Re: İNCİL’de yazılı bir belirti!

#35551
Anonim
Pasif

Saba hemşirem;

Ne oldu size öyle? Yazılarınızla beni şaşırttınız. Bu son yazınızda saldırı hedefiniz olduğuma artık şüphem kalmadı. Hayretler içindeyim! Halbuki bazı yazılarınızı okurken ne kadar benimsemiştim. Şimdi ise, şu yazdıklarınızla hedefiniz olmuşum! Ne oldu ?

Yazdığım yazılar içinde sizi incitenleri ekrana getirir misiniz? Tek tek onları ekrana getiriniz ve paylaşalım. Cesaretinizi kıracak sözler yazdığımı sanmıyorum. Ama onları tarif ederken, algıladığım gibi açıklayamamış olabilirim. Cesaret kırmak için değil, sizlere cesaret vermek amacı ile yazdım o yazıları. Ama, başka ne yapabiliriz ki? Çünkü ben de, sizler gibi zayıflıklarla kuşatılmış biriyim. Fakat sizin isim vermeden yazdığınız imalı yazılardan ve sonunda, “Turgay ve Kayram’la hala görüşüyor musunuz?” sorusu beni kastettiğinizi anlamama yardımcı oldu. Gene de, yanılıyor muyum acaba?

Yazdığınız yazılarda tarif ettiğiniz “cesaret kırıcı, eleştiri, yergi, kolluk kuvvet, yaptığını yanına bırakmama duygusu, öfke, kin, misilleme, öç alma gibi ifadeleri içeren yazılarınızı üzülerek okudum. Bunları yazdığınız için beni yaraladığınızı hiç düşündünüz mü acaba? Ne ise, canınız sağ olsun. Ama yine de, sizden ricam şu: Sizi bu kadar üzen ve yaralayan şeylerim her ne ise, lütfen, bu ekrana getir ve onu anlayalım. Belki Rab, bize yol olur ve bir hata varsa, onu görürüm ve sizden özür dilerim.

Saba hemşirem; Zihninizi işgal eden ve sizi üzen o düşünceler, yazdığım paylaşım yazılarının üzerine gelmişlerse, Rab’den değildirler. Çünkü esinle aldığım şeyleri sizlerle paylaşmış ve bereket alacağınızı düşünerek yazmıştım. Yazdığım o şeylerle önce ben hatalarımı gördüm ve moral bozukluğu değil, fakat içimde hakikat sevgisini ve sevincini duyarak yazdım. Çünkü benim de, sıklıkla cesaretimi kıran düşünceler geliyor aklıma! Onlarla düşündükçe ne kadar çok elemler çektim! Fakat Ruh esini gelip onunla düşünmeğe başlayınca, hemen ayıkıyorum ve değişiyorum! Pavlus’un, “salah ile ayılın” dediği söz var ya, sıkıntılarımda kötü düşüncelerden ayılmam da, işte öyle oluyor! (1.Korint. 15:34).

Şunu anlıyorum ki, tecrübeli Pavlus, “Rabbin fikrini kim bildi?” sorusunu bizlere sorduktan sonra şöyle eklemiş: “Fakat Mesih’in fikri bizdedir” (1.Korint.2:16). Kurtarıcımız ve Yapıcımız Rab İsa Mesih’in ismine hamdederim ki, onun Ruh esinleri ile düşünürken, hasımlarım karşısında Rabbin önüme koyduğu sofranın bu olduğunu ve ondan beslendiğimi fark ediyorum (Mezmur 23:5). Pavlus’un bizim için Rabbe duası şöyledir: “Mesih İsa’da olan düşünce sizde de olsun” (Filipi 2:13).

Yazdığınız o yazılardan dolayı, bana da, kötü olan varlıktan düşünce saldırıları oldu. Benliğim, öfke duyguları ile kabarmağa ve cevap vermeğe kışkırtıldım. Ama şize yönelmedim ve öfke duygularımın dinmesini, sönmesini beklemeği yeğledim. Yine de, Viran dede’ye benliğimin kırılması dileği ile bir şeyler yazmak istedim. Amacım, bana sakinlik ve huzur veren Mesih esinlerini başkaları ile paylaşmak. Ama görüyorum ki, aldığım esinlere benlik de karışmış! Sizlerle paylaşmak istediğim şey de, bu idi, yani benlik engelidir. Yazdıklarımla İNCİL’i yayma cesaretine sahip olanlara kulp mu takmışım? Paylaştığım esinlerle size kulp takma fikri asla zihnime girmedi ve Ruh esininin olduğu yere kötü fikirler giremezler. Rab İsa, insanı kirleten şeylerin başında kötü düşüncelere işaret etmiş (Matta 15: 19). İşte bunun içindir ki, Kurtarıcımız ve yapıcımız Rab İsa Mesih, bizi teselli etsin, yardım etsin, öğretsin ve İNCİL’de yazılı sözlerini hatırımıza getirsin diye Kutsal Ruhu’nu bize göndermiştir.

Çiftçi ve ektiği tohum meselinde aldığım bir bereketi sizlerle paylaştım; bilgi yarışmasına girmedim. Rab İsa’nın, “işitecek kulakları olan işitsin” sözünün hepimiz için bir vaat sözü olduğunu bildirmek istedim. Düşünebiliyor musun Saba hemşirem? Rab İsa Mesih’in sesini işiteceğiz diye vaat altındayız! Bu, hepimiz için çok daha farklı olacak ve bizi de, eskisinden daha farklı yapacaktır. O yazılarımı lütfen bir daha oku ve yine de, seni yaralayacak, cesaretini kıracak sözler bulduysan tek tek yaz; onları anlatayım. Petrus, ‘eğer biri söylüyorsa, Allah’ın vahiylerine göre söylesin;’ diyerek bizi teşvik etmiş! (1.Petrus 4:11). Bunu, Pavlus, söyle açıklamış: ‘Fakat eğer başka bir oturana bir keşif olursa, birincisi sussun. Çünkü hepiniz birer birer peygamberlik edebilirsiniz, ta ki hepsi öğrensinler, ve hepsi teşvik olunsunlar;’ (1.Korint.14:30,31).

Gerek Petrus ve gerekse Pavlus, Kutsal Ruh esinleri üzerinde hakim olan iradenin Allah iradesi olduğuna hemfikirdirler. Petrus, bunu daha açıkça şöyle ifade etmiş:

‘Çünkü peygamberlik asla insanın iradesiyle gelmemiştir, fakat insanlar Kutsal Ruh tarafından sevk olunarak Allah’tan söylediler’ (2.Petrus 1:21).

Kutsal Ruh, bir şeyi ruhumuzda açıklarken ne kadar da, sevinçli oluyoruz! Okuduğumuz İNCİL, bize böyle canlı oluyor! Bu esine uyarak paylaşmalarımız, asla cesaret kırıcı olmayacaktır. Kutsal Ruh esinlerine uymakla, benliğimize ve benlik arzularımıza asla fırsat olmaz. Biz, bu özgürlüğe çağrılıyız! (Galatya 5:13,16,17). Hatta o paylaşımlarımdan birinde, yeni bir şeyin farkına vardığım zaman içimde sevinç yaşayarak ve anlayarak ve inanarak İNCİL’de yazılı şu sözü ilan ettim:

‘Mesih İsa’da Hayat Ruhu’nun kanunu’ işte budur! (Rom. 8:2).

Nasıl oluyor, Allah’ın üzerimizde icra ettiği bu iş? Yani, benlikten, bencil arzularımızdan, bencil tutkularımızdan nasıl özgür ediliyoruz ‘Mesih İsa’da hayat Ruhu’nun kanunu’ ile? Bunun cevabı, İNCİL’de yazılı şu sözle açığa çıkıyor: ‘Lakin eğer Allah’ın Ruhu sizde duruyorsa, siz bedende değil, fakat Ruh’tasınız’ (Rom.8:9).

Harika bir haber! Kutsal Ruh, üzerimize gelince güç ve hakimiyet alıyoruz! Böylece, benlik, bencillik ve benlik isteklerine artık fırsat olmuyor! İşte bu sevincimi sizlerle paylaşmak istemiştim. Yazdıklarımın yanlış anlamalara sebep olacağını hiç düşünmemiştim! Ama benim açıklamalarım, aldığım esinler gibi aynı güçte bildiri olmuyor maalesef! Bunun içindir ki, resul Yuhanna, “insanların tanıklığını kabul ediyorsak, Allah’ın tanıklığı daha büyüktür” demekte ne kadar haklıymış meğer! (1.Yuhanna 5:9).

Biliyor musun Saba hemşirem? İnsanların tanıklıkları, Allah’ın tanıklığı gibi halis olmuyor! Bazen de, tanık olmadığımız şeyleri, sanki tanıkmışız gibi söyleyiveriyoruz işte! Sonuçta, başımıza dertler açıyoruz. “Bunları insansal bilgeliğin öğrettiği söz ile değil, ancak ruhsal şeyleri ruhsal sözlerle birleştirerek Ruh’un öğrettiği söz ile söylüyoruz” demiş Pavlus! (1. Korint. 2 : 13). Ruhsal şeyler oluyor ve görünüyorlar! Çünkü Rab İsa, Tarsuslu Saul (Pavlus)’a göründüğü zaman, ‘hem gördüğün şeyler, hem sana görüneceğim şeyler’ demiş! (Res.İşl. 26:16). İsa’nın Pavlus’a görünen şeyler olması, Kutsal Ruh’un bize açıklamaları ile anlayabileceğimiz harika Ruh tanımlamaları, ya da, Ruh tanıklıklarıdır. Bunları birbirimize kendiliğimizden anlatamayız. Cismani fikirli olanlar, bunları anlar mı?

Ne ise, yazım uzadı galiba! Kısa kesmek zorundayım.

Turgay ve Kayram’la uzun zamandır, görüşemiyorum.

Rab, sizi bereketlesin.