Basında Yer Alan LUT Tabletleri

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25271
    Anonim
    Pasif
    Not : İlk kısım tarafsızlık gereği direkt yazılmıştır. Sayfanın ikinci kısmında ise inancımızı daha doğrusu Lut Tabletleri hakikatini bulabilirsiniz.

    LUT TABLETLERİ ŞİFRESİ NEDİR?

    pdf_button.png printButton.png emailButton.png
    Yazar MAVİ KİLİSE
    Tuesday, 08 July 2008
    5942153.jpg Hürriyet Gazetesi 07.07.2008 Tarihli Yazıya İstinaden Bilgilendirmedir. Lut Gölü’nün Ürdün kıyılarında bulunduğu sanılan ve bilimsel inceleme altına alınan yaklaşık bir metre boyundaki taş yazıt, Hıristiyanlığı sarsabilir.

    Uzmanlar, yazı karakterlerinin Hz. İsa’nın doğumundan önceki yüzyıla işaret ettiğini doğruladı. Kimyasal analizden de benzer bir sonuç çıktı.

    Kırık taştan yapılan çeviri doğruysa, 2100 yıl öncesinin Yahudi toplumunda da Hz. İsa’nın çizdiği Mesih portresine yakın bir kurtarıcının beklendiği, yani Hıristiyan teolojisinin vaaz ettiğinin aksine “acı çeken Mesih” kavramının Hz. İsa ile birlikte başlamadığı kanıtlanabilir.

    New York Times, “Mesihle ilgili ifadeler gerçekten taşın üstünde yer alıyorsa, Hz. İsa konusunda son dönemde hem kamuoyunda, hem de akademisyenler arasında yeniden şekillenen görüşlere katkı yapılmış olacak. Çünkü İsa’nın ölümü ve dirilişiyle ilgili hikayenin orijinal olmadığı, o dönemin Yahudi geleneğinin bir parçası olduğu ortaya çıkacak” yorumunu yaptı.

    İbrani Üniversitesi profesörlerinden Yehezkel Kaufman da, “Üç gün sonra diriliş motifi, akademik literatürün neredeyse tamamına aykırı bir biçimde, Hz. İsa’dan önce geliştirilmiş bir kavram haline geliyor. Yani Hz. İsa ve havarileri, daha önce var olan bir mesih öyküsündekileri hayatlarına uyarlamakla kalmışlar” dedi.

    Hıristiyanlar şoke olacakCalifornia Üniversitesi’nde Tevrat kültürü profesörü olan Daniel Boyarin, “Bazı Hıristiyanlar bunu şoke edici bulacak, kendi ilahiyatlarının benzersizliğine bir meydan okuma olarak görecekler” dedi.

    Yaklaşık 10 yıl önce bulunan tablet, Ürdünlü bir antikacının eline geçti. Tableti son olarak İsviçre’de yaşayan İsrail vatandaşı bir koleksiyoner satın aldı. Birkaç yıl önce tableti inceleyen ve önemini keşfeden İsrailli akademisyen Arda Yardeni, geçen yıl bu konuda bir makale yayımladı. Yardeni, ilk tepkisinin, “Taşa yazılmış Kumran metinleri bulmuşsun” şeklinde olduğunu söylüyor.

    60 yıl önce yine Lut Gölü yakınında bir mağarada bulunan parşömen tomarlarına yazılı Kumran Metinleri, bugün hala tartışılıyor. Hz. İsa dönemindeki bir Yahudi mezhebi olan Essenilerin inançlarını Tevrat’a yakın bir dille anlatan Kumran Metinleri ile ilgili bir konferans, dün Kudüs’teki İsrail Müzesi’nde yapıldı. Kumran Metinleri ile yaşıt olduğu sanılan tablet de, bilimadamları ve ilahiyatçılar tarafından masaya yatırıldı. Gelecek birkaç ay içinde tablet hakkında birçok yeni bilimsel makale yayımlanacak ve “Cebrail Vahyi” ile ilgili tartışma büyüyecek.

    Diriliş miti İsa’dan eski mi

    Lut Gölü kıyısında bulunan taş bir tablet, dinler tarihini değiştirebilir. Hz. İsa’nın doğumundan yüz yıl kadar önce yazıldığı sanılan tablette, Cebrail’in ağzından, “öldükten üç gün sonra dirilecek bir mesih”ten bahsediliyor. İbranice 87 satırın yer aldığı tablette kırıklar olduğu için tercüme tartışmalı.

    Hıristiyan ilahiyat çevrelerini karıştıran tablet ile ilgili ilk çeviriler doğruysa, Hz. İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişiyle ilgili öykünün orijinal olmadığı, doğumundan önce de Yahudi çevrelerinde anlatıldığı kesinleşecek. Böylece İncil’in yeniden yorumlanması gerekecek.

    Son akşam yemeğinin anlamı başka

    Tablet, Son Akşam Yemeği’ne de yeni bir boyut getiriyor. İsrailli Prof. İsrael Knohl şöyle açıklıyor: “İncil’de Hz. İsa ölümünden önce çekeceği acılara dair birçok öngörüde bulunur. İlahiyatçılar bunların İncil’e sonradan eklenmiş olabileceğini, çünkü Hz. İsa’nın zamanında ‘acı çeken Mesih’ kavramının olmadığını söylüyorlardı. Oysa bu tablet bunun varlığını kanıtlıyor. Hz. İsa’nın misyonu, Romalılar tarafından idama çarptırılarak, kavminin gelecekte alacağı intikama zemin hazırlamaktı. Bu yüzden son akşam yemeğinin anlamı da tamamen farklıydı. Orada kendi kanını feda etmesi başkalarının günahları için değil, İsrail’in kurtuluşunu sağlamak içindi.”

    Kırık tablette ne yazıyor

    İSRAİLLİ bilimadamlarının “Cebrail Vahyi” adını verdiği tabletteki 87 satır kazınarak değil, mürekkeple yazılmış. Bu nedenle silinmiş yerler ve taşın kırılmasından dolayı ancak tahmin edilerek okunabilen bölümler var. Metnin çoğunda, Cebrail’in ağzından bir kıyamet günü tasviri yapılıyor.

    Uzmanlar özellikle 80. satır üstünde duruyorlar. Bu satırın “Lışloşet yevmin” (Üç gün içinde) ifadesiyle başladığı kesin ama sonrasını okumak güç. Bunu başaran, Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nin Kitab-ı Mukaddes araştırmaları bölümünden profesör İsrael Knohl oldu. Knohl’un yorumu, birçok bilimadamı tarafından da kabul ediliyor. Buna göre, cümlenin devamında “hayeh” (hayat) sözcüğü geçiyor. Cümle tamamlandığında, “Ben, Cebrail, sana emrediyorum ki, üç gün içinde yeniden hayata döneceksin” ifadesi oluşuyor. Bir sonraki cümlede, Cebrail’in hitap ettiği kişinin, “prensler prensi” olduğu görülüyor. Bu ifade, Tevrat’ta da geçiyor. Bununla Yahudilerin lideri olan ve üç gün içinde yeniden dirilecek biri kastediliyor. Knohl, bu kişinin, Hz. İsa’nın doğduğu gün ölen “zalim” Yahudi kralı Herod’un ordusunda bulunan Simon adlı bir komutan olduğunu savunuyor. Buna göre metni de Simon taraftarlarından biri yazmış olabilir.

    Bu 07.07.2008 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nin Yazısıdır.

    Lut Tabletleri Yazısına Bilgilendirmedir!...

    Şöyle bir manşeti nasıl bulurdunuz?

    “Bilim camiasını sarsacak yeni bir buluş! Suyun ıslak olduğu keşfedildi…”

    İşte “Hıristiyanlığı sarsacak yeni bir buluş” tarzındaki haberler bu kadar mantıklıdır. 7 Temmuz 2008 tarihli Hürriyet’in “Lut tableti şifresi” başlıklı haber de öyledir.

    Hıristiyanlar 2000 yıldır: “Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi” (İncil, 1Ko.15:3). Buradaki Kutsal Yazılar: Tevrat, Zebur ve eski Nebilerin Yazıları’dır.

    Keşke haber yazanlar, İsa’dan yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış olan ve Kurtarıcı’nın ölümden dirilişine önceden tanıklık eden Eyüp Peygambere dikkat etselerdi: “Oysa ben Kurtarıcımın yaşadığını, sonunda toprağın [mezarın] üzerinde ayağa kalkacağını bilirim” (Eyü.19:25).

    Keşke onlar, İncil yazılmadan yüzyıllar önce, Eski Antlaşma’da (Ahd-i Atik: Tevrat, Zebur, Nebiler) Mesih’in ölümden dirilişi ilan eden ayetleri öğrenselerdi. Örneğin İ.Ö. 5. yy.da yaşayan Zekeriya Peygamber, Yahudiler’in, deşilerek öldürüldükten sonra Mesih’e canlı olarak bakacaklarını yazıyor: “Bana, yani deştiklerine bakacaklar; biricik oğlu için yas tutan biri gibi yas tutacak, ilk oğlu için acı çeken biri gibi acı çekecekler” (Zek.12:10). İ.Ö. 7. yy.da yaşayan Yeşaya Peygamber, gelecek olan Mesih hakkında “Yaşayanlar diyarından atıldı”, “öldüğünde zenginin yanındaydı” ve “Canını suç sunusu olarak” sunduktan sonra tekrar canlı olarak “Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak” diyor (Yşa.53:8-12).

    Son iki yüz yıl Hıristiyanlığı hedef alan, batılı veya doğulu birçok eleştirmen, ilk Hıristiyanların eski Kutsal Yazılar’da Mesih’e ilişkin yukarıdaki gibi ölüm ve diriliş kehanetlerinin yanlış yorumladıklarını ileri sürmüşler. Şimdi, somut bu kehanetlere kıyasla belirsiz bir taşta yazılı belirsiz cümlelerden ötürü Hıristiyanlar bu eski kavrama bakarak diriliş mitini hazırladılar mı diyecekler? Siz de gelin ve bunlar ne kadar fırsatçı diye düşünmeyin… İ.Ö. 2.yy.a ait Lut tabletinde gelecek olan “reislerin Reisi” (yani Mesih) ile ilgili olarak üç gün sonra tekrar hayata kavuşacağını yazıyorsa, Tablet sadece Eyüp, Zekeriya veya Yeşaya gibi nebilerinin yüzyıllar öncesinden bağıra bağıra ilan ettiklerinin yankılarını kaydetmektedir. Bu, neden Hıristiyanlığın temellerini sarssın ki! Aksine Hıristiyan âleminin yüzyıllardır savunduğu görüşü destekleyen binlerce kanıttan bir yenisidir demektir!

    Bir örnek daha: Hz. Davut’un Zebur’unda (İ.Ö. 1000 yılı) 22. Mezmur’da acı çeken Kul’un elleri ile ayaklarının deşildiği detayına rastlarız (Mez.22:17). Bu kehanet gibi yukarıda zikrettiklerimiz arasında Mesih’in ölümü ve dirilişinden söz eden Yeşaya’nın 53. bölümü, İsa gelmeden önceki Yahudi uzmanlar (Talmud’u yazan hahamlar), bu ayetlerin gelmesi beklenen ‘Mesih’ hakkında kehanetler oluşturduğunu hep savunmuşlardı:

    «Bazıları için sürpriz olabilir ama Talmud’un kendisinde ve antik hahamların birçok yorumunda, Yeşaya 53. bölümün Mesih’ten söz ettiği savunulur. Günümüzdeki Ortodoks Yahudiler’in kimileri de, Yeşaya 53’ü, örneğin 1994’te vefat eden New Yorklu Haham Menahem Schneerson’un ‘Mesih’ olduğunu göstermek için kullanmaya devam ediyorlar.» (Rabbi Moshe Yoseph Koniuchowsky, The Messianic Believer’s First Response Handbook, P.O. Box 692999, Miami, FL 33169 USA, 2003, s.19.)

    Ama Mesih İsa geldikten ve Yahudiler O’nun Mesih olduğunu reddetmeye başladıktan sonra bu konudaki Yahudi yorumlar değişmeye başladı… İşte “acı çeken kul”un, gelecek olan Mesih değil, ‘İsrail halkı’ olduğu görüşü o zaman Yahudiler’in ‘resmi’ görüşü haline geldi. Bu yüzden “Lut tableti şifresi” makalesinde adı geçen İsrailli Prof. İsrael Knohl’un, “İncil’de Hz. İsa ölümünden önce çekeceği acılara dair birçok öngörüde bulunur. İlahiyatçılar bunların İncil’e sonradan eklenmiş olabileceğini, çünkü Hz. İsa’nın zamanında ‘acı çeken Mesih’ kavramının olmadığını söylüyorlardı” demesine şaşmamak lazım… Ama bu Yahudilerin görüşüdür. Oysaki, Hıristiyan ilahiyatçıları hep Mesih’in ölümü ve dirilişinin eski yazılarda haber verildiğini hep öğretmişlerdir.

    Yine eski Nebilerden Daniel Kitabı: (1) İsa gelmeden 500 yıl önce yazıldı; (2) Yahudiler’in Kutsal Kitaplarından biridir; ve (3) İçerdiği ‘kehanet’ Mesih’in gelişi ve ölümü ile tam olarak örtüşmektedir! Kehanette (Dan.9:24-27), Kudüs’ü yeniden inşa etmek için .Ö. 444-457 tarihleri arasında verilen, Artahşasta’nın krallığı dönemindeki emirden ve bu emrin verilişinden 483 yıl sonra Mesih’in öldürüleceğinden söz edilir ki, bu tam tamına Hz. İsa’nın haça gerildiği 30’lu yıllara denk gelmektedir!

    Sonra da Daniel (7:13), bu Mesih’in “bulutlarda” geleceğinden söz eder. Yine Talmud, Sanh 98a’da bulutlarda gelen bu Mesih’ten söz etmektedir. Ölü Deniz Parşömenlerinin (Kumran Yazıtları) keşfiyle ‘göksel Mesih’ gibi kavramları, ilk Hıristiyanların savunduğu gibi, tamamen İncil öncesi kutsal yazılarının köklerine dayandığını daha da net olarak ortaya çıkmıştır.

    Hatta Kurman Yazıtları’nda, yine Hıristiyanların hep savunduğu gibi, acı çeken Mesih, kâhin Mesih ve kral Mesih olmak üzere üç Mesih’ten veya üç vasıflı tek Mesih’ten söz edildiği anlaşılmaktadır (4Q285, 4Q161, 4Q226): «eskatolojik Başkâhin [Mesih], yüceltilmeden önce, acı çekeceğini ve küçük düşürüleceğini ima eden bazı pasajlar bulunmaktadır (bkz. 4Q471b, 491 böl. II, 541, böl.9)» (Geza Vermes, Ölü Deniz Parşömenleri, Nokta Kitap, İstanbul 2005, s.110).

    Ve böylece suyun ıslak olmasının, pardon, Hıristiyanların Mesih’in ölümü ve dirilişini eski yazılara dayandırmalarının, yeni değil, çok eski bir inanış olduğu ortada…

    Saygılarımla,
    Carlos Madrigal
    İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı
    Ruhani Lideri

    İstanbul, 8 Temmuz 2008isamesihyasiyor

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.