Hiristiyanlik ve siddet ayetleri

  • Bu konu 10 izleyen ve 15 yanıt içeriyor.
15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 16)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25707
    Anonim
    Pasif

    Incilin bazi yerlerinde siddet iceren ayetler var. Hatta siddete davet eden. Bu nasil olabilir?

    mesela.:

    Matta(10:34) ve Matta (10:35)

    “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç
    getirmeye geldim.

    Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına
    ayrılık sokmaya geldim.

    YASA KİTABI (DEUTERONOMY) BÖLÜM 20

    10 “Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin.

    11 Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler.

    12 Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın.

    13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.

    14 Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB’bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz.

    LUKA (LUKE) BÖLÜM 12

    49 «Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı!

    50 Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!

    51 Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim.

    52 Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak.

    53 Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır.»

    bu gibi daha baska ayetler var.

    15 Yakınınızdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız.

    #31343
    Armagan
    Anahtar yönetici

    (Bu Soruya Forumda daha önce yanıt verilmiştir. Aşağıda yanıtları bulacagınızı umuyorum. Burada yanıtları verilmemiş diğer sorulara da zaman içerisinde yanıt verilecektir.)

    Hristiyanlıkta Savaş Günah mı?

    Hıristiyanlığın barışçı bir din olmadığını kanıtlamak için kullanılan tek “malzeme” Haçlı Seferleridir. Hıristiyanlar tarafından yapılan her şeyin Hıristiyanlığa uygun olduğunu düşünmek doğru değildir. Haçlı Seferlerinin de Hıristiyanlar tarafından yapılması, Hıristiyanlığın böyle bir eyleme izin verdiğini kanıtlamaz. İncil’i okuduğumuzda yalnızca sevgi görürüz. Hıristiyanlıkta şiddete yer yoktur. Hatta İncil’de şöyle yazar:

    ‘Tanrı sevgidir. Sevgi de yaşayan, Tanrı’da yaşar, Tanrı da onda yaşar (İncil 1.Yuhanna 4:16).

    Kılıç kullanmayı yasaklayan tek din Hıristiyanlıktır. İnanç uğruna savaşmak, Hıristiyan’ın ve Hıristiyanlığın ruhuna aykırıdır. Hiçbir gerçek Hıristiyan’ın, ne Haçlı Seferlerini ne de diğer din savaşlarını savunması mümkün değildir. Çünkü bunlar, İncil’e aykırıdır. Bir Hıristiyan’ın görevleri arasında savaşmak değil, savaşları durdurmak,yani barışı sağlamak vardır:

    ‘Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı oğulları denecek’.

    Yine İsa Mesih, düşmanlarımızı bile sevmemizi istememiş miydi?

    ‘Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenlere iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, sizde onlara öyle davranın. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri severler. Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile öyle yaparlar’ (Luka 6:27-34).

    İncil ‘deki sevgi, düşmanı bile sevebilen coşkun bir sevgidir. Böylesine coşkun sevgiye sahip bir inancın ” ‘savaş suçlusu” sayılması ve bu inancın simgesi durumunda olan “Haçın” bazı savaş adlarının ilk kısmını oluşturması, tamamen şeytansal bir planın sonucudur. İncil der ki:

    ‘Sevginiz ikiyüzlü olmasın. Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın. Birbirinizi kardeşlik sevgisiyle, şefkatle sevin. Birbirinize saygı göstermekte yarışın. Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. Sevinenlerle sevinin, ağlayanlarla ağlayın. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. Bütün insanlarla barış içinde yaşayın. Sevgili kardeşler, kendi kendiniz için öç almayın, bunu Tanrı’nın gazabına ( yargılamasına) bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Rab diyor ki öç benimdir, kötülüğün karşılığını ben vereceğim’ Yine yazılmıştır: ‘Düşmanın acıkmışsa onu doyur, susamışsa su ver. Bunu yapmakla onun başı üzerine ateş korları yığarsın ( onu utanca boğarsın).’ Kötülüğe yenilme, ancak kötülüğü iyilikle yen’(İncil, Romalılar 12:9-21).

    Bu ayetleri yaşamakla yükümlü olan bir Hıristiyan’ın, bırakın savaş yapmayı, insanları incitmekten bile sakınması lazımdır. Bazı kişiler ” bu ayetler çok güzel ama uygulanabilir mi?” diye sorabilirler. İncil bize, yaşanamayacak bir hayatı sunmuyor, tersine İsa Mesih ve bütün gerçek izleyicileri tarafından yaşanmış bir hayattan söz ediyor. Gerçek Hıristiyanlar, bu hayatı yaşadılar, yaşıyorlar ve yaşayacaklardır. İsa Mesih suçsuz yere öldürüldü, haç üzerinde asılı iken şunları söylüyordu.

    ‘Ey baba, onları bağışla; çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar’ (İncil , Luka 23:34).

    İsa’nın ilk izleyicilerinden olan İstefan, Yahudiler tarafından taşlanıyor, hiç karşılık vermiyor ve onun da son sözleri şöyle oluyordu:
    ‘Ya Rab, onlara bu günahı yükleme ( sayma) (İncil, Elçilerin İşleri, 7:60).

    Yanlış Anlaşılan Ayetler

    İncil’in okuyan herkes İsa Mesih’in şiddet yanlısı olmadığını rahatlıkla anlayabilir. Fakat bazı yazarlar, İncil’de yer alan bazı ayetleri anlamazlıktan gelerek Hıristiyanlığın barışçı bir inanç olmadığını ileri sürmektedirler. Şimdi yanlış anlaşılan bu ayetleri beraber inceleyelim ve Hıristiyanlığın barışçı bir inanç olup olmadığına beraber karar verelim.

    ‘Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben oğulla babasının, kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim. İnsanın düşmanları, kendi ev halkı olacaktır’ (İncil, Matta 10:34-36).

    ‘Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim. Bundan sonra bir evde beş kişi olacak, üçü ikiye, ikisi üçe karşı ayrılacaklar. Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır’ (İncil, Luka 12:51-53).

    Bu ayetlerde anlatılmak istenen nedir? İsa Mesih, yine bir yerde şunları söylüyor:

    ‘Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek’ (İncil, Matta10:22).

    İsa Mesih bu ayetlerde, kendisine inanacak kişilerin çekeceklerinden sıkıntılardan söz etmektedir. İsa Mesih’in bu sözleri hemen, Hıristiyanlığın daha ilk yıllarında gerçekleşmeye başladı. O’nun 12 öğrencisinden, sadece biri – Yuhanna- doğal bir ölümle öldü. Diğerleri çeşitli şekillerde idam edilerek öldürüldüler. İlk Hıristiyanlardan birçok kişi aç aslanlara atıldı, diri diri ateşle atıldı, çarmıha asıldı ve daha birçok şekillerde şehit edildi. Ama bütün bunların ortak bir özelliği vardı: Kendilerine kötülük edenlere karşı kötülük düşünmediler.

    Çünkü Efendilerinin şu sözünü unutmuş değillerdi:

    ‘Fakat ey dinleyenler, size diyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik edin, size lanet edenlere iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin’ (İncil, Luka, 6:27-28).

    Evet, Hıristiyanların inancı, kendilerini her sıkıntıda ayakta tutabilecek güçtedir. Hıristiyanlık tarihi, aç aslanlara doğru giderken, ilahiler okuyan cesur Hıristiyanlarla doludur.

    Bu ayetleri yanlış yorumlayan kişiler, bu ayetlerin anlamını İslamiyet’i bırakıp Hıristiyanlığı seçenlere sormalarını tavsiye ederiz. Ülkemizde, Hıristiyanlığı seçtiği için, ya Hıristiyanlığı ya da ailesini terk etmek zorunda bırakılan “oğullara, kızlarla, gelinlerle, kocalarla ve kaynanalarla” doludur. Yani Hıristiyanlığı seçen bir kişiye ilk önce ailesi düşman oluyor. Bu durum Yahudilerde ve putperestlerde de öyle idi. İşte İsa Mesih bu gerçeği vurgulamak istemiştir. İsa Mesih’in şiddet kullanılmasına her zaman karşı çıktığına dair İncil’den iki örnek verelim:

    ‘İsa kendi önünden haberciler gönderdi. Bunlar, kendisi için hazırlık yapmak üzere gidip Samiriyeliler’e ait bir köye girdiler. Ama Samiriyeliler Kudüs’e gitmekte olan İsa’yı kabul etmediler.

    Öğrencilerden Yakup ile Yuhanna bunu görünce, ‘Rab, bunları yok etmek için bir buyrukla gökten ateş yağdırmamızı ister misin?’ dediler. Ama İsa dönüp onları azarladı. Sonra başka bir köye gittiler’(İncil, Luka 9:52-56 ).

    İsa Mesih’in çarmıha gerilmek üzere tutuklandığında meydana gelen olay ve İsa Mesih’in bu olaya yaklaşımı ise çok açıktır:

    ‘İsa’yı yakalayıp tutukladılar. İsa’yla birlikte olanlardan biri ani bir hareketle kılıcını çekti, başkahinin kölesine vurup kulağını uçurdu. O zaman İsa ona, ‘Kılıcını yerine koy!’ dedi. ‘Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. Yoksa Babamdan yardım istemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir. Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelirdi?’ (İncil, Matta, 26:50-54).

    Eğer İncil’in Luka bölümü 22:51 ayete bakarsanız İsa Mesih’in o kişinin kulağını iyileştirdiğini görürsünüz. Hıristiyanlığın tek kaynağı olan İncil’de yer alan, sevgi ve barışçılık üzerine birkaç ayet daha:

    ‘Ama gökten gelen bilgelik her şeyden önce paktır, sonra barışçıl, yumuşak ve uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle – özelliklerle- doludur’ (Yakup, 3:17).

    ‘Kötülüğe kötülükle, sövgüye sövgüyle değil, tersine kutsanmayla karşılık verin’(1.Petrus , 3:9).

    Eğer bir kimse ‘Tanrı’yı seviyorum der ve kardeşinden nefret ederse, yalancıdır. Çünkü görmüş olduğu kardeşini sevmeyen, görmemiş olduğu Tanrı’yı sevemez. ‘Tanrı’yı seven, kardeşini de sevsin’ diyen buyruğu biz İsa Mesih’ten aldı’ (1.Yuhanna , 4:20-21).

    “Kardeşinden nefret eden karanlıktadır, karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık, onun gözlerini kör etmiştir’(1.Yuhanna , 2:11).

    ‘Sakın kimse kötülüğe karşı karşılık vermesin. Birbiriniz ve tüm insanlar için her zaman iyiliği amaçlayın’ (1.Selanikliler 5:15).

    Bu ayetlerden kolayca anlaşılabileceği gibi, hiçbir savaşı Hıristiyanlığa mal etmek mümkün değildir.

    (Blog kardeşliğinden alıntı)
    __________________

    #31354
    Anonim
    Pasif

    Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. Yoksa Babamdan yardım istemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir.
    yukarıdakı mesaj dan ıncılde gecen ayetın ıcınden ısa as yardım ıstersem onıkı tumen melek gonderılır dıyor neden meleklerı cagırırım gelırler demıyor yoksa ısa as cagırması ıle gelmezlermı? yanı ısa as rab olması baba olan rabbe olan muhtaclıgını ortadan kaldırmıyormu?veyahut yerdekı ıslerın rabbımı oluyor?ben bunları anlayamadım bırde yukarıda sıte yonetımının yukarıdakı guvercının sorularına cevap veremeyısı celıskılı bır durum ortaya cıkarıyor daha bılgılı bırısı guvercının yazdıgı ayetlerın cevabını verebılır

    #31360
    Anonim
    Pasif
    güvercin;10529 wrote:
    Matta(10:34) ve Matta (10:35)

    “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç
    getirmeye geldim.

    Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına
    ayrılık sokmaya geldim.

    LUKA (LUKE) BÖLÜM 12

    49 «Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden alevlenmiş olsaydı!

    50 Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum!

    51 Yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık getirmeye geldim.

    52 Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç, üçe karşı iki bölünmüş olacak.

    53 Baba oğluna karşı, oğul babasına karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı, gelin kaynanasına karşı olacaktır.»

    bu gibi daha baska ayetler var.

    15 Yakınınızdaki uluslara ait olmayan sizden çok uzak kentlerin tümüne böyle davranacaksınız.

    Yukaridaki ayetlerde Mesih gercekten soyledi cikmistir,

    Bugun Iran`da HRISTIYAN OLAN murted sayilip idam edilmektedir, Bugun hristiyan olan bir insan AILESI TARAFINDAN RED edilmektedir,

    Isa`nin burada anlattigi budur,

    Yoksa Mesih BEN SIZE KILIC GETIRDIM GIDIP ADAM OLDURUN dememistir,

    Bunu gercekten anladiklari halde bazi ARKADASLARIMIZ, defalarca, yuzlerce kez ayni soruyu sormaktadirlar,

    O zaman insanin aklina, ACABA BASKA LEKE CALMAK ICIN BIRSEY BULAMADIKLARI icinmi sorusu geliyor,

    Eski Antlasmadaki ayetler ise,

    Tanri onlara baris oneriyor, onlarin dogru yola gelmesini istiyor, Tanri onlarin PUTPERESTLIKTEN, ESCINSELIKTEN VAZGECMESINI istiyor, ama bunlar vazgecmeyincede Tanri Gazabini gonderiyor.

    Acaba Tanri bu gazabi vermekte haksizmiydi?

    #31359
    Armagan
    Anahtar yönetici
    seda-nur;10554 wrote:
    Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. Yoksa Babamdan yardım istemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir.
    yukarıdakı mesaj dan ıncılde gecen ayetın ıcınden ısa as yardım ıstersem onıkı tumen melek gonderılır dıyor neden meleklerı cagırırım gelırler demıyor yoksa ısa as cagırması ıle gelmezlermı? yanı ısa as rab olması baba olan rabbe olan muhtaclıgını ortadan kaldırmıyormu?veyahut yerdekı ıslerın rabbımı oluyor?ben bunları anlayamadım bırde yukarıda sıte yonetımının yukarıdakı guvercının sorularına cevap veremeyısı celıskılı bır durum ortaya cıkarıyor daha bılgılı bırısı guvercının yazdıgı ayetlerın cevabını verebılır

    Sevgili Seda Nur, güvercinin sorularının yanıtı forum içerisinde zaten verilmiştir. Her defasında aynı soruları başka şekillerde getirip konu açmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca bu sorulara cevap veremediğimi nereden çıkarıyorsunuz? Burada verilen yanıtlar sizi tatmin etmediyse bu sizin veya böyle düşünenlerin sorunudur. Çünkü yukarıdaki yanıt Kutsal Kıtabın savaş konusuna nasıl baktığının genel ve standart bir yorumudur. Bunun dışında başka bir yorum beklemeyin. Güvercinin sorularına verilecek yanıtlar benim verdiğim cevapta var. Kutsal Kitabın, özellikle de İncilde İsa Mesihin hiçkimseyi savaşa kışkırttığını, din için inanlıları savaşa sürdüğünü iddia edemezsiniz. Böyle bir uygulama hristiyanlık tarihinde ne görülmüştür ne de öğretilmiştir. İsa bütün bu sözkonusu ayertlerde ruhsal savaştan ve Kendisine iman edecek kişilerin karşılaşacağı veya ugrayacagı baskılardan, zulümlerden söz etmektedir. Yoksa hiçbir zaman gidin kılıç alıp din adına savaşın dememiştir.

    #31350
    Anonim
    Pasif

    Silahlarımız var, bu doğru. Fakat bizim silahlarımız adam öldürmek için değil bilakis ölümden gerçek yaşama geçmek için.

    Bedende yaşıyorsak da, bedene dayanarak savaşmıyoruz. Çünkü savaşımızın silahları dünyasal silahlar değil, kaleleri yıkan Tanrısal güce sahip silahlardır. Safsataları ve Tanrı bilgisine karşı diklenen her engeli yıkıyoruz, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılıyoruz.

    Bizler için söz konusu olabilecek tek savaş Şeytan’la olan savaştır. Ve zayıf , günahlı benliklerimiz ancak Kutsal Ruh ile güç bulur bu savaşta.

    #31370
    Anonim
    Pasif

    ben sızın verdıgınız cevabınızı okudum ama sanırım sız soruyu ıyı okumamıs olmalısınızkı cevap verırken bazı seylerı gozden kacırmısınız sanırım
    Matta(10:34) ve Matta (10:35)

    “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç
    getirmeye geldim.

    Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına
    ayrılık sokmaya geldim.

    YASA KİTABI (DEUTERONOMY) BÖLÜM 20

    10 “Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin.

    11 Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler.

    12 Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın.

    13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.

    14 Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB’bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz
    ben su ıncıl ayetlerınede bır acıklama getırmenızı umuyordum

    #31372
    Anonim
    Pasif
    seda-nur;10584 wrote:
    ben sızın verdıgınız cevabınızı okudum ama sanırım sız soruyu ıyı okumamıs olmalısınızkı cevap verırken bazı seylerı gozden kacırmısınız sanırım
    Matta(10:34) ve Matta (10:35)

    “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç
    getirmeye geldim.

    Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına
    ayrılık sokmaya geldim.

    YASA KİTABI (DEUTERONOMY) BÖLÜM 20

    10 “Bir kente saldırmadan önce, kent halkına barış önerin.

    11 Barış önerinizi benimser, kapılarını size açarlarsa, kentte yaşayanların tümü sizin için angaryasına çalışacak, size hizmet edecekler.

    12 Ama barış önerinizi geri çevirir, sizinle savaşmak isterlerse, kenti kuşatın.

    13 Tanrınız RAB kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.

    14 Kadınları, çocukları, hayvanları ve kentteki her şeyi yağmalayabilirsiniz. Tanrınız RAB’bin size verdiği düşman malını kullanabilirsiniz
    ben su ıncıl ayetlerınede bır acıklama getırmenızı umuyordum


    Sayin Seda nur

    Sizin ögrenmek amaciyla bu sorulari sordugunuza inanmiyorum.Cünkü sorununuza Evangelist kardes gayet acik bir sekilde cevap vermis iken hala anlamamis olmaniz bende derin bir kusku yaratmistir.Yine de size sok kez anlamaniz icin ayetlere aciklik getirmek isterim.

    1.ayette gecen “Yeryüzüne baris getirmeye geldigimi sanmayin! Baris degil, kilic getirmeye geldim” cümlesinden hemen sonra zaten ayetin ne anlama geldigi isa Mesih tarafindan aciklanmistir.Dikkat ederseniz baris kelimesinin zitti olarak savas denmemistir.Cünkü Isa Mesih burda “kilic” derken “ayriligi” kastetmistir.Isa Mesih kendisine iman edenlerle etmeyenler arasinda gerek ev halkindan olanlar ve gerekse diger inanclardan olan insanlar tarafindan kabullenmeyeceklerini,dislanacaklarini ve zulme ugrayacaklarini belirtiyor.Gercekten de Isa Mesih’e iman edenler her zaman gerek ailelerindeki bireyler tarafindan ve gerekse icinde yasadiklari toplumdan dolayi sürekli hor görülüp,dislanmislardir.Bunu en iyi müslüman toplumlarinda da görmekteyiz.Sadece müslüman toplumlarinda degil kendilerine hristiyan toplumlar da dedigimiz Avrupa ve Amerika ve diger ülkelerde bile Isa Mesih’e yürekten iman edenler diger mezhepsel inanclara bagli hristiyanlar tarafindan bile dislanmaktadir,kabul görmemektedir.Bunu ben kendi yakin cevremden ve ailemden de görmekteyim.

    2.Ayette yazdiginiz ayetler Tevrat’ta gecen ayetlerdir.O dönemde insanlarin Tanri’ya karsi olan suclari,inancsizliklari,isyanlari ve putperestlikleri Tanri tarafindan dogrudan yargilaniyordu.Bu yargida coluk cogugun da bulunmasi Tanri’nin Adil oldugu ve sucsuz ve günahsiz hic kimseyi cezalandirmayacagi gercegini degistirmez.Nuh’un tufani oldugunda ya da Sodom ve Gomorro kentlerinin yargilanip üzerine ates ve kükürt yagdirildigi zamanda da o zamanda yasayan cok sayida coluk cocuk oldugunu unutmayalim.

    Yine dikkat ederseniz 13.ayette Tanriniz RAB kenti elinize teslim ederse.. ifadesi var.Tanri’nin dogrudan yönlendirmesi söz konusu.Tanri o kente yargisini bildirmis ve Israil halki da Tanri’nin bu yargisini yerine getirmistir.

    Isa Mesih geldikten sonra dünyasal savaslar yerine ruhsal savaslar dönemi acilmistir.Bunu en iyi Incil’deki su ayet acikliyor. cünkü savasimiz insanlara karsi degil,yönetimlere,hükümranliklara,bu karanlik dünyanin güclerine,kötülügün göksel yerdeki ruhsal ordularina karsidir.
    Efesliler 6,12

    Sayin Seda nur Incil’i okurken dikkatli ve anlamaya calisarak okuyun.Öyle yüzeysel ve gecistirerek okumaniz hic bir ise yaramayacaktir.Bir ayeti de cimbizlayarak okumak yerine öncesinde ve sonrasindaki ayetlerle beraber degerlendirin.Cogunlukla ne demek istendigi zaten öncesinde ve devaminda aciklanmistir.Yeter ki anlamaya calisalim.

    Rab ruhsal gözlerinizi acsin ve sizi bereketlesin.

    #35389
    Anonim
    Pasif

    çok enteresandırki İncil’de ve Kur’an da yazılı olan savaş ile ilgili bilgiler nerdeyse aynı ve hala sizler hristiyanlıkta savaş yok diyorsunuz halbuki gayet açık ve net yazılmış işte sizlerdede var ilk önce teslimiyet istein diyor vermzlerse kuşatın yani savaşın alın diyor peki bazı üylere bunu okumamışlarmıda islam dininde öldürmek vardır diyorlar..!Yanlış bir mantık bence savaşın gerektirdiği şey kan dökülmesidir tabi u masum insanları öldürmek değildir ki keza ben ne hristiyanlıkta nede müslümanlıkta haksız yere masum insanların öldürüldüğüne inanmıyorum…

    Hepinizi Yürek Selamlıyorum…
    Desteklerinizi esirgemediğiniz için sonsuz teşekkürler…
    Sayenizde bilgi ediniyoruz…
    Ben Dinimde her nekadar hem fikir ve emin olsamda…
    İncili Tam layikiyle okuyup sorularımı soracağım…

    Sonsuz Saygı ve Sevgilerimle…

    #35395
    Anonim
    Pasif

    Sayın Moch,
    İncilde de olduğunu iddia ettiğiniz ” savaşın, öldürün, size boyun eyerlerse öldürmeyin, cizye karşılığında yaşasınlar” gibi ifadeler içeren bir tane bile ayet gösterin ve lütfen buraya yazın.

    İslam’ın hiçbir ayetini kafamıza göre yorumlamıyoruz.Olan ayetleri yazıyoruz. Hadislere de güvenilmez diyorsunuz, o yüzden hadislerden örnek vermiyorum, ama isterseniz muhammed’in nasıl biri olduğuyla ilgili hadisleri yazabilirim. Onun nasıl bir sapık olduğunu, akli dengesinin ne kadar bozuk olduğunu, kana susamış, nefret dolu biri olduğunu yazabilirim. Ama eminim siz görmek, okumak istemeyeceksiniz. Bahaneleriniz her zaman var olacak. Asıl siz düşünün yazdıklarınızı ve nasıl hesap vereceğiinizi Yargı Günü.

    Altın Oran saçmalığına gelince, kuranın neresinde altın oran tarifi varmış. Açıkça söylüyorum ki yoktur. Saçmalık. Uydurmadır. Da Vinci şifresinden sonra ortaya çıktı bu iddia. Bunun da nedeni müslümanların ekmeğine yağ süren” İsa yalnızca bir insandı, kilise gerçekleri saklıyor, Hristiyanlık safsata” düşüncesinin bu kitapta dile getirilmesiydi. Müslümanlar bu kitabı çok sevdi. Ha bir de Tanrı tanımazlar çok sevdi. Neden acaba. Ben söyleyeyim. İki grup da Şeytan safsatalarına, yalanlarına inanıyor da ondan. Biri Kurana ve Muhammed’e (sahte peygamberdir, vahiyde bahsedilen pek muhtemel odur) , diğer grup da evrim saçmalığına inanır. Her ikisi de Şeytanın İnsanları kandırmak için yarattığı inançlardır.

    Madem üslubunuzu sertleştirdiniz ben de sertleştiriyor ve şöyle diyorum. Hey akıllı olduğunu iddia eden sen, ilk önce rol yapmayı bırak, önce kendine bak. Al eline Kuranı oku. Adam akıllı oku. Birilerinin sözlerini söyleyip durma, hikayeleri bırak. Araştır. Muhammedin hayatını araştır. Sonra da Kutsal Kitabı oku. Hakkını vererek her iki inancı araştır. Sonra gel tartışalım.

    Ama ısrarla bizi değiştirmeye çalışırsan boşver hiçbir anlamı yok, biz değişmeyiz. Gerçeği biliyoruz, görüyoruz,tanıyoruz. Gökten bir melek inse ve aksini söylese, Mesih Rab değildir, Tanrı kuzusu değildir dese onu lanetleriz. İnanmayız. Bırak iddia ettiğiniz uydurma kuran mucizelerini, daha da etkili gerçek bir mucize gerçekleşse ve inancımızın aksini bildirse gene de inanmayız.

    #35396
    Anonim
    Pasif

    @tuba 19165 wrote:

    Sayın Moch,
    İncilde de olduğunu iddia ettiğiniz ” savaşın, öldürün, size boyun eyerlerse öldürmeyin, cizye karşılığında yaşasınlar” gibi ifadeler içeren bir tane bile ayet gösterin ve lütfen buraya yazın.

    İslam’ın hiçbir ayetini kafamıza göre yorumlamıyoruz.Olan ayetleri yazıyoruz. Hadislere de güvenilmez diyorsunuz, o yüzden hadislerden örnek vermiyorum, ama isterseniz muhammed’in nasıl biri olduğuyla ilgili hadisleri yazabilirim. Onun nasıl bir sapık olduğunu, akli dengesinin ne kadar bozuk olduğunu, kana susamış, nefret dolu biri olduğunu yazabilirim. Ama eminim siz görmek, okumak istemeyeceksiniz. Bahaneleriniz her zaman var olacak. Asıl siz düşünün yazdıklarınızı ve nasıl hesap vereceğiinizi Yargı Günü.

    Altın Oran saçmalığına gelince, kuranın neresinde altın oran tarifi varmış. Açıkça söylüyorum ki yoktur. Saçmalık. Uydurmadır. Da Vinci şifresinden sonra ortaya çıktı bu iddia. Bunun da nedeni müslümanların ekmeğine yağ süren” İsa yalnızca bir insandı, kilise gerçekleri saklıyor, Hristiyanlık safsata” düşüncesinin bu kitapta dile getirilmesiydi. Müslümanlar bu kitabı çok sevdi. Ha bir de Tanrı tanımazlar çok sevdi. Neden acaba. Ben söyleyeyim. İki grup da Şeytan safsatalarına, yalanlarına inanıyor da ondan. Biri Kurana ve Muhammed’e (sahte peygamberdir, vahiyde bahsedilen pek muhtemel odur) , diğer grup da evrim saçmalığına inanır. Her ikisi de Şeytanın İnsanları kandırmak için yarattığı inançlardır.

    Madem üslubunuzu sertleştirdiniz ben de sertleştiriyor ve şöyle diyorum. Hey akıllı olduğunu iddia eden sen, ilk önce rol yapmayı bırak, önce kendine bak. Al eline Kuranı oku. Adam akıllı oku. Birilerinin sözlerini söyleyip durma, hikayeleri bırak. Araştır. Muhammedin hayatını araştır. Sonra da Kutsal Kitabı oku. Hakkını vererek her iki inancı araştır. Sonra gel tartışalım.

    Ama ısrarla bizi değiştirmeye çalışırsan boşver hiçbir anlamı yok, biz değişmeyiz. Gerçeği biliyoruz, görüyoruz,tanıyoruz. Gökten bir melek inse ve aksini söylese, Mesih Rab değildir, Tanrı kuzusu değildir dese onu lanetleriz. İnanmayız. Bırak iddia ettiğiniz uydurma kuran mucizelerini, daha da etkili gerçek bir mucize gerçekleşse ve inancımızın aksini bildirse gene de inanmayız.

    Dikkatini çekerim karşı çıkanlarla savaşmak gerekirse savaşın diyor!
    Savaşın şartlarını bilmiyorsan Haçlı Seferleri ile ilgili araştırma yapmalısın ve haçlıların ne kadar masum insanı gereksiz yere öldürdüğünü anlayacaksın…
    Hz.Muhammed ile ilgili bahsettiğin tabirlerin ayetlerinin bulunduğu sureyi komple yaz görelim…!Okuyalım…!Merak etmeyin Hakkın vaad ettiği hesap gününde sevaplarımla günahlarımla hesaba çekileceğim…

    Madem müslümanlar şeytanın vesvesesine inandılar peki neden dünyada bu kadar çok müslüman mevcut?Bu kadar insan senden az zekasımı var?Allah insanlara uyarıcı peygamberler gönderdi.İnsanlar inanmadı sapkınlığa düştüler.Allah kullarını kurtarmak için tekrar peygamberler gönderdi.Sizin mantığınızda düşünürsek Hz.İsa Dünyada yokken diğer peygamberleri o gönderdi?Madem o Rab ozaman diğer peygamberlerin yapamadığını yapmak için kendisimi geldi?Yahudiler Hz.İsa(A.S) yı öldürdükleri için sevince boğuldular!Müslüman inancına görede Hz.İsa ölmedi göğe yükseldi.

    Ben kesinlikle üslubumu sertleştirmedim.Evet aklım var ki Müslümanım.Rol yapmamı gerektirecek bi sahne yok.Kur’an ı da okuyorum.Kimsenin sözünüde çalmıyorum.Sizden fazla araştırıyorum.Hz.Muhammed(S.A.S)’in hayatını okudum.Bence sende bak hazır ramazan ayı televizyonlarda hayatı ile detaylı bilgiler veriliyor okumasanda dinleyebilirsin…

    Ben hiçbir hristiyanı müslüman etme çabasında değilim.Size herhangi bi şekilde davettede bulunmadım.Ben sadece kendimce yanlış olan şeylerin doğruluğunu savunuyorum.Sizlerede en ufak saygısızlık etmiyorum.Size apaçık delillerde gelse inamazsınız o da sizin probleminiz.Uydurma diye tabir ettiğin Kur’an Allah’ın sözüdür.Biraz saygılı olursan sevinirim.Ben İncil için uydurma veya yalan demedim o halde sende diyemezsin.Diyebilmen için benden İncilin uydurma olduğunu duyman gerekir.

    Saygılar…

    #35406
    Anonim
    Pasif

    Buyur Tuba hanim demissin, sorular. Aman ne de büyük birsey bulmussun öyle. Sen bunu bulabiliyorsun da sunu niye bulamiyorsun: Bizler Mesih isa nin kani üzerinden Tanrinin insanla yaptigi ikinci antlasmaya tabiyiz. Bu nedenle hristiyan, türkcede Mesihci olarak adlandiriliyoruz. Senin zahmet edip buldugun bölüm Tanrinin seriat anlasmasina ait kisimdandir. Mesih isa nin araciligiyla yapilmis olan Tanrinin lütuf anlasmasi bizim varolus sebebimizdir ve seriat Mesih olan Isa araciligiyla bizde asilmistir.

    #35410
    Anonim
    Pasif

    Uzun bir süreden sonra herkese yeniden selamlar… Forumda bugünler yoğunlaşan tartışmaları gördüm, yazayım dedim:

    Sayın ‘Sorular’ bu döktürdüğünüz metinler İnciller’den değil… Eski Ahit’ten. İnciller dört ayrı havarinin şahitliklerinden oluşan Yeni Ahit Metinleridir. Yeni Ahit’in ‘Yeni Ahit’ olarak nitelenmesinin sebebi Eski Ahit devri ve zihniyetine son vermesiyle alakalıdır, mantıken de anlaşılabileceği gibi.

    Sizler daha ‘İnciller’, ‘Yeni Ahit’, ‘Eski Ahit’ gibi kavramların ne olduklarını bilmeden bu tür tartışmalara girmeye salahiyetli olduğunuzu düşünüyorsunuz. Şöyle bir oturup düşünün kendi kendinize… bu tür bir tutum doğru mu? Salih bir sonuca vardıracak türden mi bu tür bir zihniyet?

    Üstelik… tüm bu buraya yerleştirmiş olduğunuz Eski Ahit bölümleri çok somut tarihi anlarla ilgili. Eski Ahit’te bile, yani, öyle gelecek nesiller için de geçerliliği olan savaş yollu yayılmacılık emreden öğretiler yoktur. Ama bunun anlaşılabilmesi için tüm Kitab-ı Mukaddes’in (Eski ve Yeni Ahitler’in tüm metinlerinden oluşan yekün metin) önyargısız bir niyetle oturulup okunması, incelenmesi gerekir.

    İslamiyet ile olan sorun İslamiyet’te bu tür bir şiddet yollu yayılmacılığın sürekli geçerliliği olan bir öğreti niteliğinin olmasından kaynaklanıyor. Yani İslamiyet’te dünyanın ‘dar-ül harb’ ve ‘dar-ül İslam’a bölünmüşlüğü, buna son verilmesi için ‘cihad’, ‘gaza’, ‘zımmilik’, ‘cizye’ gibi uygulamaların dinin esaslarından sayılması sorunu yaratan. Yoksa tarihte olmuş bitmiş tekerrürü emir ve şart koşulmayan bir takım olaylardan ibaret olsaydı İslam peygamberi zamanlarındaki şiddet içeren olaylar, o zaman pratikte sorun teşkil etmezdi İslamiyet’in öğretisi.

    Başka sözlerle söylenecek olsa… İslamiyet’in problem olarak algılanışı varlığının başka inançlara mensup olanların kendilerine, vicdani özgürlüklerine yönelik sürekli bir tehdit teşkil ediyor olmasından (gerçekten, bırakın Hristiyanlığı… sizin ‘ılımlı Budizm’, ‘ılımlı Zerdüştilik’, ‘ılımlı Taoizm’ gibi terimlere rastladığınız olmuş mu hiç? Bu ‘ılımlı’ yakıştırması sadece İslamiyet’ten bahsedildiğinde kullanılan bir sıfat… tesadüfi mi bu sizce?).

    İbrani cemaatinin tarihi boyunca İslamiyet’te olduğu gibi bir yayılmacılığa kalkışmamış olması bu izah edilenlerden dolayıdır zaten.

    Esenlikler…

    #35430
    Anonim
    Pasif
    sorular;19214 wrote:
    Arkadaşım birincisi benimle konuşurken üslubunuza dikkat edin, ben yeni ahitle eski ahitin ayrımını bilmeyecek kadar cahil değilim. kendinizi üstün görmeniz nedeni ile küçümseyici üslup kullanmayın lütfen. ikincisi birçok arkadaşınız kitabı mukkaddesin tamamına İNCİL demekte, o zaman bir daha demesinler! Ayrıca konuyu saptırmışsınız, asıl konu gözden kaçsın diye. Ayetleri döktüren ben değilim, ayetler tevrattan. Tanrı sevgidir diyorsunuz ama çağlara göre öç alıcı kadın ve çocukları katlettiren bir tanrı portresi çiziyorsunuz. İsa ben kaldırmaya gelmedim tamamlamaya geldim diyor, siz eski ahit hükümlerini uygulamıyorsunuz.İslamiyette ayet hükümlerinin iptal edilmesine karşı çıkıyorsunuz, eski ahitteki hükümleri geçersiz sayıyorsunuz. Tevrattaki bu şiddet ayetlerini sadece o döneme ait diyerek normal sayıyorsunuz(Yani bir defada olsa bu kadar büyük şiddeti tanrıya yakıştırıyorsunuz.), Kurandaki ayetlerin acaba sadece o döneme mi ait olup olmadığını düşünmeden yorum yapıyorsunuz. Kitabı mukaddesi bir bütün olarak okumak lazım diyorsunuz, Kurandaki ayetleri bile bütün olarak ele almayıp parça parça yorumluyorsunuz. Ne diyeyim ki yayınlanmasa da mesajı göndereyim ben, çünkü bu kadar haksızlık beni epey yordu.

    1.Kutsal Kitab iki bölümden olusur.Isa Mesih’ten önceki bölüme Eski Ahit Isa Mesih’ten sonrakilere ise Yeni Ahit denilir.

    2.Isa Mesih’te her iki bölüm tamamlanmis oluyor.

    3.Incil Yeni Ahit’in 27 bölümünden biridir.Müjde anlamina gelmektedir.

    4.Tanri önce de simdi de ve sonra da SEVGI’dir.Degisen birsey yoktur.

    5.Tevrat’ta siddet ayetleri olmasi Tanri’nin Sevgi Tanri olmasini degistirmiyor.Cünkü Tanri ayni zamanda öc alan,Adil ve Yargilayan ve suclari cezasiz birakmayan bir Tanri’dir.

    6.Islamiyet Nuh Tufan’ini kabul ediyor bildigim kadariyla. Bu tufan dacok sayida coluk cocuk ve kadinlar can vermislerdir. :Üstelik size göre Muhammet Allah’in izniyle cesitli savaslar yapmis ve insanlari katletmistir.Bu durumda sizin igneli bir sekilde su yaziyi yazmaniz art niyetli ve bazi seyleri görmek istemediginizi ortaya koyuyor.
    [quote=sorular;19214
    Tevrattaki bu şiddet ayetlerini sadece o döneme ait diyerek normal sayıyorsunuz(Yani bir defada olsa bu kadar büyük şiddeti tanrıya yakıştırıyorsunuz.).[/quote]

    7.Kutsal Kitab’i bir bütün olarak almiyorsunuz,anlamiyorsunuz ve anlamak da istemiyorsunuz.Anlamak istiyorsaniz anlayamadiginiz yerleri SORUNUZ.

    8.Kuran ve Islamiyet hakkinda yorum yapmak ve konusmak istemiyoruz.Bu konuda bilgisiz oldugumuz icin degil gereksiz gördügümüz ve bos yere zaman harcamamak icin bunu istemiyoruz.Cünkü daha Müjde’yi isitmeyen cok insanlara ulasmak arzusundayiz.

    9.Size kaba davranildigini ve kücümsenmekle suclandiginizi zannediyorsunuz.Ben öyle birsey görmedim ama öyle bir sey olmussa da sizden forum adina özür dileriz.

    10.Gercekten sorulariniz varsa ve ögrenmek arzusundaysaniz size yardimci olmak isteriz.

    Ek olarak sizin yazdiginiz “hep aynisiniz”sözünüz hem kücümseme hem de yargi icerdiginden yakinda kalkdirilacaktir.

    Rab ruhsal gözlerinizi acsin ve size esenlik yolunu göstersin.Amin.

    SEvgiler

    TANRISEVGIDIR.png

    #35439
    Anonim
    Pasif

    ‘Sorular’ kardeşim bak, seni rencide ediyoruz diye hayıflanıyorsun ama ‘hepiniz aynısınız’ türünden gayetle saldırganca sözler savurmaktan hiç esirgemiyorsun kendini. Sana özelde yollamış olduğun mesajına cevabımda da değindiğim gibi, rencide edilmişlik rolü vicdanen saldırganlığa izin elde etmemize bahane yollu kullanılır sık sık… çok dikkat etmemiz gereken bir husustur bu :-)

    Rahat ol, kimsenin kimseyi aşağıladığı, kendisini üstün falan gördüğü yok bu forumda. Kalben Hz. İsa Mesih müridi olan herkes kibrin ne kadar azgın bir zehir olduğunu bilir. Zaten insanda sahih bir hikmetin varolduğunda insanın nefsinin çabasından değil, Ruh-ul Kudüs’ün lütfundan olduğunu da gayet iyi tanır.

    Söylediklerine gelince:

    İsa Mesih Yasa’yı feshetmek için değil, tamamlamak için geldim’ dediğinde Musa’ya verilmiş on emri kastediyor. On emrin içersinde ise ‘katletmeyeceksin’ diye de bir emir var.

    İsa Mesih’in Yasa’yı tamamlayıcılığı ise bu emirlerin cezalandırılma korkusundan işlenen, zoraki, riyaya sürükleyen nefsi bir uygulama olarak değil, Ruh’ul Kudüs’ün insana verdiği doğrudan ilham sayesinde zuhur etmesiyle ilgili.

    Hz. İsa Mesih’teki yaşamda tüm bu yasanın emrettikleri bir yükümlülük olarak değil, Tanrı ile olan doğrudan ilişkinin doğal bir sonucu olarak yeşerir. İsa Mesih, Tanrı’ya olan itaatın zoraki yükümlülük gibi görülmesinden doğan riyaya son vererek Yasa’yı tamamlıyor. Cezalandırılma korkusundan olan sevabın hiç bir değeri yoktur da ondan. Değeri olan tek sevap sevgi ile, kalpten, sevinçle işlenendir. Sevabın sevinçle olması ise, bencilliğe batmış insanoğlu için sadece Tanrı’nın doğrudan Kutsal ruhunu insanın hayatına estirmesiyle mümkündür. İşte Hz. İsa Mesih’in çarmıha gerilişi de bu gerçeğin insanlara müjde edilmesi uğrunda kafir sayılıp idam edilmeyi bile göze almasıyla oluyor.

    Hz. İsa Mesih’in öğretisinin merkezinde insanın yasaya hizmet etmek için değil, yasanın insana hizmet etmesi üzere yaratıldığı yaklaşımı vardır. Yasa kendiliğinden hiç bir şey ifade etmez. Olsa olsa daha başka bir şırk vesilesi olur. Yasa Hristiyanlık öğretisinde sadece bir araçtır… amaç değildir ve… insana hizmet etmesi üzere vardır. Gereklidir ama sadece bir araç olarak. Yani başka bir şekilde söylenecek olsa: din insan içindir, insan din için değildir. İşte İsa Mesih’in Yasa’yı tamamlayıcılığı bu bunca hassas ayrıntıda bulunur.

    Ve tabi ki… insan olana hassasiyet şarttır… Bu ayrıntıyı algılayabilecek hassasiyet olmadı mı Tanrı’ya tapılacağına yasaya tapılır, Tanrıseverliği bahane edinen bir putperestlik bayağılığı hasıl olur. Yeni Ahit anlatılarında Mesih’i çarmıha gerdirenler bu tür bir putperestliğe batmış kişilerdir hep.

    … … …

    Evet, Kitab-ı Mukkades’in Eski Ahit bölümünde Tanrı’nın bazı çok özel durumlarda ‘öldürün’ dediği oluyor (Kendisi hayatın da ölümün de mutlak hükümdarı nasıl olsa) ama bu o tarihi anlardan münezzeh genel geçerliliği olan bir emir değil. Yani Eski Ahit’in hiç bir yerinde ‘yayılın, tüm dünyayı fethedin, engel duranları kılıçtan geçirin, onları köle alın, ikinci sınıf vatandaş sayın’ türünden sürekli geçerliliği olan bir yasaya rastlanmaz.

    Eski Ahit zaten bir yanıyla bir halkın, bir ulusun (İsrail’in yani… ‘İsrail kelimesinin İbranice’deki anlamı ‘Tanrı’nın ulusu’dur zaten) şekillenme safhalarının tarihçesidir. Merkezi kimlik referansı, şahıs olan tek bir Tanrı’ya inanç olan bir ulus. Bundan dolayı da çok özel tarihi bir misyonu olan bir ulus. Bu ulusun şekillenme sürecinde harpler de yaşanıyor elbet. İnsanlar ölüyor, öldürülüyor. Ama tüm bunlar şekillenme sürecinin maceralarının dahilinde vuku bulan olaylar sadece. Ve bu süreç içersindeki çok özel durumlarla ilgili karar dörtyollarında gelen Tanrısal ilhamlar söz konusu (Mesela insan hayatının bir yerinde meslek konusunda bir karar alıyorken Tanrı’dan bu özel durumla ilgili ilham niyaz eder… cevap alır, ona göre hareket eder ama… bu tür bir hareket ediş her zaman için geçerli değildir… hükmü sabit olan bir yasa değildir, sadece belirli bir tarih içi an için geçerlidir).

    İşte bu ulus da, İsrail, İbrani ulusu yani, tüm dünyaya tek Tanrı gerçeğini tanıtacak evrensel misyonu ile iglili gaflete batıyor, kendini putlaştırıyor, milliyetçiliğe ve içe dönüklüğe düşüyor (aralarında sonradan Mesih müridi olacak istisnalar mevcut tabi). O an Hz. İsa Mesih geliyor ve o başlangıçtaki evrensel misyonu diriltiyor (bu yüzdendir ki zaten İbrani ulusunun düşmanı ilan ediliyor, milliyetçilik putperestliğine hapsolunmuş İbraniler’ce). Ama artık ulus şekillenmiştir, başka bir safhaya geçilmesi zamanı gelmiştir…

    Mesih dönemi bu kıyamet gününe kadar sürecek yeni safhadır. Evrimin yeni bir safhasına geçilmiştir… geriye dönüş koca kırk yaşındaki adamın beş yaşındaki çocuğun hatalarına düşmesine benzer. Artık ‘göze göz, dişe diş’ mantığının son bulması vakti gelmiştir. İnsan bir bakıma hayvanlıktan sıyrılmış, insan olmuş, toplum kurmuş, artık Tanrı’lığa doğru, Yaradan’ının aksedişi olmaktan Yaradanı ile bir olmaya doğru yol alma vakti gelmiştir. Bu safhada şiddet hiç bir işe yaramaz nitekim. Bu makamda şiddet kullanımı en belli başlı engellerdendir. Ve bu evrimin akışına isyan günahtır, Tanrı’nın isteğine zıtlık etmektir.

    … … …

    Kardeşim, sen bizi sahtekarlıkla suçluyorsun, ‘bıktım, yoruldum herşeyi menfaatinizce izah etmenizden’ diyorsun… ‘Hz. İsa Mesih ”yasayı feshetmeye değil, tamamlamaya geldim” dediğinde siz yasayı kabul etmiyorsunuz’ türünden ithamlarda bulunuyorsun. Eh, peki… o senin ‘yasa’ diye ‘öldürün’, ‘savaşın’, ‘cezalandırın’, ‘recmedin’ türünden emirler ihtiva ettiğini sandığın şeye riayet etmemiz seni hoşnut mu eder yani? O zaman sence ‘Tanrıseverler’ olarak mı nitelendirileceğiz?

    Canım kardeşim, hayır, bizlerin neye inandığımız besbelli… aç Yeni Ahit’i oku… orda ne tür bir hayat yaklaşımının öneriliyor olduğu besbelli… insanın zerre kadar sağ duyusu olsa anlar. Bizler için Eski Ahit safhası bitmiş, tarihe gömülmüş. Olacağı olan şeylerdi, oldular bittiler. Hiç bir geçerlilikleri yok daha başka. ‘Yepyeni’ bir ‘Ahid’imiz var artık… Evrimin bir safhasına çakılı kalıp çürümeye niyetimiz yok. Yeni bir insan türüdür Hristiyanlar. Eski insan ölmüş gitmiştir kalben Hristiyan olan birine.

    … … …

    ‘Peki madem öyle niye İslamiyet’teki nesih gibi uygulamalar size garip geliyor’ diye sorduğunda ise cevap şu olacak: çünkü ‘nesih’ yöntemi ile Tanrı kararlar değiştiriyormuş türünden bir durum ortaya çıkıyor. Bir yerde ‘dinde zorlama yoktur’ diyor, bir yerde ‘ müşrikleri bulduğunuz yerde katledin’ diyor… Üstelik… ikinci cümle nesih yoluyla sahih olan olarak kabul ediliyor. Yani o sözünü ettiğimiz ‘evrim’in mantığına tamamen ters. İnsan barışçıllığa doğru gelişmeye teşvik edileceğine tersi oluyor (Medine dönemi İslamiyet’in dünyevi güç elde etme devri… artık dinde zor kullanma imkanı var).

    Eski Ahit’teki şiddet anlatılarına dikkat edilirse belirli tarihi olaylara değinen anlatılar hep. Tanrı’nın fikir değiştirdiği yok elbet… sadece belirli bir koşulla ilgili, sadece o koşulda uygulanması üzere bir emir veriyor. Mesele orda bitiyor. Halbuki İslamiyet’te ‘cihad’, ‘gaza’, ‘zımmilik’, ‘cizye’, el ayak kesme, irtidat (İslamiyet’i terketme) durumunda katledilme türünden şeriat hükümleri devamlı geçerlilikleri olan yasal uyarlamalar. Zaten İslamiyet sadece insanın Tanrı ile şahsi ilişkisine değinen bir gelenek değil, insanın günlük hayatının en ufak detaylarını bile ayarlayan bir siyasi-toplumsal sistem de aynı zamanda.

    Sorun şeriat ile vicdan özgürlüğünün nasıl bağdaşabileceği… Demokrasi ile, affedici, cezalandırmaya değil de şifalandırmaya yönelik bir hayat anlayışının şeriat ile nasıl uyum sağlayabileceği… Biz Hristiyanlar olarak öyle bir şeyi imkansız buluyoruz. Eğer senin bu konuda başka bir fikrin varsa, buyur paylaş. Maksat ikna etmeye çalışıp kavgaya sürüklenmek değil. Maksat hep birlikte bu sorulara bir cevap bulmaya çalışmak. Hepimizi ilgilendiren konular bunlar bu gezegenin sakinleri olarak… Seni ve senin gibileri de kardeşim, vicdan özgürlüğüne gem vurulmasını sen de istemezsin aslında da ondan.

    Esenlikler…

15 yazı görüntüleniyor - 1 ile 15 arası (toplam 16)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.