" Hayatım hakkı için… "

  • Bu konu 1 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26579
    Anonim
    Pasif

    Adem’den çağımıza ve çağların sonuna kadar, insanlar tarihinde bu sözü İsa Mesih’den başka hiçbir insan ve hiçbir perygamber söyleyememiştir! Kitabı Mukaddes’de ve özellikle İNCİL’de yazılı bu sözün tamamının Türk dili ile aktarılışı aynen şöyledir:

    “Hayatım hakkı için, her diz önümde çökecek,
    Ve her dil Allah’a ikrar edecektir” (Yeşaya 45:23; Rom. 14:11).

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, insan benzerliğimizde dünyamıza girip sergilediği ” Allah’a göre yaşam ” tarzıyla hem konuşmalarında ve hem de, yaptığı mucizelerle ” Yol ve hakikat ve hayat benim ” dedi (Yuhanna 14:6). Onun yaşam varlığında kusur arayıp da, asla bulamayan zamanın Yahudi önderleri, önlerinde sergilenen o kusursuz yaşamı ortadan kaldırmayı planladılar; onu haça gerip öldürdüler. Böylece sarsılmış itibarlarını kurtardıklarını sandılar.

    Üçüncü günü ölümden dirilen İsa, izleyicilerine görünmüş ve sonsuz yaşam varlığına onları ikna etmiş! Onun kusursuz yaşam varlığı karşısında dize gelen izleyicileri, ona tapınmışlar! Onun sözlerini İNCİL’den okuyan herkes, onun kusursuz yaşam varlığı ile yüzleştikçe dize gelip kusurlarını Allah’a ikrar edecektir! Çünkü o kusursuz yaşamın hürmete hakkı vardır! “Hayatım hakkı için…” sözünü bugün düşünürken, benim değil; ancak onun saygıya ihtiyacı olduğunu kavrıyorum!

    Herkes, kendi düşüncesini istediği gibi söyleyerek, kendi doğrusunu ortaya koymak için çaba sarfediyor; ama alçak gönüllü önderimiz İsa, sesini çıkarmıyor! Onun bize konuşmağa hakkı var iken, kendimizden konuşmalarımızı dinlemekte ne kadar sabırlıymış meğer!

    Farkına vardım ki, onun bana konuşmağa hakkı olduğu gibi, benim de, onu dinlemeğe hakkım vardır. Yazı yazma arenasında yazarların fikirlerini okurken, ben de, “fikirlerimi yazayım” derken, Rab’bi dinleme hakkımı unutuveriyorum! Konuşmalarımız ve yazdıklarımızla bu kadar meşgul iken, Rab’bimizi dinleme hakkımızı bilmiyoruz bile! Birbirlerimize yazdıklarımızın içeriğine bakılırsa, kendi doğrularımızı savunuyoruz! Ama İsa, hep susuyor! Keşke onun sesini işitmek için dinleme sessizliğine çekilebilsek! Çok konuşmaktan yorulmuş ve konuşmalarımla dinleyenlerime yaşam vermemiş biri olarak İsa’nın ağzından sözler dinlemek ne iyi olurdu benim için! Onun sessiz konuşmaları olan esinleri, kendi iradesi ile içimizde esebilen o esintileri ne kadar dinlendirici!

    İNCİL’de yazılı sözleri hatırımıza gelince, açıp okuyoruz onları ve içimizde inanma mucizesi oluyor! Çünkü şöyle yazılıdır İNCİL’de : ” Allah’ın esinleri ile iman edildiler “(Rom. 3:2). Bu imana “Mesih İsa İmanı ” denir (Galatya3:22-29). Bu yüce ve gerçek imanın tarihi, İsa Mesih’in günahlarımız uğruna Baba’ya sunu olduğundan beri bizim olmuş! Onun günahlarımız uğrunda ölmesinden bize geçen bir mirastır ” Mesih İsa imanı “

    İNCİL’de yazılı şu söz, ne kadar çok dikkatimi ve ilgimi çekiyor : ” İsa Mesih’in bedeninin bir kerede takdim olunması ile o iradede takdis olunduk” (İbraniler 10:10). Ben, Allah’a iman etmez halde kendi hayatımı yaşıyorken, İsa’yı günahlarım için sunu yapan o yüce ve esrarengiz iradede kutsanmışım! Baba-Oğul-Kutsal Ruh adı ile su vaftizine gömülüp çıkanlar, İsa Mesih’i giyinik oluyorlar!(Galatya 3:22). “Çünkü eğer ölümünün benzeyişinde onunla birleşmiş olduksa, kıyamının benzeyişinde de olacağız;”(Rom.6:5) O gizemli imanın o vaftiz yolu ile bize geçtiği kesinleşiyor ve esrar perdesi aralanıyor!

    Kanaatim şudur ki, gerçek iman, İsa Mesih’in Kendisidir! O vaftiz olayında Mesih İsa ile birleşmiş olanlar, Mesih imanlısıdırlar.

    Tarsuslu Saul, Hristiyan olanlara çok eziyetler yapan şeriatçi bir adamdı. İsa Mesih’le o yüzleşmesinde işittiği sözlerle etki altında kalarak Şam’a girmiş. Şam’da Mesih İsa imanlısı Hananya, Saul’a gelip sözler söykledikten sonra şu önemli uyarıyı yapmış: ” Ve şimdi ne gecikiyorsun? Kalk, vaftiz ol, ve onun ismini çağırarak günahlarından yıkan.” (Res.İşl. 22:16) Saul, su ile vaftiz olununca İsa Mesih’le birleşmiş! Ve o iman, Saul’da görününce çağrışım başlamış!

    Bugün İsa Mesih’e iman etmeyenlerin durumu nedir? Bu konuda şu sevindirici haber var İNCİL’de : ” Zira bazıları iman etmedilerse, ne olur? Acaba onların imansızlığı Allah’ın sadakatini hükümsüz kılar mı?
    Haşa; fakat Allah hak, ve her insan yalancı olsun; nitekim yazılmıştır:
    “Ta ki, sözlerinde adil olasın,
    Ve hükmolunduğun zaman, galip gelesin.” (Rom.3:3,4).

    Mesih İsa’nın mukaddes ve kusursuz yaşamı, Baba’nın önünde sonsuza kadar devam ediyor! İçimizde ona olan imanla çağrışımlarımız devam ediyor! Düşüncelerimizin günden güne yanilenmeleri, hep onun irtadesi ile oluyor ve bizi kendine göre değiştiriyor! İNCİL’de bu harika olaya ” ruh yeniliği ” denir!( Rom.7:6; II.Korint. 3:6; 4:16).

    “Zira eğer düşman iken, Oğlu’nun ölümü vasıtası ile Allah ile barıştıksa, barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız.” (Rom.5:10)

    Sevgili kardeşim ve kızkardeşim! Mesih Ruhu’ndan alacağımız her esin ile düşünürken İsa’nın hayatı bizde mutlaka görünecektir. Sıkıntılarımızda yalnız değiliz; içimizde saklı o hazine, yani İsa’nın hayatı fani bedenimizde görünsün diye görünmezliğe iman ile bakalım.

    Birbirimizi eleştirilerimiz, bize yaşam vermiyor! İsa’nın o kusursuz yaşamının bizde de görünmesi için dua edelim; çünkü onunla kurtuluyoruz! Onun yaşamı bizde göründükçe onun önünde saygı ile diz çöküp kendimizinkileri ona ikrar edeceğiz ve daha çok kurtulacağız! Birbirimizi yargılamalarımız, bizi aklamaz; İsa’nın hayatı bizde göründükçe hatalarımız berrakça gözlerimizin önüne gelecek ve onları itiraf edip bizim için olan İsa’nın hayatı ile Baba’ya kavuşacağız. İsa’nın hayatı, önünde diz çökülmeğe, yüceltilmeğe, övülmeğe, sonsuz hamda layıktır. Birbirimize haksızlık etmekten dönelim ve sevgili Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in önünde diz çökelim; çünkü kusursuz yaşam varlığının hakkıdır! Amin.

    Rab, sizi bereketlesin.

    #33847
    Anonim
    Pasif

    Kendi yazılarımdan alıntılar:
    ” Hayatım hakkı için…” sözünü bugün düşünürken, benim değil; ancak onun saygıya ihtiyacı olduğunu kavrıyorum.” Burada hatalı bir kelime kullandığımı, ancak yazım yayınlandıktan sonra farkettim! ” ihtiyacı” kelimesini kaldırıp onun yerine ” hakkı ” kelimesini kullanarak düzeltiyorum. Bu hatamdan dolayı hem Rab İsa Mesih’ten, hem de, Mesih imanlılaından af diliyorum. Doğrusunu şöyle ifade ediyorum:
    “Hayatım hakkı için…” sözünü bugün düşünürken, benim değil; ancak onun saygıya hakkı olduğunu kavrıyorum.”
    Kendi hatalı ifademden ikinci alıntı daha:
    “Farkına vardım ki, onun bana konuşmağa hakkı olduğu gibi, benim de, onu dinlemeğe hakkım vardır.” Bu cümlede de, kullandığım “hakkım” kelimesi yerine, “ihtiyacım” kelimesini kullanıyorum. Doğru ifade şöyle olmalıydı: “Farkına vardım ki, onun bana konuşmağa hakkı olduğu gibi, benim de, onu dinlemeğe ihtiyacım vardır.” Rab’den ve kardeşlerimden af diliyorum.

    “Zira bazıları iman etmedilerse, ne olur?” sözü ile “İsa Mesih’in bedeninin bir kerede takdim olunması ile o iradede takdis olunduk” sözü arasındaki birlikteliği Kutsal Ruh esini ile düşünenler farkedeceklerdir! (Rom. 3:3; İbraniler 10:10). Biz, Mesih İsa’da olan iman ile kutsanmışız ey kardeşler! İman etmeyenler, sonunda onun önünde dize geleceklerdir! Amin.

    #33859
    Anonim
    Pasif

    Kitabı Mukaddes’i ve özellikle İNCİL’i okurken içimizde o sözleri benimseyişimiz olduğu halde, neden sözlerin hayatı bizde hâlâ görünmüyor? Ama İNCİL’de benim dikkatimi ve ilgimi çeken şu söz yazılıdır: ” Yaşam sözleri ” ya da, ” Hayat Kelâmı ” (I.Yuhanna 1:1). Yaşam sözleri, yazılı sözleri aşan faklı şeyler mi? Çünkü onları okuduğum halde, onları hayatıma uygulamağa çalıştıkça neden zıt şeyler işledim?! Neden yazılı kutsal sözlere kendimi uyduramadım? Yazılı emirlere kendimi uydurma çabalarımla beden arzularımı tatmine çalıştığımı ancak şimdi düşünebiliyorum! Halbuki, o Kutsal Yaşam’ın, yani Kurtarıcı Rab İsa Mesih’in öğrencisi Yuhanna, dikkatimi ve ilgimi çeken bir ifade kullanmış! İfade, aynen şöyledir: “Ve hayat izhar olundu, ve gördük, ve şehadet ediyoruz, ve Baba’nın nezdinde olup bize izhar olunan hayatı, ebedî hayatı, size ilân ediyoruz” (I.Yuhanna 1:2).

    Yazılarla ifade edilen Kutsal Yaşam’ın bize de izhar olunmasını Baba’dan bekleyelim diye, İNCİL, kaleme alınmış! Bunu geçmişte, şimdiki gibi düşünemediğim için anlıyamıyordum! Çünkü, zihnimi ele geçiren çarpık bir düşünce ile, İsa Mesih’in İNCİL’de yazılı emirlerine uymayı hep kendimden bekliyordum! Bu düşünce, Rab’den beklememin gerektiğini görmemi yıllarca engelledi ve beni kendi çabalarıma esir etti! İyi olmağa ve iyi görünmeğe özendikçe, Allah’ın iyiliğini görmekten hep engellenmişim! İyilik işleyeceğime, hep kötülüğe yenik düştüm! İNCİL’de, ” kötülüğe yenilme, fakat kötülüğü iyilikle yen ” yazılı emrine itaatsizliğimi gördükçe suçluluk hislerim gelişti ve beden arzularıma daha çok uyarak Rab’bin iyiliğini görmekten yoksun kaldım! Pavlus’un Roma’daki Mesih imanlılarına yazdığı mektubun 12. bölümünün başından sonuna kadar işlediği tema, Allah’ın isteğinin iyi, kabul olunur gücü ve mükemmelliği karşısında insanların isteklerinin kötü olduğudur! Allah’ın isteği eğer iyi ise, insanın isteği nasıl bir şey? Bütün insanlar, Adem ve Havva’dan itibaren, anne ve babalarının birbirleri ile arzulu birleşmelerinin ürünüdürler. Bu tür doğuma, İNCİL’deki açıklama şöyledir: ” İnsanlar kandan, bedenin isteğinden ve insan isteğinden doğuyorlar ” (Yuhanna 1:13). İnsan isteği, Allah’ın Ruhu’nun isteğine hep karşıdır! (Galatya 5:16, 17).

    Allah’ın isteğine zıt isteğe sahip olduğumuzu farketmeye de, ihtiyacımız var! Mesih imanlıları olduğumuz vakitten beri, istediğimiz gibi konuşuyoruz, istediğimiz gibi yazıyoruz, istediğimiz gibi yaşıyoruz, istediğimiz şeyleri kendimize seçiyoruz. Ama İNCİL’de Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, ” siz beni seçmediniz, ben ise sizi seçtim ” sözü ile aydınlatıyor! O halde, Allah’ın isteği ile kendimizinkini birbirinden ayırt etmeğe de ihtiyacımız var! Allah’ın yazılı sözlerine kendi arzumuzla uymağa çalışmamız, uymayan hareketlerimizi gördükçe iflasa gidiyor! Bu görünümler karşısında ne kadar çok bocalıyoruz!

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Kutsal Yazıları okuma yolu ile profesör olan Tarsuslu Saul’a göründüğü zaman, “hem gördüğün şeylerde, hem sana görüneceğim şeylerde seni hizmetçi ve şahit tayin etmek için sana göründüm” demiş!(Res.İşl.26:16). Yani Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, insanlara ve meleklere görünmez varlığı ile şu müjdeyi vermiş:”Sonsuz yaşam varlığımı göreceksin.” İman edip İsa Mesih’in ismine vaftiz olunan herkes, Allah’la barışmış olarak, İsa’nın hayatını kendi bedeninde görmeğe ve onun hayatı ile kurtulma yolculuğuna başlamıştır! Bu muhteşem yolculuk; İNCİL’de şöyle açıklanıyor: “Zira eğer düşman iken, Oğlunun ölümü vasıtası ile Allah ile barıştıksa, barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız” (Rom.5:10).

    Bu sözde geçen, “düşman iken” ifadesini farklı bir görüş açısından irdeleyecek olursak, şöyle de diyebiliriz: Beden düşüncelerimiz ve kendimize özgü düşünme tazlarımızla beden arzularımızın köleleri olarak, Allah’a düşman konumundayız! Beden arzularına güvenenler için bunu kabul etmek zor bir şey! Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim, beden arzularımızın Allah’a düşman olduğunu görmeğe de ihtiyacımız var!(Galatya 5:17). Biz, Allah’a düşman olduğumuz halde İsa’nın o haçta ölüme gerili olarak Baba’ya yalvarışı şöyle olmuş: “Ey Baba, onlara bağışla; çünkü ne ettiklerini bilmiyorlar” (Luka 23:34). Tam bu noktada, Oğlu İsa Mesih’in bu şefaat duası ile Baba’nın bize ne tür bağışta bulunacağını düşünürken beden isteklerimize zıt, Kutsal Ruh isteğinin de, içimize doğması gerektiğini farkettim!

    İsa Mesih’in, “hem gördüğün şeylerde, hem sana görüneceğim şeylerde seni hizmetçi ve şahit tayin etmek için sana göründüm” demesine bakılırsa, İNCİL’de önemle vurgulanan “Hakikat’ın izharı”(II.Korint.4:2) ve “Yaşam’ın görünmesi” konusu, bu gündemin yenilenen konuları olarak karşımıza dikiliyor!(II.Korint.4:10,11; I.Yuhanna 1:1-3). Yani, Kitabı Mukaddes’i ve özellikle İNCİL’i okuyalım ama, sonsuz Yaşamımız olan İsa Mesih’in bizim fani bedenlerimizde görünmesini bekleyelim. Çünkü, O’nu tanıma yolunda olduğumuz Rab’bimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’i bekleyelim ki, beklentimizin karşılığı olarak bizde görünsün. “Çünkü eski zamandan beri kimse işitmedi, ve kulak duymadı, ve göz senden başka bir Allah görmedi, bir Allah ki, kendisini bekliyen için işler” (Yeşaya 64:4). Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim, beden arzularımıza tutsaklığımızda hiçbirimiz, birbirimizden sevgi, merhamet, alçakgönüllülük, naziklik beklemeyelim. Sadece Rab İsa Mesih’i giyinmeyi arayalım; onun yaşam varlığı, kendi iradesi ile bizde görünecektir. Böylece, “hem gördüğün şeylerin, hem sana görüneceğim şeylerin hizmetçisi ve şahidi olacaksın ” dediği gibi olacaktır. Beden arzularımız bazen ruhsal kisveye bürünerek kutsal yazılara itaate kendimizi zorlarız ama, aynı arzulara kapılmış olarak günahlar işleriz; halbuki, bizde görünecek Mesih yaşamı, güçlü iradesinin bağımlıları yapar bizi! O güçlü yaşamın iradesinde kutsanmışız ve bizde görünmesi gerektir!

    Petrus ve Yuhanna, ” gördüğümüz ve işittiğimiz şeyleri söylememek elimizde değildir ” demekle bize harika bir müjde haberi vermişler! Rab’bimizi dinlemeği dileyelim, arayalım ve kapısını çalalım(Matt7:7,8)
    Sevgili Kemal Başaran kardeşimin kendilerine melek yüzü görünümü vermekte hünerli olanların sözlerini hâlâ dinleyip ne kadar aldandığımızı ifade etmesine katılıyorum! Hatta kendimize de güvenmeyelim. Çünkü,vıcık vıcık beden arzuları kokuyor! Bu arzularla dindar görünüp insanları doğru yola sevkedeceğimizi sanmayalım. Şu gerçeği düşünelim ki, insan öğretişleri insan iradesini içerdiği için, Allah’a bizi aslâ yaklaştırmaz! Rab’bımızın konuşmasına kulak kesilmek için sessizliğe ve ıssızlığa çekilelim. Sessizlikte ve ıssızlıkta yalnız olmadığımızı farkettikçe, yalnızlık korkularımız aslâ olmayacaktır! Rab’bin sesini işittikçe, görünmez nitelikli şeyler bize görünecektir! O sessizlik ve ıssızlıkta Rab’bin sözlerini dinlerken mucizeler göreceğiz. Ve bize görünen şeylerdeki o güçlü irade, bizi hizmetçisi ve tanığı yapacaktır!

    Kutsal yazılar bizi kendiklerine uyduramazlar; çünkü bizi kendilerine itaate yetersizdirler(Rom.8:3). Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Yazılı sözlerin Hayatı, yani Hayat Kelâmı olarak ortaya çıkıp bizim kurtuluş yolumuz olmuş! İsa Mesih’in adını taşıyarak Baba’dan çıkan Hakikat Ruhu, İsa’nın yaşamını kendi iradesi ile bizim fani bedenlerimizde açığa çıkardıkça bizim kurtuluşumuz ilân olunacaktır! Evet sevgili kardeşim ve kızkardeşim; birbirimizden beklentilerimizden vazgeçip Rab’den bekleyelim! İNCİL’de yazılı hayatı yaşamağa kendimizi zorlamayalım. Rab’bimizi zorlayalım ki, yaşam varılığı bizde görünsün! Çünkü, Allah’la barışmış olarak İsa’nın hayatı ile daha ziyade kurtulacağız! Düşünelim ki, İsa Mesih, İNCİL’de okuduğumuz sözlerinin hayatıdır! Ve bizde görünmelidir! Bu işi onun isteği ve gayreti yapacaktır. Amin.

    Kitabı Mukaddes’e ve özellikle İNCİL’e eş değerli hiçbir kitap, aslâ referans olamaz! Tek Referansımız (Danışmanımız) Kutsal Ruh’tur! Kutsal Ruh, Kitabı Mukaddes’i ve özellikle İNCİL’i bize açıklayarak, İsa’nın hayatını fani, bedenlerimizde açığa çıkararak öğrertecektır! Çünkü o, İsa Mesih’in bize vaat ettiği Ruh’tur! Sevgili kardeşim ve kızkardeşim, insanları Kitabı Mukaddes’e ve özellikle İNCİL’e inandırmağa başka kitapları referans gösterirken onları geçerli mi kılıyorsun? Kutsal Ruh olan Allah’ın Ruhu sana yetmiyor mu?

    Pavlus, Kutsal Ruh’un öğrettiği sözlerle bize şöyle yazarak bu konuda bizi aydınlatıyor: ” Ve sözüm ve vaazım bilgeliğin kandırıcı sözü ile değil, fakat Ruh’un ve gücün kanıtı ile idi; ta ki, imanınız insanların bilgeliğinde değil, fakat Allah’ın kudretinde olsun.” (I.Korint.2:4,5). Kutsal Ruh esinleri alan bizler, Kitabı Mukaddes’in ve özellikle İNCİL’in Allah tarafından içimizde onaylandığına emin oluyoruz!(Rom.3:2). Kutsal Ruh esinlerini es geçmeyelim; onlar bize Kutsal Ruh’un yeterliliğidir (I.Korint. 2:10; II.Korint. 3:5,6). Amin.

    Rab, sizi bereketlesin.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.