Kilise Tarihi’nde Önde Gelenler

  • Bu konu 1 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25584
    Anonim
    Pasif

    Kilise Atalarının Çağı , 100 – 600

    JUSTIN MARTYR ( 100 – 165 )

    Justin imanlı bir düşünürdü. Kendi zamanının büyük filozoflarını incelemişti. İkinci Savunma ( 153 ) eserinde Justin, Tanrı’nın ve Mesih’in adlarından, bunların anlamlarından ve gücünden söz ederken cin çıkarma ve iyileştirmeye de değindi:

    Dünya çapında ve sizin kentinizde sayısız cinli var. İmanlılar bunların birçoğunu, Pontiyus Pilatus’un yetkisi altında çarmıha gerilen, iyileştirmiş ve iyileştirmeye devam eden İsa Mesih’in adında kovuyorlar. Bu cinleri çaresiz kılarak insanlardan çıkarıyorlar. Ancak bu cinler, ilaçlara ve başka yollara başvuran cinciler tarafından çıkartılamıyor.

    Trifo’yla ( kültürlü bir yahudi ) Diyalog adlı eserinde Justin, ruhsal armağanların yaygın kullanımına ilişkin şunları söylüyor:

    Peygamberlik armağanları şu anda bile aramızda işliyor. Daha önce sizin ulusunuzda olan armağanların artık bize aktarılmış olduğunu anlamalısınız.
    …. Daha önce de söylemiştim, yine söylüyorum; O göğe alındıktan sonra bunların olacağı belirtilmişti; “Yükseğe çıktı ve tutsakları tutsak aldı. İnsanlara armağanlar verdi.” Başka bir peygamberlikte de şöyle diyor: ” Tüm insanların üzerine Ruhumdan dökeceğim. Oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler” Şimdi aramızda, Kutsal Ruh’un armağanlarının işlediği erkekleri ve kadınları görmek mümkündür.

    IRENEYUS ( 140 – 203 )

    Ireneyus Lion gözetmeniydi. Sapkın Öğretişlere Karşı adını taşıyan beş kitabı, Bilinmezciliğin öğretişlerine karşı yazılmıştır. Ireneyus, bu öğretişleri reddederken şunları söylüyor:

    Bazı kişiler gerçekten cinleri çıkarıyorlar, kötü ruhlardan bu şekilde temizlenen insanlar, sık sık kiliseye katılıyorlar. Bazı kişiler ise olacakları önceden biliyorlar, görümler görüyor ve peygamberlikler ediyorlar. Yine başkaları, el koyarak hastaları iyileştiriyor. Dahası, ölüler de diriliyor, birkaç yıldır aramızda yaşayan bazı kişiler ölümden dirildi. Başka ne söyleyeyim ? Dünya çapındaki kilisenin, İsa’nın adında Tanrı’dan aldığı armağanların sayısını tahmin etmek olası değildir. ( John WIMBER – Kevin SPRINGER )


    TERTULYAN ( 160/170 – 215/220 )

    Tertulyan’ın yaşamında bilinmeyen çok az sayıda ayrıntı vardır. Kartaca’nın yüksek kültürlü çok-tanrıcılığı içerisinde yetişti. İnanlı oldu ve 206 yılında Montancı akıma katıldı. Verimli bir yazardı Scapula’ya adlı eserinin beşinci bölümünde cin çıkarma ve iyileştirme konusunda aşağıdakileri yazmıştır:

    Bütün bunların hepsi, sizin dikkatinize resmi olarak sunulmuş olabilir. Onlardan birinin tanığı, kötü bir ruh tarafından yere atılıyordu ve bu hastalığından kurtuldu. Cinlerden kurtulan ve hastalıkları iyileşen o kadar çok kişi var ki ! Antonine’ın babası Severus bile inanlılara oldukça iyi davranıyordu. Evhodiya’nın kahyası olan imanlı, Prokulus’u aradı ve onun tarafından iyileştirildiği için ölümüne dek sarayında ona yer verdi.

    NOVATYAN ( 210 – 280 )

    Romalı Novatyan iki nedenden ötürü önemlidir: Kilisedeki kutsallık akımının Papa karşıtı grubunda bulunuyordu ve Batı Kilisesine Üçlü Birliğin baştan sona ilk teolojik incelemesini sundu. Üçlü Birliğin İncelemesi adlı eserinin 29. bölümünde Ruh’a ilişkin şunları söylüyor:

    Kiliseye peygamberleri yerleştiren , öğretmenleri eğiiten, bilinmeyen dilleri veren, iyileştirme ve çeşitli güçler sunan , harika işler yapan, ruhları ayırt etme armağanıyla bereketleyen, yönetim yetileri sağlayan, öğüt veren, diğer karizmata armağanlarını düzenleyip dağıtan O’dur; böylece Rab’bin kilisesini her yerde ve her şeyde yetkinleştirerek tamamlar. ( J. WIMBER – K. SPRINGER )


    ANTONY ( 251 – 356 )

    Antony’e ilişkin bilgimiz en çok Atanasyus tarafından yazılan yaşamöyküsüne dayanır. Yaşamöyküsünün 40. bölümünde Antony’nin, özellikle cinlerle savaşırken sergilenen doğaüstü etkinliği dile getirilmektedir:

    Bir keresinde, başta kötü ruhların eşliğinde duran çok uzun boylu bir cin belirdi ve cesur bir şekilde, ” Ben tanrı’nın gücü ve sağlayışıyım. Dile benden ne dilersen ” diye sordu. Derin bir soluk alıp Mesih’in adında bağırdım. Herhalde başarmış olmalıyım, çünkü hemen gitti. Çevresindeki kötü ruhlarla birlikte Mesih’in adında ortadan kayboldu.

    HILARION ( 291 – 371 )

    Hilarion, İskenderiye’de iman eden ve yetişen bir münzeviydi. Çölde 22 yıl geçirdikten sonra Filistin kentlerinde ün saldı . Yerom, Kutsal Hilarion’un Yaşamı adlı eserinde , onun hizmeti sırasında ortaya çıkan mucizeler, iyileştirmeler ve cin çıkarmalardan şöyle söz ediyor:

    Fasidya, Mısır’ın Rinokorura kentinin banliyösüydü. On yıl boyunca kör olan bir kadın, Hilarion tarafından kutsanmak için bu köyden getirildi. Kardeşler kendisini getirdiklerinde kadın , hekimlere gittiğini anlattı. Kutsal Hilarion şöyle yanıt verdi; ” Eğer hekimlere harcadığını yoksullara verseydin, gerçek hekim olan İsa seni iyileştirirdi. ” Kadın bunun üzerine yüksek sesle merhamet diledi. Ardından Hilarion, Kurtarıcı gibi yaptı. Tükürerek kadının gözlerine dokundu. Kadın hemen iyileşti.

    Yerom, Hilarion’un yaşamına ayırdığı bu bölümü şöyle bitiriyor; ” Size Hilarion’un yaptığı tüm mucizeleri ve belirtileri anlatmaya zamanım yetmez….” ( J. WIMBER – K. SPRINGER )


    GENÇ MAKRINA ( 328 – 379 / 80 )

    Makrina, Sezariye gözetmeni Basil’in ve Nisa gözetmeni Gregor’ un kızkardeşiydi. Gregor, aşağıdaki iyileştirmeden söz ediyor:

    Bulaşıcı bir hastalıktan kaynaklanan göz rahatsızlığına yakalanmış küçük bir kızımız vardı. Gözünün çevresinde bir şişlik vardı ve hafif beyaz bir renge bürünmüştü. Korkunç görünüyordu. Kardeşimiz Peter’ın bulunduğunu erkeklerin karargahına gittim, eşim de kadınların karargahına, Makrina’nın yanına gitti. Bir süre sonra ayrılmak için hazırlanıyorduk, ama Makrina eşimi bırakmadı. Kızımı da bırakmayacağını söyledi. Kızımı kollarında tutuyordu. Bize yemek hazırladı ve Rab’den söz etti.Kızımı öptü ve dudaklarını onun gözleri üzerine koydu, yüzündeki hastalığa dikkat edince şöyle dedi; ” eğer akşam yemeği için kalırsanız, size bunun karşılığını vermek isterim.” Eşim karşılığında ne olduğunu sorunca, ” Göz hastalığını iyileştiren bir ilacım var ” diye yanıtladı.

    Zevkle kaldık ve daha sonra eve giderken oldukça mutluyduk . Birbirimizle konuşuyorduk. Eşim o gece söyleştiklerimizi sıraya koyarak tekrar anlattı, ama vaat edilen ilacın verilmesine gelince birden uyardı. ” Ne yaptık ? ” dedi. ” Vaadi unutup kızımızın göz ilacını alamadan çıktık.”

    Düşüncesizliğime kızmıştım, ilacı istetmek için hemen adamlardan bir kaçını gönderdim.Bakıcısının kollarında olan kızın kalkıp annesine baktığında eşim şaşırdı, ” Düşüncesizliğimize üzülmeyelim” dedi. Hayret ve sevinçle sözlerini sürdürdü, ” Bize söz verdiği her şeyi yaptı hastalıklara iyi gelen gerçek ilacı, duayı kullandı. İşte yanıtını aldık bile. Kızımın göz hastalığından geriye hiçbir şey kalmadı.”

    Eşim bunu söylerken çocuğu alıp benim kollarıma verdi. Ben o zaman daha önce pek inanmadığım müjdenin mucizelerini kavradım. ” Tanrı’nın eliyle körün gözlerinin açılması ne kadar görkemli bir şey ! ” dedim. ( J. WIMBER – K. SPRINGER )


    AMBROSE ( 339 – 397 )

    Ambrose, Milan gözetmeniydi. Gözetmen olarak atandığında ilk eylemi, varlığını yoksullara dağıtmak olmuştu. Dikkati çeken bir konuşmacı ve öğretmendi, ayrıca oldukça açık sözlüydü.

    Ambrose, Kutsal Ruh ( Kilisenin Ataları ) adlı eserinde bilinmiyen dillerin ve iyileştirmenin, hala Tanrı’dan geldiğini belirtiyor:

    Bakın, Baba öğretmenleri verdi; Mesih de onları kilseye yerleştirdi; Baba iyileştirme armağanları verdiği gibi, Oğul da bunları veriyor. Baba diller armağanı verdiği gibi, Oğul da bunu veriyor. ( J. W. – K. S. )


    AUGUSTINE ( 354 – 430 )

    Augustine , Hippo öğretmeniydi ve Latin ataların en büyüğüydü. 387 yılının Diriliş Bayramında Ambrose tarafından vaftiz edildi.

    Yaşamının sonuna doğru Tanrı’nın Kenti adlı eseri yazdı ( 413 – 427 ) 22. kitabın 28. bölümünde Augustine, kendi zamanında gerçekleşen mucizeleri şöyle dile getiriyor: ” İmanlıların iddia ettiği mucizelerin artık olmadığı söyleniyor. Oysa, Yeni Antlaşma’da yazılı olan mucizeler gerçek ve tümüyle güvenilirdir.” Ardından şöyle diyor, “Gerçek şu ki, bugün bile Mesih’in adında mucizeler olmaktadır. Bunlar bazen kutsalların aracılığıyla bazen de ruhsal törenlerle gerçekleşmektedir.”

    Augustine bundan sonra gerçekleşen mucizeleri sıralıyor ( Deferrari 24: 431 – 445 )

    Bir kör görmeye başlıyor ( 24:433 )
    Kartaca gözetmeni , rektum hastalığından iyileşiyor ( 24: 433 – 437 ).
    Kartaca’lı Innocentia göğüs kanserinden iyileşiyor ( 24: 438 – 439 )
    Curcubis’in adamlarından birisi felçten ve fıtıktan kurtuluyor ( 24:439 ).
    Augustine’in komşularından biri olan Hesperius, ” kötü ruhlardan ” kaynaklanan bir hastalıktan kurtuluyor (24:439 ).
    Cinli bir çocuk iyileşiyor. Cin çocuğun gözünün yuvasından çıkartıyor; ince bir damarla sallanan göz, yerine yerleştiğinde iyileşiyor ( 24: 440 – 441 ).
    Hippo’lu genç bir kız cinlerden kurtuluyor ( 24:441 ).
    Hippo’lu Florentius, maddi yoksulluk içindeyken büyük yardım alıyor ( 24: 441-442 ).
    Hippo’lu kör bir kadın iyileşiyor ( 24:442 ).
    Synity gözetmeni Lucillus, bağırsak hastalığından kurtuluyor ( 24: 442 – 443 ).
    İspanyol bir rahip olan Ekaryus ölümden diriliyor ( 24:443 ).
    Martila iyileşiyor ve kurtuluyor ( 24:443-444 ).
    Arabanın altında kalan bir çocuk iyileşiyor, geriye hiçbir iz kalmıyor ( 24:444 ).
    Bir rahibe ölümden diriliyor ( 24:444 ) .
    Suriyeli bir kız ölümden diriliyor ( 24:444 ).
    Augustine’in arkadaşının oğlu ölümden diriliyor ( 24:445 ).

    Augustine, mucizelere dayanan bu anlatıyı, sıralanamayacak kadar çok sayıda mucize olduğunu söyleyerek kapatıyor. ” Günümüzde mucizeler olmaktadır. Mucizeleri yaratan Tanrı, istediği her şekilde iyileştirebilir. “


    TUR’LU GREGOR ( 534 – 594 )

    Gregor, bir gözetmen ve tarihçiydi. Verimli bir yazardı; eserleri 16. yy. kilise yaşamo kunusunda son derece değerli bilgiler vermektedir. Gregor’un zamanında birçok iyileştirmeler olduğunu görüyoruz. diyaloglar adlı eserinde bunlara yer verirken, bir cin çıkarma etkinliğini ve kendisinin nasıl iyileştiğini anlatıyor:

    Daha önce sözünü ettiğim St. Markos kilisesinin çobanı olan Eloteriyus, Roma’da benim yanımda oldukça uzun bir süre kaldı. Orada öldü. O’nun öğrencileri, duanın gücüyle bir kişiyi ölümden dirilttiğini anlatıyorlar. Eloteriyus, yalın bir yaşantısı ve güçlü vicdanı olan bir kişiydi. Bu alçakgönüllü, çocuksu ruha sahip olan insan, eminim Tanrı’dan bol bol lütuf aldı.

    Onun kendi ağzından duyduğum bir mucizeyi size anlatmak isterim. Bir keresinde yolculuk yaparken, konaklamaya fırsat bulamadan gece olmuş, dolayısıyla bir manastıra girmiş. Bu yerde, kötü bir ruh tarafından her gece rahatsız edilen bir çocuk varmış.Adamı manastıra alan kişiler, çocuğu o gece kendisinin bakmasını istemişler. Eloteriyusboyun eğmiş ve çocuğu yanına almış. Ertesi sabah, kendisine çocuk için bir şey yapıp yapmadığını sormuşlar. ” Hayır ” diye yanıtlamış. Ardından çocuğun birçok gece kötü bir ruh tarafından rahatsız edildiğini anlatmışlar. Eloteriyus’a çocuğu alıp ilgilenir mi diye sormuşlar. Tanrı adamı bunu kabul etmiş.

    Çocuk manastırda bir süre rahatsız edilmeden yaşamış. Çocuğun sağlıklı olduğunu gören Eloteriyus sevinç duymuş. Diğer rahiplere, ” İblis önceki kardeşlerle alay etmiş, ama Tanrı’nın gerçek hizmetlileriyle karşılaştığında çocuğa yaklaşmayı göze alamadı ” demiş. Tam o sırada, daha Eloteriyus’un konuşması bitmeden iblis çocuğa yeniden saldırmış, herkesin gözü önünde ona işkence yapmaya başlamış. Bunu kaygıyla izleyen yaşlı adam, kendisini teselli etmeye çalışan rahiplere, ” dinleyin” demiş. ” Bu çocuğu bugün iblisin gücünden kurtarmadan, hiçbiriniz ekmek yemeyeceksiniz.”

    Dua etmek için eğilmişler ve çocuk kötü ruhun gücünden kurtulana dek devam etmişler. Sonuçta çocuk tümüyle özgür olmuş. İblis bir daha çocuğu rahatsız etmemiş. ( J. W. – K. S .)


    1. GREGOR ( 540 – 604 )

    Gregor, 590 yılından 604 yılına kadar papaydı. Diyaloglar adlı eserinde ( 593 ), görüm, peygamberlik ve mucize olmak üzere üç sınıfa ayırdığı doğaüstü olgulara yer veriyor.

    Aşağıdaki, Gregor’un öykülerinden birisinin özetidir:

    Bir gün, geleceğin Sicilya rahiplerinden biri olan küçük keşiş Plakidus, su çekmek için göle gitti, ama dengesini yitirip suya düştü.Odasında oturan papa, bu olayı doğaüstü bir şekilde haber aldı. Öğrencisi Maurus’a koşarak, ” Çabuk, kardeş Maurus, su getirmeye giden çocuk göle düştü, akıntı onu uzağa götürdü.” diye bağırdı. Maurus, gölün kıyısına koştu, suya girip süreklenen çocuğu saçından yakaladı ve sahile doğru çekti. Bun bir mucize olduğunu, ancak karaya ayak bastığı zaman fark etti.


    Orta Çağ ( 600 – 1500 )

    ASİSİ’Lİ FRANSİS ( 1181 – 1226 )

    Fransis, Fransiskan düzeninin kurucusudur. Geniş bir iyileştirme hizmeti vardı. Aşağıdakiler, Fransis’in hizmeti sırasında gerçekleşen çok sayıda mucizenin birkaçıdır.

    Fransis adlı kutsal Tanrı adamı, çeşitli yörelerde gezerek Tanrı’nın Egemenliği’ni duyuruyordu. Bir gün Toscenella adlı bir kente geldi. Orada, her zamanki gibi yaşam tohumlarını ekerken, kentteki bir asker onu evinde konuk etti ; kendisinin sakat ve zayıf bünyeli bir oğlu vardı. Sütten kesilmesi gereken bir zaman çoktan geçtiği ve büyüdüğü halde hala beşikte yatıyordu. Çocuğun babası Tanrı adamının kutsallığını gördüğünde kendisini alçaltarak oğlunu iyileştirmesini istedi. Ne var ki; kendisini yararsız ve böyle bir güce layık görmeyen Fransis, uzun bir süre bunu reddetti. Ama sonuçta ricalara boyun eğerek çocuğun üzerine elini koydu, dua ederek onu kutsadı ve ayağa kaldırdı. Çocuk sevinçle bakanların gözleri önünde tümüyle iyileşmiş olarak kalktı, evin içinde yürümeye başladı.

    Fransis bir gün Narni’ye geldi ve oarada bir kaç gün kaldı. O kentte Peter adlı bir felçli vardı. Beş aydır öylesine kötü bir durumdaydı ki, hiç hareket edemiyor, hiçbir şekilde yerinden kalkamıyordu. Ayaklarını , ellerini ve başını oynatamıyordu , yalnızca dilini hareket ettirebiliyor ve gözlerini açabiliyordu. Fransis’in Narmi’ye geldiğini işitince, kentin gözetmenine bir ulak göndererek Tanrı’nın hizmetçisinin kendisine gelmesini rica etti. Fransis, o adamı ziyaret ettiğinde adam iyileşti ve eski sağlığına kavuştu. ( J. W. – K. S. )


    WALDENS TOPLULUĞU

    Orta çağda müjdenin çağrısına, ödün vermeyen bir kutsallığa, görümlere, peygamberliklere ve cinlenmeye inanan bir akım vardı. A. J. GORDON, İyileştirme Hizmeti adlı kitabında Waldenslilerin öğretisine yer veriyor:

    Bu yüzden hastalara yağ sürülmesini insan bildirgemizin bir parçası olarak görüyoruz. Hastaların üzerine , kandileriinin isteğine uygun olarak yağ sürülmesi, bedenlerinin iyileşmesi için dua edilmesi, elçilerin örneğine ve çabalarına uygun bir şekilde iyiyleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.


    VINCENT FERRER ( 1350-1419 )

    Vincent, Dominikli bir vaizdi. Valencia’da dünyaya gelmişti. Vincent ” Yargı Meleği ” olarak tanınırdı, bütün Avrupa’da yirmi yıl boyunca öğretiş verdi. Yeni Katolik Ansiklopedisi şöyle diyor:

    Vincent , hayal kırıklığına uğramış, ciddi bir şekilde hastalanmıştı. Bir görümde Rab kendisine dünyayı dolaşarak Mesih’i duyurmasını söyledi. Papa, bir yıl kadar sonra gitmesine izin verdi. 1399 yılının Kasım ayında Avignon’dan çıkan Vincent, 20 yıl boyunca elçilik hizmetini yerine getirdi. Kutsal Ruh’un yönlendirişine ve kendisine gelen çağrılara göre İspanya, Güney Fransa, Lombardi, İsviçre, Kuzey Fransa ve daha aşağıdaki ülkeleri gezdi. Ateşli bir dille tövbe edilmesi gerektiğini duyurarak gelecek olan yargıdan söz etti. Tanrıtanımazlığın ya da sapkın öğretişlerin çok olmadığı yerlerde nadiren bir günden fazla kaldı. Lütuf ve doğa mucizeleri kendisine eşlik ediyordu.

    Katolik Ansiklopedisine göre , ” dillerle konuştuğu da söylenmektedir… ” ( “Etkin Müjdecilik ” )


    CORBİ’Lİ KOLET

    Kutsalların Yaşamları adlı eserde Kolet’e ilişkin şunlar söylenmektedir:

    1410 yılında Besancon’daki manastırı kurdu. 1415 yılında Dole’daki Cordeliers manastırına yenileme getirdi. Ardından Lorraine, Champagne ve Picardi’deki manastırları da yeniledi. Burbon düşesi, ” Ölüleri dirilten Kolet’i görmeyi çok merak ediyorum ” diye yazmıştır. Çünkü bu marangoz kızının mucizeleri ve çabaları herkesin dilindeydi. ( J. W. )


    İnanç Devrimi ve Sonraki Çağlar,
    1500 – 1900

    MARTIN LUTFER ( 1483- 1546 )

    Ruhsal Öğüt Mektuplarında, Martin LUTHER’in aşağıdaki mektubu kayıt edilmiştir :

    Torgau’da vergi görevlisi ve Belhern’deki danışman bana yazarken Bayan Korner’in hastalıklı kocası için için iyi bir istediler. Verebileceğim dünyasal bir yardım yoktu. Eğer hekimlerin bulabildiği bir çare yoksa, bu olağan bir hastalık değil demektir; iblisten gelen bir rahatsızlık olmalıdır. Mesih’in gücüyle ve iman duasıyla iyileştirilmelidir. Biz böyle yapıyoruz, böyle yapmaya alışkınız, çünkü burada bir kabine üyesinin akıl bozukluğu vardı; onu Mesih’in adında iyileştirdik.

    Bu yüzden şöyle yapın. Yanınıza bir görevli ve iki üç imanlı alın. Siz, çoban olarak yetkinizin bilinciyle onun üzerine el koyun, ” Sevgili kardeş, sana Babmız olan Tanrı’dan, Rabbimiz İsa Mesih’ten esenlik ol
    sun ” deyin. İman bildirimini okuyun ve Rab’bin duasını edin. Dualarınızı şöyle bitirin: ” Tanrımız, her şeye gücü yeten Baba, bize Oğul aracılığıyla vaat veren, ‘ Baba’dan benim adımla her ne dilerseniz, size verilecektir ‘ diyen kendi adıyla; kendi adıyla dua etmemiz için bizi teşvik eden , ” Dileyin, alacaksınız ” diyen, ” Beni sıkıntı gününde çağırın ” diye buyuran; biz değersiz günahlılar senin sözlerine ve buyruklarına dayanarak elimizden geldiğince imanla dua ediyoruz. Bu adamı bütün kötülüklerden kurtar. Şeytanın ondaki işine son ver, kendi adını yücelt, imanlıların imanını güçlendir, bütün bunları seninle yaşayan ve egemen olan Oğlun, Rabbimiz İsa Mesih’in adından diliyoruz. Amin. ” Sonra oradan ayrılırken adama tekrar el koyun, ” imanlılarla görülecek belirtiler şunlardır; hastaların üzerine el koyacaklar ve onlar iyileşecek ” diye dua edin. Bunu, ardı ardına üç gün yineleyin.

    Luther’in İşlerinde , peygamberlikle ilgili şöyle diyor; Eğer peygamberlik etmek isterseniz, bunu imanınızın ötesine geçmeyecek bir şekilde yapın, öyleki; peygamberliğiniz imanınız ölçüsünde olsun. Bir kişi yeni şeyler peygamberlik edebilir, ama bunların iman sınırları içinde kalması gereklidir. ( J. W. )


    LOYALA’LI IGNATYUS ( 1491-1556 )

    Ignatyus, İsa Toplumunun kurucusuydu. 1521 yılında İspanyol ordusunda yaralandı. İyileşirken Sakson’lu Ludolph’un yazdığı Mesih’in Yaşamı adlı eseri okudu. Bu eser, kendisinde Mesih’in askeri olma arzusu uyandırdı. Bir manastıra girerek orada bir yıl geçirdi. Ruhsal Uygulamalar adlı eserinin özünü orada yazdı. Ruh’a ilişkin şunları söylüyor:

    Tanrı’nın Ruhu istediği yerde eser; bizim iznimize gerek duymaz. Bizimle kendi koşullarında buluşur ve istediği gibi armağanlar dağıtır. Dolayısıyla her an uyanık ve hazır olmalıyız; bizi yeni girişimlerde kullanabilmesi için esnek olmalıyız. Tanrı Ruhu’nun
    yasasını biz koyamayız ! Kilise, armağanlara tümüyle açık olduğu zaman , O da aramızda bulunmaktadır. Kilisenin tüm armağanları tek bir kaynaktan, Tanrı’dan gelir. Pavlus’un Korintlilere birinci mektubunun on ikinci bölümünde söyledikleri , ne denli doğrudur !Bu gerçekler bizi her türlü ruhban kıskançlığından , karşılıklı kuşkulardan , güç açlığından , başkalarının armağanlarını kullanma konusunda engel oluşturmaktan kurtaracaktır. Ruh’un bizden istediği budur ! Kutsal Ruh, bizim reçetelerimiz gibi dar kafalı değildir. Bizi kendisine farklı biçimlerde yönlendirebilir. Kiliseyi işlevlerin, görevlerin ve armağanların çoğunluğu ile yönlendirmek istemektedir.Kilise her şeyin tek düze olduğu askeri bir okul değildir, Ruh’un bütün üyelerde gücünü özgürce işlettiği Mesih’in bedeni olmalıdır. Bu üyelerin her biri, diğer üyeleri serbest bırakarak bedenin bir üyesi olduğunu kanıtlar.


    AVİLA’LI TERESA (1515-1582 )

    Teresa, Karmeli yenileyen mistik bir yazardı. İspanya’da doğmuş, Augustine’in öğretileriyle yetiştirilmişti. Özyaşamöyküsünde , Tanrı’dan aldığı çok sayıda çoşkulu deneyimlere yer vermiştir.” Bir kişi Tanrı tarafından kaldırılmadıkça, kendi gücüyle Tanrı’ya uzanması olanaksızdır. Biraz deneyimi olan, beni anlar. Çünkü deneyim olmadıkça, bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum.” Dua konusunda yine buna benzer bir konuşmaya girer:

    Bunu hangi sözcüklerle tanımlayacağımı ya da açıklayacağımı bilemiyorum. Ruhum da ne zaman konuşacağını, ne zaman sessiz kalacağını, ne zaman ağlayıp ne zaman güleceğini bilmiyor. Bu dilde dua etmek görkemli bir çılgınlık, gerçek bilgeliğin öğrenildiği bir an. Aslında Rab bana bu duayı beş ya da altı yıl önce bol bol verdi; ben ne olduğunu, bundan nasıl söz edeceğimi anlayamadım. ( J. W. )


    VALENTINE GREATLAKES ( 1638 )

    David Robertson, ” Epidauros’tan Lour’a Kadar: Bir imanla İyileştirme Tarihi “ başlıklı makalesinde, Greatlakes adlı bir İrlandalidan söz ediyor:

    Katolik İrlanda’da yaşayan Bir protestandı. 1641 yılında gerçekleşen İrlanda Başkaldırısı yüzünden İngiltere’ye kaçtı. Cromwell’in sorumluluğu altında hizmet etti. 1661 yılında, geçirdiği bir depresyondan sonra, Tanrı’nın kendisine sıraca hastalığını iyileştirme yeteneği verdiğine inandı. Kralın hastalığını iyileştirmeye çalışırken, arkadaşları ve tanıdıkları hastalığın gerilediğini görüp şaşırdılar. Bu hayret verici başarı Greatlakes’i, sara. felç, sağırlık, ülser ve çeşitli sinirsel bozukluklar gibi rahatsızlıkları iyileştirmeye başlaması için teşvik etti. Dualarının bu alanda da verimli olduğunu gördü. Daha sonra, buyeteneği uzaklara yayıldı. Çevresi hasta kalabalıklarla kuşatıldı. O denli çok sayıda insan geliyordu ki sabah altıdan akşam altıya kadar dua etmesine karşın zaman yetişmiyordu.

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.isasiyahbeyaz

    #30766
    Anonim
    Pasif

    QUAKERLAR YA DA OSTLAR TOPLULUĞU ( 1640 – GÜNÜNMÜZE DEK )

    Quakerların kökleri, 1640’larda İngiliz Puritanlarına dek uzanır. İlk önder George Fox’tu, Ruh’un yeni başlayan çağından söz etti. Quakerlar, hem Puritanlar hem de Anglikanlar tarafından baskı gördüler. Tipik bir Quaker toplantısında insanlar, Ruh’un kendileri aracılığıyla konuşmasını beklerler. Tanrı aralarında işlemeye başlayınca da sarsılırlardı. Aşağıdaki alıntı Fox’un Günlüğünde bulunmaktadır:

    1648 yılında Nottinghamshire’da bir arkadaşın evinde oturuyordum ( çünkü Tanrı’nın gücü bu aralar yaşam sözünü almaları için bazı kişilerin yüreklerini açıyordu. ), dünyanın yüzeyinde, büyük bir yarık açıldığını, bu yarığın ağzından dumanlar yükseldiğini gördüm: bu görüm, insanların yüreklerindeki dünyayı yansıtıyordu. Tanrı’nın tohumu yeryüzünde yeşermeden önce dünya sarsılacaktı. Böyle de oldu. Rab’bin gücü onları sarstı ve büyük toplantılar yapmaya başladık. tanrı’nın gücü ve işleyişi, insanları ve rahipleri hayrete düşürecek derecede yoğundu. ( J. WIMBER )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !suda rabbe hamdolsun

    HUGONOTLAR ( Resmi bir şeklide 1559 yılında oluştular )

    Hugonatların başka bir adı da Fransız Kalvincileriydi. Henry Baird, Hugonotlar adındaki kitabında bu imanlıların arasında olanları anlatıyor :

    Kadın, erkek, yaşlı ve genç herkes etkileniyordu. Aralarında dokuz, on yaşlarında çocuklar vardı. Hugonotların karşıtlarına göre bu kişiler çeşitli kesimlerden geldiler – cahil ve kültürsüzdüler; okumaları ve yazmaları yoktu. Toplantılar sırasında birdenbire yere yıkılıyor, yerde kaldıkları sürece sarsılarak titriyorlardı. Bu durumdan çıkarken yeniden konuşmaya başlıyorlardı. Gözyaşları içinde tövbe ediyor, merhamet istiyorlardı. Çevrelerindekilere öğüt veriyor, gelecek olan yargıdan sözediyorlardı. Küçük çocukların ağzından Kutsal yazı ayetleri dökülüyor, bilinçli anlarında konuşamadıkları güzel ve düzgün bir Fransızcayla konuşuyorlardı. Trans sona erdiğinde, olanları ve söylediklerini hiç anımsayamadıklarını dile getiriyorlardı. Arada sırada olanları belli belirsiz hatırlasalar bile bundan ötesini bilmiyorlardı. Bu işte herhangibir aldatmaca da yoktu. Gerçekleşecek olan olaylardan tümüyle habersizdiler. Onların en güçlü karşıtlarından olan Brueys, bu konuda şöyle yazmıştır; ” Bu zavallı deliler, gerçekten de Kutsal Ruh’tan esinlendiklerine inanıyorlar. Herhangi bir art niyet olmadan peygamberlik ediyorlar. Peygamberlik ederken kesin gün, yer ve kişi adları veriyorlar. “ ( J. W. )

    Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.

    Lütuf, İsa Mesih’i sevenlere ölümsüz sevgiyle !

    ” En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kıldığı insanlara esenlik olsun. ” ( Luka 2:14 ) isasiyahbeyaz :elsalla:

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.