Allah Kendi Kitab’ını Korumaz mı?

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #25025
    Anonim
    Pasif

    ALLAH KENDİ KİTABINI KORUMAZ MI? :confused::confused::confused:

    Allah’a inandığını söyleyip te, Allah’ın her şeye kadir olduğuna inanmayan hiç kimse yoktur her halde. Allah her şeye kadir ise, öncelikle kendi sözlerini korumakta bunu göstermez mi?

    İslamcı yazar Ali Bulaç, bir kitabında şöyle yazıyor:

    ‘…Geçmiş dinlerin ilahi olmakla birlikte zaman içinde asıllarını kaybettiklerini, bozulduklarını biliyoruz. Bu son din olan İslam insanlık için de son mesajdır.

    Dolayısıyla birinci derecedeki kaynağı olan Kitab’ın da muhafazası beşerin tedbir alışlarına bırakılamaz. Allah kendi kitabını ve dinini bizzat kendisi korumaktadır…'(1)

    Sayın Ali Bulaç’ın içine düştüğü büyük çelişkiye bakın: Hem geçmiş ‘dinlerin’ve ‘kitapların’ ilahi, yani Allah tarafından gönderildiğini ancak asıllarını kaybedip bozulduklarını ileri süreceksiniz, hem de, ‘Allah’ın kendi kitabını ve dinini bizzat kendisinin koruduğunu’ ileri süreceksiniz! Bunların ikisinin aynı anda doğru olması mümkün değildir. Eğer Allah kendi Kitabı’nı bizzat koruyorsa, Tevrat, Zebur ve İncil nasıl ‘bozuldu?‘ Eğer bu kitaplar bozulduysa, Allah’ın kendi kitabını ve dinini bizzat koruduğuna nasıl inanabiliriz? Sayın Ali Bulaç, bu soruları nasıl yanıtlayacak? ‘Allah, ilk Kitaplarını korumadı, sadece son Kitab’ını ve Dinini korumaktadır mı’ diyecek acaba? Tabii böyle bir yanıt, pek mantıklı olmasa gerek. Allah, kendi kitapları arasında neden ayrım yapsın? Neden, sözlerinin bir kısmının ‘bozulmasına, değiştirilmesine’ göz yumup, bir kısmının ise ‘bir harfinin bile bozulmasını’ engellesin?

    Sayın Fethullah Gülen de bir kitabında şöyle diyor:

    ‘Tevrat, İncil ve Zebur gibi aslı ilahi olduğu halde tahrife uğrayıp, içlerine beşer kelamı karışan bu kitaplarla, doğruyu bulmak ve bunlarla fikri istikameti korumak imkansızdır…

    Cenabı Hakk, bu kitaplara koruma teminatı vermemiştir. Halbuki Kur’an hakkında: Kur’an’ı biz indirdik ve onu mutlaka biz koruyacağız’ (Hicr, 15/9) buyurarak hem ilahi referansdan hem de korumadan söz edilmektedir'(2)

    Sayın Gülen’e göre, Allah yalnızca Kuran’ı ‘koruma teminatı’ vermiştir. Allah’ın Kuran’ı koruyacağı nerede yazılı? Tabii ki Kuran’da. Allah’ın Tevrat, Zebur ve İncil için ‘koruma teminatı’ verip vermediğini anlamak için de, nereye bakmamız lazım? Tabii ki o kitaplara. Sayın Gülen, Kutsal Kitap’taki şu ayetleri görse acaba ne diyecek?:

    “Ot kurur, çiçek solar; fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur’ (Eski Antlaşma, İşaya, 40:8)

    ‘Rabbin sözleri pak sözlerdir. Toprakta pota içinde kal olunmuş, yedi kere tasfiye edilmiş gümüş gibidirler. Onları sen tutacaksın, ya Rab. Onları bu nesilden ebediyen koruyacaksın’ (Zebur, Mezmurlar, 12:67).

    ‘Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da nokta bile eksilmeyecektir’ (İncil, Matta, 5:18).

    ‘Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır’ (Matta, 24:35).

    Kutsal Kitap’taki bu ayetler, Sayın Gülen’in ileri sürdüğü ‘Cenabı Hakk, bu kitaplara koruma teminatı vermemiştir’ iddiasının doğru olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Aslında Sayın Fethullah Gülen Hoca ve Ali Bulaç’a şunları da sormak gerek:

    ‘Siz fani (ölümlü) insanlar olarak, yazmış olduğunuz bazı kitapların değiştirilmesine seyirci kalır mısınız? Yaşadığınız sürece kendi kitaplarınızın tümünü (evet, tümünü) korumaz mısınız?’

    Sayın Gülen ve Bulaç’ın bu sorulara olumlu bir yanıt vereceği kesindir. Buna rağmen birisi kalkıp Sayın Gülen veya Bulaç için: ‘Daha önce yazdığı kitaplarının bozulmasına göz yumdu, ama son yazdığı kitabını, insanlık için son mesaj olduğu için titizlikle koruyor’ derse, acaba Sayın Gülen ve Bulaç böyle bir kişinin ciddi ve akıllı olduğuna inanırlar mı? Ve insanların böyle birisine inanmalarını isterler mi?

    Evet Sayın Gülen ve Bulaç, siz fani yazarlar olarak, yaşadığınız sürece bütün kitaplarınızı korursunuz da, her zaman yaşayan ve her şeye gücü yeten Yüce Allah, neden bütün kitaplarını, sözlerini korumazsın? Acaba Allah kendi kitaplarına, sizin kendi kitaplarınıza verdiğinizden daha az mı önem veriyor?!

    Bir başka İslamcı yazar, Ahmed Lütfi Kazancı da şöyle diyor:

    ‘…Hazreti İsa tarafından insanlığa hidayet ve nur olmak üzere getirilen fakat zamanında yeterli itina gösterilmeyen bu ilahi kitap (İncil) da, diğer ilahi kitaplar gibi, insan eliyle kesilip biçilmiş, kuşa çevrilmiştir. Bu İnciller, yazarlarının yazdığı gibi de kalmamış, daha sonra papazlar tarafından çeşitli düşünceler altında tekrar tekrar tahriflere uğramıştır…'(3)

    Aynı yazar, İmam Hatip Liseleri için hazırladığı bir kitabında da bakın neler yazıyor:

    ‘Kitabı Mukaddes ismi altında neşredilen Tevrat, İncil ve Zebur gibi kitaplardan geniş ölçüde yapılan propaganda karşısında durumumuz ne olacaktır? Aslında bozulan, aslı ile alakaları imkan nispetinde azalan, mes’uliyetsiz, menfaatperest ve ahlaksız papaz ve hahamların oyuncağı haline getirilen bu kitaplar karşısında ne yapacağız?…'(4)

    Sayın Kazancı, bu sözleriyle yalnız ‘papaz ve hahamlara hakaret etmiyor aslında. Allah’ın kitaplarının ‘kuşa döndürüldüğünü’ ileri sürmekle, Allah’a da hakaret etmiyor mu? Sayın ‘yazar’ belki farkında değildir ama ‘Tevrat, Zebur ve İncil’in, menfaatperest ve ahlaksız papaz ve hahamların oyuncağı haline geldiğini’ ileri sürmekle, Allah’ın kendi kitaplarını koruyamadığı iddiasını da ortaya atmış olmuyor mu?

    Allah’ın büyüklüğünü ve yüceliğini dile getirmek için 99 isim (sıfat) sıralayan İslamcı yazarlar, nedense Allah’ın kendi sözlerini koruduğuna inanmak istemiyorlar. Eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilmişse Allah’ın her şeye kadir (her şeye gücü yeten) olduğuna nasıl inanabiliriz? Her şeye gücü yeten Allah, öncelikle kendi sözlerini korumaz mı?

    Tevrat ve İncil’in değiştirildiğini ileri sürenleri çıkmaza sokan bir başka soruda şu: Allah kendi sözlerini korumazsa insanlar O’nun sözlerine göre nasıl yaşayacaklar?

    Hıristiyan bir yazar bakın bu konuda neler yazıyor:

    ‘…Geçerli bir yasa olmadan insanları yargılamak mümkün değildir. Allah’ın yasaları olan Tevrat, Zebur ve İncil bozulmuş ve gerçeği ortadan kaybolmuşsa; bu devirlerde yaşayan insanlar yasasız bir şekilde yaşamış oluyorlar. Yasaların bozulduğu hakkında da en az İncil’den ‘dördüncü ve son kitap’ (Kuran) gelinceye kadar, ortada hiç bir bildiri ve uyarı yok. Bozulmuş ruhsal yasalara inanarak ve onlara göre hayatlarını düzenleyen bu insanların suç ve günah içinde yaşadıklarını düşünmek de gayet doğal bir şey! (Bu durumda Tanrı onları günah deryası içinde terketmiş oluyor) Böyle olmasına rağmen yine de her suçlu, suçları için yargılanmalı. Şimdi Allah bu insanları ne hakla yargılayacak?… Gerçek yolu gösteren Kendi yasalarının bozulmasını umursamadı… Yüzlerce yıl insanları gerçeksiz bıraktı. Bu dönemde ölen milyonlarca insanın elinde ‘bozulmuş’ yasalar vardı. İşin en tuhaf tarafı da bu ‘bozulmuş’ kitaplar hakkında ilk uyarının yüzyıllarca sonra gelmesidir.

    Sahte ve taklit Kutsal Kitaplara inanıp onlara göre yaşadıkları için suçlu olarak yargılanacak olan bu insanlar arasında bulunsa idim, Allah’a şöyle cevap verirdim:

    Ey Allah, beni ne hakla suçlu olarak yargılıyorsun? Kitaplarını korumadığın yetmiyormuş gibi, elimizdeki yanlış kitaplar için bir defa bile bizleri uyarmamışsın. Beni karanlık, bilgisizlik ve günah içinde bırakmışsın. Şimdi de yaşantım için beni yargılıyorsun! (…) Eğer bana gerçekleri gösterseydin, ben de inat edip senin gerçeklerini reddetseydim, şimdi beni haklı olarak yargılamaya ve cezalandırmaya hakkın olurdu..!’
    Sevgili okuyucum, görüldüğü gibi Allah’ın insanları yargılayabilmesi ve cezalandırabilmesi için, kanun ve yasalarını aslı gibi korumalı ve duyurmalıdır. (5)

    Evet, Tevrat, Zebur ve İncil’in değiştirildiğini ileri sürenler, buyrun işin içinden çıkın!

    NOTLAR:

    1) Ali Bulaç, ‚Çağdaş Kavramlar ve Düzenler, 177. s., 11. baskı, Endülüs yay., İstanbul 1991.

    2) M. Fethullah Gülen, İnsanlığın İftihar Tablosu Sonsuz Nur, 2. c., 156. s., Zaman yay., İstanbul 1994.

    3) Ahmed Lütfi Kazancı, Hz. Adem’den Hatemü’l Enbiya’ya Kuran’ın Tanıttığı Peygamberler, 3. c., 167. s., Nil yay., İzmir 1990.

    4) Ahmed Lütfi Kazancı, İmam Hatip Liseleri X. Sınıf Müfredatına Uygun Akaid ve Kelam, 87. s., Marifet yay., İstanbul 1983.
    5) Misak Günay, El Ele Verelim Dünyamızı Cennet Edelim, 182183. s., İstanbul 1982.

    (İyi Haber’den alıntı)

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.