içki.

  • Bu konu 3 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26745
    klaus
    Anahtar yönetici

    Fransa da yasiyorum,ve çok hristyan katolik,arkadaslarim var(fransiz,portekiz,ispanyol,rumen,…).Gayet guzel anlasiyoruz.Birbirimize saygi duyuyoruz.Ama maalesef tanidiklarimin çogunun,dini bilgileri zayif.Sahsen bunu gozlemliyorum,fransiz katolikler dinlerinden çok uzaklastilar.Duskunleri de vardir ama ben tanimiyorum,hristyanlik kayboluyor, kimse inamiyor, demiyorum.Ama dini sohbet edemiyoruz.Genelde hepsi inaniyor,bildikleri katesizmde ogrendikleri.turk hristyanlari merak ediyorum.Mesela içki konusunda soru sordugum zaman cevap alamiyorum(bimedikleri için).Simdi hz.Isa’nin incilde dedikleri,sizin için ne derece hayatinizda uygulaniyor,onu merak ediyorum.Neden içki içiyorsunuz,halbuki,Jerusalem incil’inde(Matthieu 26)da sunu okuyabiliyoruz

    Mt 26:29- Je vous le dis, je ne boirai plus désormais de ce produit de la vigne jusqu’au jour où je le boirai avec vous, a nouveau, dans le Royaume de mon Père. “

    (kendim tercume ettim hata varsa ozur diliyorum).

    size soyluyorum,uzum baginin urununden artik(veya bir daha)içmeyecegim.Ta ki babamin kralliginda sizinle beraber içegim gune kadar.

    Sahsen hristyan olsam içki içmem,isa ‘yla beaber içecegim gunu beklerim,ve yasak oldugunu anlarim.Sizin bunu nasil algiladiginiz ve nasil hayatiniza yansittiginiz ogrenmek isterim tesekkurler.

    ps:dalga geçmiyorum,hristyanlara karsi hiçbir kin,nefret duymuyorum yoksa arkadslarimi, dolaysi ile kendime hakaret etmis olurum.

    #34360
    Anonim
    Pasif

    Sevgili allahın kulu,

    Bizim de defalardır dikkat çekmeye çalıştığımız birşeyler gözlemlemişsiniz. Batılı anlayışta, din başka, ırk başkadır. Batıda, “Fransızlar Hristiyandır” veya “İngilizler, Almanlar Hristiyandır” anlayışı yoktur. Orda yaşadığın için, bunu artık sen de görüyorsun. Aslında, nüfusun çok azı, %1 kadarı Hristiyandır. Ortadoğuda ise düşünce çok farklı. “Türksen, Müslümansın. İranlı veya İraklı isen de Müslümansın. Araplar Müslümandır. Fransızlar, İngiliz ve Amerikalılar da Hristiyandır” anlayışı var. “Yahu değilim” desen, yine de o bildiğini okur. Batıdaki bazı ahlâksızlıkları Hristiyanlığı kötülemek için kullanır. Halbuki Batı, Hristiyan değildir. Ayni şekilde, siyasî ve menfaat savaşlarının suçu da, bilhassa Amerika-İrak savaşı gibi, Hristiyanlara yüklenir. Halbuki hiçbir ülke, Hristiyan olamaz. Ülkelerin yürekleri yoktur ki iman edebilsin. Bireylerin vardır.

    Fransızlar da Fransızdır. Hristiyan değillerdir. Büyük bir çoğunluk, ortadoğu dahil, tüm dünyada olduğu gibi şeytana (Bedenlerinin zevklerine) hizmet etmektedirler. “Tanrı’nın Çocukları” dediğimiz hakikî Hristiyanları ise mumla arasanız, zor bulursunuz.

    Şarap içmek Hristiyanlıkta yanlış değildir. Sarhoş olmak yasaktır. Ayni şekilde, yemek yemek yasak değildir ama obes (obur) olmak yasaktır. Kısacası, ‘herhangi bir şeyin esiri olmak’ yasaktır. Çünkü İsa bizi her türlü esaretten serbest kılmıştır. Sigara da esarettir. Batıda, sigara içenlerin oranı %30 civarında iken, ortadoğuda bu %90 civarındadır.

    Matta 26:29’da söylenen ise şudur: “Size şunu söyleyeyim, Babamın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim”. Ama bunu öğrencilerinin, “O’nu anmak için” devamlı yapmalarını istedi. Bu anmaya biz “Rab’bin Sofrası” diyoruz. “Bu kâse kanımla gerçekleşen ‘Yeni Antlaşma’dır. Her içtiğinizde, beni anmak için, böyle yapın. Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab’bin gelişine dek, Rab’bin ölümünü ilan etmiş olursunuz” (1.Kor.11:25-26).

    Bu sarhoş olmak anlamında değildir. Çünkü İncil’in birçok ayetinde sarhoşluk kınanmış, onların Tanrı’nın Egemenliği’ne giremiyecekleri söylenmiştir. Bu anmada, sadece bir yudum içiliyor.

    Bunun haricinde, İncil’de, mide problemleri yaşayan Timoteos’a, midesi için, azacık şarap içmesi önerilmiştir. Azacık veya doğru ölçüdeki şarabın mideye faydası olacağı belirtilmiştir. Ve yine “Komşum Kim?” sorusunu cevaplarken Rab’bimiz, Samiriyeli adamın, yaralı kişinin yaralarına şifa vermek için, şarap kullandığını okuyoruz.

    Tanrı Seni Bereketlesin ve Aydınlatsın.
    Sevgiler.

    #34362
    Anonim
    Pasif

    Sevgili Allah’ın kulu, bu sözünü ettiğiniz konu Hristiyanlığı suçlamak isteyen cahiller tarafından çok ama çok sık istismar edilmiş bir konudur. Hristiyanlar içkiye, domuz etine düşkün, şarabı topyekün olarak kutsal sayan birileri olarak gösterilmişlerdir. Bu kökünden yanlıştır.

    Şarap tümden veya kendiliğinden kutsal değildir Hristiyanlık’ta. Çok özel şartlar dahilinde ve ufak bir kadehin miktarına bile varmayacak kadar çok cüzi bir miktarda içilmesi üzere kutsanır. Hz. İsa’nın havarilerle olan son akşam yemeğinin hatırasına (bu basit bir hatıra değildir elbet Rab’bin aramızdaki devamlı mevcudiyetinin ruhen ve vücuden yaşandığı bir zikirdir). Hristiyanlar’ın her hangi bir et düşkünlükleri de yoktur ki domuz etine de düşkün olsunlar. Hatta Hristiyanlık yolunda samimi olarak yol alanlar hayvanlara bile olsa ızdırap çektirilerek elde edilmiş besinlerden genelde uzak dururlar. Eti de vücudu ağırlaştıran, dolayısıyla da nefsi hırsları şahlandıran bir yiyecek türü olarak gördüklerinden etoburluktan uzak dururlar mümkün mertebe. Et kirli değildir (hiç bir yiyecek türü doğası itibarıyla kirli değildir) dünya görüşlerinde. Yani insanın nihai kemale ermesini etin tabiatındaki herhangi ‘günahkar’ bir unsurun engelleyeceği diye bir şey yoktur Hristiyanlık’ta. Ama merhamet hassasiyetinden acı çektirme yoluyla edinilmiş besinlerden uzak durulur genelde. Hristiyanlık yolu zaten gamsızlıktan hassasiyete bir dönüş yoludur aynı zamanda. Hristiyan hassastır, günah ve isyandan ötürü kaybolmuş olan insana yakışır hassasiyeti yeniden kazanma mecrasındadır. Eski Ahit’in ‘yaratılış’ bölümünde insanlar ilk yaratıldığında kendilerine Tanrı tarafından tüm ağaçların meyvelerinin kendilerine besin olarak mübah kılındığı söylenir (iyiyi ve kötüyü ayırdediş ağacının meyvesinden başka). Etoburluktan zerre kadar bahsedilmez. Etoburluk dünyaya temel günahın işlenişinden sonra girer. Bu günahtan sonra zaten dünyayı yabancılaşma ve şiddet istila eder.

    Hristiyanlar’ın içki ve besin ile ilgili tutumları çok nükteli ama çok da hikmetli olarak bir Bektaşi fıkrasında ifade edilir: Sorarlar Bektaşi’ye, içki haram mıdır diye, o da cevap verir… ‘ağza göre değişir’ :-))) Malumunuz zaten Bektaşiler zındık sayılmıştır Sunni ortamlarda.

    İnsanları kirletenler dıştan içeriye nüfuz edenler değil, içten, kalpten, dışarıya yayılanlardır, Rab’bin İnciller’deki kendi ifadesine göre. Hiç bir şey doğası itibarıyla haram değildir. Tanrı doğasından kötü olan bir şey yaratmamıştır. Bir şey kullanım tarzından kötü veya iyi olabilir. Ayyaşlık ve oburluk tabi ki kınanan şeylerdir Hristiyanlık’ta. Ama ayyaşlık ve oburluğun varlığında ne şarabın ne de besinin kendiliklerinden bir rol oynadıkları vardır. Kullanım tarzlarından dolayı (ki bu insanın ihtiyarına bağlı bir şey) mübah veya günah olurlar.

    Bu hiç bir şeyin doğası itibarıyla günah olmadığı mevzuunda eski büyük İllahiyatçı azizlerden Şam’lı Yahya çok cesur sayılabilecek bir ifadede bulunur… Der ki aziz, zinada bile zinayı günah kılan cinsel temasın bizzat kendisi değildir ama varlığın Tanrı’ca yaratılmış vahdetini bozan, insanı insan kardeşlerine ve hatta doğal çevresine karşı yabancılaştıracak bir gizlilik ve yalana bulaştırdığıdır. Yoksa cinsel temas insanlar arasında yakınlık ve vuslat doğurucu bir durum olarak Tanrı’nn insana bir armağanıdır. Ama gizlilik, sahtekarlık, samiyetsizlik ve ihanetle oldu mu o zaman bir Tanrı armağanı olmaktan çıkar bir lanete dönüşür.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.