Hristiyan Türk Boyu: KUMANLAR

  • Bu konu 4 izleyen ve 5 yanıt içeriyor.
6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25412
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Kumanların bozkırlara dikili şekilde bıraktıkları heykel sanaatı.
    Kumanlar 11. yüzyıl ile 14 yüzyıl arasında güney Rusya ve doğu Avrupada göçebe olarak yaşamış olan bir Türk boyudur. Kıpçakların batıya göç etmiş olan koludurlar.
    Rus kroniklerde ilk defa 1054 yılında zikredilirler. Daha ziyade sarı saçlı ve mavi gözlü, fiziksel özellikleri ile anılırlar. Bizanslılar ve atinler Kumanos, Kumanoi, Cumanus, Ko-mani”, Ruslar “Polovets”, Almanlar ve diğer Batılı milletler “Falben, Falones, Valani, Valwen, Pallidi”, Ermeniler “Khartes”, Macarlar “Kun”, İslamlar Kıpçak” (Kıfşak, Khıfçakh) demişlerdir.

    Tarih

    11’nci yüzyılda Kumanlar, bugün Ukrayna, Moldavya ve Transilvanya adlarıyla tanıdığımız büyük bir bölgeyi ele geçirmişlerdir. Sürekli Macar devletine ve Bizansa saldırarak onların şehirlerini yağmalamışlardır.
    Sonra bugün Moldavya ve Valahya olan bölgede “Kumanya” adında bir devlet kurmuş, 13’ncü yüzyılda Milkov adlı hükümdarları tarafından roman katolikliği resmi din olarak kabul edilmiştir. Doğuda kalan Kıpçaklar ise Islam’ı kabul etmişlerdir.
    1523 yılında Komanya’nın yıkılmasından sonrada Kumanların etkisi bölgede hala güçlü kalmış ve yeni kurulan Valahya ülkesinin ilk hükümdarlarının Kuman isimleri olmuştur.

    Kitaplar

    • Vasary, Istvan (2005) “Cumans and Tatars”, Cambridge University Press.

    İlgili Olabilecek Siteler

    • Kumanlar
    • Catholics and Cumans
    #32551
    Anonim
    Pasif

    Hükümdar isimleri Milkov olmuşsa bil ki artık o bölgedekiler Türk değil Rus olmuştur :(

    Kıpçaklar ( Kumanlar) Avrupalıların “Kuman” adını verdikleri kuzey Türkleri.

    Kıpçakları, Bizanslılar “Kumanos”, Macarlar “Kun”, Ruslar “Polovets”, Almanlar “Falben” adıyla bilirler. İslamî kaynaklar ise “Kıpçak” (Kıfşak, Hıfşak) diye zikrederler. Genellikle, beyaz tenli, sarı saçlı ve mavi gözlüdürler. Batı Göktürkleri’nin bir kolu olduğu söylenen Kıpçakların, Kimek, Yimek, Kanglı ve Oğuz gibi Türk boyları ile irtibatları vardır.

    Karahıtayların baskını ile, Güneybatı Sibirya’da İrtiş ve Ural nehirleri arasındaki yurtlarından, 11. yüzyılda çıkarıldılar. Volga üzerinden batıya göçtüler. Özi (Dinyeper) Nehrine kadar Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara hakim oldular. Buralar “Deşt-i Kıpçak” şeklinde kendi isimleriyle anıldı. Bölgede yaşayan Bulgar, Alan, Burtas, Ulah, Mordva ve Hazarlar’ı hakimiyetleri altına aldılar. Rus sınırında yerleşen Karakalpaklarla savaştılar. Ruslarla, uzun yıllar (1061-1220) süren savaşlar yaptılar. Esir aldıkları Rusları, Kırım’daki Bizanslı tacirler vasıtasıyla Akdeniz ülkelerine sattılar. Bilhassa Rus knezleri arasındaki mücadelelerde yardıma çağrılmaları sebebiyle, akınlarını büsbütün arttırdılar. On ikinci yüzyıl boyunca Ruslarla savaştılar. Rusların meşhur İgör Destanı, 1185’te Kıpçaklara karşı düzenledikleri, fakat yenildikleri seferi konu almaktadır. Beylikler hâlinde yaşayan Kıpçaklar, çevreyi bu şekilde kontrol altında tutmalarına rağmen, tam bir birlik sağlayamadılar.

    1222 yılında Moğollar, Kafkasları Derbent geçidinden aşarak Kıpçaklar üzerine yürüdüler. Ancak Kıpçak Başbuğları, Rus knezleri ile işbirliği yapıp, Moğolları Kalka Nehrine kadar sürdü. 1223’te yapılan Kalka Meydan Muharebesinde ise Rus knezleri ve Kıpçaklar müthiş bir bozguna uğradılar. Birçok Rus köy ve şehri yakılıp yıkıldı. 1236’da Batu Han, batı seferine çıktı. Rusları yendikten sonra İdil ile Özi nehirleri arasındaki bozkırlarda yaşayan Kıpçakları dağıttı (1239). Kıpçaklardan bir kısmı, Özi’nin batısına gidip kitleler hâlinde Macaristan’a girdiler. Bir kısmı ise, Orda İdil (Volga) sahasına yani Bulgar Türklerinin yurduna ulaştılar. Bulgar Türkleri, Kıpçaklarla kaynaşıp Kazan Türklerini meydana getirdiler. Batu Han, Macaristan’ı da itaatine aldıktan sonra, ordularını İdil’e kadar çekti ve Aşağı İdil boyunda, Altınordu Devleti’nin temelini attı (1242).

    Yerli Kıpçak Türkleri, işgalci Moğolları, kısa zamanda kültürlerinin etkisi altında erittiler. Devlet adeta bir Kıpçak devleti hâlini aldı. Moğolların sadece adı kaldı. Türkçe konuşup Türkçe yazmaya başladılar. Bilhassa Batu’nun oğlu Berke Hanın Müslüman olması, Moğollar arasında İslâmiyet’in hızla yayılmasına yol açtı. İslâmiyet, 922 yılında Bulgar Hanı Almas Hanın Müslüman olarak Abbasî halifelerine tâbi olmasından sonra, bölgedeki Türk boylarının ortak dini hâline geldi. Yüzyıllarca, Rusları, Sibirya soğuğuna mahkûm eden Kıpçak Türklerinin hakim olduğu Altınordu Hanlığı, Timurlular’la giriştiği mücadele sonunda zayıf düştü.

    Altınordu’nun hakim olduğu bölgelerde, Kazan (1437-1552) ve Kırım (1430-1783) hanlıkları kuruldu. Bu hanlıkların nüfusu, Kıpçak Türklerinden meydana geliyordu. Kazan Hanlığı’ndaki taht kavgaları, Rusları iyice güçlendirdi. 1552’de Korkunç İvan, Kazan Hanlığını yıktı. 1783’te Kırım Hanlığı, Rusya hakimiyetine girdi. Osmanlılar’ın zayıf dönemlerini iyi kullanan Ruslar, işgal ettikleri bölgelerdeki cami ve medreseleri yakıp yıktılar. Birçok Müslüman, Osmanlı topraklarına göç etti. Geride kalanlar, Rusların korkunç zulümlerine maruz kaldılar. 1917 Bolşevik ihtilali ve sonrasında din tamamen yasaklandı. Fakat bölgede meskûn olan Müslüman ahali, benliğini İslâmiyet sayesinde korudu. 1990’lara doğru dinî inançların serbest bırakılması ile bölgede İslâmiyet, eski günlerine kavuşma yolunda hızla ilerlemektedir.

    Macaristan ve Romanya gibi ülkelere gidip yerleşen Kıpçaklar, Hıristiyanlaşarak benliklerini kaybettiler. On ikinci yüzyıl ve sonrasında, Mısır’daki Eyyubî ve Memlûklu devletlerine satılan Kıpçak çocukları, zamanla devletin idaresini ele geçirdiler. 1250-1382 yıllarında, Mısır’ı Kıpçak asıllı Memlûk hükümdarları idare ettiler.

    Kıpçak Türkleri, kendilerine mahsus bir lehçe ile konuşurlardı. Macaristan ve Mısır’da Kıpçak lehçesinde kitaplar yazmışlardır. Kırım’da ticaretle uğraşan Kıpçak Türkleri ile irtibat kuran İtalyanlar, Codex Cumanicus adıyla ticareti ilgilendiren Kıpçakça bir lügat kitabı hazırladılar. Ayrıca, Alman misyonerleri, bu kitabı dinî yönden tamamlayan ilâhiler kısmını yazdılar.

    Türk tarihi konusunda araştırmalar yapmaktayım :)

    Saygılar

    #32556
    Anonim
    Pasif

    Türklerin müslüman olduktan sonra Abdullah, Abdürrezzak, Abdülkerim, Cabbar, Ali, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Amr, Zübeyr, Bilal, Talha isimleri almasıyla da araplaştıklarınıda belirtmek istedin sanırım. SAYGILARLA

    #32558
    Anonim
    Pasif

    Tam manası ile değil. Hala Türk benliğimizi korumayı becerdik ama evet arap kültürünü de kaptık.

    İlk mesajda anlatılan isim de bir hükümdar gerçekten varmıymış, varsa o dönemde tam manası ile nasıl bir benlikte imş araştırmasını yapıp, öğrenmek lazım. Zira macarların atilla nın torunları olduğu ama türklüklerini kabul etmedikleri de bir gerçektir. Kaç tane türk kavmi biliyorsun, müslüman olup ta türklüğünü yitirip kendini arap kabul eden? :D

    Ayrıca tarihte müslüman=türk anlayışı avrupada yayılmıştır.Bosna soykırımında o savaş suçlusu adamın “türklerden intikamımızı alıyoruz” dediğini yedi cihan bilir.

    Saygılar

    #32569
    Anonim
    Pasif

    Türklerin müslüman edilmeleri ile birlikte; binlerce yıllık savaşçı bir milletin beş vakit namazla oyalanması dünyayı gercek anlamda yaşayıp algılayamaması ve araplar gibi oruç tutarak aç kalması bizlere büyük bir gelecek kaybı yaşatmıştır ve günümüzde dahi gelişmiş dünyanın gerisinde elli yıl geride kalmamızın tek sebebi arapların düşünce, inanç ve kültürünün göstergesi olan islamın Türk milletine empoze edilmesidir. İslam hiçbir şekilde Türk milletinin yaşamına uygun bir din değildir. Türk milleti çalışkan asil bir Ortadoğuda arap memleketlerinde yüzbinlerce Türk yaşadı, bunlar nereye gittiler? Arabın dini içerisinde, islam içinde eriyip müslümanlık adı altında araplaştılar. Gagavuzlar, çuvaşlar hristiyan olmakla, Karaylar yahudi olmakla Türklüklerini 1300 senedir yaşatıyorlar, ama 400 sene Osmanlının hüküm sürdüğü Filistin’de, Mısır’da, Yemen’de, Sudan’da, Libya’da, Fas’ta (suriye bayırbucak türkmenleri ve ırakta Kerkük türkmenleri 1920 den beri sistematik şekilde sürgünlere ve katliamlara tutulmuşlardır. Kerkük, Altunköprü Irak katliamları) Tunus’ta, Cezayir’deki Türklere ne oldu? Buhar olup uçtu mu? Islam Türk’ün en büyük düşmanıdır, medeni ve iktisadi alanda gelişmemize en büyük engel islamdır. Türk olanlar bu yazdıklarımı anlarlar. Rab Mesih’in esenligi sevgisi Tüm Türk milletimin üstüne olsun. Amin.

    #32601
    Anonim
    Pasif

    Dediklerine aynen katılmaktayım kardeş yalnız şunu belirtmek isterim ki oruç aç kalmak demek değildir. Oruç biz Mesih İmanlılarınında ibadetlerinden biridir ve insanın Rab buyruğuna itaatidir. Türklerin müslümanlığa geçişi hep tarih derslerinde anlatılma ama bir türlü nasıl müslüman oldular kavramı detaylıca bilgi verilmemektedir. Şamanizm ile İslam arasında benzerliklere vurgu yapmaktalar. Halbuki Şamanizm ile müslümanlığın bağdaşmayan birçok noktası mevcuttur. Bunun detayı çok geniştir. Arapların Maveraünnehir’de, Buhara,Semerkant,Talas bölgelerinde 24 BİN TÜRK’Ü kılıçtan geçirmeleri,İdam etmeleri, mal ve mülklerine el koymaları v.b zorbalıklarda ulusumuza anlatılmalıdır. Kuzey afrika ve orta doğuda devlet kuran tolunoğulları ve ıhşitlerin, berberi kavimlerinin ve büyük mısır uygarlığının nasıl araplaştığı, 1979 İslam devrimi ile Büyük bir kültürel zenginliğe sahip olan farisi-iran ırkının arap hegamonyasını nasıl benimsediği, Kopuz yerine arap çalgı aletleri, Türk yerine arap ve fars isimleri, Halk müziği yerine divan tarzı müzikleri,Türk kadınlarından daha fazla devşirme kadınlarla evlenen padişahlar, TÜRK ismi yerine Osmanlı adını kullanan Osmanlı İmparatorluğu v.b birçok arap-islam egemenliğini tarihin her noktasında görebiliriz. SAYGILAR

6 yazı görüntüleniyor - 1 ile 6 arası (toplam 6)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.