Gerçekten Şeytan Var Mıdır? Varsa Nasıldır?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #24418
    Anonim
    Pasif

    Gerçekten Şeytan Var mıdır? Varsa Nasıldır? :aklikarisik:

    Şeytan’ın, birçok kuşaklarda varlığının inkar edildiği bir çağda yaşıyoruz. Oysa onun korkunç etkisi tüm çevrede görülmekte ve duyulmaktadır. Şeytan, Tanrı’nın düşmanıdır. Bununla birlikte, onun varlığı ve girişimleri sonucunda, nice akıllar karanlıkta kalmış, yürekler aldanmışlardır.

    Şeytanın etkisi, insanı şaşırtacak derecede korkunçtur. Evrende amansız bir savaş süregelmektedir; ki bu Tanrı’nın temsil ettiği doğruluk – kutsallık, ve şeytanın ayaklandırdığı kötülük – haksızlık güçleri arasındadır. Ruhsal bir savaştır bu, gözle görülmez. Sonuçları manevi yaşantıyı durmadan etkiler ve doğal ortamı ardından sürükler.

    Tanrı, insanı yaratmadan önce, O’nun katında bir nur meleğiydi bugün şeytan ya da iblis olarak tanıdığımız yaratık. Akıllı, yararlı ve Tanrı’ya itaat eden. Ne suçu var, ne de günahı! Evrende günah ve kötülük sorunu diye bir şey yok. Bir gün bu üstün, yetkili meleğin varlığında uygunsuz ve çirkin bir özlem doğar: ‘Ben Tanrı’dan daha üstün bir varlık olamaz mıyım?’ Böyle bir istek kuşkusuz Tanrı’nın katında barınamaz. O anda Tanrı şeytanın tüm yetkilerini çekip alır, onu gökten yere atar. Nur meleği, karanlık meleğine döner. Şeytan iblis adını alır, Tanrısına ve yaradanının bir numaralı düşmanı olur çıkar.

    Şeytanın bu iğrenç özlemine uyup aynı yolda Tanrı’ya başkaldıran kalabalık bir melekler topluluğu da şeytanın ardınca kutsal kattan kovulur. Bunlar, melekler topluluğunun üçte biri oranında olup, cin adı ile tanınır. Bugüne dek şeytana kulluk ederler. Tanrı’ya bağlı melekler çoğunluğu ise günahsızdır ve kutsal durumda Tanrı’ya hizmet ederler.

    Kutsal Kitap’ta şeytanın doğasına yaraşır şu adlar ve terimler kullanılır:

    Apolyon ‘mahvedici’. ‘Başlarında kral olarak dipsiz derinliklerin meleği vardı. Bu meleğin İbranice* adı Avaddon, Grekçe adıysa Apolyon`dur’(Esinleme 9:11).



    Beelzebub ‘cinlerin başkanı’ ‘Ferisiler bunu duyunca, “Bu adam cinleri, ancak cinlerin önderi Baalzevul`un* gücüyle kovuyor” dediler (Matta 12:24).

    Belial ‘kötü kişi’ ‘Mesih`le Beliyal uyum içinde olabilir mi? İman edenle iman etmeyenin ortak yanı olabilir mi?’ (2.Korintliler 6:15).

    Yalancı ve yalanın babası ‘Siz babanız İblis`tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır’ (Yuhanna 8:44).

    Düşman ‘Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor’ (1.Petrus 5:8).


    İncil’de onun için Bu dünyanın tanrısı ‘Tanrı`nın görünümü olan Mesih`in yüceliğiyle ilgili Müjde`nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir’(2.Korintliler 4:4).

    Bu dünyanın egemeni ‘Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak’ (Yuhanna 12:31).


    ‘Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur’ (Yuhanna 14:30).

    ‘Yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor’ (Yuhanna 16:11).


    Bunlar, şeytanın adlarının yalnız bi kaçıdır. Şeytan hile ve hışımla dolu, amansız, vicdansız bir düşmanımızdır. Adem ile Havva’yı günaha, suça sürükleyen de, bugüne dek günahlıyı da etkileyen odur.

    Şeytanı tanımak, anlamak gerekir. Bu korkunç varlığın zamanı kısıtlıdır, sonu yakındır. İsa Mesih, onu yeryüzünde altetmiştir. Yeniden dünyaya gelişinde, şeytanın özel ajanı olan Deccal’ı, yani yalancı Mesih’i bir üfleyişle öldürecek. Mesih’in ikinci gelişinde, şeytanın tüm etkisi yeryüzünden silinecek. Mesih’in barışı, sevgisi, esenliği evreni kaplayacaktır. Dünyamız da şeytanın etkisinden arıtılınca her durum ve tutum özlenen düzene girecektir.

    Evet, sevgili okuyucumuz vardır. Kutsal Kitap bu gerçeği de çok açık bir şekilde belirtmektedir. Ama ne yazık ki günümüzün modern insanları bunların varlığını yadsımakta, Şeytan ve cinlerin, insanda mevcut bilinçsiz bir kötülük gücü olduğunu söyleyerek ciddi bir yanılgıya saplanmaktadırlar. Oysa, Kutsal Kitap’a daha yönelmeden, dünyadaki gelişim ve olayları şöyle bir gözlemekle bile Şeytan’nın varlığını ve etkinliğini tüm açıklığıyla sezer veya görebiliriz. Kötülüğün, vahşetin, tarikatçılığın, ruhçuluğun, büyücülüğün, falcılığın, ezoterizmin, Şeytan tapıcılığının, cine tutulmala-rın vs…frenlenemeksizin çığ gibi büyümesi bu kötü ruhsal varlıkların, varlığının tartışılmaz kanıtıdır. Aynı zamanda belirtmeliyiz ki, dünyada da egemen olan kötülük, cinayet, savaş , hastalık, ölüm ve her türlü bozukluğun temel sorumlusu da yine Şeytan ve onun cinleridir. ‘Şeytan’ın oyununa gelmemek’ için ‘onun düzenlerini’ iyi bilmemiz kaçınılmazdır (2.Kor. 2 :11).

    Şeytan Kimdir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?


    Şeytan ruhsal bir kişiliktir: Her şeyden önce aklımızda bulundurmalıyız ki, Şeytan, bazılarının sandığı gibi kişiliksiz bir güç değil kendine özgü ruhsal bir kişiliktir. Rab İsa Mesih bu gerçeği birçok olayda açık bir şekilde bildirdi. Örneğin yersel hizmetine başladığı ilk günlerde, Şeytan O’na yaklaşıp, O’nu kendi davasına kazanmak ve kandırmak için O’nunla konuşmuş ve O’na birçok şey önermiştir. İsa Mesih her defasında “yazılmıştır” ifadesiyle onun saldırılarını püskürtmüştür (Mat. 4:1-11).

    Açıktır ki, İsa Mesih burada kişilik sahibi bir varlıkla diyalogdaydı, bilinçsiz bir güçle değil. Hz. Eyub olayında da Tanrı Şeytan’la direkt olarak “sen” ve “ben” gibi ifadelerle konuşmaktadır (Eyb. 1:6-12, 2:1-5).

    Şeytan, günaha düşmüş görkemli bir melektir: Şüphesiz Tanrı, başlangıçta Şeytan diye kötü bir varlık yaratmamıştı. Bir önceki konuda gördüğümüz gibi aslında Şeytan, önceleri Tanrı’nın yaratmış olduğu parlak ve öncü meleklerden biriydi. Tanrı’ nın melekler ordusunda çok önemli bir yeri ve görevi vardı. Ama bu kutsal varlık, bile m ediğimiz nedenlerden dolayı yüreğinde gurura, kıskançlığa yer verip, aynı Tanrı gibi yüce olmaya özlem duydu. Bu emel doğrultusunda da eyleme geçip, Tanrı’ya isyan edince Şeytan durumuna geldi. Bu isyanına önce birçok meleği, daha sonra da insanları kattı (Esin 12:4). Bu nedenle ona ‘Şeytan’ karşı koyan veya düşman , onu izleyen meleklere de “cinler” adı verildi. Daha sonra bazı melekler de Nuh tufanından önce insan kızlarının güzel olduğunu görüp, onlarla birleşmek amacıyla bedenleşerek Tanrı’ya karşı itaatsiz olmuşlardır. İnsan kızlarıyla evlenen bu meleklerin daha sonra dev adamlar andırışında Nefilim olarak bilinen melez ve kötü bir zürriyet meydana getirdiler (Tek. 6:1-4). Nuh tufanı esnasında ise insan bedenini terk eden bu itaatsiz melekleri Tanrı, ‘ bü yük yargı günü için çözülmez bağlarla bağlayarak karanlığa hapsetti .’ (Yah. 6). Şeytan’ın itaatsizlik veya düşüş zamanının tam olarak ne zaman olduğunu söylemek zor olsa da, bunun büyük bir olasılıkla insanın yaratılışından kısa bir zaman sonra olduğunu düşünebiliriz. Çünkü Tanrı, yaratılışın sonunda “her şeyin çok iyi” olduğunu söylemektedir (Tek.1:31). Eğer Şeytan bu zamanda düşmüş olsaydı bu sözler anlamsız ve gerçek dışı olurdu. İşaya peygamber Şeytan’ın bu düşüşünü şöyle anlatır:

    “Ey parlak yıldız, Seher’in oğlu, göklerden nasıl düştün?.. Kendi yüreğinde dedin ki, ‘göklere yükseleceğim ben, tahtımı Allah’ın yıldızları üstüne eriştireceğim. Kuzey’in sonlarında, topluluk dağında oturacağım… kendimi Yüce Tanrı gibi edeceğim.” (İş.14:12-17, Hez.28:12-19).. .

    Şeytan, Tanrı ve O’nun hizmetçilerinin baş düşmanıdır :

    ‘‘Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis, yutacak birini arayarak kükreyen aslan gibi dolaşıyor.” (1Pet. 5:8; Ef. 6:11-19).


    Kutsal Kitap Şeytan’ın kimlik ve karakterini açığa vuran kırka yakın isim ve ünvan vermiştir ona: ‘Şeytan’ İbranice ‘düşman’ veya ”karşı koyan” anlamına gelir. ‘İblis’ ‘suçlayan’ demektir. ‘Ayartıcı’, ‘Kötü olan’ (Mat. 4:3,5, 6:13),

    ‘Tüm dünyayı saptıran eski yılan’, ‘Büyük ejder’, ‘İthamcı’ (Esin. 12:9-10), ‘İğva edici’,’Katil’, ‘Yalancı’, ‘Yalanın babası’, ‘Gerçekte durmayan’ (Yu. 8:44), ‘Beelzebul’ (Mat. 12:24), ‘Belial’ (2Kor.6:15), ‘Apolyon’, ‘Abaddon’, ‘Uçurum meleği’ (Esin.9:11), ‘Kükreyen aslan’ (1Pet. 5:8), ‘Bu dünyanın reisi ve ilahı’ (Yu.14:30, 2.Kor. 4:4), ‘Havada olan karanlık güçlerin ve cinlerin reisi’ (Ef. 2:2, Mat.12: 24), ‘Nur meleği suretine giren’ (2.Kor. 11:14) vs…

    Bu isimler açık bir şekilde Şeyan’ın kandırıcı ve kıyıcı ürkünç karakterini ortaya sermektedir.

    Şeytan ve cinleri çok uzun zamandan beri var olduklarından dolayı çok güçlü, kurnaz ve çok tecrübelidirler. Ama Tanrı gibi her şeye kadir, her şeyi bilen değildirler. Eyup olayında gördüğümüz gibi, Yahve Tanrı, Şeytan ve cinlerin güçlerini tam olarak kullanmamaları için onların etkinliklerine bir sınır koymuştur (Eyb. 1:12, 2:6). Bu nedenle İnanlılar korkusuzca, İsa Mesih’in adı ve yetkisiyle ona karşı durabilirler (Yak. 4:7).

    Şeytan ve Cinlerin Başlıca İşleri Nelerdir?


    Tanrı’yı lekelemek: Şeytan’nın başlangıçtan beri gütmüş olduğu başlıca amaç; Tanrı’nın yerine geçip, yalnızca Tanrı’ya özgü yüceliği, saygıyı ve tapınışı elde etmektir. Tanrı’yı lekelemek, suçlamak ve O’nun hazırladığı kurtarma programını bozmak Şeytan’ın başlıca emelidir. O, bu amacına ulaşabilmek için, akıl almaz sinsi metodlara ve yollara başvurur. Zaten başlangıçta Adem ve Havva’yı yine Tanrı’yı lekeleyip, O’nun Sözü’nün doğruluğuna zihinlerinde kuşku uyandırmak yoluyla kandırmış ve davasına kazanmıştı (Tek.3). O, zamanımızda yine büyük kitleleri aynı şekilde çeşitli Tanrı-tanımaz ideoloji, felsefe, din, tarikat ve rejimlerin oluşmasını sağlamakla saptırmış, kendi denetimi altına almıştır. Zamanımızda mevcut olan birçok liberal, ekümenik, bilimsel ve insancıl gibi görünen bir yığın politika ve dinsel sistemlerin kaynağı da bizzat Şeytan olup bunlarla o, Tanrı’yı ve Kutsal Kitap gerçeklerini lekelemek, çürütmek ve inkar etmek emelini gütmektedir. Şeytan bu şekilde gerçekten de Tanrı’yı lekelemeye çalışarak, “İncil ışığının imansızların üzerine doğmasın diye, onların zihinlerini körletmek” tedir (2.Kor.4:4).

    Mesih İnanlılarını Tanrı’dan ve Mesih’ten koparmak: Şeytan bu amacına ulaşmak için ‘kükreyen aslan gibi kimi yutacağını arayarak dolaşır’. (1Pet.5:8), İnanlıları Tanrı önünde suçlar (Esin. 12:10, Eyb. 1:10-11), dener (Mat. 4:3), ‘baskı ve sıkıntı’ gönderir (1Pet. 5:9), Işık meleği ve doğruluk hizmetçileri kılığına bürünerek inanlıları; rüyalar, görmeler (Elçi.28:20). ve zararsız gibi görünen çeşitli fikirlerle doğru yoldan ve Kutsal Kitap’tan uzaklaştırarak kendi ağına düşürmeye çalışır (2Kor. 11:3, 11-13, 2:11), kilise ve kardeşler arasına sevgisizlik, şüphe ve yanlış öğretiler ekerek kiliseleri bölüp, tarikatlar yaratmaya çalışır. Tanrı’dan ve Mesih’ten uzakta olan insanları kendi tarafında ve denetiminde tutmak:

    Kutsal Kitap’a göre dünya ve dünyadaki insanlar doğal olarak Şeytan’ın tarafında ve etkisinde bulunmaktadırlar. Efesliler 2:1-3 ve 1.Yuhanna 5:8 bu gerçeği açıkça bildirmektedir. Gerçekten de ‘Bütün dünya kötü olanın denetimindedir.’ . İşte bu nedenledir ki, Şeytan’a “dünyanın reisi ve ilahı’ (2.Kor.4:4) denilmektedir. Şeytan’ın işi, gücü bu insanları kendi denetiminde ve tarafında tutmaktır. Bu amaç doğrultusunda Şeytan İncil’in yayılmasını engellemek için insanların fikirlerini körletir (2Kor.4: 4), ekilen Tanrı sözünü boğar, unutturur ve kapar (Mat.13:18-23), binbir çeşit uğraşılar sağlayarak imansızları kendi ağında tutmaya çalışır (Çık.5:1-21). Şeytan özellikle ruhçuluk, büyücülük, falcılık, bakıcılık, sihirbazlık, horoskop, astroloji, ruh çağırma gibi yollarla kitleleri ağında tutup tövbe etmelerine, Tanrı’ya yönelmelerine engel olur.

    Ne yazık ki bugün milyonlarca insan, kendilerini bu korkunç, yıkıcı eylem ve uygulamalara vermektedir. Bu yıkıcı şeytansal uygulamalar çoğu zaman medya yoluyla sanki yararlı ve iyilik içinmiş gibi, masum bir havaya büründürülerek zararsız bir eğlence türü olarak sunulmaktadır. Günümüzdeki birçok büyük devlet adamlarının, politikacı, şarkıcı veya sanatçıların sürekli danıştıları özel medyumları veya bakıcıları vardır. Kütüphaneler okkultizm, karanlık, gizli güçleri konu alan bir yığın kitaplarla doludur. Televizyonlardaki film, müzik ve oyunların çoğunluğu da yine bu doğrultudadır. İsa Mesih yeryüzündeyken Şeytan ve cinleri, sarsılan karanlık güçlerini kurtarmak a macıyla varlıklarını insanlara ve hayvanlara girme (cine tutulma) ve çeşitli yıkıcı etkinlikleriyle özel bir şekilde belirgin ettiler. Mesih İsa’nın yeryüzüne tekrar gelişinin yakın olduğu bu dönemlerde de Şeytan ve cinleri yıkıcı faaliyetlerini özel olar a k yeniden ele almışlardır. Şeytan gerçekten de ‘vaktinin az olduğunu bilerek büyük gazapla’ saldırıya geçmiştir (Esin. 12:12).

    Zamanımızda da Cine Tutulmalar Olabilir mi?

    Evet olabilir. Cinler geçmişte olduğu gibi zamanımızda da insan veya hayvanlara girerek fiziksel ve akılsal dengesizliklere neden olabilirler (Mat. 9:28-33;12:22). Fakat bunun yanında şu iki noktayı da önemle vurgulamalıyız:

    1. Tanrı’dan uzakta bulunan her insan her ne kadar Şeytan’ın etkisinde ve dünyasında bulunsa da cine tutulmuş değildir. Cinlerin etkisinde olmak başkadır, cinlerin bir insanda barınması başkadır.

    2. Hastalık ve dengesizlikler Adem ve Havva’nın günahı sonucunda dünyamıza girmiş doğal dengesizliklerdir. Her ne kadar bazı hastalık ve dengesizlikler cine tutulmanın bir sonucu olsa da, her dengesizlik ve hastalığın gerisinde cine tutulma olgusunu aramak yanlıştır.

    Cinli birini ayırt edebilmek için Kutsal Ruh’un ışığına ve Tanrısal hikmete gereksinim vardır. Cinliliğin işareti bazen kendisinin olmayan sesler çıkarmak, bedensel uzuvların anormalleşmesi, kontrolden çıkması, aşırı güç, yabansı dillerle konuşmak, İsa Mesih’e ve Kutsal Kitap’a karşı düşmanlık ve nefret, intihar teşebbüsleri, transa girmek vb… olabilir. Şüphesiz büyü, fal, ruh çağırma, sipiritualizmle uğraşanl a r veya geçmişte bunlarla uğraşmış olup da tövbe etmemiş olanlar kolayca cinlerin barınağı olabilirler. Her tecrübeli İnanlı, Mesih’in adı ve yetkisiyle cinleri kovabilir (Mat.10:1-8; Mark. 16:17).

    Şu gerçeği de önemle vurgulayalım ki, her ne kadar dıştan saldırıp, etkilese de hiçbir gerçek İnanlıya cinler giremez ve onda barınamaz. İnanlının vücudu Kutsal Ruh’un tapınağı ve konutudur. Cinler, Kutsal Ruh ve İsa Mesih aynı zamanda, aynı yerde beraberce barınamaz ve aynı tahtı paylaşamazlar. Elçi Pavlus’un b e lirtmiş olduğu gibi:

    ”Doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne beraberliği olabilir? Mesih ile Beliyal arasında ne sözbirliği olabilir?” (2.Kor. 6:14-16).

    ”Bedeninizin, Tanrı’dan aldığınız ve içinizde olan Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Siz kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız.”(1Kor.6:19-20).


    Şeytan ve Cinlerine Karşı Tutumumuz Ne Olmalıdır?


    Kutsal Kitap’a göre Şeytan, “büyük sıkıntı” denilen dönemde, şimdi konut kurmuş olduğu ‘hava’ (Efes.2:2; 6:12) veya gökten yeryüzüne atılacaktır (Esin.12:7-9). Bundan hemen sonra Şeytan Antikrist ve sahte peygamber aracı-lığıyla başlangıçtan beri gütmüş olduğu evrensel bir imparatorluk kurup, tanrı olmak, saygı ve tapınışı elde etmek amacına birkaç seneliğine de o lsa sonunda ulaşacaktır (Esin.13:1-8). Ama yedi yıl sürecek olan sözkonusu bu büyük sıkıntı döneminin sonunda Mesih’in ikinci gelişiyle, Antikrist ve sahte peygamber ateş gölüne atılacak, Şeytan ise bağlanarak bin yıl süreyle uçuruma kapatılacaktır. (Esin . 19:11-21; 20:1-3). Mesih’in açacağı bin yıllık parlak çağdan sonra da Şeytan son bir kez kısa bir süre için özgür bırakılacak ama hemen sonra, cinleriyle birlikte, ‘ebetler ebedince işkence görmek ‘ amacıyla ateş ve kükürt gölüne atılacaktır (Esin.20:10). Böylece Şeytan ve cinler sorunu da tam ve kesin bir şekilde çözümlenmiş olacaktır (Esin.13:4, 20:1-15) vs…

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.