Re: Tanrı Neye Benzer?
Tanrı hiç bir şeye benzemez. Niyesine gelince ise Tanrı’nın bir ‘şey’ olmadığındadır. Tanrı halkolunmuşlar, yaradılmışlar kategorisinde değildir. Sınırsızdır. İşte bu yüzden Tanrı’nın ‘mekanı’ (tabiri caizse) mutlak hiçliktir. Ve nasıl ki sadece mutlak hiçlik her yerde varolabiliyorsa… nasıl ki zaman mekan birimlenmelerine tabi olmayıp bir santimetrelik bir mekan birimiyle, bin kilometrelik bir mekan biriminde eşit ölçüde varolabiliyorsa Tanrı’da öyledir hiç bir yerde yoktur ama, aynı zamanda her yerde vardır. Tamamen güçsüzdür ve tam da o sebepten dolayı herşeye muktedir olandır. Tanrı’nın varlığı aklı tümden aşan varlığın sırlar sırrıdır.
6.-7. yüzyıl büyük Bizans mistik ve düşünürü aziz Maksimus bu mutlak aşkınlığı ifade etme amacıyla ‘Tanrı hakkında var olmadığını söylememiz var olduğunu söylememizden daha isabetlidir’ şeklinde cürretkar bir deyişte bulunmaya kadar varmış. Zaten kilise tarihinin illahiyat kelamında Tanrı’yı bilmenin biri ‘apofatik’ biri ‘katafatik’ denen iki yolunun bulunduğu öğretisi vardır. Biri ‘eksiltici’, biri de ‘artırıcı’ yoldur. Birinde Tanrı’nın ‘ne olmadığı’ ile ilerlenir, birinde ise Tanrı’nın ‘ne olduğu’ ile yani sıfatlarının sayımı ile. Her iki yol da meşrudur ama tabi neticede Tanrı’nın özü tümden tanımlanamaz, isimlendirilemez ve aşkın kalır.
Tevekkeli değil, Türkiye’nin yakın tarih şair ve mistiklerinden büyük üstad Neyzen Tevfik şiirlerinin toplandığı iki kitabından birini ‘Hiç’ diye adlandırmış. İşte kendisi gibi derin varlıksal sorunlanışı olan insanlar, bu sorunlanışın ızdırabını yaşayanlar (ikinci kitabının ismi de ‘Azab-ı Mukkades’), hep bu aşkınlık gerçeği etrafında dolaşır olmuşlar, o mutassavufların mum etrafında dönen pervane benzetmeleri misali.
Ama bugün Pazar günü de… nüktelendirelim bahsimizi:
Bektaşinin biri camide hocanın vaazını dinliyormuş. Hoca Tanrı’nın aşkınlığından söz açmışmış, ‘Tanrı o değildir bu değildir’ diye ilerletiyormuş bahsi… Bu ‘eksilticilik’ epey ilerlediğinde, dahası olmaz bir noktaya geldiğinde bektaşi arka sıralardan derin bir iç çekmiş ‘hoca’ demiş ‘Tanrı yok diyeceksin ama dilin varmıyor’… :-)))
İşte mistik içerikli Bektaşi fıkrasında da mülhidlik yok elbet ama nükteli bir şekilde bu şurdaki bahsimizle ilgili bir gerçek anlatılmak istenmiş.