Aile Kurumu – Boşanma

  • Bu konu 1 izleyen ve 0 yanıt içeriyor.
1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #23694
    Evangelist
    Anahtar yönetici

    Aile Kurumu – Boşanma

    Hazırlayan- Thomas Cosmades

    Şu kargaşa dünyasında insanın kendisi başta olarak sarsıntıdan kaçabilen hiçbir kurum yok! Bilinen kuruluşların ön sırasında hiç kuşkusuz aile belirir. Hepimiz ailemizin bir parçasıyız. Buna kurucu, yapıcı katkıda bulunmaya atanan sorumlu birer kişi.. Aile nedir? Neden ve nasıl oluştu? Varlığının amacı ne olabilir? Bu önemli kurumun sağlığı, verimliliği ne yolla gerçekleşir? Ve bu sıradan birçok soru.. Bunlarla hiç uğraştın mı? Yanıtın olumsuzsa kaptansız gemiyi anımsatan bir yolun yolcususun.

    Evrenin Yaratan'ı ailenin de kurucusudur. Tanrı Adem'i yarattıktan sonra onun bede-ninden bir kaburga kemiği alarak kadını oluşturdu. Adam ona İşşa (kadın) dedi. Çünkü o erkeğin bir parçasıdır. Tanrı yaratıklarını birleştirerek bir bakımdan ilk evlendirme memurluğunu yaptı. İkisini kutsadı, onları tek beden kıldı. Bir arada yaşayacaklar, soy yetiştirecekler, daha geniş topluma kesin katkıda bulunacaklar. Çocuklarını Tanrı doğrultusunda eğiterek yöneltecekler, sağlıklı aile kurmanın gizini öğretecekler.

    Yaratan'a inandığını söyleyen düşünsün: Her şeyi güzel ve kusursuz yapan, ailenin bilge kurucusu düzensiz bir yuva mı oluşturdu? Tanrı insanı ve onun kurduğu aileyi yöntemsiz bırakmadı. Peygamberleri aracılığıyla esinlediği kutsal kitabını insana ve ailelere yol çizici kıldı. Adem'le Havva daha çocuksuzken, Tanrı'nın o güzel kuruluşunu kıskanan iblis onlara sinsilikle saldırdı, günah zehirini soktu: Ailenin içine ekilen ayrıkotu; kuşkusuz ekiliyor da.. Günah kırıcı eylemdir. Ne yazık; anlamı etkisi çalınmış! Günah tayfun yoğunluğuyla her varlığı her kurumu kasıp kavuruyor. İlk ailenin o iki üyesi bencil kovalayışlarını Yaratan'ın sevecen buyruğundan ön sıraya koydular. O gün bu gün şeytan günahın kırıcı etkisini ve sonuçlarını kamufle ediyor. Kişiler-aileler hem hasta, hem de hastalığından habersiz. Sonunda herkes bu kayıtsızlığın acı ürününü yemekte.

    Her yılı önemli bir konuya ayıran Birleşmiş Milletler, 1994'ü Aile Yılı ilan etmişti. Simge olarak da başlıktaki işareti çizmişti: Açık bir çatı, onun altında insan yüreği. Ademoğlunun çatı altında sevgi, sevinç, güvenlik, sıcaklık bulabileceği barınak. Tek fırça çırpışıyla çizilen bu simgedeki anlam hiç eskimiyor: Aile bir bütündür. Açık çatı çağdaş konuttaki korkuyu, yoksulluğu, hastalıklar zincirini, kısacası güvensizliği simgeliyor. Bu çarpıcı resim aileyle ilgili çok üzücü gerçeği tüm çıplaklığıyla sergilemiş. Şu çalkantılı yeryüzünde toplumun en küçük örgeni başarılı olmalı! Saldırılar zinciri başarıyı sakni baltalıyor.

    Ailenin yıkımı insanlığın yıkımıdır. Toplumun bu en küçük birimi tarihte belki de görülmemiş saldırılarla boğuşmakta, daha da boğuşacak. Önceleri aile köyünde, kasabasında, çoğu çoğu kentinde yaşardı. Ama yeryuvarlağının bir köye dönüştüğü şu çağda aile üyeleri her yana dağılmış. Kimisi ayrı bir ülkede, kimisi sürekli seyahatte, kimisi olabilir ki hapiste! Bir ailenin derdi herkesin derdi. Doku kemiriliyor, bunalım ürkütücü boyutlara dayanıyor: Başını alıp giden boşanmalar, toplumları kökten torpilleyen küçücük yapılı narkomanlar, AIDS virüsüne yakalananlar ya da böyle doğanlar, keyfi seks ilişkilerinin getirdiği bozuk sonuçlar, kocasız kızların yetiştirmeye çalıştığı yavrular, pedofili ağlarında yakalanan savunmasızlar, gün ışığını görmeksizin iş atelyelerinde köle gibi çalıştırılan güçsüz çocuklar, sübyan koğuşlarında tükenen taptaze fidanlar, savaşa terörizme alıştırılan, içine kin zehiri akıtılan bombalı silahlı erkekler-kızlar ve canlı bombalar! Bu kapkaranlık liste durmadan uzuyor. Katı yüreklilikle ana rahminden kazınan dölütleri de unutmayalım! Bunlar dünyaya gelse de sanki ne görecek? Açlık, hastalık, eğitimsizlik, sömürü, vb. Siklonlar zinciri yuvanın her yanını hallaç pamuğu gibi atmakta. Aile çatısı altında patlamaya hazır dinamit yığını yatıyor.

    Ana baba ve çocukların bir çatı altında yaşaması değildir sadece evliliğin anlamı. İki canın tek varlık özelliğinde kanatlarını açarak çocukları sevmesi, savunması, yönlendirmesidir. Her yanda aile kurumu gitgide yoğunlaşan saldırılara uğramakta. Çıkmaza girmiş bunalımlar karşısında Yaratan çaresiz kalmıyor. “Tanrı kargaşalığın değil, esenliğin Tanrısı'dır” (I Korintoslular 14:33). O'nun egemen kişiliğini değerlendiren her çift, her aile kurucusu bu Rabbi evin mimarı, eğitmeni, çalıştırıcısı (antrenörü) sayar. Tüm yöntemi kendisine bırakınca hüsranı dışlar.

    Ailenin kurucusu, her soydan her boydan kadını-erkeği günahtan arıtıp kendisine seçkin bir kurum oluşturma işini sürdürüyor. Tanrı'nın sevgisi yücelerden insanlığa bir kurban göndermesiyle işlerliğe girdi. Mesih yerimize öldü. O'nun önünde tövbeyle iman edeni Tanrı göksel ailesinin bir üyesi kılar. Bir erkekle kadının bu sağlam temele dayanan birliğe girmesi o evliliğe kendine özgü tat ve çekicilik katar: Tanrı ailesine alınan iki kişinin yerde bir aile kurması.. Sevgiye, saygıya, eşitliğe, karşılıklı desteğe dayanan örnek bir kurum. Çift yönlü: Hem Tanrı'nın ailesine bağlı, hem insanın. Bu aile ilkin yüceden beslenir, sonra da Tanrı ilkelerinden kaynaklanan sevgi ve bağlılıkla. Böyle bir ailede dayağın patağın, sadakatsizliğin, geçinmeye isteksizliğin sözü edilemez. İsa Mesih insanın kurtuluşu, Tanrı'yla barıştırılması için canını veren göksel kurucudur. Tanrı ailesinin seven sevilen bir parçası olan, insan ailesinde de bunu yapar.

    Tanrı ailesinde olduğunu bilenin insan ailesinde sevgisi, sevinci, katkısı, güveni bambaşkadır. Bunları sağlıklı yapan dikey ve yatay düzenleme şimdiyi de sonsuzu da esenliğin meltemiyle canlandırır. Bu bağlantı soyut dille şöyle tanıtılır: “O'na gelin. İnsanlarca yadsınan ama Tanrı yolunda 'seçilmiş diri, değerli Taş'a.' Sizler de diri taşlar gibi ruhsal konutu oluşturun. Kutsal rahiplik yapısı olarak yükselin. Tanrı'ya İsa Mesih aracılığıyla ruhsal, kıvanç verici sunular getirmeniz gerekir. Çünkü Kutsal Kitap şunu içerir: 'İşte değerli Taşım'ı seçtim; O'nu Sion'a Köşe Taş'ı olarak koyuyorum. O'na iman eden hiçbir zaman utandırılmayacaktır'” (I Petros 2:44-6)

    Bunalım, çalkantı zincirleme: Uluslar, kuruluşlar, çevredeki varlıklar, 'hastayım' diyerek inliyor. Tümünün temelinde hasta insanlar var. Eski çağın peygamberi şu tanımı vermiş: “Ayağın tabanından tepeye kadar kendisinde sağlık yok; ancak yaralar, bereler ve taze kötek çizgileri var; bunlar sıkılmamış, sarılmamış ve yağla yumuşatılmamış” (Yeşaya 1:6). Yine başka bir peygamber aynı derde parmağını basmış: “Çünkü RAB şöyle diyor: Senin yaran şifa bulmaz, beren de sızlıyor” (Yeremya 30:12).

    Önceki parçada dendiği gibi, düzensizlikler zincirinin başında aile sarsıntıları ağır basıyor, ön sıra baklalarında boşanma olarak bilinen eylem sırıtıyor. Bunalım öylesi yoğun ki, birçok ülkede evliliklerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor. Bu oranın yüzde yetmişe dayandığı ülkeler de var. Akla doğal bir soru geliyor: Her şeyi kusursuz- bozuksuz yaratan, topluma boşanmayı da mı koydu acaba? Tanrı boşanmalı bir ortamı yarattıysa eksik iş yapmış sayılmaz mı? Her tür yaşam sarsıntısına değinen Rab İsa Mesih dikkatimizi taa başlangıca götürerek burada yürek burkucu bir kopma olduğunu hepimize hatırlatıyor: “Siz katı yürekli olduğunuz için Musa eşlerinizi boşamanıza izin verdi. Ne var ki, başlangıçta durum bu değildi!” (Matta 19:Karizmatik.

    Mesih boşanmayı ademoğlunun katı yürekliliğine bağlar. Günahın soyumuza sokulması hepimizin yüreğini sertleştirdi, katılaştırdı. Bunun kanıtları denizin kumu kadar.. Sürtüşmeler, çatışmalar, zorbalıklar boşanmayı bir çözüm biçimine getirmiş. Ekonomi ilişkilerinde yatırımı akıllıca kullanamayan ulus borçlanır. Aynı başarısızlığı izleyen şirketin, bireyin geldi dayandısı top atmaktır. Sormalı: Evlenen çift nasıl bir yatırım ya-pıyor, bunu nasıl kullanıyor? Bu yatırımın kesin kazanca dönüştürülmesi aile ocağında sevginin, saygının, özverinin, özür dilemenin cömertçe kullanılmasına bağlıdır.

    Adem'le Havva'yı evlilikte birleştirmek, Tanrı'ya onları yaratmak gibi önemliydi. Yaratan ikisini bağladı, kapının anahtarını yok etti! Hiç kimse o kapıyı açıp boşanmaya gitmesin diye. Nerede kaldı o güzel tasarı? Ne diyor İsa Mesih? “Başlangıçta 'Yaratan onları erkek ve dişi olarak yarattı' diye hiç okumadınız mı siz?..Öyle ki, bundan böyle iki ayrı kişi değil, ama bir bedendirler. Onun için Tanrı'nın birleştirdiğini insan ayırmasın” (Matta 19:4,6). Ne iyi olurdu, bu ilke herkesçe benimsenseydi.

    Şu haberleşme çağında birçok çift iletişimi yitirmiş, daha birlikteyken birbirinden ayrı düşmüş, kopmuş. En sonunda boşanma yargıcının önüne çıkan çift evlilikten anlam çıkaramamış. Bıkmış, yorulmuş, soğumuş! Bağlantı zorlanmış, ilişki zehirlenmiş. Birbi- rine sevgi ve uzlaşma işareti verecek yerde bencil çıkarcı duygular top top sıçrayan kıvılcım işaretlerine dönüşmüş. Sağlıklı evliliği sarsan, sonundaysa noktalayan sarp dağ yolu nice çiftin önünde. Evlendirme memurundan boşanma yargıcına götüren yolun aşılması çok kolay. İnsansal çalkantıları her durumda ele alan Tanrı, Kutsal Sözü'nde şu düzgüyü vurgular: “İki kişi anlaşmadan birlikte yürüyebilir mi?” (Amos 3:3). Bunun yanı sıra kesin Tanrı buyruğu şöyle belirtilir: “Boşanmadan iğrenirim” (Malakya 2:16).

    Durum buyken çeşitli nedenler Tanrı'nın nefret ettiği çetrefilli gelişime yol açmakta: İki kutup benzeri iki ayrı huyun bağdaşamaması, taraf ailelerinin özellikle kayın validelerin her işe burnunu sokması, erkeğin eşinden çok annesine eğilmesi, ya da kadının böyle davranması, çocuklar üzerinde anlaşmazlık, ekonomik sorunların ağır basarak zarif bağı zorlaması, hastalık, başkasıyla gönül oyunları, içki, kumar, belki narkotikler, gelecekten korku, kuşku.. Üzücü liste giderek uzar, tüm çabaların ötesinde boşanma çözümünden medet umar! Ama boşanmanın çok derin bıçak izleri bırakan ağır bir operasyon olduğu hiç unutulmasın! Bedenden bir parçayı kesmek gibi.

    Yaratan Adem'in yanına ikinci, üçüncü, dördüncü birer zevce koymadı. O'na “Havva'yla geçinemezsen bırak, benden başka bir eş iste!” demedi. Geçinemezsek boşanırız diyerek evliliğe giren çiftler az değil! Ne oluyor? Marketten bir kutu deterjan alma mıdır evlilik? Bir çeşidi iyi değilse başkasını sınarım! Çiftler arasında giderek egemen olan bu tür açıların sonucu gam ve hüsrandır. Bir genç, “Sırtımda yumurta küfesi mi taşıyorum sanki?” diyor. Evet arkadaş, yumurta küfesinden daha çok itinayı gerektiren sorumluluğu yüklendin. Evliliğe ne sunuyorsan, benzerini alacaksın.

    Kaynakçı sanatının inceliğini kullanarak iki demiri birleştirir. Evlilikte buna hiç kopmayan sevgi bağı denir. Sevgi sevda değil, haz değil, “Evlendik mutluyuz!” türünden idealist ga-zete ilanları vermek değil! Ne olduğu İncil'de duyurulur: “Sevgi sabırlıdır, iyilikle davranır, kıskançlık tanımaz. Sevgi büyüklenmez, böbürlenmez, utandırıcı eylem yapmaz, kendi çıka-rını gözetmez, içerlemez, kötülüğün hesabını tutmaz. Haksızlık karşısında sevinmez, gerçek karşısında sevinir. Sevgi her güçlüğe dayanır, her şeyden umutlanır, her duruma katlanır” (I Kor. 13:4-7). Evlilik bağını kuran, boşanmayla onu kırmadı. Çokevliliğe, dost-metres-cariye-hayat kadını kiralamaya, hülleye, belirli din öğretilerinde bilindiği gibi günahlı insanın bencil duygularını okşayan örflere yer ayırmadı: Talâk-ı-selase gibi.. Bir de, kadın-erkek evlenmeksizin birlikte yaşamaya. Bunlar sağlıklı ortamı allak bullak eden düzensizlik alemidir; öz varlığı kemiren sinsi eylemler. Tutulan yolda tehlike işaretleri sırıtıyor.

    Bir evlilik danışmanının masasında bir ilke var: “Karşındakini mutlu kıl, mutluluk bul!” Nice ailede sadakat, başı içeri çekik mağdur bir kuş! Barışsız ortam en başta karı-koca, aile ilişkilerini tuzla buz etmiş! Tanrı insanlığa eşsiz bir kurtarıcı gönderdi. Bencil insan O'nu haça çaktı. Kurtarıcı Mesih dirildi. Barış Başkanı kendisini sana ve ailene sunuyor.
    Tomas Cosmades, Almanya

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.