleştirilerle zihnimizi meşgul ettikçe bizi seven İsa’ya bakmaktan bu yolla engellenmeyelim diye, kayıp oğlunu özleyen ve arayan Baba gibi olan İsa’ya bakalım. İnsan eleştirileri, öfkeyi kışkırtıcıdır; ama Kutsal Ruh’un eleştirileri şefkatle kucaklayıcı ve dinlendirici oluyor! Hiçbirimiz Kutsal Ruh gibi tesellici ve bina edici olamıyoruz!

    Kemal Başaran kardeşimin “kafa bilgisi” ve “Rab bilgisi” konusuna değindiğini farkeden bir kardeşiniz olarak bu konuya katılıyorum. Kitabı Mukaddes’i ve özellikle İNCİL’i okurken anlamadığımız sözleri, Kutsal Ruh’u dışlayarak kendi mantığımıza ve birikimlerimize dayanarak özümlemeğe girişirsek, yanılgılara kesinlikle düşeriz ve başkalarını da, peşimizden felâkete sürükleriz! Rab İsa’nın benzetmesi ile, “onları bırakın; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır; eğer kör körü yederse, her ikisi de çukura düşer” (Matta 15:14). Eğer bu sözleri, bir kardeşim veya kızkardeşim bana (yüzüme karşı) söylerse, benliğim yaralanır ve tepki gösteririm. Ve onun önünde dize gelmem! Fakat Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, ” Hayatım hakkı için her diz önümde çökecek ve her dil, Allah’a ikrar edecektir” demiştir(Rom.14:11). O kusursuz ve Kutsal Yaşam’ın önünde diz çöküşüm, onun hakkıdır! Kutsal yaşamın hakkıdır, her dizin önünde çökmesi! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, kötü arkadaşlıklardan ve kötü şeylere tutsaklıktan bizi özgür etmek için bize gelen Sonsuz Yaşam’ımızdır! Kutsal Ruh, İNCİL’den okuyup da anlamadığımız bu gerçeği bize açan tek ve yegâne Öğretmenimizdir. Kutsal Ruh’tan aldığımız bilgiler, Allah bilgisidir. Bu bilgiye “Hakikat Bilgisi” de denir. Kutsal Ruh dışında başka kaynaklardan gelen bilgiler aldatıcı ve yanıltıcıdır. Kemal Başaran kardeşimin dediklerine ben de katılıyorum ve İNCİL’de yazılı şu sözü buraya aktarıyorum:

    “Daima öğrenen ve asla hakikat bilgisine erişemeyen şaşkın kadınları esir eden adamlar bunlardandır”(II.Timoteos 3:7).

    Bu sözleri İNCİL’den alıp işlediğim hatadan dolayı yüzüme vuran insan, maalesef, o hatadan beni yine özgür etmez. Çünkü özgür etme gücü ve yetisi İsa Mesih’in elindedir. Onun şu sözü, daima bize vaattır:

    “Eğer Oğul sizi özgür ederse, gerçekten özgür olursunuz”(Yuhanna 8:36).

    Hemen hepimiz, İNCİL’den aldığımız sözleri kendi silâhımızmış gibi, istediğimiz gibi kullanıyoruz. Ama Kutsal Ruh’tan aldığımız sözler diri, etkili ve iki ağızlı her kılıçtan daha keskin olduğu için, önce bizim canımızı ruhumuzdan ayırır ve bizi nefsanilikten ayırarak ruhsal yapar!(Efes 6:17; İbraniler 4:12). Nefsperestlikle yüklü insan varlığımız, Kutsal Ruh’un verileri ile ruhumuzdan ayrılır. Bundan böyle, birbirimize ruhlarımızla hizmeti öğreniriz. Kardeşler arasındaki ayrılıklar, Kutsal Ruh verilerini önemsemezlikten dolayı oluyor. Bazan gelen fikirler parlak olabilir, ama insanı yanıltır. Kutsal Ruh’tan fikir alanlardaki birliği ve beraberliği hayranlıkla seyretmek istiyoruz. Ancak Kutsal Ruh’un verdiği düşüncelerle düşünenlerde fikir birliği vardır. Başka kaynaklardan fikir alanlar, beyan ettikleri fikirleri, Mesih imanlıları test edebiliyorlar! Harika bir uyanış! Rabbin Ruhu, hepimizi kendi düşünceleri ile düşündürsün diye dua edelim. Mesih fikri ile düşünenler, kötü arkadaşlıklardan uzak dururlar.

    Mesih imanlısının, kötünün öğüdüne ve alevlenen beden arzularına kapılarak, iman etmeyen eşle yaşam ortaklığına girmesi de, kötü bir arkadaşlıktır. Benzer arkadaşlıkları ticarî ortaklıklarda da, izledim. İNCİL’de karanlık ile ışığın bir arada olmasının mümkün olmadığını artık kabul etmemiz gerekir.

    Son olarak, İNCİL’den alıntı şu sözü, Kitabı Mukaddes ve özellikle İNCİL okurlarının dikkatine sunuyorum:

    “Çünkü Allah’ın egemenliği sözde değil, kuvvettedir” (I.Korint. 4:20).

    NOT: İNCİL’den alıntılarla yaptığım bu paylaşımımı, önce kendime uyguladığımı kardeşlerimin ve kızkardeşlerimin bilmesini dilerim.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.