iyi yolculuklar

  • Bu konu 1 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25809
    Anonim
    Pasif

    İYİ YOLCULUKLAR

    Üzerinde yaşadığımız dünyanın gitgide büzüldüğü şu yıllarda yolculuk, seyahat sıradan uğraş:
    Birçok insan çalışmak, okumak, özellikle yaşam koşulları daha elverişli görünen bir yere sığınabilmek için çeşitli ülkelere seyahat ediyor.
    Çağdaş taşıt araçları yoğun önem topluyor. Kuşkusuz uçak bunların başında geliyor. Bir yılda bu yolcuların sayısı kimbilir ne denli! Terörizm korkusuna karşın.
    Tüm ülkelerde uçak yolculuğu yapanların sayısı milyar dolaylarında olmalı.
    Tren, otomobil, otobüs, vapur ve uzay yolculuğu yapanları da saydığımızda, insanlık ailesinin çok önemli bir kesimi yolculuğu benimsemiş.
    Eskiden herkes yerli yerinde işi gücüyle uğraşırken, günümüzde ticaret, eğitim, çeşitli sporlarda birliktelikler hep seyahatle oluyor.

    En iyi bilinen alışkılardan biri oldu seyahat. Yığınsal iletişim çağında yeryuvarlağı sanki bir köye dönüşmüş!
    Dünyanın en ırak köşesindeki bir gelişimi aynı gün televizyon ekranında seyredebiliyor, üzerinde tartışma yapıyoruz. Birçok kişi ulusal sınırların ötesinde yaşamaya alıştı.
    Uzayla birlikteliğin gerçekleştiği şu dönemde ademoğlunun köyü, kasabası, kenti dışında bilgi edinememesi kendini zoraki bilgisizliğe vermek türünden çok üzücü bir görünüm sayılmaz mı?
    Bundan da kötüsü, bireyin günahlılık kutsallık, geçicilik kalıcılık üzerinde bilgisiz ve ilgisiz kalmasıdır.

    Bir seyahat sonucu yaşama gözlerini açtın.
    Yine bir seyahat sonucu yaşamdan sonsuza göçeceksin.
    Kısa bir yolculukla ana rahmini bırakıp dölüt durumundan doğal insan durumuna geçtin.
    Başka bir yolculukla buradan sonsuzluklar ülkesine gideceksin.
    Bu iki yolculuktan geçmeyen insan yoktur.
    Genellikle seyahati seven ademoğlu bu önemli yolculuklara niçin aklını yormaz?
    Niçin ilk ve özellikle son seyahatin üzerinde durmaz?
    Niçin bunlarla ilgili uygun soruları sormaz?

    Doğum gününde anılan yolculukla insanlık ailesine katılan, ölüm denen yolculukla toplumundan ayrılan ademoğlunun düşüncesini özellikle bu iki yolculuğa çevirmesi, şu kısa yaşam süreçince geçen her yolculuğu bu iki yolculuğun ışığında düşünmesi gerekmez mi?
    Seni dünyaya getiren kısa ama çok önemli yolculuğun nedenlerini düşündüğün oldu mu?
    Niçin varım?
    Gerekli amacı öğrenebildim mi?
    Bu varlığın sonrası ne olabilir?
    Nasıl öleceğim?
    Yaşamımın anlamı nedir?
    Bunu sağlıklı biçimde nasıl değerlendirebilirim?
    Şu güvensiz dünyada yaşamımın güvenini nerede bulabilirim?
    Bu tür köklü sorularla boğuşabildin mi?
    Belki çok, belki de az seyahat edenlerdensin. Ya da hiç seyahate çıkmazsın.
    Ama biri geçmiş, öbürü gelecek olan iki seyahatten kaçmakla kurtulamazsın..
    Onlarla çok yakından ilgilenmeye mecbursun.

    Amaçsız bir yolculuk düşünülemez.
    İş güç seyahatine çıkan, işiyle ilgili konuları kovalar.
    Hastalık nedeniyle yolculuk yapan, sağlığına gerekli çözümü arar.
    Tatil yolculuğuna çıkan, tatil yapar.
    Uzay yolculuğuna çıkan çok önemli araştırmaları kovalar.
    Bunlara karşı, işsiz amaçsız dolaşana boş gezenin boş kalfası demişler.
    Öyleyse yaşam yolculuğunda amacın nedir?
    İnsanlık ailesine katılan her can, onun dinçliğini artırmak, ya da sarsıntılarını çoğaltmak doğrultusunda olumlu olumsuz katkıda bulunur.
    Tanrı Sözü’ndeki açıklama şudur:
    Rom.14: 7 Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız, hiçbirimiz de kendimiz için ölmeyiz.
    İnsanlık soyuna, toplumuna, dar çerçevene, ailene katkın nedir, ne olmalıdır?
    Yaşamda yapıcılığının anahtarı ne olmalıdır?

    İleride birgün ölmek için ilk yolculuğu yaptın.
    Doğal insanın kestiremeyeceği parlaklıklarla dolu ölümsüz yaşama kavuşabilmek için, güvenlikle beliren yolculuğu özlemen gerekmez mi?
    Istırapla, sıkıntıya doğdun, sonsuzlığun görkemine ilerleyen yolu aşmak seninde hakkın ve seçimin.
    Yok olacaksın; sonsuzluğa kavuşmak senin istemine bağlı.
    Özgün ve kalıtımlı günahla dünyaya geldin, günahtan kesin özgürlük bulmuş ortamı ve bedeni özlemen insansal kararına bağlı.
    Umursamamazlık etme!

    Yaratan, insanın ilk yolculuğuna şöyle değinir:
    Yşa.43: 7 ‘Yüceliğim için yaratıp biçim verdiğim, Adımla çağrılan herkesi, Evet, oluşturduğum herkesi getirin diyeceğim.”
    İlk yolculuğun nedenini, Yaratanı’nı yüceltmek, O’nun kayrasıyla iyiliğini yaşam boyu varlığında sergilemek, ululuğunu belgelemekte tanı.
    Ama bu yolculuk bitecek ve Tanrı seninle ilgili buyruğu bildirecek: “Getir!”
    İşte o gün son yolculuğa çıkacaksın.
    Dönüşü olmayan yolculuktasın.
    Tek güvenlik pırıl pırıl güneşte parlayan hedeftedir.
    Egemen gücünü belirgin dille tanıtan Mesih’in sevgi çağrısı herkesedir.
    İlk yolculuğun gidişini nasıl bütünleyeceğine bağlıdır, ikinci yolculuğunsa bunun getireceği sonuca.

    Sabah takvimin yaprağını yırtın mı?
    Düşüncen nerelere yöneldi?
    Elinde geçersiz bir bilet bulunduğu tartışılamaz.
    Yolculuğun bundan sonrasına bakıyor, nereye gittiğini kestiremiyorsun.
    Kullanılmamış biletlerin tarihi belirgin.
    Nereye gideceğin bu biletleri tanrısal kavramla, akıllılıkla değerlendirmene bağlı.
    Yöntemsiz, amaçsız, yeteneksiz varlığı esenliğe yönlendirebilen İsa Mesih şöyle seslenir:
    Yu.14: 6 İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.
    Yu.12: 46 Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye, dünyaya ışık olarak geldim.

    Sizin yolculuğunuz nereye?
    O gün, bu gün kadar yakındır bilesin.
    Tercihiniz karanlıkmı yoksa ışıkmı?

    Sevgiyleeee

    #31733
    Anonim
    Pasif

    Atamız Avram (İbrahim) Tanrı’yla yolculuğa çıktı. Bu da ne demek?
    O bir Mezopotamyalı’ydı. Put yatağı UR kentinde doğup büyüdü.
    Buradaki bozukluk, düzensizlik melekleri ağlatacak türdendi.
    Tanrı Avram’a böyle çürük bir toplumdan kendisine seslendi.
    Ona şu buyruğu verdi:
    Yar.12: 1 RAB Avram’a, «Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git» dedi,
    Toplumun önde geleniydi Avram. İşi gücü tıkırında, herkesçe sayılan bir insan. Daha birçok özelliği vardı…
    Böyle birine bambaşka bir yola girmesi buyruluyordu.
    Güvencesi neidi Avram’ın?
    Günahlı yaşamı arıtan, kutsallık yöntemini çizen diri Tanrı’nın Sözü’ne iman etmek O’na sonsuz güvenmek..

    Tanrı’nın buyruğuna uyan İbrahim günah yatağı UR’u geride bırakıp yaşamının en önemli yolculuğuna atıldı.
    Taşıt aracı deveydi. Ama İbrahim bu çetin yolculuğa tek başına çıkmadı.
    Onu çağıran diri Tanrı beraberinde gidiyordu.
    Sadece imanla bilinebilen Dost:
    İbr.11: 8-9 İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı’nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı.
    İman sayesinde bir yabancı olarak vaat edilen ülkeye yerleşti. Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup’la birlikte çadırlarda yaşadı.

    Tanrı ‘Dostum İbrahim’ diye çağırdığı bu tarihsel insanı, günahlıyı kayrayla doğru kılana iman ettiğinden arıttı, hem de doğrulukla donattı, onun somut imanını değerlendirdi.
    Yar.15: 6 Avram RAB’be iman etti, RAB bunu ona doğruluk saydı.
    Rom.4: 20-22 İmansızlık edip Tanrı’nın vaadinden kuşkulanmadı; tersine, imanı güçlendi ve Tanrı’yı yüceltti.
    Tanrı’nın vaadini yerine getirecek güçte olduğuna tümüyle güvendi.
    Bunun için de aklanmış sayıldı.
    Yak.2: 23 Böylelikle, “İbrahim Tanrı’ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı”
    diyen Kutsal Yazı yerine gelmiş oldu. İbrahim’e de Tanrı’nın dostu dendi.

    Tanrı’yla birlikte yolculuk etmek, yaşamda her çeşit günah ilişkisini kökten kesmektir.
    Tanrı yaşam kutsallığını değerlendirenlere, onu sevenlere yol arkadaşlığı eden, o yolculuğa kutsallık katandır.
    Günahlı ademoğlunun temel bunalımı, Tanrı’ya inandığını belirtirken iblisle yol arkadaşlığı etmesidir.
    Öyle ya, güncel iş ve alışkılar her çeşit yalanla dolanla, çıkarcılıkla, cinsel düzensizliklerle, insan kardeşin hakkını çiğnemekle ve bu sıradan bir sürü sinsilik ve kuzrnazlıkla dolup taşarken,
    o insanın yol arkadaşı şeytandan başka kim olabilir?
    Kutsal Kitap’ta tanrısal yargı şöyle belirtilir:
    Mez.82: 5a Bilmiyor, anlamıyorlar, Karanlıkta dolaşıyorlar.
    Özd.4: 19 Kötülerin yoluysa zifiri karanlık gibidir, Neden tökezlediklerini bilmezler.

    Hiç kuşkusuz onlara kutsal bir yol arkadaşı gerek.

    Tanrı kendisiyle yolculuk etmenin mutluluğunda yaşayana ilişkin şu tanıklığı duyurur:
    Mal.2: 5-6 “Onunla yaşam ve esenlik verecek bir antlaşma yaptım ve bana saygı göstersin diye kendisine bunları verdim. Benden korkup adıma saygı gösterdi.
    Doğru öğüt ağzındaydı. Dudaklarında hile yoktu. Benimle esenlik ve doğruluk içinde yürüdü. Birçoklarını da suç yolundan döndürdü.

    Bu köklü gerçeğe bağlılığı yaşamın amacı edinen Davut peygamber şu tanıklığı vurgular:
    Mez.26: 3 Çünkü sevgini hep göz önünde tutuyor, Senin gerçeğini yaşıyorum ben.
    Mez.86: 11 Ya RAB, yolunu bana öğret, Senin gerçeğine göre yürüyeyim, Kararlı kıl beni, yalnız senin adından korkayım.

    Güvenlikli yolculuk doğrultusunda sunulan duadaki yakarılar belirgindir: Kayra, eğitim, gerçek..
    Günahlı insan yaşam boyu sürçer, sendeler, kösteklenir.
    Yalnış yönteme sadece Tanrı’nın kayrası (inayet) düzen getirir.
    Tanrı’nın arıtması dışında sağlıklı yolculuk olamaz.
    O’nun hiç değişmeyen gerçeğinden beslenen, buna dayanan göksel eğitimledir yolculuğumuz.

    Musa peygamber toplumunu kölelikten kurtarınca Tanrı’yla yolculuğa çıktı, güngünden O’nun desteğine, iyiliklerine tanık oldu.
    Bu yolculukta Tanrı Musa’yla toplumuna göklerden ekmek verdi, çölde su kaynakları açtı, giysilerini pabuçlarını eskimekten korudu; düşman onları yokedemedi.
    Musa ölümünden önce Tanrı’yı şöyle yüceltti:
    Yas.33: 2 Şöyle dedi: “RAB Sina Dağı’ndan geldi, Halkına Seir’den doğdu ve Paran Dağı’ndan parladı. On binlerce kutsalıyla birlikte geldi, Sağ elinde halkı için alev alev yanan ateş vardı.
    Yas.33: 27 Sığınağın çağlar boyu var olan Tanrı’dır, Seni taşıyan O’nun yorulmaz kollarıdır. Düşmanı önünden kovacak ve sana, ‘Onu yok et! diyecek.
    Yas.33: 29 Ne mutlu sana, ey İsrail! var mı senin gibisi? Sen RAB’bin kurtardığı bir halksın. RAB seni koruyan kalkan ve şanlı kılıcındır. Düşmanların senin önünde küçülecek ve sen onları çiğneyeceksin.”

    Bu sevgi yolculuğudur.

    Tehlikeli yollarda tek başına gezinmeyi benimseyen düşünülebilir mi?
    Şu güvensiz, sevgisiz dünyaya diri Tanrı’nın kurtarmalık olan sevgisiyle gelen kurtarıcı İsa Mesih’i tanıyıp, O’nu yol arkadaşı seçmenin mutluluğu parlak gönenç, sağlam güvendir.
    Yeşaya peygamber buna şöyle tanıklık eder:
    Yşa.40: 29-31 Yorulanı güçlendirir, Takati olmayanın kudretini artırır.
    Gençler bile yorulup zayıf düşer, Yiğitler tökezleyip düşerler.
    RAB’be umut bağlayanlarsa taze güce kavuşur, Kanat açıp yükselirler kartallar gibi. Koşar ama zayıf düşmez, Yürür ama yorulmazlar.

    Tanrı insandan uzakta değildir.
    Kurtarıcı Mesih’in kişiliğinde insan bedeniyle aramıza geldi, dertlerimize acılarımıza katıldı, o parlak yaşamın doruğunda günahlarımızdan kurtulmamız için öldü.
    Yu.8: 12 İsa yine halka seslenip şöyle dedi: “Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.”
    Yu.12: 35-36 İsa, “Işık kısa bir süre daha aranızdadır” dedi. “Karanlıkta kalmamak için ışığınız varken yürüyün. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez.
    Sizde ışık varken ışığa iman edin ki, ışık oğulları olasınız.” İsa bu sözleri söyledikten sonra uzaklaşıp onlardan gizlendi.
    Yu.10: 11 Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.
    Yu.10: 27-28 Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler.
    Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.

    İsa Mesih’i yol arkadaşı olarak seçmek, kurtuluş bulmaktır.
    Sonsuz yaşama kavuşmaktır.

    Sevgiyleeeee

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.