Allah’ın egemenliği nasıl bir şey..?

  • Bu konu 2 izleyen ve 1 yanıt içeriyor.
2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Yazar
    Yazılar
  • #26684
    Anonim
    Pasif

    İNCİL’in ağırlık noktası, işte tam burada dikkatimi ve ilgimi üzerine çekiyor! İNCİL’de bütün insanlara Allah’ın egemenliğinin yakın olduğu vazediliyor! Neden Allah’ın egemenliği..? Çünkü bizi Allah’ın egemenliğinden uzak tutan başka kuvvetler, başka düşünceler (dolayısı ile: sanrılar), Mesih imanına uymayan başka imanlar, felsefeler, tasarılar, varsayımlar, insan arzuları ve hevesleri, başka başka yollar, vb… Allah’ın varlığının dışında ve Allah’a karşı dünyamızda gelişen bu krallıkların farkında olmamak da, Allah’ın egemenliği dışında gelişen bir gizemdir! İNCİL’deki tarifi ile “fesat sırrı işliyor” (II.Selânik. 2:7). Allah’ın egemenliğine karşı diklenen başka krallıklar (egemenlikler) da, vardır dünyamızda! Bu dünyada bulunduğumuz sürece, Allah’ın egemenliğine karşı savaşan başka egemenliklerin etkisine tutulmuş olanlarda gördüğümüz, Mesih Ruh’una karşı tepkilere bizim tepkimiz nasıl oluyor acaba? Onların bize gösterdikleri tepkilere bakarken gösterdiğimiz tepkileri görme fırsatımızı elimizden kaçırıyoruz! Çünkü, ne çeşit tepki gösterdiğimizi de görmeğe gereksinimimiz var! İşte tam bu noktada sevgili Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in, “hükmetmeyin ki, hükmolunmıyasınız” sözü bizim üzerimizde gerçekleşiyor!(Matta 7:1,2;Rom.1:1,2 ; I.Korint. 4:1-5).

    Taşıdığımız Mesih İsa imanına elbette tepkiler gelecektir. Mesih Ruhu’na karşıt ruhun etkisi ve egemenliği altında bulunup aksi tepki gösterenlere baktığımız için yanılıyoruz; ama onları işgal altında tutan tepki ruhunu göremiyoruz! İNCİL’de anlatılan asıl hedefimiz, tepki gösteren insanlar değil; onları tepkimeye sokan proffessional kötü ruhlardır! Hatırlayalım ki, Rab, kendi kavmını Mısır’daki kölelikten kendi harikaları ile çıkardı! Şimdi de öyle olmuyor mu? Aldatıcı ruhların ve cinlerin öğütlerini dinleyen insanlarla kuşatılmış durumdayız! Hedefimiz, insanlar değil; onlara öğütler verip bize karşı tepkiler göstermelerine neden olan ruhlar ve egemenlikleridir! Onların bize düşmanca davranış biçimleri hemen dikkatimizi ve ilgimizi çektiği için, insan davranışları ve tepkileri sanrısına kapılıyoruz! Ama insanların içinde gizlenen karanlık varlıklar, dikkat ve ilgi odağımız olmaktan kurtuluyorlar! Halbuki, asıl hedefimiz karanlık ruhlar olmalıdır! İNCİL’in Efesliler mektubunun 6. Bölümünde anlatılan ve hedefimiz gösterilen düşmanlarımız, insanlar değil; onları bize düşman göstermeğe çalışan Mesih karşıtı ruhlardır! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, bir yerde, “düşmanlarınızı seviniz ” demekle, aldatıcı ruhları ve cinleri değil, onların hileli etkileri ile bizi düşman ve hedef gösterdikleri insanları sevmekle ve onlar için dua etmekle yükümlü kılmış bizi! (Matta 5:44).Başka bir yerde de, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, “insanlardan sakının” demiş!(Matta 10:17). Demek oluyor ki, Allah’ın egemenliğine her yönü ile ihtiyaç içindeyiz!

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Allah’ın egemenliğidir! Mesih İmanlılarına zulmeden Tarsuslu Saul’u ışık ve egemen Söz varlığı ile Kuşatan Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, onu önünde yüzüstü secde ettirmiş! (Res.İşl. 26:14). İsa Mesih’le karşılaşan her insan, onun önünde diz çöker! Bu noktaya hiç dikkat etmeden, İsa’nın o kusursuz hayatı bana keşfedilmeden, bana verilen insan öğretişleri ile, görmeden ve bilmeden,boşluğa bakıp diz çökmüşüm! Halbuki Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in şu sözünün bize bir vaat olduğunu bilmeğe de ihtiyacım varmış meğer! Söz, şöyledir:

    ” Hayatım hakkı için, her diz önümde çökecek, ve her dil Allah’a ikrar edecektir” (Yeşaya 45:23; Rom. 14:11).

    Geçmişime bu ışıkta baktığım zaman, söylediğim sözlerle ve yazdığım yazılarla insanları Rabbın önünde değil; benim haklılığım önünde diz çöktürme havasına girdiğimi fark ettim! Bugünün ışığında fark ettiğim bu düşüncem ve tutumum, Allah’ın egemenliği değil; üzerimde, bana nurlu görünen sanrının egemenliği idi! İNCİL’den aldığımız sözler, hepimizindir ve bu sözleri ancak ve ancak Kutsal Ruh, kendi doğruluğu ve kusursuz Öğretmenlik gücü ile üzerimizde kullanabilir! Sözleri İNCİL’den okuduğumuz gibi alıp iman etmeyenlere silâh gibi kullanarak onları İsa Mesih’in önünde diz çöktüreceğimizi mi sanıyoruz; nedir? Bu işe aklım pek yatmadı kardeşlerim. Bu yol, Allah’ın yolu değil; bizim yolumuz! Rab, ” gökler nasıl yerden yüksekse, yollarım sizin yollarınızdan, ve düşüncelerim sizin düşüncelerinizden öyle yüksektir” demiş!(Yeşaya 55:9).

    Ben de, Kefas kardeşimizin ve Emaile kızkardeşimizin fikirlerini benimsemiyorum. Onlar, zihinlerine egemen olan düşüncenin türküsünü söylüyorlar. Ve hoşlanıyorlar da! Bir vakitler biz de, öyle değil miydik? Bizi buraya kadar getiren şeyler, eğer Mesih imanlılarının tanıklıkları idiyse, şimdi bekleyelim ki, Allah’ın tanıklığı içimizde cereyan etsin. Rab, Pavlus’a şu ışığı vermiş: “Bana ilişkin senin tanıklığını kabul etmeyeceklerdir ” (Res.İşl. 22:18). Pavlus, İsa Mesih’le dialog içine girmiş; onun gerçek hizmetçisi ve tanığı olmuş ama, tanıklıkları insanları Mesih İsa’nın önünde dize getirecek güçte ve egemenlikte asla olmamıştır! Hiçbirimizde de, asla olmaz! Çünkü asıl olan, İsa Mesih’in Kendisidir! Bana insanların tanıklıkları yetmiyor; asıl önem verdiğim şeyler, Allah’ın tanıklıklarıdır! Allah’ın tanıklığına ermiş bir kardeş ve kızkardeş, insan tanıklığını kabul edebilir; ama insanı önünde diz çöktüren tanıklık, Allah’ın tanıklığıdır! Tanıklıklarımıza insanların diz çökeceklerini ve boyun eğeceklerini artık beklemekten vazgeçelim kardeşler! Kefas’ı ve Emaile’i Mesih sevgisi ile kucaklamağa asıl bizim ihtiyacımız var! Bu sevgiyi Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’den dileyelim. Kuvveti birbirimizden değil; Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’den almağa çağrılıyız. Yıllarca Mesih imanlılarının gölgesinde sevinmekle güzel vakitler geçirdim. Ama bu, içimdeki açlığı ve susuzluğu asla gidermedi. Aramızda birçok sevgili kardeşlerimizin ve kızkardeşlerimizin bu açlığı ve susuzluğu çektiklerini fark eder gibiyim! Yanılıyor muyum acaba? Belki de Kefas kardeşimiz, bizden daha aç ve susuzluk çekiyor. Bunu kesin olarak bilmiyorum ama, Rabbimiz ve Kurtarıcımız, onun yüreğinin ihtiyaçlarını bizlerden çok çok iyi biliyordur!

    Sevgili kardeşlerim ve kızkardeşlerim; bizler Mesih imanlılarıyız ama, öğrenciler olduğumuzu unutmayalım. Öğrenci, Öğretmeninden asla üstün olamaz! Bunu Rabbimiz ve Kurtarıcımız şöyle söylemiş:

    “Öğrenci, Öğretmeninden üstün değildir; hizmetçi de, efendisinden üstün değildir” (Matta 10:24).

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, bir teorisyen değildir. O, kendi güçlü egemenliği ile pratiğini, söylediği gibi üzerimizde uygulayarak bize öğretmesini bilen sonsuz güçlü Öğretmenimizdir! Bizi Hakikat varlığı ile hizmetçileri ve tanıkları yapabilecek sonsuz güce ve yetiye sahip Öğretmenimizdir Rab İsa Mesih!

    Evet kardeşlerim ve kızkardeşlerim; sizlerle Allah’ın egemenliğinin nasıl bir şey olduğunu paylaşırken içimdeki açlığı ve susuzluğu dile getirdim. Biz, Allah’ın egemenliğinin çocukları isek, onun egemenliği ile daha çok kurtulacağız. Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, günahlarımız uğruna kusursuz bedenini Baba’ya sunmayı başararak, Allah ile barış Yolu’muz olmuş! Ama hâlâ kusurlar işliyoruz! İnsanları önümüzde diz çöktürmeyi, benlik isteklerimizin alevlendiği saatlerde birbirimize de uygulamaktan çekinmiyoruz. Nedir bu cesaret? Acaba sanrılara mı kapılıyoruz; nedir? İnsanları arzularımıza boyun eğme egemenliği altında mıyız? Yoksa hâlâ Allah’ın egemenliğine susamadık mı? Çünkü İNCİL’de şu peygamberlik sözünü yaşıyoruz:

    “Çünkü zaman gelecektir ki, sağlam öğretişe tahammül etmeyecekler; fakat kulakları gidişip kendi arzularına göre kendilerine muallimler toplayacaklar; ve hakikatten kulaklarını döndürecekler, ve masallara sapacaklardır” (II.Timoteos 3,4).

    Bu sözde geçen öğelerden bazılarını günümüzde yaşadığımızı fark ederek dikkatlerinize sunuyorum:
    1 -“Hakikatten kulaklarını döndürecekler”
    Bu sözü yazan Pavlus, Kutsal Ruh Allah’ın verdiği görümle çağımızda ve günümüzde kimlere kulak verdiğimizi görmüş! Halbuki ilk Mesih imanlılarının kulakları, Allah’ın içlerindeki söyleyişlerine pürdikkat kesilmişti! Yani İlk Mesih imanlılarının kulakları hep Allah’a, doğal radarlar gibi çevrilmişti! Başka seslere kulak verenler, Allah’ın bu egemenliğinden çıkınca, masallara sapıyorlar! Bundan sonra beden arzuları alevleniyor!
    2 -Kendi arzularına göre öğretmenler topluyorlar!
    Sonuç olarak, insan arzuları büyüdükçe güçleniyor ve Allah’ın arzusu yabancılaşıyor! Böyle kişiler, hangi arzu ile Allah’ı arıyorlar? İnsan arzularına göre olan öğretişler, kendinden olanları üretiyor! Bu gerçeği yaşıyoruz ve görüyoruz.

    Allah’ın egemenliği her şeyi kapsıyor. Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Allah’ın egemenliği olarak, Tarsuslu Saul’a şu sözü söylemiş:

    “Fakat kalk ve ayakta dur; çünkü hem gördüğün şeylerde, hem sana görüneceğim şeylerde seni hizmetçi ve şahit tayin etmek için sana göründüm” (Res.İşl. 26:16).

    Pavlus, gerçek Nur olan o kusursuz Yaşam’ın karşısında değil dizüstü; yüzüstü yere kapanmış! Ama alçak gönüllü İsa, ona “kalk ve ayakta dur” demiş! Birbirimizi önümüzde diz çöktürmek, belki hoşumuza gidecektir ama, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, bizim gibi değil; alçak gönüllü Kraldır. Onun önünde diz çöker ve ona tapınırım. İnsanların önümüzde diz çökmelerini hakketmeyiz; ama O’nun hakkıdır! İsa Mesih’e ilişkin tanıklıklarımızı, insanlara sunarken, ille de bizi dinleme mecburiyetleri olmadığını bilerek, ama tanık olduğumuz şeyleri söyleyerek yapalım. Bize görünen şeyleri insanlara söylerken dahî, söylediklerimiz, bizim tanıklıklarımızdır. Ama asıl tanıklık, bizi dinleyenlerin içinde cereyan edince, bizim değil; içlerinde cereyan eden o tanıklığın önünde diz çökerler! İçimizde cereyan eden Mersih Ruhu tanıklıkları önünde biz nasıl diz çöküp “âmin, Ya Rab İsa Mesih” diyebiliyorsak, o yüce ve kudretli tanıklık, onları da dize getirecektir! Bizi ardınca çeken Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in ruhsal bağları sonsuz güçlüdür; onlara taktığı zaman, onları da ardınca çeker ve Baba’ya götürür. Amin. Onlar için dua edebiliriz.

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, Kefas kardeşimizden daha sert ve boyun eğmez biri olan Tarsuslu Saul’u karşılayınca, Saul’daki sertlik yumuşamağa dönüşmüş! Bu, hepimiz için Kurtarıcı olan Rabbimiz İsa Mesih’in işi ve egemen gücüdür! Amin. İnsanları biz karşılamağa değil, dualarımızla onları Rab İsa Mesih’e taşımağa çağrılıyız! Böylece İblis’in krallığında depremler olacak ve insanlar, gerçek Allah’ımıza döneceklerdir.

    Tarsuslu Saul, şeriat yolunda yürür ve Mesih imanlılarına zulüm yaparken İsa Mesih’le karşılaşmış ve kendi yolunu bırakmış! Çünkü İsa Mesih, ona Yol, Gerçek ve Yaşam olmuş! Hepimiz, bu yolun yolcusu olalım kardeşler ve kızkardeşler. Rabbimiz, bize tepkili olanları kardeşlerimiz ve kızkardeşlerimiz yapabilecek güce ve egemenliğe sahiptir.

    Ruhsal anlayış da, Allah’ın egemenliğidir! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in doluluğundan Kutsal Ruh’la gelen bilgelik ve esin ruhu ile düşünceye daldığımız zaman bize ne olduğunu fark ediyor musunuz?! Başkalarının dayatmalarına asla boyun eğmediğimiz halde, o bilgeliğin ve esin ruhunun önünde dize geliyoruz; çünkü sertliklerimizi yumuşatan o ilâhı yağ gibi iş yapıyor üzerimizde! Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in insanlar üzerindeki işleyişi, onun harikalarıdır! İsa’yı tanımamız, kudret işidir!(Res.İşl. 1:8).

    Kurtarıcımız Rab İsa Mesih, kurtardığı Tarsuslu Saul (Pavlus)’u şu misyonla Milletlere yollamış:

    “Kendilerine seni göndereceğim kavmdan ve Milletlerden kurtaracağım, ta ki, onların gözlerini açıp onları karanlıktan nura ve Şeytan’ın hâkimiyetinden Allah’a döndüresin, ve bana olan iman ile günahların bağışlanmasına ve mukaddesler arasında mirasa nail olsunlar” (Res.İşl.26:17,18).

    Bu sözleri okuyunca, o felçliyi Rab İsa’ya taşıyan o dört taşıcıyı hatırladım. Kurtarıcı Rab İsa Mesih, o dört taşıyıcının yüklendiği misyonu, Pavlus’a da yüklemiş! Pavlus’u milletlere sevkeden Rab, Milletler arasında tepki gösteren insanları, nurlandırarak İblis’in egemenliğinden kurtarmış ve Pavlus’un kardeşleri yapmış! Bugün bizlere tepki gösterenler, Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’in girişimleri ile yarın kardeşlerimiz olurlar! Bunu onlardan değil; her şeyde güçlü olan Kurtarıcımız Rab İsa Mesih’den bekleyelim. Kulaklarımızı başka seslere ve kötünün öğütlerine değil; Rabbimizin konuşan sesine çevirelim.

    Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih yaşıyor ve işlerine devam ediyor. Onun ismi, bizim fani bedenlerimizde yücelsin. Amin.

    Şu dua, Rabbimizi hoşnut eder ve bizim için işlemesine dileğimiz olur:
    “Ya Rab, yılların ortasında kendi işini canlandır;
    Yılların ortasında onu bildir;
    Öfke içinde merhameti an” (Habakkuk 3:2).

    #34127
    Anonim
    Pasif

    Güzel, derin ve Ruhsal yazdınız kardeş. Sizinle hemfikirim. Paylaşımlarınızı paylaşıyorum ve tüm yürekten onaylıyorum. Evet doğrudur, bizi cesaretlendiren Rab olmalıdır. Ama yine de, bir kardeşiniz olarak, sizi cesaretlendirme arzusu duydum. Rab’bin şahıslara öğrettiği, ‘Özel’ değil, ama Rab’bin tüm çocuklarına aittir.Sana verilen, bana verilen, ona verilen; ve hatta Mesih’teki bir bebeğe bile verilen, hepimizindir. Paylaşılmalıdır. Rab sizi bereketlesin.

2 yazı görüntüleniyor - 1 ile 2 arası (toplam 2)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.