Ben Bir Türk’üm Ama Önce İnsanım! – Oktay Çaparoğlu

  • Bu konu 2 izleyen ve 2 yanıt içeriyor.
3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25810
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Ben Bir Türk’üm Ama Önce İnsanım! – Oktay Çaparoğlu
    Tarih: 04.11.2008 Saat: 05:00
    Konu: Konuk Yazar

    İzmir’den yürekli bir sesin yazdıklarını bugün sitemize konuk ediyoruz…

    “Ben bir Türk’üm. 1000 yıldır Anadolu ve Mezopotamya’da, dünyanın etnik, kültürel, folklorik ve tarihi olarak hemen hemen en zengin coğrafyasında, bu coğrafyanın öteki halklarıyla barış içinde yaşadım. Bana kapılarını açtılar., Ortaasya’da yaşayamaz hale gelmiştim ve zor koşullar beni göç etmeye zorladı. Horasan’a oradan da Anadolu’ya, Kafkaslara ve Balkanlara yayıldım. Gittiğim her yerin dilini öğrendim, yemeklerini oyunlarını danslarını öğrendim. Onlar da benimkileri öğrendiler. Birlikteliğin ve paylaşımın en güzelini sundular bana. Kapılarını açtılar. Ermeniler, Kürtler…”

    Yardımcı oldular ve Bizansa karşı Malazgirt Savaşı’nda Türklerin yanında yer aldılar. 26 Ağustos 1071 idi. Malazgirt ovasından (Kürtçesi MİLAZGİR) Anadolu’ya açıldım. Yörük idim tarlayı sürmesini bilmez idim hayvancılık yapardım ekseri. Öğretti bana Ermeni, öğretti bana Rum, öğretti bana Kürt. Elbiseyi dikmesini, toprağı işlemesini, kümeste hayvan yetiştirmesini, duvar örmesini öğretti bana. Ne varsa bildiği sundu hiç gücenmeden sıkılmadan.

    Dilimi öğrendi, kültürümü öğrendi Dilini öğrendim, kültürünü öğrendim. Dinlerini de öğrendim. Hristiyan da oldum, müslüman da oldum. İslam’ı seçtiğimde Aleviliği kendime yakın buldum. HAK MUHAMMED ALİ dedim. Enel HAK dedim Adalete inandım, doğruluktan yana tavır koydum. Selçuklu beni ezdi, Osmanlı beni ezdi, sürdü, dışladı. Yeri geldi isyan ettim Baba İshak, Baba İlyas oldum. Bektaşi Veli’de, Ahi Evran’da YAHUDİLERLE RUMLARLA ERMENİLERLE KÜRTLERLE SÜRYANİLERLE LAZLARLA verdim elele. Dergahlarımda insan eğittim insan yetiştirdim. Birlikte ürettim, birlikte yarattım birlikte paylaştım. Ve birlikte yedim ekmeği… Pir Sultan’da Hızır Paşaya başkaldırdım. Zalime direnirken Şeyh Bedreddin de, din dil ırk cinsiyet aryımı olmadan geldim biraraya, BÖRKLÜCE ile oturdum Torlak Kemal’le yürüdüm ADALET İÇİN, HAK İÇİN, ÖZGÜRLÜK İÇİN, EŞİTLİK İÇİN… Kadınım da erkeğim de birdi. Rumum da Ermenim de Kürdüm de birdi. Hristiyan, Müslüman, Yahudi, ayrımı yoktu bende. Alevi-Sünni ayrımı da yoktu. Özüm de sözüm de birdi.

    Bir dilim ekmeğim vardı paylaşırdım. Yoksuldum belki biraz da yoksundum ama paylaşacak suyum paylaşacak ekmeğim paylaşacak yüreğim vardı hepsiyle… Kalender Çelebi de Celali isyanlarında başkaldırdım benim ekmeğimle oynayana. Zulmedene… İnsan ayırana. ‘Bİ-İDRAK’ derdi bana Osmanlı. Saray hizmetine bile almazdı. Savaşlarda en öne sürer, en ağır vergiyi benden alırdı. Avşardım, Kozanoğluydum, Dadaloğluydum. Karacaoğlandım. Nesimi idim. Hallac-ı Mansur idim Yunus un dizelerinde ‘YARADILANI HOŞGÖR YARADANDAN ÖTÜRÜ’ diyen dil benim dilimdi. Sevgiyle doğrulukla birlikle yoğurdum özümü. Hallac-ı Mansurken derimi yüzdüler. Nesimiyken dirim dirim doğradılar. HAKKI İNSANDAN ayrı görmedim. İnsanı insandan ayrı görmedim. Üstüme üstüme geldi karanlığı egemenlerin, kıyıldım, katledildim, sürüldüm. Yine sığındığım kapılar, bana Anadolu’yu açanlardı. Yüzyıllarca aynı mahallede aynı köyde aynı sokakta yaşadım onca milletle. Dili, dini, rengi farklı da olsa o benden ben ondandım. Bir ağaçta yetişen meyveler gibi renk renk, çeşit çeşittik. Aşılandıkça çeşitliliği, bereketi, verimi, meyvesinin güzel tadı artan bir ağaç gibiydik beraber…

    Türkülerimde ne savaşa, ne Osmanlıya, ne ayrımcılığa övgü dizmedim. Ne Kürdü kınadım, ne Ermeni’yi ne de Rum’u. Sitem ettim bazen kızını vermeyen nineye… Sitem ettim aşkıma karşılık vermeyen o güzel ‘GAVUR’ kızına… Kız aldım, erkek aldım, kız verdim, erkek verdim. Karıştım kaynaştım.

    Egemenler kaynatırken ortalığı ben direndim barışta ısrar ettim. zaman geldi Çanakkale’de siperimin gerisinde omuz omuza çarpıştım Kürtle, Ermeniyle, Rumla, Arapla, Süryaniyle, Çerkesle, Lazla, Hristiyanla, Müslümanla, Aleviyle, Sünniyle… Ermeni kardeşimle aramı açtılar. Savaşın, açlığın ve sefaletin ortasında bana Ermeni’nin malını yağmalattı İTTİHAT VE TERAKKİ cemiyeti.

    Sürdüler kardeşlerimi. Kanlarımızla boğmaya kalktık bir avuç sömürücü için birbirimizi. Hem Anadolu’da hem Balkanlarda. Çok çok sonraları da KIBRIS’ta… Yeri geldi biraraya geldik işgal edilen yurdumuzu savunmak için. Elele verdik Emperyalizmin ordularına karşı direndik.

    Kürt Maraş’ı ‘kahraman’ yaparken yanındaydım. Kürt Antep’i ‘gazi’ yaparken yanındaydım Kürt Urfayı ‘şanlı’ yaparken yanındaydım. Erzincandan kovarken Rusları Dersimli Seyit Rıza, yanındaydım. Erzurumda savaşırken Kazım Karabekir, askeriydim. Hep beraberdik. Açlıkta, yoklukta, savaşta, ölümlerde, acılarda, sevinçlerde ve mutluluklarda… Zor koşullarda direndik. Ve bir ülke kurduk.

    Sonra benim adımı kullanarak TÜRKLÜĞÜMÜ zırh yaprak KÜRT KARDEŞİME ayrımcılık uygulandı. İlk mecliste KÜRTÇE konuşabiliyordu KÜRDİSTAN MEBUSLARI. İngilizlerin oyununa gelmediler, azınlık statüsünü kabul etmediler ve benimle beraber Lozanda bu ülkeyi ASLİ UNSUR olarak kurdular. Ama ırkçı güçler ülke kurulduktan sonra onları yoksaydı, benim de kültürümü, müziğimi, bağlamamı yasakladığı gibi onun da dilini, kültürünü, kimliğini VE VARLIĞINI yoksaydı. Ceza kesti KÜRTÇE konuşuyor diye. Ermeni öğretmenleri okullardan attılar, Lazları sürdüler Rumları kovdular. Beni yalnızlaştırdılar.

    Ben onlara anlamlıydım. Balkanlarda onlarla beraberdim et ve tırnak gibiydim. Beni ayırdılar. Yunanistanda onlarla beraberdim. Rumcam çok iyiydi onların da Türkçesi. Ermenicem vardı doğuda Kürtçem vardı onların da Türkçesi. Arapça ve Farsça da öğrenmiştim. Yediğim yemek adları kokladığım çiçek adları hep onların dilinden girdi dilime. Ben de ona öğrettim bendekileri. Ama parçaladılar beni kopardılar. yalnızlaştırdılar.

    Adına TURANCILIK dediler benim etnik kökenim üzerinden olmadık yanlışlar yaptılar. Kırdılar gururumu. Oysa ben onların farklılıklarını zenginlik olarak görüyordum. Ama bana HAYIR ONLAR TEHDİT dediler. BÖLÜCÜ YIKICI HAİN diye öğrettiler bana onları. 1000 yıllık tarihim boyunca içiçe olduğum insanlarla aram aşılmaz duvarlar ördüler. Araya kan girdi. Mübadelelerle zorunlu tehcirlerle sürdüler onları mallarına el koydular ağalara aşiret reislerine pay ettiler mallarını.

    1940 larda AŞKALE ye çalışma kamplarında ölümlere gönderdiler GAYRIMÜSLİM komşularımı, mallarını VARLIK VERGİSİ adı altında yağmaladılar. Süryani kardeşlerime Mardin’i, Urfa’yı yaşanmaz hale getirdiler. Kürt kardeşlerimi kıyımlarla, katliamlarla, yasaklarla, sürgünlerle, inkar politikalarıyla ezdiler. Beni bir ucubeye çevirmeye kalktılar özümden değerlerimden kültürümden arındırarak. 6-7 Eylül olaylarında binlerce Rum ve Ermeninin evlerini yağmalattılar bana. Bu ülkenin vatandaşı olan gayrımüslimlere AZINLIK HAKLARINI vermemek için onları ANAYSAL düzenlemelerle binlerce yıllık sahiplerini bu coğrafyanın, YABANCI ilan ettiler.. Mal mülk edinme haklarını kısıtladılar. Kurdukları vakıfları kapattılar. 30 bine yakın gayrimenkulüne el koydular. Beni ona karşı düşmanlaştırdılar. Korkar oldum 1000 yıllık kardeşimden. Düşmanlık besler ve kin tutar oldum.

    Hrant Dink’i öldürttüler bana. Ortak ettiler bu katliama. Alevi kardeşlerimle aramı açtılar. Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Malatya’da, Yozgat’ta, Dersim’de, Gazi mahallesinde kah yaktırdılar kah kestirdiler kah baltalarla doğrattılar Alevi diye Kürt diye. Askere alıp savaşlara götürdüler PKK’lı diye Kürt çobanları, Kürt muhtarları, Kürt çocukları öldürttüler. Masum köylüleri bindikleri dolmuşlara kilitleyip ateşe vererek öldürdüler. Ormanlarını tarlalarını TERÖRİSTE DESTEK VEREMESİN diye yaktırdılar. Köylerini boşalttılar, işkencelerden geçirdiler yeri geldi DIŞKI yedirdiler…

    Sürdüler 5 milyonunu zorla batıya. İşsiz eğitimsiz feodal bir halktılar çoğunlukla ve uyum sağlayamadılar ellerini yurtlarını bırakıp geldiklerinde metropollere. Birbirimize koydular her fırsatta. Böldüler, parçaladılar, ayırdılar. Ve hep de benim adımı kullandılar tüm bu acıları yaşatırken. TÜRK OL YA DA ÖL dediler çoğu kez. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE demeyenleri CUMHURİYETİN İLELEBET EZELİ VE EBEDİ DÜŞMANI ilan ettiler.

    Halbuki ben de mutlu değildim diğer kardeşlerim gibi. Evsizdim, yolsuzdum, susuzdum, okulsuzdum, işsizdim… Yolsuzluklardan, hortumlamalardan, vergi kaçırmalardan sefil düşürülmüş bir halktım. Onları, farklılıklarından ötürü ayrıca zulme uğrattılar ve benim gözümü köretmek için, yoksulluğuma geleceksizliğime karşı başkaldırmayayım diye BÖLÜCÜLÜK veya ŞERİAT teraneleriyle uyuttular…

    Halbuki ben de KÜRTTÜM ben de LAZDIM ben de ARAPTIM ben de RUMDUM ben de ERMENİYDİM ben de ÇERKESDİM. Onlarla beslenmiş onları beslemiş öyle varolmuştum. Kendimi onlarla anlamlandırmıştım. Dilimle kimliğimle kültürümle herşeyimle… TÜRK OLACAKSIN dediler onlara YA SEV YA TERKET dediler. Utandırdılar beni TÜRKLÜĞÜMDEN. Utandırdılar beni… Ve şimdi. Kan savaş kin intikam ölüm çığlıkları attırıyorlar bana. Terör bahanesiyle hepsine karşı. Malatya’da Hristiyanları öldürtüyorlar bana. Trabzonda rahipleri. İnsanlarımı linç ettirmeye uğraşıyorlar bana. ‘Kana kan… intikam’ sesleri yükseliyor dumanlar arasında.

    Barışı UNUTTURARAK ESİR ALIYORLAR benliğimi. Ben TÜRK’ÜM… Tarihim KÜRTLERSİZ RUMLARSIZ ERMENİLERSİZ ARAPLARSIZ LAZLARSIZ ÇERKESLERSİZ GÜRCÜLERSİZ SÜRYANİLERSİZ ALEVİLERSİZ SÜNNİLERSİZ HRİSTİYANLARSIZ YAHUDİLERSİZ silik bir defter gibidir. içinde hiçbirşey yazmayan içi boş bir kitap gibidir Benim tarihim onlardır onların tarihi ben. BENİ ONLARA ONLARI BANA DÜŞMAN ETMEYİN… GELİN BARIŞI ARAYALIM… SEVGİYİ KARDEŞLİĞİ BİRLİKTELİĞİ… FARKLILIKLARIMIZLA BİR BÜTÜN OLALIM AHENK İÇİNDE YAŞAYALIM. VAR MI BUNDAN DAHA GÜZELİ?

    TÜRK’üm… Daha fazla utanmak istemiyorum… Ve TÜRKLÜĞÜMÜNÜN zalim sömürücülerin ellerinde daha fazla bir oyuncak gibi kullanılmasını ve 1000 yıllık komşularıma karşı kullanılmasını artık KALDIRAMIYORUM… BARIŞ istiyorum… Eski günlerdeki gibi. Bir Bektaşi dergahında, aynı sofrada oturmuş ortaklaşa ürettikleri ve hazırladıkları yemeği yiyen, sohbet eden her inançtan, her düşünceden, her etnik kökenden, her renkten, her cinsten, her dilden ve her dinden insanlar GÖRMEK istiyorum… Çok mu şey istiyorum. Belki evet. Ama hakkım… Çünkü bir TÜRK’ten önce onlar ve herkes gibi, ben de bir İNSANım… Sevgiler….

    Oktay Çaparoğlu 03.11. 2008
    http://www.izmirizmir.net/modules.php?name=News&file=print&sid=864

    #31737
    Armagan
    Anahtar yönetici

    Oktay Çaparoğlu’nun bu samimi ve cesur düşüncelerine katılmamak mümkün değil. Marjinal turancıların dışında kalan büyük çoğunluk Oktay beyin bu yazısına alkış tutacaktır. Ben de hristiyan bir türk olarak burada yazılanlara katılıyor ve etnik geçmişine ve inancına bakmaksızın ülkemde yaşayan herkesi sevgiyle kucaklıyorum..

    Sanırım farklılıklarımıza ragmen birbirimizi sevip kabul etmek için hala bir fırsatımız var. Bu fırsatı görüp destekleyenlerin katkılarıyla cok daha huzurlu, çok daha bereketli bir Türkiye için gelin dua edelim…

    #33568
    Anonim
    Pasif

    Öncelikle yazımı yayınlama cesareti gösterdiğiniz için ve paylaşıma koymaya değer gördüğünüz için teşekkür ederim.

    Ülkemizde çok acı olaylar yaşandı. Tarihimiz unutulması zor yanlışlıklarla dolu ve maalesef farklılıkların özgürce eşit ve yurttaşlık hakkı temelinde birarada yaşama hakkına tarihimiz boyunca zarar verilmeye çalışıldı.

    Farklı olandan korkmamız ve tehdit unsuru olarak algılamamız için ne gerekirse yaptılar barıştan ve kardeşlikten korkan güçler.

    Hrant Dink imizi aldıkalrında aslında birlikte yaşama ve tarihimizle yüzleşerek geleceğin güzel ufuklarına hep birlikte ilerleme umudumuzu almaya çalıştılar.

    Umutsuzluklarımız var elbet… ama bu ülkede halen HEPİMİZ BİRER ERMENİYİZ deme cesaretine sahip insanlar var. Ve özellikle dinsel ayrımcılığa uğrayan kesimlerin de artık seslerini çıkarbildiği bir dönemdeyiz.

    Sevgiyi ve umudu yitirmediğimiz güzelliklerle, iyiliklerle yaşamı çoğalttığımız bir dünya ve ülke dileğiyle.

    Sevgiler.

    Oktay Çaparoğlu

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.