Geçmiş olsun

  • Bu konu 2 izleyen ve 3 yanıt içeriyor.
4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25753
    Anonim
    Pasif

    GEÇMİŞ OLSUN

    Bugünü güvensiz, yarını belirsiz yaşamın üzücü çalkantılarından biri de hastalık.
    Hepimiz hastalık geçirdik ya da geçirmekteyiz.
    Hastanın yanına gelen, ona usulden ‘Geçmiş Olsun’ der, tez elden şifa diler.
    Doktor, hastabakıcı bakımla, ilaçla, iğnelerle hastayı iyi etmek ister.
    Sigorta hastanın masraflarını öder.
    Sosyal güvencesi yoksa, hasta başkalardan yardım, destek bekler.
    Birçok hasta aşırı acıyla inler, yaşamı üzüntü dehlizine düşer, günlere kara perde iner.
    Bu arada yoksul aileler çaresizlik içerisinde yardım beklerler.
    Üzülürüz, ona yararı olacak düşüncelerimizi aktarmaya çalışırız.
    Ama neden se hastalığın asıl sebebini hiç düşünmeyiz.
    Günahtır kardeşler asıl sebep.
    Evet günah.

    Tanrısayar biri olan Hezekiya, İ.Ö. 750 dolaylarında Yahuda kralıydı.
    Ağır bir hastalığa tutulmuştu. Tanrı onu sağlığa kavuşturdu, yaşam süresini on beş yıl uzattı.
    Bunun üzerine o şu içtenlikli ilahiyi yükseltti:
    Yşa.38: 9-20 Yahuda Kralı Hizkiya hastalanıp iyileştikten sonra şunları yazdı
    “Hayatımın baharında ölüler diyarının kapılarından geçip
    Ömrümün geri kalan yıllarından yoksun mu kalmalıyım?” demiştim,
    “Yaşayanlar diyarında RAB’bi, evet, RAB’bi bir daha görmeyeceğim, Bu dünyada yaşayanlar gibi insan yüzü görmeyeceğim bir daha.
    Evim bir çoban çadırı gibi bozuldu, alındı elimden. Dokumacı gibi dürdüm yaşamımı, RAB tezgahtan beni kesti, Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
    Sabırla bekledim sabaha kadar, RAB bir aslan gibi kırdı bütün kemiklerimi, Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
    Kırlangıç gibi, turna gibi acı acı öttüm, Güvercin gibi inledim, gözlerim yoruldu yukarı bakmaktan. Ya Rab, eziyet çekiyorum, Yardım et bana.
    “Ne diyeyim? Bana seslenen de bunu yapan da Rab’dir. Tattığım bu acılardan sonra daha dikkatli yaşayacağım.
    Ya Rab, insanlar bunlarla yaşarlar. Canım da bunların sayesinde yaşıyor. İyileştirdin, yaşattın beni!
    Çektiğim bunca acı esenlik bulmam içindi. Beni sevdiğin için yıkım çukuruna düşmekten alıkoydun, Günahlarımı arkana attın.
    Çünkü ölüler diyarı sana şükredemez, Ölüm övgüler sunmaz sana. Ölüm çukuruna inenler senin sadakatine umut bağlayamaz.
    Diriler, yalnız diriler Bugün benim yaptığım gibi sana şükreder; Babalar senin sadakatini çocuklarına anlatır.
    Beni kurtaracak olan RAB’dir. Ömrümüz boyunca O’nun tapınağında Telli çalgılarımızı çalacağız.”

    Eyüp peygamber aniden karşılaştığı acılarda kıvranırken haykırdı:
    Eyüp.7: 3 Miras olarak bana boş aylar verildi, Payıma sıkıntılı geceler düştü.
    Eyüp.7: 4 Yatarken, ‘Ne zaman kalkacağım diye düşünüyorum, Ama gece uzadıkça uzuyor, Gün doğana dek dönüp duruyorum.
    Eyüp.7: 6 “Günlerim dokumacının mekiğinden hızlı, Umutsuz tükenmekte.
    Eyüp.7: 17 “İnsan ne ki, onu büyütesin, Üzerinde kafa yorasın,

    Yaşam boyu hastalığa açık varlıklarız.
    Ne var ki, biraz da umursamazlıklarla günlerimizi geçirmekteyiz.
    Eyüp de sapasağlam, varlıklı, saygılı biriyken hastalık illetiyle yüzyüze geldi.
    Dünyası ve yaşamı bir anda alt üst oluvermişti.

    Eyüp’ünkiyle örtüşen başka bir dua da mezmurlarda karşımıza çıkmaktadır.
    Mez.88: 13-15 Ama ben, ya RAB, yardıma çağırıyorum seni, Sabah duam sana varıyor.
    Niçin beni reddediyorsun, ya RAB, Neden yüzünü benden gizliyorsun?
    Düşkünüm, gençliğimden beri ölümle burun burunayım, Dehşetlerinin altında tükendim.

    Hasta yatağında, çaresizlik içerisindeysek eger,
    Bu tür yakarışlar yüreklerimizin derinlerinden gelir herzaman.
    Yaşamın korkularına, acılarına, sarsıntılarına değiniriz dualarımızla.
    Düştüğümüzde hatırlarız, yaşamın ne kadar kısa ve geçici olduğunu.
    Ölümün ne kadar yakın olduğunu anımsarız.
    Ne kadar aciz ve zavallı olduğumuzu hatırlarız ölüm gerçeği karşısında.
    Kaderi, kısmeti, teselliyi bir yana bırakır,
    Gerçeğin ardından koşmaya başlarız.
    O’ndan yardım ve şifa dileriz.

    Yaşamı her tür dertle, üzgüyle, çalkantı ve günahla dolu olan Davut peygamber,
    Çok iyi bilinen bir Mezmur’da şu canlı tanıklığı verir:
    Mez.23: 1,3a RAB çobanımdır, Eksiğim olmaz. İçimi tazeler,
    İyi Çoban diye betimlenen Tanrı’nın apayrı özellikleri hemen ışığa çıkar:
    Sınırsız sevgiyle sevdiği kişiye yakınlığı, ilgiyle ona acıması, her dertte güçlükte yardım sunması..
    Çobanın elindeki asa güttüğü koyuna destek ve yeterlik sağlayan, güçsüzlüğüne güç katan güvencedir, kanıtlı iman simgesidir.
    Buna Mesih’in kayrası denir.

    Hastanın desteğe, şefkate, avuntuya gereksinimi belirgindir.
    Benimsenecek sağlıklı tutum, hiç yozlaşmayan göksel yardıma imanla sarılmaktır.
    Temel gereksinim, her tür bakımın ötesinde bulunan gücedir.
    İsa Mesih yeryüzündeyken çok sayıda hastayı sağlığa kavuşturdu, nice dertli cana esenlik verdi.
    O, şifa kaynağıdır.
    Tanrı’nın yüce adlarından biri şudur: RAB Şifa Veren’dir.
    Çık.15: 26 «Ben, Tanrınız RAB’bin sözünü dikkatle dinler, gözümde doğru olanı yapar, buyruklarıma kulak verir, bütün kurallarıma uyarsanız, Mısırlılar’a verdiğim hastalıkların hiçbirini size vermeyeceğim» dedi, «Çünkü size şifa veren RAB benim.»
    İnsan bedeni kuşanarak aramızda yaşayan Mesih insanı uğraştıran her derdi giderebilir.
    İncil’in her sayfası bu tanrısal eylemlerin ışıl ışıl yanan belgesidir.

    Yaratan sağlıklı, yaşam doluluğuyla donatımlı insan yarattı.
    Ne var ki araya sokulan günah birçok düzensizlikle birlikte hastalığı da getirdi.
    Günümüzde ulusları uğraştıran çevre kirliliği, insansal bozukluğun en çirkin uzantılarındandır.
    Çevre hasta, insan hasta, her varlık hasta.
    Hez.18: 21-22 “Kötü kişi işlediği bütün günahlardan döner, buyruklarıma uyar, adil ve doğru olanı yaparsa, kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir.
    İşlediği günahlardan hiçbiri ona karşı anılmayacaktır. Doğruluğu sayesinde yaşayacaktır.

    Ademoğlu dinç ve sağlamken çoğunlukla günahlılığını pek düşünmez.
    Öyle ya, her iş tıkırındayken yaşamda çöreklenen düzensizlikler zinciri akla getirilmez.
    Ama kişi hasta yatağındayken, dertlerle boğuşurken günahlılık sırıtmaya başlar.
    Kendini gösterir.

    İsa Mesih sağlığa kavuşturduğu insanların günahını da af etti.
    Onlara günah boyunduruğundan özgürlük verdi, dertle kavrulan insanlardan her ağırlığı yok etti, özgür kıldı.
    Rab hastayı iyi edebilir.
    Daha da güzeli, canı günah yükünden sadece O arıtabilir.
    Bu Mesih’ten şifa dilemek, kurtarıcılığına iman ederek güvenliğe kavuşmak yaşamın sonsuz gönencidir.
    İsa’nın bir adı da ‘Esenlik Önderi’ dir.
    Yşa.9: 6b Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.
    O’nun egemenliğinde olan Tanrı Adamı hastalıkla buluşmaz.
    O’nun sevgisiyle kucaklaşan kişi hastalanmaz.
    O’nu tanıyan inanlı, hastalık lanetini kolayca üzerinden defeder.
    Bizler O’nunla bir olduk.

    Sevgiyleeee

    #31534
    Anonim
    Pasif

    RAB’be övgüler sun, ey gönlüm!
    O’nun kutsal adına övgüler sun, ey bütün varlığım!
    RAB’be övgüler sun, ey canım!
    İyiliklerinin hiçbirini unutma!
    Bütün suçlarını bağışlayan,
    Bütün hastalıklarını iyileştiren,
    Canını ölüm çukurundan kurtaran,
    Sana sevgi ve sevecenlik tacı giydiren,
    Yaşam boyu seni iyiliklerle doyuran O’dur,
    Bu nedenle gençliğin kartalınki gibi tazelenir.
    Mez.103: 1-5

    Yaşamında hiç unutamayacağın, unutmaman gereken iyilikler dizisi ne olabilir?
    Yaşam bir sürü olaylarla çalkalanırken, her olayı ve olguyu anımsayabilmek olanaksızdır.
    Davut’un en içtenlikli bir Mezmur’undan aktarılan bu ilahide,
    Unutulmaması gereken köklü yararlar sıralanmakta.
    Yaratan’ıyla sağlıklı ilişkide olanın zamanda ve sonsuzda akıldan silemeyeceği iyilikler zinciri şöyle sıralanabilir.
    Af, şifa, kurtuluş, kayra ve lütuf tacı, doyurulma, sürekli yaşam yeniliğine kavuşma..
    Bunlarla donatılanın elbette hiçbir eksiği olmaz.

    Dinçliği oluşturan esenlik zinciri nasıl anlatılabilir?
    Nam, san, onur, orun, güzellik, dinsellik, eğitimde ve fizikte tanınmışlık, sporda üstünlük, taşkın varlık mı?
    Tüm bunlara ve daha bir sürü bolluğa sahipken, dinçliğin ne olduğunu bilemeyenler çoktur.
    Varlığı bolluklarla donatan Tanrı sağlayışını Davut üç bin yıl geride Mezmur konusu yapıyor, her an yenilenen iyilikleri saymakla tüketemiyor.

    İnanıyorum dediği Tanrı’dan bu armağanlara kavuşan,
    onlardan yararlanan hasta ya da sağlam kişi esenliktedir.
    Esenliğinin diri kaynağı olana, Rab’be sürekli hamt sunmaktadır.
    Günahlıyı, hastayı, yoksulu, susuzu, acı karşılıksız iyilikleriyle donatan Tanrı’ya ne ödemeli? Teşekkür ve hamt..
    O’şifa verendir.
    İyilikleri sınırsız sevgisinden, kayrasından kaynaklanır; herkese uzanan eli ‘al’ der.
    Ne mutlu o eli tutabilenlere.

    Sevgiyleeeeee

    #31585
    Anonim
    Pasif

    “İçimde bulunan varlığın her parçası, O’nun kutsal adını kutsa!”
    Tanrı, hiçbir yolla ödenmeyen suçluluk borcumuzu, Mesih’in kefaret kanıyla ve lütufsal affıyla arıtır.
    Ruhun, bedensel hastalığından özgür kılınması herkesin temel gereksinimidir.
    Düzensiz varlığın sayısız belirtilerinden biri olan hastalığa da Mesih yardım elini uzatır.
    Günahın açtığı çürüklük çukurundan suçluyu çeker, başını taçla donatır.
    Güçsüzlüğümüzü kendi gücüyle giderir,
    Hasta veya sağlam kişinin böylesi göksel desteğe kesinlikle gereksinimi vardır.

    Hastalık, dengesi bozulmuş olan kurulu düzenin sarsıntılarından arta kalanlardır.
    Acıklı ortam Kutsal Söz’de şöyle dile getirilir:
    Rom.8: 22-25 Bütün yaratılışın şu ana dek birlikte inleyip doğum ağrısı çektiğini biliyoruz.Yalnız yaratılış değil, biz de -evet Ruh’un turfandasına sahip olan bizler de evlatlığa alınmayı, yani bedenlerimizin kurtulmasını özlemle bekleyerek içimizden inliyoruz.Çünkü bu umutla kurtulduk. Ama görülen umut, umut değildir. Gördüğü şeyi kim umut eder? Oysa görmediğimize umut bağlarsak, sabırla bekleyebiliriz.
    Hasta insanın gereksinimi pek çoktur.
    Kuşkusuz sabır ve katlanış ön sırada gelir.
    Hastalık geçiren birçok kişi, bu üzücü hastalık durumunun bir denenme olduğuna tanıklık eder:
    Mez.119: 67 Acı çekmeden önce yoldan sapardım, Ama şimdi sözüne uyuyorum.
    Ve bunun yanı sıra Kutsal Kitap’ta şu Söz belirtilmekte:
    Vai.7: 3 Üzüntü gülmekten iyidir, Çünkü yüz mahzun olunca yürek sevinir.
    Sevinçli, mutlu anlarımız çabuk unutulur.
    Öte yandan geçmişin acısı kederi hem unutulmaz, hem de somut anılar bırakır.
    Sevinç eğitimci olamaz. Tersine, acı ve keder eğitimcidir.

    Yoğun acı çeken, bedeni hastalık barınağına dönüşen Eyüp peygamber şöyle dua etti:
    Eyüp.23: 10 Ama O tuttuğum yolu biliyor, Beni sınadığında altın gibi çıkacağım.
    Hasta yatağını eğitim basamağı kılarak Tanrı’nın sesini duyan,
    O’nun egemen gücüne ve Baba sevgisine sığınarak İsa Mesih’in kayrasını şifasını arayan insanlar, sonsuzadek güvendedir.
    Bu bilgi aşamasına gelenin yaşam ve sonsuz görüşü, sağlıklı bir noktadadır.
    2.Ko.4: 17 Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır.
    İşkenceler çektikten sonra ölen gömülen ve yeniden dirilen Mesih yücelerdedir.
    O’nun yeterliliğiyle donatılan kadın erkek sonsuz dinçliğin güvenliğindedir.
    Bu insan yüceliğin sevincindedir, bilgiyle sonsuzu beklemektedir:
    Hastalıksız, gözyaşsız, ölümsüz, iblissiz hükümranlığı..
    Mesih tehlikelere açık bedenimizi kendi diriliş bedeninin benzerliğine yükseltecektir.
    Böyle güçlü bir kurtarıcıya imanla bağlanmak, Tanrı’nın güncel desteğine kavuşmaktır.

    sevgiyleeee

    #31592
    Anonim
    Pasif

    Tanrımızı sevgidir ve asla kötülük gelmez RAB’bimizden..özellikle ruhsal bozuklukların hemen hemen hepsinin günahlardan ve dolaylı bir şekilde kötü ruhlardan kaynaklandığını düşünmekteyim..diğer fiziksel rahatsızlıklarında bir çoğunun ayne şekilde musallat olduğunu düşünüyorum..bu yüzden imanımızı herzaman diri ve güçlü tutarsak RAB bize sağlık ve şifa verecektir..
    a-rabbe hamdolsun a-tanri sevgidir

4 yazı görüntüleniyor - 1 ile 4 arası (toplam 4)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.