Infazi beklemekteyiz : –
- Bu konu 4 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
-
YazarYazılar
-
13. Şubat 2010: 10:59 #26761AnonimPasif
İNFAZI BEKLEMEK : –
Evimizin kuralları vardır. Okulumuzun veya çalıştığımız iş yerimizin kuralları vardır. Bunlara uymak zorundayız. Aksi taktirde, işten veya okuldan atılabiliriz. Bu kurallar genelde adil, tarafsız ve hepimizin iyiliği içindir. Adaletsizlik ve kötülük yapmamızı engellediği gibi, bizlere de kötülük yapılmasını engeller.
Evde küçük kardeşimi, istediğim gibi dövemem. Babam kızar. İzin vermez. Okula veya iş yerine, istediğim zaman gidemem. Orda keyfi hareket edip, istediğimi yapamam. Oranın patronu ile antlaşmamız ne ise, ona uymalıyım. Yoksa beni işten atar. Ama yeryüzünde hakim olan daha başka ve daha yüce kurallar da vardır. Mesela, devletimizin kuralları daha geçerlidir. Babama çocuklarını ezme hakkı vermez veya patronun haksız yere beni işten atmasına müsaade etmez. Devletin kurallarına bir defa bile uymayan, cezalandırılır. Devlet bana, bir kez olsun çocuğuma işkence yapma veya banka soyma veya adam öldürme hakkı vermez. Bir kez bile olsa, cezalandırılmalıyım.
Ama, devlet yasasından da, çok daha üstün bir Yasa vardır. O da Tanrı’nın Yasasıdır. Tüm insanlar, rengi, ırkı veya sosyal konumu ne isterse olsun, dünyasal yasalara bağlı bir şekilde yaşarlarken, ayni zamanda, Tanrı Yasası altındadırlar. Tanrı, göğe ve yere egemendir. Egemenliğini reddedenleri ve yasasına karşı gelenleri cezalandırır. Her günah, her ne isterse olsun, insan gözünde ne kadar büyük veya küçük olursa olsun; Tanrı’nın egemenliğine karşı bir isyandır. Bir kılıç çekmedir. “Sen bana buyruk veremezsin” demektir.
Meleklerin üçte biri, bu şekilde düştü. Şeytan ve cinleri bu şekilde oluştu. Tanrı onlara acımadı. Nuh tufanında, Tanrı egemenliğini reddedip, kendi bildikleri doğrultuda yaşayanların tümü yok oldu. Tanrı onları yargıladı. Sadece, doğru olan 8 kişi kurtuldu. Sodom ve Gomora şehirleri, cinsel ahlaksızlıklarıyla isyan ettiklerinde, 3 doğru kişi haricinde, herkes yok oldu. Tanrı bunları, bize örnek olsun ve ebedî hayatımızı kaybetmememiz için yaptı ve bizleri defalarca uyardı.
Kutsal Kitab’a göre, gelmiş geçmiş herkes, peygamberler de dahil, günah işlemişlerdir. Yine Kutsal Kitab’a göre, bir tek günahın cezası bile, ebedî ölümdür. Şu an, hepimiz, tüm insanoğulları, Tanrı Yasası’na göre, ebedî ölüme mahkum edilmiş kişileriz. İnfazı bekliyoruz. Tanrı’dan daha yüksek bir makam, müracaat edeceğimiz bir merci yok. Günah işledik, baş kaldırdık, yasasını hiçe saydık ve mahkum olduk.
Tanrı’nın gözünde, hırsızlık yapmak da ‘Baş Kaldırma’dır, cinayet işlemek de. Biri büyük, biri küçük değildir. İkisi de isyandır. Çünkü, her iki buyruğu da Tanrı vermiştir. “Senin verdiğin buyrukların bazılarını yapacam, bazılarını ise yapmayacam” demek veya öyle davranmak, yine isyandır.
Ayni zamanda, “Bundan sonra ben iyi davranacam, tövbe edecem, dua okuyacam, yasanın tüm isteklerini yerine getirecem, fakirlere de yardım edecem, çok sevap işleyecem” gibi laflar da, ne bu dünyada, ne de ahirette kimseyi kurtaramadı, kurtaramıyacaktır. Amerika’da, elektrikli sandalye veya iğne infazı bekleyenlerin neredeyse tümü böyle savunma yaptıkları halde, hiçbiri geçerli olmadı. Sen bir adam öldürdün. Cezan ölümdür. “Affet beni” geçerli değildir. Rab’bin herhangi bir yasası, “adam öldürmeyeceksin” kadar geçerlidir.
Devlet istediği katilleri affeder, istediklerini saptırır veya affetmezse, o devlete kim güvenir? Yargıç, babam bile olsa, eğer adil bir yargıç ise, beni mahkum etmelidir. Tanrı da böyledir. Adil davranmalıdır. Ayni Yasa’yla Şeytanları ve birçok insanı mahkum etmiş olan Tanrı, “Sadece sana ey Kemal, diğerlerine değil. Sadece sana cennet farz kılınmıştır” mı diyecektir? Şeytan, eli belinde, “Yuh olsun! Bu mu adaletin? Senin hiç kimseyi yargılamaya hakkın yok artık. Sen bizden betersin” demiyecek mi?
Bu yüzden, bunu iyice anlamamız gerekiyor kardeşler. Bundan sonra, ne kadar dindar olursan ol, ne kadar uğraş verirsen ver, ne kadar istersen dua et veya oruç tut; hiçbirşey fark etmez. İnfazı bekleyen mahkumsun. Ebedî ölümden kurtulabilecek hiçbirşey yapamazsın. Aynen dünyadaki bir katilin, aleyhindeki ölüm mahkumiyetini ortadan kaldıramak için, birşeyler yapamadığı gibi. Kendi iyi işlerin, sevapların, yargının neticesini değiştirmiyor. “Başka bir yol var mı?” diye düşünmelisiniz.
İşte o yolu, Tanrı’nın kendisi tedarik etti ve bunu da ta Adem ve Havva’nın düşüşünden beri, insanlara peygamberleri sayesinde bildirdi. Bu yol, “Bunları bunları yapacaksın, bunları ise yapmayacaksın” yolu değildir. İyilikler, kötülükler, sevaplar, teraziler yolu değildir. Çünkü, bütün bunlar, çok ama çok önemli bir noktayı, göz ardı etmektedir. O da, insanoğlunun yüreğidir.
İnsanoğlunun yüreği korkunç bencildir. Asla düzelmez, uslanmaz, tamir olmaz. İğrençtir. Tanrı’nın egemenliğini kabul etmez. Habire bir isyan halindedir. Tanrı’ya boyun eğmez, eğemez. İnsanoğlunun yüreğinde, bir tek iyi şey yoktur. Böyle olduğu halde, yalan söyler, böbürlenir. Kendisini iyi zanneder. “Ufak tefek hatalarımız var. İnsanoğluyuz sonunda” gibi laflarla, kendi kendini aldatır. Çünkü, insanoğlunun yüreği, Şeytan’ın havrasıdır.
Rab, yüreğimizin iğrençliğini göstermek için, karşımıza bir ayna koymuştur. Ne olmamız gerekirken, ne hallere düştüğümüzü anlamamız için bunu yapmıştır. “Düşmanlarınızı seveceksiniz. Onlar için iyilik dileyeceksiniz. Siz sadece sizi sevenleri severseniz, ne değeri vardır. Bunları dünyanın en günahkar kişileri de yapabilir. Kötülüğe, kötülükle karşı gelmeyin. Sevgiyle kötülüğü yenin. Kötülüğe yenilmeyin. Onlar için dua edin. Affedin ki affedilebilesiniz. Öç almayınız. Size nasıl davranılmasını isterseniz, siz de onlara öyle davranın. Günahsız olan, bırakın ilk taşı o atsın” demiştir İsa Mesih. İşte ayna budur. Buna bakarak, ne kadar kötü olduğumuzu anlamamız gerekirken, bencil yüreğimiz, aynanın sahte olduğunu ve yüreğimizi yanlış gösterdiğini söyler.
İşte kardeşler, ‘Kurtuluş’, hem bu yüreğin (benliğin) infazını ve hem de ‘Yeni’ bir yürek edinmemizden geçer. Sadece affedilmiş olsak bile, yürek değişmez. Ayni günahları yeniden işleriz. Ama Rab’bin mükemmel ve eksiksiz olan kurtuluş planı, binlerce yıldır peygamberler tarafından açıklanan, İsa Mesih’in çarmıhta bizim için kurban edilmiş olmasıdır. O, kusursuz ve günahsız olan, tek Tanrı Kuzusudur. Sadece benim günahlarım için ölmekle kalmadı, benim o günahlı benliğimi, o iğrenç yüreğimi de, kendisi ile birlikte çarmıha gerdi ve beni, o iğrenç ‘Ben’den kurtardı. Beni yeniden yarattı. Eskisinin yerine, kendi yüreğini, kendi Ruhu’nu verdi. Ben artık, her geçen gün, O’na benzemekteyim. Çünkü şimdi, Rab’bin havrası oldum. İçten dışa, değişmekteyim. Çünkü, dıştan içe, hiç kimse değişemez. Yasa, dıştan içe değiştirmeye çalışır.
Yasa, “Göze göz, dişe diş, cana can” diyor. Bu ne demektir? Yasayı tatmin etmek için, cezanın eşit olması lazımdır. Peki, hal böyleyken, insan canının bedeli ne olur? Günah işlemiş ve ebedî ölüme mahkum olmuş bir insan, Yasa’yı tatmin etmek için ne yapmalı? Bit tavuk kurban etse, olur mu? Ya bir koyun? Hatta bir öküz? Bu mümkün mü? Tarih boyunca, Tanrı’ya kurban edilen tüm hayvanlar, sadece günahlarımızın üstünü örtmüştür. Günahlarımızın bedeli olarak kabul edilmemiştir. “Cana can” ise, benim için bir insan ölmelidir. Ama kim? Dünyaya bakıyorum, ne geçmişte, ne de şimdi, benim için ölecek veya ölebilecek bir tek kişi bile yok. Kim kendi canını, benim için verir ki? Kimde bu kadar sevgi olabilir ki? Sevgi diyorum, çünkü para karşılığı da, bunu kimse yapmaz. “Sana trilyonları verecem. Gel seni kurban edelim” desem, kim gelir?
Ama diyelim ki, bir gönüllü buldum. Diyelim ki birilerini kandırdım. “Tanrım! İşte Mehmet benim günahlarımın bedelini ödemeye razı oldu” desem; Tanrı “Olmaz. Çünkü Mehmet zaten kendi günahları için ölecek. Günahsız, kusursuz, kendi günahları için ölmesi gerekmiyen birini bulmalısın” demiyecek mi? İncil’in en son kitabı olan Vahiy kitabında, dünyanın sonu ile ilgili bilgileri ihtiva eden Tomarın mühürlerini açmaya layık birtek insanoğlu bile bulunamadığında, Yuhanna kendini tutamayıp acı acı ağladı. Bir tek insanoğlu bile yoktu. Hepsi günahkardı. O zaman, benim günahlarım için kim ölecek? Hiç mi çare yoktur?
Ama madem ki öyle bir insanoğlu yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır, Tanrı bu duruma müdahale edemez mi? Etti arkadaşlar. Binlerce yıldır vaad ettiği kurtuluşu sundu. Musa’nın önünde, ateşte beden alıp konuşan Tanrı; şimdi de insanda, bir bebekte beden aldı ve aramızda bir insan gibi yaşadı. Bizi alt eden tüm günahlara ve denemelere tabii olduğu halde ve günah işlemesi için, kendisine Şeytan tarafından uygulanan tüm şiddete rağmen, günah işlemedi. Bir tek günah işlese, O da artık kimsenin günahları için ölemezdi. Son çaremiz de yok olacaktı. Şeytan, var gücüyle, O’nu günah işlemeye zorladı. Ama O, Şeytan’ın tüm günah işletme gücünü alt etti ve galip geldi. “Cana can” olarak kabul edilebilen tek kişi O oldu ve şimdi de, günaha yenilmemiş yüreğini bana verdi. Beni her geçen gün, kendisine benzetiyor. Hem affım sağlandı, hem yepyeni bir İnsan, Yeni bir yaratık oldum. İşte, tek ve mükemmel olan ‘Kurtuluş Planı’ budur.
“Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında, insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek, başka HİÇBİR ad yoktur.” (Elç. İşleri 4:12) diyor İncil İsa Mesih’le ilgili olarak. Her kim O’nu, ‘Kurtarıcısı ve Kralı’ olarak yüreğine davet eder ve günahlarından tövbe ederse, İsa ona, o an, gelecek ve kurtuluş verecektir. Yahya peygamber İsa’yı gördüğünde, “İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu” demiştir (Yuhanna 1:29).
Işığı görmeniz için, tüm yüreğimle duacıyım. O sizi de seviyor. O’nu sevmeseniz de, bilmeseniz de seviyor. O sizin için de canını verdi. Biz de, bilesiniz ve kurtulasınız diye yazdık. Önünüzde ‘Yaşam’ ve ‘Ölüm’ var. Yaşamı seçmek veya reddetmek, sadece sizin boynunuza. Karar yalnızca size ait. Bunun haricinde, Tanrı da dahil, sizin için hiç kimse, hiçbirşey yapamaz. Unutmayın. İnfazı bekliyorsunuz. Kararı asla değiştiremezsiniz. Tek Kurtuluşunuz budur.
Sevgi ve Dualarımla.
13. Şubat 2010: 20:56 #34483AnonimPasifEmeginize,yüreginize,gözünüze saglik Kemal kardesimiz!
Herzaman ki gibi yine bereket aldik yazinizdan.
Rab’be hamdolsun.
Sevgiler&Saygilar
14. Şubat 2010: 11:40 #34491AnonimPasifSizi Ruhu ile bu bilgece yazıya hazırlayan Yüce RAB’be sonsuz övgüler olsun.
Gerçekten de çok yalın ve öz bir ilân hepimize.
Üçlü BİR Tanrı’mız emeklerinizi bereketleyip, bütün varoluşunuzun parçalarını korusun ve yakınlarınızada bu berketlerden pay sağlasın..Amin.
Sevgiyle.
14. Şubat 2010: 14:41 #34305AnonimPasifSevgili Kemal abi Rab’be hamd olsun,senin gibi kardeşim var.
Paylaşımlarını okuyunca kendimizden bir şeyler mutlaka buluyoruz.
Kemal abi bizler çoklar içinde az bulunan, fakat aynı zamanda azlar içinde çoklarız.” Çünkü Tanrı meleklerine buyruk verecek,
Gidecegin her yerde seni korusunlar diye.
Elleri üzerinde taşıyacaklar seni,
Ayağın bir taşa çarpmasın diye.
Aslanın,kobranın üzerine basıp geçeceksin,
Genç aslanı,yılanı çiyneyeceksin.” (Mez.91:11-13)Rab’bimiz İsa Mesih Seni’de hep böyle korusun.
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.