Re: İsa’nın duası: “Baba, onlara bağışla!”

#32787
Anonim
Pasif

imif-1940;13548 wrote:
Yüreğini Baba’ya açarsan, kendini O’nun önünde alçaltmış olursun.


Aslında bu cümle imana dair bir ‘Ön şart’ gibi yazılmışsa da izâha muhtaç görünüyor. Maksadım asla hatâ aramak değildir. Anlamak da zorlandığım bir hususu belirtmek istedim.

İnsan çok sevdiği güvendiği bir arkadaşına sırrını açıp da ondan biir ölçü de destek beklediğinde, kendisini arkadaşı karşısında ‘Alçaltmış’ mı olur, yoksa bu durum iki kişi arasındaki samimiyet ve güvenin bir tezâhürü müdür ?

Sırların paylaşımı o kişiler arasında ki samimiyet ve güveni daha da perçinlemez mi ?

İnsan Yaradanına muhtaç olduğunun farkında olarak ve sadece O’nun yardımına muhtaç olarak Tanrı önünde eğilip dua ederse, bu insanı alçaltmaz; yüceltir. Bu yücelik önünde boyun eğilen Yüce Zât’ın ihtişâmından kaynak bulur.

Bir çok insan dünyanın gelip geçici zevklerine aldanarak Tanrıdan uzak bir hayat yaşarken, elde ettiği başarılara ve servetine, hattâ bir süre sonra elinden gidecek olan sıhhatine güvenerek Yaradanı hiç aklına dahi getirmezken; başka bir insanın Tanrı’nın yüceliğinin şuurunda olması, sadece Rabbe güvenip dayanması, nasıl olur da kendini alçaltmak olur ?

Tanrı önünde boyun eğişi ‘Alçalma’ olarak görüp; daha sonra da “Tanrı’ya imân” dan bahsetmek arasındaki çelişkiyi çözebilmiş değilim.

Ben İsa Mesih’e yeni imân ettim. O’na dâir hiç şüphem yok çok şükür. Ama kendime , nefsime güvenim yok. Çok ince bir tel’in üzerinde yürüyor gibiyim. Her an ayağım kaydı, kayacak korkusu ile yaşıyorum. Biz O’nu bulmadık. O, bizi kendi sevgisi ile buldu. Bu durum da tekrar kaybolursak yine O’nun merhametinden başka güvencemiz mi var ?

Dünya’nın en yüce, en muhteşem şeyi; İsa Mesih’i anlamak, O’nu sevmek ve emrettiği yolda yürüme noktasında çaba sarfetmektir. Hakiki imân; İsa Mesih den uzak olup da tüm mükevvenâta sahip olmaktansa, elbisesi üzerinde hep onunla kalan bir toz olmayı yeğllemektir.

Yücelik sadece Yaradana mahsustur. Bizim nefsimiz de bir üstünlük olmayacağı gibi, Rabbe yaklaşmak süretiyle kendimizi alçaltmaz, değerli hale getiririz. ‘Alçaltma’ düşüncesi Orta Çağ Avrupasında görülen feodal kültürün bir ürünüdür.

Bir müslüman arkadaş şöyle demişti.

“Ahır’da çalışanın üzerine sinen koku ile; gül bahçesinde çalışanın üzerine sinen koku aynı değildir.”

Teşbihte hata olmaz; insan Tanrıya yaklaştıkça üzerinde ‘Tanrı kokusu’ oluşur.

Bu nasıl bir ‘Alçalma’ dır ?

Böyle alçalmaya can kurban….

Eğer bahse konu olan sözden kasıt insanın kendi aczini görüp, gücün gerçek sahibine boyun eğmesi ise yanlış anlamalara sebep olmamak için, başka tanımlamaların kullanılması daha münâsip olur diye düşünmekteyim.

Saygılar.