Gurur’u mu, Yoksa Ruh’u mu Önplanda Tutmalıyız?

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26064
    Anonim
    Pasif

    Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazı kişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: “Biri Ferisi, öbürü vergi görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıktı.
    Ferisi ayakta kendi kendine şöyle dua etti: ‘Tanrım, öbür insanlara -soygunculara, hak yiyenlere, zina edenlere- ya da şu vergi görevlisine benzemediğim için sana şükrederim.Haftada iki gün oruç tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.
    ‘”Vergi görevlisi ise uzakta durdu, gözlerini göğe kaldırmak bile istemiyordu, ancak göğsünü döverek, ‘Tanrım, ben günahkâra merhamet et’ diyordu.”Size şunu söyleyeyim, Ferisi değil, bu adam aklanmış olarak evine döndü. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.”
    Luka 18: 9 – 10 – 11 – 12 – 13 – 14

    Bu konuda Gurur’u mu? Yoksa Ruh’u mu? Önplanda tutuyoruz dışında Benliğe mi? Yoksa Ruh’a mı? Ekiyoruzda diyebiliriz. Yukarıdaki ayetlerde okuduğumuz gibi bizlerin bir başka kişiyi yargılamaya ve gurur’a kapılmaya hakkımız yok.
    Kutsal Kitap’ta ne yazıyordu? “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil Tanrı’nın armağanıdır.”
    Evet biz Rab’bin lütfuyla ve merhametiyle kurtulduk. Bunu hiç bir zaman unutmamız gerekiyor.
    Bazen şunu düşünüyorum biz neye göre imanlı oluyoruz? Bu çok önemli bir sorudur bence ve bunu her imanlının kendisine sorması gerekmektedir diye düşünüyorum.
    Evet biz Rab’be iman ettik ve kurtulduk peki bu bizim için yeterli mi? Ve biz kalkıpta “Nasıl olsa Rab beni bağışladı, günahımı akladı ve kurtuldum o zaman yapacağım bir şey kalmadı.” diye söyleyebilir miyiz?
    Yada iyi bir tapınmacı olmamız, iyi bir müjdeci olmamız, çok iyi dua etmemiz, çok iyi tapınmamız vs. bunlar bizim imanımızı yansıtabilir mi? veya yaptıklarımıza göre mi imanımız belli oluyor?
    Bununla ilgili kutsal kitap’ta çok güzel bir bölüm var.

    Adamın biri İsa’ya gelip, “Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl bir iyilik yapmalıyım?” diye sordu.
    İsa, “Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O’nun buyruklarını yerine getir.”
    “Hangi buyrukları?” diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: “‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin’ ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.'”
    Genç adam, “Bunların hepsini yerine getirdim” dedi, “Daha ne eksiğim var?”
    İsa ona, “Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle” dedi.
    Matta 19: 16 – 17 – 18 – 19 – 20 – 21

    Yukarıda okuduğunuz ayetlerde gördüğünüz gibi adam bütün buyrukları yerine getirmesine rağmen hala sonsuz yaşama kavuşamıyordu. Çünkü şu var biz her şeyi yapamayız ve her zaman eksikliklerimiz olacak. Rab dışında hiç bir kimse kusursuz ve doğru olamaz. Ama demek değil bu hiç birimiz kurtulmayacağız. Rab bize aslında şunu demek istiyor çaba. Evet eksiksiz ve doğru olamayacağımız kesin çünkü biz insanız ama çaba sarfedersek Rab bunu görür ve ödülünü verir.
    Rab’bin bizlerden tek istediği şey bu. O’nun buyruklarını yerine getirebilmek için çaba sarfetmek.
    Ama biz hala benliğe göre yaşayıp, pişmanlık duymayıp, tövbe etmeyip ve en en önemlisi Rab’bin buyrukları için çaba sarfetmiyorsak üzgünümki iman etmememiz bize kurtuluş getirmez.
    Her pazar kiliseye gitmek, dua içinde yaşamak, çok iyi tapınmaya eşlik etmek, çok iyi müjdelemek
    vs. üzgünümki Rab böyle bir kriter koymadı bizlere. Yani o saydıklarımın hepsini yapabiliriz ama imanımız yoksa koskoca bir hiçtir. Iman ve yürekten inanarak yapılmalıdır Rab’be hizmet.
    Kutsal Kitap’yaki peygamberlere ve kişilere çok dikkat edin. Hepsi yaptıkları işlerin Rab’den geldiğinin farkındalar ve hep alçak gönüllük içindeler.
    Evet bizler insanız ama benliğin işlerini Rab’den yürekten isteyerek yenebiliriz. Rab sıkıntılarımızın hepsini biz daha O’na getirmeden önce biliyor. Aslında biz hep hatayı burada yapıyoruz. Peki neden biz Rab’be alçak gönüllü olmak ve imanımızı arttırması için dua etmiyoruz?
    Gerçeği unuttuğumuz nokta işte tam burası. Biz sıkıntılarımız için dua ederken imanımız içinde dua etmiş olsak Rab bütün sıkıntılarımızı alacak ve hiç bir sıkıntımız kalmayacak.Ama biz kaygılandığımız için kaygılarımamızdan dolayı kaybediyoruz.
    Bir diğer noktada sevgi kelimesi çok değerli bir kelimedir ve bir o kadarda ağır. Ama gerçek sevgiden söz ediyorum. Bazen malesef bizler sevgi kelimesini kullanırken hiç gerçekçi olmuyoruz. Yani ben seni seviyorum kardeşim diyoruz ama bunu hissetmiyoruz. Üzgünümki bu hiç gerçekçi değildir ve gerçekçi olmamasının yanında bir yalandır.

    İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran çıkaran bakırdan ya da zilden farkım kalmaz.
    Peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem, her bilgiye sahip olsam,dağları yerinden oynatacak kadar büyük imanım olsa, ama sevgim olmasa, bir hiçim.
    1. Korintliler 13: 1 – 2

    Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer.
    Kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh’a eken, Ruh’tan sonsuz yaşam biçecektir.
    Galatyalılar 6: 7 – 8

    Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer.
    2.Korintliler 9: 6

    Yukarıdaki ayetlerde okuduğumuz gibi her zaman Ruh’u önplanda tutmalıyız ve her zaman Ruh’un özdenetiminde olmalıyız.
    Çünkü bizi yaşama götüren Ruh’tur, eğer Ruh’un özdenetimi altında olmazsak her zaman yanlışın peşinden koşmuş olacağız. Gurur benliğe göre hareket etmektir, Ruh’ta olan bir insan gururlanmaz.
    Peki nedir gurur? Bazı insanlar gurur’u şu şekilde algılıyor. Yanlış’ın içinde olduğunu farkeden bir insan o yanlış’tan kurtulmayı seçip ve paylaşımlarını orada sergilemek istemediği için gururlu olmuş oluyor. Hayır gurur böyle bir şey değildir. Ve böyle düşünen insanlar aslında kendi gururlarının farkında değillerdir.
    Gurur kurtuluşunu kendi seçimi olarak görmek, hizmetinin Rab’be ait olduğunu ve Rab’den geldiğini unutmak, yaptığı işlerde gelen olumlu yanıtlar karşısında ben yaptım deyip Rab’bin ellerinin işlerinin önüne geçmek. Rab’bin verdiği armağanı ve gücü başka şeyler için kullanmak.
    Buna benzer daha bir çok şey sayabiliriz. Işte gurur bu yazılanlardır.
    Siz bir insanı yargılarsanız Rab’bin verdiği merhameti unutup gurura kapılmış olursunuz. Ve bunun sonucunuda konumuzun en başındaki ayetlerde okuduk.
    Dedikodu, yargılama, böbürlenme, kıskançlık, kötü söz, sevgisizlik, bağışlamama, hile, hatayı görmemek ve haksızlığını kabul etmemek, tövbe etmemek, suçlayıcı olmak ve bir çok şey.
    Bunların hepsi benliğe ve karanlığa aittir. Bunları yapmakla benliğe ve karanlığa uymuş oluruz.
    Ama bunlara karşı direnebilmek için çabasarfedersek ve Rab’den istersek işte o zaman Ruh’a uymuş oluruz.

    RAB’bin nefret ettiği altı şey, İğrendiği yedi şey vardır:
    Gururlu gözler, Yalancı dil, Suçsuz kanı döken eller,
    Düzenbaz yürek, Kötülüğe seğirten ayaklar,
    Yalan soluyan yalancı tanık Ve kardeşler arasında çekişme yaratan kişi.
    Süleyman’ın Özdeyişleri 6: 16 – 17 – 18 – 19

    Bilgelik kazanmak altından daha değerlidir, Akla sahip olmak da gümüşe yeğlenir.
    Dürüstlerin tuttuğu yol kötülükten uzaklaştırır, Yoluna dikkat eden, canını korur.
    Gururun ardından yıkım, Kibirli ruhun ardından da düşüş gelir.
    Mazlumlar arasında alçakgönüllü biri olmak, Kibirlilerle çapul malı paylaşmaktan iyidir.
    Öğüde kulak veren başarıya ulaşır, RAB’be güvenen mutlu olur.
    Süleyman’ın Özdeyişleri 16: 16 – 17 – 18 – 19 – 20

    Yürekteki gururu düşüş, Alçakgönüllülüğü ise onur izler.
    Dinlemeden yanıt vermek Ahmaklık ve utançtır.
    İnsanın ruhu hastalıkta ona destektir. Ama ezik ruh nasıl dayanabilir?
    Akıllı kişi bilgiyi satın alır, Bilgenin kulağı da bilgi peşindedir.
    Armağan, verenin yolunu açar Ve kendisini büyüklerin önüne çıkartır.
    Süleyman’ın Özdeyişleri 18: 12 – 13 – 14 – 15 – 16

    Gururlu, küstah ve alaycı: Bunlar kas kas kasılan insanın adlarıdır.
    Süleyman’ın Özdeyişleri 21: 24

    Yok ederim dostunu gizlice çekiştireni, Katlanamam tepeden bakan, gururlu insana.
    Mezmurlar 101: 5

    Sussun o yalancı dudaklar; Doğru insana karşı Gururla, tepeden bakarak, Küçümseyerek konuşan dudaklar.
    Mezmurlar 31: 18

    Bir çok şifa seminerleri yapılıyor ve bizler bu seminerlere katılıyoruz, her pazar önderlerimizden vaaz dinliyoruz. Hiç dikkatinizi çeken bir konuya dikkat etiniz mi?
    Seminerlerde genelde şöyle bir bölüm olur; konuşmacı konuşmasının sonunda günahlarımızı itiraf edip, dua edilerek şifa almamız için insanların ayağa kalkmasını veya el kaldırmasını ister. Ama hiç kimse ne ayağa kalkar, ne de el kaldırır.
    Daha sonra konuşmacı bunu tekrar yeniler ve bir kaç kişi ayağa kalkar veya el kaldırır.
    O kişileri gören insanlarda tek tek ayağa kalkmaya veya el kaldırmaya başlar.
    Biz hatayı işte burada yapıyoruz, çünkü ayağa kalkmamız veya el kaldırmamız bizim grurumuzu ortaya çıkarır. Yani kişi gururu incileceğini düşünerek ayağa kalkmaz veya el kaldırmaz. Sanki hiç bir günah işlemiyormuş gibi.
    Aslında ayağa kalkmış veya el kaldırmış olsak hem günahımızı ışığa çıkarmış olacağız, hemde şifa almış olacağız.
    Pazar günleri kilisede de aynı şekilde. Kiliselerimiz Rab’bin sofrasından önce tövbe zamanı yapar. Insanlar Rab’bin sofrasına yaklaşmadan önce tövbe edip sofraya uygun bir şekilde yaklaşmaları için. Ama malesef bizler buradada tövbe’den kaçıp gururumuza yenik düşüyoruz.
    Aslında kalkıp tövbe etsek yine seminerlerde olduğu gibi günahımızı ışığa çıkarmış ve bağışlanarak Rab’bin sofrasına uygun bir şekilde yaklaşma fırsatı bulmuş olacağız.

    Gurur her yerde ve her zaman bizi en büyük ayartan unsurlardan biri olacaktır her zaman. Eğer biz gururumuzu yenebilirsek Rab’den daha çok alacağız ve O’nun buyruğuna uymuş olacağız. Bu da Ruh’un önplana çıkartılmasıyla olacak bir şeydir.
    Ruh bizim hayatlarımızı egemenliği altına alabilirse, benliğe karşı direnmemiz daha çok kolaylaşacaktır.
    Bu da Rab’den istemekle olabilecek bir şeydir. Biz gerçekten Rab’bin hayatlarımızda egemen olmasını istemeliyiz. Bu sözle olacak bir şey değildir, yürekten istemek önemli ve çaba sarfetmek.

    #32514
    Anonim
    Pasif

    Gurur nasihâtle, etkili sözler söylemek veya dinlemekle kontrol altına alınmaz.

    Gururu yok eden samimi imandır.

    Bir insanda hem iman, hem de gurur; ikisi bir ara da bulunmaz. Çünki bunlar, ‘Tahtaravelli’ gibidir.

    Hangisi yukarı çıkarsa, diğeri aşağı düşer.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.