Re: Yumuşak Huylulukla Gelen Mutluluk
Yumuşak Huyluluk Ne Anlama Gelir?
Bugün ‘yumuşak huylu’ dendiğinde, insanların çoğunun aklına zayıf kişilikli, herkesin kendisini ezip geçmesine izin veren biri geliyor. Aslında yumuşak huyluluk günümüzde geçerli olan düşünceye göre arzulanılan bir kişilik özelliği değil. Toplumumuzda, ‘Gözdağı vererek, yıldırarak ilerle!’ ya da ‘kendi çıkarını gözet’ ilkeleri geçerli. Pek çok kişinin gözünde, ilerlemenin anlamı, yollarına çıkan diğer kişileri önemsemeyip itmek. Bir hanım, ‘başarı merdivenini tırmanmak istiyorum ve basamakları çıkarken kimin parmaklarına basacağım umurumda değil’ demişti.
Ancak, yumuşak huyluluktan söz eden İsa Ne söylemek istiyor? Örneğin, Tanrı’nın önünde, başaramadığımız takdirde bize yapabileceklerinden korktuğumuz için, isteğine bir köle gibi boyun eğerek korkuyla sinmemizden mi sözediyor? Mesih, izleyicilerinin, efendisinin huzuruna kırbaçlanmış ve dövülmüş, zorla boyun eğdirilen bir köpek yavrusu gibi sürünerek gelemelerini istemiş olabilir mi? Kesinlikle olamaz!
İsa, Tanrı’nın, egosu yalnızca zorlama teslimiyetle doyum bulan bir diktatör olduğu düşüncesini aktarmayı denemiyor. Bundan yanlış bir düşünce daha olamazdı. Yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmaya zorlanmanız, mutluluk sağlamaz. Yaşamlarındaki konumlardan dolayı sürekli güceniklik duyan kişiler en acınacak kişilerdir. Özgürce sunulmayan bir bağlılık istemek, insanın özgür ahlak eylemine olduğu kadar Tanrı’nın doğasına da karşı gelmektedir. Tanrı, doğruluğuna uygun davranır. Sonsuz yaşamı ve ruhsal ölümü, iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı seçme özgürlüğümüze aykırı hareket etmez. Amacı, yalnızca kendisini yüceltmek değildir, taç giydirdiği yarattığı insan ile mutlu bir ilişki de hedeflemiştir. Seçme özgürlüğümüze engel olan bir istekte asla bulunmayacaktır.
İsa’nın belirttiği yumuşak huyluluk, acaba zayıflık anlamına mı geliyor? Zayıf, güçsüz ve kolay kırılabilir kişilere özel bir bereket mi veriliyor? Tanrı’nın bu dünyadaki zayıf ve güçsüzlere özel bir ilgi duyduğu kesindir.
‘Bir baba çocuklarına nasıl acırsa, Rab’de kendisinden korkanlara öyle acır. Çünkü yaratılışımızı bilir, hatırlar ki biz toprağız’ (Mezmur 103:13-14).
Ancak burada İsa’nın, yumuşak huylulukla söylemek istediği bu değil. Öğrencileri yumuşak huylu olmalıydı, ama zayıf ve kararsız değil. Öğretileceklerdi, ama zorla baskı altında tutulmayacaklardı. Yoksa İsa doğuştan yumuşak huylu olanlarda mı sözediyordu? Bazı insanlar diğerlerine kıyasla daha iyi huylara sahip olarak doğarlar. Yumuşak tutumları, dua ya da ruhsal lütuf ürünü olmayıp bir kalıtım konusudur. Anneleri, babaları ya da büyükanneleri yumuşak huylu oldukları için yumuşak huyludurlar. Bu, hayran olunacak bir özelliktir. Ama İsa’nın doğuştan bu iyi huylara sahip olan birkaç kişiyi kast etmediği kesindir. Böyle olsaydı bu, dedikodu makinelerine benzeyen huyları olan pek çok kişinin, İsa’nın söylediği mutluluğu asla tanımayacakları anlamına gelirdi.
İsa, bu sözleriyle dinleyicilerine, oldukça çarpıcı ve devrimsel bir şeyi, Kendisine özgü bir biçimde anlatıyordu. ‘NE MUTLU YUMUŞAK HUYLU OLANLARA.’ Söyledikleri, bizim mutluluk yolu kavramımıza oldukça ters düşmekteydi.
Bizler,
‘Akıllı olanlara ne mutlu, çünkü onlar arkadaşlarının hayranlıklarını miras alacaklardır’,
‘Ne mutlu saldırgan olmayanlara, çünkü onlar başarıyı miras alacaklar’,
‘Ne mutlu yetenekli olanlara, çünkü onlar bir parlak meslek yaşamını miras alacaklardır’,
‘Zengin olanlara ne mutlu, çünkü onlar birçok dostu ve modern aygıtlarla dolu bir evi miras alacaklardır’ diyoruz.
(Devam edecek)