Ayartılmanın en basit yöntemi CİNSEL AHLAKSIZLIK

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23675
    Evangelist
    Anahtar yönetici

    ALLAH’IN AMAÇLADIĞI CİNSELLİK

    1. CİNSELLİK ALLAH’TAN İYİ BİR ARMAĞANDIR

    2. YALNIZ EVLİLİK SINIRLARI İÇİNDE CİNSELLİK SÖZ KONUSU EDİLEBİLİR

    a) Cinsellik iki kişinin eşsiz bir biçimde birbirleri ile birleş-meleridir

    Evlilik dışı ilişki; Evlilik öncesi cinsel ilişki; Zina

    Cinsellik oldukça büyük bir güçtür

    3. EVLİLİKTE CİNSEL SEVGİNİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ

    a) Çok özeldir

    Evlilik temelde derin bir güvene dayanır

    c) Soyun sürdürülmesi içindir

    d) Zevktir

    4. BİZİM SORUMLULUĞUMUZ CİNSELLİK KONUSUNDA DOĞRUYU ÖĞRETMEKTİR

    CİNSEL SAPKINLIKLAR

    1. HOMOSEKSÜELLİK VE LEZBİYENLİK

    2. TRAVESTİLİK

    3. YAKIN AKRABA İLE CİNSEL İLİŞKİ

    4. HAYVANLARLA CİNSEL İLİŞKİ

    PORNOGRAFİ

    MASTÜRBASYON (Kendi kendini tatmin)

    1. DÜŞÜNCE YAŞAMINI TEMİZ TUTMAK

    2. DİĞER BİR NOKTA İSE KENDİMİZİ BİZİ KÖLE- LEŞTİRECEK OLAN ŞEYLERDEN KORUMAMIZ

    3. CİNSELLİĞİ YALNIZCA EVLİLİK İLE SINIRLAN-DIRALIM

    ŞEHVET

    DENENMELERİN ÜSTESİNDEN GELMEK

    1. DENENMENİN KENDİSİ GÜNAH DEĞİLDİR

    2. DENENMEDEN KAÇMAK GEREKİR

    3. DÜŞÜNCELERİN YÖNLENDİRİLMESİ VE EĞİ-TİLMESİ

    4. ŞEYTAN’IN YÖNTEMLERİ KONUSUNDA DİK-KATLİ OLMAK

    5. DENENMEYE DAYANMA KONUSUNDA BİZİM YEGANE YARDIMCIMIZ RAB’DİR

    BAŞARISIZLIK VE BAĞIŞLAMA

    RUHSAL SOLUNUM

    ÖZET

    5. BÖLÜM

    CİNSELLİK
    GİRİŞ

    ünya tarihinde cinsellik kadar yanlış algılanan ve yanlış uygulanan çok az şey vardır. Yalnız geçmişte değil, günümüzde de cinsellik oldukça yanlış algılanmakta ve uygulanmaktadır. Özellikle medyanın ve ticaretin elinde cinsellik neredeyse bir oyuncak haline gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren cinsellik üzerinde yanlış olarak eğitilen insanlık da bu konudaki yanlışları tekrar edip durmaktadır. Aslında dünya cinsellik konusunda oldukça sağlam bir rehberliğe ihtiyaç duymaktadır. Allah insanların gereksinimi olan bu rehberliği Kutsal Kitabı’nda vermektedir.

    Cinselliğin bu denli yanlış olarak algılanmasının nedenleri çok çeşitli olmakla birlikte birkaçını şöyle sıralamamız mümkündür:

    Birinci: günümüzün en büyük etkileşim araçlarından biri olan sinema bu konuda oldukça yanlış eğitim vermektedir. Hollywood’un cinselliğe bakış açısının sağlıksızlığı yalnız batı toplumlarını değil, aynı zamanda dünyanın birçok yöresini de etkisi altına almıştır. Holywood’un desteklediği bencil tutkular cinselliği bağlılık sözü verilmiş ilişkilerden ayırmıştır. Seks genellikle eş olarak tanımlanan herhangi bir kişiden istenir. Cinsellik sırf dışsal olarak değerlendirilmekte ve kişisel tatmin, maddi çıkar gibi birçok Allah’tan olmayan davranışlarla birleştirilmektedir. Böylesine bir yaklaşım beyaz perdeden milyonlarca insanın yaşamına aksederek insanları yoldan çıkarmaktadır. Bu tarz filmlerde çiftlerin kendi istemi arzuları, ve zevkleri daima ön plana çıkmaktadır.

    Derin duygu ve istemler oldukça ucuz bir biçimde cinselliğe dönüşmekte, hatta birçok zaman cinsellik sevginin önüne geçmektedir. Demek ki, beyaz perdeden her gün güncel yaşamımıza yansıyan kadınerkek ilişkisi sağlıksız bir biçimde şuur altımıza yerleşmektedir. Buna bir çok yerli yapım filmleri eklememiz mümkündür. Yalnız sinema değil, her gün evlerimizin en baş köşesinde yer alan televizyonlarla ve televizyon dizileri ile de bize öğretilenler, şuur altımıza yanlış fikirleri yerleştirmektedir.

    Biz akademik bir düşünce ile sinema ve televizyon yararsızdır, günahtır gibi bir yaklaşım sergilemek istemiyoruz. Sinemanın ve televizyonun değerinin ne denli önemli olduğunu inkar etmek mümkün değildir. Çok büyük yapımlarla sinema ve televizyonun toplumlara kazandırdıklarını da göz ardı etmek mümkün değildir. Ama biz cinsellik konusunda sinema ve televizyonun olumsuz bir yönünü dile getirmek istedik ve bu gerçektende doğrudur. Şiddet filmleri yalnız çocuklar için değil, bütün toplum için nasıl olumsuz bir etki oluşturuyorsa, aşk ve cinsellik filmlerin birçoğundaki yanlışlar da toplumların cinsel yaşam ve algılayışlarını öyle etkilemektedir.

    Batı ve doğu diye ayırım yapmaya gerek yoktur. Batının cinselliği açık ahlaksızlık olarak değerlendirilmekte ve suçlanmaktadır. Bu suçlama doğulu insanlardan gelmektedir. Oysa doğuya baktığımızda gizli ahlaksızlıklar diz boyudur. Buna örnek vermek gerekirse hayvanlarla bile cinsel ilişkiye girecek kadar insanın küçülmesi verilebilir. Aile içi ilişkiler, homoseksüel ilişkiler gibi daha birçok gizli ilişkiler söylenebilir. Kısacası yanlış bilgilendirilme ve yanlış yönlendirilme sonucunda birçok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. İnsanların kendilerini suçlamaları, kimseye yanıp yakınamamaları, intihara kadar giden psikolojik bunalımlar, istenmeyen bebekler, aile faciaları. Bunların yanında cinsel yollarla geçen öldürücü hastalıklar.

    İkinci: cinselliğin ticaret için ön planda kullanılmasıdır. Buna örnek bulmak hiç de zor değildir. Bir ciklet reklamında bile cinsellik öne çıkarılmaktadır. Sabun satarken, araba satarken özellikle cinsellik yine ön plandadır. Medyada böylesine bir cinsellik bombardımanı ederken, cinselliğin kutsallığından, güzelliğinden bahsetmek oldukça yavan kalmaktadır. Bu kadar yoğun bir yanlış cinsel eğitim alanında doğrusunu verebilmek, öğretebilmek hiç kolay değildir.

    Üstüne üstlük ister doğuda olsun, ister batıda olsun aslında birçok aklı başında insan için cinsellik üzerinde konuşmak pek kolay değildir. Yani medya, sinema, televizyon bas bas yanlış bir cinselliği sergilerken, diğer yandan toplumun büyük bir kesimi cinsellik konusunda suskun, utangaç kalmaktadır. O zaman şu soruyu sormak gerekmektedir: yetişen nesil cinselliğin doğrusunu, anlamını ve gerçek değerini nerden ve kimden öğrenecektir? Hiç kuşkusuz cinsellik üzerine doğru yazılmış kitaplar, aklı başında eğitim verebilecek hekimler, uzmanlar vardır. Var da bunları bulmak ya da kimin gerçekten doğru bildiğini anlamak da kolay değildir. Bu durum değişmezse, medya ne verirse ondan öğrenmekten başka çare kalmamaktadır.

    Üçüncü: bazı felsefeler yapmış toplumların kültürlerinde cinselliğe oldukça yanlış bakışlar yer almaktadır. Bu yanlış değerlendirmelerden bazıları o kültürlerde günümüze kadar taşınmaktadır. Örneğin, Eski Grek felsefecilerinden bazıları cinselliği küçümsediler. Bunlara göre entelektüellik yanında beden ve bedenin zevkleri daha az değerlidir. Bu nedenle cinsellik aşağı görülmüştür.

    Hıristiyan tarihine bakıldığında cinselliğe bakış açısında bir ikilem görülmektedir. Bazen cinsellik oldukça gerilere itilmiş, bekarlığın en değerli erdem olduğu vurgulanmıştır.[1] Bekarlığın evlilikten daha ruhsal bir yaşam biçimi olduğu öne sürülmüştür. Aslında Kutsal Kitap’ta böyle bir öğreti verilmemektedir. Kutsal Kitap bir imanlı için hem evlilik hem de bekarlığın ruhsal bir seçenek olduğunu öğretir.

    Aslında insanın ilk günahından itibaren Allah’ın yarattığı güzelliklerin üzerine günahın gölgesi düşmüş ve güzel olan her şeye günahın karanlığını örtmüştür. Bu konuya cinsellik dahildir. İnsanların cinselliği evlilik içindeki aşk ve sevgi olarak algılamaları yerine, günah insanları Allah’tan olmayan ilişkilere sürüklemeye neden olmuştur. Oysa bunun kaynağı cinsellik değil, Şeytan’ın ta kendisidir. Allah’ın yarattığı her şey temiz ve güzeldir. Cinsellik de öyle, ama ne yazık ki, günahın gücüyle Şeytan cinselliği de bize kirli olarak göstermektedir. Çevremizdeki filmler, kitaplar, reklamlar her şey cinselliği Allah’ın istemi dışında kullanılan bir araç haline getirmişlerdir. Cinselliği esas kirleten işte bu tablodur. Bu tablo cinselliği kirli ve yanlış bir şeymiş gibi bize göstermektedir.

    Allah bizleri yaratırken cinselliğimizi de yaratmıştır. Toplumsal, duygusal, fiziksel ve ruhsal özyapımıza cinselliğimizi de katmalıyız? Bu nedenle cinselliğin kötü olmadığını bilmek çok önemlidir. Asıl olan onun ne şekilde kullanılmasıdır. Birbirini seven ve Allah önünde evlenen bir erkek ve bir kadının beraberliği, ruhsal birlikteliği, fiziksel birliktelikle pekişerek ve artık ikisi bir beden olmaktadırlar. Bu ilişki cinselliğin en temiz, ve güzel tek kabul gören aracıdır. Ama kişinin tanımadığı kişilerle, evlilik antlaşması olmaksızın girdiği ilişki, cinselliği esas amacından saptırmakta ve onu kirli bir araç haline getirmektedir. Burada kaynak günahtır. Oysa yukarıda değindiğimiz gibi Allah önünde evlenen çiftin birlikteliği, bir beden olmak için gerçekleştirdiği cinselliği utanılacak yanı olmayan, doğal bir cinselliktir.

    ALLAH’IN AMAÇLADIĞI CİNSELLİK

    Kutsal Kitap bu konuda ne öğretiyor? Bu noktadan itibaren Kutsal Kitab’ın cinsellik hakkında neler öğrettiğine birlikte bakacağız:

    1. CİNSELLİK ALLAH’TAN İYİ BİR ARMAĞANDIR

    Kutsal Kitap’ta cinsellik konusunda birçok şey bulmamız mümkündür. Kutsal Kitab’ın daha ilk bölümü olan Tekvin’de bütün evrenin sahibi olan Allah’ın insanı kadın ve erkek olarak yarattığını okuyoruz:

    “Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah’ın suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.”

    Tek. 1:27

    Kutsal Kitap, evli olarak kadın ve erkeğin cinselliklerini oldukça olumlu olarak görmektedir. Bizi tam ve mükemmel olarak yaratan Allah, bütünlüğümüz içinde yarattığı cinselliğimiz de çok güzel olarak yaratmıştır. Allah güzeldir. Yarattığı her şey çok güzeldir. Yeter ki, O’nun istemi doğrultusunda kullanılsın:

    “Ve Allah yaptığı her şeyi gördü; ve işte çok iyi idi…”

    Tek. 1:31

    Allah’ın yarattığı biçimde ve istemi doğrultusunda kullanılan her şey gerçekten yaradılışa uygun ve güzeldir. Allah eşleri birbirleri için teşvik etmektedir. Allah’ın oluşturduğu evlilik anlayışı monogami (tek eşlilik) ve heteroseksüel (karşı cinslerin ilişkisi) bir evlilik anlayışıdır. Nadir de olsa bazı ülkelerde görüldüğü gibi erkeğin erkekle evliliği, kadının kadınla evliliği gibi evlilikler ya da çok eşli ilişkiler Allah’ın orijinal olarak oluşturduğu evlilik düzeninde yer almamaktadır.

    Kocalar eşlerini hem ruhsal, hem de fiziksel anlamda sevmeye ve ondan zevk almaya teşvik edilirler:

    “Kendi sarnıcından sular, ve kendi kuyunun içinden akar sular iç. Kaynakların dışarıya mı, ve su arkların meydanlara mı dağılsınlar? Seninle beraber yabancılar için değil, Yalnız senin için olsunlar. Pınarın mübarek olsun; ve gençliğinin karısı ile sevin. Sevimli geyik ve latif ceylan gibi, Onun memeleri her vakit seni doyursun; Ve onun sevgisi ile daima mest ol.”

    Sül. 5:1519

    Burada kadın bir pınar, bir kuyu gibi gösterilmektedir.[2] Bu sözlere bakıp yanlış bir değerlendirme yapmamamız lazım. Pınar ya da temiz su kuyusunun değerini anlamak için antik çağı bilmek gerekir. Su insanlar için her zaman en önemli yaşam kaynağıdır. Aynı şekilde içme suyu sağlayan pınarlar ve temiz su kuyuları çok büyük önem taşımaktaydı. Burada özellikle kendi su sarnıcı ifadesi kullanılmaktadır. Bunda çok büyük değerler vardır. Her şeyden önce kişi kendi pınarı ya da kuyusuna güvenerek su içebilmektedir. Aynı şekilde karı kocanın birbirleriyle tatminlerinde büyük bir huzur, güven, rahatlama ve sevinç vardır. Allah’ın bakış açısı karı ve kocayı yalnızca birbirlerine yönlendirmekte ve ruhsal ve fiziksel tatmini birbirlerinde bulmaktadır.

    Neşideler Neşidesi: Neşideler Neşidesi karıkoca arasındaki derin aşk ilişkisini anlatmak için kaleme alınmış şiirsel yazılardır. Anlatımda özellikle eşlerin birbirleri ile olan ilişkisinde paklık, güzellik ve yakınlık ele alınmaktadır.

    Cinsel aşkı tanımlamak için kullanılan İbrani’ce (dohd) kelimesinin aynı zamanda “sevişme” anlamı vardır. [3] Bu kelimelerin kullanıldığı yerlere baktığımızda Allah’ın karı kocanın cinselliğini gerçekten birbirlerinin zevk almaları ve vermeleri, hoşnut olmaları için yarattığını görüyoruz:

    “Beni kendi ağzının öpüşleri ile öpsün; Çünkü okşamaların şaraptan daha iyidir.”

    Neş. 1:2

    “Okşamaların ne güzel, kız kardeşim, yavuklum! Şaraptan ne kadar hoştur okşamaların, ıtrının güzel kokusu da her çeşit baharattan.”

    Neş. 4:10

    Demek ki, sevgi dolu, karı ve koca arasında, Allah’ın arzusuna uygun olarak gerçekleşen evlilik, dünyanın en emin, en tatmin edici aşkı ve sevişmeyi de beraberinde getiriyor.

    1. Korintoslular 7:18: Bazen elçi Pavlus’un cinselliğe bakış açısının pek olumlu olmadığı şeklinde söylentiler bulunmaktadır. Bu doğru değildir. Onun sözlerine dikkatle bakıldığında, karı ve kocanın bedenlerinin yalnızca birbirlerine ait oldukları görüşü ortaya çıkar. Evlilik görevini yerine getirmek evlilik içinde sağlıklı cinsel yaşamın olması demektir:

    “Erkek kadına erkeklik görevini yapmalı, kadın da erkeğe kadınlık görevini yapmalı. Kadın kendi bedenine egemen değildir, erkek o bedene egemendir. Tıpkı bunun gibi, erkek de kendi bedenine egemen değildir, kadın o bedene egemendir. Birbirinize gerekeni vermemezlik etmeyin. Kendinizi duaya adamak için anlaşmaya varıp bir süre ara verirseniz o başka. Ama sonradan yeniden bir araya gelin ki, tutkunuzu denetleyememeniz yüzünden şeytan sizi denemesin.”

    1. Ko. 7:35

    Bazı çiftler ruhsal nedenlerle “kısa bir süre” olmak kaydıyla cinsellikten uzak kalabilirler. Ama bu cinsellikten uzak kalmak kısıtlı bir süre için olmalıdır. Aynı zamanda iki tarafın da razı olduğu bir zaman birimi olmalıdır. Bunun iki nedeni şöyle değerlendirebiliriz:

    Birinci: Uzun süre cinsellikten uzak kalan karı ya da kocanın Şeytan tarafından tuzağa düşürülme riski ortaya çıkacaktır. Buna meydan vermemek gerekir.

    İkinci: Elçi Pavlus, evliliğin cinselliğin asıl ve en sağlıklı cinsellik olduğunu bilmesi ve bunun yaşanmasını istemesidir.

    Evlilik yatağının temiz tutulması konusunda İncil sürekli hatırlatmalarda bulunmaktadır. İncil’e göre evlilik içindeki cinsellik hem temiz hem de kutsal olan cinselliktir:

    “Herkes evliliğe saygıyla baksın, evlilik yatağını da lekesiz tutsun. Fuhuşa ve zinaya düşenleri Allah yargılayacaktır.”

    İbr. 13:4

    Evliliğin fiziksel yönü olan cinsellik Allah önünde temiz ve kutsal bir birliktelik olarak görülmekte ve öyle de görülmesi istenmektedir. Cinsellik yalnızca çocuk sahibi olmak için kullanılan bir araç değil, Allah’ın verdiği cinsellik hazzını birlikte tatmak ve yaşamak içindir. Evlilik içinde ve evliliğin sağlıklı bir biçimde gelişimini sağlayana eşlerin cinselliği karı ve kocaya karşılıklı olarak derin haz ve tatmin sağlamaktadır.

    2. YALNIZ EVLİLİK SINIRLARI İÇİNDE CİNSELLİK SÖZ KONUSU EDİLEBİLİR

    Kutsal Kitap’ta cinselliğe ne zaman olumlu olarak bakıldıysa evlilik içinde değerlendirilmektedir. Kutsal Kitab’ın bakış açısında evlilik sınırları dışındaki cinselliğin yaşanması söz konusu bile edilemez. Şimdi bunun nedenlerini birlikte değerlendirelim:

    a) Cinsellik iki kişinin eşsiz bir biçimde birbirleri ile birleşmeleridir

    Karı ve koca cinsel ilişkide adeta bir beden olmuşlardır:

    “Ve RAB Allah adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı, ve onu adama getirdi. Ve adam dedi: Şimdi bu benim kemiklerimden kemik, ve etimden ettir; buna Nisa denilecek, çünkü o İnsandan alındı. Bunun için insan anasını ve babasını bırakacak, ve karısına yapışacaktır, ve bir beden olacaklardır.”

    Tek. 2:2224

    Burada “bir beden olma” kavramı, karı ve kocanın evlilik aracılığı ile nasıl bir beden olduklarını göstermektedir. Allah evliliğin bu noktada kutsallığından bahsetmektedir. Ayrılmaz bir parça olarak iki kişinin bir beden olmasından bahsetmektedir. İki ayrı insan olan karı ve koca evliliğin cinselliği yaşadıktan sonra artık bir insan gibi görülmektedirler. Bu kişilerin oluşturdukları evlilik Allah’ın kutsal istemi uyarınca gerçekleşmiştir.

    Allah isteminde cinsellik yalnızca evlilik kurumu içinde görülmektedir. Çünkü bu iki kişi ruhen ve bedenen bir beden olmuşlardır. İki kişinin bir beden olması ciddi bir olaydır. Cinsel birleşim evlilik antlaşmasının bir işareti olarak gerçekleşmektedir. Allah öğretisine göre evlilik dışı cinsellik günahtır. Kutsal Kitap boyunca Tekvin 2:2224’te anlatılan evlilik temel model olarak alınmıştır. Hem Rab İsa hem de elçi Pavlus evlilik konusundan bahsederken bu ayeti temel almışlardır.[4]

    Allah kendi halkının sağlıklı aileler kurmasını, cinsel anlamda da sağlıklı örnekler sergilemesini istemektedir. Cinsellik kutsal amaca uygun olarak evlilik içinde kullanılmalıdır. Allah insanları kutsal yaşam sürdürmeye yönlendirilirler, evlilik dışı ilişkilerin getirdiği bütün temiz olmayan ve ahlaksız yaşam biçimlerinden uzak kalmalıdırlar:

    “Allah’ın istemi şudur: Kutsal kılınasınız, böylece zinadan uzak durasınız. Öyle ki, her biriniz kendi bedenine kutsallık ve onurla egemen olsun. Allah’ı bilmeyen uluslar gibi tutkunun utandırıcı isteklerinde çalkalanmayın. Bu konuda kimse kardeşine kötülük yapmasın, onun hakkına el uzatmasın. Çünkü Rab bütün bu işlerde öç alıcıdır; tıpkı size önceden söylediğimiz, sizi öğütlediğimiz gibi. Çünkü Allah bizi iğrençliğe değil, kutsallığa çağırdı.”

    1. Se. 4:37

    Evlilik dışı ilişki: Erkeklerle ilişkiyi meslek haline getirmiş kadınlarla ilişki kurmanın yanlışlığı da Allah öğretisine değinmektedir. Çünkü Kutsal Kitab’a göre bir kadınla birleşmek onunla tek vücut olmak demektir. Tek vücut olma evlilik akdidir. Kendisini satan bir kadınla birliktelik geçici birliktelik olduğuna göre hem akid kurulmakta hem bozulmaktadır. Bunun tekrarı ise Allah’ın istemine karşıdır. Aynı zamanda sağlıklı aile yapısının temelden sarsılmasına neden olmaktadır. Genelde “bir kereden ne çıkar” ya da “ihtiyaç kardeşim” tarzında sözlerle toplum bu gibi sağlıksız ilişkileri görmezlikten gelir. Oysa bu bir kerelerden oluşan sorun yumağının bütün toplumu etkilemesi çok sürmemektedir. Allah bu nedenle evlilik dışı ilişkiyi yasaklamıştır. Elçi Pavlus bu nedenle evlilik dışı ilişkinin her türlüsünün yanlışlığını vurgulayıp durmuştur. Hele hele bir inanlı için evlilik dışı her hangi bir cinsel ilişkiye girmek, kendisini pazarlayan bir kişi ile yatmak, ya da herhangi bir yolla kaçamaklara kalkışmak başta ruhsal anlamda Rab Mesih ile olan yakınlığını ihlal etmeye kalkması demektir. Elçi Pavlus Korintoslular’a, yüreğinde Rab Mesih İsa olan kişinin bedeninin canlı bir Allah tapınağı, Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu hatırlatmaktadır. Kutsal Ruh’un tapınağıdır. Çünkü Allah Kutsal Ruh aracılığı ile yüreklerimizde yaşamaktadır:

    “Yoksa bir genel kadınla bağlantı kuranın, onunla tek beden olduğunu bilmiyor musunuz? Çünkü Kutsal Sözde şöyle yazılıdır. ‘İkisi tek bir beden olacak.’ Rab’le bağlantı kuran da O’nunla tek ruh olmuştur. Zinadan kaçının. İnsanın işlediği başka her günah beden dışıdır. Ama zina eden öz bedenine karşı günah işler. Hem bedeninizin sizlerde bulunan Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Bu Ruh size Allah tarafından verilmiştir. Kendi kendinizi değilsiniz. Bir değer karşılığında satın alındınız. Öyleyse Allah’ı bedeninizde yüceltin.”

    1. Ko. 6:1620

    Kişi ancak Kutsal Ruh’un varlığı ve gücü aracılığı ile cinsel günahlardan kendisini koruyabilir:

    “Ama Allah’ın Ruhu gerçekten sizlerde konut kurmuş bulunuyorsa, bedeninizin gereksiz isteklerine uyarak yaşamıyorsunuz. Tersine, Ruh bağlılığındasınız. Mesih’in Ruhu’nu taşımayan kişi O’nun sayılamaz. Öyleyse, kardeşlerim, bedenin gereksiz isteklerine uyarak yaşamak için bedene borçlu değiliz. Çünkü bedenin gereksiz isteklerine uyarak yaşarsanız öleceksiniz. Ama Ruh aracılığıyla bedenin işlerini öldürürseniz yaşayacaksınız. Çünkü Allah Ruhu’yla yönetilenler Allah’ın oğullarıdır.”

    Rom. 8:9,1214

    Bir başkasıyla cinsel ilişkide bulunmak, onunla sinemaya, tiyatroya gitmek gibi bir olay değildir. Son iki örnekte beraberce bir yere gitmek, bir şeylerle meşgul olmak söz konusudur. Ama cinsellikte halk tabiri ile ten tene, can cana, ruh ruha bir karışma, bir birleşme söz konusudur. Derin ruhsal ve fiziksel etkileşimler söz konusudur. Bu nedenle evlilik dışında bir birleşme şeklinde olursa beraberinde çok ciddi ahlak sorunlarını da getirmektedir.

    Evlilik öncesi cinsel ilişki: Günümüzde birçok tekniklerin öğrenilmesi evlilik öncesi cinsel ilişkiyi oldukça yaygın bir hale getirmiştir. Bu ilişkiler ne yazık ki, dünyamızın bazı bölgelerinde oldukça doğal olarak karşılanmaktadır. Aslında böyle serbest ilişkiler, beraberinde gençliğe büyük sorunlar da getirmektedir. Küçük yaşta annelik, kürtaj, cinsel sapmalar ve hastalıklar, ölümcül hastalıklar gibi problemler ortaya çıkıyor. Bizler olayı Kutsal Kitap açısından ele aldığımızda Kutsal Kitap’ta böyle bir ilişki için izin verilmediğini görüyoruz. Birçok sorunları beraberinde taşıyan evlilik öncesi cinselliğin Allah tarafından kabul görmez olduğunu gözlemliyoruz. Evlilik öncesinde iki cinsin birbirini tanıması konusunda çok hassas görüyoruz. Aynı zamanda oldukça fazla çaba harcandığını da. Bu nedenle birçok ilişkinin sağlıksız ve kısa süreli geliştiğini de gözlemliyoruz. Bütün bunlar Allah istemi anlamında geçici ilişkiler olarak değerlendiriliyor ve doğal olarak evlilik ahdi gibi ciddi bir akdi hedefleyen ve bunu beğenen Allah evlilik öncesi cinselliği kendi yarattığı insanı için uygun bulmuyor.

    Zina: Kutsal Kitab’ın çizdiği çizgiler içinde zinanın yerinin kesinlikle olmadığını görüyoruz. Bu konuda On emrin yedincisi oldukça nettir:

    “Zina etmeyeceksin.”

    Çık. 20:14

    Zina da Allah’ın oluşturduğu bir beden olma olayı kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Allah’ın önemsediği evlilik kurumu temelinden sarsılmaktadır. Süleyman’ın Meselleri kitabında zinaya karşı sürekli uyarılar verildiği görülmektedir. Böyle bir ilişki yalnız günah değil, aynı zamanda bir aptallıktır da.[5]

    Hıristiyanlık tarihsel gelişimi içinde zaman zaman çok olumsuz olarak tanınmıştır. Halen ismen Hıristiyan’ların yaşam tarzlarındaki olumsuzluklar Hıristiyanlığa mal edilip durulmaktadır. Oysa bütün bu olumsuzlukların İncil’in özünden değil insanın yaşam bozukluklarından kaynaklandığı çok açıktır. Ama bunu anlamak için Mesih İsa’nın müjdesi yani İncil’in özünün anlaşılması hem de iyi anlaşılması gerekmektedir. Bugün dünya üzerinde birçok ahlakçı yetişmiştir. Ya da birçok peygamber, düşünür, devlet adamı ahlak simgesi olarak gösterilip durmaktadır. Oysa Allah kendi ahlak prensiplerini insanlara kendisi ulaştırmış, Rab Mesih İsa’da bayraklaştırmıştır. Başkaları yüksek ahlak düzeyine uyan ya da ona yakın şeyler söylemişlerse de Allah’tan gelen kaynakça esas ahlakın temelidir. Allah’ın Rab Mesih İsa’da dünyaya sunduğu kurtuluş aynı yalnızca ruhların kurtuluşu değil, sosyal yaşamın da devrimi demektir. İşte bu denli görkemli kurtuluşu dünyaya getiren Allah Sözü Mesih İsa, Allah’ın istediği ahlakın insana açıklanışında da en mükemmelini sunmuştur. Örneğin: Mesih İsa’nın müjdesinde “…yanağına tokat atana öbür yanağını çevir” emri vardır.[6] Aynı sözü asırlar sonra Mevlana kendisi kullanmıştır. Ama ne yazıktır ki, bu sözün esas kaynağı olan İncil okunmadığı için sanki Mevlana’nın öğretisiymiş gibi bellenmiştir.

    Birçok konuda olduğu gibi zina konusunda da Rab İsa’nın öğretişi en üst düzeyi oluşturur. O yalnız zinadan kaçmayı değil, zinayı oluşturabilecek unsurları da ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.

    “Zina etmeyeceksin dendiğini duydunuz. Ama size derim ki, bir kadına istek duyarak bakan herkes o anda yüreğinde onunla zina etmiş olur.”

    Mat. 5:2728

    Rab İsa’ya göre zina davranışlardan önce düşüncede başlayan bir olaydır. Bu nedenle herkes davranışlarını olduğu gibi hareketlerini de temiz ve saf tutmak zorundadır. Bu gerçekten yüksek bir standarttır. İnsanlara bazı kurallar getirmek insanları yapmamaları gereken şeylerden korumak demek değildir. Esas olan insanların düşünce yapılarını değiştirmeniz demektir.

    Kutsal Kitap ne zaman cinselliğin saflığından ve temizliğinden bahsediyorsa o noktada evlilik var demektir. Bunun dışındaki bütün cinsel ilişkiler Allah’ın buyruklarına karşı gelir.

    Rab İsa zinanın hareketle başladığını düşünmemektedir. Zina hareketin düşüncede başlayan bir durumdur. Kişinin düşüncesi her şeyi belirlemektedir. Atalarımız bu nedenle “Dervişin fikri ne ise zikri de odur” şeklinde bir söylemde bulunmaktadırlar. Yalnız hareketlerin temizliği, güzelliği değil, aynı zamanda düşüncenin de güzelliği ve temizliği önemlidir. Düşünceden başlayan ve hareketlere yansıyan ahlak esas ahlaktır. Bu açıdan Allah Oğlu Mesih İsa’nın ahlak öğretisi en yüksek ahlak öğretisidir.

    Kutsal Kitap cinselliği evlilik sınırları içinde değerlendirmektedir. Her bir kişinin cinselliği kendi eşiyle sınırlandırılmıştır. Zaten cinselliğin amacı eşlerin birbirlerinden karşılıklı zevk alıp vermesi, birbirlerine olan sevgiyi derinden algılamaları için bir araç olması ve tabi ki doğal olarak aile olmaları yani çocuklarının olmasıdır. Neslin devam etmesidir. Allah’ın amacı dışındaki cinselliğin ne kadar yıkıcı olduğunu görmek için çok büyük alim ya da gözlemci olmaya gerek yoktur. Yalnızca toplumsal olayları incelemek evlilik dışı ilişkilerin ilk başta iyi gibi görünse de ne denli yıkıcı olduğunu görmeye yetip de artmaktadır.

    Cinsellik oldukça büyük bir güçtür

    Büyük bir güç her zaman kontrol edilmelidir. Barajlarda biriken suyun baraj duvarı ve kanalları olmaksızın akıtıldığını düşünün. Buradaki suyun ne denli güçlü bir biçimde çevreye zarar vereceğini herhalde tahmin edebilirsiniz. Nükleer enerji de yine aynı şekildedir. Eğer iyi şekilde kullanılırsa insanlığa büyük faydaları vardır. Eğer iyi şekilde kullanılmazsa işte o zaman insanlığı bile yok edebilir.

    Aslında cinselliğin de böyle olduğunu yakın çağımızda gördük. Evlilik içi cinselliğin ne denli sağlıklı olduğu tartışılmaz bir biçimde önümüzde durmaktadır. Evlilik dışı ilişkilerin sonuçları da gözlerimiz önündedir. Çağımızın vebası AİDS hastalığı en güzel örnektir. Cinselliğin ne denli etkin olduğu belirgindir. Bu belirginlik cinselliğin gücünü göstermektedir. Bu güç kontrol altına alınmazsa yok edici bir güce dönüşecektir.

    Evlilik dışı ilişkilerin sonucu olan bebeklerin oluşturduğu toplumsal sorunları da burada dile getirmek gerekmektedir. Bu bebekler oldukça sağlıksız ortamlarda büyümekte ve ruhsal anlamda sağlıksız bir neslin temsilcileri olmaktadırlar. Bu herkes için aynı olmasa da genelde böyledir. Ya çocuk düşürmeler, çocuk aldırmaların getirdiklerine ne dersiniz?

    3. EVLİLİKTE CİNSEL SEVGİNİN ÖZELLİKLERİ

    a) Çok özeldir
    Kutsal Kitap evlilik ilişkisi arasına üçüncü kişinin girmesine engel olmaktadır. Evlilik yaşam boyu iki kişiye özel bir olaydır.[7] Sevişme ve aşk yalnız evlilik içindeki iki kişiye hastır. Bu sözü bir çok kere tekrar etmemizin sebebi vardır. Allah ile kilisesi arasındaki ilişki özel bir ilişkidir. Çok özel bu ilişki bir antlaşmaya dayanmaktadır. Bu nedenle Allah Kutsal Kitap’ta bu ilişkiyi kadın erkek ilişkisi için örnek göstermiştir.[8] İşte bu iki kişiden birisinin bir üçüncü kişi ile ilişkiye girmesi doğrudan zinayı gündeme getirir.

    Evlilik temelde derin bir güvene dayanır

    Cinsellik yalnızca fiziksel bir hareket değil, derin bir duygu yumağıdır. Kişinin kendisini güven içinde, sevgi içinde bir başkasına sunmasıdır. Karşılıklı iç içe geçiş söz konusudur. Bunun ruhsal derinliği fiziksel derinlikten de ötedir. Bu nedenle çiftlerden birinin ihaneti inanılmaz acıları da beraberinde getirir.

    c) Soyun sürdürülmesi içindir

    Cinsellik aynı zamanda çoğalmak içindir. Cinselliğin en önemli yönlerinden biri budur. Allah benzeyişinde bir başka insanın oluşumunda araç olmak basit bir olay değil, büyük bir sorumluluktur.[9] Allah her şeyden önce kadın ve erkeğe bu şekilde emretmiştir:

    “Semereli olun ve çoğalın.”

    Tek. 1:28

    d) Zevktir

    Bazı Hıristiyanlar cinselliği yalnızca çoğalma için bir araç olarak değerlendirmektedirler. Eğer bu yalnız olarak ele alınacaksa oldukça yanlıştır. Kutsal Kitap hiçbir zaman bunu öğretmemektedir. Eğer Kutsal Kitab’ın Süleyman’ın Meselleri bölümüne bakarsak cinselliğin çoğalmadan da öte evli iki kişinin derin ilişkisi için olduğunu da görebiliriz. Bu iki kişinin birbirlerinden zevk alabilmeleri öne sürülmektedir. Evlilik içi ilişkide utanç olmaksızın paklık içinde ve derin sevginin getirdiği adanmışlık ve bağlılıkta uygulanan cinselliğin hazzı tartışılmaz.

    Bazıları cinselliği yalnızca erkekler için haz veren bir olay olarak görmektedir. Oysa cinselliği amacı karşılıklı zevk alıp vermektir. Gerçek sevgide karı kocaya sağladığı cinsellik içinde kişinin hakları ön plana çıkmaz. Karşılıklı güvene dayalı, sevginin ifadesi adanmışlık vardır. Cinsellik bağlılığı adeta ruhsal adanmışlığın fiziksel ifadesidir. Hollywood filmleri gibi iki dakikada ortaya çıkan sevgilerin yine aynı çabukluk ve kıvraklık içinde cinselliğe dökülmesi değildir. Gerçek sevgide gerçek tatmin edici ve Allah önünde doğru karı koca cinselliği zaman gerektiren sevgi ilişkisinin sonucudur.

    Birbirini yakından tanıyan karı koca eğer doğru anlamda cinselliği algılayıp uygularlarsa, aralarındaki ilişkinin tadı çok daha derin ve anlamlı olacaktır.

    4. BİZİM SORUMLULUĞUMUZ CİNSELLİK KONUSUNDA DOĞRUYA ÖĞRETMEKTİR

    Dünyamız birçok konuda olduğu gibi cinsellik konusunda da yeterince yanlış bilgi ile dolup taşmaktadır. Kendimizi, eşimizi ve çocuklarımızı bütün bu yanlışlardan korumak hiçte kolay değildir. Ancak korumak aynı zamanda boynumuzun borcudur. Peki, acaba kendimizi ve çevremizi bu yanlış bilgilerden nasıl koruyabiliriz?

    a) Her Mesih İsa’ya iman eden Hıristiyan’ın Kutsal Kitab’ın cinselliğe bakışını doğru olarak algılaması gerekmektedir.

    Cinsel doğruları kiliselerimizde öğretmekten korkmamamız gerekmektedir. Elçi Pavlus’un Korintoslular’a yazdığı mektubu birçok cinsel konuyu içerdiği halde topluluk önünde okunması için yazılmıştır. Bu mektupta bu konular anlatılırken utanma söz konusu değildir. Çünkü konular kilisenin iman yaşamını doğru dürüst yaşayabilmesi için oldukça önem taşıyan konulardır.[10]

    c) Aileler kendi çocuklarına Kutsal Kitab’ın cinsellik konusundaki doğrularını öğretmekle sorumludurlar. Ne yazık ki, bu konudan utandığı için birçok aile çekimser davranmaktadır. Çekimserliğe en büyük etken utanma duygusudur. Çocuklar eğer doğru bilgileri kendi ailelerinden öğrenmezlerse doğrudan doğruya dünyadan öğreneceklerdir. Cinsel konulardaki yanlış öğretiş ise ilerde daha büyük utançları beraberinde getirebilir. Bu durumda hangisi daha iyidir. Çocuğa Kutsal Kitab’ın cinsellik öğretişini uygun zamanda ve uygun bir dille anlatmak mı yoksa çocuğun bu bilgileri yalan yanlış dünyadan öğrenmesi mi? Çocuklar aynı zamanda ailedeki sevgiyi de hissetmelidirler. Aslında doğru cinsellik bilgisinin en temelinde çocuğun anne ve babasında birbirlerine karşı gösterdikleri sevgi ve saygı yatmaktadır. Bu tarz sevgi ortamında büyüyen çocuklara bir de uygun zamanlarda Allah’ın istediği cinsellik öğretilirse geleceğin ahlaklı nesli için en güzel temeller atılmış olur.

    CİNSEL SAPKINLIKLAR

    İnsanoğlu çoğu zaman dünya içinde kendi dünyasını oluşturmakta ve bu dünya içinde oluşturduğu doğrularla yaşamını sürdürmektedir. Oysa evren ve dünya Allah’ındır ve Allah kendi planının uygulayıcısı ve sahibidir. Bu plan içinde insanı yaratmış, bu plan içinde insana vermek istediklerini vermiştir. İnsan için karar verdiği cinsel yaşamı iki karşı cinsin yani kadın ve erkeğin evlenerek, evlilik kurumu içinde ve yaşam boyu aynı eşe sadık kalarak sürdürmelerini istemiştir. Bu biraz önce yukarıda bahsettiğimiz cinsel gücün kanalize edilmesi, sağlıklı bir biçimde eşleri birbirine bağlayan bir aracı olması, eşlerin karşılıklı zevk alması ve soylarını sürdürebilmeleri içindir. Evliliğin dışındaki her tür cinsel ilişkiler Allah’ın isteminin dışında olan ilişkilerdir. Şimdi Kutsal Kitab’ın bu tarz ilişkilere bakış açısına bakalım ve her şeyi görmemezlikten gelen, her şeyi değerlendiren dünyasal bakış açısından kendimizi ayıralım.

    ŞEHVET

    Şehvet insanların içine işlemiş bir biçimde varlığını sürdüren ve kişilerin kendi eşleri dışındakilere cinsel anlamda istek duyarak bakmaları, hayal dünyalarında onlara sahip olduklarını düşlemeleridir. Özellikle insanlar gözlerini kontrol etmekten birçok zaman aciz kalmaktadırlar. Bu konuda erkeklerin çok daha etkin olduğu kesindir. Bu öylesine insanın doğasıyla bütünleşmiş bir hissediştir ki, adeta doğal yaşamın bir parçası gibi karşımıza çıkar. Bu bakışlar, bakışların ardından düşünceler insanı eyleme doğru sürüklemektedir. İşte artık sinsi bir şekilde günah kendi işlevini tamamlamış olur. Rab’bimiz bu konuda bize oldukça keskin uyarılarda bulunmaktadır:

    “Zina etmeyeceksin dendiğini duydunuz. Ama size derim ki, bir kadına istek duyarak bakan herkes o anda yüreğinde onunla zina etmiş olur.”

    Mat. 5:2728

    Rab Mesih İsa şehvetin özüne inerek şehvetin cinsel ilişki sırasında değil, bu ilişkiden çok önceden başladığını vurgulamıştır. Bütün her şey insanın aklında başlamakta ve düşüncenin derinleşmesi ile eyleme dönüşmektedir. İşte İncil’in burada vermek istediği yalnızca eylemi engellemek ya da eylemi hale yola koymak değil, Allah istemi dışındaki bütün eylemlerin özüne giderek o eylemleri kökünden çıkarıp atmak, sorunun kökünü halledebilmektir.

    Bu konuda Kutsal Kitab’a baktığımızda bize çok güzel bir örnek sunulmaktadır. Kral Davut boş kaldığı bir anda evinin çatısında yıkanan kadına bakmaya başladı Bu küçük bakışların ardından çok büyük günahlar birbirini izlemiştir. Bu bakışta kadının ne yaptığı, nasıl davrandığı, ne kadar güzel olduğu hep kral Davut tarafından bir bir düşünceye nakşedilmiş ve sonunda zina etmesine, kadının kocasını öldürmeye kadar uzanan bir günah zincirinin oluşmasına neden olmuştur.[25]

    Eğer kral Davut bu düşüncesini sınırlayabilseydi ve dikkatini oradan çekebilseydi bütün bu olanlar olmayacak ve Rab önünde günahın karanlık çukuruna düşmeyecekti. Düşünce de doğan Allah’ın yasakladığı eyleme dönüşmesi günahı oluşturuyor. Allah’ın kitabı İncil’de açıkladığı gibi günahın sonucu da beraberinde ölümü getiriyor:

    “Denenmeye katlanan adam mutludur. Çünkü onaylandığında, Allah’ın kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır. Denenen kişi kim olursa olsun, Ben Allah tarafından deneniyorum demesin. Çünkü Allah kötü şeylerle denenmez. Kendisi de hiç kimseyi denemez. Ne var ki, herkes kendi tutkusunun ayartılması ve kandırması sonucu denenmeye uğrar. Bunun ardından da tutku gebe kalır ve günahı oluşturur. Günahın olgunlaşması ise ölümü doğurur.”

    Yak. 1:1215

    Mesih İsa’nın öğretisi bizi gerçekten yaşamdaki en büyük insan zayıflıklarından koruyacaktır. Düşüncenin yenilenmesi. İşte, Mesih İsa’daki yaşamsal devrim bu noktada başlamaktadır:

    “Aklınızı ve ruhunuzu tamamen yenileyin.”

    Ef. 4:23

    Bu yenileyiş kişinin kendi kendine başarabileceği bir durum değildir. Öncelikle Mesih İsa’nın kurtarıcı, Rab olduğunu yürekten kabul etmesi ve güvenmesi gerekir. Böylece Kutsal Ruh kişinin içinde işlemeye başlayacak ve kişinin Kutsal Ruh’unun işlemesine müsaadesi ile kişide bu devrim başlar. İşte, aklın ve ruhun yenilenmesi cinsel alanda da kişinin Allah’ın istemi doğrultusunda cinselliği algılamaya başlaması ve cinselliği evlilik içinde zevkle yaşaması demektir. Bakın diğer ayet ise şöyle söylüyor:

    “Özetle kardeşlerim, aklınızı erdemli ve övgüye değer ne varsa ona yorun: Gerçek, saygılı, doğru, pak, güzel, onurlu olan ne varsa.”

    Flp. 4:8

    Kısacası imanlının aklını erdemli, övgüye değer, gerçek, saygılı, doğru, pak ve güzel olan şeylerle doldurması gerçekten bir alışkanlık edinmesini gerektirmektedir. Bu alışkanlık ancak Allah önünde ciddi bir biçimde kutsal yaşama evet demesine bağlıdır:

    “Gözlerimle bir ahit kestim, Ve ben kıza nasıl göz atarım?”

    Eyu. 31:1

    Burada gördüğümüz Eyub’un kutsal yaşam konusunda, bu yaşam konusunda ne denli ciddi olduğunu görüyoruz. İnanlının şehvet içinde olması birçok açıdan yanlıştır:

    a) Yalnızca anlık yasak zevkler peşinde koşmaktadır.

    İnsanları bir meta gibi değerlendirmeye ve kendi çıkarı için kullanmaya başlar.

    c) Sevmek ve paylaşma arzusu daha çok hükmetmek ve sahip olmak arzusuyla yer değiştirir.

    d) Sürekli olarak şehvet duyguları ağır bastığı için adeta şehvet kişiyi yönetmeye başlamıştır. Bir put gibi ön plana konmaya başlar ve kişinin enerjisini tamamen alır götürür.

    Şehvet konusundan bahsederken kadınların uygun giyim giyme konusuna da değinmemiz oldukça önemlidir. İnanlı erkekler düşüncelerini yenilerken, kadınlar da aynı şekilde hem düşüncelerini pak tutmalı, hem de giysileri ile karşı cinse bu konuda ödün verici olmamalıdırlar. Bu inanlı kadın illa şunu giymeli bunu giymeli demek değildir. Her kültürün hanımlarının kullandığı ölçülü ağırbaşlı bir giyim biçimi bulunmaktadır. Hanımlar aslında neyin normal neyin normalin üstünde olduğunu çok iyi bilmektedirler. Sadece bu konunun hassasiyetini, sorumluluğunu değerlendirebilmeleri yeterlidir. Eğer bir kadın karşı cinsini tahrik etmek için giysiler giyiyor ve bunu sürekli tekrarlıyorsa, bir başka kişiyi şehvet günahına düşürmesini sebep olur.[26] Giysiler konusunda Kutsal Yazılar’ın bakış açısının ne olduğunu birlikte değerlendirelim:

    “Kadınlara gelince, saygın, gösterişsiz giyinsinler. Utanılmayacak biçimde, akıllıca süslensinler. En son saç modasıyla, altınla, incilerle ya da pahalı giysilerle değil, Allah sayarlığı savunan kadınlara yaraşır iyi işlerle donansınlar.”

    1. Ti. 2:910

    Burada saygın sözcüğü konuyu yeterince aydınlatmaktadır. Elbette kadın da erkek kadar özgürdür. Ama ne erkek için ne de kadın için özgürlük inancımıza göre günah işlemek demek değildir. Bu nedenle hem inanlı erkeğe hem de inanlı kadına aslında eşit oranda sınırlandırmalar konulmuştur. Erkeklerin zihinleri içindeki şehvet düşünceleri değiştirilmeye çalışılırken diğer yandan da şehveti oluşturacak unsurların da ortadan kalkmasına çalışılmıştır. Görüldüğü gibi bugün ismen Hıristiyan toplumların yansıttıkları sözde Hıristiyan yaşamı, giyimi kuşamı ile İncil aynı şeyleri öğretmemektedir. Burada en son saç modasının günah olduğundan, altın takmanın günah olduğundan bahsedilmiyor kadınların yalnız bunlarla uğraşıp esas donanmaları gereken şeyi ihmal etmeleri engellenmeye çalışılıyor. Yine esas Allah yaşamının öne çıkarılması ve başka şeylerin putlaştırılmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

    Gerçek anlamda Rab Mesih İsa’ya iman etmiş Hıristiyan erkeğin aklını, zihnini yalnızca Yaradanı olan ve Kurtarıcısı olan Rab’de tutmasında ve cinsel yaşamıyla da Allah’a onur getirmesinde İncil hassasiyet gösteriyor. Hatta bu hassasiyeti o kadar indirgiyor ki örneğin şu sözlerde bu inceliği görebilmemiz mümkündür:

    “Eğer sağ gözün seni suç işlemeye sürüklerse, onu çıkar ve kendinden at! Çünkü senin için bedeninin parçalarından birinin yok olması, tüm bedeninin cehenneme atılmasından daha iyidir.”

    Mat. 5:29

    Bu sözler oldukça ince, derin anlamı olan sözlerdir. Burada elbette uygulama anlamında gözün çıkarılıp atılması söz konusu değildir. Ama şehvet konusunun ne denli İncil dışı bir konu olduğunu, aynı zamanda sonucunun da ne denli üzücü olduğunu burada görmek mümkündür. Özellikle cinsel denenmenin ilk başlangıç noktalarından biri gözlerdir. Gözler bedenin adeta aydınlatıcısı, zihnin yol göstericisidir. Bu nedenle gözlerin korunması, Allah’ın mekan kurduğu beden tapınağının korunmasıdır.[27] Mezmur’larda kendisini bu konuda temiz tutmak isteyenler için güzel bir öğüt vardır:

    “Genç adam yolunu ne ile temizler? Senin sözüne göre onu tutmakla.

    Seni bütün yüreğimle aradım; Emirlerinden beni saptırma.

    Sana karşı suç etmiyeyim diye, Sözünü yüreğimde sakladım”.

    Mez. 119:911

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.