Re: Yeni Antlaşma’da Hizmet

#28872
Anonim
Pasif

Günümüzün eğitim piyasasında liderlik szcüğü her şeyden daha fazla revaçtadır. Yöneticiliğin basamaklarını birer birer çıkan herkes üstlerine ayak uydurmak kadar, astlarını da yönetmeyi de öğrenmek zorunda olduğu halde, hiçbir üniversite öğrencisini, “Sizi etkin biçimde itaat etmeyi öğreteceğiz ” gibi bir sloganla etkileyemezsiniz. ” Hizmetkar – önderler “eğitimi verdiklerini duyuran inanlı kurumlar, güçlü olmaya dönük yaygın eğilime hiçbir çare bulamıyorlar. Eğittikleri insanlar günümüzün lider tanımına nadiren uyuyor ve bunların hemen hiçbiri Kutsal Kitap’ın hizmetkar tanımına uyan hizmetkarlar olamıyorlar. Öyleyse ne diye bu sözcükler kullanılır ? Şu gerçeği iyice görmemiz gerek. Hizmet düşüncesi bile, geçici önemsiz bir faaliyet değilse, oldukça tatsızdır. Daha alt düzey bir işi kabullenmek bile yeterince kötüdür. Ancak bunu seçmek deli saçması olur.

İtaat, boyun eğme, hizmet gibi sözcükler ya da daha da kötüsü, ” haddini bil ” ifadesi, ” haklarını ” saplantı haline getirmiş insanlar tarafından tepkiyle karşılanır. Elbette bu haklarda yalnış bir şey yok ve hakları koruyacak yasaların olması yerindedir. Ne yazık ki, yasalar bizi sadece kötülüklerden koruyabilir, ama içimizde iyiliğin oluşmasını sağlayamaz. Bir şey ya da başka biri için haklarımızdan vazgeçmenin de bir değeri olabileceğini elbette söylemez. Çarmıh, sevginin adaletten, doğruluğun haklardan önemli olduğunu en güzel kanıtıdır. İnsan hakları adına toplumsal bir mücadeleyi kazanan biri, iyi bir iş yapmıştır. Ama kişisel bir mücadeleyi kazanan, haklarından insani yükümlülükler adına vazgeçen biri, muazzam bir şey yapmış olur. Böyle bir eylem genellikle bayağı ya da gülünç olarak nitelenir. Çarmıh için de aynı şey söylendi. Fakat, kendi davranışlarımız söz konusu olduğunda benzerlikler daima işe yaramayabilir. İnsan kendini güvencede hissedeceği bir mesafeden çarmıhı takdirler karşılayabilir Takdir ifadeleri bir başkasının sevgisinin yakıcılığına karşı bir çeşit kalkan da olabilir. O kişi bize ne kadar yaklaşırsa, kalkanın da o ölçüde kalın olması ihtiyacını hissederiz. Aynı şey insanın ruhuna çoşku veren konuşmacılar için de geçerlidir. Eğer alkış tutmakla suçluluktan kurtulamıyorsak, çağrıya karşılık vermekle kurtulabiliriz. Yuhanna şu çağrııyı yapıyordu: ” Yavrularım, sözle ve dille değil, eylemle ve içtenlikle sevelim. ” ( 1. Yu. 3: 18 ) ( T. E. S. )

Rabbin sevgisi ve ışığı sizinle olsun.isamesih-